28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 4 Mart 1937 [ Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî icmal Tarihî tefrika : 47 Yazan : M. Turhan Tan (Tercüme ve iktibas edilemez) Müstehçen görülen bir şarkı Birçok san'atkârların muhakemesine başlandı «Balıkçılar» isimli bir şarkının plâğı Müddeiumumilikçe müstehçen addedilerek plâğın satışı menedilmiş ve plâğın güftesini yazan, şarkıyı söyliyen ve plâğı satanlann muhakemesine dün ikinci ceza mahkemesınde başlanmıştır. Maznunlar arasmda muganniye Safiye, h>estekâı Sadettin, Artaki, Nazmi, Kemal, Mahmure Şenses, Neriman, Rifat, Jak, Muradyan ve Post bulunuyordu. Müddeiumumiliğin okunan iddiana mesinde bu eserin, güftesi Lâz taklidli ve san'at eseri olmaktan uzak ve halkın ar ve haya duygularını incitici mahiyette bir ş.arkı olduğundan bahsediliyor ve amilleri hakkında matbuat kanununun 31 inci maddesi ve ceza kanununun 426 427 nci maddeleri delâletile dava ikame edildiği bildiriliyordu. Müddeiumumıli ğin iddianamesi okunduktan sonra evvelâ bestekâr Sadettin isticvab edılmiş ve şunları söylemiştir: « Bir eser kül halinde mütalea edilir. Bu şarkı, kül halinde müstehçen değildir. Trabzonda balıkçılar iyi avlan dıkları ve bereketli mahsul aldıkları za man sevincden coşarlar. İşte biz de bu sevince tercüman olmak istedik. Bu pîâk bir senedir piyasadadır ve kimse gelip itiraz etmemiştir. Bilâkis herkes çılgınca alkışlamıştır. Müstehçen olsaydı dınli " yenlerin yüzleri kızarırdı. Bildiğime göre bu vak'a şoyle doğmuştur: Trabzor. da yanyana bulunan iki rakib kazinodan biri bu «Balıkçılar» şarkısını çaldırmağa ve okutmağa başlamış, müşteriler, şarkının söylendiği kazinoya gitmişler, bunun üzerine diğer kazinocu Müddeiumumiii ğe, rakibi olan kazinonun müstehçen sarkılar söylettiğini ihbar ederek şikâyet etmiş. Trabzon Müddeiumumiliği îstanbul Müddeiumumiliğine bir tezkere ile müracaat ederek bu plâğın «Matbuat bürosu» ndan geçip geçmediğini sormuş ve İstanbuldan «mahzur görülmemıştır» tarzında cevab verilmişti. Binaenaleyh niçin şimdi müstehçen deniyor. Bu plâ ğm satışının menedılmesı hazıneyı de aIacağı birçok vergiden mahrum etmiş tir.» Bundan sonra diğer maznunlar »stîc • vab edilmişler, bunlar da plâğın müstehçen olmadığını söylemişlerdir. Muhake ~ me karar icin 27 marta talik edilnvstir. Hünkâr karısına cevab verdi: Benimle sen sağ olalım Hurrem. Biz öldükten sonra varsın cihan yıkılsın! Bir ana, o kadar ıstırablar çekerek dün* yaya getirdiği yavrusunun gencliğine doymadan öleceğini bilip dururken lö " ğusa döşeğinde sevinebilir miydi, güler miydi, bahtiyar görünür müydü?.. Evet, saadeti felâket telâkki eden şu kadın haklıydı. Fakat tahta çıkan her Padişaha kardeşlerini öldürmek hakkını veren kanun da söz götürmez bir idare zaruretine tercüman oluyordu. Çünkü iki yüz yirmi yıllık bir tarihe sahib olan Os" rnanlı devleti, kardeş kavgalan yüzünden büyük muhataralar geçirmişti. Her şeh zade, büyüklük haklanna ve küçüklük borçlarına kıymet vermiyerek tahtı ele geçirmek istiyor ve isyanlar tertib ediyordu. Fatih Sultan Mehmed, bunun önünü almak ve devletin parcalanmasına meydan vermemek fikrile Padişahlann erkek kardeslerim öldürmelerini kanunî veci beler arasına sokmuştu. Bununla beraber post kavgalarının önü gene alınmış de ğildi. Bizzat Fatihin oğlu Cem, babası ölür ölmez büyük kardeşine karşı harb açtığı gibi Beyazıdın oğulları da daha babalarının sağlığında taht için mücade" Ieye girişmişlerdi. Saltanat, şu vaziyette, bileği pek olana mukadder görünüyor " dü. Nitekim, Yavuz, yaşça en küçük olduğu halde kendinden büyük şehzadeleri ve hatta babasını gidermiş, tahtütacı ele geçirmişti. bir yara demek olacağını düşünmekten ileri gelen iç sıkıntısını gidermek için sevgili nedimine sığınmak istiyordu. Kula ğını dudağa değil kaJbe çevirmeği bilen, dilin söylediklerinden ziyade ruhun sessiz nutuklarından mana çıkarmakta mahir olan nedimini görmekle ve onun sazını dinlemekle sinirlerini yatıştıracağını, karanlrklara bulanmış kafasını aydınlata cağını umuyordu. Fakat îbrahim, yeni sarayında ve he~ nüz yüzyüze geldiği eşinin yanındaydı. Kendisi de oraya mı gidecekti? . Kısa ve çok kısa bir düşünceden sonra kararını verdi, nedimini gerdekten saraya getirtti. Verdiği emrin nedimine ulaştınlması ve onun giyinip kuşanıp yanına gelmesı için geçen zaman, kendine bitmez tükenmez gibi görünmüş ve İbrahimin eşik üstünde görünüşü de sonsuzluğuna inanılan bir gecenin ansızın güneşe kavuşması gibi içıne ferahlık getırmışti. Ankara Küçük San'atlar sergisinde kazananlar Dün Ticaret Odasmda merasim yapıldı ve ikramiye, mükâfat, diploma kazananlara mükâfatları verildi Almanya ve eski müstemlekeleri Imanyanın mukadderatma hâkim olan Hitler, son nutkunda, Almanyanın, garbî Avrupa devletlerinin arazisinde ve bu devletlerin müstemlekelerinde gözü olmadığını, lâ kin millî şerefin ve iktısadî zaruretin icabı olarak eski rnüstemlekelerinin kendisine iadesini kat'î olarak istediğini beyan etmişti. Alman devlet şefi Almanyanın bu dileğini söylemekle kalmıyarak bunu, eski Alman müstemlekelerinin taksimi esnasmda aslan paymı almış olan îngiliz İmparatorluğuna bildirmek ve lâzım gelen teşebbüslerde bulunmak üzere Rib bentrop'u Londraya göndermişti. Almanyanın müstemlekelere aid di •* leklerini siyasî sahada tahakkuk ettirme ğe geniş salâhiyetle memur edilen ve millî sosyalist partisinden dahi dış politikaya aid işlerde sözü geçen mumaileyh Lon drada evvelâ Hariciye Nazırı vekili Mührühas Lorduna Almanyanın eski müstemlekelerini geri istediğini ve bunun sivasî ve iktısadî sebeblerini hususî su rette bildirmişti. îngiliz Hariciye Nazın mezuniyetinden döndükten sonra Alman elçisi, Almanyanın dileğini ona da anlatmıştı. Londrada neler görüşüldüğü, müzakereler gizli tutulmuş olduğundan, belli değıldır. Almanya, şımdılık îngıltereye a çıkça meydan okumaktan çekindiğinden birçok sebeblerle İngiltere tarafından derhal kabul edilmesi beklenilmiyen bir davada, uzun sürecek müzakerelerin alenî olmasını muvafık bulmamıştır. Ingil tere dahi, son zamanların en nazik ve mühim bir meselesinin bütün dünyanın gözü önünde münakaşasını ıstememiştir. Eski Alman müstemlekelerinin iadesi, İngiliz İmparatorluğunun yalnız siyasî tasavvurlari noktasından değil maddî menfaatleri cihetinden dahi çok alâkadar bulunduğu bir iş olduğundan, Londrayı çok düşündürmektedir. Almanyanın e • • linden alman ve guya manda şeklinde idare edilen, Afrika kıt'asının birçok yerJerıni ve Okyanusya kıt'asının en mühim ve zengin taraflarını işgal eden 2 milyon. kilometro murabbaı genişliğindeki eski Alman müstemlekelerinin dişe dokunur iyi yerleri kâmilen İngiliz İmparatorJuğu elindedir. Alman müstemleketerindeki mantla usulü yakınşarktaki memleketler deki mandalara benzemez. Bunlar, üçüncü derecede sayıldığından doğrudan doğruya müstemleke idaresinden farksızdır. Ribbentrop Londradaki teşebbüslerinden aldığı intıbaları bildirmek üzere Almanyaya döndükten sonra yeni Leipzig panayınnın gayet zengin ve öğretici bır şekilde hazırlanan müstemleke şubesini açtı ve Hitler partisinin iktısadî politika encümeninde mühim bir nutuk söyledi. Almanyanın Londra sefiri, ingiltere, Amerika ve Fransanın, Umumî Harb den sonra, Almanyanın yaşıyabilmesi için yegâne kalan yola, yani ihracatlnı inkişaf ettirmek teşebbüsüne ağır güm •* rük resimleri ve kontenjan usulile sed çe* kerek autarchie (otarşi) denilen her devletin kendi iktısadî menabiile geçin •> mek yolunu açtıklarını söyledi ve bu üç büyük devletten her birinin tükenmeı ham madde membalarına ve geniş dahilî piyasalara malik bulunduklarındart tuttukları yol kendileri için, bir derece iyi olsa da Almanya için çok fena olduğunu ve şimdi de, Almanyanın ham madde ihtiyaclarını dahilden temin için hazırladığı dört senelik plânı otarşi sayarak bundan vazgeçmesi şartile kendisile iktısadî anlaşma yapmak istediklerini an* lattıktan sonra dünyadaki bütün fenalıgiri milletlerin bir kısmının çok zengia va müreffeh yaşadıklan halde, diğer bir kıs1 mının en iptidaî ihtiyaclarını temin etmefc imkânından mahrum edilmiş olmalann dan ileri geldiğini ve bu muvazenesizliğî düzeltmek için Almanyanın bir taraftari dört senelik plânla kuvvetini toplamak, diğer taraftan da eski müstemlekelerinî almak zarureti karşısmda bulunduğunu işaret etti. Ribbentrop, son söz olarak ta bey « nelmilel sulh havasının esmesini yukari" daki iki esasın tok milletler tarafındaa kabulüne vabeste olduğunu kaydetti. Böylece Almanya, bundan sonra dünya sulhu işinin bozuk gitmesinden hangi tarafın mes'ul olacağını ihtar etmiş bulu * nuyor. Mükâfat tevsünde bulunanlar ve bir bayana ikramiyesi verilirken 29 birincitcşrinde Ankarada açılan ve büyük bir muvaffakiyet temin eden kü çük san'atlar sergisinde ikramiye, madalye ve diploma kazananlara bu hediyeleri dün Ticaret Odasında merasimle veril miştir. Odanın büyük salonu 150 kadar küçük sanayı erbabile dolmuş, bir kısmınl salon istıab edemediğinden dışarıda kal mışlardı. İktısad Vekâleti namına Baş müfettiş Hüsnü Yaman, Oda idare heyeti azaları ve daha bir çok zevat hazır bulunuyordu. Saat 15,20 de Vali ve Belediye Reisi Muhiddin Ustündağ Odaya gelerek içtimaı açmış ve: Hünkâr ilk defa olarak sevgili vezi " rini, gözünün bebeği yerinde tuttuğu nedimini. gürbüz ve yakışıklı eniştesini harem dairesinde kabul ediyordu. Bu, o güne kadar hiçbir Padişahın hiçbir vezire lâyık görmediği bir itimad nişanesiydi. îbrahim de vaziyetin inceliğini kavradı ğından büyük bir heyecan geçiriyordu, yüzünü yerlere süre süre şükranını sunu" yordu. Demek ki ziyayı henüz gören, havayı Sultan Süleyman, ilişrk edilmediği tak" henüz teneffüse başlıyan, gıdayı henüz dirde sonu gelmiyeceğine emin olduğu alacak olan şu çocuk ta bir gün ya ken bu secdelerden kurtulmakta acele etti. dinden büyük kardeşinin emrile boğula'Bırak süriinmeği de, dedi, beni din~ cak, yahud o âkıbetten kendini korumak le. Yaptığın saray Haticenin olsun, sen içın silâha sarılacaktı. Onun hayat kay * her gece burada kalacaksın. gusile birlikte saltanat hırsına kapılarak Gözleri sevincden kararan îbrahim, adını taşıyacağı Yavuzf Selim gibi " ba" kekeledi: Sasına karşı da isyan etmiyeceğini kim te Ferman efendimindir! ıtn edebilirdi?.. Gündüz beraberiz, gece beraberiz. Hünkâr, henüz doğurduğu yavTusu " Yataklarımız da yanyana serilecek. Gönıun istikbaline ağlıyan karısına nasıl lüm böyle istiyor. Anladm değil mi? •tMİiyet vereceğini düşünürken ihtiyarsız * Fenrtan efendimindir!.. t\ • • bütun bu noktaları da aihninden geçirdi. Oyleyse, bir mindere iliş, yayına Padışahlar için baba olmanın zevk değil, yapış. (1) elem olduğuna yeni baştan kanaat getırHurremin löğusahğı işte böyle bir nedi, yeşil duvaklı kundağa gözünü kaytice de verdi. îbrahim ile Hünkârın müdırmaktan adeta çekinir oldu ve karısına, nasebeti ve teması büsbütün sıkılaştı. Arkırgın bir sesle cevab verdi: tık içtıkleri su ayrı gıtmez sözünü gerçek" Benimle sen sağ olalım Hurrem. leştiren bir yakınlık içinde vakit geçiri " Biz öldükten sonra varsın cihan yıkılsın!. yorlardı. Vücud ile gölge gibi birbirlerin" Şimdi orada da duramıyordu, sinirle" den ayrılmıyorlardı. Hünkâr, aşkından nıyordu. Löğusayı okşamak ve onunla u" bir zerre bile kaybetmemişti, Hur zun uzun konuşmak iştiyakından sıyrıl " remi gene eskisi gibi candan seviyordu. mış değildi. Fakat çouk, kundaklanmış Lâkın onun kırkını çıkanp ta yataktan bir tutam ete benziyen şu minimini mah ayrılacağı ve şuhluğunu ele alacağı güne luk, içıni sıkıyordu ve boş beşık gözüne, kadar yüreğını nedimine açmıştı. Kıvrak kollarını açarak ölüsünü bekliyen bir me nükteler ve berrak nağmeler dinliyerek, zar gibi soğuk görünüyordu. bol şarab içerek hayattan kâm almaya Bu sebeble ve hür havaya susamış bir çalışıyordu. mahpus heyecanile yerinden fırladı, kaç[Arkası var] mıya hazırlandı. Lâkin Hurremi de ağ(1) Baîyoz Piyero Bragadinonun mü lar bırakmak istemedı: verrıh Hammer tarafından iktibas oluııan Uyu, dedi, güzel güzel uyu, diva" raporunda şu satırlar vardır: «Sultan Süleymanla Veziriazamın mahnece kuruntuları kafandan at, yalnız bu" remiyetı o dereceyı bulmuştu ki bermutad günü düşün. Yarınla uğraşma. Bu, be~ yemeklerini beraber yedikten başka eknim değil, Tannnın da gücüne gider. serıya ayrumamak içın yataklarını bir ŞEHİR tŞLERl İsimleri değişecek sokaklar Sokak isimlerinin değiştırılmesile meşgul olan komisyon tetkikatına devam etmektedir. Yalnız yeni iâimlerin listesi Şehır Meclisinin bu içtima dev resine yetişemiyecektir. Bunun sebebi birbirine benzer sokak isimlerinin çok olması ve bunlann ayrılması için yeni isimler bulunmasmda müşkülâta tesadüf edilmesidir. Maamafih meclisin nisan devresinde bu işe bakılabilecektir. « Küçük el sanayiinde muvaffak olanlara madalye ve ikramiye verme me Bundan sonra Vali madalye ve ikrarasimini açmakla bahtiyanm. Bu muvafmiyeleri tevzie başladı. İlk olarak hem fakiyete erenlere şükranlarımızı sunan ikramiye, hem madalye ve hem de diplom.» ma kazananlardan gümüş islemecisi Ali Dedikten sonra söylenecek birkaç söhediyelerini aldı. Bundan sonra diğer zü olduğunu, fakat .hastalığı dolayısile san'atkârlara ikramiye ve madalyeleri bunlan Asım Süreyyanın okuyacağını tevzi edilmeğe başlandı. Atatürk mükâilâve etmiştir. fatım kazanan İsmail Hakkı 2000 liraKüçük san'at elbabımn takdir ve talti lık çekini ve hükumet mükâfatını kaza fe lâyık görüldüğünü söyliyen Valinin nan Sanyan 1500 liralık mükâfatını alırnutkunda şöyle denilmektedir: ken büyük bir alkış koptu. « İstanbulumuzun iş hayatında ferBlrhHa'n «AhYa 'Güzel Sah'atlar Akadî teşebbüs ve şahsî mes'uliyetlerine da demisinin iki kıymetli hocası İsmail Hakyanarak, yalnız, ince ve müşkül san'at kı tezhib'Ve* Nettftecfdin ciîdcilikten ikralarının müspet verimlerinden kuvvet alan, miyelerini aldılar. Dokumacılar namına mevcudiyetlerini batından batına yalnız Dokumacılar Birliği reisi Ayni Yılmaz bununla intikal ettiren bu mümtaz vatan madalye ve diplomayı alırken küçük sadaşlarla karşı karşıya gelmiş bulunmak nayiin himayesi gününü gösteren Büyük tan büyük bir haz ve bir îstanbul hem Önder Atatürke, İsmet İnönüne. İktısad şerisi sıfatile ayni zamanda büyük bir gu Vekiline ve Parti Umumî Kâtibine şükrur duyuyorum. ran telgrafları çekilmesini teklif etti ve bu teiclif, alkışlarla kabul edildi. Sizlerden istediğimiz hizmet yalnız Dün 130 madalye, 6870 liralık jkrabundan da ibaret değildir. Güzel san'atlarımızın verimini artırmak, memlekete, miye tevzi edilmiştir. küçük san'atlarla geçinen daha birçok vatandaşlar yetiştirmek, gene sizlerden beklediğimiz en mühim vazifelerden biridir. Büyük ve küçük sanayiimiz normal şartlar içinde yaşamağa muktedir olan, ancak tekniğin tekemmülünden, iktısadî muhıtın kendılerine arzettıği imkânlardan istifade eden ve buna istinad eden bir sanayi olacakhr. Bu itibarla, sizler için dahi gelecek zamanda en büyük istinadgâhınız kendi zekânız, kendi zevkiniz ve bugünün çok seyyal hayatına daimî surette intıbak kabiliyetiniz, ileri tekniğin sizlerde gösterdiği kolaylıklardan istifade hususundaki teşebbüsünüzdür. Kuvvet kaynaklarınız daima bunlar olsun, daima bunlardan istifade ediniz.» Alman kleringi Kızıltoprakta demir madeni varmış kesildikten sonra Vekâlet, takib edilecek Bir zat bu madenin imtihattı hareketi bildirdi yazını almak istiyor Hükumet, Almanya ile olan klering kredisinin kesilmesinden sonra bu işte ıhracat tacirlerimizin zarara girmemesi için ihracatçılann takib edeceği hattı hareke ti tayin eden ilk kararım vermiş ve teb liğ edilmiştir. Jandarma zabitliğinden müstefa Halil Fuad isminde birisi Vilâyete bir istida ile müracaat ederek Kızıltoprak, Fener mıntakasındaki geniş bir sahada demir ara ma imtiyazının kendisine verilmesini istemiştir. Bu zatın iddiasına göre kendisi Harbi Umumiden ewel Küçükçamlıca da Taşkuyu mevkiinde demir madeni keşfetmiş ve o zaman bir istida ile mü racaat ederek imtiyaz almıştı. Halil Fuad bunun üzerine bir îngiliz kumpanyası vasıtasile burada bulunan maden parçalan üzerinde tetkikat yaptırmış ve bulunan maden parçalarının % 75 derecesinde demiri ihtiva ettiği anlaşılmıştır. Fakat asıl damarın aranması için mühim bir sermayeye ihtiyac görülmüş ve bunun tedarikile uğraşılırken Harbi Umumî ilân edilmiş ve taharriyat yüzüstü kalmıştır. Terkos tesisatmda yapılacak ıslahat Terkos idare heyeti dün mutad toplantısını yapmıştır. Bu toplantıda önümüzdeki sene içinde şehrin muhtelif yerlerindeki şebekelerin genişletılmesi hakkında görüşülmüştür. Önümüzdeki •ene içinde esash surette tevsiat yapı .'acağı gibi Veliefendide de büyük bir su deposa inşa olunacaktır. Yapılacak işler arasmda Bakırköyünden sonra Adalarda da Arteziyen kuyulan açılmasi tasavvuru vardır. Ve kansını sevindireceğini umarak müjde verdi: Yavrumuzun adını Selim koydum. Rahmetli babamın adı. Inşallah onun gibi cihangir olur! Hurrem, kocasının kendini bırakıp sa" vuşmasından belki elemlenecekti. Onun, çocuğu kucağına almamasından da za " ten kızgındı. Fakat son sözler, yüreğine, tatlı bir inşirah getirdi. Yavrusuna Selim adını veren kocasının ona, Yavuzdan miras kalan tahtı da lâyık göreceğini kuruntulamıştı. Hünkârın, dua mahiyetinde sarfettiği kelimeler de bu kuruntuyu kuv vetlendirmekten geri kalmıyordu. Ondan ötürü kendini toplıyarak gülümsedi: birlerme yakın yaptırırlardı. Pefe az gün olurdu ki^en mühlm işlerle meşgul oldukları halde Padişahla Veziriazam, sabahtanberi tezkere teati etmemis ve o günün ak> şamını birlikte geçirmemiş olsunlar. ibrahimin musikide meharetı ve müsahabesinin lezzeti düşünülurse bu emsalsız teveccühe pek te taaccüb olunanıaz. îbrahim rumcadan baska farLsî ve italyanca da bilirdi, tarih ve coğrafya mütaleasını pek Türk dilini hâkim kılmak severse de en ziyade okuduğu clhangirleiçin alınacak tedbirler rin meşhur harblerıydi Yalnız karabet lerine değil, yaşlannm ve tabiatlerinin uyTürk tebaasının yabancı dille konuşgurüuğuna da müstenid olan su bağhlık mamaları hakkında alınacak tedbirler bozulmadan devam edip gidiyordu.» Beypazarında açılan Dikis Yurdu Tanrı, dedi, bir gününü bin etsin. Selim de, anası da sana feda olsun efem! O tebessümün tadmı yarım yamalak sezen ve yapılan duayı ise hiç duymıyan Hünkâr, löğusa odasından aynlmakta bariz bir tehalük gösteriyordu. Hurrem, bu yaman gidişin de farkında oldu, yeni baştan elemlendi. Kocasının gene sevgili nedimine koştuğunu anhyordu, için için kopürüyordu. O güne kadar yalnız gündüzlerini İbrahime bağlıyan Padişahın, şu löğusalık devresinde gecelerini de ona tahsis edeceğini düşünmek yüreğine ağır bil sızl vermişti. Sadrıazamı evvelce kuv Beypazan (Hususî) Burada gene vetli rakib görürken şimdi başdüşman kızlarımıza biçki ve dikiş öğretmek üzere sayar olmuştu ve kocasmı bunun elinden kurtarıp kendine hasretmek için her §eyi bir yurd açılmıştır. On ay devam edecek olan yurdun kurslarına büyük bir rağbet yapmağa karar vermişti. gösterilmektedir. Hurremin sezisinde isabet vardı. Pa~ Yukanki resim Yurdun ilk mezunla dişah, her doğan ve doğacak olan ço rını teşkil edecek olan gene kızlarımızı cuğun kendi fahatını, saadetini kaftatan müdürlerile bir arada gostermektedir. üzerinde tetkikata devam edılmektedir. Şehrin muhtelif yerlerinde ve bilhassa büyük caddeler üzerindeki dükkânlarm bir kısmmdaki bozuk türkçe ile yazıl mış olan tabelâlarm değiştirilmesi su retile işe başlanması muvafık görül mektedir. îstanbul. kalabalık ve dağı nık bir şehir olduğu için yabancı dille konuşanları kontrol hususunda müşkülâta tesadüf edileceği de gözönünde tutulrrtakrtadır. Esaslı müeyyedeler temin edildikten sonra işe başlanacaktır. DENtZ tŞLERt Deniz navlunlarmı tesbit edecek komisyon Denizyollarmın yeni yolcu ve yük tarifelerini tesbit edecek olan komisyon dün Deniz Ticaret müdürlüğünde top lanmıştır. Komisyona İktısad Vekâleti tarifeler bürosu azaları, Denizyolları idaresi erkânı ve Ticaret Odası mümes silleri istirak etmişlerdir. Dünkü top lantıda, nakliyat işleri ve navlunlar üzerinde alâkadarların umumî mütaleaları dinlenmiştir. Komisyon toplantılarına devam edecek ve sırasile yük ve yolcu ücretlerini tesbit edecektir. Komisyonun mesaisi on gün kadar sürecektir. Vali Muhiddin Ustündağ Ankaradan aldığı emir üzerine bütün ihracat tacir lerini bir toplantıya davet etmiştir. Bu toplantıda Vali, hükumetin bir tebliğini ihracatçılara bildirmiştir. Hükumet, bu günkü vaziyetten telâş edecek birşey olmadığını bildirmekte ve ihracatçılann ellerindeki stoklarını serbest dövizle muamele yapan memlöketlere ihracmı tavsıye etmektedir. Bundan sonra bu vaziyatin bir esbabı mücbire olup olamıyacağı tet • kik edilmiştir. Bu zat şimdi bunun imtiyazım iste İhracatçılar, Valiye bankaların da pa mekte ve menafiinin nısfını millî müdafaa ra verme ışini kestiğinden dolayı müşkül ile hava kuvvetlerine terke amade olduvaziyette bulunduklarinı, bunun için hü ğunu söylemektedir. Fakat mevcud bü kumetin daha süratli bir karar alarak kanuna göre demir madeni imtiyazı VeriMerkez Bankası vasıtasile müşkül vazi lemiyeceği kendisine tebliğ edilmiştir. Fuad Halil bu havalide vaktile yanaryetten kurtarılmalarını istemişlerdir. dağların mevcud olduğunu ve o civardaMuhiddin Ustündağ, bu hususu der ki suların iyi oluşunun demir madenının hal Ankaraya bildireceğini ihracatçılara tesirinden ileri geldiğini beyan ederek söylemiştir. bütün dünyanm dörtgözle aradığı demiTicaret Odasında yapılan toplantı rin burada mebzulen bulunduğunu ısrarla söylemekte ve topladığı bazı nümuneİhracat tacirleri Oda umumî kâtibinin leri gösjerrnektedir. nezdinde dün sabah toplanmışlardır. VÎLÂYETTE Vali Muhiddin Üstündağın iştırakile ikinci bir toplantı daha yapılmış. Bu topYeni fskân müdürü tstanbul Vilâyeti İskân müdürlüğü lantıda Oda reisleri, Oda umumî kâtibi, İktısad Müdürü Asım Süreyya da bu ne tayin edilen Ankara İskân müdürü Dr. Reşad şehrimize gelmiş ve işe başlunmuş ve ayni mevzu üzerinde yanm lamıştır. îstanbul İskân müdürü Nazmi «aat kadar görüşülmüjtür. de Ankaraya gitmıştir. Muharrem Feyzi TOGAY Cumhuriyet Nüshası 5 kuruştur. Hariç için 2700 Kr, 1450 » 800 » Yoktur Abone şeraiti Senelik Altı ayhk Üç ayhk Bir ayhk t Türkiye için 1400 Kr. 750 > 400 » 150 »
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear