24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 Şubat 1937 CUMHURİYET SON HABERLER... TELEFON TELGRAF ve TELSiZLE Halebde yapılan EDEBIYAT nümayişler için Andre Beyratta çıkan bir Fransız gazetesinin yazdıkları Beyrutta intişar eden fransızca L.Oirient gazetesi, Halbden aldığı şu mektubu neşrediyor: Haleb 27 Hayır, artık susmak devri geçti! Halebde, kânunusaninin 26 ncı salı ve 27 nci çarşamba günleri mektebliler tarafından yapılan tezahüratın sözde vatanperverane mahiyetlerini teşrih etmekten beni, ne beceriksiz kal mamın aczi, ne her işittiğimi gazeteye geçirmek hususundaki insiyakî isteksizlik, ne itirazı meslek edinenlerin çokluğu, ne de işittiği yalan yanlış haberlere körü körüne inanan efkârı umumiye menedebi lir. Annelere; yuva yapıcı babalara; nura, hakikate, adalete âşık genclere; ve nihayet, yarınki vatanm en faal işçileri olan, yarınım hazırlamak, imar etmek için ağır meşakkatler içinde çalışan mu allimlere hitab ediyorum; bütün hayır sahiblerine hitab ediyorum ve, vatanperverlik bahanesile, hür mekteblere hücum edip talebeyi zorla kendi aralarına al mağa, kız mekteblerini kuşatıp genc kızları saflarının önünde yürümeğe icbar eden ve tezahürat yapmağa yeltenenv ve buna da «sulhperver tezahürat» demek cür'etini gösteren bu vahşi, utanmaz, kaba tezahüratçılara alçaklık damgasının vurulmasını istiyorum. Gide'den bir tercüme Peyami Safa « Onlar yeryüzünde en çok iğrenc olanlardır, diye devam eder, onlardan, ne neviden olursa olsun samimiyet beklenemez; zira, ancak prensiplerinin yapmayı emrettiği şeyi yaparlar, aksi halde yaptıklarının kötü olduğunu zannederler. Başka? Başka, Menalque, dünü tamamile unutmak, her saati yeniden yaratmak davasında bir adamdır. Bütün hatıralarla beraber azablarımızı ve pişmanlıklarımızı da gömmek, yahud kendi tabirile: «Mumyalamak». Bütün minnettarlıklarımıza da paydos. Şüphe yok ki hatıralarımızla beraber ahlâkımızı da gömmüş oluyoruz. Bu kitabm yazıldığı 1902 tarihlerinde Nietzsche ahlâkiyatına aid fikirler bütün Avrupa havasmı dolduruyordu. Belki yeni birşey söylemediği için bu eser denn bir sessizlikle karşılandı. Tercüme kitablar arasında Andre Gide, Türk okuyucuları tarafından aranan bir imza telâkki ediliyor. Bu muharrir yalnız bizde değil, memleketinde de her zaman kendisinden bahsettirmenin ustalığına sahibdir. Bunun için pek sade bazı usuller kullandığını bilmeliyiz: Âdetlerin ve an'anelerin dikine gitmek, Rousseau'nun itiraflarını halkın önünde uçkur çözmeğe kadar ileri götürerek samimiyet şampiyonluğu elde etmek, asrın havasında yüzen moda fikirleri yakalıyarak edebiyatta «lanse» etmek, kafa buhranı geçiren toy ve körpe nesillere ihtiraslı bir nihilizmin, bir septisizmin, anarşiye çalar bir ferdiyetçilikle, sonra komünizmin ve bütün bu akideleri birbirine zaman zaman bağlayıp çözerek herkesi daima «namemul» karşısında bırakan ilmik oyunlannın envamı göstermek... Işte bir isterik fikir adamı ki bu oyunlarında samimî değilse bıle, zamanının havasını dolduran fikirlerin kendi üzerindeki tesirlerini aksettirmekte de sahte değildir. Asrının her tesiri altında kalan tek bir Fransız kafası aranırsa bu Gide'i göstermek mümkündür. Sovyetler Rusyasına gidişi bir tesirin neticesi olduğu kadar, oradan yüzünü ekşiterek dönüsü de başka bir tesirin neticesidir. Belki bunun için, kendisi tesirleri en hararetle müdafaa eden muharrir olmuştur ve tesir altında kalmanın müstakil bir hüviyet teşekkülüne mâni telâkki edilmesine muarızdır. Hüviyetinin oyun ve samimiyet taraflan bilinmek ve aynlmak şartile Andre Gide'in tercüme kütübhanelerimizde büyük bir yer almasına taraftanm. Bize geçen asrın devrettiği ve bu asnn da üstüne koyduğu bütün canlı meseleleri yaşamış, birinden ötekine sıçrıyarak bazan çok sevimli ve hayret verici perendeler atmış bir muharrir olarak «L'immoraliste» müellifi, her eserinde, uyuklıyan şüphelerimizi ve meraklanmızı meharetle dürlüklemesini bilir. Remzi Kitabevinin «dünya muharrirlerinden tercümeler serisi» nin ikincisi olarak çıkardığı İmmoralist, «Dar Kapı» ve «Dünya Nimetleri» tercümelerinden sonra Andre Gide'in türkçeye üçüncü davet edilişidir ve okuyucu tarafından iyi bir kabul görmeğe devam ettikçe bunu bir dördüncüsünün takib edeceğine de süphe yoktur. IHEM NALINA MIH1NA M. Göbels manidar ve mühim bir nutuk söyledi ((Bugünkü Almanya, her zamankinden daha sağlamdır. Bolşevizmi imha ettik!» \Pa$taraf i 1 tnci sahifede} man hükumetinden izahat istemiştir. Ayni gazeteye göre, Alman hükumeti, müphem ve umumî beyanatı ihtiva eden ve Belçika ile Holandaya sarih hıç bir teklifi muhtevi olmıyan 30 mart tarihli muhtırasına atfen izahat vermiş tir. Gazete bu izahatla Almanyanın kaçamaklı bir yol aramış olduğunu iddia etmektedir. Hükumet mehafilinden. Almanya mn müphem ve şarta muallâk teklif lerinin İngiltere ile Fransamn sarih tekliflerile ayni plâna konulması beyan edilmekte olduğu rivayet edilmektedir. i tngiltere ve Almanyanın müstemleke talebleri Londra 5 (A.A.) İngiltere hüku meti müstemleke talebleri hakkında müzakereye girişmeli midir, yoksa Berlinden bu hususta sarih talebler gelin ciye kadar hiçbir teşebbüste bulunma dan beklemeli midir? Kabine, hali hazırda bu iki şık ara sında tereddüd etmektedir. Zannedil diğine göre, kabinenin son içtimaında M. Neville Chamberlain, Sir John Si mon ve Sir Samuel Hoare itilâf ümid Amerikadaki grev Malaga önünde vahim bir şekil aldı harb devam ediyor Bu yüzden hükumetin yeni bahriye programı tatbik edilemiyor Vaşington 5 (A.A.) Hükumet ile demir sanayicileri arasında çıkan ihtilâf yeni deniz insaatı programını işgal ettiği gibi, grevler dolayısile esasen gergin bir halde bulunan endüstri vaziyetini daha vahim bir hale koymaktadır. Walshhealey kanunu, hükumet sipa rişleri alan fabrikalarda kırk saatlik hafta mesaisini mecburî kıldığmdan. bunu tatbik etmek istiyen sanayiciler hükumet siparişlerine iştirak etmemektedirler. Bahriye Nezareti iki milyon 735 bin kiloluk bakırı münakasaya koymuş ve ancak şayanı kabul 885 kilo için teklifler almıştır. Ayni nezaret 25 milyonluk çelik için ise şayanı kabul bir teklif almamıştır. Bahriye Nezareti, istediği malzemeyi tedarik edemediği müddetçe otuz beşer bin tonluk iki zırhlının inşasına başlanamıyacaktır. Nevvhamshire tezgâh lan tamamile muattal bir halde bulun maktadır. Bahriye Nezareti kırk saatlik hafta mesaisi kanununun çelik hususun da muvakkaten kaldınlmasını Mesai Nezaretinden istemiş ise de Misss Perkins buna taraftar gözükmemektedir. îşçi lideri Levvis ise tamamile muarızdır. Otomobilciler grevi devam ediyor Detroit 5 (A.A.) Otomobil en düstri patron ve amele mümessilleri ara sında yapılan yeni bir toplantıda muslihane hal sureti bulmak yolunda çalışıl dığı söylenmiş ise de elde edilen terakkiler hakkında hiç kimse beyanatta bulunmamaktadır. Mahkemenin tahliyesini emrettiği iki fabrika hâlâ grevcilerin işgali altında bulunmaktadır. Büyük bir ger ginlik hüküm sürmektedir. Üç bin asker her ihtimale karşı hazır bulunmaktadır. Fransa da deniz kuvvetlerini artırıyor Londra 59 (A.A.) Daily Telegraph gazetesine göre, Pariste yeni bir deniz silâhlan programı hazırlanmaktadır. Bu programa göre, otuz beşer bin tonilâtoluk beş zırhlı yapılacaktır. Bunların ikisi inşa halindedir. Bundan başka on beşer bin tonluk iki tayyare gemisi, sekiz bin tonluk on kruvazör ve birçok torpito ve denizaltı gemisi de yapılacaktır. Yeni inşaatın mecmu tonilâtosu 273 bin tonilâtodur. lerini büsbütün kesmeden evvel M. Hitlerle uyuşmak için her çareye başvur mak lâzım geldiği kanaatini izhar eylemişlerdir. Ancak bu üç nazırın Almanyanın müstemleket taleblerini terviç etmek fikrinde olduklan manasının çıkarılmaması lâzımdır. Bununla beraber Almanya hükumeti tarafmdan ileri sürülen tekliflerin her noktadan tetkiki lâzım geldiği, çünkü İngiliz efkârı umumiyesinin Almanyanın müstemleke taleblerine karşı bir dereceye kadar müzahir olduğu kaydedilmektedir. Diğer cihetten Hariciye Nezareti. M. Hitler tarafından söylenen nutkun yeni müzakerelere başlamak için faydalı esasları ihtiva etmediği kanaatindedir. Zannedildiğine göre müstemleke meselesi yakında İngiliz nazırlarile M. Von Ribbentrop arasmda vuku bulacak mülâkat esnasmda görüşülecektir. Her halde Nazırlar arasındaki fikir mübayeneti bir şekil ihtilâfından iba rettir ve kabine. müstemlekeler mese Mesele şudur: Kânunusaninin 26 ncı lesi hakkında müzakerelere başlamadan evvel Fransa hükumetinin fikrini al salı günü, saat dokuz sulannda, Sultaniye ve Fransız liseleri talebesile diğeı resmak hususunda müttehiddir. mî mekteb talebesinden bir nümayişçi grupu, aralarında Şam zimamdarların dan bazı kimseler de bulunduğu halde, Mariste frerlerinin idare ettiği Champaquat Fransız mektebine doğru yola çıkmışlardı. Şarkı söyliyerek, bağırıp çağırarak ilerliyen bu alay, içlerinden yirmi kişiyi mekteb müdürünün nezdine göndererek, mekteb talebesinin tezahüre iştirak etmesini istediler. Müdür, vaziyetin tavzihini istedi ve düşünmek üzere birkaç dakika müsaade rica etti. Fakat, o esnaBarcelone 5 (A.A.) Malaga'dan bilda bir düdük öttü ve nümayişçiler smıfladirildığine göre, bu mıntakanm bütün cephelerinde şiddetli muharebeler ol ra hücmu ettiler, rasgeldikleri eşyayı demaktadır. Asiler büyük bir tazyik yap virerek talebeyi kendilerini takibe zorlamakta iseler de hükumetçiler şiddetli dılar. Talebe, bu davete icabet etmek isbir mukavemet göstermekte ve mevzi temedi; fakat müdürün tavassutu ve mülerini muhafaza eylemektedirler. saadesi üzerine nümayişçileri takibe mecbur oldu. Mılliyeti belli olmıyan bir denizaltı gemisi Motril civarında Costa de Castll Vaziyet aynen budur. Talebe, sınıfyolunu bombardıman etmiştir. larından zorla çıkarılmıştır. Yoksa, bazı Malaga cephesinde beş hükumet tay gazetelerin yazdığı gibi müdürün mümayaresi, üç asi bombardıman tayyaresine naatına rağmen kendi arzularile nümayişhücum ederek bunlardan ikini düşür çi alaya iltihak etmiş değildir. müş ve birisini de yere inmeğe mecbur Nümayişçiler, saat 10 da Fransiscaiss etmiştir. Hükumet tayyarelerinden ikisi hasara uğramışsa da üssülharekesine papazların kolejine gittiler. Kolej müdürü, büyük talebenin çıkmasına müsaade dönmeğe muvaffak olmuştur. etti ve alay, bu talebenin iltihakile yoluna Bilbao hükumetçileri bir Almant devam ettiyse de, birdenbire tekrar geri kurşuna dizdiler döndü, ve küçük talebeyi, zorla mektebLondra 5 (A.A.) News Chronicle den çıkarmağa teşebbüs etti. Hatta bu agazetesinin Bilbao muhabirine göre mi rada elleri kırbaçlı adamlar, ağlıya ağlisler, asilerin saflarında çarpışırken e hya kaçışan çocuklan kovaladılar ve sir edilen Almanyah Baron Nudwig Eykapalı odalan, içlerine gizlenmiş talebe natten'i kurşuna dizmişlerdir. Bundan olup olmadığını anlamak için, bir bir amaada kânunusaninin dördünde esir eraştırdılar. Bu hengâmede muallimlerden dilen Alman tayyarecilerinden Gustav iki kişinin kolu kınldı. Schmidt bugünlerde muhakeme edile Ertesi gün, bu hâdiseler, aynen kız cektir. mekteblerinde cereyan etti ve kız talebe, Ademi müdahale komisyozorla nümayişçi kafileye iltihak ettirildi. nunun faaliyeti Hadisat meydandır, inkâr kabul et Londra 5 (A.A.) Bugün toplanması mez; gözlerile gören şahidlerin ifadelerf mukarrer olan tâli ademi müdahale komitesi geçen perşembe günü alâkadar ile sabittir. Buna vatanperverlik mi diyehükumetlere tevdi edilen sualnamelerin ceğiz? Medeniyet mi diyeceğiz? Hayır, cevablarına intizaren gelecek haftaya Vahşet, kabahk demek lâzım! Milletler Cemiyetinin kararına itiraz etmek arzutehir edilmiştir. Şimdiye kadar mahdud miktarda ce sunu kabul edebiliriz. Fakat, mekteb talebesinin, ne idüğü belirsiz müşevviklerin vab alınabilmiştir. peşine takılıp bütün sokaklarda bağırıp Mısırda kapitülâsyonlarmın çağırması hiçbir mana ifade etmez. He ilgası etrafında bir nota nüz yetişmeğe başladıkları çağda, çocukKahire 5 (A.A.) Burada tebarüz ların, siyasî tezahürlere iştirak ettirilme ettirildiğine göre, Mısır hükumeti kapitü sinde bir fayda tasavvur edilebilir mi? lâsyonlann ilgası hakkında verdiği ikin Bu hareket, müşevviklerin gayretkeşli ci notada, yabancı kelimesinin yalnız alâ ğinden, daha doğrusu zâfından başka bir kadar devletler «vatandaşlarına» tahsis şey midir? edilmesini ve bunun içine «mahmi» ve Temenni edelim ki bu hâdise, bu nevi yahud «tebea» nın kanştınlmamasım ta hâdiselerin sonuncusu olsun. Bu hareketleb etmiştir. Bu suretle Mısırda oturmak ler Suriyenin hakikî menafiine ihanetten ta olan birçok Faslı, Cezayirli, Tunus başka birşey değildir. lu, Maltalı ve Kıbnslı yerlilerle diğer muhtelif yabancı müstemlekeler tebeaları, yeni kanunda hiçbir hususî kayidden istifade eylemiyeceklerdir. İmmoralist Kitabın fransızca adı «L'immoraliste» tir; fakat mütercimi Şerif Hulusi, «Ahlıksızlık akidesini tervic eden adam» manasına gelen bu kelimeyi, besbelli, sadece «ahlâksız» diye tercüme ederek sakatlamak istemediği için, harf tarifini atarak ve imlâsını değiştirerek «İmmoralist» şeklinde lisanımıza maletmiş. Zaruret karşısmda mazur görülebilecek bir aykırılık. Tercümeyi aslile harfi harfine karş:laştırmadım, iki tarafa da bir göz attım, bazı aksaklıklar, hatta bazı mücerred kelimelerin pek yanlış anlaşıhşları göze çarpıyor; fakat okuduğum parçalarda mevzuu, manayı ve nâzım fikri bozan tercüme sakarhklarına teadüf etmedim; bilâkis, iki dil arasındaki uçurumlann üstüne mahirane köprüler kuran usta bir mütercim kaleminin delâletile bir taraftan öte tarafa emniyet içinde geçiyoruz. Güzel türkçelerini hatırladığımız bazı arabca kelimelere (meselâ izhar etmek yerine bazan göstermek denebileceğinin unutulması gibi) ihmallere ötedeberide raslamakla beraber, tercümenin umumî manzarası, bizi dilimizin hususiyetlerinden uzaklaştırarak yabancı bir nahvin ve şivenin gurbetinde bırakmıyor. Bizdeki tercüme nısbetleri içinde, îmmoraiis, «pekâlâ» nutu alabilir. Bu kitab, verem olan bir adamın, kansı tarafından hududsuz bir şefkat ve itina ile bakılarak iyi edildiği halde, kırmızı tükürmek sırası o kadıncağıza gelince bir takım iğrenc azamî haddinde iğrencihanetlerin peşinde kaşarak eşini mezara kadar yollıyan bir ahlâk düşkününün romanı olmak iddiasındadır. Bu ahlâksız bir münevverdir; işte kitabın bütün felâketi de buradadır: Yalnız, ahlâksızlığı fikirlerin ulvî plânma alarak mazur göstermeğe çahştığı için değil çünkü bu işi sistem veya san'at olarak, Gide'den evvel Nietzsche, O. Wilde, Dosteıevski ne yapmışlardır Fakat, bir hastalık ve seyyie romanının humma ve ihanet dolu atmosferini bozarak, insan etinin ve ruhunun birçok hamlelerini bize nazarî plânda göstermek ve tarif etmek istediği için, muhayyelemizi hayatla bir tempoda yaşatarak tabiat seyri içinde akıtmak lâzım geldiği yerlerde kuru tasvir veya makale şemalan halinde kaldığı için, bu kitab cansızdır. Aslını birkaç sene evvel okuduğum halde, ne mevzuu, ne kahramanlan, bende gölgesini olsun yaşadığım büyük bir tecrübenin silinmez izlerini bırakmadı. Müellifinin samimî olmak yolundaki cehdi ve yalnız bu cehid ve bu gayret, her zaman şarkılannı söylediği ve müdafaasmı yaptığı samimiyete mâni oluyordu. Bu kitab, hayattan aldığı bazı ilhamlan ve «reel» bazı kıymetleri inkâr edılmemek şartile, sırf birkaç sahifesinde iki felsefe kuklasını konuşturmak için yazılmış hissini verir. Bu kuklalar ne söylüyorlar? Işte, okuduğumuz romanm alelâde cansızlığını bize unutturmasını istediğimiz fikirleri bu sözlerde arıyacağız. Bu adamların (ki isimleri Michel ve Menalque'tır) ikisi de prensip düşmanıdırlar. « Prensip sahibi her insandan nefret ediyorum, der Michel. Menalque ta gülerek: On sekiz sene sonra... ünya politika âleminde meseie bitmez. Hele, yeni moda tabirile dinamik, kabına sığmıyan devletlerin faaliyeti devam ettikçe... Şimdi de Almanyanın müstemlekeleri, meselesi, politikacıların heyecanını kamçılıyor. Almanya, kendisine zorla ve müzakeresiz imzalatılan Versailles muahedenamesinin askerî ahkâmını, birer birerj yırtıp attıktan sonra, şimdi de müstemle' kelerini istemeğe başladı. Maium olduğu üzere, Büyük Harbin sonunda, zafer heyecanile mest değil de, bedmest olan birkaç politikacı, Avrupa' ve Asya haritalarını makaslayıp dururken Almanyanın müstemlekelerini de yağma etmişlerdi. Bunlar, zahiren, bir sulh peygamberi gibi, on zaid dört «Evamiri aşere» sile ortaya atılan, fakat hakikatte Amerika top tacirlerinin ve bankerlerinin İtilâf devletlerine verdiği milyarlan kurtarmak arzusıle yanan Wılson, Kilikya ile Silezyayı birbirinden farkedemıyecek kadar coğrafyası kuvvetli Lloyd George (Loyd Corc) Almanyayı mağlub edinciye kadar' «İhtiyar Kaplan» diye marufken Kayzerin memleketi mağlub düşünce sırtlanlaşan Clemenceau (Klemanso) idiler. Wilson, dört fazlasile on dört maddeyi ihtiva eden Evamiri aşeresinde arazi yağmasından bahsetmemişti. Onun için, bu işe bir şekil ve isim buldular ve tak' simin adını manda koydular. Wilson, • Almanyanın bu müstemlekeleri medenileştirme liyakatini gösteremediğini ileri sürerek Milletler Cemiyeti namına medenileştirme mandasınm başka devletlere verilmesine razı oldu. Lloyd George de pek ateşli surette Almanyaya hücum ederek Almanların müstemlekelerdeki yerli halka gayri insanî muamelede bulunduklarını iddia etmiş ve müstemlekelerin başka devletler tarafından idaresini istemişti. Clemenceau ise, Almanyayı elinden gelse haritai âIemden silecek kadar Alman düşmanı idi; o da, kabul etti. Neticede, Almanyanın Avrupadaki topraklarından beş defa büyük olan müstemlekelerının tak* simi ameliyesi yapıldı ve Lloyd George en büyük parçayı kendi aldı. İngiltere eline geçen bu müstemlekelerden Tanganika'da altın bulunduğuna göre, memleketi hesabına, kârlı bir iş yapmış oluyordu. Buraya kadar yazdığım, müstemleke yağmasının yarı ciddî, yarı şaka bir hikâyesidir. İşin asıl garib tarafı şudur: Aslan payını kendisine ayırmış olan Lloyd George Cenabları, yani vaktile Almanyanın elinden, müstemlekelerini çatır çatır almış olan adam, şimdi fikrini değiştirmiş ve Almanyanın en büyük dostu olmuştur. Bu coğrafya âlimi, kendi eseri olan Versailles muahedenamesini parçalayıp atan Hitler'in en büyük hayranlarından ve prestişkârlarından biridir. Alman müstemlekelerinin iadesi fikrini terviç eden ingiliz politikacılannın başında, şüphe yok ki Almanyanın bu eski düşmanı gelmektedir. Lloyd George, 1919 da hata ettiğini, on sekiz sene sonra, 1937 de anlamış demektir. Gahba şu politika dünyası, hatadan başka iş görmiyenlerle dolu!.. Bilbaoda hükumetçiler bir Almanı kurşuna dizdiler PEYAMİ SAFA İngiliz sarayında bir hâdise Londra 5 (A.A.) Ekseriyetle tefsirlerde bulunmaktan imtina etmele rine rağmen gazeteler dün yeni Kralın sefirler heyetini kabulü merasiminde M. Von Ribbentrop'un Nazi usulile selâm vermiş olduğunu kaydetmektedirler. Siyasî müsteşarlar ve Vekâletsiz vekiller (BaştaTafı 1 inci sahifede) kararnamesi ona göre tanzim ve tasdik olunur. Lüzumuna göre bir vekâlet için birden fazla siyasî müsteşar seçilebilir. Madde 4 Siyasî müsteşarların îcra Vekilleri Heyetinin içtimaına i§tiraki Başvekilin davetile olur. Vekiller Heyetinde reyler istişaridir. Madde 5 Siyasî müsteşarlar kendilerine tevdi edilen muayyen işlerden dolayı şahsî mes'uliyet yüklenmiş olurlar. Ancak bu işlerden dolayı Vekille rin Büyük Millet Meclisine karşı siyasî mes'uliyetleri tamamen bakidir. Madde 6 Mensub oldukları hüku metin toptan istifa veya iskatile siyasî müsteşarlarm vazifeleri de nihayet bulur. Ancak bir vekilin münferid istifa veya iskatı o vekâletteki siyasî müste şarın da çekilmesini intaç etmez. Madde 7 Siyasî müsteşarların va zifeleri umumî surette ve mes'ul veki lin direktifi dairesinde vekilin bizzat yapacagı bütün işlerde vekîle yardım etmek, idareleri kendilerine verilen muayyen vekâlet hizmetleri hakkında icab eden kararları vermek, vekâletin Bü yük Millet Meclisindeki işlerini vekiller namma takib ve intaç eylemek, vekillerin muhatab oldukları suallere vekil namma cevab vermekten ibarettir. Madde 8 Siyasî