Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
19 Ağustos 1937 CUMHURİYET Terbiye bahisleri Dünkü yol kazaları [deal bir spor kulübünde neler gördüm ? Yazan: Selim Sırrı Tarcan 1 Bir pazar günü geç vakit Beyazıdda beni çağırmak hatırlanna gelmedi, ben 'turan bir dostumu ziyaretten dönüyor de kendiliğimden kalkıp gitmedim. Biraz luın. Çemberlitaşta kınnızı aşı boyalı evvel sokaktan geçerken arkadaşlarını lüyücek bir binanm kapısınm önünde sırt z;n heyecanlı sesleri, canlı kahkahalan îrında dağarcık, yaşlan yirmi ile kırk beni gayriihtiyarî içeri çekti. Bakayım bu rasında oldukça kesif bir kalabahk dik kulüb nasıl şeydir? Azaları kimlerdir? atimi celbetti. On dört on beş yaşında Nasıl çalışırlar? diye merak ettim. Umaocuklar gibi gülüşerek kaynaşıyorlardı. nm ki vaktiniz varsa beni biraz tenvir efanlanna sokuldum. Kapınm sağında dersiniz. Memnuniyetle! Vâkıa Avrupada üçük bir siyah cam levhada «Sporcu jencler Yurdu» levhasım gördüm vc a gördüğünüz kulüblerle henüz boy ölçe alanna kanşıp içeri girdim. Merdivenin cek bir vaziyette değiliz. Fakat size meıaşında büyücek bir levha gözüme ilişti. saimizi söylesem hoşunuza gidecektir, sa:Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz nınm. îşte arkadaşlar da geîdi. Size ken^n». Her halde beni tanıyan dağar di kendimizi takdim edeyim: ıklı bir genc yanıma sokuldu: Bendeniz mühendis Halim Kızmaz, Arkadaşım Basri Sağlıksever. Kulübü • müzün doktoru. Mahir Haktanır futbol ve atletizm antrenörü. Şahin Er futbol kaptanı ve jimnastik muallimi. Sabur Demirel! dedi ve güldü. Onu size nasıl tanıtayını, o herşeydir. Kulübün hesablanna o bakar, çalışma progTafnlaruu o hazırlar. Elinden ma rangozluk, demircilik, çilingirlik, duvarcılık gelir. Güzel bir radyomuz var. En küçük teferrüatına kadar o yaptı. Makine mühendisidir. Affedersiniz, ötekilerin mesleklerini söylenıeği unuttum. Doktor Basri Gülhanede mekanoterapi asis tanıdır. Mahir îş Bankasmda muhasebe şefidir. Pariste iktısad tahsil etmiştir. Şahin Robert Kolejden ve bizim Hukuktan mezundur, Sümer Bank avukatıdır. Bir cankurtaran arabası SaxeCobourg Prensi bu meşhur dram üzerinde bir kamyonla çarpışb ortaya yeni bir takım tafsilât atıyor Dün saat 15 te Karaköyden geçmekte olan 117 numaralı cankurtaran oto mobilile 4756 numaralı kamyon çarpış mışlardır. Çarpışmada her iki taraf da hasara uğramıştır. 5°förler hakkmda Emniyet altıncı şube müdürlüğü tarafından tahki kata baslanmıştır. Bu da başka bir kaza Vatman Cahrdin idaresindeki 53 nu maralı 5işli Beyazıd tramvaya Dördüncü Vakıf hanının önünden geçerken 2098 numaralı Ali Reşadm otomobiline çarpmıştır. Kazada otomobil hasara uğ ranuştır. Mayerling faciası Bir emriniz mi var? dedi. Hayır, îstağfurullah emir değil ria, bu heyecanlı gencleri merak ettim. Culüb hakkmda izahat almak istedim. Buyurunuz öyle ise dedi, beni gaet sade hatta perdesiz bir odaya soktu. 3ir iki dakika istirahat ediniz. Reisimiz şağıda düş yapıyor. Haber vereyim, şimlı gelir. dedi ve kapıyı çekip gitti. Dışanda yüksek sesle konuşmalar deam ediyor. Arada kahkahalar duyuluordu. Odaya bir göz attım. Bir meşelen san cilâlı bir masa üzerinde Atatürün büronzdan büstü, bir mini mini nikel ubuk üstünde ipekli bir Türk bayrağı, >ir yazı takımı, kenarda bir etajer üze ine' istif edilmiş fransızca kitablan ve Sport et Sante) mecmuasının kolleksi 1934 mayısmda bir pazar günü pek onu. Çok geçmeden sanşın, uzun boylu, seviştiğimiz beş arkadaş Tepebaşı bah;üler yüzlü otuz beşlik bir genc, yan giçesinde buluştuk. Beşimiz de mekteb •inmiş, saçlan ıslak nefes nefese odaya denberi sporu çok seviyorduk. O gün ben ;irdi ve gayet teklifsiz: arkadaşlara teklifimi yaptım. Onlar beMarie büyük bir yese düştü, kıskanç Affedersiniz hocam, sîzi beklet nim böyle ideal bir kulüb hulyamı pek azanın on beş günde bir saat sabah, lık ve hiddet gösterdi ve nihayet son bir tiemek için bu kıyafetle koştum, dedi. beğendiler ve hemen harekete geçtik. bir saat akşam nöbeti vardır. Her işi hat defa daha buluşmak üzere ondan bir Hocam diye hitab eden bu genci pek Programımızı, talimatnamemizi yazdık, ta duş mahalli ve abdesthanelerüı temiz randevu almağa muvaffak oldu. atırlamadım. O da benim araştmcı bahükumetten iznini aldık. Kendimize mü liğini bile kendimiz yapanz. Mayerling'deki av köşkünde buluş ışlanmdan anlamış olacak ki müsaadeDuş dairesine bayıldım. Duvarlan tukları akşam, geceyarısı, oda hizmetçisi nasib bir bina aradık. Burasını muvafık lizle kendimi tanıtaymı dedi. gördük. Biraz harab olduğundan pek u çini kaplı otuz tane duş yeri vardı. Genc Lorchek, Arşidükün odasmdan gelir gi Bendeniz ufak bir çocuktum. Siz cuz tuttuk. Beşimizin de kesemizden koy lerin bir kısmı henüz yıkanıyorlardı. bi işitilen şiddetli bir silâh sesile uyan >izim Nümunei Terakkiye bir gün gelduğumuz sermaye beş yüz lira idi. Beş Reis dedi ki: mıştı. Yataktan fırladı; oda kapısını vurîıniz. Bize (dişlerin kıymeti) adlı bir scne için bir kontrat yaptık ve tam üç ay « Elli arkadaş bu pazar büyük bir du; cevab alamadı. Girmeğe teşebbüs etonferans verdiniz. Useyi bitirdikten burada iki usta ile beraber amele gibi ça yürüyüş yaptık. Beyoğlu Şişli yolile ti, kapı içerıden kılıdlenmışti. Kapıya onra Belçikada mühendislik tahsil ettim. lîftık. Kireç söndürdük, tuğla taşıdık, Kâğıdhaneye indik. Kâğıdhane köyünde yüklenince, esasen pek sağlam olmıyan vlemlekete dondüm. Serbest hayata atıl harç yaptık. Bu Saburun ödenmez hak bir mola verdik. Orada bir kahvenin ö kanadlar devrildi ve Lorchek, müthiş bir lım. Şimdi müteahhdlik ediyorum ve iyi lan vardır. Bütün binayı o badana etti. nünde oturduk. Arkadaşlar mandolin manzara ile karşılaştı. le kazanıyorum. Çocukluğumdanberi Kapılan o boyadı. Bahçeyi o tesviye çaldılar, marşlar, türküler söylediler, zeyRodolphe, karnında müthiş bir yara poru severdim. Önce tabiî toyluk ve ce etti. Işten dönünce geceyarılanna kadar bek oyunu oynadılar. Bütün köy halkı lalet yüzünden birçok yanlış şeyler yap çalışıyorduk. Hele pazarlan sabahtan etrafımızı sardı. Bizim Mahir halka ım. Vücudümü bir hayli hırpaladım. akşama kadar işliyorduk. îşte size bir al «Türk Cumhuriyetinde aile» mevzulu 3elçikada hatalanmı anladım ve sizin büm. Bunun içinde kulübün odalarınm güzel bir müsahabe yaptı. Oradan Eyülediğiniz gibi her şeyden evvel sıhhat eski ve yeni halini görebilirsiniz. Diyebi be geçtik. Ramiye çıktık. Orada da bir âzun olduğuna ve kuvvetli bazulann, lirim ki dag ahp bağ yaptık. mola verdik. Orada da mandelinlerle güzel havalar çaldık. Dört sesle sizin İs ert adalelerin sıhhate miyar olamıyacaKulübümüzün dört büyük odası bir veçten getirdiğiniz «Dağ başını düman al,ına kani oldum. Bütün tahsil müddetimde salonu var. mış» marşını söyledik. Genc ihtiyar halk le kafamda ideal bir kulüb yaşattım ve Bay Halim albümün yapraklarını çe etrafımızı aldı. Aman daha bir şeyler mndan üç sene evvel bu kuliibü birkaç çalın! diye ısrar ettiler. Çaldık. Sonra trkadaşla tesise muvaffak oldum. Şimdi virerek anlatıyordu: îşte benim odamm eski ve yeni doktor Basri «Vücud temizliği, ev temizlerede ise onlar da gelirler. Yalmz ziyaşekli! îşte kitab odası! îşte içtima ve liği, gıda temizliği» mevzulu çok faydaetinizin sebebini öğrenebilir miyim? Nakonferans salonu! Îşte duş yerlerimiz! lı bir konferans verdi. Oradan Topkapı ıl oldu da bizi hatırladmız? îşte bahçenin eski ve yeni hali! Şimdi bu yolile avdet ettik. Tam altı saat yürüdük. Oğlum, bilirsin ki ben de bütün yurunuz dolaşalım, dedi ve hep birlıkte Bu yüryüşleri on beş günde bir yapıyo layatımda sporu delicesine sevdim ve binanm her tarafını gezdik. Mübalâğa ruz. Amma hepimiz idmanlı olduğumuz ler nev'ini sevdim, yanştım, güleştim, gülsız söylüyorum bu kadar temizlik hiçbir için büyük yorgunluk duymuyoruz. Şime kaldırdım, yüzdüm, kürek çektim, eskulübde görmedim diyebilirim. Ne du diye kadar kaç açık hava yürüyüşü yap:rim yaptım, muhtelif mekteblerde bu varlarda ne yerlerde bir çöp değil toz tık, kaç köy gördük, köylülerle hangi ıun hocahğmı ettim. Yaşım altmışı geçmevzular üzerinde konuştuk. Hepsi ku bile yok. ;, hâlâ da tenis oynuyorum, yüzüyorum. Yırmı dört kişiden ıbaret bulunan lübün hatıra defterinde yazılıdır. Hepi Yvrupada bulunduğum zamanlar en bü Reise: « Hademeniz çok gayretli mizin biricik gayesi var: Bulgar festival heyeti Maarif müfettişr ük zevkim sporcularla düşüp kalkmak maşallah!» dedim. Gülümsedi: lerinden Kara İvanofun riyasetinde oYükselmek ve yükseltmek! « Hademe filân yok, hademe kenlarak dünkü Konvansiyonelle şehrimıdi. îstanbulda teşekkül eden spor ku SELİM SIRRI TARCAN ze gelmiştir. Dün 19 kişilik Yunan he üblerini ziyarete fırsat çıkmadı. Onlann dimiz. Ben de dahil olduğum halde her Mayerling faciası malumdur. 29 30 olduğu halde, kanlar içinde, yatağm enkânunusani 1889 gecesi, Avusturya lilığine uzanmış yatıyordu. Yataktan başizahın en kaba şekli hicv olduMacarıstan Imparatoru Françoıs Josefh ka, duvarlarda da kan lekeleri vardı. ORU gibi en ince sekli de tehzilin împaratoriçe Elisabeth'ten olan oğlu danın bir köşesinde, Marie Vetsera, tadır. Hıcvde hemen herkes Arşidük Rodolphe, Viyana civannda bir kallus etmiş çehresile, boğulmuş olarak küfürbazlık kabiliyeti nisbetinde muav mahalli olan Mayerling'deki ^öşkün görülüyordu. Yerde bir tüfek ve bir us vaffak olur. Fakat tehzil, hünerver olmıâe, feci bir surette ölmüştü. O gece, Ar tura duruyordu. yanlann kârı değildır. Çünkü o san'at, şidük, seviştiği ve babasmm ısrarı üzeriBu manzara, bütün faciayı gözönünde gözyaşını tebessüme çevirmekten gücdür. ne ayrılmak zaruretinde kaldığı Marie canlandırmağa kâfiydi. Marie, gece, eli Daha doğrusu tehzil, ciddi hezle kalbetVetsera ismindeki genc kızla son defa o ne geçirdiği ustura ile, âşıkını yaralamış; mek demek olduğundan ciddî mevzulann larak orada buluşmuştu. Akşam yeme acı ile uykudan uyanan Arşidük, Ma özünü kavramıyanlar bu işte muvaffak ğinden sonra, Arşidük ve Marie odala rie'yi yakalayıp gırtlağını sıkarak öldü olamazlar, karşılanndakini güldüreyim rına çekilmişler, ertesi sabah da ikisi de, recek kadar kuvvet bulmuş ve sonra av derken kendileri gülünc olurlar. kanlar içinde, ölü olarak bulunmuşlardı. tüfeğını kapınca kendi ağzına bir kurşun Bundan dolayıdır ki mizahm hicv daMayerling faciası, o zaman, saray ta sıkmıştı. hi dahil olduğu halde her çeşidini güleBir kaza rafından Marie Vetsera'nm, Arşidükü Yapılan muayenede, çehrede tahribat rek karsılıyan cıddî insanlar, eserlerinin Büyükderede Kibrit fabrikası amele zehirliyerek öldürdüğü şeklinde işae edil bulunmaması, yalnız, kafatasının arka kuvvetli bir tehzile uğramasından korkarlerinden Mehmed oğlu Hüseyin, dün miş ve bugüne kadar ağızdan ağza dolakısmmın patlamış olduğunun göriinmesi lar. Bu hakıkatın en güzel bir misalini makine başında çalışırken elindeki kib şan mımtelif rivayetlerden, bu rivayetlere de bunu teyid eder. Yani, Marie Vetse Sünbülzade Vehbi ile Süruri arasındaki ritler birdenbire ateş almıştır. Hüseyin istinad eden bir filimden, hakikate ne dera, babasınm emri üzerıne kendisinden münakaşaları tetkik sırasında buluyoruz. vücudünün muhtelif yerlerinden yan receye yakın olduğu bilinmiyen bir takım ayrılmak mecburiyetind« kalan Arşidükü Malum olduğu üzere Süruri, şöhretli şair mıştır. r.eşriyattan başka, bu hâdise hakkında, öldürmüştür. Sünbülzadenin emri altında çalışırken ve kat'î denilebilecek hiçbir delil elde edileBir cerh vak'asî Maamafih, bu iddianın bazı noktalar kendisi de kuvvetli bir şair şöhreti taşırmemişti. îddia edildiğine göre, facianın da sakat taraflan vardır. Çünkü, Arşi ken onunla geçinemedi, âmirinin aleyhinDün sabah, sabıkalılardan Çamur vukuunda orada bulunan birçak şahid, Şevket, Hacıkadın mahallesinde otu dükün dul zevcesi, Prenses Stephanie, de ağır hicviyeler yazmağa başladı. Veho zaman, împaratorun huzurunda, ifşa ran Rizeli İbrahimi başından ağır suneşrettiği hahratında, kocasının, 1888 bi, bu hicviyelere aldırmaz, lıatta Süruriatta bulunmıyacaklanna yemin etmişlerrette yaralamış ve kaçmıştır. Bu cerh senesinde, intihar merakına düştüğünü nin: hâdisesine bir kadm meselesinin sebeb di. Bu şahidlerin arasmda, Prens Philip kaydediyor. Bundan maada Mayerling olduğu söylenmektedir. Şevket aran pe'in oğlu Prens Saxe Coburg da bu faciasının ertesi günü, alessabah Prensese Oğlumun siit anavn aldı Süruri der imfj Vehbii lâfzenin kizbine hayran kalırım lunuyordu. maktadır. verilen bir mektubda, Arşidük üıtihara Tutahm gerçek imis dörde kadar caizdir Baron Lafaurine, ahiren neşrettiği karar verdiğini söylemekte, kansma veda Kaynana, övey una, öz anasm da alvım Cürmü meşhud halinde Mayerling'in iç yüzü isimli bir eserde, bu ederek, kızıni ona emanet ettiğini yaz Şeklinde bt'alar düzmesine de kızPrensin bazı ifşaatmdan şu şekilde bah maktadır. Bu mektubun sahte olduğu mazdı. Fakat Süruri hicvdsn tehzile geyakalanan hırsızlar sediyor: söylenmişse de, bizzat Prenses, kocası çince ve Sünbülzade Vehbinin Nuhbesile Taksimde Yenişehirde Irmak soka ğında 33 numaralı Alisanm evine Yani Rodolphe, Maric'yi hâlâ şiddetle sev nm yazısını tanımış ve bunda kat'iyyen Tuhfesini beyit beyit tehzil etmeğe baş~ admda bir hırsız girmiş ve 7 îngiliz li diği halde, babasma verdiği söz mucibin yanılmadığını o zaman söylediği gibi, bu laymca bu vaziyet değişti, Vehbi telâş rasile 15 Türk lirası çalarak kaçarken ce, kendisinden ayrılmağı sureti kat'iye gün bile iddia etmekte bulunmuştur. ve teessür görtermeğe başladı. Çünkü o yakalanmıştır. de kararlaştırdığmı ona haber vermiş, aBu hususta en doğru malumat, Arşi eserleri memleket irfanına hizmet emeliBursalı Receb admda bir hırsız da ralanndaki münasebetin gerçekten büyük dükün cenaze merasimine izin veren A le ve büyük emekler sarfile vücude getirŞehremininde Kasabtekke sokağında bir kepazelik haline geldiğini, evınde, kavusturyalı bir reisi ruhaninin papalığa mişti, ku\vetli bir şair kalemile yapılan Haydarın evine girmiş, faaliyete geç rısile mütemadiycn kavga ettiğini, ve Imverdiği rapordadır. Ancak, Vatikanın, sürekli tehziller yüzünden kitablara karşı mek üzere iken devriyeler tarafından paratorun, aynlmalarında şiddetle ısrar mahzeni evrakında duran bu raporun sevgisizlik husule gelmesinden endişeleniyakalanmıştır. gösterdiğini söylemişti. meydana çıkanlacağma ihtimal verilebi vordu. lir mi? Tehzil E\rvelki gece dokuzu on geçe KSprü Bana herşey söyledin, her küfürü den Üsküdara hareket eden vapurda lâyık gördün, tınmadtm. Kalemini bileği garib bir vak'a olmuştur. Vapur. Üs taşına vur, keskinlet, gene istediğin biçimküdara gelince, yolculardan bir adam kendini denize atmıştır. Diğer yolcu de say, söv. Yerin üstünde de, altında da larm feryadı üzerine etraftan yetişen sana gücenmem. Lâkin Tuhfe ile Nuhsandallar denize atlıyan adamı çıkar bemi tehzil etme. Onlar benim yurda armışlardır. Yapılan tahkikatta bu ada mağanmıdır. Ölümümden sonra adımın mın para çantasmı denize düşürdüğü hayırla anıljnasına medar ©Iacak eserlerve akabinde kendisini denize atarak dir. Kerem et, bu iki eseri maskaraya çeçantayı yakaladığı anlaşılmıştır. virme. Vehbiyi bir kaşık suda k>ğmak istiyen Süruri bu îltica ve bu rica üzerine Tuhfe ile Nuhbe hakkındaki tehzil yazıları, hiç tereddüd etmeden, yaktı, düşman tanıdığı şairin elini öpüp af diledi. Usküdar vapurunda garib bir vak'a Bu endişe Sünbülzade Vehbiyi, kendınden tam kırk yaş küçük olan, Sürurinin ayağına kadar sürükledi, ağlıya ağhya yalvarttı. thtiyar üstad, bol gözyaşları içinde derdini şöyle yanıyordu: Yunan ve Bulgar festival heyetleri Demek ki tehzil yaman şeydir ve bunu yaparken hem muvaffak olamamak, hem okuyucuUrı hataya, dalâlete sevketmiş olmak ihtimallerini düşünmek gerektir. Ne yazık ki bizde tehzilin bu inceliğine dikkat edilmiyor. Nkekira bir gazetede benim Çemberlitaşın tarihi hakkmda neşrettiğim raakaleyi tehzil »den arkadaş da ayni dikkatsizligi göstermiş ve ilmin hezle mevzu ©lamıyacağını düşünmemiştir. O arkadaşa kısaca şunu söylemek isterira: Telsizle nasıl konuşulabilir, beyaz perdede hareket »asıl olur, insan nasıl görür diye sual tertib ehmekle Çemberliyetı de denız tarıküe gelmiştir. Yunan taşın Firikyadan Rsmaya, ©radan îstanheyeti arasmda yüksek ailelere mensub bula taşmması meselesinde şüphe etmek kadınlar da vardır. Heyetler, Konser arasmda hiç fark yoktur. vatuar ve Beyoğlu Kız Sana't mekteblerinde misafir edilmişlerdir. M. TURHAN TAN Diye hemen her röntgende tekrar et pıya doğru yürüdü. yordu. da... Operatör, mikroskopa elini uzatmıştı: tiği, hastaya ilâçlardan daha çok yan Bu kapı, Melikeye, uzun, sonsuz yolOtobüsün, köyün, yollann sessizliğini Müsaade ederseniz, ben de bir göz yan bu ümid verici, teselli eden sözleri lara; uzak, meçhul diyarlara açılan bir sarsan hınltısmı, homurtusunu duyunca, ni, Melike, daha dikkatle dinlemişti; kapının eşiği gibi görünüyordu. Odasın Melike, kapıdan çekildi, köşkün yan kaatayım. Genc kadm, kalkmıştı; operatör, mik içinden: da oturur, kür şezloğunda yatarken bile, pısmın karşısmdaki, küçük, yuvarlak yeYazan : Mahmud Yesari roskopun üzerine eğildi, biraz sonra: bu kapının hayali, bir tılısımlı kapı gibi re gitti, yeşil kanapelerden birine otur Beraet kararı! diyordu. Dört beş sahada altı yedi... dedi. Odasma döndüğü zaman, kendini ay gözlerinin örriine geliyordu. du, dinlemeğe başladı. Otobüs, geldi, Operatör, mikroskopu, sarsmadan ile ayar ettikten sonra, Melikeye verdi, adeMelike, umduğu kadar fazla birşey dınlık bir hapisane odasında sandı. O da, • i sürdü; hafif gerinir gibi, keyifle ayağa senin yukan tarafını gösterdi: O, bu kapıdan girerken, eski tanıdığı, durdu. öbür odadakiler de, hep birer mahkum bildiği bütün yollan, yerleri, herşeyi ge Buradan bakacaksınız. Şayed bu anlamamıştı: ialktı. Kapmın önünde, gözlerini açarak Melike, yerinde duramıyordu; kalk değiller miydi? Her insan, kendi nefsine ride, arkasinda bırakmıştı; kapı, üzerine mak, kapıya koşmak istedi. Fakat, her O ince pembe çizgiler, basiller, delayret ve merakla bakan Melikeyi gör ayar, gözünüze uymazsa... yaptığı cürüm derecesinde cezasmı çe kapandıktan sonra, bunu anlıyordu. Jü, gülümsedi: Yandaki iri vidaya parmağınm ucu ile ğil mi? zaman onun hareketlerinı ağırlaştıran anî kıyordu. Operatör, başını salladı: Sizin beraet kararınız da yakın... dokundu: îçinde kapahldığı yerde de bir âlem korkakhklar, anî şüpheler, gene kalbini Evet, basiller... Hastalığın sey Btanu hafifçe, amma gayet hafif Genc kadmın anlamadığını görünce, Beraet karan alıp kurtulanlar çoktu; vardı; için için kaynıyan, için için yaşı iğneleyivermişlerdi; ya Şekib, otobüsten rine göre kraşede çok veya az basil bu fakat beraet karan almıyanlar, alamı yan; sessiz bir âlem. nasanın beyaz çinileri üzerinde duran çevirirsiniz. Tam iyi, parlak gördünüz çıkmazsa?.. Treni kaçırmış olamaz mıylunur. Hastalık, iyiliğe yüz tuttukça, ba yacaklar da vardı. Jalgalı mora boyanmış küçük camları mü, bırakınız. Kapıya yaklaştı, kırmızı topraklı bo dı? Belki de hiç gelmezdi! gösterdi: Melike, sağ gözünü mikroskopa yak siller azalır, ve nihayet hiç kalmaz. O Melikenin sevinci, birden sönmedi; zuk yola baktı; beraet karan alınca bu Sabahleyın, erkenden davranışına, gizaman... Kraşe muayenesi yapıyoruz. Sizin laşhrmıştı; operatör, gülüyordu: yaînız, düşündükçe, kafasmın ağırlaştı kapıdan çıkacağını, bu yoldan gidece yinip bahçeye çıkışına, bekleyişine kız Melike, gülerek onun sözünü tamamkraşenizde de mikroblar azalmış. Pardon; size, ne göreceğinizi da ğını hissetti ve istediği kadar sevinemedı! ğini düşündü. dı; yerinden fırladı; ağaçlann arasın Asistan, hemen söze kanştı: söyliyeyim... Camın açık morumtrak bo Iadı: 10 Kapıya dirseklerini dayadı. Yol kenar dan geçerek aşağıya doğru yürüdü. Pek az... Yok gibi..* yaları arasında ince ufacık pembe çiz Beraet karan...Cuma sabahıydı. Melike, bir etek, bir lannda, çit aralarından, kapı parmaklıkOralarda görünmek, manalı olacaktı; Evet, beraet karan... giler göreceksiniz. Bu çizgileri görmek Deftere bakarak okudu: süveter giydi, omuzlarına da mantosunu lanna dayanarak, yollan gözetliyen dal ve her ne manada olursa olsun, Melike, için aramak lâzımdır. Gülüştüler. Biraz sonra, hemşire Sa aldı, bahçeye çıktı. Kocasmı, otobüsten gın bakışlı kadın tablolannı hatırladı. kendine gülünmesini de, acınmasını da İki üç sahada bir iki... Genc kadm, vidayı hafif hafif çevi bahat görünmüştü: Operatör, elile, genc kadına, çağınr çıkarken karşılıyacakb. Bozuk köy yolu; dallan yere sarkık yor istemiyordu. rerek ayar ederken, birdenbire sevincle Röntgende sıranız geldi. gibi şaret etti: Köşkün ön sedinde gezinen muhase gun, tozlu çamlar; çamların arasmdan Sanatoryomun sol yan kapısı hizasma Me'ike, röntgende doktorun: bağırdı: Görmek ister misiniz? beyazlığı benek benek görünen arkada beci, genc kadını görünce gülümsiyerek gelmişti; muhasebecinin sesini duydu: îyi... Çok iyi... Vaziyetten çok Görüyorum... Görüyorum... Melike için bu, yeni bir sır âlemiydi, sanatoryom binası... Demir bahçe kapıselâmladı. Hanımefendi buralarda dolaşıyormemnunum... Bünyeniz de yardım ediOperatör, sordu: derhal odaya girdi, mikroskopa yaklaştı. sına dirseklerini dayıyarak, kocasını bekBöyle erkenden bahçeye çıkışı, kocalardı. yor... Yaranız, zaten küçüktü... Şimdi, O ince pembe çizgiler, yanyana, Operatör: Melikeniu kalbi titredi. Oturunuz, dedi. Bir de cam bula hep bir aradalar mı? Yoksa, birbirlerin daha küçüldü... Bunu, size, filimde gös sının yolunu bekleyişi, Melikenin yüzünü liyen veremli genc kadm! Melike, bu tabloyu, bütün renkleri, tereceğim, o zaman daha iyi anlarsınız. bir suç gibi kızartmışh; muhasebecinin seden uzakta, ayn ayn mi? lım". Teşekkür ederim, bulurum. Az zamanda, yara, büsbütün kapana lâmına karşılık başını iğdi, gülümsedi, ışıklarile, bütün gölge oyunlarile görü Melike, mikroskopun önündeki iskemMelike, bütün dikkatile bakıyordu: (.Arkast var) köşkün yanından demir parmakhklı ka yor, ve bunun şiirini, kendi içinde duyuleye oturmuştu; operatör, mjkroskopu Ayn ayrı da var; toplu olarak cak.. a Edebî tefrika : 45