28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 18 Hazîran 1937 Küçük hikâye Bir ruya buna yabancıydın, belki de farkında idin Bugün seni çocuğum kadar bile sevmi yorum. Yalvarırım, bana acı gözlerinl bakma. İçimde garib bir his duyuyorum Böyle bakmazsan, seni, eski sevgilimsi diye sevmeğe kendimi zorlıyacağım. «Hayatı yaşanan, sevilen birşey telâk ki ederdim. Bugün de öyle. Fakat, se beni bütün insanlık imkânlarından uzak laştırdın. Sırasuıda bana bir düşmanım dan daha haşin bir hisle hareket ettin. İşlerimin çokluğu yüzünden, söylendiği gün alınamamış bir düğme yüzünden ba na yapmadığın kalmazdı. Maamafih, se ni affediyorum. Çünkü dünyaya Rıfk gibi, insana bütün ıstırablarını unutturacak bir çocuk getirdin. Şimdi, Zehray çocuğumda seviyorum. Asıl Zehra ben yoruyor; onunla konuşurken bile bir zaket göstermiş olmak iddiasındayım. «îşte gene aramızda bir kavga. Yen yapacağın tayör için bana bir metro şeri< almamı tenbih ediyorsun. Garib bir ta vırla: Hikmet, dedin, akşama şerid al mayı unutma! Maamafih, işlerin benden daha mühimdir ama, araya sıkıştırmağa çalış. «Evden çıktım. İlk işim bunu almak oldu; odacile öğleden evvel sana yolla dım. Akşam seni sevindirmiş olduğumu düşünerek döndüm. Beni daha kapıda: Oh, maşallah, kırk bir kere ma şallah, nasıl oldu da kanna aid bir işin üstüne bu kadar ısrarla düştün. Aman eşe dosta haber vereyim! «Diye karşıladın. Artık, sabnm tüken di, dayanamadım, yüzüne bir tokat at hm: Çünkü çok kızmıştım. Sen açtın ag zını, yumdun gözünü. Söylemediğin lâf bırakmadın. Sonunda da: Ben bu evde durmam, böyle ka ba bir herifle oturamam, beraber yaşa mam! dedin. «Ellerini tuttum, öptüm, gözyaşların sildim. Ne yaptımsa kâr etmedi. Benim de kafam kızdı, madem ki senden nefre ediyordum, o halde gitmek arzulanna niçin karşı geliyordum? Defol, cehenneme git! dedim.» Tam bu sırada Hikmet Bey bir gürültü ile uyandı, yanında karısının mışıl mışıl uyuduğunu görünce hayret etti. Az kalsın: Ne diye yanıma gelip yattm, ben seni kovmadım mı? ne de yüzsüz şey sin! diyecekti. Fakat, bir türlü halledemiyordu. Acaba gördükleri mi sahiydi yoksa Zehraya birşey mi olmuşru? Karısını kollanndan rutarak sarstı. Zehra birden uyandı, uyku sersemliğile ayol sen deli misin, ne diye beni uyandırıyorsun, ne var ki? Diye Hikmete çıkıştı. ŞERlF HULÜSÎ ( Tarihî Bibliyografya Türk Kemankeşleri Yazan: Ibrahim ^ «Sevgili karıcığım, her istediğini yapmayı vadediyorum; yalnız beni rahat bırak. Içim rahat olunca, seni başka bir zevkle öpüyorum, gözlerin bana daha manalı görünüyor. Ne o? Gene mi kaşların çatık? Aman yarabbi, kadm kızınca nekadar çirkinleşiyor. Yalvarırım, bana herşeyi yap, yalnız kaşlann çatık olmasın. Gözlerini acılaştıran bu asabiyetten kendıni kurtar. «Çocukluğumuzu hatırlarım. Mahal le komşusu idik. O zaman da oyun bozulunca, arkadaşlanna acı gözlerinle, çatık kaşlannla bakardın. Büyüdün, acı göz lerinle beraber hastalıklann da büyüdü. Seni böyle sevdim. Kızgınlığın o zaman çok hoşuma gidiyordu. Bu asabiyet ba na ellerinin içine sığdırmak istediğin ar zulann hercailiğine karşı bir aksülâmel gibi göründü. Bilmem, hangi kitabda, ksdmlarm füsunu bu aksülâmelin zenginliğinde gizlendiğini okumuştum. «Giinler, aylar geçti, mekteblerimizi bitirdık, ben iş adamı oldum. O günkü gibi hatırlarım: Soğuk bir kış gecesiydi, kadın erkek herkes caddede birbirine sokularak yürüyordu. Sinemadan çıktıktan sonra, sen de bu umumî ahenge uyarak bana sokuldun, koluma girdin. Galiba, hayatımda ilk defa bir kadının yanımda bulunuşunun lüzumunu bütün hislerile beraber duydum. Kıştan nefretime rağ men, bu gecenin, bu soğuğun bitmesini istemedim. O günden sonra, bende, ken dimden başka bir insanın, bana en yakın birisinin hislerine sanib olmak arzusu uyandı. Belki, tahayyüllerinden daha az teşrifata uyarak, sana: «Evlenelim!» de dim. Sen: «Düşünürüz!» dedin. Bir gün, karşıma sevincle çıktın. «Evet!» diyerek boynuma sarıldın. Uzun uzun öpüştük. îu öpüşmeyi ikimiz de hiç bitmiyecek bir sevince atılışm taşkmlığı sandık. Halbuki, bu, bir vadin sadece yerine getirilmesinin mubalâğası olan bir heyecan tezahürü idi; ne gaflet, bunu devamlı sandık. «Evlendık, bir çocuğumuz oldu, daha birçok hâdiseler cereyan etti. Fakat, bunlar arasında en mühim olanı, müte madiyen bana aid en küçük bir pürüzü affetmeyişin, bana aid en basit bir harekette sana dokunan tarafa derhal aksülâmel gösterişin oldu. Şimdi, beni aldatan o kitaba nekadar sinirleniyorum. Belki de, kitabdaki fikri ben yanlış anlamışım dır. Fakat, her halde sen, eski sevgili Zehra, artık bende bütün füsununu kaybetmiş bir insan olmuştun. Bir vakitler çatık hali beni mesteden kaşlann, bana bugün en acı nefreti telkin ediyor. «Günlerce, aylarca ayni yatakta, ellerim ellerinde, dudaklarım dudaklannda yaşarken, her halde içimde müsaid şey ler düşünmüş bir insan değildim. Belki Yazma. Hat: Tâlik. Hattatları: Mustafa I2zet ve Enderun ağalarından Ahmed Izzet (1234). Cetvellerı (10x17) buyukluğunde. Serleyha ve cetvelleri muzehheb (38) varak. Üniversite kütübhanesi, turkçe yazmalar, No. 2694. Ok atmak Türklerin mıllî bir sporu idi. Asırlarca, gürbüz Türk delikanlı ları okmeydanlarında bazusunun kuvvetinı göstermiş, okunun düştüğü yer lere taş dıkmiştir. Bugün, nekadar yazıktır ki bu millî sporumuza lâkayd görünen Türk gencliği, Kemankeş İbrahimin bu küçücük, fakat kıymeti ölçül mez risalesini ibretle okumalıdır. Risalenin Mustafa îzzet hattile olan ilk sekiz varakında îkinci Mahmudun harabeye yüztutmuş olan Okmeydanındaki <Tîrendazlar» tekkesini tamir et tirmesi, buraya vakıflar tayin edilmesi ve kendisinin de ok atmağa merak sarması ve devrinin en meşhur kemankeşlerinden biri olması kayıdlıdır. Ahmed İzzet hattile olan ikinci kısmın her sahifesi, Okmeydanmdaki menzillerden birine tahsis edilmiş, Fatih ve İkinci Beyazıd zamanından îkinci Mahmud zamanına kadar geçen dört yüz sene içinde bu menzillerden rüzgâr istikametinde ve rüzgâara karşı ok atan ve rökor kırarak taş dıken Türk kemankeşlerinin adı, ve bazılarının da tercümei halle ri yazılmıştır. Bu kısım, Türk tarıhinin ve Türk spor tarihinin pek kıymetli bir vesikasıdır. îsimleri birçoklarımızca asırlardanberi meçhul olan bu Türk yiğitlerinin, pehlıvanlarının bazılarını naklediyorum: Bursalı Şuca, Gazaz Ahmed, Havandelen Sübaşi, Okçu Sinan, Beyli Karagöz, Yaycı Davud, Tozkoparan, Cez meci Davud, Karga Mustafa, Lenduha Cafer, Avcubaşı Kara Mustafa, Nakkaş Mehmed, Kaptan Ali Bali ve ilâh... Bunlardan Havandelen Sübaşi, İkinci Beyazıdın solaklanndandı; devrin meşhur yürüyücülerindendi, Edirneden Istan bula yayan giderdi, Yavuzun Mısır se ferinde Şamda öldü. Beyli Karagöz Sipahi oğullarındandı. Yavuzun îran seferi dönüşünde öldü. Bir Yeniçeri olan Tozkoparan ise, daha Acemioğlanı iken şöhret kazanmıştı. Tozkoparan lâkabını ilk yayı kavradığı gün kendisini gören eski pehlivanlardan Yıldırımh Baba vermişti. Kaptanpaşalar Akdeniz sefe rine çıktıklarında amiral gemisine devrin en meşhur kemankeşlerinden on yiğit alırdı. Bursada umumî kültüre RADYO verilen ehemmiyet v^ Bu aksamki program Maarif Müdürlüğü 527 muallimi seferber ederek halka inkılâbın kıymetini öğretiyor j Bursada yeni yapılan bir ilkmekteb binası Bursa (Hususî muhabirimizden) Son yıllarda Bursa, umumî kültür ha yatı bakımından garbî Anadolunun ön plânında yer alan bir vilâyet olmuştur. Bugün yalnız mekteblerinde 35,000 talebe okuyan vilâyetin aynca muhtelif yerlerde açmış olduğu 147 halk okuma odasmda binlerce yurddaşa dersler, konferanslar ve temsiller verilmektedir. Bir vilâyet için 250 ilkmekteb ve 527 muallim muhakkak ki çok büyük bir kazanc ve kültür varlığıdır. Vilâyet bile hususî muhasebe bütçesinden maarife en büyük hisseyi ayırmıştır ki: Bu hisse bütçenin yüzde otuz birini teşkil etmekte ve maarif, diğer dairelerden daha yük sek bir bütçeye malik bulunmaktadır. Maamafih daha mühimmini anlatayım: Bursa maarif müdürlüğü, vilâyetin her tarafında açtığı okuma odalarma halkı tenvir ve irşad için en kıymetli ve canlı mevzular verebilmek emelile 527 muallimi adeta seferber yapmış ve inkılâbın ilânından bugüne kadar rejimle alâkalı mevzular üzerinde nekadar yazı yazıl mışsa hepsini toplamıştır. Bunlar ara sında Başmuharririmiz Yunus Nadinin pek çok yazılan, Falih Rıfkınm ve diğer bazı muharrirlerin bu mevzulara temas eden yazıları; muallim olan ihtiyat za bitlerinin Istiklâl Muharebelerine dair hatıraları bulunmaktadır. Belki muharrir lerınm bile o zaman yazarak bugün unutmuş bulunduklan bu yazılar maarif müdürlüğiinde yığınlar teşkil etmektedir. Şimdi maarif müdürlüğü bunlan bir kitab halinde bastıracak ve muallimlere birer tane vererek bulunduklan yerler deki halk okuma odalannda ders halin de okutacaktır. mevzulan üzerinde tenvir edilmeleri bi zatihi memleket hesabına mühim bir vazife ve kazanch bir iştir. Bu bakımdan Bursa maarif müdürlüğünün tatbik etti ği bu sistem Ankaraca da çok beğenil miştir. Halk okuma odalan programla rında aynca kadınlık, köy kadını ve köydeki ödevleri, köy kadınma verile cek ehemmiyet; sanayiı zıraıye (bahusus muhıti alâkadar eden koyunculuk, Merinosçuluk, kozacılık, tütüncülük) gibi iktısadî mevzular da vardır. Bursa vilâyetinin bütün bu kültür hayatı hakkında bana izahat veren maarif müdürü Fâkir Erdem, bilhassa mektebIerdeki himaye teşkilâtınm dört sene zarfında fakir çocuklara 10,000 kat elbise yaptırdığını, 1500 çocuğa muntazaman yemek yedirdiğini, yalnız bu sene 2480 çocuğun giydirilmiş olduğunu büyük bir sevinçle anlatıyor. Bu sene vilâyetin ilkmekteblerinden 1423 ü erkek, 626 sı kız olmak üzere 2049 talebe şehadetname alarak orta tahsile geçecektir. Vilâyette ilk tahsil çağında bulunan çocukîarın nısfından fazlası mekteblerde okumâktadır ki bu vaziyet, Türkiyede belki ilk defa olarak Bursada bu raddeyi bulmuştur sanınm. İşte bu itibarla da bütün memleket şümulünce maarif; Bursada ön plânda mütalea olunabilir. Mekteb binalarına gelince: Mevcud 250 ilkmektebden 100 tanesi bizzat köylüler ve halk tarafından yapılan mek teblerdir. Bu sene vilâyetin kabul ettiği bütçeye göre; birleşik köyler arasında yeni mektebler yaptırılacaktır. Bunlar nümune mektebi namile tam devreli ve pansiyon halinde olacak, mektebleri olmıyan köylü çocukları buralarda leylî olarak okuyacaklardır. MUSA ATAŞ İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk muslkisl 12,50 havadis 13,05 muhtelif plâk neşriyatı 14 son18,30 plâkla dans musikisi 19 radyo fonlk komedi 20 Türk musiki heyeti 20,30 Omer Rıza tarafından arabca söylev 20,45 Vedia Rıza ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkılan, «aat ayarı 21,15 orkestra 22,15 ajans ve borsa ha berleri ve ertesi gunun programı 23,30 plâkla sololar, opera ve operet parçalan 23 son. VİYANA: 18,05 karısık yayın 18.35 KONSER • 19,15 spor, seyahat, haberler ve saire 20,30 M u s r t a 21,05 ŞARKILAR 21,10 komedi 23,15 muhtelif haberler 23,25 KONSER 24,05 muhtelif haberler, gramofon. BERLİN: 18 05 ŞARKİLAR 18,35 karışık yayın • 19,05 MUSIKI 20,05 gunün akisleri, gramofon 22,05 OPERET PARÇALARI 23,05 hava, haberler, spor 23,35 (en kısa dalga ile; EĞLENCELI MUSİKİ VE DANS HAVALARI. PEŞTE: 18,20 ŞAN KONSERİ 19 konferana 19,20 HAFIP KONSER 20,20 ŞAN 20,45 ÇINGENE ORKESTRASI 21,10 eğlencell konuşma 21,55 ORKESTRA VE ŞAN 22,50 haberler 23 10 SALON ORKESTRASI 24,05 mgılizce haberler, gramofon, son haberler. BÜKREŞ: 19 05 hava, konuşma ve saire 19,15 ORKESTRA KONSERİ 20,15 konferans 20,35 gramofonla opera yayını 23,50 fransızca ve almanca haberler. BELGRAD: 18,05 konferans 18,25 HALK ŞARKI « LARI, KONSER 20,35 ulusal yayın 21,05 opera bınasından naklen: OPERA YAYI NI. LONDRA: 19,05 MUSİKİ 19,30 PİYANO MUSİKtSI 20,05 haberler ve saire 20,35 MUSIKİ 21,20 konuşma 21,40 ORKESTRA KONSERİ 22,40 ORG KONSERİ 23,05 haberler, hava, spor ve saire 23,30 DANS ORKESTRASI 24,35 haberler ve saire • 24,45 gramofon. PARIS [P.T.T.]: 18,05 karışık yayın 19,05 PİYANO KONSERİ, ŞARKİLAR, KEMAN KONSESI 20,05 haberler, hava, konuşma ve saire 23,35 haberler, gramofon, hava. ROMA: 18.20 MUSİKİ 18,55 karışık yayın 21,45 KARIŞIK MUSİKİ 22,05 OPERET YAYINI: ZINGARESCA 24,05 haberler, hava, ingilızce haberler 24.35 DANS ORKESTRASI. Beynelmilel askerî tababet kongresi Bunlar gemide daima Kaptanpaşanın yanında bulunur, hatta onun sofrasma otururlardı. Tozkoparan da Kaptan Küçük Davud Paşa ile İkinci Beyand za manında İnebahü seferine gitmişti. Venedik gemilerile înebahtı kalesi önün de yapılan cenkte bir Venedik gemisi Türk Amiral gemisine rampa etmiş, bir Venedikli Türk gemisine atlamış ve Amiral bayrağı olan «Altmbaşlı> sancağı Halkın; işleri olmıyan saatlerde okusökerek denize atmıştı. Bu anda Tozko ma odalarma toplanarak, bilhassa inkılâb paran Pehlivan da Venedikliyi okla vurup denize düşürmüş, okunu, yayını bırakıp arkasmdan denize atlamış, denizin içinde Venediklinm kafasmı kesmiş, amiral sancağını da denizden almış ve gemiye çıkarak Küçük Davud Paşaya vermişti. Bu seferde, Küçük Davud Paşanın yamnda bulunan kemankenşler den birçoğu şehid olmuştu. Büyük spor kulüblerimizden, Türk gencleri için bir okçuluk şubesi açma larını, Türk tarihinden gelen bir hakla bekleriz. NÖBETÇİ ECZANELER Bu akşam şehrin muhtelif semtlerinde nöbetçi olan eczaneler şunlardır: istanbul cibetındekiler: Emınonunde (Mehmed Kâzım), Beya * zıdda iBelkıs), Kuçukpazarda (H. Hulusı), Eyubde (Mustafa Arif), Şehremininde (Hamdi), Karagumrukte (Fuad), Samatyada (Rıdvan), Şehzadebaşmda (Asaf), Aksarayda (Etem Pertev), Fenerde (Hü « sameddin\ Alemdarda (Esad), Bakırköy « de (Istepan). , Beyoğlu cıhetindekiler: Galatasarayda (Matkoviç), Galatada Fmdıklı tramvay tevakkuf mahallinde 1 Mustafa Nail), Taksimde (Kürkçiyan), Kalyoncukullukta (Zafıropulos), Firuzağada (Ertuğrul), Şıslide (Asım), Kasunpaşada ^Mueyyed), Hasköyde (Nesim Aseo), Beşikta^ta) (Suleyman Receb), Sanyerde (Nuri). Usküdar, Kadıköy ve Adalardaküer: Üsküdarda (Imrahor), Kadıköyde Mo • dada (Sıhhat), Büyukadada (Şinasi Rıza), Heybelıde (Halk). Genclerbîrliği takımı dün şehrimize geldi Reşad Ekrem Koçu İstanbul öğretmenlerinin Çınarcık tenezzühü tstanbul Öğretmenleri Yardım Cem! yeti tarafından Çınarcığa tertib edilen tenezzühün 20 haziran 937 pazar günü yapılacağı haber ahnmıştır. Yardım cemiyeti bunun için Akay idaresinden (Basra) ve Şirketi Hayriyeden (71) numarah vapurları kiralamıştır. Bu vapurların Köprüdeki kendi iskelelennden pazar günü davetli öğretmenleri alarak saat 9 da hareket edecekleri öğrenılmıştir. Zahire Borsasında dünkü vaziyet Dün İstanbula memleketln muhtelif yerlerinden 635 ton buğday, 19 ton tlftik, 10 ton peynlr, 17 ton kaşer, 175 ton un, 30 ton mısır, 20 ton arpa, 15 ton yulaf, 29 ton yapağı ve 68 ton da kepek gelmiştir. İstanbuldan harice 10 ton tiftik ve 105 ton da razmol gonderilmiştir. Dün İstanbul Borsasında şu fiatlara satışlar olmuştur: Yumuşak buğday kılosu 5,22 kuruştan 6,30 kuruşa kadar, sert buğCumartesı günü Güneş ve pazar günü de Galatasaray takımlarile millî day 5,20 kuruştan 5,32 kuruşa kadar, sarı küme maçları için karşılaşacak Genclerbirliği takımı dün şehrimize gel mısır 4,38 kuruştan 5,04 kuruşa kadar, miştir. Yukarıki resim, Genclerbirliğini, Ankarada Rapid takımile yaptığı dökme kuşyemı 8,25 kuruş, Iç fındık 40 fcu maçtan evvel bir arada göstermektedir ruş, Trakya yapağısı 64 kuruş, beyaz peynir 25 kuruştan 25,30 kuruşa kadar, kaşer peynirl 40 kuruştan 51 kuruşa kadar, pamukyağı 43 20 kuruştan 46 kuruşa kadar, beziryağı 37 kuruştan 45 20 kuruşa kadar. Dün yabancı borsalarda şu fiatlara a livre satışlar olmuştur: Buğday Şikago 5,13 kuruş, Vinipek 5,73 kuruş, Liverpol 6,25 kuruş, arpa Anvers 5,09 kuruş, Mısır Londra 3.61 kuruş, ketentohumu Londra 8 kuruş, iç fmdık Hamburg 94,52 kuruş. Türk heyeti, sefir Hamdullah Tannöverle beraber Şehidler abidesinde Bükreş (Hususî) Beynelmilel askerî tababet ve askerî eczacılık kongresi iki yılda bir vukua gelen toplantısının sonuncusunu Bükreşte yaptı. Kongrede Türkiyeyi temsil eden heyet, Millî Müdafaa Vekâleti sıhhiye dairesi reisi General Mazlum Boysanın başkanlığı altmda sıhhiye müfettişi General Avni Sanal ile Gülhane muallimlerinden pro fesör Abdülkadir Noyan, Murad Cankat, Sani Yaver, Zeki Ural ve Bürha neddinden terekküb ediyordu. 24 milletın murahhasları arasmda heyetimize hususî bir alâka gösterilmiş ve profesör Abdülkadirle Zeki Fransız murahhaslarla beraber raportörler arasına ahnmıştır. Hazarda ve seferde ordunun, mecruh larla hastalarm mukayeseli tağdiye me todları hakkında profesörlerimizin kale me aldıklan rapor son derece alkışlanmış ve karara bağlanmıştır. Kongre birinci ve ikinci içtimaını Bükreş ve üçüncüsünü Sinaya askerî mahfillerinde, dördüncüsünü de Vraşof (eski Kronştad) da ticaret odası salonunda yapmıştır. Son içtimada askerî harb cerrahisi profesörü Murad Cankat yara tedavileri usullerinde tekâmül ve son harblerdeki tecrübelerden alınan neticeler hakkında pek mühim bir rapor okumuş ve derin bir alâka uyandırmıştır. Heyet erkânından profesör Sani Ya verin de kazandığı muvaffakiyet kayde lâyıktır. Bu değerli tıb üstadımız aza sından bulunduğu Rumen kulak burun cemiyetine ceybi fekkî hâd iltihablarında elektrik ve röntken şualarile yapılan mukayeseli muayenelerden elde edilen faydalar hakkında bir rapor okumuş ve şiddetle alkışlanmıştır. Heyetimiz Lehistan Cumhur Reisinin Bükreşi ziyareti ve genclik bayramı münasebetlerile yapılan merasime davet olunduğu gibi Türkiyenin komite permenanda ithali de kongrece karar altına alınmıştır. Gönderdiğim resim, heyetimizin Bükreşteki Türk şehidleri abidesine çelenk koyduklan sırada ahnmıştır. Ortada Bükreş elçimiz Hamdullah Subhi görülmektedir. Gazete ve mecmua sahiblerine tstanbul Basm Kurumundan: îstanbulda çıkan bütün gazete ve mecmua sahiblerinin bir yılhk vasatî kâğıd ihtiyaclarını 21 haziran 1937 pazartesi günü akşamına kadar Beyoğlunda İstiklâl caddesinde 42 numarada İs tanbul Basm kurumu kâtibliğine tev • di etmeleri veya posta ile taahhüdlü 0larak yollamaları ve bu ihtiyac listesinde kullanacakları kâğıdm, içinde 70/100 odun hamuru bulunan filiğranlı kâğıd olacağmı ve bunun başka yerde kullanılmıyacağını ifade etmeleri lâzımdır. Halid Ziya Uşaklıgilin basılan son eseri: Yeni bir ceb kruvazörü daha PARİSLONDRA Berlin Bükreş Venedik şehirleıinde Otel, yemek ve gezmek Universitenin Parise tertib ettiği seyahat tstanbul Üniversitesi Ağırlama ve Gezi Bürosu, biri İzmir, dığeri Paris sergisine olmak üzere iki seyahat tertib etmiştir. Parise trenle gidip gelme ücreti (ü:üncü mevki) 54 liradır. 12 gün Pariste talebe evlerinde yatma ve iaşe masraiı 42 lira olmak üzere ceman 96 liradır. Seyahat ağustosta başlıyacaktır. Manhattan Transatlantiği, Lloyd ve Romanya vapurlarile SEYAHAT hareket edecek bu grupta 14 boş yer kalmıştır. 3elgrad, Milânoya ugrıyarak Paristr ki 14 temmuz şenliklerinde bulunacak grupun pasaportları yapılı yor. Hemen kaydolunuz. İhtiyar Dost Vak'alardan mülhem, hikâyeler&en mürekkeb külliyat. Bundan evvel neşredilen: 30 TEMIV UZDA 1 TEMMÜZDA 1 cild. 50 kuruş Kırk Yıl 5 cild Almanlar Blücher admda yeni bir ceb kruvazörü daha yapmıslardır. Resmimiz geçen hafta denize indirilen yeni ceb kruvazörünü göstermektedir. Muharririn kırk yılhk hatıraları. Her makale müstakil bir hikâye kabilindendir Müracaat: N A T T A Beyoplu Telefon: 44914
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear