Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
17 Haziran 1937 CUMHUKIYET Anadoluda San'at tetktkleri Büyük Türk hekimi Ibni Sinanm hayatı İbni Sina nasıl yetişti, hangi şerait altmda çalıştı ve nasıl öldü Yetişmesi, müsbet fikirleri ve dehası itibarile bugünkü Türk gencliğine her hususta bir model olan büyük Türk hekimi İbni Sina Buharada doğdu. Tahsilini Buharada gene Türk hocalarınm neza • reti altında ikmal etti. Ve 20 yaşma doğru gerek felsefe ve gerek tıb sahasında kendisini tanıttı. Bir tavsiye üzerine takdim edildiği Samanî hükümdarını tedavi etmesi onun daha kolaylıkla yükselmesine ve tefeyyüz etmesine bir vesile oldu. Çünkü bu su retle bu hanedanın Buharadaki büyük kütübhanesinden serbestçe istifade imkânını kazandı. Burada başka yerde kopyası bulunmıyan Farabî ve Ebu Zeyd Belhînin eserlerini tetkik etti. Diğer bir çok tanınmış âlimlerin tıb ve felsefeye dair eserlerini de okudu. Bu suretle ilmini ve bilgisini çok ilerletti. Samanilerin mevkiinin sarsılması ve babasmm ölümü üzerine Ibni Sina Ha rzeme gitti. Orada hükümdarın sarayın da Ebu Sehli Nesimî ve Ebu Reyhanı Bırunî gibi zamanın en büyük alimlerile tanıştı. Âlimler bu gene Türk âliminin kıymetini çabuk anladılar. Artık İbni Sina iyiden iyiye meşhur olmuştu. Bundan sonra Irana gitti. Orada büyük bir anarşi hüküm sürüyor, bir çok prensler yekdiğerlerile mücadele ediyor lardı. İbni Sina mütemadiyen yerini değiştire değiştire muhtehf yerlerde bulundu. Fakat herşeye rağmen ilmî çalışmalannda devam etti. îşte büyük Türk alimi bu şerait altında hayatının ve beşeriyetin en büyük eserlerini meydana getîrdi. îbni Sina bu gürültü ve heyecan dolu hayatı esnasında Hemedanda hayata gözlerim yumdu. Ölmüştü, fakat insan lığa en büyük hedıyesi olan eserleri yasıyordu. Bu eserler büyük bir süratle Çin hududlanndan Pirene dağlanna ve bütün Afrıkaya kadar yayıldı. Büyük Türk âliminin eserlerini bil hassa Avrupalılar daha iyi takdir etti ler. Lâtinceye; ve diğer Avrupa lisanlanna süratle tercüme edildi. Ve bu kitab lar müteaddıd defalar basıldı. Diyarbekirin abideleri «Kocalar kanlanna ev işlerine karşılık ücret vermelidirler» Roosevelt'in kansı bu iddiayı ortaya attı Fakat şayanı hayret nokta, bu fikre en fazla gene kadınların muhalefet etmesidir Madam Roosevelt, M. Roosevelt ikinci defa Reisicumhur seçildiği zaman zevci ve oğlu ile bir arada Martaval ektebli bir bay, matbaaya gîrerken önüme çıkü: Utancımdarr, dedi, bu gece sabaha kadar uyuyamadım. Ablam, bilmem nereden görüp bellemiş; bana* «ahlâtierbea» nın manasını sordu. Bıle* medim, sıkıldım, hatta sıkılmakla da kalmadım, sinirlendim, yatakta gözümü kırpmadan sabahı buldum. Zahmet olmazsa bu karışık sözün ne demek olduğunu söyler misiniz? Bizim kapıcı Abdullah da o sırada eli ' me birkaç mektub tutuşturmuştu. Ben şu ' temiz yürekli gene baya Namık Kemalin ağzından parlak bir cevab vermeği düşü • nürken ihtiyarsız mektublardan birini aç ; mışım, fıkrimde hep ahlâtierbea tabiri \ dolaştığı halde satırları gözden geçirmeğe koyulmuşum. 4 Şuurum birden uyandı ve mektubda sık sık geçen bir kelime dudağıma, tasarladığım cevabdan daha parlağını getirdi: Martaval!.. Evet, gene mektebliye bu cevabı verdim, sonra elimdeki mektubu uzattım. Orada imzasız bir üslubla bana şöyle bir hikâye anlatılıyor ve sonu bir sualei bajjlanıyordu: Nüktedanlıkla ünlenmiş şairlerdenj Hayret Efendiye hocanın biri sorar: Martavalın aslı nedir üstad? Bilmem? Mâritavil (uzun yılan) dır. Fakal alâimüssemamn eleğim sağma, hâibü sirin haybu hasıl olması gibi mâritavil konuşma dilinde martaval olmuştur. Hayret Efendi, hiç hayret göstermedeı cevab verir: Bu da bir martaval azizim! Mektub sahibi, Hayret Efendi hakll mı diye soruyor. Buna evet deyip biz sadede geçelim. Mektebli bay, gülümsemekle berabeı kanaat getırmedı. Ben de, o mektubu madan önce cevab olarak tasarladığu fıkrayı anlattım: Namık Kemal bir gün meşrebine uygun, mezhebıne uygun iki üç arkadaşıle dereden tepeden konuşurken söz qc zık bir mevzua intikal eder, muhavere zışır, münakaşa şeklıni alır ve vatanseve şair heyecanlanarak cok güzel mülâr zalar yürütmege koyulur. Dinüyenler nun heyecanına meclub ve onun parlak fıkirlerine meczub. Tam o sırada salc nun uzak bir köşesinden söyle bir sua yükselir: «Pardon Kemal Bey. Ahlât erbea neye derler?». Büyük edibın biri den gözü döner ve ağzından su ağır ceval dökülür: Senin yaptığın gibi dört kerfl haltetmeğe ahlâherbea derler. Adını bilmedığım gene dostuma şu ü de verdim: Ahlâtierbeanın eski tababette kan balgam, safra ve sevdadan ibaret ola dört hayatî unsura itlak olunduğu ma lumdur. Fakat siz onun martaval olduğı nu ablanıza, ve dört kere haltetmek ma nasına da geldığını kadın olmıyan meral sahiblerine söyliyebüirsiniz!.. Behrampaşa camisınden görülen tir ev ruhumu doyurmuştum. Dostlanmın ellerini sıkarak ve bu nezıh ve kibar toplantıya vesile ihzar eden çifte saadet dileyerek mağrur ve bahtiyar hislerle otelime döndüm, işte bu parlak gece benim Dıyarbekirdeki ılk gecem olmuştu. *** Bu cami de dört duvar üstüne tek kubbelidir. Zarif sütunlarla yükselmış Diyerbekir Halkevimize iyi çalışmış üzeri üç kubbeli sevimli bir son cemaat demekten daha kuvvetli bulduğum şu yeri vardır. Nisbeten küçiik bir eserdir, sözü söyhyeceğim: İlmî ve radıkal bir çamihrab ve mimberi nefis birer san'at ese lışma yolunda yürümektedır, bunun en ridir. Mimberin kapısı her yerde tesadüf kuvvetli delili modern Halkevi binası inedılemıyen bir vak'a olarak yekpare taş şaatile tebarüz ediyor. Henüz duvarlan tan yapılmış oymah ve süslü kanadlan ıkmal edilmiş, denur çatısmı bağlıyorlar. muhtevidir. Mınare ve kaidesi Melek Bınayı gezdim, tertibatını pek beğendim.. Ahmed Paşanınkine benzer ve ayni ne Meğerse İstanbuldan değerli meslek arfasettedir. kadaşlarımdan mimar muallim Arif HikPalo camisi: Buna (Camiüssafa) da diyorlar. Kapısındaki kitabede: (Süleyman zamanında Hacı Hüseyin Ali bin Hacı Abdurrahman Âmedi ( H . 938) 1531 de üstad Ahmed Âmedi (Diyarbekirli) ye yaptırmış) olduğu okunuyor. Hasanpaşa hanı: Bu han bugün çar meti Diyarbekire kadar geürmişler ve ş: ortasmda ve gene ticarî işlerde kulla Halkevinin proiesini ona yaptırmışlar.. nılmakta olan güzel bir handır. Hemen 1 ayni tipte denecek kadar Hüsrevpaşa hanma benziyor, gözöniinde ve bakımlıdır, cephesi tamamile orijinalitesini mu hafaza etmektedır. Kitabesi hakkında not almıyarak fotoğrafmı çekmekle iktıfa etmiştim. Bilâhare fılmı kazaya uğrayınca bu hususta malumatsız kaldım. Orijinal Türk evleri: Bu bahiste maalesef okuyucularıma müspet malumat veremiyeceğim, bunları tetkik edecek vakit bulamadığıma müteessıfim. Bazı te sadüfî müşahedelerime göre Diyarbe kırde fevkalâde güzel Türk evleri mevcud olduğu anlaşılıyor. Bunlardan bir tanesinin resmini Behrampaşa camisinin kurşunluğundan gördüğüm gibi çekmiş tım, avlusunu ve avlu cephesıni gördüğümüz bu evde zevkin fıkir ve ruh yük sekliğinin bütün ihtişammı sezebıliyoruz. Diyarbekir evlerinde dış cephelerden zıyade iç cephe ve ıç aksamı müzeyyen ve gösterişlidir ki Anadolunun her ta Palo camisi (Camiüssafa) minare kaidesi ıafında olduğu gibi ta Azerbaycana karaftan da golf pantalonlu seyyah kıyafedar bütün Türk evlerindeki hususî ka timden sıkılıyordum, fazla duramadım. raktere uygundur. Zaten istediğimi de görüp anlamış ve Dicle köprüsü: Bu muhteşem köprü Halkevinin bu isabetli hareketi ilme ve oldukça uzun ve sapasağlamdır. Bunun ihtısasa ne mertebe yer vermiş olduğunu Emevilerden kalma olduğunu söyliyen ispat ediyor. Bu modern bina salonlan, ler varsa da ben bu köprünün Türk esesahnesi, kütübhanesi vesair bütün ihti ri olduğuna kaniim, bir kitabesini veya yaclara cevab verecek yepyeni varlığile tarıhî bir vesikasını ele geçiremedim, Dı Diyarbekir gendiğinin ruhunda ve onun yarbekirlilerin bizi tenvir edecekleri muçalışma yolunda çok mühim rol oynıyahakkaktır. caktır. • ** Fakat bugün için bile bu HalkevimiDiyarbekirde cemiyet ve kültür harezin müspet başarıları yok değildir; ikinci ketleri: Diyarbekire tren beni akşama yakm indirmişti, biraz sonra karanhk bas bir mazhariyet olarak avcılar kulübünde tırdı, ben bu saatten sonra kimi yerinde gene bir aile toplantısına şahid oldum. bulabilirdim. Bütün daireler boşalmış, Burası Diyarbekirin münevverlerine topresmî faaliyet durmuş, herkes evlerine lantı yeri güzel bir müessesedir. Kulübün salonunda Halkevinin orkestrası o akşam db'nmüştü. Bereket versin lokantada aldığım bir garb bestekârlarının klâsik eserlerinden haber imdadıma yetişti: Ordu Evinde ne nefis parçalar çalmışlardı. Işte musiki bir düğün merasimi varmış, sehrin bü kolunda bu canlılığı gösterebilen Halketün münevver sınıfı orada toplanacaklar vinden yeni binasına geçtikten sonra tarih mış. Bu benim için kaçırılamıyacak bir ve müze işlerinde, köy işlerinde hulâsa fırsattı, Türkün asil ruhundaki misafirse her yönden büyük başarılar bekliyebilir ve candan muvaffakiyetler dileriz ve verliğe dayanarak yürüdüm. Ordu Evinin ampullerle süslü dış ka Diyarbekirin kıymetli gencliğinden tarihî pısında bir boyacı pabuçlanmı süpürd'i, Amidin doğu ve cenub illerimizde kuvkırmızı üniformalı bir memur vestiyer? vetli bir medeniyet merkezi haline gelmenezaret, methalde misafirlere rehberhk sini istiyoruz. [*] ediyordu. Beni geniş bir salona aldılar. Mimar: Bu salon mubalâğasız iki yüz kişiyi bağSEDAD ÇETİNTAŞ rında toplıyabilecek genişlikteydi. Nevyork, haziran Amerıka Birle şik Hükumetleri Cumhurreisinin kansı Bayan Cleonor Roosevelt geçenlerde söylediği bir nutukla çok büyük ve frrtınalı münakaşalara kapı açacak bir fikri ortaya atıverdi. Evli kadınların evlerinin içinde kocalanna yaptıklan ev kadmlığı mukabilinde bir ücret almak haklarınm kanunen tanınmasmı istedi. «Dünyada kimse cam için çalışmaz.» dedi. Neden ev kadmı sabahtan akşama kadar beda\a çalışmağa mecbur olsun? Hem de hisli bir ev kadınının vazifesi vurpatlasın çal oynasın değildir! Bir Amerikalı profesör oturup bir kadımn yirmi beş sene zarfında mutfak ve umu miyetle ev işleri vazifelerini yapmak için evinin içinde attığı adımlan hesablamiş, bunların birkaç defa dünyayı dola şacak kadar uzun olduğunu bulmuştur. Demek ki ev kadmı evinde yapuğı işjere sarfettiği kuvveti dünyayı dolaşmağa hasretse muvaffak olacaktı! Bayan Ruzvelt konuştuğu vakit yalnız Amerikalılar değil, bütün Avrupa kadınlarının da kulağı kirişte bulunmaktadır. Çünkü Ame rika Cumhurreisinin kansı içtimaî mese lelerde büyük vukuf sahibi çok zeki bir kadmdır. Sosyal fikirlerile de çok meş hurdur. Böyle olmakla beraber bu yeni teklifınin hatta yeni dünyanm büyük kadın teşekkülleri arasmda bile şiddetli muhalefetlere nğnyacağı muhakkaktır. Esas itibarile Bayan Ruzvelt'in tek • lifi yeni birşey de teşkil etmemektedir. Beş on sene evvel bu mesele gene ortaya atılmış, münakaşalar olmuş ve o vakit müthiş muhalefetlere maruz kalmıştı. Demek ki ev kadınlarının ücreti meselesi ikide birde tazelenmektedir. Erkeklerin aklına sığmıyan şey nasıl olub da kanunun kendilerini kanlanna ücret vermeği mecbur tutabileceğidir. Yiyeceklerini veriyorlar, mesken veriyorlar, kudretlerinin yettiği derecede giydiriyor lar. Bunların üstüne bir de harclık veriyorlar. Bütün bunların üzerine bir de ücret mi versinler? Fakat Bayan Roosevelt erkeklere: « Kabadayılığı bıraksınlar. Çünkü Amerika kanunlan iradlarma göreşimdi nzalarile verdiklerinden daha ziyadesini kanlanna vermeğe kendilermi mecbur edecektir.» demektedir. Bayan Ruzvelte göre başka bir noktai nazar da vardır. Bugün kanlann koca larından aldıklan neleri varsa bütün bunlar teberrü, daha doğrusu merhamet eseri olarak verilmiş gibidir. Bu hal kadınların kıymetini azaltmaktadır. Fakat ücret böyle değildir. Kanunun tayin ettiği bir haktır. Kadımn hakkıdrr. Birçok kimseler soruyorlar: Acaba bu yeni ekonomi esasmda ailenin felce uğ raması tehlikesi yok mu? Bayan Roosevelt bunun aksini iddia etmekte ve: « Bilâkis aileyi yükseltecek, herşeyi saat gibi intizama koyacak, müsrif kadın kalmıyacak. Çünkü erkek ücret ve rince kadımn süslerini yapmak mecburi yetinde olmıyacak. Kadın da aldığı ücretle ihtiyaclannı tatmin etmeği düşünecektir.» demektedir. İşte bu suretle mırıltı ve sızıltı da azalacaktır. Bu fikirlere taban tabana zıd fikirlerde bulunanlar da vardır. ilk defa kadına ücret vermek meselesi ortaya atılınca pek çok kadın kulübleri bunun aleyhinde kıyam etmişler ve bu halin kadın mevkiini, haysiyetini tenzil edeceği kanaatini ileriye sürmüşlerdi. Kadımn evinde yıptığı hizmetlerin kıymeti biçilemez. Bunlar ideal şeylerdir. Binaenaleyh herhangi bir tazminat veya ücretle dünyada bu hizmetlerin mukabilinın bdenmesine imkân yoktur diyorlar. Ev işleri için düşünen kadımn yalnız vücudü yıpranmı yor. Bunun fevkinde başka birşeyi daha mahvolmaktadır. Kadın canını da feda etmektedir. Sevginin körpe şiirini, sıcak şefkatini bilmiyenler insan yuvasını yapmak için kadımn sarf ve istihlâk ettiği hazineleri hissedemiyenler aile ha yatınin kutsiyetinden hiç birşey anlamamış olanlardır. Birçok kadın mahfilleri bu şekildeki fikirlerini izah için kadımn aile denilen mukaddes ocağa yaptığı hizmetin mukabilini kocasının vereceği para ile ödemek demek tıpkı çocuklann ana lanna karşı olan borclarını rasgele bir aylık vermekle ödiyebileceklerini iddia etmek gibidir, diyorlar. Ücretin evli kadımn mevkiini yükseltemiyeceginde bütün kadmlar ittifak etmektedirler. Ücret, kadımn mevkiini en aşağı dereceye indirecektir. Kadını hayat arkadaş lığmdan çıkanp evdeki hizmetçilerin başı olmak deregesine indirecektir. Filhakika bu iddialar da mantıksız değillerdir. Ev kadımn işi diğer hizmetçi ler gibi ücrete istihkak kesbedecek bir san'at değildir. Eskişehirde feci bir cinayet oldu Eskişehir (Hu susî) Sehrin kenanndakı Zehranın evinin b'nünde bir adamın bldürüldüğü zabıtaya verılen ihbardan anlaşılmış ve tahkikata baş lanılmıştır. Yapılan tahki kat ve tetkıkatta Odunpazarında kömürcülük yapan AÜnin Zehra ıle e .Maznunen yakala, nan bekçi Mehmea peyce zamandan beri vakıt geçirdıği öğrenilmiş ve bu cinayetin bir kıskanclık neticesi olduğu anlaşılmıştır. O mahallenin bekçisi bulunan Hacı Mehmed zan altına alınarak tevkif ediimiştir. Kuvvetle sb'ylendiğine göre Aliyi bekçi Hacı Mehmedin vurduğu anlaşılmıstır. M. TURHAN TAN Fransada öldürülen İtalyanların esrarı Fransada, fasizm aleyhtarlığı hareket nin reisi Carlo Rosselli ile kardeşinin tuzağa düsürülmek suretile fcci bir kilde öldürüldüklerini dünkü nüshamızda yazmıştık. Bu hususta yapılan tahkikat ilerledıkçe, ortaya bazı şayanı dikkat hakikatler çıkmaktadır. Evvelâ, Carlo Rosselli'nin cebinden, onun daima yanında taşıdığı bir takım mühim evrakın çalmdığı sabit olmuştur. Bu evrak, mahrem bazı vesaikten mürekkeb olup, dostlanndan bazısınm siyasî faaliyetlerine aid bulunuyordu. Buna mukabil kardeşinin üzerindekî eşyaya katillerin el sürmemiş olmalan, cinayetin bilhassa Carlo hakkında tasmim edıldiğini göstermektedir. = . Maktullerin yanında bulunan kama nın, oraya, göze görünmesi için sure mahsusada bırakıldığı hakkında da bü kanaat vardır. Kamanın üzerinde ma" mürekkeble yazılı R. Froi Fascisti iba resi, söylendiğine göre, bu kamanın kanh bıçaklı bir düşmanı öldürmeğe mahsus olduğuna alâmettir. Diğer taraftan, 1936 nisanında, Z a natta isminde bir adamın, Carlo Rossel « li'yi öldürmek üzere faşist casusluk teşkilâtından emir, para ve silâh almış olduğu rivayeti de dolaşmaktadır. Bütün bunlara, Carlo'nun, kardeşî tarafından yapılan teşebbüsat neticesinde faşist hükumetince affedildıği ve yakında îtalyaya gitmeğe hazırlandığı şayiası da inzımam etmekte ve siyasî mahiyet taşıdığma hiç şüphe olmıyan bu cinayete büsbütün esrarh bir şekil vermektedir. Tramvaylardan atlıyanlar Dün Eminönü civarında tramvaylardan atlıyan 44 kışi yakalanmıştır. Bunlardan 27 tanesi para cezası vermiş, diğerleri Adliyeye teslim edilmiştir. Son bir ay içinde tramvaylardan athyanlardan 500 lira para cezası alınmıştır. Muallim muavinliği imtihanları Uşakta güzel bir stadyom yapılıyor İstanbul Kız lisesi binasında orta mekteb muallim muavinliği imtihanlarına dün de devam edilmiştir. Dün tarih, coğrafya. yurd bilgisile içtimaiyat imtihanları yapılmıştır. Bu kola isimlerini kaydettirenlerden yalnız 12 kişi [*] Geçenlerde bir gazete haberi olarak dünkü imtihanlara iştirak etmişlerdir. Kuvvetli ışıklar altında bu geniş salo oğrendığıme gore Halkevinin teşebbimı ve Bugün de riyaziyeden imtihanlara denu dolduran halk, zarif suvare hıvaletlerı, hususî idare yardımıle üç cild olarak mülvam edılecektir. temiz frak ve smokinlerile umduğumdan kiye müfettışlerinden (Basri Fonyar) elile bir Diyarbekir tarihi yazümış. Bu haber daha zengin bir manzara arzediyordu. Kadmcağızı ensesinden beni çok sevindirdi. Muteşebbis, emektar Fakat bu kesafeti teşkil eden zevat An ve yardımcüan tebrik ve teşekküre lâyıkyaralamış kara ve Istanbulumuzun yüksek toplan tır. Ve demek kı benim yukarıda bir yıl Evvelki gece saat 11,30 da Kadriye tılannda görülebilen halk tabakası kadar evvelki notlarımdaki gördşlerım ve bekleyişlerim doğru imiş. Ş. Ç. admda bir kadın evine gitmek üzere Faseçkin ve sosyete adabıni hazmetmiş intihde Mustafapaşa caddesinden geçer sanlardı. Halkevinin yetiştirdiği musiki ken karşısma arabacı Turan çıkmış ve Balo heyetinden aynlmış bir caz kendisine aykadına söz atmağa başlamıştır. nlan yerde hazırlanmıştı. Bir gelin güveKızılay cemiyetinin Kadıköy şubesi Kadriye, yoluna devam edince Tu yi büyük bir nezaketle hâlâ misafirlerini bu sene bir yaz balosu vermek üzere haran kızmış ve: karşılamak ve ağırlamakla meşgul.. Ni zırlıklara başlamıştır. O muhit için her « Vay sen bana aldırış etmiyorsun hayet caz başladı, sahada dönen çiftler yıl tatlı bir hatıra teşkil eden bu yaz ha!» diyerek hamil olduğu bıçakla kabalosunun yapılmakta bulunan hazırçoğaldı. lıkların pek şümullü ve pek ciddî ol dmcağızı ensesinden ağır surette yara Bir cenub ve do|u ilimiz olan Diyar masma göre bu sene çok daha güzel lamıştır. Yaralı tedavi altına alınmış, kaçan bekirde gördüğüm bu sosyal yücelik ve ve çok daha parlak olacağı anlaşılmakTuranın aranmasına başlani|iı§tır. hareket göğsümü kabartırken diğer ta tadır. Uşak (Hususî) Temmuz ayının son haftasmda Manisa, Denizli, Kütahya, Afyon ve şehrimiz atletlerinin karşılaşacaklan stadyom, Türk Spor Kurumile belediyemizin himmetile hemen hemen ortaya cıkmış bulunmaktadır. Futbol sabesını çeviren dört yüz metroluk pist ile tribünlerin inşaatında her gün yüzlerce amele çalışmaktadır. Herşey hazırlan • dıktan sonra Uşak stadyomu garbî Anadolunun şirin spor yapılarından biri ola caktır. Gönderdiğim resim inşaattaki hummalı faaliyetten bir safhayı göstermektedir. i