müsteşarların 7 nci maddede esasları gösterilen vazifeleri nin suret, derece ve nevileri İcra Vekilleri Heyeti tarafından aynca bir kararname ile tayin olunur. Madde 9 Siyasî müsteşarlara mebusluk tahsisatına ilâveten ayda 200 lira tahsisat verilir. Hâmid 86 yaşında M. Eden iki hafta tatil Londra 5 (A.A.) M. Eden, cumartesi günü, iki haftalık tatil müddetini geçirmek üzere cenubî Fransaya hareket edecek ve bu müddet zarfında kendisine Hariciye Nezaretind Lord Halifaks vekâlet edecektir. Dahiliye Vekili geliyor Ankara 5 (Telefonla) Dahiliye Vekili ve Parti Genel Sekreteri Şükrü Kaya bu akşam İstanbula hareket etti. Kendisi 9 şubatta tekrar Ankaraya dönmüş bulunacaktır. Romanya Hariciye Nazırı şerefine verilecek süvare Ankara 5 (Telefonla) Romanya Hariciye Nazırı şehrimizi ziyareti şerefine ayın 11 inde Ankarapalasta devlet erkânımızla kordiplomatiğin davetli bulunacakları büyük bir süvare verilecektir. M. Eden Pariste tevakkuf edecekmi? Paris 5 (A.A.) Oeuvre gazetesine göre, îngiliz Hariciye Nazırı Eden, Cote d'azur'e yapacağı seyahatten istifade ederek Pariste duracak ve Fransız hariciyesile mülâkatlarda bulunacak Daily Herald gazetesi, diyor ki: «M. Von Ribbentrop, takdim edil mek sırası gelince, Krala doğru ilerlemiş ve sonra durarak topuklarını bitiştirmiş ve sağ kolunu kaldırarak Nazi usulile selâm vermiştir. Bundan sonra ileri doğru üç adım daha atmış ve gene topuklarını bitiştirdikten sonra bir kere daha Nazi usulile selâm vermiştir. Bundan sonra yeniden üç adım atıp üçüncü defa Londra 5 (A.A.) İngilterenin An olarak topuklannı bitiştirmiş ve Nazi sekara hava ataşeliğine tayin olunan lâmmı tekrar etmiştir. Elmhirst bugün Türkiyeye hareket etmişKral Alman sefirinin selâmını iade ettir. Elmhirst İngilterenin Türkiye nez mek için eğilmiştir.» dine giden ilk hava ataşesidir. News Chronicle gazetesi de şöyle yaFransız Polonya dostluğu zıyor: Paris 5 (A.A.) M. Delbos, dün «Londranın diplomatik mahfillerinde akşam Fransız Leh parlâmento grupu tarafından Polonya sefiri M. Buka M. Von Ribbentrop hakkında bazı ensievvicz'in şerefine verilen ziyafette bir dişeler izhar edilmektedir. Sefirin vazi nutuk söyliyerek ezcümle demiştir ki: fesinde çok kalamıyacağı söylenmektedir. « Polonya ile Fransa arasındaki Muhafazakârlar partisinin azaları me bugünkü tesanüd yalnız bu memleketleyanında sefirin birçok nufuzlu dostlan rin mütekabil emniyetinin esaslı bir unsuru değil, ayni zamanda Avrupada u mevcud olduğu inkâr edilemez ise de mumî sulh ve sükunetin temellerinden bi kendisi îngilterede propaganda faaliyetridir.» lerinde bulunmakla itham edilmektedir.» İngilterenin Türkiye nezdinde ilk hava ataşesi Büyük şair Abdülhak Hâmid Büyük şairimiz Abdülhak Hâmid dün 86 yaşını idrak etmiştir. Bu münasebetle Universitenin muhtelif fakültelerine mensub yüzlerce gencın ımzasile üstadaj bir mektub gönderilmiştir. Gencler bui mektubda şöyle demektedirler: « İstanbul Üniversitesi gencleri sizin daha çok yıllara sıhhat ve saadet içinde ermenizi düeyerek elîeriniîi öperler.» Büyük üstadı biz de tebrik eder ve uzun ömürler dileriz. Irak elçisi mezunen Viyanaya gitti Irakın Ankara elçisi Naci Şevket me| zunen Viyanaya gitmiştir. Gelinciye ka> dar vazifesine Irak Başkonsolosu Gey lâni bakacaktır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear