Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
27 Temmuz 1937 CUMHURtYET SON Hfidiseler arasında Endişeye malıal yok! Hürriyet mektebi o ngilterede hayvan sevgisi, bütün ehlî kuşlarm kafeslerinden salıverilmesi fikrine zafer kazandıracak kadar tekâmül etmiş; fakat ilk tecrübenin verdiği netice biraz garib: Kafeslerinden salıverilen kuşlar, uçmayı unuttukları için şaşırmışlar, körleşmiş bir insiyakın acemiliği içinde, beceriksizce kanad çırptıktan sonra yere düşmeğe başlamışlar; onlara yeniden uçmayı öğretmek için mektebler açılmış. Kuşlar için olduğu kadar milletler için de öyle değil mi? Uzun bir tarih devresini mutlakiyet rejiminin kafesi içinde geçirmiş milletler, birdenbire serbestliğe kavuşunca, uyuşmuş ferdî iradelerini iyi işletemedikleri için, bir nevi hürriyet ispazmozuna tutularak, anarşiye benzer muvazenesizliklerin her türlüsüne düşüyorlar. Bizim 1908 irvkılâbı açık bir misaldir. Acaba lttihad ve Terakki, meşrutiyeti ilân etmeden evvel, o zamanın halkını demokrasiye alıştırmak için bir hürriyet mektebi açsaydı ve 33 senelik bir mutlakiyet rejimi altında serbest kımıldamasını unutan vatandaşlara biraz hürriyet cimnastiği yaptırsaydı inkılâbdan daha iyi netice almaz mıydı? Fakat... kuşa uçmayı, insana hür yaşamayı öğretmeğe mecbur olmak, ne hazin şey! Beİçika kralınm teklifi D Fransada hararetle, İngilterede ise ihtiyatla karşılandı Londra 26 (A.A.) Gazeteler, Beİçika Krahnın teklifini ilham etmiş olan fikri tebcilde müttefiktirler. Ancak şu noktayı kaydetmek icab eder ki Morning Post gazetesi, bu fıkri cumartesi günü hararetle alkışlamış olduğu halde bilâkis bugünkü gazeteler, Londranın iyi malumat almakta olan mehafilile istişare etmeğe vakit bulmuş olduklarından, Beİçika hükümdarı tarafından teklif edilmiş olan organizmin faydalı olup olmı yacağında tereddüd göstermektedirler. Times gazetesi, diyor ki: «Bu organizmin münakaşa edeceği mühim mevzularm eksik olmıyacağı şüphesizdir. Maamafih bu münakaşalann 1927 cihan iktısad konferansı müzake relerinden daha ziyade muvaffakiyete iktiran edeceğini zâmin hiç birşey yok tur.» ne olduğunu, bu sistemin bundan böyle hükümden sakit olmuş bulunduğunu ve yerine başka bir sistemin kaim olması lâzım geleceğini anlamış olmasıdır. Biz Fransızlar, herkes kadar ve herkesten ziyade Beİçika Krahnın teşebbüsünde muvaffak olmasını temenni ederiz.» Epoque gazetesi yazıyor: «Kral Leopold'un teşebbüsü ancak tasvible karşılanabilir. Milletler arasında daha normal iktısadî münasebetler tees süs etmesini temenni eden Kralın bu te mennisi aleyhinde bulunmak kimsenin aklından geçmez. Fakat unutmamak lâzımdır ki, siyaset, henüz son sözünü söylememiştir ve otarşi bazı milletlerin hayatında pek ziyade yer etmiştir. Almanya, otarşiyi takviyeye çahşmakta olduğu bu sırada hayrete şayan bir kararla ve büyük bir isticalle Beİçika Kralınm teklifine muvafakat etmektedir. Almanyanın bu suretle hareketinin birçok sebebleri vardır. Ce nevreyi terketrniş olan Almanya, Milletler Cemiyeti yerine iktısadî sahada başka bir beynelmilel organizmin kaim olmasından hiç de hoşnudsuzluk göstermiyecek tir. Ayni zamanda Almanya, müstemle kât meselesine aid müzakerelerin yolunu da değistirmekten memnun olacaktır.» IHııtııınıımiMiHtM» Sıhhat tifo için teminat veriyor Tifo vak'alarınm korkunc bir şekil aldığı hakkmdaki haberlere inanmamak lâzımdır [Baştarafı l inci sahifede) IHEM Umum Müdürü makamı bunları dahi sadakatle efkân u mumiyeye bildirmekten geri durmamış tır. Bir müddettenberi şehrin en ziyade tifo vak'aları görülen mahallerinde teşkil edilmiş olan sıhhî ekiplerin ev, han, bekâr odaları gibi yerleri dikkatle aramaları syesinde esasen haber ahnmamış vakalar her zaman ve her yerdeki normal hadden aşağı bulunmaktadır. Onun için elde edilen veya haber alı nan tifo vak'alarınm pek az farkla bu günkü hakikî vaziyeti gösterdiğine sureti kat'iyede kail bulunmaktayız. Bu itibarla halkımızın dillerde dolaşan bu korkunc haberlere inanmamalarını ve adeta has talık halini alan lüzumsuz bir korkuya kapılarak kuvvei maneviyelerini bozmamalarını tavsiye ederim. Doğrusunu söylemek lâzım geliyorsa aşılarını ikmal et tirdikten sonra mutad sıhhî kaidelere riayet şartile herhangi bir tehlıkeden korkmak fazla evhama kapılmaktır. Şehrin aşı mesaisi pek fazla ilerlemiş tir. 23 temmuz akşamına kadar birinci aşıları yaptıranların adedi kesirsiz yüz seksen bine baliğ oluyordu. Bunlardan 102 bininin ikinci aşıları da ikmal edilmiştir. Şu hale nazaran bir hafta, on gün içinde ferah ferah 200 bin kişinin aşısı ikmal edilmiş olacaktır.» N ALINA MIH1NA Üç şehir, üç halk, üç karakter Fransız gazetelerinde miisbet tefsirler Paris 26 (A.A.) Henri Claire, Beİçika Kralınm teşebbüsü hakkmda bu sabahki Oeuvre gazetesinde şöyle diyor: «Majeste Üçüncü Leopold, büyük bir meziyet göstermiştir. Bu meziyet, 150 senedenberi mer'i olan ve para demokrasisinden ibaret olan demokratik sistemin büyük bir kısmmın Vilâyet ve Belediye ta rafından gösterilen ciddî ihtimam saye sinde tatbik sahasına geçmiş olduğunu ve diğerlerinin de peyderpey yapılmakta bulunduğunu şükranla gördük. Mücadele tedbirlerinin hayırlı neticeleri pek yakmda görülecektir. Diğer taraftan son gün lerde tifo vak'aları adedinin bundan 15 gün evveline nisbetle biraz artmış gıbi gözükmekte olduğu nazarlarımıza çarptı. Fakat yaptığımız tetkik neticesinde bazı hastanelerde bakteriyolojik tetkikatta devam edilerek teşhisleri tehir edilen bir ta kım hastaların hepsinin birden bu son günlerde tifo diye ihbar edilmiş olması yüzünden vak'alann çoğalmış gibi gö ründüğünü anladık. Hakikatte bu ihbarların büyük bir kısmı nekahet devresine girmiş 30 ilâ 40 günlük vak'alara aid dir. Yeni vak'aların adedi eskiye nazaran azalmıştır. Yaptığımız tetkikata nazaran umumiyet itibarile şehirdeki tifo andemisinin artması sebebleri hakkındaki düşüncele rimizi değiştirecek herhangi bir yeni âmile rasgelmedik. Hastahk gene bilvasıta veya bilâvasıta temas vak'aları halinde intişar etmektedir. Bu münasebetle tebarüz ettirmek istediğim bir nokta daha vardır ki, o da bu defa şehir halkı arasında adeta marazî denilecek bir korku ve endişenin hükümferma olmasına şahid oluşumuzdur. Bu korkunun sebeblerinden en mühimi vak'aların adedi hakkmda hayalî bir takım rakamların dillerde dolaşmasıdır. Guya hergün yüzlerce vak'a görü lüyormuş! Amma bunlar gizleniyormuş. Vak'aların hakikî adedini saklamakta hükumetin ne menfaati olacağını tasav vur edemiyorum. Şunu sureti kat'iyede temin ederim ki hergün neşredilen vak'alardan başka saklanmış veya gizlenmiş hiçbir hasta mevcud değildir. Biraz evvel söylediğim eski vak'alar bile şehrin bu günkü hakikî tifo durumunu göstermek ten uzak olduğu halde alâkadar sıhhat aristeyiz. Şehre ilk girdiğimiz akşam, sağa sola sorarak nihayet Saint Michel (Sen Mişel) bulvannı bulduk. Bizim İstiklâl caddesınden hayli genış olan bu caddenın sağ tarafında durduk. Durmamızla bir kamyonetin küt diye çamurluğumuza çullanması bir oldu. Esasen Parisin kalabalık cadde ve sokaklarından dolaşa dolaşa gelirken otomobillerin, işaret memuru polislerden başka hiç birşey dinlemeksizin onlan da yarımyamalak dmliyorlardı ya neyse alabildiklerine ve karmakarışık gittiklerini görüp hem şaşırmış, hem yılmıştık. Yolun sağ tarafında yaya kaldırımınm yanmda, nizamî şekilde dururken bir otomobilin bize çarpması ve sonra arkasma bile bakmadan sürüp gitmesi üzerine, Vasfi Rızada şafak attı. Ben, bu şehirde otomobil kullanamam; diyip işin içinden çıktı. Paris caddelerinde seyrüsefer, nizamlara kat'î riayetten ziyade Fransızların dediği gibi «debrouillez vous» «başınızın çaresine bakınız!» şeklindedir. Onun çin herkes otomobilini sürüp gider. Bir ırahk buldu mu, sağınızdan olsun solunuzdan olsun geçer. Siz ağır giderseniz. arkadan gelenler korne çalar veya bağınrlar; aldırmaz da gene ağır giderseniz kalaylarlar... Parisin Etoile gibi bazı meydanlan bir an kovanı, bir otomobil mahşeridir. Onun için de kaza ve belâ, muhtelif şekil ve markada otomobil, otobüs, kamyon halinde buralarda dolaşır, hergün birkaç kişiyi haklar. Londradayız. Bir pazar sabahı erkenden, istasyona gidiyoruz. Otelden sağa sola adam koşurarak yarım saatte zor bulduğumuz bir taksiye rica ettik: Aman, bizi trene yetiştir! All right! İngilizlerin bir hayli manaya gelen meşhur «orrayt» mdan sonra, elimizde saat trene yetişip yetişemiyeceğimizi hesablayıp duruyoruz. Taksi birdenbire bir dörtyol ağzında durdu; beklemeğe başladı. Sebebini anıyamadık. Cadde, nüfus sayımı günü [stanbul, ne halde ise öyle idi. Bomboş. İn cin yok! Şoföre sorduk: Neye durdunuz? Yolun ortasında kırmızı yanan fenefi gösterdi. iyi amma gelen geçen yok. Neye duruyorsunuz? Treni kaçıracağız. Gelen geçen yok amma nizam var. Londra caddelerinin . çoğunda nakil vasıtalarına yol veren işaret fenerleri otomatik olarak yanar; sokakta, geçen olsun olmasın, muayyen fasılalarla değişen kırmızı, sarı, yeşil ışıklar size yol gösterir. O sabah, kelimenin tam manasile ıssız sokaklarda, bizim taksinin şoförü fenerler kırmızı yandıkça durdu; yeşil yandıkça yürüdü. Azkalsın treni kaçırıyorduk; daradar yetiştik. Fakat Londralı şoför, seyrüsefer nizamlanna mükemmelen riayet etti ve bize de, Gelen geçen yok amma nizam var! diye güzel bir ders de verdi. & PEYAMI SAFA Romanya intiha Paris nehir nakliyat Tardieu'nün Koloişçilerinin grevi nel de la Rocque'a batı sona erdi verdiği paralar Tehlikeli bir hâl aldı ve Liberal fırkası zayıf ekseriyet temin etti Bükreş 26 (A.A.) Departmanlar umumî meclislerinin dün 16 departmanda yapılan intihabatile iki aydanberi devam etmekte olan idarî intihabat hitama er miştir. Bu 16 departmanda yapılan inti habatın bu sabah öğrenilen neticelerine gb're, millî çiftçi fırkası 120,000, liberal fırkası 110,000, millî hıristiyan fırkası 45,000, Romanya cephesi 37,000 rey kazanmışlardır. Geçen aylarda diğer departmanlarda yapılmış olan intihabat neticeleri, şuydu: Liberaller 347,000, millî çiftçiler 307 bin, millî hıristiyanlar 200,000, Romanya cephesi 121,000. Dün liberal fırka, 8 departmanda, millî çiftçiler yedi departmanda ve millî hıristiyanlar da «1» departmanda ekseriyet kazanmışlardır. Hitama ermiş olan intihabat mücadelesine hususî bir ehemmiyet atfedilmek tedir. Çünkü teşriî devre hitama ermek üzeredir. Ortada liberal fırkanm orta dan çekileceğine delâlet eden bir takım alâmetler vardır. İdarî intihabatın neticeleri, fırkalann luvvetleri arasındaki nisbeti ve liberal hükumetin halefi hangi fırka olacağını gösteren bir takım alâmctlerdir. Aşılanmıyan esnaf işten menedüecek Son yirmi dört saat zarfında yeniden 21 tifo vak'ası görülmüştür. Ağustosun sekizinci günü seyyar ve sabit bütün esnaf umumî bir muayeneye tâbi tutulacaktır. Aşısız olan seyyar esnaf işten menedileceği gibi sabit esnafın da dükkânlan kapatılacak; halk ile temaslarına meydan verilmiyecektir. hükumet müdahale etti Paris 26 (A.A.) Nehir mavnacılarının grevi dolayısile hâdis olan vazi yette hiçbir değişiklik husule gelmemiştir. Her türlü kayıd ve şarttan azade iş ser bestisi istiyen mavnacılar, nehirleri ve kanalları mavnalarile kapatmışlardır. Gündelikçiler ise, kırk saatlik iş haftası taleb eylemektedir. Nehirlerde her türlü münakalât kesilmiştir. Hâdisenin içyüzünü eski Başvekil izah ediyor Sıhhat komisyonu bugün oplanıyor Istanbul sıhhat komisyonu bugün Istanbul Vilâyetinde bir toplantı yaparak şehrin son tifo vaziyetini tetkik edecek tir. Hükumet manialart zorla kaldırıyor Paris 26 (A.A.) Nafıa Nezareti tebliğ ediyor: Seyrüsefer yollarında barajlar vücude getirmek suretile münakalât serbestisinin ihlâl edilmesi keyfiyetine nihayet verilmesi karar altma alınmıştır. Diğer taraftan nehir münakalâtınm inkı taa uğramasınm umumiyet itibarile millî iktısad için ve hassaten Paris mıntakası nın iaşesi için tevlid edebileceği vahim buhranlardan endişe etmekte olan ve gün geçtikçe işi bırakan amele miktarının art masına müsamaha ile bakmanın imkânsız olduğunu nazarı itibara alan hükumet, bu sabah Rouen'dan Parise kadar Sein nehri üzerindeki bütün manialan ortadan kaldırmak için icab eden bütün tedbirleri almıştır. Daha fecir vaktinden itibaren derpiş edilen tertibat, doğrudan doğruya prefelerin nezareti altında olmak üzere tatbik edilmeğe başlanılmıştır. Seyyar muhafız kıtaatı, mavnalarla sahil arasındaki her türlü irtibat ve münakalâü kesmişlerdir. Yol ve köprüler idaresinin romorkörlerine binmiş olan bahriye müfrezeleri, barajlan bozmuşlardır. Sabahleyin Saint Aubin'de başlamış olan ameliye, seyrisefaine mâni bütün engeller ortadan kal kıncıya kadar devam edecektir. Göçmen politikasında büyük ölçülü hamleler lâzım M. Tardieu Kolonel de La Rocçue [Başmakaleden devam] f Emir Abdullah da Filistin projesine muhalif Kudüs 26 (A.A.) Emir Abdul lah, İngiliz Avam Kamarasmda Filisti nin taksimi projesine muvafakat etmiş olduğu suretinde ileri sürlümüş iddialan Maverai Seria hükumeti marifetile tek zib ettirmiştir. Emir, kimsenin kendisin den bu babdaki fikrini sormamış oldu gunu beyan etmektedir. Kaldı ki Emir, bu taksim projelerine muanzdır. Şarkî Erdün kabinesi değişiyor dirildiğine göre Şarkî Erdün kabinesi pek yakmda istifa edecektir. Halen Başvekil bulunan İbrahim Paşa Haşem'in yerine muhalefet şeflerinden Raşit Paşa Matfay gelecktir. Raşit Paşa, Sabık Irak Başvkili Cemil Paşa Matfay'm kardeşidir. Yeni kabine, yalnız şarkî Er dünlülerden terekküb edecektir. Bugünkü kabinede ise altı azadan dördü Şarki Erdünlü değildir. Yugoslav kilisesi hükumeti afaroz etti Belgrad 26 (Hususî) Yugoslav mücadele başlamıştır. Kilise, Papa ile akdedilen son anlaşmanın tasdikı lehine rey veren kabine ve parlamento azasmı afaroz etmiştir. Kudifc 26 (A.A.) Amman'dan bil yada hükumetle kilise arasmda hakikî bir Miralay Koc'a karşı yapılan suikasd tahkikatı Irak Ingiltereden borc alıyor Londra 26 (A.A.) Maliye Na zın Sir John Simon, bugün Avam Kamarasmda, Irak hükumetinin p«k yakında Londra piyasasında bir milyan ingiliz lirahk bir istikraz akdedeceğini bildirmiş ve îngiliz hükumetinin bu mesele hakkında tamamile mutabık bulunduğunu ilâve eylemiştir. Izmirde bir otomobil kazası İzmir 26 (Telefonla) Ur yolunda bir otomobil kazası olmuş ve kazaya uğrıyan otomobilin şoförü Kâmille karısı Bedriye ağır, üç yolcu da hafif surette yaralanmıştır. Ayrıca yaralanan • ihtiyar bir yolcu da ölmüştür. Yapılan tahkikat, kazanın bir yarış uğrunda vukua geldiğini ortaya çıkarrnıştır. Varşova 26 (A.A.) Miralay Koc'a karşı yapılmış olan suikasd hak kındaki tahkikat hitama ermiş gibidir. Iki noktanın siyasî bakımdan tavazzuh etmiş olduğu zannolunmaktadır: Evvelâ suikasd faili, para ile tutuhnuş bir adamdır, saniyen, üzerinde bulunmuş olan evrakın suikasdden mes'ul mehafilin siyasî akidesi ile bir guna alâkası yoktur. Fil vaki bedihidir ki suikasd faili, münhası ran polisi yanlış bir iz üzerine düşürmek için sağ cenaha mensub teşekküllerden birine aid evrakı üzerine almıştır. PARlS BORSASI Paris 26 (Hususî) Paris Borsası nm bugünkü fiatları şunlardır: Londra 133, Nevyork 26,71, Berlin 1070, Brüksel 450,65, Amsterdam 1475, Roma 140,65, Lizbon 121,25, Cenevre 613,25, bakır 63 1/2 64 1/2, kalay 264,15, altın 139,09, gümüş 20 1/16, kur§un 23,8,1 1/2, çinko 22,5. Merkezi Pariste bulunan «Fransa Sosyal partisi» nin reisi Kolonel de La Rocque'un tahsisatı mesturelerden bir takım gizli paralar aldığına dair dünkü nüshamızda çıkan telgraf haberinin tafsilâtı şöyledir: de La Rocque'un başhca fırka arkadaşlarından biri olan Duc Pozzo di Borgo son zamanlarda Kolonel'le geçinememiş ve «Fransa Sosyal partisi> nden ayrılmıştır. Bu ayrılıştan sonra Kolonel Guillaume'un neşretmekte olduğu haftalık «Choc» mecmuasına intisab eden Duc orada eski Fransız başvekillerinden Tardieu ile yaptığı bir mülâkatı neşretmiştir. Bütün mesele bu mülâkattan çıkmak tadır. Duc Pozzo di Borgo'nun Tar dieu'ye bir suali şudur: La Rocque'a tahsisatı mestureler den para verdiğiniz doğru mudur? Başvekil olduğum müddetçe ken disine her ay sonunda, içinde 20 tane binlik bulunan bir zarf verdim. Ve eski Başvekil devam ediyor: Fakat sonra Başvekili bulundu ğum kabine düştü. Müteakıb hükumette bana Ziraat Nazırlığını verdiler. La Rocque'un müracaati üzerine kendisini Başvekile takdim ettim. Bu zat benden dalıa akıllı çıktı ve La Rocque'a ayda 20 bin frank yerine 10 bin jrank ver meğe başladı. Bundan 13 ay sonra tekrar Başvekil olduğum zaman ayni La Rocque gene bana geldi. Ve sadece 20 bin frank istemekle iktija etmiye rek on üç ay zarfında kendisine verilmiyen onar bin frangın da yirmi bin üzerinden hesablanarak eksiğin ken disine verilmesini taleb etti. On biner jranktan on üç ay 130 bin jrank ediyordu. Ben bu rakamı yuvarldk bir hale getirerek La Rocque'a 150 bin jrank verdirdim.y «Choc» isimli mecmuada böylece in tişar eden bu mülâkat bittabi siyasî mehafilde derin akisler uyandırmıştır. Hususile kraliyet taraftarlarının meş hur gazetesi L'action Française çok ağır makaleler yazmakta ve «Sosyal Parti» reisini «namussuzlukla» itham etmek tedir. Müşkül vaziyette kalmış olacağı anlaşılan de La Rocque'un adamları es ran faşeden Duc Pozzo di Borgo'ya tehdid mektubları göndermektedirler. Kendisine siyasî hayattan çekilmediği takdirde karısınm ve çocuklarının da beraber öldürülecekleri bildirilmek tedir. Fakat Duc bunlara bir cevab neşrederek «hiçbir korkusu olmadığını, öldürüldüğü takdirde intikamının alına cağını» söylemekte ve «bu şekilde öldürülmeği gerefsiz bir şekilde ölmeğe bulmasm, bütün bu kolaylıkların bedelini ya hiç faizsiz veya pek az faizli bir borc olarak yirmi beş otuz yıl gibi uzun bir zaman zarfında cüz'î taksitlerle ödesin. Bu adı imar ve iskân olan bir bankanın mevzuudur, ve bu bankanın sermayesi devletin her yıl göçmenler için bütçesine koyduğu miktarların kapitalize edilmiş şeklidir. Böyle bir banka bu kadar sağlam bir temele dayandıktan sonra derhal kendi faaliyetlerine lâzım olan parayı Emlâk Bankası, Belediyeler Bankası ve hatta Cumhuriyet Merkez Bankası gibi şimdiden mevcud müesseselerimizden kolayca tedarike imkân bulur. I Trakyada, gerek Anadolunun muhtelif yerlerinde böyle bolbolamac tayin olunurken diğer taraftan elimizdeki malî ve fennî kuvvetli vasıtalarla bir ucundan bu yerleri iskâna salih vaziyetlere koyarız, ve böylelikle göçmenleri şimdikinin üç beş misli fazlasıle getirip yerlerine oturtur ve onları bugünden yanna müstahsil vaziyete geçirmiş oluruz. İşin malî ciheti böylece tesis ve takrir olunduktan sonra bütün memleket dahilinde göçmenlerin iskân olunacakları yerlerin tayinine sıra gelir. Bu hükumetin ehemmiyetle üzerinde duracağı bir politikanın çok canlı mevzuudur. Herhalde göçmen iskân etmek için bizde eksik olan toprak değildir. Yalnız Trakyada daha beş altı yüz bin göçmeni kolayca iskân edecek boş yerlerimiz olduğunu ilk bakışta görüp duruyoruz. İstanbulun surlarından çıktığımız dakıkadan itibaren bu arazinin mebzulen mevcud olduğunu hepimiz kendi gözlerimizle görebiliriz. Ancak memleketimizde nüfus ve arazi tevezzuu garib manzaralar arzeder. Zâhirde ve hakikatte gördüğümüz genişlikler hep boştur da bu boşluklara el koymak istediğimiz zaman türlü tasarruf iddiaları karşısmda bulunuruz. Bunu kabul edıyoruz. Hiçbir tasarruf iddiasını ceffelkalem reddetmiyerek hakikî tasarruflara şimdiki kıymetlerini vermek suretile istimlâk tarikinin ihtiyarını teklif ederiz. Bu arazinin şimdiki vaziyetlerindeki hakikî kıymetleri devede kulak kabilinden şeylerdir. Böylelikle boş topraklara istimlâk topraklarını da ilâve etmekledir ki yalnız Trakyada o söylediğimiz miktardaki göçmenleri iskân edecek sahalara mahk olmuş oluruz. Mubalâğaya düşmeksizin Trakyada yalnız şimendiferin iki tarafma o kadar nüfusu yerleştirmek kabildir. Hem ziraate salih tarlalarile, mer'alarile ve suyu ile, seli ile. Bir taraftan iskân sahaları gerek tercih ettiğini» ilâve etmektedir. La Rocque'un adamlarından birinin Dükün yazısını neşreden «Choc» mecmuası müdürü miralay Guillaume'a tecavüz etmesi münakaşanm hararetli bir safhada olduğunu gösteriyor. Fransada yeni bir siyasî «hâdise» ye şahid olmamız ihtimali vardır. Muktedir bir ilim, fen ve iş heyetinin daresinde bulunacak olan imar ve iskân bankası ilk iki üç yılki fedakârhklarından sonra ektiğini biçmeğe başhyacak, yani müsmir işlere koyduğu parasını ceste ceste geriye almağa koyulacaktır. Bu kuvvetli müessesenin atiyen dahi memlekete gene imar ve iskân yolunda ifa edeceği bitmez tükenmez işler bulunduğunu ve bulunacağını yakinen bildiğimiz içindir ki önümüzdeki hayırlı ve zarurî vesile ile oBerlindeyiz. nun tesis edilmesini bir taşla pek çok kuş Disiplini can ve gönülden seven Alvurmanm kestirme çaresi gibi görmekte manlar, belediye ve halk, elele vererek yiz. öyle bir nizam ve intizam tesis etmişler ki Bu usul sayesinde derhal ihtiyacına ve caddelerde nakil vasıtaları saat gibi işlirahatça çalışmasına kâfi mal ve mülk sa yor. Biz, yanlışlıkla girilmiyecek bir'cadhibi edilmiş olacak her göçmen ailesinin deye sapsak, polis olmıyan yerde, halk yirmi beş otuz yılda ödiyeceği borcu işaretle hatamızı haber veriyordu. Çok mecmuu iki bin lirayı ve yıllık taksiti yet hızlı gitmek yasak olduğu gibi çok ağır miş lirayı geçmez. Ye'tmiş lira çoksa biz gitmek de yasak. 270,000 otomobilin vıbu parayı şimdiden onun yarısı haddile zır vızır dolaştığı bu sokaklarda, korneyi, ancak, bizim gibi yabancılar çalıyor. Otahdid etmeğe de imkân buluruz. Göçmen getirip yerleştirmede büyük nun için çıt yok diyebiliriz. întizam o kadar tamdı ki nihayet, biz ölçülü ve fazla semereli metod bu olacakde alıştık ve korne çalmağa lüzum görmetır kanaatinde musırrız. den gezmeğe başladık. YUNUS NAD1 Dörtyol ağızlannda, yaya halk, nakil vasıtaları geçmese dahi lâmbaların emriHamiyetli bir vatandaşın ne kuzu gibi itaat ediyor; kırmızı yanmca teberruu duruyor; sarı yanmca harekete hazırlanıyor; yeşil yanınca yürüyordu. KöşebaşlaAnkara 26 (A.A.) Kafkas göç nnda saffıharb nizamında bekliyen kamenlerinden Karaçayh Ilyas Çura Türk dın, erkek, çocuk kalabalıklan lâmbanm Hava Kurumuna bin lira teberru etmiş kumandasile harekete geliyor; bazan tir. Kendisine bir altın madalya verilmiş manga kolu, bazan takım cephesile resmi ve adı Türk kuşu plânörlerinden birine geçid yapar gibi sert adımlarla ileriliyen konmuştur. Havacılığımızı kuvvetlendir saflar, caddenın ortasında karşılaşıyor ve mek için İlyas Çuranın yaptığı yardıma birbirlerini aralayıp hiç çatışmadan karTürk Hava Kurumu teşekkür eder. şıdan karşıya geçiveriyorlardı. Alman disiplini, yayalan motörlü vasıAcıklı bir ölüm ta, motörlü vasıtalan da asker kıt'ası haTüccardan Kesriyeli Bay Selim Kâ line sokmuştu. zımm biricik oğlu Kâzım, anî denilecek İşte üç şehir, üç halk, üç karakter. derecede kısa bir hastalığı müteakıb henüz pek gene yaşmda irtihali darıbak. eylemiştir. Cenazesi bugün saat onbirde Divanyolunda Binbirdirekte Dost Türkiye Mı*ır dostluk lukyurdu sokağmda 8 numaralı apartı anlaşması mandan kaldırılarak öğle namazı Beya Kahire 27 (A.A.) Meb'usan Meczıd camii şerifinde kılmdıktan sonra lisi, Türkiye Mısır dostluk muahede Merkezefendide aile kabristanına def nedilecektir. Mevlâ rahmet eyliye. sini tasdik etmiştir.