23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYET 13 Mayıs 1938 Tarihten Ziraat Bankası üzerinde objektif bir etüd Kredi vaziyeti 2 Umuml bir tarif olarak: Ziraî maksadlara tahsis edilen bütün kredilere ziraî kredi denilmektedir. Eğer meseleyi Ziraat Bankası cephesinden tetkik edersek müessese bu tarifin ummanı içinde kaybolur... Zaten bu tarifin ummanı içine dalan efkâr dahi Ziraat Bankasından kadir olamıyacağı derecede muğlâk ziraî krediler istemek gibi bir karanlığa dalmışlardır. Ziraî kredinin bu vüs'ati karşısında ilk olarak Ziraat Bankasının meşgul olacaklannı bulmalıdır... Mesclâ: Ziraat Bankasının sermaye kudreti, Ziraat Bankasının ihtısas kudreti, Ziraat Bankasının işlemek kudreti. Tetkik edilerek (evvelâ) sermayesinin uzanabileceği sahalardaki en mübrem ziraî kredi ihtiyacları nedir? (Saniyen) ziraî krediye muhtac olan işlerden onun gaye ve ihtısası haricinde kalanlar hangileridir? (Salisen) Ziraat Bankasının dikkatini ve takatini kırmıyacak iş hacmi nedir? Bu üç meseleyi ilim ve tecrübe enmuzecinden ibaret bir hacim istiab edebilir. Bir ilim ki tamamen mücerred ve bir tecrübe ki tamamen Türkiyedeki zirai kredi ihtiyaclarının sahası olan çiftçinin iktısadî ve içtimaî teşkilâtına an'anelerine, âdetlerine, ve bunlara müstenid olan istihsal ve istihlâk sistemlerine şamıldır. Bu büyük işi başarabilecek veya bunu başarmağı derubde edecek nazarî ve amelî otoritelerin gozönünde tutmalan icab eden bir takım şeyler vardır ki bunları Ziraat Bankası noktai nazanndan hulâsa etmeğe imkân bulunur ve şu suallerle ifade olunabilirler: devamlı bilgiye müstenid bir yardıma muhtacdır. Ziraat Bankası bu uzun dikkat ve itinayı gösterememek takdirinde yapılan krediden makus netice husule ge lebilir. İkinci noktai nazar: Teşkil kredisi verilecek müstahsilin bu krediyi bulmasının diğer bir müstahsil üzerine inikâs edecek tesirinin muzır olmaması icab eder. Teşkil kredisinde cümlenin ifade ettiğı manayı A fıkrasının hududu haricine şümullendirmek lâzım mıdır?... Yani Ziraat Bankası müstahsil yaratmalı mıdır?.. Bu, bugün üzerinde durulmadan menfî cevab verilecek bir bahistir... Ziraat Bankası bütün sermaye kuvvetile istihsal üslerinin azalması ihtimali olan B, D ve E fıkralarında yazılı çiftçilere muhafaza kredisi yapar ki onun tarafından bugün en normal şekilde ve en garanti altında yapılması temenni olunacak kredi budur... Bu kredi bir varlığın muhafazası mahiyetindedir ve yaşıyan her varlık nesvünema bulduğuna göre, bu muhafaza kredisinden devamlı ve itimadlı bir surrtte istifade edebilen çiftçi ve onunla beraber çiftçilik terakki edebilir. Yükseltme kredisinden valnız ( E ) fıkrasındaki çiftçiler istifade ettirilebilir. Bu kredinin, vasfı itibarile, tahsis oîunacağı işler: 1 Arazi ıslahı. 2 istihsal vasıtalarının tekâmü'.âtı. 3 istihsal maddelerinin tenevvüatı. 4 Sanayii ziraiyeden herhangi birinin icrası. 5 Bu dört amilin birden, yahud bir kacının, bir arada yapılması. Olduğuna göre buna tahsis olunacak kredide Ziraat Bankası cephesinden düsünülecek en mühim şey: «Bövle teşebbüslerin tatbik sahası ve tatbik beceriği ve iktısadî sartlar itibarile» muvaffakiyet ve muvaffakiyetsizlik göstermek ihtimalleridir... Bu sahada. Ziraat Bankası, simdiye kadar sübjektif mülâhazalar ve formalist tetkiklerle merkezinde hallettiği yükseltme kredileri yüzünden milyonlarca liralık sermavesini memleketin vüksek ziraatine yükleterek onları ezmiştir; müstahsil bu sekilde kredi bulmak kolaylı ğından dolavı havalâta düşmekte ma zurdur. Gördüğü kolaylıktan cür'et alarak giristiği iste muvaffak olmamakla bankanın tazyiki altına sjirmiştir. Eğer banka; müstahsilden daha fazla basiretkârlikla hareket edebilirse müstahsiller de hayalâta kaoılarak yapamıyacaklan işlere girismezler... lstanbul atletizm bayramı Kırk Yıl İkinci cild yapraklar îstanbul atletizm bayramının hazırlıkYazan: Üstad Halid Ziya VşaklığU larına başlanmıştır. Seçme ve nihaî ol Kırk Yılın birinci cildinden aldığımız mak üzere iki kısma ayrılan bu müsabakaruhi tad, ikinci cildin daha olgun ve lann seçmeleri 24 mayıs pazar günü dolgun nüktelerile, inceliklerile ve şiiKollej sahasmda yapılacaktır. rile katmerleşti, son hadde erişti. Ede Nihaî müsabakalar da 31 mayısta biyatımızın yegâne üstadı Halid Ziya Uşaklığil, edebî ömrünü hikâye vesileTaksim stadyomunda yapılacaktır. sile bizi geniş bir büyü şebekesi içine Bu mevsim yapılacak müsabakalarda alıyor ve o şebekenin zarafetten, belâbir atlet azamî üç müsabakaya iştirak egatten nescolunmuş elyafı arasında decek, bayrak yarışı bu kayidden haric heyecandan vecde, vecdden istiğraka tutulacaktır. düşürüyor. Müsabakalara girecek kulübler de Edebiyatın tekerlemeleştiği, kırık her mesafe için azamî üç atlet verecektir. dökük kelimelerden ve renksiz, ruhsuz Müsabakalara bütün kulübler girebile düşüncelerden mürekkeb bir u'cube hacektir. line girdiği günlerde üstadın böyle bir san'at bediası yaratmasına nekadar teFenerbahçenin yıldönümü şekkür etsek azdır. Kırk Yılın ikinci cildinde valnız edebî Fenerbahçe spor kulübü 7 haziranda zevkleri mahzuz eden yüksek san'at cilyıldönümü münasebetile geniş bir hazırlık programı yapmaktadır. Bu münasebetle veleri değil, edebiyat tarihini aydınlatan Avrupanın kuvvetli takımlarından birini tasvirler ve tahliller de mebzul. Biz bu eserde yüksek bir edib olarak doğmuş getirmek üzere teşebbüsata girişmiştir. müstesna bir şahsiyetin ezelden mev'ud Galatasaray Fener B. takını ve mübeşşer olan yerini hayat zaru retlerinin, muhit ilcalarınm tazyiki alları maçı tında biran nasıl kaybetmek tehlike 935 senesi lik maçlannda aldıklan sa* sine düştüğünü ve o edebl mümtaz kayılar dolayısile berabere bir vaziyette o biliyetin meselâ hariciye mesleğine lan Galatasaray, Fenerbahçe B takım kapılarak tabiî mihverinden ne şekilde ları arasmdaki final müsabakası 19 ma uzaklaşmıya namzedlendiğini heyecanla yısta Taksim stadyomunda yapılacaktır. okuduğumuz gibi ayni kabiliyetin hangi ıdman şenlikleri dolayısile Taksim sebebler, âmiller ve vasıtalarla yavaş stadyomunda yapılacak büyük spor ha yavaş inkişaf ettiğini de hazla görüyoreketleri arasına konacak bu müsabaka ruz. için iki taraf geçen sene birinci takımda Ben, büyük edibimizin ilk eseri olaoynamamış, fakat bu sene birinci takıma rak Nemideyi tanıyorum. Edebiyat tageçmiş birçok oyuncularını oynatacaktır. rihi yazanlarımızın çoğu da zannederim Cellâdlara duman attıran Şehislâm Hoca Mes'ud Efendi birkaç kişinin kafasmi parçalamadan ölmedi, fakat bu celâdetinin cezasını onun cesedine çektirdiler Avcı Sultan Mehmed devrinde adı her ağızda gezen bir hoca vardı: Mes'ud Efendi. Bu hoca sert ve doğru söz söylemekle şöhret almıştı. Dilile herkesi korkutuyordu; saraylıları bile titreti yordu. Acaba o, göründüğü kadar doğru özlü ve doğru sözlü müydü? Burası şüphelidir. Çünkü umulmıyan taşın altında ondan eser, hatıra gelmiyen yerlerde gene ondan izler bulunurdu. Her yana girip çıkardı; her entrikaya parmak karıştırırdı, bütün patırdılarda, ayaklanmalarda açık veya gizli rol oynardı. Fakat sert sözlü olduğuna şüphe yoktu. Sadırazam Gürcü Mehmed Paşaya. Hünkârın yanında: <Bunak!> diye ba ğırmaktan çekinmemişti. Nüfuzu çok büyüktü. Sadırazamaları kukla gibi oynatırdı ve hoşuna gitmemeğe başladıüjı gün kimine cahil, kimine hırsız, adını taktığı o kuklaları kırıp atardı, yerlerine istediği adamları getirirdi. Kendisi Anadolu Kazaskeri idi. Os manlı saltanatının inhitat devirlerinde muvazeneli bir bütçe yapmayı düşün müş biricik adam olmak şöhretini ta şıyan Tarhuncu Ahmed Paşayı Sadı razam yaptıran da o idi. Sonra uyuşa mayınca zavallıyı kündeden atmıştı, öldürtmüştü. Bu nüfuzuna, dilile herkesi korkutmasına rağmen Yeniçerilerle gayet iyi geçinirdi. Bu sayede Şeyhülis lamlığa da geçmişti. Fakat hocalar ta kımının irtikâbı, hırsızlığı artık alıp yürümüştü. Sert söz bu kirli cereyanı durduramazdı. Onlar yazılı olmıyan, lâkin hepsi tarafından imzalanmış görünen bir fetva ile rüşveti, hırsızlığı mu bah haline koymuşlardı, apaçık çalı yorlardı. Arasıra bir cesur adam çıkıp büyük hocaların hududsuz hırsızhklarım yüzlerine vuruyordu. Meselâ Mevkufatçı Abdullah adlı biri bir divan günü iki Kazasker ve Şeyhülislam hazjrken Kubbealtına gelmiş ve Sadırazamı etekliverek: cAllah şu efendileri üstümüzden eksik etmesin> demişti. Sadırazam bu versiz duanın sebebini sorunca şu söz leri söylemişti: Sultanım, biricik oğlum hummaya tutuldu. Bin ilâç yaptım, fayda verrredi. Sonunda: «Ey sıtma, şu çocuğu bı rakmazsan Anadolu Efendisi İmamza denin günahlan boynuna olsun> dedim. Humma illeti o saat çocuğu bıraktı. Sadırazam, Vezirler, Şeyhülislam ve bizzat îmamzade gülüyorlardı. Sadırazam o neş'e içinde sordu: Ya niçin Rumeli Kazaskerinin günahlarını havale etmedin? Yok sultanım. Onu böyle küçük şeylere sarfedemem. Oğlumun tauna yakalanmasına sakhyorum. Mes'ud Efendi bu rezaletlerin, bu maskaralıkların önüne geçemedi; idari ve siyasî dolablar içinde bir arahk muvazenesini de kaybetti. Şeyhülislam hktan düştü. Fakat o, elinden kaçan nimeti kolay kolay bırakacak bir adam değildi. Bir müddet açıkta kaldıktan sonra meşhur Çınar vak'asından istifade etti. Ayaklanan takımla uyuştu. Onların talebile ve ısrarile tekrar ŞeyhülLslâmlığa geldi. Saray, kendisinden kuşkulanıyordu, kocunuyordu. Bununla beraber o, gene plânlar çevirmekten geri kalmadı. «Alık bir Türkmendir, kolay idare olunur> diye Boynuyaralı Meh med Paşayı sadırazamlığa getirttî. Mes'ud Efendinin ağzına gem vurup dilediği yere götürmek istediği bu Türkmen vezir ilk hamlede onu yere vurdu. Avcı Sultan Mehmedi tahttan indirmek istemekle itham e*derek azlettirdi ve Diyarbekire sürülmesine ferman çıkarttı. 1655 temmuzunda idi. Kendine çok güvenen Hocazade Mes'ud Efendiyi yaka paca bir kayığa atmışlardı; karadan Diyarbekıre gitmek üzere Mudanya iskelesine çıkarmışlardı. Sürgün hoca, Mudanyadan Bursaya gitti; orada du • rakladı. Çünkü yollar emin değildi; her tarafta çeteler vardı. Bu sebeble aylıklı muhafızlar tedarik etmek ve o devrin tabirince «bir bayrak sekban yazmak> istiyordu. Fakat insanın bahtı tersine dönmiye dursun; her yerde bir belâ yüzgösterir. Mes'ud Efendi de Bursada yaman bir düşmanla karşılaştı: Kadı Ruhullah Efendi. Bu adamın sabık Şeyhülislâma sönmez bir kini vardı. Onun silâhlı muhafızlar tedarik etmeğe koyulduğunu görünce îstanbula haber uçurdu; şöh retli sürgünün Bursada ayak sürüyüp tstanbuldaki zorbaları kışkırtmıya ça hştığını bildirdi. Bunun üzerine bir zamanlar dilinden o kadar korkulan Hocazadenin idamına ferman yazıldı. Fermanı Bursaya götüren çavuş, Kadı Ruhullahı bir bahçede buldu; kâğıdı gizlice eline verdi. Kadı hemen mah kemeye geldi. Kendi emrinde çalışan Şikârüeri silâhlandırdı; sürgün Şeyhülislâmın misafiri sıfatile oturduğu Mealizadenin konağına yolladı. Mes'ud Efendi yüksek bir köşkte gecelik takkesile oturuyordu; meyva yi yordu; ev sahibile dereden tepeden konuşuyordu. Bayram ayının on birinci gecesi olup ay ışığı kuvvetliydi. Mes"ud Efendi bu ışıkla sokakta toplanan kalabahğı gördü; başına bir çorab örüle ceğini anladı. O, bütün hayatında ispat ettiği veçhile cesur bir adamdı. Hain bir baskma uğ ramak üzere bulunduğunu anlar anla maz yola çıktığındanberi yanından ayırmadığı kılıcı çekti; narayı bastı: Kimdir bunlar, duvar dibinde ne arıyorlar? Şikâriler de eve girmişlerdi, hücuma hazırlanmışlardı. Fakat, Efendiyi dalkılıç görünce korktular, merdiven ba şında kümelendiler. Biraz sonra üç, beş tanesi cesaret gösterdi; yastık ve minder gibi şeylerden kalkanlar yapılarak odaya girildi; kanlı bir mücadele açıldı. Mes'ud Efendi birkaç kişinin kafasını parçalamadan ölmedi. Yüreği ve bileği kuvvetli bir adam olduğunu son nefe sinde de gösterdi. Fakat bu celâdetinin cezası ölüsüne çektirildi; adamlarınm öldürülmesinden bir kat daha öfkelenen Bursa Kadısı Ruhullahın emrile cesed sürüklene sürüklene bir çöplüğe götü rüldü, çırılçıplak yapılarak açıkta bırakıldı. Mes'ud Efendi vaktile Bursada Kadı iken izınsiz yapılan birkaç kiliseyi kapatmıştı. Bu macerayı unutamıyanlar onun çöplükte yatan cesedi etrafmda nümayişler yapmışlar ve üstüne yığm yığın çamur, kucak kucak taş atmışlardı. Cesed bu eziyetlerden sonra gömüldü. Olimpiyada gidecek yüzücüler Berlin Olimpiyadlarına hazırlanmak ta olan yüzücüler için on dört haziranda nihaî seçme müsabakaları yapılacaktır. Heybeliada havuzunda yapılacak bu müsabakalar 100, 200, 400. 1000, metro serbest ve 100 metro sırtüstü ile, 200 metro kurbalama olarak kabul edilmiş tir. Ayni günde su topu %ıüsabakasının seçmesi yapılacaktır. 2 0 0 x 4 bayrak yarışı da bu programa dahildir. 1 Ziraat Bankası: Ziraate mi kredi yapar? Zürraa mı kredi yapar? Ziraî mahsulâta mı kredi yapar? Birinci sualin cevabı verildikten sonra halli icab eden en mühim bir mesele gelir ki ikinci bir sual ile ifade olunur: 2 Ziraat Bankasının nazarında (zürra) kimdir? Yani : Her köylü çiftçi midir? Ziraat yapan her şehirli çiftçi midir? Köyde oturanlardan Ziraat Bankası kimleri ve ziraat yapan şehirlilerden kimleri ziraî krediye şayan görmelidir? Bu meselenin ehemmiyeti şu iki noktadadır: Sermaye yardımının müstahaklara tahsis edilebilmesi. Çiftçilik sahasmda tufeylî olarak barınanlara kuvvet verilmemesi. İkinci suale göre Ziraat Bankasının iş muhitindeki çiftçiler tanındıktan sonra onlara ne yolda yardım edileceği meFakat kredi vermekte Rozetilmesi lâ selesinin halli icab eder. zım gelen şartlara riayet edilmemesinden Ziraat Bankasından kredi görecek dolavı tahaddüs pden vazivet h'ikumetin çiftçileri şöylece taksim etmek mümkünmüdahalesini celbevlemiş ve 2814 nudür. maralı kanunun cıkarılmasını zarurî kılA Teşkile muhtaç istihsal amilleri mıstır. dir... Bunlann toprağı vardır. Fakat Ziraat Bankasının dftcive vaDacagı bir müstahsil iken her ne sebeble olursa doŞrudan dogru kredidp sahısların, se olsun sermayelerini kaybetmişlerdir. Ya killçrin tavini ve tegavvür etmez kaideler başkalannın emrinde çalışırlar, yahud haiınrîp bir faaüvet sistemi tatKîki bîivük başkalarının hesabma çalışırlar... f^^Jalann ^ncuİMnp mulcarldpme olur. B Istihsalin haddi maişet derecesini (tecavüz etmiyen) veya (tecavüz edemiyen) lerdir. Bunlann ikincileri ziraatin başka şubelerile ve sanayii ziraiye ile meşgul olanlardır. En basit şekillerden misal getirirsek: Köydeki nalband, çilingir, değirmenci ve nakliyeciyi bu katagoriden olarak zikredebiliriz... Memleketimizin köylüleri bunlan çiftçi saymazlar ve bunlara (rencber) demezler. C Toprak istihsalile hiç meşgul olmıyan, yahud pek az alâkadar olanlar ki koyun veya sair hayvanat yetiştiricilerı, ormanlardan kereste ve odun çıkaranlar bu meyandadır. D lstihsalâtı maişet derecesinin fevkinde olup işini kendi kuvvet ve vesaıti ile başaramadığından yardımcı kullanan... E Ziraati geniş mikyasta ve spekülâtif maksadlarla icra eden. Bu tasniften sonra bir üçüncü sual sorulur: 3 Ziraat Bankası: Teşkil kredisı mi vermelidir? Muhafaza kredisi mi vermelidir? Yükseltme kredisi mi vermelidir? Teşkil kredisi yukandaki (a) fıkrasında yazılı müstahsillere aiddir. Bu kredinin verilmesinde iki noktai nazardan ihtiyat göstermek icab eder. Birinci noktai nazar: Kredinin emniyet derecesidir. Bu Taziyettefe! müstahsil yeni dilciimis bir agae pîbi uzu» •e Yalova havuzunda yapılan yüzme müsabakaları Su sporlan federasyonu tarafından Yalova havuzlannda tatlı su rökorlan deneme müsabakaları yapılmıştır. 100 metroda Galatasaraylı Orhan 1.64 dakika ile birinci, 400 metroda Galatasaraydan Halil 5.52.2 dakika ile birinci gel mişlerdir. 200 metro serbest te Halil 2.42, 200 metro kurbalamada Yusuf 3.14.2 ile birinci olmuşlardır. A ve B takımlan arasında oynanan su topu müsabakasını da A takımı 7 2 kazanmıştır. Budapeşte ve Yunanistandan boksör davet edildi lstanbul boks heyeti Romanya ve Budapeşteden birkaç boksör getirmek suretile elindeki boksörlerin hakikî kıymetini ölçecektir. Boksörlerimizin haricden gelecek kuvvetli rakiblerle yapacağı müsabakalar nazarı dikkate alınacağına göre boksörlerimizden hiç değilse bir ikisinin Berlin OIimpiyadlarına götürülmesi için teşebbü sata girişilecektir. Yapılan muhabere kat'î neticeyi ve rirse yirmi gün içinde iki büyük boks müsabakası organize edilecektir. ki benimle hemfikir bulunuyorlardı. Kırk Yılın ikinci cildini okuyunca an lıyoruz ki Nemideden önce Sefile vardır ve bu eser, tefrika halinde kalmıştır. Gelişigüzel seçtiğim şu örnek, eserin bize temin ettiği yeni bilgiler hakkında bir fikir verebilir. Ya edebiyat tarihine taalluk eden o zarif tahliller ve tasvir ler?... Meselâ kırk yıl evvelki edebî ve harsî Babıaliyi anlatan şu tasvire bakınız: <Babıali caddesini ben nasıl farzederdim, orasını ne muhteşem kü tübhanelerle, ne muazzam matbaalarla süslemiştim. Hayalimde burası sonu gelmiyen bir galeyan içinde alay alay şairleri, edibleri. muharrirleri çalkalf yan bir mahşerdi. Buradan geçilirken daima kaynaraa halinde bir müthiş kazanın buharlarile insan sarhoş olma lıydı. İşte hayalimin bu taşkın san'at sahrasına bedel, orada bir işkembeci nin, yahut bir kasabın yanında üç, beş perişan kıtabcının pısırık, sandalyelelerinde zamanlarını nasıl geçirecekle rinde mütehayyir, yolunu şaşırmış genc ler, yahut provalar tashih etmekle akşamın rakısını temine çalışan ihtiyar lar gördüm.» Kırk yıl evvelki şu görüşün doğruluğunu bugünkü Babıali caddesi biraz daha ihtiyarlamış fecaatile haykırıp durmuyor mu?.. Üstad, o yıllarda tanıdığı ediblerin, şairlerin, muharrirlerin, vezirlerin, nazırların portrelerini çizerken de edebiyat tarihine pek kuvvetli ve sikalar veriyor. Meselâ Muallim Naci nin bir tasviri var ki onunla yıllarca yan yana yaşamış ve bu alâka ile bir çok yazılar çiziktirmiş olan sekiz, on muharririn hiçbirine nasib olamıyan bir mükemmeliyettedir. Bu parlak ve canh tasvire Abdülhalim Memduhu, Nevzadı, Lâstik Saidi, Recaizadeyi ve daha birçok şahsiyetleri tanıtan tabloları da ilâve edersek eserden edebiyat tarihinin elde edeceği kazanca kısa bir işaret yapmış oluruz. Halid Ziya Uşaklıgilin adı ve bu ada bağlı olan yüksek kudret, eserin değe rini tebellür ettirmeğe kâfi gelirse de Davis kupası maçlan ECNEBİ MEHAFÎLDE M. TURHAN TAN biz, aldığımız hazzın şükranını ödemek Amsterdam 12 (A.A.) Davis kupası için bu tahlili yaptık. Okuyucularımız Rumen elçisi için yapılan seçme maçlannın netice Kırk Yılın ikinci cildini okuyarak ayni ADLİYEDE Evvelki gün Bükreşten şehrimize dö leri: VNİVERSİTEDE hazzı almakta elbette istical edecek nen Rumen elçisi M. Filoti dün akşamki Boussus, Fransa. Hughan, Felemengi Bir münasebetsiz adam tevkif lerdir. Fakültelerde ıslahat ekspresle Ankaraya gitmiştir. 3/6, 10/8, 6/2, 6/0 yenmiştir. Hukuk fakültesi profesörlerinin içti M. TURHAN TAN edildi Fransa, bir galibiyete karşı dört gaIrakın ilk başkonsolosu maından sonra Fen fakültesinde yapıla Irak hükumeti ilk defa olarak îstan libiyetle Felemengi yenmiştir. Delaros adında bir Rus birçok gençcak ıslahat için de Fen fakültesi profe bulda başkonsolosluk ihdasına karar verleri evine toplamak ve nahoş vaziyetler sörlerinin iştirakile bir toplantı yapılmışmiştir. Irakın lstanbul başkonsolosluğuna tır. Bu toplantıda bilhassa eczacı mekte ihdas etmekten suçlu olarak dün tevkif tayin edilen Essaid Kâmil Bey Elgey binin programlan mevzuu bahsolmuş ve edilmiş ve Adliyeye teslim edilmiştir. lânî beraberinde konsolosluk kançılan son senlerde alınan tecrübelere göre de Hikmet Sami Süleyman olduğu halde GÜMRÜKLERDE ğişiklikler yapılması takarrür etmşitir. dün şehrimize gelmiştir. Yunan Millî takımı şehrimizde Ajans Havas Ankaraya muhabir yolladı Beynelmilel siyasî hayatta Ankaranın aldığı ehemmiyeti gozönünde tutan Havas ajansı Ankaraya hususî bir muhabir göndermiştir. Bu vazifeye tayin edilen M. Hilpert dün akşamki ekspresle Ankaraya gitmiştir. Şimdiye kadar Istanbulda çalışan Havas ajansının muhabiri bundan sonra Ankaradaki umumî muhabire tâbi olacaktır. MVTEFERRİK Gümrükler Başmüdürü AnkaMuharrir Suad Dervişin radan döndü bilezikleri bulundu Ankarada bulunmakta olan Gümrük Eyüb Sabri çetesinin çaldığı mallar arasında bundan bir ay evvel çalınan muharrir arkadaşımız Suad Dervişin altın bileziğile gümüş kaplı antika defterîeri de bulunmuştur. Uyuşturucu maddeler kaçakçılığı arttı Bükreşte yapılacak olan Balkan kupası maçlanna iştirak edecek Yunan millî takımı dün Romanya vapurile şehrimize gelmiştir. Yunan takımı bu sabab Fener stadında bir antrenman yapacak, öğleden sonra ayni vapurla Köstenceye gidecektir. Yunanlı futbolcular şerefine, dün Galatasaray kulübünde bir çay ziyafeti arilmiştir. Yukarıkı resim Yunanlı futbolcuları Galata rıhtımında göstermektedir. Son aylar içinde şehrimizde uyuştuıu cu maddeler kaçakçılı^ı göze çarpacak derecede çoğalmıştır. Bilhassa yakalanan kaçakcılar üzerinde bulunan eroin, es rar, kokain gibi maddelerin nerelercien tedarik edilerek satışa çıkarıldığı araş tırılmaktadır. Gizli bir fabrikanın uvuşturucu madde imal ettiği zannolunmaktadır. SAĞUK İSLERİ Doktorların tasnifi Dün Etıbba Odası idare heyeti tekrar toplanmış ve doktorların tasnifine devam etmiştir. Şimdiye kadar îstanbul ve Csküdar doktorlannm tasnifi bitmiştir. Bcyoğlu mıntakasında oturanlann da tas nifi bir iki güne kadar bitirilecektir. ler Başmüdürü Mustafa Nuri dün şeh « rimize dönmüştür. Mustafa Nuri lstan bul gümrüklerinde yapılmakta olan yeni ıslahat ve gümrük ambarlarının devri hakkında Vekâletle temasta bulunmu? ve yeni direktif almıştır. Gümrük ambarlarının devri hakkında Gümrüğün Ambarlar şefıle Limanın antrepolar şefi temasta bulunarak devrin şeklini ve sair hususları tesbit etmekte dirler. Şeflerin hazırlıyacağı proje bit tikten sonra Liman Umum Müdürü, Gümrük Başmüdürü ve alâkaclatlarm «^ tirakile bir toplantı yapılacaktır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear