Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMULIK1Xİ!.T 18 Ağustos 1937 Küçük hikâye Dil sız birinin ardına dızeliyen Eniştenin cırlak sesinden başka birşey işitilmiyordu. Ni hayet karanlıkta kalkıyorduk. Birkaç soğuk öpüşmeden sonra duvarlara çarpmamak için mobilyalara tutunarak ilerliyorduk. Yengem geniş adımlarla önümüzden yürüyor, kapıyı açıyor, yüzüne çarpan ışıkla kaşlannı çatıyor, bizi iki paket gibi sokağa bırakıyordu. Eniştem nihayet dayanamadı, öldü... Bu garib mahluk da ardından tahammül edemedi, takib etti. Bana da bir hatıra ile bir madalyon, bir de yakmasını unuttuğu bir muhtıra defterinden başka birşey bırakmadı.. Bu defterde iki not vardı. 15 Mart 1291 «Bugün Tarıkla evlendim. Nihayet sevdiğim adamın kansı olmak saadetin* kavuştum. Büsbütün onun olmak!.. Evimiz, mezarlık yakm olmasına rağmen çok sevimli... Yüze gülüyor. Zaten mezarlığa bakmıyorum.. Bu kadar memnun olunca hiç kimsenin ölmesini istemiyo rum... Annem bana bir kere giyinilecek fakat çok güzel bir elbise yaptırdı.. Eteğinin dört kemerle uzun bir kuyruğu var. Başımda taç şeklinde bir çiçek büketi... Hiç olmazsa bugün, çok güzel olmağı nekadar arzuladım!.. Fakat annem dul olduğu için Tarık onun bizimle oturmasının daha uygun olacağını söyledi ne den acaba!?. Bendeki bu hayali çok gördü. O akşam bana dönerek: «Çok çirkin olma» dedi, gülerek gitti.. 20 Haziran 1292 Bir senedenberi yazmadım. Çünkü ümidlennden ve kederlerinden başka birşey yazmıyacaktım. Ve sonra ba zan beyaz kâğıd ruh için bir ayna oluyor, halbuki kendime bu kadar yakından bakmak istemiyordum. Yalnız bu sabah... Evden çıktığım zan nediliyordu. Ben de bahçenin nihayetinde olan Tarıkla annemi şakadan korkutmak için ağaçların arkasına kendimi sakIıyarak yanlarına gittim.. Birbirlerine sanlmışlar öpüşüyorlardı. O zaman önle rine gittim.. Bembeyaz kesildıler. O kadar şaşırdılar ki hâlâ birbirlerinin ellerini tutuyorlardı. Onlara: « Bir daha, ne olursa olsun, kat'iyyen konuşmıyacağım. Bunun sebebini yalnız ikiniz bileceksiniz» dedim. Sonra arkamı döndüm, odama çıktım. Daha o akşam annem yanımızdan aynldı. Tarık dizlerime kapanarak affedilmesini diledi. Bir tek kelime bile telâffuz etmediğim için bağırmağa başladı. Eline geçen şeyi kırdı, döktü. Sonra uzun uzun affetmemi yalvardı, ağladı.. Fakat herşey bitti. Ölünciye kadar yeminimi tutacağım. Gönlümde şaklıyan bir bülbül vardı. Onlar onu öldürdüler. Şimdi her şeyden nefret ediyorum.» Madalyonun ortasında küçük, sevimli, uzunca yüzlü, bir resim vardı. Bu yengemin yirmi yaşında çekilmiş bir resmiydi.. Nakleden: BEDRİYE YEĞENSOY Tarihî Bibliyografya Defteri Ahbar ) RADYO Pariste çevrilen Ingilizce filim Ruth Chatterton ve Adolf Wohlbrück İngilterede başladıkları kordelâyı Pariste bitirdiler Ç Rn yıksamki program J ISTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisl 12,50 havadis 13,05 muhtelif plâk neşriyatı 14 son18,30 plâkla dans musıkisi 20 Nezihe ve arkadaşları tarafmdan Türk musikısi ve halk şarkıları 20,30 Ömer Rıza taralm dan arabca söylev 20,45 Bimen Şen ve arkadaşları tarafmdan Türk musikisi ve halk şarkıları, saat ayarı 21,15 orkestra 22,15 ajans ve borsa haberleri ve ertesi günun programı 22,30 plyano solo: Ma dam Elsa Stangel tarafmdan 23 son. VİYANA18,15 PİYANO KONSERİ, KONSER 19,05 kanşık yayın 20,30 ORKESTRA KONSERİ 21.45 piyes 21,25 kıraat 22 45 VIYOLONSEL KONSERİ 23,15 muhtelif haberler 23,35 EĞLENCELİ KON SER. BERLİN: 18.05 KUÇÜK KONSER 18,45 hikâye, gramofon ve saire 21,15 NEFESLİ SAZ LAR KONSERİ 22,05 röportaj, hava, haberler, spor 23.35 gramofon 24,05 EĞ » LENCELİ MUSİKİ VE DANS HAVALARL PEŞTE: 18,20 gramofon, spor 19,25 ORKESTRA KONSERİ 20.40 siyasî haberler 20,55 BUYÜK KONSER 23.05 hava, haberler 23.30 ÇİNGENE ORKESTRASI 24,05 fransızca ve italyanca haberler 24,15 AKŞAM KONSERİ 1,10 haberler. BÜKREŞ: 19,05 gramofon, konferans 20,35 OR KESTRA KONSERİ 22,15 ŞAN KONSERİ 22 35 hava. haberler, spor 22,50 ORKESTRA KONSERİ 23,50 haberler. BELGRAD: 18 25 halk melodilerl, gramofon, ulusal yayın, haberler 21,05 halk şarküarı, eğ lence, halk melodileri, haberler 22,50 DANS MUSİKISİ. LONDRA19,05 ORKESTRA KONSERİ 20,05 ORG KONSERİ 20,25 haberler ve saire 21,05 ŞAN KONSERİ 21,35 kıraat, varyete 22,55 AÇIK HAVA KONSERİ 23,35 DANS ORKESTRASI 24,35 haberler, hava 24.45 gramofon. PARIS [P.T.T.]: 18,05 gramofon, konuşma 19,05 ŞAR KILAR, PİYANO MUSİKISİ 19,35 gramofon, haberler, eğlence, radyo fantezisi 22,35 ODA MUSİKISİ VE ŞAN 23,35 haberler, hava. ROMA: 18,20 ODA MUSİKİSİ 18,55 karışık yayın 21,45 KARIŞIK MUSİKİ 22,05 O PERET MUSİKİSİ 22,05 OPERET YAYTNI 24.05 haberler, hava 24,20 DAN8 MUSİKİSİ, istirahat anmda haberler. Siyah kâğıddan kesilmışe benziyen uzunboylu şeametengiz bir kadındı. Ke mikten ve sinirden vücudü, saksağan yu vasmdan bir şapka giydirilmiş bir iskelet gibiydi. Takriben otuz yaşlannda kendini mateme hasretmişti. Yüksek yakalı elbise ile erkek ayakkabısı kullanıyordu. Gözleri çukura kaçmıştı. Gayet geniş bir alnı vardı. Ona korkarak «yenge» diyordum.. Evlendiğindenberi hiç konuşmu yordu ve bunun neden olduğunu kimse bilmiyordu.. Yengem, ancak aile felâketlerinde, anî ölümlerde, herkesin örtbas etmek iste<üği kavgalarda meydana çıkardı. Ona kim haber veriyordu?.. Bunu hiç b'ğrenemedim. Belki altıncı bir his.. Bayramlarda, yıldönümlerinde, takvimlerin kaydetmediği, fakat gönüllerin hiç unutmadığı tarihlerde yapılan toplantılarda onu masa başında gö'rmeğe imkân yoktu. Evinde öturur, demirden ayaklarını bir mangal kenarma dayayarak ısınırdı. Fakat bir gün akrabadan biri evleniyordu.. Çoktanberi hazırlanan bu düğünü damad aşkına kurban ederek nikâh memurunun önünden çekilirken, «yen gem» kapılardan geçerek, elinde ipek bir eldivenle içeri girdi.. Yazan: Hasan oğlu AbdurrahmaK Beyazıd camLsl içlnde Veliüddin kütübhanesi. ümumî numara: 2418 74 varakhk bu küçük kitab, 17 nci asır vesikalarındandır. Metinden kita bın hicrî 1058 yılında yazıldığı anlaşıl maktadır. Eser altı kısma, yahud müellifinin tabirile altı deftere ayrılmıştır: Birinci defter: Birinci Osmandan Birinci Ahmede kadar muhtasar bir Osmanlı tarihi. İkinci defter: İkinci Osmanm (Genc Osman) zamanı ve Birinci Mustafa devri. Ve bu devirde vefat eden tanınmış kimseler. Üçüncü defter: DÖrdüncü Murad devri ve bu devirde vefat eden tanınmış kimseler. Dördüncü defter: İbrahim zamanı ve bu devride vefat eden tanınmış kimse ler. Beşinci defter: Osmanlı devletinin kuruluşundan 1058 hicrî yılına kadar Sadrıazamlar. Altıncı defter: Osmanlı devletinin kuruluşundan 1058 yılına kadar Şeyhülislâmlar. Bu eserden, biri Genc Osmanm 51 dürülmesine, diğeri de şair Nefiye aid iki parça alıyorum: «Sultan Osman Hat) dahi halâsı can için meyanı nisvana düşüp kendüsün nihan etmişti. Lâkin iktizai kaza ve kaderle ol mahalde bulup bedid ettiler. Hatta serkemkerde efserinde destar dahi olmamakla bir Sipahi kendi destarma başma vazedip ve bir bargire bindirip her taraftan nice bin tiğu hun aşam ve hezar hadnin deşnamla ol mahi münhasif saltanatı hâ levarî ihata edip sadgune evzai acibe ve etvan garibe ettiklerini temaşaya çı kan halktan hicabmdan ol şehriyan mazlum! Ah kim îbretnümayı ulem etti gam "beni Diyerek Orta Mesçide götürüldü... Davud Paşa hattı hümayun alıp ol esnada İstanbul Subaşısı olan Kilindir Uğrusu ile cemiyet perişan olduğu anda Yedikuleye varıp Sultan Osman olduğu mahalle dahil olup tigu teberle üzerine havale olduklarında yanlarında aleti harbden bir nesne yoğiken birkaç defa hamlei şiranesinden taşraya firar eylemişler amma ne çare afiyet bir bedbaht nacivanmerd ve herzegâr, elinden bir tigu sertizle o gülzarı saltanatın gülü ruhsarm perişan etmekle (kara toprağa düştü)». Nef'î Çelebi: Ehli divan zümresindendi. Bazı evkafı salâtine mütevellL ol duktan sonra harac muhasebecisi ol dukta 1044 tarihinde Bayram Paşayı hiciv etmek töhmetile mazharı gazabı Murad Hanî oldu. Şemsiyesi eteğinin kenarında, dizleri bitişik oturdu. Parmağmı burun delıkle rinin altmda gezdiriyor, kargaşalıktan korkunc bir zevk duyuyordu.. Öğleden sonra ancak saat üçte yemek sofrası hazırlanmıştı. Gözler kızarmış, mendiller ıslanmıştı.. Bu sıralarda günahkâr damad, gök gürültüsile kapıyı çar pıyor, yengemi öldürmek arzusuna kapılmamak için sokaklarda koşuyordu. Ter kedilmiş gelin hıçkınklarile sarsılarak gözyaşları arasmda odasına kapanıyor, saçlarını yoluyor, Allahtan inayet bekliyordu. Orada bulunanlar zavallı gelini teselliye koşuşurken yengemin gözleri onlann üzerinde bir kurşun gibi dolaşıyordu. O vakit o, yalnız kalıyor, kanapelerin buruşmuş örtülerinden inkisarı, tablalarda söndürülmüş sigara uclarında hiddeti koklıyarak, kapının deliğinden kendisini dehşetle gözetliyen hizmetçiyi devirerek mutfağa geçiyor, düğün yemeklerinden tadıyor, bardağındaki suyu yudum yu dum içiyor, sonra müsterih evine dönü yordu.. Senenin muayyen günlerin<le onun kapısmı çalardım. Çocukluğumda en ürk tüğüm şey buydu.. Annem de benim kadar korkar, cebri nefseder ve mahsus geç hazırlanırdı. Bu suretle birkaç dakika kazanırdık. Fakat muhakkak gitmek lâ zım gelirdi. Kızgın güneşe veya cenub havalisine mahsus, sık ve soğuk yağmur lara tahammül ederek, şehrin yukansmdamezarlık yanmdaki eve varmak için koşmak, biraz da solumak lâzım geliyordu. Tepede duruyor, kırmızı kiremid<3en evleri, günün alhnda bir tahta gibi gö züken nehri, yazm dümdüz tarlalara kadar yollan takib eden toz yığınlannm yükselişini seyrediyorduk. Zaman geçi Zahire Borsasındaki vaziyet Dün İstanbula 221 ton buğday, 140 1/2 yordu. Nihayet yengemin evine doğru ton arpa, 45 ton çavdar, 22 3/4 ton yapağı, yürüyorduk.. 35 ton tiftik, 2M ton kepek, 95 ton nıısır, Oradan hatırımda kalanlar, küf ko 60 ton un, 33 3^4 ton ketentohumu ve 19 l/'2 ton da nohud gelmiştir. Istanbuldan harikusu, kırmızı Malta taşlı soğuk bir met ce 472 ton razmol ve 50 ton da kepek gönhal, cinlerin meclisine benziyen bir salon. derilmistir. Dün Istanbul Borsasında şu fiatlere saBir hasta odasının zindanında ihmal e tışlar olmustur: Buğday yumuşak ekstra dilmiş, koyun boyun kokan, sapsarı be 6.275 kuruştan 6,26 kurusa kadar, 15 çavnizli, sıhhatsiz, nüzüllü Tarık enişte. darlı 6,11 kuruştan 6,20 kuruşa kadar, 615 Bizi görünce başmı kaldınyor, dizleri çavdarlı 6,8 kuruştan 6.10 kuruşa kadar, sert 615 çavdarlı 5,30 kuruştan 5,35 kuruüzerinde çok büyük bir yün atkı ile geli şa kadar, mahlut 6,2 kuruştan 6,7 1/2 kuyor, daha biz oturmadan konuşmağa baş rusa kadar, Anadolu arpası 4 kuruştaıı lıyordu. Kansı, daima dilsiz, gölgeye ka 4,11 kuruşa kadar, bakla 4.6 kuruştan 4,20 rışır gibi bir tarafta oturuyor, piisküllü kurusa kadar, çavdar 4,325 kuruştan 4 35 kurusa kadar, yulaf 42 1 2 kuruş, kusyebir örtüsü olan masa kenarında tığlarını mi 8 37 kuruştan 8,38 kuruşa kadar kaplıca 3,20 kurus, ekstra zeytinyağı 65 kuruşitelıyerek yün örüyordu. Akşam oluyor, karanlık basıyor, fakat tan 67 kuruşa kadar. birmcı nevi zeytın yağı yemelık 54.20 kuruştan 58 kuruşa Iâmba yanmıyordu. Sonra yengem man kadar, beyaz peynır 27 20 kuruş. kaşer peygalını açıyor, odun kömürünün kokusunu niri 45 kuruştan 46 kuruşa kadar. Dün yabancı borsalarda şu fiatlere alivizale için attığı şekerin kokusile ateş ışığı re satıslar olmustur: Buğday 5 19 kuruş etrafa yayılıyordu. tan 5.91 kuruşa kadar, nıısır 3 85 kurus, Odada işliyen tığlarm sesile, kendini ketentohumu 8,22 kuruş, iç fındığı 94,75 siikunetten kurtarmak için kelimeleri bir kuruş. Adolf Wohlbrück Saat sekizi kırk beş geçiyor. îşlerinin başma koşan dikişçi kızlar, daktilolar arasında sırf sinema yıldızlarımn hayabnı okumak için aldıkiarı gazeteleri, mecmualan koltuklarmm altına sıkıştırmış olan lar var.. Fakat, yanıbaşlarında çok meşhur bir yıldızm son filminden mühim bir sahneyi çevirmeğe hazırlandığmdan ha berleri yok!. Ruth Chatterton, Holivud'un gedikli yıldızı Pariste. Fakat esasen bir piyesle oynamak üzere Londraya gelmiş. Bu fırsattan istifade ederek de o rada Adolf Wohlbruck'le bir filim yapmağa karar vermiş. Kordelânın adı «The Rat». Filmin mevzuunun bir kısmı Pariste geçiyor. Onun için haricî sahnelerden bir kısmı alınacak ve filim bu suretle bite cek!.. Gazeteciler hemen yakalamışlar. Ruth: Bununla bu sene beşinci defadır ki Parise geliyorum, diyor. Orta boylu bir kadın. Gayet sade giyinmiş. Güzel fransızca konuşuyor. George V. caddesindeki büyük oteller den bırinin kapısı önünde, partönerinin onu almağa gelecek olan arabasını derin bir sabır ve tevekkülle bekliyor. On dakika, bir çeyrek.. İşte nihayet otomobil göründü. Adolf Wohlbrück lâciverd bir kostüm giymiş, gayet açık Ruth Chatterton renk bir kravat takmış. Gazeteciler bu sefer ona hücum ediyorlar. Adolf: Foch caddesinde, diyor, bir sahne çevireceğiz!. Filim operatörü, asistan rejisörle birlikte gazetecilerden biri de arabaya atıIıyor. Gazeteci Ruth'a soruyor: Niçin sizi sık sık beyaz perdede göremiyoruz. Güzel kadın cevab veriyor: Ben senede bir filimden fazla yapmam. San'at hayatımdan mühim bir kısmmı sahneye hasrediyorum. Amerikaya döner dönmez doğduğum yer olan Nevyorkta gene bir piyeste başrolü oynıya cağım. Holivud'da ancak senenin mu ayyen bir zamanında filmimi yapıp biiirinciye kadar kalırım. Tayyare ile gezmesini çok sevdiğim için zaten mütemadiyen bir yerde oturmam. Adolf Wohlbruck ise «The hakkmda şu izahatı veriyor: Rab> NOBETH EC7ANELER Ömrümde ilk defa olarak apache rolü oynuyorum. Doğrusu «Kraliçe Vıktorya» kordelâsmdaki prensi temsilden sonra bu bana çok güç geliyor!. Derken Foch bulvannın köşesine ge liniyor. Sahne birkaç defa çevriliyor. 30 metroluk bir manzara için bu ne masraf ve bu ne eziyet! Reşad Ekrem Koçu Muharrir Raif Necdeti kaybettik Maruf muharrir ve muallimlerimiz den Raif Necdetin Londrada vefat ettiğini teessürle ha ber aldık. 1908 inkılâbm dan sonra matbuat âleminde t a n 11 a n isimlerden biri de Raif Necdetti. Bu isim, otuz yıl içinde birçok yazıların altmda ve birçok kitabların üstünde gö ründü, hayli sağlam bir şöhret oldu. Simdi bu ismin ölüler defterine geçtiğmi duymakla müteessiriz. Evet, Tiraje muharriri Raif Necdet de öldü, hem de yurdundan uzakta, Londrada. Zavallı muharrir, tutulduğu hastalıktan kurtulmak için diyar diyar dolaşıyordu, şifa arıyordu. Ecel onu Lon drada yakaladı, mezara götürdü. Raif Necdet İzmırli olup Kestelli aüesındendi, bu sebeble soy adı olarak da Kestelli ismini almıştı. Doğumu (188!) dedir. Matbuat hayatına kuvvetlı bir intisab şeklinde girisi, yukarıda da kaydolunduau üzere (1908) dedır. İlkin (Resımlı Kıtab) mecmuasînda edebî yazılar neşretti, münakkidlik yaptı. Soma omanlar kaleme aldı. Onun Hiler \e 'ikirler, Ziya ve Sevda, Üful, Semavî htıras, Yirminci Asır, Tiraje, Hayat ve lektublar, Hayatı Edebiye adlı eserlerı aktile çok rağbet görmüş, Tolstoy'dan trcüme ettiği Bir İzdivacın Romanile \nna Karenin de mütercem eserler aranda hususî bir değer almıştı. Son eser°ri antaloji mahiyetinde (Yaşıyan Mıs^lar) la Süzme Sözlerdi. Raif Necdetin ölümü Türk edebiyatı ın mühim zıyalardandır. Cenazesı bir hafta sonra şehrimize geirilecektir. Kendisine Tanrıdan rahmet diler, kederli ailesine beyanı taziyet ede Bazı yıldızların Joan Crawford isimlerinin manalari Brigİtte Helm Brigitte İrlanda lisanından gelir, «mütehakkim kadın» demektir. Helm almancada tulga manasmadır. O halde Brigitte Helm, Tulgalı mütehakkim kadın olu yor. Evlendiği için sinemadan çekildiğine göre kocası tahakkümünü çekedursun! Joan, Jean ikisi de mutekid manasınadır. Crawford'u ikiye ayırmak lâzımdır. Cravv ingilizcede birçok kelimelerin kendisinden iştikak ettiği bir esastır. Sürünmek manasmadır. Ford da nehirlerin geçid verdiği yerdir. O halde ikisi birden: Kendisinde en müthiş mânileri geçmek için büyük bir itikad mevcud olan manasına geliyor demektir. Bu akşam şehrin muhtelif semtlerinde nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Istanbul cihetindekiler: Eminonünde (Bensason), Beyîizıdda (Haydar), Küçükpazarda (Hikmet Cemil), Eyübde (Mustafa Arif), Şehremininde (Nazun Sadık), Karagümrükte (Suad), Sa matyada (Erofilos). Şehzadebaşında (Ü niversite), Aksarayda (Zıya Nuri), Fenerde (Vitali), Alemdarda (Esad), Bakırköyde (Hilâl). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde (Galatasaray), Posta sokağmda (Garih), Galatada Topçular caddesinde (Hidayet), Taksimde (Kemal Rebül), Kurtulus caddesinde (GalopuloJ, Maçka caddesinde (Maçka), Kasımpaşada (Vasıf), Hasköyde (Barbut), Beşiktaşta (Naii Halid), Sarıyerde (Asaf). Üsküdar, Kadıköy ve AdalardakilerUsküdarda (Selimlye), Kadıköyde Altı vol ağzmda (Rifat Muhtar), Modada (Alâeddin), Büyükadada (Halk), Heybelide (Tanaş). Grace Moore VEFAT Şehrimiz inşaat malzeme tüccarlarından Sarrafoğlu Demir Kardeşler firmasından Bay Dikran Demir vefat etmiştir. Cenaze merasimi yannki perşembe günü saat 15 te Beyoğlu Balıkpazarı Er meni kilisesinde icra kılınacaktır. Grace, lâtinceden gelir, kıymetli manasınadır. Moore, ingilizceden gelir, fundalık, bataklık, çamur manasmadır. Bı Madlaine Renaud naenaleyh ikisi birden kıymetli bataklık Madelaine nükteli konuşan, kat'î ka olur. rar vermiş, âlicenab, soğuk bir benlıkte Pola Negri sıcak bir kalb taşıyan demektir. Renaud, Pola ağlebi ihtimal Paul'dan geliyor almancada ıdare eden, şef manasına gelir. O halde, ikisi birden «iyi kalbli ve ki yunancada «sakın», lâtincede ise «küçük ve ehemmiyetsiz» manasmadır. Negayni zamanda hâkim» demek oluyor. ri hic şüphe yok ki «zenci» manasmadır. Ginger Rogers O halde Pola Negri ya sakin zenci kaGinger ingilizcede «zencefil», «baha dın, yahud da küçük ve ehemmiyetsiz esrat» manasmadır. Rogers lâtinceden ge mer oluyor. lir, yalvaran, ibadet edendir. Bınaena Harry Baur leyh Ginger Rogers'in manası ibadelle Harry, eski almancada «e\in efendiii» arası iyi olmakla beraber ayni zamanda demektir. Baur da hiç süphesiz'almanca ateş gibi bir tabiate sahib demek olabi köylü manasına gelen «Bauer» den alınKr. mıştır. O halde Harry Baur, efendı köy IRTİHAL Galatada Kredi Liyone Bankası karşısında kasab Hasan Parlar ve Hüseyin Parlann babası Mehmed Parlar irtihal eylemiş olmakla cenazesi bugün Maç kadaki hanesinden kaldınlarak Teşvi kiye camisinde öğle namazı badeleda Edırnekapı şehidliğindeki medfeni mahsusuna defnedilecektir. Mevlâ rahmet ej'liye. Doğum Kozluda genc maden mühendisleri mizden Niyazi Durusoyun iki gün evvel bir erkçk çocuğu dünyaya gelmiştir. Nevzadm kudumunu tebrik ve uzun omürlü olmasını dileriz. Tino Rossi lü, yahud köylü efendi oluyor. Finlândiyalı güreşçiler geldi Tıno lâtincedeki justin kelimesinden gelmektedir ki «doğru» demektir. Rossi almancadan gelmesi muhtemeldir. Manası «lâgar beygir» dir. Eh ne yapahm, meshur şarkıcı ve sinema artistinin ismim'n manası da lâgar ve doğru beygir o Iuvor. Francoise Rosay Izmite elektrik verildi Francoise, lâtincede hür ve açık söz'ü demekt'r. Rosay, hiç süphesiz fransızca Istanbul Avcılar ve Abcılar ?ül kelimesinden müştak olacaktır. O halBirliğİDden: de Francoise Rosay hür ve acık sözlü Birliğimiz azalarmm hâmil olduklan gül oluyor amma, acaba dikeni de var hüviyet varakalarını birlik merkezîne mı? getirerek yeni sene tasdikını yaptınnalarını rica ederiz. Kızılay balosu İzmit (Hususî) Belediye, Kâğıd ve Karton fabrikasından cereyan alarak sehir şebekesine ışık vermiş ve bu suretle Izmitin mühim derdlerinden birisi de esasından ve kökünden halledilmiştir. Tecrübe için verilen bu işin küşad resmi 30 ağustos Zafer bayramımızda olacaktır. Kilovatı 12 kuruştur. Hertürlü motörlerle yapılan sarfiyata yüzde 25, büyük sarfiyat için yüzde 40 tenzilât yapılacaktır. Bu kadar ucuz elektrik fiatı, Türkiyede ilk defa İzmite nasib olrız. mustur. Dün şehrimize gelen Finlândiyah güreşçiler Kâğıd ve Karton fabrikası müdürü Beynelmilel Prag panayirı Mehmed Ali Kâğıdcıya şehre yaptığı iyi Festival münasebetile İstanbula da dan Niyustrom dün Romanya vapurile \ıet edilen Finlândiyanın amatör güreş şehrimiz gelmişlerdir. Beynelmilel Prag sergisi bu sene ey hizmetlerinden dolayı bir şükran nişanesi (ılerinden 61 kıloda Kerpenon, 79 kiloda Diğer sikletler için İsveçli güreşçiler lulün üçünde açılacak ve dokuz gün a olmak üzere, Belediye meclisimiz fahrî Ifardding ile ağır siklet şampiyonların gelecektir. çık bulunacaktır. hemşerilik unvanmı vermiştir. 28 ağustos 937 cumartesi akşamı Anadolu kulübü Büyükada şubesinde Sü Bakanı Kâzım Özalpm himayesinde her yaz mevsimin en zengin, en nezih balosu olan Kızılay balosu, bu yıl da Anadolu kulübü Büyükada şubesinde verilecektir. Baloda şehrimizin en kıymetli san'atkârlarından mürekkeb bir caz takımı bulunacağı gibi balonun mükemmeliyeti için heyeti tertibiyece fevkalâde mesai sarfolunacaktır. Biletler: Bir çift için 3 lira Bir kişi için 2 lira. Bilet satış yeri: Anadolu kulübü Büyükada şubesi. HALK OPERETÎ Bu akşam Heybeliada Plâj kazinosunda ENAYİLER 19 ağustos perşembe akşamı Festival gecesi Taksim bahçesinde Zozo Dalmas'ın iştirakile HALÎME SAMSUNDA Halk Kitabevi Cumhuriyet Gazetesinin ve bütün mekteb kitablan, kırtasiye, mecmua ve gazetelerin tevzi yeridir. En son model daktilo ve fo toğraf makinelerini de burada buIhrsunuz. Samsun Gazi caddesi