Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
19 Haziran 1937 CUMHURİYET SON TELEFON HABERLER... TELGRAF TELSiZLE Hfidiseler arasında Spor iptilâsi ski şöhretlerimizden biri bize bir gün dedi ki: « Çocuklar! Ben hayatımı israf ettim. Şimdi çok pişmamm. thtiyarkk yaklaştıkça hatamı anlıyorum. Yüziine baktık. Bizde uyandırmak istediği büyük dikkati görünce sözüne devam etti: Ben hiç içki kullanmadım. Si garayı elime tesbih gibi alınm. Günde bir iki tane içerim ve dumaru içime çekmem. Geceleri erken yatanm ve çocukluğumdanberi uykusuz kaldığım geceler pek azdır. ö y l e koka indi, eroindi, esrardı, böyle şeylerin yüzünü bile görmedim. Başka hernevi suiistimalle de başım hoş değil. Makul yaşadım. Gözlerimizde «o halde?» istifhamı vardı. Fakat, dedi, bütün bayatımda bir tek iptilâm, bir tek suiistimalim var ki bu saydıklanmın hepsinden beter. Sıhhatimi bozan, beni yıpratan, erken ihtiyarlatan o. Birimiz sorduk: Nedir o üstad? Ustad ayn ayn yüzümüze baktıktan sonra: Spor! dedi. Kendisi meşhur bir sporcu olduğu için iki kat artan hayretimiz karşısında ilâve etti: Evet! Bizi en çok yıprandıran seylerden biri de vücude fazla hür met etmek, dalkavukluk etmektir. Geç anladun. Üstadın söyledigi, spor hakkındaki modern kanaatlerin hulâsası gi biydi. Spor; ve biz ilâve edelim: Bütün iptilâlar. lptilâ, ölümün bizi kendisine çek mek için hayat içinde aldığı cazib ihtiras nev'ine benziyor. Bunun için de, galiba, atın ölümü arpadandır. Sovyet Mançuko hududunda yeni hâdiseler Her iki taraf mütekabilen yekdiğerini suçlu göstermeğe çalışıyor Moskova 18 (A.A.) Japon Do messilleri 19 hâdiseyi protesto etmişler mei ajansı ve diğer birçok Japon ve Mançuko gazeteleri Sovyet Mançuko hudud vaziyeti hakkında yeniden bir takım uydurma neşriyat yapmağa başlamışlardır. Domei ajansı Çangçung muhabirinin bir telgrafına istinaden guya son zamanlarda Sovyet kıtaatı ve tayyarelerinin Mançuko hududunu ihlâl ettiklerini bildirmektedir. Tas ajansının salâhıyettar mehafil den aldığı malumata göre bu haberler de hudud vaziyetile yakından alâkadar olan Japon efkân umumiyesini yanîış yola sürüklemek içın Japon faşıst ve askerî makamatının zaman zaman ortaya attıklan yalan haberler cümlesindendir. Tas ajansının elde ettiği malumat bilâkis Sovyet hududunun Japon ve Mançuko kı taatı tarafından ihlâlinin devam ettiğini teyid eylemektedir. Yalnız mayıs ayı içinde Tokyo ve Harbin'deki Sovyet müdir. Bu hâdiselerin beşi müsellâh Japon ve Mançuko kuvvetlerinin Sovyet topraklanna girmesi ve dördü de Japon avcı tayyarelerinin Sovyet topraklan üzerinde uçuş yapmasıdır. Bundan başka gerek Sovyet hudud muhafızlanna, gerek hudud civarındaki halka ateş açılmış ve Mançuko harb gemileri de keza tecavüzlerde bulunmuştur. Bu protestoların hiçbirisine ne Japonya ve ne de Mançuko tarafından memnuniyeti mucib cevablar verilmemiştir. URDDAN AZILAR Yazan: ismail Habib r Âtatürkün Izmite geldiği gün Izmit 18 (Hususî muhabirimiz den) Âtatürkün İzmite geldiği günün 16 ncı yıldönümü Hükumet bahçesinde bütün Izmit halkımn ve büyüklerinin iştirakile coşkun ve heyecanlı bir tezahüratla kutlulanmış ve Âtatürkün tarihî nutuklannı söyledikleri yerde 120 kişilik bir ziyafet verilmiştir. Vilâyet Meclisi îdare azasın dan Rifat Bilge Âtatürkün İzmite ilk gelişine aid hatıralarını anlattıktan sonra Nuri Doğan da sık sık alkışlarla kesilen Âtatürkün İzmitte söylemiş olduklan nutuklannı okumuştur. Âtatürkün herbiri bir vecize ve bugün bir hakikat olan nutku oku nurken heyecan son haddini bulmuş: «Atatürk sen daima sağ ve var ol!» sesleri perde perde yükselmiştir. Atatürk gününün heyecanı, gecenin çok geç saatlerine kadar devam etmiştir. İzmit baştanbaşa bayrak, çiçek ve elektrik tesisatile süslenmiştir. 3 SARIKAMIŞ Hâlâ nasıl yanıp yakılmazsın; çamlarla bezenmiş şu kadife sırtlı Sarıkamış tepelerinde en seçme bir Türk ordusu katledildi Yolun her yeri iyi olmadığı için otomobil Karsla Sarıkamış arasındaki altmış kilometroyu iki saattir bitiremedi. Fakat artık ovanın sonundayız. Sağımızda Allahıekber dağları; ismi heybetli, hatırası korkunc, ve gövdesi çıplak bir huşunetle kabarmış, bütün şimal ufkunu kaphyarak uzanıyor. Solumuzda Ziyaret dağı, beri yarısı çıplak amma öte yansındaki seyrek seyrek çamlar asıl ormana yaklaştığımızı müjdelemektedir. Ve işte biraz sonra karşımızda hep çamla örtülü sırtlar, Ziganadanberi haftalardır, ve binlerle kilometro, ağaca hasret kaldığımız için şimdi Sarıkamışa yumuşak kadifelere gömülür gibi giriyoruz. Sankamışm dışında deminki iki dağ silsilesi gibi, içinde de karşılıklı iki tepe silsilesi şimalli cenublu uzanıyor. Şimaldekinin adı güzel, Turnagöl sırtlan; cenubdaknin adı tuhaf, Lise sırtlan; «lise» rusçada rilki demekmiş. Girerken sola düşen Lise sırtlan kesif çam ormanlarile örtülü. Yalnız en yüksek tepenin en ucu bakır bir taş kapağı gibi yuvarlak ve bir taş gibi çıplak. Karşıdaki Turnagöl sırtları ise yer yer çıplak. Karşıdaki Tumagöl sırtlan ise yer yer ormanlık, yer yer çıplak; fakat çıplak olan yerler de hâki değil nefti, haşin değil yumuşak. Kasaba bu iki silsile arasında şarktan garba tatlı bir meyille uzanan dalgalı vadinin oynak arazisi üstüne kısım kısım, ferah ferah serilmiş. Taşıdığı isimdeki iki kelime; «San» ve «Kamış»; bu iki kelimenin birleşmesi hasta bir eda meydana getiriyor. Halbuki burada ne sanlık, ne kamışlık; burası reçineli yeşilliklere gömülü dipdinc bir beldecik. Meğer taşıdığı isime uygun olan eski SankamışmLŞ. İki silsilenin garbda birleşerek vadiyi kapadıklan yerde. Diğer adı Çerkezköy. Şimdiki Sarıkamışı Ruslar kuvvetli bir askerî garnizon halinde Lise sırtlannm yamacma kurmuşlar. En başta şark garnizonu; şosenin solunda kışlalar, sağında paviyonlar. Bunlar zabitan apartımanlan. Her biri dörder veya ikişer daireli, hepsi iki katlı, saç damlı, ve hepsi sağlam gövdeli yapılar. Belli Rus hendesesi oturduğu yere lök gibi oturuyor. Kışlalann sonunda, biraz sola girmiş, her tarafı çamlarla çevrili askerî hastane. Daha ileride, vadinin dibinde garb garnizonu, kışlalan ve paviyonlarile kârgir bir mamure. T a ucda Ordu evi, gösterişli bir bina. Onlarin daha ilerisinde, tepenin büküntüsünden dolayı buradan görünmiyen topçu kışlalan. İşte böyle cenub yamaclarına dizilip oturtulan askerî Sarıkamış üç merhale halinde yapılmış. Vadiye inen sivil Sankamışla şark garnizonu arasında, vadinin en orta yerinde, her tarafı gÖrecek ve her taraftan görünecek şekilde yapılmış büyük bir kilise yükseliyor. Yontma taştan iki katlı taş gövdenin şark tarafındaki arka kısmında sekizleme bir kule üzerine şişkin kannlı, kürevî bir kuvve oturtmuşlar ve onun üstünde daha küçük, yumurtamsı ve alttakinin yavrusu gibi diğer bir kubbe. Kilisenin garb tarafındaki ön kısmı üstünde de gösterişli bir çan kulesi. Belli Çarhk sadece kışlayla çana istinad ediyormuş. Kışlalarla kilisenin yanında sivil Sankamışın evleri geniş kepenklerini omuzlamış iriyarı çobanlar önünde yayılmağa çıkan mahviyetli koyun sürülerini andırmaktadır. Kilise etrafından seyrek seyrek başlıyan bu evler vadiye indikten sonfa, gene seyrek seyrek yukarılara, Turnagöl sırtlannm eteklerine doğru benek benek tırmanıyorlar. Sivil kasaba bu halile vadinin rahlesi içine açılmış iki yapraklı bir eser gibi. Bu evler ortasında, ne kilisenin bulunduğu sırtta kalarak, ne de vadinin dibine kadar inerek, şarktan garba hafif bir meyille uzanan bir çarşı var. Bu çarşıda oldukça güzel mağazalar görülüyor. Belli kazanclan yolundadır. Burası fırka merkezi. Çarşıyı asker besliyor. Asker yalnız emniyet değil nimet de. Dibdeki vadiden iki demiryolu geçiyor. Biri dar hatlı, biri geniş. Dar, Erzuruma giden dekovil; geniş, Karsa ve hududa gidiyor. İkisi de bakımsızdır. Çünkü yakında darı büsbütün kaldınp genişi de biraz daraltarak buraları dahi Erzurumdan ilerliyecek ana demiryoluna bağlıyacağız. Yedi bin nüfuslu kasabanm râkımı 2200 dür. Bütün vatanm en yüksek beldesi. Yeri o kadar yüksek olanın kışı da elbet sert olur. Fakat kar beyazlığından kamaşmasm diye gözlerinde koyu camlı gözlük, donmasın diye kulaklarında yünlü kulaklık, çatlamasın diye ellerinde kalın eldiven ve üşümiyesin diye sırtında körkle ayaklarında da yün çorablı botlar varsa, aldırma, kızağın içinde, üstleri kar tutmuş yeşil çamlar arasından kaya kaya keyfine bak. Hele yazm, işte ağustos içindeyiz, büyük parkta geziniyoruz. İçtiğimiz su yun «mikyası ma» sı sıfır. Şu ilerdeki Ordusuyu çeşmesinden gürül gürül su yerine ışık ışık erimi ayna akıyor. Ağaclardan süzülen güneş menşurdan geçen ziya gibi renHenmiş; yakması yok, okşaması var. Çamlann reçinesile tasfiye edilen hava ciğerlere yelpazeli bir nefes hafifliğile girmektedir. İçimiz kanadlı gibi. Gövdenin ağırlığı uçmuş. Tartılsak kantarın ibresi kiîomuzu göstermiyecek. Bütün Sarıkamış dimağa huzur, nıha rükudet, ve gözlere dinleniş veren yeşil hışıltılı bir sükunet içinde. Ne gürültü; ne patıru. Süuktun kuştüyü yastıklanna gömülmüşüz. Ne toz var, ne duman. Arasıra, şık giyinmiî zabitan ailelerinin bizzat sevkettikleri tek atlı barikalar sessiz hayaletler gibi geçiyor. Sankamıştaki iki günüm iki saatten kısa. Bir beldede değilim. Sarıkamış bir hulya gibi. Evet hulya gibi, yeşilliklere gömülü bir hulya. Fakat ah bu hatıra; hatıranın gayyalan içinden fırlıyan kıpkızıl bir lâv, işte bütün bu yeşil tüllerle örtülü manzaranın hulyasını yer yer meşalelerin yılan dilli alevlerile tutuşturarak ortalığı kankırmızıya çevirdi. Demek yirmi iki yıl ve şu kadar ay önceki o kızıl facia şu kadife sırtlarda ve şu hulyalı vadide geçti öyle mi? Demek taze birer gelin gibi duran şu yeşil çam ağaclarmın her Japonlara göre Tokyo 18 (A.A.) Domei ajansı Kore ile Sovyet toprağını ayıran Tumen koyunda yeni bir hudud hâdisesi vuku bulduğunu bildiriyor: Evvelki gün, Sovyet askerleri hududu geçerek, topografik ölçülerle mesgul olan iki Japon jandarmasile iki polise ateş etmişler ve bir Japon polisini öldürmüşlerdir. Divriğide bulunan demir madeni Iktısad Vekilimizin mühim beyanatı Ankara 18 (A.A.) Kendilerinevaki ricamız üzerine Ekonomi Bakanı Celâl Bayar, M. T . A. Enstitüsünün soal günlerde gazetelerimizde ve efkân umu« miyede alâkah akisler bırakan demir a raştırma neticeleri etrafında Anadolu a ; jansına aşağıdaki beyanatta bulunmu§ « tur: « Bütçe müzakereleri sırasmda Kamutayda maden arama vaziyetimiz hakkında umumî malumat arzetmiştim. Buı arada demir madenleri itibarile de ma « lumat vardı. Aradan çok zaman geçmedi ve fakat bir sistem dahilinde ilerle mekte olan mesai, demir madeni itibarile bugün kendisinden bahsettirecek safha lardan birine girdi. Demirin hususî ehemmiyetinden bahse lüzum yoktur sanmm. Bu madenikı ve demir sanayiinin ehemmiyetini hakikî sanayileşme, millî korunma ve kurulma bakımından büyük kıymetini, büyük Başvekil İsmet İnönünün Karabükte temel atış merasiminde irad buyurduklan nu tukta en beliğ şekilde ifade edilmiş göriiyoruz. Bu itibarla ve kurma mesaisi içinde olduğumuz kendi fabrikamıza, kendi topraklanmızdan kâfi iptidaî madde bul mak zaruretile, demir araştırmalanmıza hususî bir ehemmiyet vermiş bulunuyoruz. Şimdi bahsedeceğim, Divriği demir madeni, bu mülâhazalarla Hekimhan Çetinkaya Divriği güzergâhı üze: bir seneyi mütecaviz zamandır, tarı suretile yapılmakta olan sistematik me sainin neticesidir. Bulduğumuz yeni maden matlub şeraiti haizdir. îhtiva ettiği demir cevheri nisbeti yüzde 6065 tir. Serveti jeologlanmızın verdikleri ilk hesablara göre, 10 milyon ton tahmin olunmaktadır. Divriği sahasında tetkikatımız devam ediyor. Yukanda bahsettiklerim, bir kabuk halinde satıhta görülenlere aiddi. Simdi derinliklerini arıyoruz. Bu aramalar da müsbet netice verirse yalnız bu madene istuıaden bile Türkiye dünyanın en zengin ve en kıymetli demir madenlerinden birine maliktir demek kabil olacak tır. Demir mevzuuna girmişken size şunu da söyliyeyim; Izmirde Fraşe civannda mevcud de mir madeni yataklannm jeolojik tetkik leri de ikmal edilmiştir.» Suriye ile Lübnan Dün Ankarada arasında bir ihtilâf feci bir kaza oldu Irak petrol imtiyazını alan şirket Suriyede bir sube açtı Haleb 18 (Hususî) Suriye Lübnan Emisyon Bankasının imtiyaz müddeti yakında hitama erecektir. Yeni imtiyazların, tanzimî müzakerelerine başlamak üzere bu bankayı teşkil etmiş olan sermayedarlar grupu mümessili Berard'la Lübnan hükumeti arasında cereyan eden müzakereler müsaid şartlar içinde ilerilemişse de, Suriye ile yapılan ko nuşmalar müspet bir neticeye bağlan mamıştır. Berard'm uğradığı bu akibet, komiserler mehafılini hayli sinirlendirmişse de Suriye hükumetile son defa yapılan görüsmelerden sonra Emisyon Bankasile Suriye hükumeti arasında antant hâsıl olmuştur. Ancak kabul edilen şartlar çok ağırdır. Bir kaya parçası üç ameleyi ezdi. Bunlardan biri derhal öldü Ankara 18 (Telefonla) Bugün lsmetpaşa kız enstitüsile Tayyare Cemiyeti arasındaki boş arsada bir amelenin ölmesi ve iki amelenin yaralanmasile neticelenen feci bir kaza olmuştur. Kazanın olduğu yerde bulunan bir kayanın yıktırılmasma bir aydanberi çalışılmakta idi. Dün bu kayanın son parçalan yıktırılırken büyük bir taş parçası kaymış, çalışmakta olan ameleden Me cid oğlu Sadık, Çorumlu Abbas ve A rifin üzerlerine düşmüştür. Bunlardan Sadık derhal ölmüş, Abbasla Arif hafif surette yaralanmışlar ve hastaneye kaldırılmışlardır. Müddeiumumî muavini Zeki tahkikata vazıyed et miştir. Hâdisede bir ihmal olup olmadığı Irak petrollerini alan şirket henüz belli değildir. Teşkil edilen ehli Şam 18 (Hususî) Suriye petrol imvukuf mesaisini bitirmiştir. Raporunu yatiyazlarını alan Irak Petrolium şirketi Dirzorda bir merkez açmış ve memur rın Müddeiumumiliğe verecektir. lar tayin etmiştir. PEYAM1 SAFA İstanbuldan tifoyu kökünden söküp atmak kabil değil midir? [Başmakaleden devam] ki hastalığın baş membaıdır. Bilhassa bu gibi yerlerdeki' evlerden herbirinin halâları, dışanya zerre neşretmiyecek birer kuyu ile takviye edilmek lâzımdır. Bunu kaide olarak tesbit ve takib etmek zaru ridir. Bu şartı yerine getirmiyen ev tereddüdsüz ikametten menolunmak lâzımdır. Hiç kimse kulübesini muattal bırakmağa razı olamaz. Binaenaleyh şartın yerine getirileceğinden emin olabiliriz. Zaman zaman bu kuyuların nasıl temizlenecekleri hakkında konulacak ka ideler de kezalik dikkatle takib ve harfiyen tatbik ettirilecektir. Bostan kuyularını birer birer elden geçirmek kolay bir iştir. Bostancılardan istiyeceğimiz sıhhî şartlar asla zor değil dir. Böyle böyle İstanbulun elimizde tifo noktai nazarından vücude gelmiş bir hartası bulunur, ve ondan sonra mücadelenin takibi gayet kolay olur. Bütün bu tedbirlerin en ehemmiyetlisi ise bütün halkı rifoya karşı seferber et mekliğimizde görülecektir. Hastalık müzic, ölüm korkuncdur. Haklı olarak bu iki haileyi adamakıllı canlandırmakla ve üzerinde çok ısrar etmekle halkın pek yerinde bir korku ile kanşık dikkatini kendi lehimize kazanmış oluruz. Bu takdirde mücadele çok kolay ve muvaffakiyetle yürüyecektir. tstanbulda tifonun sürüp gitmesi Türklük için affolunamaz büyük bir ayıbdır. Sıhhat Vekâletini, tstanbul Hükumet ve Belediyesini ve İstanbul halkını bu hastalığı bu memleketten sö küp atacak bir mücadeleye davet ediyoruz, ve bilmiyoruz kaçıncı defa olarak ileri sürdüğümüz bu davetin artık cevabsız kalmamasını ehemmiyetle bekliyoruz. Sesimizin yankısı çıkmazsa biz susmıyacağız, daha kuvvetli bağıracağız. Bu kocaman ayıb zilleti altında daha fazla ezilmeğe tahammülümüz kalmamıştır arbk. biri... Almanya ÇekoslovakyaWindsor Dükü eylulde dan tarziye istiyor Paris sergisini gezecek Berlin 18 (A.A.) Alman istihba Cannes 18 (A.A.) İyi bir membadan bildirildığine göre Dük de Windsor, önümüzdeki eylul ayında Paris sergisini ziyaret edecektir. Dük, bundan sonra Dalmaçya sahıllerinde uzun bir cevelân yapacaktır. Dük, kışın Cannesda ikamet edecektir. Elâzizde büyük bir san'at mektebi kuruluyor Ankara 18 (Telefonla) Meslekî Ted risat umum müdürü Rüştü, Diyarbekire gitmiştir. Oradaki san'at mektebinin vaziyetini tetkik ettikten sonra Elâzize geçecektir. Öğrendiğime göre, Elâzizde büyük bir san'at mektebi kurulması ka rarlaştırılmıştır. Bu san'at mektebi orta Anadoluda mevcud mekteblerin en büyüğü ve en moderni olacaktır. lsmetpaşa Kız Enstitüsünün sergisi Ankara 18 (Telefonla) İsmetpaşa Kız Enstitüsünün senelik sergisi yarın Maarif Vekili Saffet Arıkan tarafından açılacaktır. Bu münasebetle yapılacak merasime Vekiller, elçiler ve yüksek memurlar davet edilmiştir. rat bürosunun yanresmî uzun bir nolasında Prag'da tevkif ve birkaç hafta evvel tahliye edilen Bruno Weigel adındaki Alman vatandaşının uğramış olduğu azab ve işkenceler tasvir edilmektedir. Salâhiyettar mehafil, Almanyanın şimdiden diplomasî yolile teşebbüsata girişmiş olduğunu, protestoda bulunduğunu ve bu hareketin tamir edilmesini istedığini beyan etmektedir. Alman hududlarınm himayesine mü teallik olan 9 mart 1937 tarihli kanunun bir Alman vatandaşına karşı keyfî tedbirler alan her ecnebi hükumete karşı mukabil tedbirler alınmasını derpiş etmekte bulunduğu hatırlahlmaktadır. Lokal Anzeiger, diyor ki: «Çekoslovakya hükumeti, Almanyaya tarziye vermediği takdirde Cekoslovakya'ya beynelmilel hukukun ne demek olduğunu anlatmak için daha ağır tedbirler derpiş edilmesi zarureti hâsıl olacaktır.» Bütün hayatmıda beni en çok sarsan eser, mütarekenin kara günlerinde, «mülga dokuzuncu kolordu erkânıharbiye reisi kaymakam Köprülü Şerif» imzasile neşredilen «Sarıkamış» kitabı oldu. Bu kitab Cihan Harbi bidayetinde üçüncü ordunun Ruslan çevirmek için yaptığı ihata manevrasile Sankamışta verdiği meydan muharebesinden bahseder. Kitabı o zaman bütün bir gece bazan teessüriimden ağlıyarak, bazan hiddetimden yumruklanmı sıkarak, cazibeli bir zehir içer gibi hem yüreğim parçalanıp hem elimden bırakamıyarak, bütün bir gece o kitabı hafakanlar içinde okumuştum. O kitabdan not defterime geçirdiğim satırları geçen yaz doğu seyahatinde yeniden okuyorum. Aradan o kadar uzun yıllar geçmiş; öyleyken defterdeki satırlar uyuşup uyuşup da birdenbire dirilen ince yılanlar gibi gene zehirli zehirli kımıldandılar. Neden böyle? Neye bu kadar müteessirim? Bütün tarihimiz sayısız zaferler kadar bir çok da inhizamlarla dolu. Cenk bu, yenmek de var, yenilmek de. Hayır, Sarıkamış cengi cenk değil, yenilmek değil, o kıpkızıl facia, facia da değil bambaşka birşeydir o.. Düşman tahminden fazla kuvvetli çıkar, yeniliriz, peki. Yaptığımız hesabda bir yanlışlık olur, peki. Kaza olur, panik olur, herşey oluf, hepsine peki. Fakat işte düşmandan hem çoğuz, hem kuvvetliyiz. Düşmanı hem gaflete düşürmüş, hem irade hakimiyetini ele almışız. Ve o kadar yiğitiz ki bütün bir orduda bir tek nefer gözünü geri çevirmemiş. Öyleyken bütün bir ordunun bir tek nefer kurtul maksızın mahvolması; göz göre göre, bile bile, altmış, binlik bir orduyu eritmek: Hayır, bu ölüş değil öldürüş; bu, yenilmek değil katildir. Evet katil. Dostlar, hâlâ nasıl yanıp yakılmazsın, çamlarla bezenmiş şu kadife sırtlı Sarıkamış tepelerinde en seçme bir Türk ordusu katledildi. Titulesco Beneş'i ziyaret etti Prag 18 (A.A.) Reisicumhur Be nes bugün sabık Romanya Hariciye Nazın Titulescoyu kabul etmiştir. Ankara resim sergisi kapanıyor Ankara 18 (Telefonla) Halkevinde açılan resim sergisi bu ayın 23 ünde kaAtina 18 (Hususî) Ekonomi Vepanacaktır. Sergi şimdiye kadar açılan sergilerin hepsinden daha fazla rağbet kâleti Pire ve Midilli gümrüklerine Tür kazanmıştır. YVNUS NAD1 kiyeden taze balık ithaline müsaade edildiğini bildirmiştir. İthal edilecek bahkların Emir Abdullah ıslahata bedeli peşin para ile tesviye edilecek ve başlıyor mukabilinde ayni nisbette Yunan mah ihKudüs 18 (A.A.) Ammanie dönen rac edilecektir. Emir Abdullah, hükumete bir mesaj gönIrak Millî Müdafaa Nazırı [Baştarafı 1 inci sahi/edel dererek itimadını bildirmiş ve aynı za Elysee'de de bütün siyasî hayabnda manda memleket idaresinde ıslahat yapılRomada muhafaza ettiği samimî güleryüzlü ve masını isteyen bir emir vermiştir. Roma 18 (A.A.) Irak Millî Müsadeliği muhafaza etmiştir. Dostlarının dafaa Nazırı, dün Ciampino tayyare ısrarına rağmen tekrar namzedliğini koyParis 18 (Hususî) Paris borsasınm meydanını ziyaret etmiştir. Hava Işleri mak istememiş, 6/2/934 hâdiselerini Müsteşan tarafından nazırın şerefine bir bugünkü kapanış fiatları şunlardır: müteakıb bütün siyasî parti şeflerinin ısöğle ziyafeti verilmiştir. Londra 110,88, Nevyork 22.45 3/4, Ber rarı üzerine mütareke kabvıesini teşkil ve lin 900, Brüksel 379,12 1/2, Amsterdam Sovyetlerin yeni Berlin elçisi bu kabineye hiçbir nazırlık deruhde et 1235.25, Roma 118,15, Lizbon 100,75, CeMoskova 18 (A.A.) Sovyetlerin meksizin, riyaset etmiştir. 9/11/934 te nevre 514,75, bakır 60 62, kalay 246,2,6. altın 140,6 1/2, gümü§ 19,15,16, kurşun Tokyo sefiri Constantin Yurenev, Ber iktidar mevkiini terkederek tekrar Tour 21,8,9, çinko 20. nefeuille'deki sakin hayatma dönmüştür. lin büyük elçiliğine tayin edilmiştir. Türkiyenin Yunanistana balık ihracatı Hariciye ve Iktısad Vekillerimiz dün Bağdada hareket ettiler Eski Fransız Cumhurreisi vefat etti PARİS BORSASI IBaştarafı 1 inci sahifeâe] Vekili ve Parti Genel Sekreteri Sükrü Kaya Rusyaya bir tetkik seyahati caktır. Seyahatin tarihi Başvekilin bura'l ya avdetinden sonra belli olacaktır. Vekillerimiz doğru Bağdada gi " tSMAIL HABİB decekler ve birkaç gün Irak hükumetinin misafiri olacaklardır. Dr. Tevfik Rüştü General Beck, Daladier'nin Aras, bu suretle birkaç ay evvel resmen yanında Ankarayı ziyaret eden Irak Hariciye Paris 18 (A.A.) Daladier, Ge Nazın Naci Elasilin bu ziyaretini iade eyliyecektir. neral Beck'i kabul etmiştir. Fransız Cumhurreisi Mısır cekDr. Aras, Bağdaddan Tahrana geçeve Oradan da Hazer denizi ve KafKralına bir ziyafet verdi kasya yolile Moskovaya gidecektir. Iktısad Vekili Celâl Bayarsa, öğren Paris 18 (A.A.) Lebrun, Mısır Kralile Valide Kraliçe jerefıne bir öglf diğimize göre Bağdaddaı Aakaraya avdet eyliyecektir. ziyafeti vermiştir.