28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 tkincitesrin 1937 CUMHURÎYElK Meclis müzakerelerinden intıbalar Hükumetin programı IBaşmakaleden devam] lâtlandırma işlerinden yalnız birinci ve ikinci beş yıllık plânlan zikretmek kâfidir. Bu plânlann büyük eserlerinden meydana gelerek şimdiden faaliyete geçmiş bulunanlar, bundan sonra tahakkuk edeceklerin yanılmaz müjdecileri olarak dev gibi karşımızda bulunuyor. mecburiyeti altında çalışırlar. Herhangi takdirde olursa olsun hü kumetin esasen siyasî bir heyet demek olduğu malumdur. Fakat siyasetin mutlaka halka karşı esrarlı perdelerle örtülü bir kumkuma olması neden icab etsin? Işte Atatürk sisteminin mantıkî netice si şimdi esrarsız, açık hükumet şeklini bütün bir sarahat ve kat'iyetle ihtiyar etmiş bulunmakta ve hatta bu usulü memleket ve millete karşı ifası lâzım en tabiî ve en zarurî bir vazife saymaktadır. Onun içindir ki Atatürk, yılbaşı nutkunda, dahilî faaliyetlerimize ve haricî münasebetlerimize bu zihniyetle geniş bir ölçüde temas etmiş ve bu nutku kendisine ana direktif tutan Başbakan Celâl Bayar da kendi program nutkunu, memleketin hükumetçe ve milletle beraber görülecek bütün işlerini hemen hemen tek noktası eksik bırakılmıyan ve şimdiye kadar hemen hiçbir yerde misli görülmemiş tafsilâtla yazmış, memlekete ve Meclise böyle arzetmiş bulunmaktadır. R A D VO Rn İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 hava« dls 13,05 muhtelif plâk neşrlyatı 14 son« 18,30 plâkla dans musikisi 19 Ahmed Ke. mal ve arkadaşlan tarafından Turk mu * sikisi 19,30 radyofonık komedi: Pıyango 20 Mustafa ve arkadaşlan tarafından TurlC musikisi ve halk şarkıları 20,30 Omer Rıza tarafından arabca soylev 20,45 Nezıhe Oyar tarafından Türk musikisi ve halk: şarkıları 21,15 orkestra 22,15 ajans ve borsa haberleri ve ertesi günun programı * 22,30 plâkla sololar, opera ve operet par çaları 23 son. ' VIYANA: 18,35 MUSİKİ 19,25 karışık yayın . 20,30 ŞAN VE ORKESTRA 22,15 BUYUK KONSER 23,15 haberler, hava ve saire 23,35 DANS MUSİKİSİ. BERLIN: 18 05 ODA MUSİKİSİ 18,50 seyâhat < 19,05 EĞLENCELI MUSIKI 20,05 haber. ler 20,15 OPERA HAVALARI 21,05 gü. nun akisleri 21,20 EĞLENCELİ MUSIKI 23,05 haberler, hava, spor 23,35 KONSER. PEŞTE: 18,05 amele yayını 18,35 SAKSAFON VE PIYANO 18,55 konferans 19,15 ÇINGENE ORKESTRASI 20,35 OPERA YAY1NJ23,40 CAZBAND 24,05 haberler 24,15 gramofon 1,10 haberler. VARŞOVA: 18,05 ORKESTRA KONSERİ 19,20 m u i sikili konuşma 20,15 gramofon, konie * rans 21,20 MUSİKİ 21,45 gramofon, ha» berler ve saire 22,50 KONSER 23,50 ha< berler. BELORAD: ' 18,05 konferans, Bulgar şarkılan 18,55 KONSER 19,55 Rus şarkılan 20,35 ülu> sal yayın, haberler, halk şarkıları, mlzah • « 22,35 MUHTELIP ŞARKILAR 22,55 ha • < berler 23,05 ODA MUSİKİSİ. LONDRA: 18,50 PIYANO KONSERİ 19,06 çocuk * ların zamanı 20,05 ORKESTRA KONSE^ RI 21,05 karışık yayın 21,35 PİYANO MUSİKİSİ 21,50 konuşma ve saire 23,20 ASKERI BANDO 24,05 haberler ve saire 24,30 ORKESTRA 1,35 haberler, gramo «. fon ve saire. PARIS [P.T.T.]: 18,05 kıraat, şarkılar, gramofon, fennl konuşma 19,05 PİYANO KONSERİ 19,35 şiirler, konuşma 20,35 MUSİKİ 20,50 şarkılar 21,05 haberler, eglenceU yayın 22,35 MUSIKI 23,15 komedi 23,55 karışık program 24,50 gramofon, haberler. ROMA: 18,20 DANS MUSİKİSİ 18,55 karışık yayın 22,05 ORKESTRA KONSERİ 23,05 konuşma 23,15 orkestra ile şarkılar 23,50 DANS MUSİKİSİ. program j Celâl Bayar, bankacıhktan iktısadcılığa kadar, bilhassa temayüz ettiği ekonomik gayret ve muvaffakiyetlerinde sistem adamı olarak temayüz etmiştir. Son uzun nutuk programı devlet idaresinin plânlaştmlması tabirile hulâsa etmek mümkündür. Atatürk, Celâl Bayar hükumetile memlekete hiç pürüzsüz yepyeni bir istikamet vermekte bulunuyor. Yeni hükumetin hattı hareketini bizzat Atatürk, yılbaşı nutkile mümkün olduğu kadar geniş bir ölçüde işte bu zihniyetle çizmiş bulunuyordu. Başbakan Celâl Bayar ise, kendi hükumetinin başmda Meclise ve memlekete arzettiği daha geniş blçülü programıle Büyük Şef tarafından işaret olunan yola intıbak eyDediğimiz gibi bu, dikkate lâyık ve lemekten başka birşey yapmıyor. Devlet kıymeti büyük bir yeniliktir. Bu yeni idaresindeki hükumet faaliyeti itıbarile usul sayesinde Celâl Bayar hükumetinin bunun dıkkate lâyık bir yenilik olduiktidar mevkiinde bulunduğu müddetçe ğu herşeyden evvel kaydedilmelidir. basarmağa calışacağı işlere bütün memBu, Atatürk görüf ve gidişinde leket ve millet bütün tafsilâtile vâk:f burealist bir idare tarzıdır. Bir tarz lunuyor. 5imdiden biliyoruz . ki onların Başvekil Celâl Bayann nutuk söylediği suada alınmış resimlerinden ki nazariyeden ziyade işe ve faagözlerimiz önünde temin olunup gidecek liyete kıymet verir. Atatürk, yılbaşı başanları Türk vatanını büyük saadetnutkunda Cumhuriyet Halk Partisi prolere eriştirecektir. Celâl Bayar hükumegramını bile millî hayatm filî ve hakikî tini bütün faaliyetlerinde bu bilgi ile, icab ve ihtiyaçlanna istinad ettiriyordu. yani kendisinin bize verdiği programla Celâl Bayann bütün memleket işlerini takib edeceğiz: Onun her adımını mu kucaklıyan geniş ve uzun programına vaffakiyet temennilerknizle teyid ve takbakılarak hükumet idaresinde eskidenberi viye ederek. mutad ve moda olan bazı nazariyelerle YUNUS NADt doğrudan doğruya işe teveccüh eden hareket tarzı arasmda, bir parça düşün mek faydasız sayılamaz. Bu, bize mahsus bir iş değildir. Bundan sekiz yıl önce Fransada Andre Tardieu teşkil ettiği Antakya (Hususî muhabirimizden) hükumet için bir parça mufassalca böyle Milletler Cemiyeti heyeti, §amdan dönbir iş programı tanzim etmişti de mua müştür. Evvelki gün Kırıkhan kazasın:n rızları kendisine bu bir hükumet progra bazı köylerini gezen heyet, köylü ile gömı mı, yoksa bir anonim şirketin meclisi rüşmüştür. Kırıkhan kaymakamı Salâ idare raporu mu diye tcnkidler savur haddin Kuseyrî ve Fransız istihbarat memuşlardı. Andre Tardieu'nün realist hamuru taraftarlanndan Mahmud, Türk reketine karşı bu yolda tenkidlerde buler aleyhinde birçok isnadlarda bulun lunanlara göre, hükumet az çok esrarlı muşlardır. Kırıkhanda tercümanlık va bir siyaset kombinezonudur. Bir siyaset kombinezonu, ki değme fanilerin aklı o zifesini kaymakam Kuseyrî yapmıştır. nun harimine girmek şöyle dursun, hatta Delege, Antakyada kendisini hiç ziyaret uzaktan onu ihata eden esrar şebekesinin etmiyen yobazlann evlerine giderek gö aralıklarından bakmağa bile haklı değil rüşöriittür. Buyctntrtar, ötcdenberi te Jer(d}rıVjBıjı köhne nazariyeye göre ceddürf âleyhtan olan Kuseyrî, Hacı Nihad ve Kürd Hoca adı ile maruf Mefc hnkumet başka, millet başkadır. med Zeynelâbidindir. Atatürk sistemi, Celâl Bayar hükumeBundan iiç gün evvel Ordu nahiyesitile eski usulü bozan yepyeni bir vadiye Nutkun fradı sırasında Meclisten bir intaba girmiş bulunuyor ve bu yeni tarzın tatbi ne bitaraf heyetin gideceği tebliğ edilmiş, katında dahi yalnız Türkiyemize değil, nahiye müdürü şapkalan çıkarttırarak bütün dünyaya yeni bir örnek veriyor. heyetin fesle karşılanmasını bildirmiştir. Bu örnekte hükumet, millet işlerini Nahiye müdürü, Yüzelliliklerden Ada milletin gözii önünde ve milletle be nada polis müdürlüğü yapan Yusuf Zi raber başaran bir idare şekli demektir. yadır. Bu emre aldırmıyan köylüler, şapBu itibarla Atatürk kendi yılbaşı nut kalarını çıkarmak şöyle dursun, bilâkis kunda anahatlarını çizdiği yeni hü şapkalarım giymis, kalabalık bir kafile kumetle dünyaya adeta yeni bir inkı halinde nahiye merkezine gelmişlerdir. lâb hediye ediyor diyebiliriz. Bu yeni Grup, takızaferde asılı bulunan Suriye sistemde, hükumet halk nazarında esrar bayrağını indirmiş, müdür de vaziyeti küpü bir umacı olmaktan sıynlıp çıkıyor, doğrudan doğruya istihbarat metnuruna işi gücü meydanda ve herkesin gözü ö bildirmiştir. Bunun üzerine köylü grupu, nünde bir faaliyet manzumesi haline geli muhtelif sebebler ileri sürülerek Ordu yor. Zâhirde, biraz basit bir iş gibi görü nahiyesine gönderilmemiş, biraz sonra nür amma hakikatte bunun esrarlı hüku nahiye merkezine gelen istihbarat memumet şeklinden daha zor olduğuna şüphe ru, Bürhan ve Talib ağalan yanına çayoktur. Çünkü hükumeti esrarlı bir siya ğırarak Fransızların Sancakta kalacak set kombinezonu halınde tutanlar, faali lanndan, Antakyahlarm doğru hareket yetlerinin muvaffakiyetsiz safhalarını etmediklerinden bahsetmiş, meb'usluğa perde arkasında saklıyabildikleri halde, gösterecekleri namzedlerin seçilmesini isBüyük Millet Meclisinde kabine programını dinliyen vekillerimiz: hükumeti memleketin görülecek işleri temîştir. Ağalar, bu teklif karşısmda sa(Sağdan sola doğru) Millî Müdafaa Vekili General Kâzım özalp, Dahiliye üzerinde açık çalışacak bir millî heyet dece hürriyetlerine müdahale olunmamaBaşvekilin nutuk irad ederken alınmış Vekili Şükrü Kaya, Hariciye Vekili doktor Tevfık Rüştü Aras, Nafıa Vekili olarak alanlar, daima o işleri beheme sını rica etmişlerdir. Ali Çetinkaya, Gümrük ve İnhisarlar Vekili Ali Rana Tarhan hal muvaffakiyetle yürütmenin manevî diğer bir fotoğrafı Azmi H*tayda tahrikât tekrar başladı Yeni Eserler Havacılık ve Spor :< Türk Hava Kurumu tarafından çıkarılmakta olan Havaeılık ve Spor mecmuasmın son nüshası çok resimler ve yazılarla çıkmıştır. < • * Yeni Türk ' *""* TSminönü Halkevi tarafından ayda bir çıkanlan (Yeni Türk) mecmuasının 59 unca sayısı çıkmıştır. Bu sayıda: Enver Ziya Karaun (Cum huriyetin yıldonümu), M. Halid Bayrının (Muverrih Ahmed Refik), H. Namık Or kunun (Macarların yurd kunnası), Rasid Gokdemirin (Ulak), Naci Yüngulun (Bi zans), Bedrıye Yeğinsoyun (Mozart), N. Omaçarın (Cumhuriyet abidesi) ve Nakl Tezelm (Hasan Efe) adlı yazılan vardır. Genclerle münevverleri alâkadar edea yazılan toplamış bulunan bu mecınu ayı okuyucularımıza tavsıye ederiz. Ar Her sayısında tekâmuller gosteren Ar'm 10 uncu sayısı intişar etmıştır. Bu sayıda profesor Bayan Afetin resim galerisine dair çok değerlı yazısı, ressam Mahmud Cudanın modern san'at hakkındaki bir konfe ransı, Mazhar Nazım Resmorun, Arif Bedıınin san'at ve san'atkâra aid kıymetll yazılanle yeni açılan Turk resım ve heykel galerLsıne ve zamanımıza kadar gelen Turk resim cereyanlarını bu sayıda okuyacaksınız. Memleketin yegâne san'at dergisl olan ve buyuk bir zevkle kendisini okutan Ar'ı okuyucularımıza hararetle tavsiye ederiz. Sinema Objektifi Bu salon mecmuasının beşincl sayuı en son sinema haberlerile haftanın filim mevzulannı ve bu hafta sınemalarda gosterilecek fılımlerin kritiklerile en son bayan modellerını yuklü olark çıkmıştır. kapıdan geçti, düz bir yolu takib etti ve evin önünde durdu. Bryant, otomobilin kapısını açan metr» dotele: Gelen oldu mu? Diye sordu. On beş dakika evvel M. Shugers telefon etti; yemekten sonra gelebilece * ğini söyledi. Ötekiler neredeyse gelir ler. Franklin, arabadan inmiş, Doris'in inmesine yardım etmemişti. Genc kız da indi ve bekledi. Metrdotel, onun gece elbiselerinin bulunduğu kötü, küçük valizi ehne aldığı zaman, Doris, utancmdan yere geçti. O sırada, bahçe tarafından, koşa koşa iki köpek geldi ve genc kız biraz ferahladı; köpeklere doğru egildi. Burada, kendisile ayni seviyede, bu köpeklerden başka kimseyi göremiyor, yüzü kızarmadan hitab edebilecek bir on lan buluyordu. Evden bir gramofon sesî işitiliyordu. Doris, evin içini, tahmin ettiğinden daha az şık ve ihtişamlı görünce sevindi. Çocukluğunda, mektebce, Grandük şatolarını gezmeğe giderlerdi. Servet ve ihtisam hakkında, kafasında, o zamandan yerleşmiş fikirleri vardı. Belki de, Amerikalı milyonerlerin, altın yaldızlı karyolalarda yattıklarını, altın tabaklarda yemek yediklerini, gayrişuurî olarak dü "'\v. (Arıeasi varı Vicki BAUM Yazan: Hamdi VAROĞLU Çeviren: 14 Doris, bu sefer köpürdü. Hiddetten kısılan sesile haykırdı: Tanımıyordun öyle mi? Bak, öyleyse, bu çehre ile benim neler yapabilece ğimi gör! Bu çehreden hoşlananlar da var. Meselâ M. Bryant. Senin murdar heykelinin mukadderatı bu beğenmediğın çehrenin elinde! Bazil, bu sözü işitince bir an sustu. Sonra, Doris'e yaklaştı, yüzünü, yüzüne yapıştıracak kadar yakından, alçak sesle sordu: Doğru mu söylüyorsun5 Doris, başını eğerek tasdık etti. Şimdi, ağlamak ihtiyacı duyuyordu. Bazil'in kolları arasmda teselli edılmeğe. okşanmağa, avutulmağa ihtiyacı vardı. Fakat, Bazil ellerini pantalonunun cebine soktu; büyük bir soğukkanlılıkla: Olur a! dedi. Bryant, senin için, Bazil Nemirofa herhalde müreccahtn. Talıhin böyle bir cilvesine uğradınsa, sana mâni olacak değilim. Aramızda gelıp gecen şey, şayed bir an mevcud bulımduysa bile, artık mazi olmuştur. Bazil, bu sözü söylerken, kendi haleti ruhiyesini gizliyor ve bu nefsine hâkimiyetten büyük bir gurur duyuyordu. Doris, müthis bir yumruk yeyip sersemlemiş bir insan gibiydi. Hissi iptal edilen bir hastanın bön tebessümile etrafına bakınıyor, atölyeyi, bilmediği yabancı bir yer gibi gözden geçiriyordu. Pencere, şafak la beyazlanmağa, dışandan kuş cıvıltıları gelmeğe başladı. Doris, yavaş sesle: Tekrar konuşuruz. Dedikten sonra yürüdü; çamurdan heykelin tepesinde yanan lâmbayı söndürdü. Dışarının alaca aydmlığı atölyeyi silik bir ışıkla ziyalandırdı. Bazil, bu yarı aydmlığm ortasında, dudaklarındaki tebessümü ile, terbiyeli bir heyulâ gioi görünüyordu. Doris'in elini öptü ve onn kapıya kadar teşyi ederek: Bu akşamki zahmetinizden dola\ tesekkür ederim, dedi. Doris, merdivenden inerken: Artık herşey bitti. Diye düşünüyordu. Terzinin, tıpkı atölye gibi daima açık duran kapısını yavaşça açtı. Terzi Dostal, bir masanın üstüne bağdaş kurmuş, bir pantalon dikmekle meşguldü. Genc kızı görünce, kaşlannı çattı. Doris, hâlâ şala büriinmüş kıyafetteydi ve robunu yerde sürüyordu. Terzi, Çek şivesile: Matmazel, dedi, bu evde böyle şey olmaz. Biz, odamızı kiraladığımız kadmlardan dürüst ahlâk bekleriz. Anlaşıldı mı? Doris, hayretle onun yüzüne baktı. Madam Salvatori'den geliyorum, dedi. Kadın, sabaha kadar mide sancısından kıvrandı. Ve? odasına doğru yürüdü. Kapının arkasından, hâlâ uykuda bulunan Norveçli kızın horultulu nefesi işitiliyordu. Odaya girerken, terzinin, arkasından hakaret savuran sesini bir daha işitti: Hangi mide sancısı? Külâhıma anlat sen onu! Gidi kerizci karı seni! Franklin O. Bryant, Doris'e: Geldik! Dedi. Doris, merakla pencereden eğilJi, baktı. Ağaçların arasından, koyun mavi bir parçası görünüyordu. Nevyorku ihata eden bahçeler, paskalyanın ilk gününden itibaren çiçeklenmeğe, yeşil tarhIar, pembe güllerle süslenmeğe başlam'.ş tı. Doris, lâkayd: Güzel. Dedi. Franklin'in gösterdiği birçok şeyler karşısında, hayretten haykıracağı geldiği halde, kanıksamış görünmeğe uğraşıyor ve çok zahmet çekiyordu. Nev yorkun da bir ilkbaharı olduğunu, bül büllerin orada da, kendi memleketindeki dillerile konuştuklarını görmek, Doris için, şaşılacak bir yenilikti. Otomobilin minderine tekrar yaslandı. Artık, bu pahah otomobilde gezmek ona zevk vermez olmuştu. Bu kırmızımtırak deriden döşemeyi, içerinin tütün dumanı kokusunu, pencerenin yanında takıh, soldukça değiştirilen ve daima taze duran çiçeklerle dolu vazoyu ezberlemişti. Perkins'in sırtını, karşıdaki aynada mütemadiyen gördüğü kendi yüzünü seyretmekten bıkmıştı. Franklin, onu bu otomobille, bir defa Madison Garden'de buz üstünde hokey maçı seyretmeğe, iki defa kabareye, bir defa tiyatroya götürmüş, bir defa da, gece, şehir civarındaki gece parklarında gezdirmişti. Şimdi, haftada bir gece izinliydi. Fakat, sesinin kısıklığı hâlâ geçmediği için, bazan, Salvatori'nin mahud ders metodu yüzünden sesinin bozulduğunu düşünüyordu. Franklin ona, yıldönümü hediyesi olarak, ucuz mağazalardan alm mış, on altı dolar doksan beş çentlik bir rob vermiş, daha doğrusu zorla kabul et tirmişti. Doris, bütün bunlann, kendısmi, Franklin'e karşı medyun mevkie koyduğunu hissediyordu. Franklin de, bu küçük eğlencelerin, genc kızı, hem şımarttığını, hem sinirlendirdiğini, alâka ile gö rüyordu. Franklin, birkaç gün evvel, Avrupaya seyahat etmek niyetinde olduğunu söylediği zaman, Doris, korkmuştu. Onu özliyeceğini hissetmiş, hatta bu endişesini Franklin'e de söylemişti. Mâamafih, Franklin, henüz bu seyahate çıkacak değildi. Yalnız, karısını vapura kadar götürüp bırakmış, çakır keyif, pürneş'e Schuhmacher lokantasına gelmiş ti. Bryant, artık lokantanın gedikli mü|terisi olmuştu ve patron, kendisinin, bira içilen ve kumar oynanan gizli köşelere girmesine izin veriyordu. Doris, paskalya yortusunu, Franklin'in Long İsland'daki evinde geçirmek teklifini kabul etmekle beraber, için için en dişe ve üzüntüde idi. Bryant, evin davetlilerle dolacağını söylemiş, onu, operaya girmesini temin edebilecek olan şahsiyet lerle tanıştıracağmı tefahürle ilâve etmişti. Doris, çekine çekine Salvatori'yc danışmış, onun muvafakatini almıştı. Fa kat, bütün bunlann zâhiren çok güzel ve zararsız şeyler olmasma rağmen, Doris, bu paskalya davetinin asıl manasını iyice anlıyordu. Otomobil, geniş ve muntazam bir dönemeçten dolastı, demir pamaMi1"!' bi r
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear