Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CÜMÜUttİYET 3 Şubat 193T GRETA GARBO AŞIK Meşhur san'atkâr artık bütün esrarını kaybetmiş! Amerikan sinemacılığı ona garib kıyafeti ve daima gölgede kalan şahsiyetile bir muamma hüviyeti vermişti, lâkin günün birinde artist hakikaten sevdalanınca... Konya ovasmda bulunan su Şİmdilik günde 3200 ton su çıkıyor Yeni Türkiyenin Büyük Mübdii ve inkılâbları Türk inkılâbı, bütün inkılâbları geride bırakmıştır, bu inkılâbda, herşey, yalnız Mustafa Kemalin eseridir Ceza kammunda yapılan değişiklik IBaştaraft 1 tnct sahifede] bu fiilin işlendiği mahal kanunlannda da cezayi müstelzim olması şarttır.» Madde: 13; «Ağır hapis cezası mü ebbed veya muvakkattir. Müebbed S * lünciye kadar devam eder. Muvakkat bir seneden yirmi dört seneye kadardır.» Bu cezanm dört devrede çektirileceği de yeni lâyihada yazılıdır. Lâyihanın ikinci faslında cürüm ikaî için cemiyet teşkil edenler hakkındaki 313 üncü madde şu şekildedir: «Beş kişi veya daha ziyade kimse adliye veya âmmenin itimadı ve selâmeti veya adabı umumiye ve nizarriı aile veya şahıs veya mal aleyhinde cürüm işjem«k için bir cemiyet teşkil ettıkleri takdirde bunlann herbirisi yalnız cemiyet teşkilinden dolayı beş seneye kadar ağir hapis cezasile cezalandmllf. Eğer bu cemiyet efradı dağlarda ve kırlarda veya umumî yollarda dolaşlr, yahud içlerin den iki veya daha ziyadesi silâh tâşır veya emin bir mahalde silâh saklara 3 seneden 10 seneye kadar ağır hapse mahkum olur.» Konya (Hususî muhabirimizden) Konyada günden güne şiddetini artıran kar, buz ve soğuk her türlü faaliyetlerı sekteye uğrattığı halde yalnız bir ça lışma üstünde menfi tesirini gösteremiyor. Bu çalışma sahası, Konya ovasım sulamak için gösterilen gayretlerdedir. |Ba$m.akaleâen âevam\ ticaret kanunlan kabul edildigini, AlâVilâyetin muhtelit yerlerinde yapıl cumhuriyeti ilân etti. Ankarada top türkün emir ve işaretile memleketin tekmakta olan sondaj faaliyeti, ilk feyizli lanan Büyük Millet Meclisi, kendisi nik sahada da birkaç sene içinde büyük eserini Karamanda göstermiş ve o mın ni Devlet Reisliğine seçti. O zaman, terakkiler elde ettiğini, şimendiferlerimitakada bulunan tazyikli su, yeryüzüne sultanın himaye ve sahabeti altında zi kendimiz yaptığımızı, şeker, kibrit, çıkmıştı. Suyun çıktığı ve fışkırmıya başladıği yerdeki çallşmalara önemle umumî bir müslüman tesanüdü de tayyare ve «aire fabrikalan açtığımızı, devam oîunuyor. Sondaj bugün 199 un mek olan Sultân Hamidin «Islâm ilk defa olarak öz bir Türk sanayii ve ticu metroya inmiçtir. Derinlik ziyadeleş vahdeti» gayesi yerine ve İttihad ve careti kurarak millî vicdanın karşısına tikçe su artıyor. Şimdi bu sondaj yerin Terakkinin hakikî bir Osmanlı vata çıkardığımızı, halk kütlelerinin iş, kültür, den dakikada 220 litre su fışkırmakta nı kurmaktan îbaret bulunan «Os san'at bakımından terbiye ve tedrisine edır. Bu suların günlük yekunu 320 ton manlıhk» ideali yerine, halis Türk hemmiyet verdiğimizi, sanayi hıektebleri oluyor. Sondaj işlerine nezaret eyliyen nasyonalizmini, ilk defa olarak ileri açtlgımızı, istihsalin inkişafı için bir yükmütehassıslar aşağıya doğru inildikçe sürdü. sek iktısâd meclisi kurduğurhuzu, yüksek su miktarımn daha ziyade artacağına O, memleketinin bir birliğe, bir münevver tabakanın gârbın en yüksek di' kani bulunduklan için ameliyata de vahdete istinad eden bir millet olma mâğlarının ilmî ve fennî eserlerihi türkçevam ediyorlar. Her hangi bir ihtimalle aondaj BU derinliğini geçerek tekrar sını istiyordu. Bu, ırkî bir birlik o\ ye tercüme ettiklerini, Avrupakâri bir etoprağa kavuşacak olursa bunun elde masa bile hiç olmazsa siyasî, coğra konomik strüctür vücude getirdiğimizi, edilerı su için bir tehlike teşkil eylemi fî, kültürel ve manevî bir birlik ola ilk defa olarak Mehmedlerin, Alilerin yeceği mütehassıslar tarafmdan temin caktı. Atatürk, memlekete işte böyle motöde, mâkine ile, elektrik tesisatile olunmaktadır. Çünkü su derinliğinden bir yeni ideal, böyle bir yeni diıiplin meşışul olduklarını birer birer kuvvetli bir Eonra toprakta açılacak deliği çimento verdi. Ve ona, modern milliyetper üslubla kaydettikten Jonra diyor ki: ile kapatmak daima mümkün ve kolay verlik fikrini kabul ettirdi. «1923 ile 1936 arasında Türkiyemış. Mustafa Kemal, bundan sonra de olup biten şeylerin efini, dünKaramanda bulunan bu su, şimdi a serpuş ve ktyafet teceddüdünü yaptarihi asla, kaydetmerniştir. damakılh etüd edilmektedir. Suyun dı tı. 1 eylul 1925 te, Kastamortuda, ya şarıya alınacak miktarı tam olarak tesTürk inkılâbı, Fransız ihtian'anelere ve batil itikadlara meydan bit edildikten Bonra suyun tahtelârz lâlini, faşist ihtilâlini, hatta seyri t&kib oluharak kolayca muhtelif okuyarak yurddaşlanriın karşısına, Greta Garbo'nun son çevirdiği Lâdam o kuyular açmak ve fışklracak sulardan başında şapka ile çıktı, bir nutuk irad bolşevik ihtilâlini bile geride Kamelya fılmınden uç levha irtifade eylemek nihayet gün i§i ola ederek, fes, kalpak, «ank ve şalvann,! bırakmıştır. Çünkü, siyasî müe«Hollywood'da, Greta Garbo ve Ca larak yaratmak daha doğru olacaktı. caktır. bütün Asyai kıyafetlerin kalktıgmi seseleri, içtimaî münasebetleri, dinî therine Hepburn isimleri etrafında kıya Greta'nın, saçlan darmadağın, daima Dakikada 220 litre su veren ilk kuyu, ilân etti. taassubu, iktısadî hayatı değiştirmet kopuyor. Çünkü bu iki artistin ikisi muşamba giyen, ökçesiz kunduralı ve bu halinde kalsa dahi çiftçilerimizin yüŞapka giyrnek, ehemmiyetsiz te* mekle kalmıyan, bizzat âdetlere, cede esrarengizliklerini kaybetmişlerdır. pamuk çorablı bir tip olması lâzımdı. zünü güldürmeğe kâfidir. Çünkü daki ferruattan gibi, görünür. Halbuki bu miyetin manevî ve ahlâkî esaelanna Bu hâdise ile beraber, reklâm acentala Sokağa çıkmıyacak, silik, kendi halinde kada 220 litre su vefen bu kuyunun bir yenllik, Mustafa Kemal tarafmdan vanncıya kadar herşeyi değiştiren rmın bu isimler etrafmda vücude getir yaşıyacak, ne âşıkı, ne de herhangi bir günde fışkırttığı su 320 ton olacaktrr. tahakkuk ettİHlen teceddüd ve inkltek ihtilâl, yalnız Türk inkılâbıdır. Bu damar üstünde on Arteziyen ku • ihtirası olacaktı. Konuşmıyacaktı, hatta dikleri efsane de yıkılmış oîuyor. yusu açıldığmı düşünecek olufsak bu lâblarm netice itibarile en mühimleTürk inkılâbı, bir medeniyetten tebessüm etmiyecekti. Hulâsa, cinsî ca Bu hâdisenin ehemmiyetini, Holly on kuyüdan alınacak gündelik gu yeku rinden biridİr. Kendisi, bu yeni ser bafka bir medeniyete geçiştir. zibenin hissiz bir heykeli halinde yaşıyavvood nazannda nekadar mühim, neka nu 3200 tona baliğ olur. Günde 3200 puşu giyinciye kadar, şark, birbirine cakh. Bu inkılâbda, her şey biztonluk bir akar suyun, sulayabileceği düşman iki cepheye aynlmifh: Biridar hayatî bir mahiyeti haiz olduğunu Bu adam, bu fikrini derhal tatbik etti saha, çok geniş ve ziraate tamamen el si, müminleri, müslümanları, öteki zat ve yalnız Mustafa Kemaanlamak için, gerek Greta Garbo'nun, ve bu fıkri sayesinde milyonlar kazandı. verişli olmak itibarile de kâfidir. Şu i«e dinsizleri, hıristiyanlan ihtiva gerek Catherine Hepburn'un esrarengizlin eseridir. hklerinin ne mana ifade ettiğini bilmek Çünkü Greta Garbo ismi etrafmda bir ağ halde vilâyetin mezru araziyi, kuraklık eden bu iki cephe birbirinden «erpuşHer sahada ve ekseriya en buhgibi öriilen muazzam efsane bu adamın tan kurtarmak içm su aramak husu larile aynlıyorlardı. Şapka inkılâbinlâzımdır. ranlı vaziyetlerde, daima, takib edieseri, onun buluşunun neticesidjr. Greta sundaki gayreti müsbet neticesini verGreta Garbo, bundan on iki sene ka Garbo'nun kendisile, esrar dolu efsanesi miş ve Vilâyet Konyayı kuraklıktan dan sonra, bir müslüman Türkle hı lecek yolu çizen, tatbik edileeek usudar evvel, îsveç sinemalarında bir iki u öyle yekvücud bir hale gelmiştir ki, bu kurtarmak yolundaki çalışmalarında ristiyan arasında, görünüşte, fark lü kararla§tıran ve tatbikatı idare ek^lmadı. Bu haricî benzeyîşin ehem den hep Odur. Memlekete ve millete, fak rolde epeyce muvaffakiyet kazanmış efsaneyi o mu yaratmıştır, yoksa o efsa muvaffak olmuftur. Vilâyetin diğer taraflannda meselâ miyeti hesab edilemiyecek kadar bü bütün bu işleri yapmak için emir ve ve Hollyvvood sinemacılannın nazan dik ne mi Greta'yı bu şöhrete yükseltmi}tir t Dedebahçesi ve Altmapa semtlerinde yüktür. Çünkü şapka ile müslüman işaret veren yalnız Odur. katini celbetmişti. Hollyvvood direktör burası malum değildir. yapılân sondaj amelıyelerinden şimdi camiasına fikir hürrîyeti girdi. lerinden biri kendisile hemen bir kuntrat Mustafa Kemal, muharebe Greta Garbo, sinema perdesindeki ye kadar müsbet bir netice alınamamışMustafa Kemal, ayni zamanda kayaptı ve Greta, günün birinde Amerikaparlak hayalinin haricinde, hakikî haya tır. Fakat bu hal mütehassısların ümi dinlann peçesine karşı da harb ilân meydanlarıhda nasıl idise, ya geldi. tında, Amerikaya ilk geldiği günkü kıya dini kesmiş değildir. Esasen onlar bu etti. Türk feminizm davasının azim devletin başında da öyle ol» Greta'nın geleceği gün, kumpanyanm fetile dolaşan silik, muammalı kadm ola rnlfttakada tazyikli süyun 200 400 met kar şampİyonu ve müdafii olarak or mak istemiş, tam bir faaliyet direktörü, şeflerden birini onu karşılamak ro derinlik arasında bulunacağına ka rak kalmış, bütün arzülarını, bUtün e • • taya atıldı ve müslümanlığın kadın adamı, insanları sevk ve idanidirler. üzere vapura göndermişti. Adamcağız, mellerini gizli tutmuştur. Greta'nın, si lan erkeklerden ayıran manialannı bu yeni artistin, o zamana kadar binlerre eden bir önder olmuştur. nem a hayatına ilk adımını attığı zamaninkılâb mevzuu VİLÂYETTE devirdi. Yeni bir daima kendi şah Onün nutuklannda, merasim dolu cesini gördüğü, tanıdığı tiplerden birine ki bu kahbı kendi isteğile mi taşıdığiı bahsolduğu zaman, benziyeceğini tahmin edip dururken, karyoksa, onun da herkes gibi giyinmek, süssim ve kendi benliğini öne süren A cÜmleler yoktur, fazla ve lüzumsuz Pelemenk konsolosu şısmda, iri ayaklı, iri elli, solgun yüzlü, lenmek, gezmek, gülmek, yaşamak arzutatürk, 1925 te ilk Türk balosuna ri sözler yoktur. B o | lâf tantanası, kuVilâyette uzunboylu, sıska bir kız görünce hayreyaset etti. Zahiren, bir hiçten ibaret ru faiahat yoktur. Lisanı sade ve salan mı beslediği belli değildir. Greta, bü tstanbul Felemenk konsolosu dün tinden ağzı açık kalmıştı. Bu kızm başıntün dünyanın nazannda, hâlâ ilk gün Vali muavinini ziyaret ederek cuma gü gibi gorünen bu küçük hâdise ile a mimİdlr, tekellüf ve tasannudan azada eski, soluk, biçimsiz bir şapka vardı; dedir; sözlerini herkes anlar. lerdeki muammalı kadındır. nü limanımıza gelecek olan Felemenk sırlardanberi kadmla erkeğin serbestşapkanm alhndan renksiz saçlar fışkırı Onun bütün varlığuıı, bir tek dü* Aradan on sene geçtikten sonra, sine mekteb gemisinin ziyaret programı hak çe beraber bulunrnalarlnı meneden yordu. Arkasında kül rengi bir yağmurdinî kanunlan açıkça feshetmiş oldu. şünce sarmıştır: Medeniyet. ma kodamanları, Greta'nın artık modası kında görüşmüştür. luk, ayağmda düşük çorablar vardı. Mustafa Kemale göre, Türkiye, Bundan sonra, Türkiyenin içtimaî geçeceğinden korkmağa başlamışlardı. Şef, kumpanyanın ta Isveç gibi yer Otobüsçüler dün toplandı inkılâbmda diğer bir seri ve cezrî bir bllâkayd ve şart, hiç tereddüdsüz büGreta'ya, ekran haricindeki hakikî hayaden böyle bir ucube bulup getirmesine Belediyenin otobüs sahıblerinden is hareket daha, tesirini gösterdi. Şefi tün dünyayı idare eden şeklile motında yükletilen rol herkesin tahammül eson derece şaşmıştı. Fakat hayretini ve temekte olduğu hisse hakkında yapılan nin emir ve işareti üzerine Ankara dern medeniyeti kabul etmelidir. demiyeceği kadar ağırdı. Günün birinde, müzakereler henüz bitmemiştir. Oto hükumeti, yeni zamanlann ruhuna Çünkü Türkiye, yasadığı asırla beöfkesini belli etmemeğe çalışıyordu. Grebundan usanması ihtimali de vardı. büs sahibleri dün toplanarak bü mese ta'yı küçük bir otele götürdü ve Nevraber yürümeğe mecbufdur.» Bu düşüncelerle, aradılar, taradılar leyi aralarında görüşmüşlerdir. Bugün uymıyan bütün müslüman tekkeleriyorkta tanıdığı olup olmadığını, kimse ile Muharrir, Ataürkün Türkiyeyi yenini ve tarikatlerini ilga etti. Boylece, tanışmak arzusunda bulunup bulunma ve Greta Garbo'nun yerini tutacak bir de Belediyede bir içtima yapılacak, iki uzun zamandanberi zaten memleke leştirmeğe teşebbüs ettiği zaman, memletarafın öne sürdüğü taleblerin telifi dığını sordu. Greta, lâkayd bir tavırla: artist buldular. Bu artist Catherine Hephususunda bir çare bulmağa çalışıla tin dinî hayatına iştirak etmiyen kette islâm ve şark medeniyeti taraftarburn idi. Hayır, teşekkür ederim, dedi. Kimmevleviler ve diğer bütün dervişler larile lâik fikirlefle meşbu olârak garb Hepburn, bidayetlerde, çıklk elmacık caktır. seyi tanımıyorum, fakat kimseye ihtıya ortadan kalktı. kültürü istiyenler arasında çetin bir mükemikleri, büyük ağzı ile hayli çirkin bİr cım yok. Sıvas tüccarlarına meslekî Türkiye istiklâlinin kahramanı, cadele mevcud olduğunu, birincilerin Askızdı. Pasakh idi; makinistlerle, köşe Şef, bu cevabı pek garib bulmakla be başı mayhanelerine gidip kadeh kırmak güzel san'atlar sahasında da, meş'um yaya, ikincilerin Avrupaya müteveccih dersler raber, bu çirkin kızla fazla meşgul olmı yegâne zevki idi. Sıvas (Hususî) Tıcaret Odamız a an'aneleri yıkarak memleketind, hey olduklannı, hulâsa ayni milletifl içinde yacağı içîn de sevinmisti. kel yapmaktan meneden batıl düşün birbirine tamamile zıd iki' medeniyetin Günün birinde, tesadüfen John Barry vukat Ahmed Göze vasıtasile esnaf ve Aradan birkaç hafta geçtikten sonra, more'la birlikte rol aldığı filmin sayesin tüccarımıza ticaret usullerine dair kon celerden kurtardı. Çok geçmeden îs mücadele ettiğini söyledikten sonra, kumpanya direktörü, ayni şefi çağırtarak de, birdenbire yükseldi ve yıldız payesine feranslar verdirmektedir. Piyasamızda tanbulda ve Ankarada, güzelliğe Mustafa Kemalin Türkiyesile Büyük tesadüf edilen bazı yanlışlıklarm bu su* doğru yapılmak istenilen serbest ve Petro'nun Rusyası arasında, yalnız bu dedi ki: eriverdi. Buna rağmen, kıyafetindeki retle önüne geçileceği, bü konferanslavelud her hamleye mâni olan bir ha bakımdan bir müşabehet bulunduğunu, Mis Garbo hakkında hâlâ birşey pasaklılık ve meyhanelerde kadeh kır ra devam edenlerih söylenilenlere verle karşı, canlı bir şikâyet gibi, hey maamafih birbirinden o kadar ayrı iki yapmadınız. Gazetelerde ona aid tek bir mak merakı geçmemişti. Işte bu hali, o dıkleti ehemmiyetten anlaşılmaktadır. keller ve abideler yükseldi. devir arasında, asla tam bir mukayese yazı görmedim. Şu aralık oun bir filim nun Greta Garbo'nun yerine geçirilmesi Hulâsa, her sahada, kendisine Ke yapmak istemediğini söyledikten sonra, çevirdiğini biliyorsunuz. Bu filim bir aya fıkrıni verdı. ona bağlamış olan sinema kodarnanlarını mâlist Türkiye garbı örnek olarak diyor ki: kadar pıyasaya çıkacaktır. Mıs Garbo Catherine Hepburn, mevkiini elân yüzüstü bırakmıştı. «Yeni Türkiye, Mustafa Kemalin aldl...» nun o zamana kadar meşhur olması lâ muhafaza eden müstakbel selefi kadar Bu kayıb karşısında, yegâne teselli M. Paul Gentizon, garb takvimini, sayesinde ilk defa olarak kencfisini zım. esrarengiz olmamakla beraber büyük bir noktası olarak gene sadık Greta kalı garb saatini, garb harflerini, mecburî haf sımsıkı bağhyan ve hareketsiz bir haŞef ne yapacağını şaşırmıştı. Greta istidada sahibdi. Hulâsa işler yolunda yordu. Fakat bu ümid ve teselli de boşa ta tatilini, şer'î ahkâmın yerine garb ka le sokan teokratik bağlardan kurtuGarbo'yu halka tanıtmaktan güç birşey gıdiyordu. çıkmıştır. Zira, bir müddettenberi Greta nünlarınm konuluşunu, Avrupanın fennî larak bir Avrupa devleti oldu.» olamazdı. Bu kız, ne sokağa çıkıyor, ne Fakat, günün birinde, Hollywood'da Garbo da akçamlan pürtuvalet halk ara ve aklî esaslara istinad eden modern kaM. Paul Gentizon, sonra Faşizm, kimse ile konuşuyor, ne insanlann arası bir haber çalkandı. Catherine Hepburn sına çıkmağa, gülmeğe, eğlenmeğe, nunlarının kabulünü, dünyanın en yeni Bolşevizm, Hitlerizm ile Kemalizm arana sokuluyordu. Fakat direktörün ısrari evvelce evli idi, şimdi gizlice boşanmıj dansetmeğe başlamıştır. Daha fenası, ya medenî kanunu olan Isviçre kanunu me sında küçük bir mukayese yapıyor; Büve tehdidi, üstelik Greta Garbo'yu çok tı ve Hovvard Hughes ile evlehmeğe ha nında daima bir erkek bulunmasıdır. Bu denisini alışımızı «ilk defa olarak bİr yük Harbden doğan siyasî ve içtimaî hâistidadlı bulduğunu söylemesi, şefı çok zırlanıyordu. Bu haber, her taraftâ top erkek, meşhur artistlerden Robert Tay müslüman milletin şahsî ve ailevî işler reketleri ayni ruhta âddetmek istiyenler müşkül bir mevkie sokmuştu. gibi patladı. Gazeteciler, nişanlılann pe lor'dur. için dinî esaslardan uzak ayrı kanunlar olduğunu, fakat, bü dört ihtilâl arasında Adamcağız iki gün düşündü, taşındı; şihe düştüler, fakat hiç birşey öğrene Greta Garbo'yu, şimdiye kadar bir kabul ettiğini» Isviçre kanunu medenisile bazı benzeyişler bulunmakla beraber birçok çareleri zihninden geçirdi ve nıha medıler. Catherine Hepburn ve nişanlısı çok defa aşk uçurumundan kurtarmağa haremin, taaddüdü zevcatın kalktıgını, Kemalizmi Cihan Harbinden doğan diyet Greta'yı herşeyden evvel insan ya Hughes tasavvurları hakkında bir tek muvaffak olan sinema direktörleri, bu se devletin tebaası arasında, din esası üze ğer ihtilâllere benzetmenin yanllş oldunına çıkabılecek bir kıyafete sokmağa kelime söylemek istemiyorlardı. Hatta fer yayâ kalacaklarını anlamışlardır. Zi rine kurulmuş bütün farklann ilga edil ğunu söyledikten sonra, yazısını şöyle bikarar verdi; terzilere, modistrelere, ber geçenlerde, Hepburn, ağzından lâkırdi ra, Greta'hm bu defaki aşkl, bundan ev diğini, Türkiye Cumhuriyetinin lâik bir tiriyor: berlere, makiyajcılara haberler gönderdi almak maksadile otomobıle sığınan bir velkiler gibi şiddetli bir ihtiras değil, ale devlet olduğunu, Rum, Ermeni, Yahudi «Her millet, ihtilâlini kendi tabiave kendisi de Greta ile görüsüp onu kan gazetecİyi elindeki tenis raketile bir hayli lâde bir sevgidir. Binaenaleyh, sinemacı gibi bütün ekalliyetlere kanun nazannda tine, kendi mrcacına, kendi tarihine, dirmak üzere otele gitti. Lâkin Greta hırpaladı. lar, Greta'yı artık elden kaçırdıklanna Türkleîle rnÜBavi haklar verildiğini birer kendi hedeflerine ve kendi zekâ ve birer anîatıyor. ile kohusurlarkert, şef, bu fikrinden cayCatherine Hepburn, gönlünün sevdiği kat'iyyen kanaat getirmişlerdir. istidadına göre yapar. l|te bundan mıştı. Greta Garbo'yu, o zamana kadar bir erkekle evlenerek sinema hayatından Bu suretle de Greta, muammalı kadm Muharrir, Cumhuriyet Türkiyesinde, dolayı Fafizm, monarsist ve dindar görü'.memiş, akla bile gelmemiş bir tip o belki çekilmek suretile, bütün ümidlerini olmaktan çıkmıştır. Avrupa kanunlarina benzer yetıi eeza, olduğu halde, Kemalizm ne öyledlr, Odun yerine maden kÖmürü (Baştarafı 1 inct sahlfede) Diğer tarâftan maden kömürünün vs mâden kömüfü yakan sobaların ucuz tedariki için tedbirler alınacak ve Eti Bark tarafmdan kömürün ucuza verilmesi için birçok yerlerde tefkilât yapılacaktır. Bu çalışmalarla halkm da maden kömürünü mahrukat olarak kullanması teşvik edilecektir. Bu kararlar memleket ormanla rını himaye edecek olan son hükümlere mütenazır bir tedbir olarak alıntnaktadır. ne de böyle. Faşizm Papalığa doğru yaklafmıştır. Kemalizm ise Hilâfetten ayrılmıştır. Gene böylece, Mcskovanın dinsizliğine mukabil, Ank\ra civanmerd tesamühü ile tema* yüz etmektedir. İtalyada, Almanyada, Rusyada kurulmakta olan bina hakkında prensipler konulmuştu». Roma, Berlin ve Moskovada herşey sıralannuş, tarif ve izah edilmiçtir. Halbuki Türkiyede vaziyet böyle değildir. Kemalizm, henüz bir doktrin olarak tezahür etmemiştir. Bugüıo gelinciye kadar, Mustafa Kemalin himmeti, herşeyden evvel, şahsî tecrübesinden ilham alan bir yapıcının faaliyeti olmuştur. O, fikirlerini tecrübe ve müşahedelerinden almıştır. Eseri bittikten sonra, ağlebi ihtimal, ondan diğer müslüman milletlere de tatbiki kabil, sarih, berrak ve kat'î neticeler ve hükümler çıkaracakj böylece Atatürkün meydana koyacs» ğı prensipler üzerinde, yepyeni b'r şark kurulabilecektir.» **• Fransız muharririnin büyük Türk inkılâbı ve bu inkılâbın Bürük Yaratıcısı hakkındaki çok derin görüşlü ve güzel yazısını hulâsa ve tercüme ederken büyuk bir iftihar duyduk. Çünkü, tarihin hiçbır devrinde, hiçbir Türk büyüğü, garb âleminde, Atatürk gibi, bir intıba bırakmamiştır; hiçbir Türk hakkında, böyle yazılar yazılmamış, böyle hayranlıklar gösterilmemiştir. Türk milletinin yetiştirdiği büyük in< sanlann hemen hepsinin münhasıran cihangirliklerinden, kumandanlık kudretlerinden bahsedildiği halde, yalnız Atatürkün ismi, enualsiz bir medeniyet şampiyonu olarak tarihe geçmektedir. M. Paul Gentizon «Onun bütürt var» lığını, bir tek düşünce »armıştır: Mede^ niyet!* sözile Ulu Önderin, bugün, bütün bir milleti medeniyete ulaştıran, yara da bütün şarkı ayni nimete kavuşturacak olan bir medeniyet kahramanı oldü* ğunu ilân etmektedir. Büyük Şefimizın dehasını, Türk milletine ve medeniyete ettiği hizmetleri, biz Türkler, minnet ve şükranla idrak ediyor ve kendisile iftihar ediyoruz. Fakat bunları, garb münevverlerinin de bilip anlamalan, Atatürkten ve eserinden hayranhkla bahsetmeleri, Türkiyenin medenî âlemdeki nüfuz ve haysiyetinin, paye ve mevkiinin yükselmesi bakımından nekadar ehemmiyetlidir. Bizim gibi birkaç devir yaşamış, Türkiyeden yalnız «hasta adam» diye istihfafla, hatta ne elim devirlerdi onlar istihkarla bahsedildiğini ıstırabla görmüş olanlar için, bugün Atatürk ve eseri hakkındaki M. Paul Gentizon'un yazılan gibi, neşriyatı okuyup ta en büyük sevinc ve iftihan duymamak kabil midir? Büyük Şef, Türkİyeyi yalnız kurtar1 makla kalmamış, ona medeniyet âleminde yüce ve şerefli bir mevki de kazandırmıştır. Vafolsun! ABIDİN DAVER