28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYET 25 Haziran 1937 Vasiyet Recai, o akşam yorgun argm eve dön'düğü zaman, eline bir yıldınm telgrafı tutuşturdular. Açtı, okudu ve hayretten ağzı açık kaldı. Telgraf, amcasından geliyordu ve şöyle yazılıydı: «Ölüyorum, vasiyetim var. Acele yetiş». Recai ile amcası, senelerdenberi dar gmdılar. Recainin babası öldüğü zaman, miras meselesi yüzünden arada bir ihtilâf çıkmış; amca bey, aile ile bütün alâkasını keserek bir daha yüzyüze bakmamak kararile ayrılmış, gitmişti. On be§ sene süren dargmlıktan ve aynlıktan sonra, onun, ölüm döşeğinde Recaiyi düşünmesi, en son amılannı ona bildirecek kadar aileye bağlılık göstermesi, şaşılacak bir işti. Amca bey, gencliğindenberi, aile içinde ve muhitinde garib huylarile tanınmış bir adamdı. Az konuşur, nadiren güler, herkesten uzak, yalnız yaşamağı sever, kadmlardan hoşlanmazdı. Çalışmadan yaşıyacak kadar parası olduğu için, bütün vaktini, hayatta yegâne ihtirası olan antikacılığa vermişti. Ailesile arası açıldıktan sonra, Kozyatağmdaki köşküne çekilmiş, uşağı, hizmetçisi ve antikalarile başbaşa, sessiz, ıssız bir hayat sürmeğe başlamıştı. Recai, telgrafı bir kere daha okudu; saatine baktı. Vakit epey gecikmişti. Kozyatağma gidinciye kadar gece ola caktı. Fakat, ölüm döşeğinden telgraf çekip kendisini anyan amcasmın istim dada benziyen bu davetine icabet etmemek olmazdı. Vakit geçirmeden yola çıktı. Erenköyünde trenden indiği zaman ortalık kararmıştı. Bir arabaya atladı ve köşkün yolunu tuttu. Mehtablı bir ak şamdı. Recai, tenha kırlann ortasmda, bindiği talikanm gıcırtılarile başbaşa kaIınca düşünceye daldı. Yüzünü on beş senedenberi görmediği amcasım acaba ne halde bulacaktı. Uzaktan uzağa onun hakkında işittiği haberler, amcasmın, Kozyatağı muhitinde, herkesin merakını celbeden esrarengiz, kapalı, gizli bir ö mür sürdüğünü anlatıyordu. Onun, komşulanndan hiç birisile münasebette bulunmaması, köşkünün bahçesinde bile nadiTen dolaşması, Kozyatağı halkı arasında büyük bir dedikodu mevzuuydu. Recai, bu garib huylu, esrarengiz adamın evine girecek ilk yabancı idi. însanlardan ka çan, hele kendi ailesi ile on beş yıldanberi dargm yaşıyan bu dünyaya küskün ihtiyann, Recaiyi yanma çağırması için, ortada her halde çok mühim bir sebeb mevcud olması icab ediyordu. Telgrafında, vasiyetim var diyordu. Bu vasiyet ne olabilirdi? Vakıâ amca bey zengin a damdı; lâkin aile ile arası açık olduğu için, mirasmı akrabasına bırakması mevzuu bahsolamazdı. Böyle olsa bile, bunu mek için Recaiyi yanına çağırma :ma ne lüzum vardı? Bu vasiyet, her halmiras işile alâkadar birşey olmıya • aktı. Recai, aklından birçok ihtimaller ge ciriyor, amcasmın, mirasmı belki yalnız kendisine bırakmak istediğini, yahud, ıtika kolleksiyonunu kıymet bilir ellere vâi etmek maksadile ona bazı vasiyeterde bulunacağmı düşünüyor, fakat bun•m hiç birisine kuvvetle karar veremi rordu. Araba, köşkün önünde durdu. Recai, rabacınm parasmı verdi, demirparmak•l kapıyı itip bahçeye girdi. Köşkün cı ıcerelerinde aydınlık görünmüyordu. kapısmı çaldı, bir müddet bek edi; gelen giden yoktu. Bir daha çaldı, biraz daha bekledi. Nihayet, taşlıktan bir erlik sesi geldi ve kapı, yavaşça ara »ndı. Recai, amcasmın esrarengizliğini sildiği için, köşkün karanhğı, kapinın korka korka açılışı, hizmetçinin sonu gelmiyen istintaklan garibine gitmiyordu. Hizmetçi onun önüne düştü; elindeki îdare lâmbasınm kör ışığile yolu aydın latarak ilerledi. Recai, idare lâmbasınm etrafa serptiği o zayıf ışığın ianesile etrafmı hayal meyal görüyordu. Taşlıktan itibaren, geçtikleri koridorlar, sofalar, merdivenler bir antikacı dükkânı gibi, birbirini tutmaz, irili ufaklı acaib eşya ile doldurulmuştu. Yerlere eski halılar serilmiş; tavanlara, türlü büst ve türlü şekilde avizeler asılmış; her köşeye bucağa, dolablar, masalar, tabureler doldurulmuştu. Köşkün en üst katında bir odanm ka p:sı önünde durdular. Hizmetçi kadın kapıyı tıkırdattı. îçeriden, titrek bir se işitildi ve Recai, kapıyı yavaşça açarak girdi. Yerden tavana kadar antika eşya ile dolu büyük bir odaya girmişti. Kapinın tam karşısma tesadüf eden iki pencere arasmda, beş kişiyi rahat rahat içine alacak genişlikte bir karyola duruyordu Amcu bey, bu karyolanın içinde yab yordu. Recainin içeri girdiğini görünce elile işaret ederek onu yanma çağırdı yer gösterdi. Recai oturdu. Amca bey, çukura kaçmış gözlerini, mecalsiz bir tavırla yumdu. Odanm içi, eşyası tasnif edilmemiş ufak mikyasta bir müzeye benziyordu Duvarlarda, taş baltadan, çakmakh ta bancaya, oktan kılıca vanncıya kadar her türlü silâhlardan yapılmış armalarla, kılaptanla yazılmış levhalar yanyana asılı duruyordu. Ortada, büyük bir masanm üstünde, teker teker gözden geçirilmedikçe ne oldugımu anlamak mümkün olmıyan bir yığm eşya vardı. Odanm, karyolanın işgal ettiği kısımdan başka her köşesinde bir camlı dolab, bir masa, bir etajer, üstü antika kâseler, fincanlar, hokkalar, tabaklar dolusu rengârenk taşlarla süslü raflarile, müşteri bekliyen bir antikacı vitrini hissini veriyordu. Karyo lanm yanıbaşmdaki gece dolabının üs tünde, hab kutuları, ilâç şişeleri, el yazması kitablarla yanyana idi. Amca bey, derin bir nefes alarak gözlerini açtı; Recaiye bakb; hafif bir sesle dedi ki: Recai, oğlum, ben ölüyorum... Telgrafımı alır almaz geldiğin için sana teşekkür ederim... Bu geceyi geçireceğimi hiç zannetmiyorum, göğsümdeki darlık bugün daha fazla... Sana vasiyetim var.. Bunu mutlaka yapacaksın... Benim için bu hayatî bir meseledir... Bir ahdim var, o ahdimi yerine getirmek isterim... Amca bey sustu. Recai, ölmek üzere bulunan bu adamın vasiyetini «hayatî» diye tavsif etmesindeki gaarbete gayri ihtiyarî takılan zihnini oradan kurtarmağa çahşarak amcasım teselli etti: Ne münasebet amcacığım.. Allah uzun ömürler versin, iyi olursunuz, in şallah..« Amca bey, onun sözünü yanda kesti: Şimdi boş lâfı bırak beni dinle... Benim antika merakımı biliyorsun... Bu evin içi, benim bütün servetimi yatırdığım antika eşya ile doludur. Ben ölünce bunlar, çaresiz size kalacak... Dargınlığımı unutmuş değilim amma, senden bekle diğim hizmete mukabil bu mirası gene size bırakmağa mecburum... Yalnız, bir mesele var. Bütün hayatımı vakfettiğim şu bir ev dolusu antika eşyanm bugünkü kıymetini anlamak için geçenlerde bir keşif yaptırdım... Yarıdan fazlasının sahte olduğu meydana çıktı. Âsari atika mü tehassısı geçindiğim halde aldanmış ol mak pek gücüme gitti. Hastahğımın artmasma sebeb de esasen budur... Şimdi, âsarı atika denilen şeye karşı müthiş bir kinim var, intikam alacağım. Benden evvelki nesiller beni nasıl aldattılarsa, ben de kendimden sonraki nesilleri öylece aldatmağa karar verdim. Şimdi vasiyetimi dinle... Şu karşıdaki dolabda bir takım eşya bulacaksın... Bunlar benim cenaze kıyafetimdir... Beni, mezara, o kıyafette gömdüreceksin... Bundan birkaç yüz sene sonra âsan atika mütehassıslan me zarımı açtıkları zaman, beni, başında Romalı asker miğferi, sırtında Yeniçeri z:rhı, belinde Japon kılıcı, gözünde gözlük, yanında da eski Yunan sikkeleri bulunan bir iskelet halinde meydana çıkarmalannı istiyorum. Âsan atikanın bana reva gördüğü hilekârlığın öcünü, benden sonraki nesillerin âsari atika ulemasını böyle bir muamma karşısında bırakıp birbirine düşürerek alacağım..* Bakarsan bağlık, bakmazsan bataklık! Sıtma ve ölüm yatağı Aksaray bataklıkları şimdi bir cennet oldu Sıhhat ve îçtimaî Muavenet Vekâletinin semereli faaliyeti ve başardığı büyük işler her türlü takdirin fevkmdadır RADYO v^ Bu aksamki program j İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musEkisi 12,50 hava^ d\s 13,05 muhtelif plâk neşriyatı 14 son18,30 plâkla dans mıısikLsl 19 radyo lo * nik komedi (Kuyumcuda ve unutkan) • 20 Türk musiki heyeti 20,30 Ömer Rıza rarafmdan arabca soylev 20,45 Vedla Rıza ve arkadaşlan tarafmdan Türk musikisi ve halk sarkıları, saat ayarı 21,15 orkestra 22,15 ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün programı 22,30 plâkla so « lolar, opera ve operet parçaları 23 son, VIYANA: 18,05 kanşık yayın 18,35 KONSER • 19,05 spor ve saire 20,30 koylü musikisi 21,05 ŞARKILAR 21,10 piyes 23,15 muh* telif haberler 23,25 EĞLENCELİ KON SER. BERLİN: 18,05 MUSİKİ 18,33 röportaj ve salre 19.05 ORKESTRA KONSERİ 20,05 günüa akısleri, gramofon, haberler 21,15 gra mofon 21,50 MUSIKI 23,05 hava, ha • berler, spor 23,25 spor 23,35 (en kısa dalga ile) MUSİKİ VE DANS HAVALARL PEŞTE: 18,35 PIYANO KONSERİ 19,05 spor • 19,20 ÇINGENE ORKESTRASI 20,05 komedi 21,35 ORKESTRA KONSERİ 22,45 haberler 23,05 gramofonla opera 1,10 son haberler. BÜKREŞ: 19,05 ORKESTRA KONSERİ 20,05 konferans, gramofon 20,45 gramofonla opera 23 50 fransızca ve almanca haberler • 1 son haberler. BELGRAD: 18,25 KONSER 19,15 konferans 19,35 MUHTELİF ŞARKILAR 20,35 ulusal yai ym 21,05 OPERA YAYINI. LONDRA: 19,05 NEFESLİ SAZLAR ORKESTRASI 20,05 hava, haberler ve salre 20,35 OR • KESTRA VE ŞAN 21,05 YAZ KONSERİ • 21,25 konuşma 21,35 piyas 23,05 haberler, spor ve saire 23,30 ORKESTRA KONSERİ 24,35 haberler, gramofon ve saire. PARIS [P.T.T.l: 18,05 konuşmalar ve gramofon 19,05 KEMAN VE VIYOLONSEL KONSERİ 19,35 DÜETOLAR 20,05 haberler, hava 21,05 musiki konuşması, haberler, gramoı fon, hava ve saire. ROMA: 18,20 ORKESTRA KONSERİ 18,55 karısık yayın 21,45 KARIŞIK MÜSIKİ 22,05 CAZBAND TAKIMI 22,45 ODA MUSIKISI VE ŞAN 22,55 konuşma 23,05 ODA MUSIKISI 23,50 DANS MUSİKİSİ HAMDİ VAROĞLU Gazi Anteb ilkmekteblerinde sergi Gazi Anteb (Hususî) Şehrimiz göstermişlerdir. Sergiler çok güzel ol ilkmektebleri ders senesi sonu müna muştur. kbl «ebetile sergiler tertib ederek çalış Gönderdiğim resim talebelerden bir malannm neticelerini kısmını sergi odasmda göstennektedir. ebeveyinlerine Aksaray bataklığının kurutulması ameliyatından muhtelif intıbalar ve Sıhhat Vekilimizin havalide yaptığı son teftiş esnasmda alınmış bir resmi Oturduğumuz evin bitişiğinde, araba ler, bu yekunu, iftiharla kabartan mües dağıtıldı. Açılan büyük kanallann ke cılara kiralanmıs. bir arsa vardır. Arsa seselerdir. narlanna binlerce ağaç diktirildi. Sıhhat ve îçtimaî Muavenet Vekâlenm yerindeki ev, yanalı yıllar olmuş, faŞimdi bu sahadan, yılda bir milyon likat mahzeni yıkılmamış, hâlâ duruyor. tinin trahom, frengi ve sıtma mücadele radan fazla mahsul almacağı umulmakBu arsa, sadece ahır, arabalık değil, lerinde gösterdiği dikkat ve enerjinin, tadır. Bu iş, şu şekilde başanldı: yüze yakın tavuğu, ördeği ve hatta ke bütün ölçülerin üstünde oldugunu söylemekle, ancak bir hakikati itiraf etmiş o çisi, köpeklerile bir çiftlik ve ayni za Aksaray kazasının sıhhî durumunun içler acısı oldugunu gören, Konya Sıt manda açıkta bırakılan hususî otomo luyoruz. ma mücadele reisi, vaziyeti Vekâlete bili de hesaba katarsanız bir garajdır. Sıtma mücadelesinin, ev ev dolaşıp Mahalle arasında bir ahınn nekadar sürfeleri imha etmek olmadığını, iş ba bildirdi. Vekâlet, bir su mühendisini is iç açıcı bir manzara olabileceğini uzun şındakileri dinledikten sonra anlıyabili tikşafa memur etti. Neticede işin büyüklüğünü gören Vekâlet, değerli bir doktouzun anlatmağa pek lüzum yoktur sanı yoruz. runu Aksaraya sıtma mücadele tabibi orım. Mücadele teşkilâtının sıhhat memur Üstelik arsadaki kuyulardan hemen lan, ayda yinni sekiz gün köy köy, ma larak gönderdi. Sıtma mücadele kanunu, halka, yılda hiç durmadan çekilen sular, arsanm bü halle mahalle, ev ev geziyorlar. Mücatün çirkefleri ve toprak sızıntılarile do dele doktorlan ayda yirmi gün, sıhhat beş günlük mükellefiyet tahmil etmektelan mahzen, yaz gelince, bir yeraltı ba memurlarının yaptıkları işleri kontrol edi dir. Bu kanunla, iki yıl gibi çok kısa bir taklığı halini alıyor; üstü kapalı olduğu yorlar ve mücadele reisleri de, ayda, en zamanda bu büyük eser meydana çıkı için göze çarpmıyan bu gizli bataklık, az on beş gün gezmek suretile bu kon verdi. Açılan ana ve yarduncı kanallann utrollu çalışmalan murakabe ederek görbütün mahalleyi, sivri ve karasinek ka dükleri ihtiyaclara göre yeni tedbirler zunluğu 40 kilometroya yakmdır. Ana sırgalanna boğuyordu. kanalın taban genişliği 5 ve ağız genişliBir sabah, arsamn önünde, taş, top alıyorlar. rak, moloz dolu arabalar durdu ve mahOn sene gibi kısa bir zamanda, mem ği atılan toprakla beraber 17 metroyu zen, beş on gün içinde doldurularak ma lekette yüzde yetmişi bulan sıtma nisbeli buluyor. Uzunluğu, 14 kilometro, de hallenin gizli batakhğı bir çırpıda kuru ni yüzde onla on beş nisbeti arasına dü rinliği 2 ile 5 metro arasındadır. En büyük engelleri bir hamlede çiğtuluvermiş oldu. şüren sır ve hikmet buradadır. Kaç yıldır mahalleyi pisliğe ve sineğe Sıtma mücadelesi, sıtmayı tedavi ile neyip yürümeği bilen Türk köylüsünün, boğan arsamn kiracılanmn da, sahibleri işini bitirmiş olmuyor; mıntakası içindeki iyi sevk ve idare edildiği takdirde, su!h nin de böyle hayırh bir işi akıllarından ölüm kaynağı bataklıklan da kurutuyor. zamanlannda da neler başarabileceği geçirmiyeceklerini bildiğimiz için, konu Bataklıkların kuruması, yalnız sağlık nin bundan kuvvetli bir delili olamaz. Karasaz batakhğı kurutulurken ve kukomşu şaşıp kalmıştık. Bu büyük hayır bakımından değil, ekonomi bakımından sahibinin, Sıtma Mücadele Teşkilâtı da mühim neticeler vermektedir. Kuru rutulduktan sonra mahallinde çekilen reMıntaka reisi doktor Ferruh oldugunu tulan bataklıklardan elde edilen toprak simler, yapılan işin ve alınan neticenin öğrendiğimiz zaman, ayağımız suya eri lar, ya topraksız köylüye dağıtıhyor, ve kıymet ve ehemmiyetini, sahifelerce yaverdi. yahud göçmenlere veriliyor. Toplanan zılardan djha kuvvetle ifadeye mukte Bitişiğimizdeki gizli bataklıgm bir çir bataklık sulan da, sulama işlerinde kul dirdir. Bundan alacağımız bir ibret dersi pıda kurutuluvermesinin hiç de kolay bir lanılan bir servet kaynağı oluyor. mesele olmadığını, mahallede, ağızdan Başanlan işlerden bir tekini misal o var: Herhangi bir vesile ile yurdumuz dan şikâyet etmiyelim. Yurdumuza sa ağıza dolaşan rivayetlerden anlamıştım. larak alalım: Karasaz batakhğı! hib olalaım, bir şairin: «Senin cennet kaSıtma Mücadele Teşkilâtı, böyle kuru Orta Anadoluda Aksaray kazasmda tulmasına, doldurulmasına lüzum gördü 150 bin dönümlük bir sahayı kaplamış dar güzel vatanın var»; dediği gibi, inağü yerleri, evvelâ sahiblerine başvurarak olan Karasaz batakhğı, üç sene içinde, nalım, ve ona lâyık olmağı bilelim. Çünkü, toprağı ihmal ediyoruz, ona icabma bakmalarmı söylüyor; aldınlma bir mikrop yatağı olmaktan çıkmış, be bakmağı bilmiyoruz. Bataklıklann çoğu dığını görürse, bu gizli bataklığa ya reketli topraklarımız arasına kanşmıj ihmallerimizin birer neticesidir. «Bakar pıldığı gibi raücadele teşkilâtı harekete tır. san bağ, bakmazsan dağ» diye eski bir geçiyor, ve edilen masrah da, mal sahibSıhhiye Vekâleti, bu eski bataklıgm, ata sözümüz vardı. Dağ, bataklık kadar lerine ödetiyor. yeni bereket toprağının ortasında, sekiz Bu hâdiseden sonra doktor Ferruhu yüz evli modern iki göçmen köyü kur ziyan vermiyor. Onu, bugün için, şöyle değiştirmeliyiz: ziyaret ettim. Kendisile konuştuktan son maktadır. Bakarsan bağlık, bakmazsan batak ra, teşkilâtın muntazamlığına ve mü Kuruyan araziye tanklar, traktörler hk olur! kemmelliğine hayran kalmaktan kendimi gönderilerek toprak işlendi, göçmenlere MAHMVD YESARt alamadım. Öğrendiklerimi, size de anlatayım: Her hafta, gününü ?aşırmadan kapım Mahkemede, davacıyı döven Zahire Borsasında dünkii zı vurarak, sinek yatağı sürfeli yerleri bir suçlu vaziyet anyan, bulan ve ilâchyan; sivrisineğin Ekrem adında bir genc, evvelki gece Dün İstanbula 135 ton buğday, 30 ton sizi rahatsız edip etmediğini soran mü sarhoş bir halde Aksarayda oturan Ne arpa, 12 ton peynir, 11 ton kaser, 20 ton cadele memuru ve onun bağlı olduğu riman isminde birinin evine gitmiş ve un, 6 ton tiftik, 6 3'4 ton fasulye, 5 ton teşkilât hakkında, çoğumuzun pek az kapıyı kırarak içeri girmiştir. Haneye yapağı ve 3 3/4 ton da İç fındığı gelmlstir. taarruz suçundan Ekrem mahkemeye Istanbuldan harice 8 ton afyon gonderilmalumatı vardır zannederim. miştir. Bu, yalnız şehirlere mahsus bir iş mi verilmiştir. Ekrem mahkemede eve taDün İstanbul Borsasında şu fiatlara saarruz etmediğini söylemiş, fakat dinledir? tışlar olmuştur: Yumuşak buğday 6 15, nen şahidler maznunun eve girdiğini çavdarlı 6.10 kuruş, sert buğday 1 5 , çavHayır; şehirlerde, »emtlere göre ay söylemişlerdir. darlı 5,17 kuruş, 6 1 5 çavdarlı 5 kuruştan rılıp mahallelerde kapı kapı dolaşan meMahkeme, Ekrem hakkında beş buçuk 5,23 kumşa kadar, mahlut buğdaylar 4.30 murlar, Anadoluda köy köy gezmekte, ay hapis karan vermiştir. Karar tebliğ kuruştan 5.30 kuruşa kadar, arpa 3.15 kusıtmanın kökünü kurutmak için mücadele edilince, suçlu yerinden fırlamış ve Ne ruştan 3,30 kuruşa kadar, sarı mısır 4,33 5 kuruşa ketentohuetmektedir, çünkü sıtma mücadelesi, sa rimana hücum ederek kuvvetli bir yum kuruştan kuruş, incekadar, yeni kuruş, mal mu 806 afyon 530 dece sıtmahları tedavi etmek gibi basit rukla kadını yere yuvarlamış, üzerine tiftik 115 kuruştan 119 kuruşa kadar, A nadolu yapağısı 48,10 kuruş, Gebze yapave üstünkörü bir iş olmaktan çıkmıştır. çullanıp dövmeğe başlamıştır. O sırada mahkemede bulunan polis ğısı 58 kuruştan 60 kuruşa kadar, beyaz Sıtma mücadelesi, Cumhuriyet hüku peynir 24,15 kuruştan 27,30 kuruşa kadar, metinin, sağlık bakımından yurda ver Faik derhal yetişerek Ekremi yakala kaşer peynlri 42 kuruştan 52 kuruşa ka diği büyük ehemmiyetin, ancak bir bö mıştır. Suçlu jandarmaya teslim edil dar. miştir. Dün yabancı borsalarda şu fiatlere alivümüdür; sırası gelmişken bunu minnetle Pasaportu ne yapacaktı? re satışlar olmuştur: Buğday kilosu 5,30 kaydetmemek bir nankörlük olur. Abidin adında bir adam, Cıhangirde kuruştan 5,90 kuruşa kadar, arpa 5,09 kuHududlan çok geniş olan Osmanlı bir apartımanda oturan Üniversite a ruşa kadar, arpa 5,09 kuruş, mısır 3,49 kuImparatorluğu, bütün sıhhî teşkilât için opu topu senede 25 altın gibi gülünc bir tölye şefi Alman tebaasmdan Kerte'nin ruş, ketentohumu 7,86 kuruş, iç fındığı 94,54 kuruş. para tahsis etmişti. Meşrutiyet devrinde, dairesine girerek Kerte'nin pasaportüe ikamet tezkeresini çalmıştır. Bu sirkat memleketin sıhhatile alâkadar olmak lüşüpheli görüldüğünden Beyoğlu Emni zumu hissedildi, ve 300 bin lira bütçeli yet memurluğu Abidin hakkında tahkibir müdiriyeti umumiye ihdas olundu. Askerliğini bitirmiş kısa kat yapmaktadır. Sıhhat ve îçtimaî Muavenet Vekâleti, hizmetlilere Cumhuriyet idaresinin yurdun sağlık iş Beyoğlu Askerlik şubesinden: lerine verdiği kıymeti gösteren bir abide1076 sayılı kanuna göre kısa hizmetli oAr larak hastane ve nıuesseselerde askerlik dir. Cumhuriyet hükumeti, sağlık işleriBu değerli, san'at mecmuasınm 6 ncı lerinl yapıp bitirmiş Beyoğlu Askerlik şune, bütçesinden 5 milyon lira ayırdığı gisayısı nefis bir surette intişar etmiştir. besinde kayıdlı gayrllslâm tabib, baytar, ve Belediye Yazıları yalnız münevverlere değil, muh eczacı, kimyager, diştabiblerinln ve salr bı Muhasebei Hususiye bütçelerinden de mühim paralar tahsisi telif meslekten olanlara faydalı bir su mesleklerden olanlarm yedek subaylık rette en salâhiyettar yazıcılar tarafmdan muameleleri yapümak üzere pazartesi, ni temin etmiştir. deruhde edilmlştir. Okuyucularımıza Tür salı, çarşamba, perşembe günleri saat Yer yer açılan hastanelerle, çocuk ba kiyenin bu yegâne san'at dergisini tavsiye 8,30 dan 12 ye kadar şubeye müracaatleri :ım evleri, süt damlalan, ve dispanser ederlz. llân olunur. NÖBETCİ ECZANELER Bu aksam şehrin muhtelif «emtlerinde nöbetçl olan eczaneler şunlardır: istanbul cihetindekiler: Eminönünde (A. Mınasyan), Beyazıdda (Cemil), Kuçükpazarda (Yorgi), Eyubde(Hikmet Atlamaz), Şehremininde (Nazım Sadık), Karagümrükte (Kemal), Samat yada (Erofilos), Şehzadebaşmda (İsmaü Hakkı), Aksarayda (Sarim), Fenerde (VItali), Alemdarda (Sırrı Rasim), Bakırköy} de (Hilâl). Beyoğlu cihetindekiler: Galatasarayda (Matk'oviç), Galatada Okçularda (Mustafa NaU), Taksimde (Kurkçıyan), Kalyoncukullukta (Zafiropulos), Firuzağada (Ertuğrul), Şişüde (Asım), Kasımpasada (Vasıf), Haskoyde (Barbut). Beşiktaşta (Naü Halid), Sarıyerde (Asaf). Uskudar, Kadıköy ve AdalardakilerUsküdarda (Selimiye), Kadıkoyde Mo . î Japonlarrn asıl kuvvetii | İ Japonlar niçin ve nasıll | yükseldiler? | General Pertev Demirhanm bizzat Japonyadakİ tetkikleri mahsulü olarak vücude getirdiği ve Türk gencliğine armalan eylediği kıymetli bir eserdir. Tevzi mahalli Cumhuriyet matbaasıdır. Her kitabcıda bulunur. Bedeli: 50 kuruş Annemiz Safiyenin müptelâ olduğu ehemmiyetli asabî ve sinir hastalığını çok kısa bir zamanda tamamile tedavi ve hali tabiiyi iadeye muvaffak olup bütün ailemizi nihayetsiz sevinclere garkeden kıymetli asabiye mütehassısı muhterem doktor Fahreddin Kerimle büyük yar dımları dokunan doktor Hami ve Tal hava açık teşekkürler ederiz. Kızı: İclâl Nur Oğlu: Celâl Alçam Açık teşekkür iRiınınımn Açık teşekkür Dökülen saçlarımın uzun nıüddetten beri tedavi ettirmediğim halde Gülhane hastanesi cildiye servisinde gördüğüm müşfik yardım ve alâka sayesinde ta mamen iyileşerek geldiğini ve bu hususta yardımını gördüğüm kıymetli profesör Bürhan Orusa ve Başmuavini Taceddin ve muavinleri Suphi ve Kemale açık teşekkürümün gazeteniz vasıtasile ilânını dilerim. Uzunçarşı Tahtakalede 274 numarada bakkal îbrahim Ç ASKEBUK İSLERİ YENİ ESERLER ) Osmanlı Bankası İLÂN Osmanlı Bankası hisse sahibleri ge nel kurultayı 1937 haziranmın 22 nci salı günü Londrada toplanmıştır. İdare meclisi tarafmdan hisse sahibleinin tasdikma arzedilen kararlar müttehiden kabul olunmuştur. 28 haziran 1937 den itibaren, 68 No. lı kuponun ibrazma mukabil hisse başıra temettü olarak 3 şilin tediye edilecektir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear