17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 İkincitesrm 1937 CUMHURÎYET Tarihten yapraklar İktısadî hareketleı Yaş üzütn ihracatı Bu mevsim de geldi. geçti. Yaş üzüm ihracatmda gene esaslı bir hamle yapamadık. Yalnız derhal şunu ilâve edelim ki bu sefer geçen seneler kadar da boş durulmadı. Başta Üzüm Kurumu ol mak üzere bazı teşebbüslerde bulunanlar oldu. Londrava birkaç parti yaş üzüm gönderildi. Hatta bu isle bizzat Celâl Bayar alâkadar oldu. İlk parti İz mirden vapura yükletilirken yapılan merasimde bulundu. Denilebilir ki. şu suretle, yas üzüm ihracatında ilk müs bet teşebbüsü bu sene vaDmış olduk Şimdi işitivoruz ki Üzüm Kurumu Umumî müdürü yaş üzüm ithal eden memleketlerde bir temas sevahati yapacak ve gelecek sene icin daha saŞlam temeller atılmasmı temine calısacaktır Bizim için yeni olan vas Ü7Üm ihra catı, dünva için hic de yeni bir sey de&ildir. İspanva, İtalya ve Fransa. asırdide taze üzüm ihracatcısıdırlar. Kuru üzümlerimizin söhreti bütün dünyavı tutmusken biz her nedense bu kârh ticaret şubesine tamamen bigâne kalmış bulunuvoruz. Yas üzüm ihracatçısı olan memleketer ehemmivetleri sırasile şunlardır: İspanva, Bulgari^tan. İtalva. Yuna nistan. Holanda. Macaristan, Yugoslavya. Portekiz, Fransa. Romanya ve Belçika. Komşumuz Bulgaristan. vaş üzüm ihracı işinde şayani havret bir sebat ve meharet göstermektedir. Bunun neti cesi olarak 1926 30 devresinde yaş üzüm ihracatçılarınm en sonuncusu bulunan Bulgaristan, bu işte süratli bir inkişaf göstermiş ve bugünkü mevkiini almıştır. Daha 935 senesinde Bulgaris tamn yaş üzüm ihracatı 19.281 ton iken 936 da bu rakamı 34 000 tona çıkarmak fırsat ve imkânım bulmuştur. Dünya yaş üzüm alıcıları bu işte ümid verecek kadar coktur. Başta Al manya olmak üzere İngiltere, îsviçre, Avusturya, Polonya, İsveç, Çekoslo vakya, Norveç. Finlândiya ve Danimarka senede 150,000,000 kilo yaş üzüm almaktadırlar. Bu işte geç kalmış olmakla beraber iyi netice almamıza hiçbir mâni voktur. Belçika Kralının teklifi Lokarno devletleunin toplanması isteniyor Kral icab ederse konferansa kendisinin riyaset edeceğini bildirecek Alman matbuatı İngiltere ile müzakerelerden pek ümidli değil (Bastarafı 1 ına sahıtede) PENCERESİNDEN Prince'in ilk tercümesi rkadaşım Peyami Safa iki üç gün evvel güzel bir bend yazdı. Machiavel'le Nietzsche'nin bugünkü siyasî ahlâkta üstünlük kazanan prensipleri hakkında zarif mülâhazalar yürüttü. Machiavel'i öyle zannediyorum ki Avrupadan evvel Topkapı sarayı tanıdı. Çünkü onun 1527 yılında vukua gelen ölümünden dört yıl sonra neşrolunan «Prence» adlı eserini Avrupalılar tanıyıp, anlayıp ve kıymetini kavrayıp kendi dilIerine tercümeye başlamadan önce Dördüncü Sultan Murad o eseri okuyor, ezber ediyor ve Machiavilisme'in umdelerine ayak uyduruyordu!.. Prince ve Dördüncü Murad?.. Bu iki ısmin, italyanca yazılan bir kitabla kara cahil denilecek kadar okumaya yabancı bir Osmanlı hükümdarınm yanyana getirilmesi nasıl mümkün olur?.. Hele kavuğa kavuk sallanmanın dinî vecibelerden sayıldığı, kâfir eline temas edilmenin küfür tanındığı bir devirde Machiavel'in eseri Istanbulda nasıl tercüme olunur? Fakat bunu ben söylemiyorum. Bir îtalyan söylüyor. Sagredd adlı Italyan tarihçi ki büyük bir seri teşkil eden eserinden müverrih Hammer pek çok istifade etmiş ve birçok vâkıaların doğruluğunu onun sözlerile isbat eylemiştir. İşte bu adam: «Machiavel'den miras kalan kitab türkçeye tercüme olundu» diyor ve Dördüncü Muradın Prince'i okumuş olduğunu söylemek istiyor. Hammer, tercümenin yapıldığını labul etmekle beraber Dördüncü Muradın Prence'i okuduğunu şüpheli görüyor. Onun tarihinde bu bahse tahsis ettiği satırIar şudur: «Sultan Muradın türkçeye tercüme edilmiş olan Machiavel'i okumuş olması şüphelidir. Lâkin kendisini rahatsız eden kan ve intikam susuzluğu îtalyalmın siyasî eserinden ziyade nefrete lâyıktır. Çünkü Machiavel «întikamm saçı, sakalı ağarırsa da kocamaz» demişti. Bu, nihayet bir sözdür. Fakat Sultan Murad, intikamın gerçekten ihtiyarlamadığmı on binlerce adamın kanını dökerek isbat etmiştir!» Demek oluyor ki Prince bizim dilimize yirmi yıl önce değil, üç yüz yıl evvel tercüme edilmiştir. Acaba bu işi kim yapmıştır? Sagredo da, Hammer de bu noktayı tesbit ve tevsik etmiyorlar, sükutla geçiştiriyorlar. Benim hatırıma ilkin Kâtib Çelebi gelmişti. italyanca bildiği anlaşılan bu değerli adama Prence'in tercüme ettirilmi; olacağını tahmin ediyordum. Fakat hayatı ve eserleri güzelce zaptedilmiş olan âlim Çelebinin hal tercümesinde bu tahmini kuvvetlendirecek bir kayid ve bir işaret yoktur. Bu sebeble Prence'i onun tercüme etmij olması ihtimalini zihnimden çıkardun. Giorinaldo Carli adındaki Italyan muharririn bu işi yapmış olabileceğini düşündüm. Çünkü bu adam, rahmetli Kâtib Çelebinin Takvimüttevarihini italyancaya çevirmişti. Hayli ağdalı bir üslub ile yazılan o tarihi kendi diline çevirecek kadar türkçe, daha doğrusu osmanlıca bilen bir adamın Prence'i de türkçeye tercüme etmesi elbette mümkündü. Fakat arada geniş bir zaman mesafesi var. Sultan Murad (1640) ta ölmüştür. O halde Prence, o tarihten daha önce tercüme edilmiş olmak lâzım gelir. Halbuki Giorinaldo'nun Takvimüttevarihi tercüme etmesi kırk elli sene sonradır. Mütercim kim olursa olsun, Prence'in tam üc yüz yıl önce dilimize çevrildigi muhakkaktır. Bu işin ne sebeble yapıldıgmı düsünme?e ve söylemeğe elbette lüzum yoktur. Topkapı sarayınm Machiavel'i pir ve üstad tanımak, onun kavlile amel eylemek i«t"di5i belli!.. Honoryanın yüzüğü Yazan: M. TURHAN TAN Beşinci asnn tam ortalarındaydı. Roma Imparatorluğunun başında Üçüncü Va lantinyen vardı. Bu adam Avrupayı kucaklıyan kanlı ve canlı bir tufandan, milletlerin muhacereti denilen o korkunç hareketten ziyade kendi kızkardeşi Honorya ile meşgul oluyordu. Çünkii Honorya hem güzel, hem haris bir kadındı. Güzelliğini âlet yaparak siyasî roller oynamak, ün almak ve yeryiizündc «yegâne» olmak istiyordu. Valantinyen, kızkardeşinin beslediği emelleri pek iyi sezdiğinden onu sıkı bir tarassud altında tutuyordu, kuvvetli bir şahsiyetle münasebet peyda etmesine meydan vermiyordu. Çiinkü kızın böyle bir adam bulup da evlenmesi halinde İmparatorluk üzerinde hak iddia edeceğini biliyordu. Bir aralık onun için için beslediği ihtirasları avutmak fikrile güler yüz takınmak, tatlı dil kullanmak yolunu tuttu. Kendisine şöyle bir teklifte bulundu: Roma yeryüzünde bir tanedir. Roma Imparatoru da bu itibarla birdir. Demek ki sen de birsin. Yükseklikte eşi olmıyan bir kadınsın. Kiminle evlensen hayli alçalmış olacaksın. O halde evlenmekten, evlenmeği düşünmekten vazgeç. Sana Avgusta (împaratoriçe) ünvanını vereyim, taç giydireyim, böylece taht üzerinde alçalmadan yaşa! Honorya da Avgusta olmak istiyordu. Fakat o kelimenin vadettiği kudrete tamamile sahib olmayı da dilemekten geri kalmıyordu. Emretmiyen, edemiyen ve bütün dünyayı önünde secdeye kapandıramıyan hükümsüz bir Avgusta olmak onun için kuru, kupkuru bir rüya görmek demekti. Sonra onun bir kocaya da ihtiyacı vardı. Kocasız kadın onun gözünde bülbül sesi duymıyan bir gülden farksızlıktan da mahrum edilen güzel Romalı, bol bol intikam sayıklıyordu. Istenbula gelip de bir manastıra hapsolunduktan sonra içindeki hmç büsbütün büyüdü, yüreğini kemiren bir illet oldu. Artık bir yerde duramıyordu, gözünü kapayıp rahatça uyuyamıyordu. Ancak «öc» düşünüyordu. Honorya'nın yanmda sadık bir hizmetkâr vardı. Romadanberi ona yoldaşlık ediyordu, elemlerini avutmağa savaşıyordu.Bayanmm yemekten, içmekten ve uykudan kesildiğini görünce çok müteessir oldu ve bir gün, önünde diz çökerek şöyle bir mülâhaza sundu: Berlin müzakerelerinden Roma ümidvar görtinüyor 4 (A.A.) Roma ile Lonâ ia. Londra ile Berlin arasında müzakerelere tekrar başlanılması, Roma gazetelerinin dikkatini celbetmektedir. Bu gazeteler Lord Halifax'ın Berlini ziyaret ettikten sonra Romayı da ziyaret edeceğını yazmaktadırlar. Tribuna gazetesi, M. Chamberlain'in milletler arasında daha iyi münasebetlpr tesis etmek arzusunun fevkalâde memduh olduğu mütaleasında bulunmaktadır. Bugün muvazene ve terakkinin esaslı unsurlarını vücude getiren yeni kuvvetleri anlamak istemek hususundaki bütün ciddî teşebbüslerin kâffesi, îtalyaya ırenfaatler temininden başka bir netice vermez. Eğer bu alâmetler, hakikaten şim diye kadar bütün suitefehhümlere sebe biyet vermiş olan menfi ve hükümden sakıt vaziyetlerden tedricî surette feragate isal edecek olursa, siyasî ufkun aydınlanmağa başlamış olduğunu söylemek mümkün olur.» İtalya 3 sınıfı silâh altına çağırdı Roma 14 (A.A.) Resmî gazete, 26 ve 30 eylul tarihli kararnamele rın metnini neşretmektedir. Bu kararnamelere göre, 27 ve 29 doğumlulardan bazı zümreler silâh altına çağırılmakta ve 35 doğumlulardan bazı ihtısas sahibleri hizmette alıkonul maktadırlar. nazaran İtalyanın sevkulceyş noktai na zarından tefevvukunu izaha çahşmakta dır. Romalı gazete, bilhassa diyor ki: «Bedhahane bir hareket yüzünden ü midsizlik icinde bırakılm:ş olan îtalyanm Afrika ve Akdenizdeki hareket üslerin den taarruzlarda bulunabileceğinden şüphe edilemez. Italyan Imparatorluğu, Alplerden Hind Okyanusuna kadar sarsılmaz bir blok teşkil edecek bütün sev kulceyşî ve askerî vesaite sahib bulun maktadır. italya, halihazırda Akdenizde yepyeni büyük bir devlet vaziyetıne malik bulun maktadır. Ve bu vaziyeti hava kuvvetleri sayesinde temin etmiştir. Halihazırda Akdenizde italya, füosunun faaliyet dairesinin mahdudiyeti sebebile birinci mevkii işgal etmekte ve ingilterenin haddinden fazla teilihatını artır masına rağmen, onun tedafüî vasıtalar.nın fevkinde tedafüî vasıtalara malik bulunmaktadır.» dı! Bununla beraber diplomatça davrandı. Kardesinin «lutfen» verir gibi davrandığı Avgustalığı kabul etti, ülkesiz bir hükümdar olarak sunulan tacı giydi. Bu miinasebetle yapılan merasim sırasında mabeyncilerden Öjen, gözüne son derece güzel görünmüştü. Bu sebeble herifi, aldanmaz bir bakışla tetkik etti, yerinde her işe yarıyabilecek bir zekâ taşıdığını anladı ve hemen o gece kendisine Darmagmdaki yüzüğü gönderdi. Yüzük bir kâğıda sarılıydı ve kâğıdda şu cümle vardı: «Bu halka benim yüreğimin timsalidir. Onu parmağınıza geçirmekle kalbimı kalbinize bağlamış olacaksınız!» Uç gün sonra Honorya ile Öjen gizlice izdivaç etmişlerdi ve dördüncü gün ülkesiz Avgusta, kocasını İmparator V'alantinyen'e takdim ediyordu: Sız bana bir taç verdiniz. Ben de size bir enişte veriyorum. Giydirdiğiniz taç kadar bu adamın da kıymeti vardır. Valantinyen küplere bindi, köpürdü, mabeynci Öjen'in saçını sakalını yoldu. kızkardeşini küfürlere boğdu ve nihayet şu emri verdi: Öjen barbarlar diyarına sürülecek Honorya, Bizansta hapsolunacak! Imparatorun bu iradesi hemen yerine getirildi. Öjen'in parmağındaki yüzük çıkarılarak tekrar Honorya'nın parma ğına takıldı ve kadın, «Kostantinopolis'e», simdi bizim olan İstanbula doğru yola çıkarıldı. Bir gün icinde dul kaJan ve Avgusta Roma İmparatorundan öc almak istiyorsun, hakkın var. Fakat şu vaziyette sen, yere düşmüş bir yıldızsın. Gökteki güneşle nasıl boy ölçüşebilirsın?.. Bunu yapmak, yapabilmek için o güneşten daha kuvvetlisini bulmak gerek. Honorya, fütur icinde mırıldandı: Güneşten büyük Allah var. Lâkin o da beni mahkum etti, süründürüyor. Uşak bir sır sunacakmış gibi fısıldadı: Allaha yalvarılır. Fakat onun pek kudretli yarattığı insanlarla anlaşıhr. Böyle bir insan mı var? Evet, var! Kim bakayım bu? Attilâ! Honorya yerinden sıçradı ve deli gibi sevinerek uşağın boynuna sarıldı, yanaklarını öptü: Doğru, dedi, çok doğru. Roma güneşini söndürecek yegâne adam. Hemen yarın yolunu bulup buradan gideceksin, o kudretli Türkü bulacaksın, şu yüzüğü vereceksin ve kendimi ona verdiğimi söyliyeceksin! İşte milâdm 453 üncü yılında Roma önlerine kadar gelen Attilâ, parmağmda F.G. bu yüzüğü taşıyarak Roma tahtının, yüreğile ve bu yüzükle beraber Honorya tarafından kendine takdim olunduğunu iddia ediyordu. Gerçi Valantinyen daha evvel bu işi haber almıştı ve Honorya'yı îtalyaya getirterek Revana kalesine hap[Baştarafı 1 inct sahtiede] setmişti. Hatta Attilânın ümidini kesmek lâfma, Suriye idaresinin kuvvetli bir taziçin onu küçük rütbeli bir zabite de nıyikı albnda cereyan etmiştir. kâhlamıs bulunuyordu. 4 Şamdaki bazı mes'ul siyasî meFakat Attilâ mahir bir,dipİMttat ina~ hafilin, Filistin kargaşahklanna iştiraii, dile yüzüğün hakkını istemekten vazgeçFransa ile İngiltere arasmdaki vifak fikmiyordu. Bu yüzden de bütün îtalya rine muhaliftir. dehşet icinde çırpınıyordu. Nihayet Pa5 Şam, Lübnan cumhuriyetinin ispa «Sen Leon» yalınayak Attilânın hutiklâline karşı tehdidkâr bir siyaset takib zuruna geldi. Bir kadın için birkaç milyon kadını dul ve o kadar çocuğu öksüz bı etmektedir. Sadullah Cabirinin beyanatı rakmamasını söyledi. Roma, Hunlar Suriye Hariciye Nazm Sadullah Bey Imparatoruna her yıl vergi vermeği de Cabiri, Fransız Suriye muahedesinin kabul ediyordu. tasdikına karşı vuku bulan muhalefet haAttilâ siyasî maksadma erdiğini göreketi hakkında şu beyanatta bulunmuş rünce ayaklarına kapanan Papayı hoşnud rur: etmeğe karar verdı: « Fransa, yeni hiçbir talebde bulun Peki, peki, dedi, Romayı sana mamıştır. Kaldı ki, muahedenin imzasınbağışlıyorum ve dönüyorum. Fakat bu da, bütün meseleler etrafile tetkik edil memleketi Honorya'nın mülkü tanıyomiş olduğu için, tadilâtı haklı gösterecek rum. Eğer Honorya bana gönderilmezyeni hiçbir hâdise mevzuu bahsolamaz. se gelecek yıl gene buradayım. Muahedenin Fransız meclisinde bazı Attilâ bunlan söylerken parmağında meb'uslar tarafından muhalefetle karşı ki yüzüğe bakıyor ve zihninden payitahta lanması keyfiyetine gelince, bunda hiçbir döner dönmez almak istediği güzel Ildi fevkalâdelik yoktur. Münakaşa ve mu ko'nun körpe hayalini geçiriyordu. Niye halefet, parlımanter ve demokratik devti Honorya'nın yüzüğünü İldiko'ya tak letlerin mümeyyiz vasfıdır.» maktı! Nazi partisinin gazetesi, tngiliz gazetelerini şiddetle tenkid ediyor Berlin 14 (A.A.) Alman ajansı bildiriyor: Nasyonal sosyalist partisirin resmî gazetesi, Lord Halifax'ın Berlin ziyareti hakkında bazı yabancı gazeteler tarafından yapılan tefsiratı protesto et mektedir. Gazete, bunun tasavvur edilen görüş meleri zehirlemeğe matuf olduğunu kayd ve Almanyanın Lord Ha!ifax ile açık bir surette görüşmek istediğini, fakat Ahnanyayı îtalyaya ve Japonyaya bağnyan dostluklann müzakere mevzuu teşkil edebileceğini zannedenler varsa bunların tamamen yanıldıklarını, Almanyanın siyasi dostluklar üzerinde bir tazyik yapabileceği hakkındaki tahminlerın hakikate kat iyyen uygun olmadığını büdirmektedir. Keza bu gazete, bazı tngiliz gazetelerinin ve ezcümle EveningjStandard gazetesinin iddialanna göre, Führer'in Al manyaya orta Avrupada ve bilhassa A vusturyaya ve Çekoslovakya'da hareket serbestliği verdiği takdirde, ingiltere müstemleke meselelerinde on seneÜk bir mütareke teklifine amade olduğu hakkındaki haberleri de protesto ederek diyor ki: Evening Standard gazetesinin ver diği haber tamamen uydurmadır. Dünya barışını bu gibi haberler bozar. Almanya, müstemleke isteğini birkaç defa Führer'in ağzından tekrarlamıştır. Buna ilâve edilecek hiç birşey yoktur. Orta Avrupadaki münasebetleri ise mu ahedelerle tanzim edilmiştir. Almanya nın ne yabancı kuvvetlere, ne de müsa adeye ihtiyacı vardır. Lord Halifax'ın ziyareti böyle bir hava icinde vukubulacaksa, bu ziyaretin, İngiliz gazeteleri hakikati anlayıncıya kadar, tehirinin siyasî bir anlaşmaya vusul için daha faydalı olup olmıyacağı tetkike muhtac olur. Fransız gazetelerinin mütaleaları Fransız Meclisi Suriye İtilâfını tasdik etmiyor Paris 14 (A.A.) ingiltere ile Almanya arasında yakında yapılacak olan müzakereler, bu sabahki Paris gazetelerinin mütalealarına zemin teşkil etmektedir. Echo de Paris gazetesinde Pertinax diyor ki: «tngiliz devlet adamlan, her türlü harb ihtimalinin vatandaşlannı ne derecede dehşet ve haşyete düşürmekte olduğunu müdriktirler. îngiliz devlet adamlan, tehlike gününde, Imparatorluk milletinin ittifakla hareket etmesini temin edebilmek üzere düşmanla uzlaşmak için mümkün olan her çareye başvurulmuş olduğunu, ihtilâfın tesviyesine müteallik makul şe rait dermeyanında bahil davranılmamış olduğunu söyliyebilmelidirler. ingiliz nazırlarının bu temayülleri, bugünkü temayülleri değildir. Bunlar, dün de vardı, yarın da mevcud olacaktır. ingiliz nazırları, muharib devletler üzerinde tehlikenin evvelden önüne geçecek mahiyette bir tesir icra edecek daha siddetli, daha kat'î ve evvelce girişilmış taahhüdler önünde ric'at etmiyen bir siyasetin tatbikini bu temayüllere kat'î surette feda etmişlerdir.» Figaro gazetesinde Dormesson, şöyle diyor: «ingilterenin hulusu niyetine mutlak itimadımız' vardır ve Lord Halifax'm vazifesini Fransaya karşı hayırhahlık zihniyeti dairesinde ifa edeceğine eminiz. Avrupanın vaziyetindeki gerginliğin izalesine matuf her teşebbüsü iyi bir su rette karşılarız. Herhalde, ne düşünülürse düşünülsün, ingiltere ile Fransa müttehid kalacaklardır.» M. TURHAN TAN Her tarattan nahoş haberler geliyor! Bir ttalyan gazetesi Lloyd George'a hücum ediyor Roma 14 (A.A.) Tevere gaze tesi, Italyan kuvvetlerinin sarkî ve şimalî Afrikada, Akdenizde ve Hind Okyanusunda dağmık bir halde bulunması, İtalyanm ve askerî mevzilerinin kolaylıkla taarruza uğnyabileceğini iddia eden Lloyd George aleyhmde yazmış olduğu bir makalede, İngilterenin mevzilerine Son dakikada... (Ba$taraft l inct sahifede) Parlamento, dördüncü içtima devre sini takib eden tatil bitmeden evvel ek seriyetle fesholunur. Bugünkü nıeclisin tatıl devresi 15 ikinciteşrinde, yani yarın, nihayet bulmaktadır. Bu sebebden dolayı. parlamentonun feshi, bugün bekle nilmektedir. Izmirde tütün satışları İzmir (Hususî) Tütün satışları hâlâ gayritabiî şartlar altında vuku bul maktadır. Gerçi şimdiye kadar rekoltenin yansı satılmış bulunuyorsa da, verilen fiatlar, geçen seneye nisbetle bir hayli düşüktür. Geçen yıl, Gâvur köy mıntakasında ki, burası Egenin en güzel tütününü yetiştirir 110 130 kuruştan fiat açıldığı halde, bu sene 90 knruşla işe başlanılmış ve bunu takib eden diğer mubayaatta da, alıcı mües seseler arasmda, gizli bir anlaşmanın mevcudiyeti tamamen hissedilmiştir. Tireye giderken güzergâhtaki istas vonlarda müstahsille vaptığım temas lardan edindiğim rhalumat şudur: Her mıntakada, alıcılar, müttehid davranıyorlar. Evvelce ihsas edilmiş olan rakamlann yerinde, şimdi akla sığ mıyacak rakamlar vardır. Tekliflerinin bu biçimsizliŞi kâfi deSilmis gibi. piya sadan da çekilmekte ve muhtac olduk ları tütünleri, mutavassıtlar vasıtasile temin yolunu tutmaktadırlar. Maksad ları, piyasayı korkutmaktır. Müstahsil hükumetin icab eden tedbirleri alaca • ğma emindir. Kralın gb'rüşmeleri Bükres 14 (A.A.) Kral, nasyo nal köylü partisinin şefi Mihalesco ile görüştükten sonra Tataresco'yıı ve on dan sonra da eski Başvekil ve Hariciye Nazın Mirolesco'yu kabul etmiştir. Beyrutta çıkan l'Orient gazetesi, Şam muhabirinden aldığı şu haberi neşrediyor: «Milletler Cemiyetinin, mandalar komisyonunun içtimaını tehir eden kararı Suriye siyasî mehafili tarafından pek fe na karşılanmıştır. Son günlerde, kabine birçok içtimalar yapmıştır. Dün akşam millî kütle bürosunda mühim bir içtima akdedilmiştir. Bu toplantının başlıca hedefi, muahedenin, Fransız meclisi tara fından tasdiki keyfiyetinin hiç beklen medik bir şekil almış olmasıdır. Bu muahadeye dair her taraftan, nahoş haberler gelmektedir.» İnegölde bataklıklar kurutuluyor M. TURHAN TAN Hatav irrtihabatı (Bastarafi l fnrt sahifede) Affedilen iki kişi Kabinenin beyannamesı Yeni kabinede kimler bulunacah? Bükres 14 (A.A.) M. Tatarcco, liberalleri ve muhtemel olarak müstakil liberalları ve radikal köylü partisini cami bir kabine tesküine calısacaktır. $am 14 (Hususî) Kabine, Reisicumhurun riyasetinde bir toplantı yaparak mecliste okuyacağı beyannameyi hazırlamıştır. Cenevrede Türkiye ile Fransa arasında akdedilen Sancak anlaşmasının Suriye hükumetince resmen tanınması kararlaşmıştır. Antakya 14 (Hususî) Fransız delegeye yapılan müracaat üzerine, Arsuz ve Ordu nahiyelerine sürgün edilmiş olan Mehmed Derviş ve Nesibin ceza ları affedilerek buraya dönmelerine müsaade edilmiştir. Menfî unsurlar faaliyette Izmirde stad inşaatı îzmir (Hususî) Genel spor merkezinin, Izmirin muhtelif mıntakaların da ve bilhassa Kültürpark icinde yapılacak stadların inşaatında nakdî yar 'lîmlarda bulunacağı haberleri alâka ile 'tarşılanmıştır. Karşıyakadaki sahanın •*oprak kısmmda faaliyet epeyce ilerle »niştir. Yakında, diğer mmtakalarda •"aevcud sahalar ıslah olunacağı gibi ınevcud olmıyan kısımlarda da yeni sakalar açılacaktır. Lâzkiye meclisi reisi medenî ısyanı yapacak! Beyrut 14 (Hususî) Geçen intihabatta Lâzkiyede Vatanilere muhalif olarak namzedliğini koymuş olan Lâzkiye meclisinin eski reisi Ibrahim Gene, kenEstonya İktısad Naziri disini kazandırmamak için yapılan mü Varşovaya geliyor dahaleler üzerine, Suriye hükumetine Varşova 14 (A.A.) Polonya İktısad karşı medenî isyan hareketine teşebbüs etNazın Romanın Estonyaya yaptığı zi miştir. îbrahim Gene, Lâzkiye muhafız,yareti iade etmek üzere Estonya İktısad na yazdığı siddetli ibarelerle dolu bir Nazırı Selter bu ayın 15 inde Varşova mektubunda bu hususta verdiği karar. ya gelecektir. bildirmistir. İnegöl (Hususî) İnegölde sıtma mücadele teşkilâtı kurulalı bir sene olmasına rağmen yan yarıya sıtmalılar azalmıştır. inegöl Belediyesi Sıtma Mücadele teşkilâtile el ele vererek halkın sıhhatile alâkadar olmaktadır. İnegöl düz bir arazide kurulduğundan çeşme ve ev suları akamamakta ve yollarm kenarında birinti temin ederek sürfelerin yaşamalarına sebeb olmaktaydı. Bugün hiç bir evin suyu artık sokağa akmamaktadır. Belediye şe hir dahilinde güzel bir akmtı verdırerek beton ve geniş künk teşkilâtı yaptırarak evlerin ve çeşmelerin pis suyunu dereye akıtmıştır. Gönderdiğim resira yan kanalizasyon işi olan bu hareketi canlı olarak göstermektedir. Adana 14 (Hususî muhabirimiz den) Hatayda kötü niyetli, menfî unsurlar yeniden faaliyete geçmişlerdir. Şimdiye kadar bitaraf ve dürüst hareket eder gibi görünenler manda memurlan nın, maalesef saman altından su yürürtükleri artık inkâr edilemiyecek kadar tebarüz etmiştir. Türklerin gösterdikleri hüsnü niyet ve sükunete mukabil tahrikçiler, diğer unsurları aldatarak şimdiden intr habata hiyle katmak, ayrı bir cephe teşkil etmek istiyorlar. Bu hal bilhassa Alevî Türkler tarafından nefretle karşılanmaktadır. Hmkhan kaymakamı, halkı bitaraf hpveM" t"m ac fan rnenetmı«tır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear