25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURIYET 16 Mart 1936 Oğulları dönüp gelecek Moda nedir? Dr. M. Ete buna dair lî.. 1 r„ haberleri gelmiyen birçok Sedadla, beraber büyümüş, beraber ISTANBUL: Hukuk Fakültesi doçentlerinden Muhokumuştuk. Beni, geçenlerde çiftliğine birer birer uzak, yakın yerlerden donüp 17 Üniversiteden nakü. İnküâb dersl. E. geldiler. Daha gelecek olanlar da pek lis Ete evvelki akşam Dağcılık kuiübundavet etti. sad Bozkurt tarafmdan 18 opera musikide (Moda) mevzulu bir konferans versi (plâk) 19 haberler . 19,15 muhtelif Gel, dedi, şehrin yorgunluğu ruhu çokmuş. plâklar veya retransmisyon . 20 triyo: Fadime abla yüzüme bakh: miştir. nu, âsabını bozmuştur, biraz dinlen bizim Stüdyo san'atkârlan (hafif parçalar) Biliyorum, dedi, ben biliyorum Muhlis Ete, bu konferansmJa; ilk tenha ovalarda, bizim güzelim dağlar 20,30 stüdyo orkestrası. l Beyoğlu Haloğlum bunlan!. Geçenlerde şu karşıki evvel zâhiren bir moda hareketi gibi göda' kevi korosu tarafmdan İstiklâl marşı, 2 Halkevi başkanı Refet ,ıyağa gelmiş bir nimet gibi, sevine köyde kahvede söylüyorlarmış, birinin züken, edebiyatta tesadüf ettiğimiz üs Kıymetli şair Ornüz tarih olmadı. Ne zevk, ne lisan, ne Beyoğlu tarafmdan söylev. HaşimGösteri: Hakarar 3 oğlu çıkagelmiş, neler anlatıyormuş, ne lub değişikliklerinin, klâsizmin. Roman han Seyfiye soruyosevine kabul ettim ve gittim. Zavallı bizdüşünüş itibarile bizden büsbütün aynl İstiklâl piyesi. Beyoğlu Halkevi gösteri korer, şehir hayatmın çarklannda didik di ler! Belki sen de duymuşsundur değil tizmin, Gotik, Rönesans cereyanla rum: mış bir nesil görmüyorum. Aynlmak is Iu tarafmdan 21 son haberler. nnın moda ile alâkalan olmadığını, Saat 22 den sonra Anadolu Ajansının dik oluyoruz da, farkmda bile değiliz mi?. tiyenler, ayrılmağa çalışanlar, aynlacak Bizde son gazetelere mahsus havadis servisl verlle. Güneş, riizgâr, toprak kokusu, çiçek, a Ve Fadime abla, bunu söyler söyle makul ve mantıkî düşünüşler neılc»sin inkılâbımızı evvel lar var. Bizim neslimizin en kırvvetli cektir. ğac, temiz bir gök, kaynaklardan taşan mez, hafifce, kocasının yaptığı gibi ma de vücude getirilen eserler ve yahud u den bildiren bir esan'atkârlan, sizin de isimlerini benim VİYANA: sular ve geniş, başıboş bir iç ferahlığı.. sa altından ayağıma bastı. Hiçbir şey yandınlan cereyanlann moda mefhumu debiyat var mıdır? kadar bildiğiniz insanlardır. Falih Rıf17,10 konser 18,05 konusma 18,25 gra*** na ithal edilemiyeceklerini, bu itibarla teanlamadan, Bir yazıhane bakı, Faruk Nafiz, Halid Fahri, Mithat mofon 18,55 konuşma . 19,15 tiyatro tenkidi . 19 35 haftalık programa aid yaym Evet, evet, dedim, işitmiştim ben fekkür tarihinde rasladığımsz moc'ern şmda Sedadla yanyanayız. Bana, çiftliğin karşıkarşıya Cemal gibi. 20,05 haberler, hava raporu, polislerin zadağ sınınnda beyaz badanalı, dört pen de bunu!. Azar azar, yıl yıl hepsi de ge mekteblerin de, moda cereyanlarile alâ oturuyoruz. Şair ya Yeni ve eski Türk edebiyatında manı ve saire . 21,05 koro konseri 22,05 kalan olamıyacağını, modern olan herşelecekler.. ceresi ovalara bakan bir ev gösterdi: kilise musikLsi . 23,05 haberler, 23,15 eğ. vaş, yumuşak ve 1 en manasız bulduğunuz, en beğenmedi lenceli konser 23,45 kitablara dair 24 sjylemiş, Gördün mü Fadime? Yıl yıl, azar yin, moda sayılamıyacağm Şurada, dedi, eski ve ihtiyar bir tatlı bir sesle konuşğiniz şahsiyet kimdir? konuşma . 24,15 konserin devamı. zeybekîe kansı oturuyor. Onlar, vaktile azar!. Bu yıl olmazsa gelecek yıl, ol moda mefhumu dahiline girebi'en hare mağa başlıyor: Şair Orhan Seyfi BERLİN: Buna cevab vermekten beni affetüç kişiydiler, şimdi iki kaldılar. Biribirini mazsa öbür yıl. Oğlumuz dönecek ya o ket ve cereyanlan izah etmiştir. Son inkılâ17,05 piyes 17,35 köylülere yardım edemenizi rica ederim. Bir pot kırmaktan o kadar da severler kü. Ortahkta hiç gö na bak!. Konferansçı, bundan sonra diger be bı hazırhyan bir edebiyat yoktur. Bu lim 18,05 musiki 18,35 kitablara dair Ben birşey demedim ki zaten!.. şerî ihtiyaclardan farklı olarak modada, inkılâbı kimin yarattığını hepimiz bili ziyade bir kalb kırmaktan korkuyorum. zükmezler. Tuhaf bir inzivaya dipdiri 19,05 gramofon . 20,05 genclik yayını . 20,20 Millî bir eserin vasfı ne olmalıdır, gramofon 20,50 günün akisleri 21,05 haBana ne söylüyorsun bunu?. Sen de ka birdenbire bir ortaya çıkış ve bir kay gömülmüşlerdir. riz. Fa.^t bir ir.'::!âb ihtiyacını söylüyen millî bir romanm muhakkak millî bir berler . 21,15 Frankfurttan 23,05 haberfana daha iyi yerleştir. İşte görüyorsun boluş şekli mevcud olduğunu söyliyerek Neden iki kişi kaldılar?. bir edebiyat vardır. Fikretin §u mısralanler 23,35 gece konseri. mevzudan mı alınması lâzımdır? kadın ve erkek modasını birbirile muka Oğullan harbe gitmişti, bir daha ki, oğlumuz nasıl olsa gelecek! nı hatırlarsınız. BUDAPEŞTE: dönmedi. Aradan yıllar geçti, onlar, hâ San Mehmed kalktı, karısınm yanma yese etmiş ve sözlerini şöyle bit!rmi«tır: 18,35 Şan konseri 19,05 konferans19,35 Bu memlekette de bir gün sabah olursa Millî bir eserm vasfi beynelmilel « Gurur, azamet, ihti$am hissi, göslâ oğullannın geleceğini sanıyorlar. «Ya geldi: Çingene orkestrası . 21,15 orkestra konseHaluk olabilmesidir. Bununla beraber millî ta ri 22,15 haberler 22,25 konserin deva. esirdir, ya bir yerde kalmıştır, fakat ge Canım Fadime, dedi, sen de heteriş hissi, değişiklik zevki. daha cazib Eğer bu memleketin sislenen ?u nasiyei birini, bir noktada lüzumlu addediyorum. mı . 23,15 haberler 23,35 gramofonla görünme ihtiyacı; kendini farkh göstcr Mukadderatı, kavi bir elin, kavi muhyi lecek, oğlumuz, herhalde çıkıp gelecek» men kızıyorsun!. Biz bununla mutlaka Türklükten, Ana dans musikisi . 24,05 haberler 24,15 graPürihtizaz temasüe sükinip şu donuk diyorlar.. Hiçbir vakit onun için ağla doludan bahseden eserleri kasdetmiyoruz mofon 1.10 gramofon. Onun omuzlannı okşadı. Gülüştüler. mek, güzel göstermek, beğendirmek hırmadılar.. Oğullannın döneceğine o kaSonra gene çardak altma gittik.. Fadime sı... Velhasıl, pasif kuvvetlerin, pasıf Şu paslt çehrei millet biraz gulerse... BÜKREŞ: zannediyorum. Taklid olmıyan eser, Bu başlangıçdan sonra şair sözlerine dar inanmışlar ki! 18,20 radyo orkestrası 19,20 konser abla, bize ayran yapmak için yerinden cinslerin, aktif görünmek ihtiyac ve ar kendimizin olan eser, orijinal eser demek 20,05 haberler 20.25 gramofonla operet zulan, moda vasıtasile tatmin eıilir. O şöyle devam ediyor: Sedad etrafma baktı: kalktı, eve girdi. O çekilince San MehEvet sabah olacaktv... Sabah olur geceler istiyoruz. Bilirsiniz ki edebiyatlar bir parçaları . 21.05 oda musikisi 22,05 plya Günün batmasma daha epeyce med, gözlerinin içinde yaş, çehresi ıstı halde kadın elbisesi, kadın beŞenen ve Tuluu hasre kadar sürmez, akıbet bu sema taklid devri geçirirler, ondan sonra şah no konseri 22,35 haberler 22,50 mandovar. îstersen yanlanna gidelim, dedi.. rabla buruşmuş bir halde eğildi ve bana seçen olmadığı ve yalnız beğenilen ve se Bu mavi gok size bir gün actr, melul olma! sileşirler. Asıl hüviyetleri görünmeğe lin konseri 23,25 gece konseri . 23.50 fran*** çilen taraf olduğu müddetçe süs ve lüks fısıldadı: Bu mısralar beklenen bir inkılâb işti başlar. Meselâ Divan Edebiyah böyle sızca ve almanca haberler 24,05 gece kon. serinin devamı. hareketlerine ayak uydunnak mecburiyeErtesi gün.. Onlan tekrar ve yalnız yakmı haber vermiyor mu?. Bununla be olmamış mıdır? Ilk önce on beşinci as Zavallı Fadimem, dedi, oğlunun tindedir. LONDRA [Regional]: ziyaret ettim.. Sarı Mehmed, ihtiyar raber 1908 inkılâbmı hazırhyan tanzi nn sonuna kadar fars edebiyatını aynen cephelerde öldüğüne bir türlü inanamı 20.05 haberler 20,35 eğlenceli konser . erkek , kansı Fadime abla kadar temiz yor ve hâlâ bekliyor. Ben de onu bu i Kadın modası daima cazib ve cinsî ol mat edebiyatı gibi, son inkılâbı evvelden taklid ediyordu. Divan şairleri, fars şa 21.35 karışık yayın 22,05 Org konseri . 22,50 musikili piyes 23,35 şarkılar ve dans giyinmiş. Fadime ablanın aksaçlı başın« nancı ile başbaşa bırakıyorum. Düşünü mağa çalışacaktır. Bu ise, kad.n vücu ruhlara aşılıyan bir edebiyat vardır, de irlerini kendilerine üstad addediyorlardı. musikisi 24,05 haberler 24,15 gramofonla J da siyah çiçekli, beyaz bir başörtüsü yorum, hakikati söyleyip onun şuradaki dünün bir kısmını açmak veya o! uğun nemez. Ve o vadide yürümeği bir şeref telâkki dans musikisi . 24,35 dans orioestrası. vardı. Beni, sevincle karşıladılar.. Asma ROMA: kısacık ömriinü neden harab edeyim? dan fazla cazib göstermekle temln edilir. Son inkılâbımızm yetiştirdiği edib ediyorlardı. On altıncı asırdan itibaren çardağmın altma oturduk. San Meh 17,25 Asmaradan nakil . 18,20 dans or. Kuzum oğlum, o gelince ben bir baha Modanın tarihi, kadının teşhir eJüen vü ler var mıdır? Varsa bunlar kimlerdir?.. bu edebiyat kendi üstadlannı yetiştirkestrası (gramofonla) 19,35 yabancı dilmedle karşıki yamaçta otlıyan koyun sücud kısmınm değişmesinden başka birşey ne ile kalkarım. Sen de ona birşeyler Bu suale cevab vermekten biraz meğe başladı. Arhk bir divan şairinden lerde yayın . 20,05 haberler, fransızca kon. rülerine baka baka sigaralanmızı tüttür^azan kalça, bazan gerdan, basöyle de ümidini artır zavallmın!. Ona değilc ferans 20,25 ingilizce haberler 20,50 çekiniyorum. Gencler bu noktada lüzu bahsedilirken onun üstadı olan fars şai fransızca haberler 20,55 Yunanistan için dük. Öğle vakti yaklaşmıştı. Fadime söyle ki, cephe ötelerinde, eski düşman zan göğüs, bazan da bacak.. » mundan fazla hassas görünüyor ve söyle rinin ismi anılmaz oldu. Onlar da birer yayın . 21,20 haberler . 21,40 musiki hocaabla; memleketlerinde daha pek çok Türk denen sözleri yanlış tefsir ediyorlar. Bu vadi sahibi telâkki edilmeğe başlandılar. si: Opera komik 23,05 Org konseri 23,35 Oğul, dedi, bize misafirsin. dans musikisi. ikanlılan sağdırlar.. nunla beraber gene ben fikrimi açıkça Füzulî, Nefî, Nedim gibi... Tanzimat Ve sonra mınldandı: Fadime abla geliyordu. San Mehmed edebiyatı da ayni tekâmül safhalarım söyliyeceğim; «vardır» demekten ziya Yıllar var ki, soframızda bir dör sustu. Ayranlan içtik. İhtiyar adam «de Cebeligarb mutasarrıfı Yusuf Ziya geçirdi. de «olacaktrr» demek daha uygundur. düncü Tann misafiri yok!. diğimi unutma» der gibi yüzüme ma Bey kerimesi ve sabık Dahiliye Mu Bu gece nöbetçl olan eczaneler şunlar Sizce Türk edebiyatının hangi eBir lâhza düşündüm: nalı manalı baktı ve bir bahane bulup hasebe kalemi mümeyyizi ve Tahsilât Son inkılâbm yetiştirdiği gencler arasınserleri millidir? Bir iki nümune söyliyebi dır: Bir üçüncü var mıydı ki, dördüncü kalktı. Fadime abla, onu arkasmdan Sandığı muhasebecisi Bay Fuadin eşi da şahsiyeti teşekkül etmiş sayabileceğiIstanbul cihetindekiler: lir misiniz? Hen bahsediyordu?. Yemek hazırmış, seyretti ve kapıdan içeriye girdiğini gö Bayan Fehime çekmekte olduğu kalb miz kim vardır?. Antalojiye bazı yazılan Aksarayda (Etem Pertev), Alemdarda Yukanda söyledim. En kıymetli (Abdülkadir), Bakırköyünde (Hilâl), Be. kalktık, sofra başma geçtik. Beni ağırla riftıce hemen bana döndü. Demin, San hastalığından kurtulamıyarak Allahın alındığı için hayretle anılan bir iki imza olanlarr... Vakıâ şimdiye kadar Türk yazıdda (Belkis). Eminönünde (Salih Nesmlar, diye, kimbilir ne vakitten kalan bir Mehmedin de yüzü bpkı böyleydi: rahmetine kavuşmuştur. Kendisine Al mı?... Bunlar henüz oİKunlasmamıstır. möad^r^u^p^r'ââ' 1 1 1 (HSfa'fVTTuTfi^ ı ann belki kudretli birer san'atkâr olamasavı kunnuslar. Halbuki. kövl»"^» lahtaîl """JKrot ıroriıla Irolnn meyvayı henüz almış değiliz.. Türk ede Samatyada (Teofilos), Şehremlninde (Nâailesine sabrı cemil temenni ederiz. masa değil, sini vardır ve onun etrafm mustarib.. rak karşımıza çıkacaklar? Fakat bugünbiyatı için bu manada orijinal bir eser zım), Şehzadebaşmda (Halil). da bağdaş kurulur. kü eksik simalarile değil.. Kendileri için Zavallı kocacığım. dedi, yıllarca Beyoğlu cihetindekiler: yaratamadık. Fakat eserlerimizde yukanGalatada fMerkez), Hasköyde (Yeni Masanm etrafma dört sandalye kon dağlarda dolaştı, hayatını harcadı. Eğer Bugün T Ü R K Sinemasında de böyle düşünmek daha ziyade şayani daki vasfa uyanlan millî eser saymak Türkiye), Kasımpaşada (Turan), Sarıyermuştu. Biz üç kişiydik.. Masada dört oğlumuzun öldüğünü bilseydi, fırtma yetemennidir. Eğer şimdiye kadar olabilde (Asaf), Şislide (Merkez), Taksimde zarurîdir. kişilik kap, kaşık ve çatal vardı.. Yeme miş ihtiyar bir ağac gibi çöküverecekti. diklerile kalacaklarsa, yannki edebiyatı(Matkoviç), (Kemal Rebül). Sizce yeni Türk edebiyatı beynelğe başladık. O sandalye hâlâ boştu. So Bilmiyor yazık! Gelecek sanıyor, döneÜsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: mızda bir şahsiyet değil, silik bir gölge ( Venedik Şarkısı ) milel edebiyatta bir kıymet midir? Eski Büyükadada (Şinasi), Heybelide (Tararruyordum. Karı, koca arasıra, o san cek sanıyor.. Ben de onu bu inancı ile olacaklar, demektir. îçlerinde yarın için Gustav Fröhlıch Lida Baarowa ve yeni Türk edebiyatının beynelmilel e naş), Kadıköy, Pazaryolunda (Rifat), Modalyede sanki benim görmediğim bir in başbaşa bırakıyorum. Kuzum oğlum o yüksek vaidler veren imzalar da var. dada (Sıhhat>, Üsküdar, Çarşıboyunda debiyat âleminde yer tutabilecek olan e (İttihad).. san hayali varmış gibi, gözlerini oraya gelince, ben bir bahane ile kalkarım. Sen Meselâ Behçet Kemal gibi.. seri hangi eserdir? çeviriyor ve başka bir gülüşle, sıcak, du de ona birşeyler söyle de ümidini artır ^m Şehzadebaşı Sizce eski ve yeni edebiyatın üsmanlı, şefkat dolu bakışlarla bakıyor zavalhnın!. Ona söyle ki, cephe ötele Yeni edebiyatımız için hayır, böyTUR AN tadlan kimlerdir? lardı. rinde, eski düşman memleketlerinde dale olsa idi, kendimiz zahmet edip tercüSevgîli babamız avukat Hasan Tah« TİYATROSU Eski edebiyatın üstadlan hepimizin me ettirmeğe kalkmadan dünya edebiya sinin cenazesine gelmek ve bizleri taBir aralık Fadime abla, kocasmı süz ha pek çok Türk delikanlılan sağdırlar! 'dü: tanıdığı isimlerdir. Yeni bir tertib ve tas tında izlerini bulurduk. Beynelmilel eser ziyet eylemek vefakârhğında bulunan ORHAN RAHMİ GÖKÇE 17 Mart Salı günü Sende, dedi, bir durgunluk var anife imkân görmüyorum. Onlann şöhret leri beynelmilel yapmak için uğraşıp ter dostlarla İstanbul Barosuna, Muhake akşamı gam! lerini asırlar yapmış ve yerlerini hakket cüme etmeğe hacet yoktur. Eğer biz on mat müdiriyetine, Bomonti ve Mütte Fransız Tiyatrosu Ne taze, ne genc bir ruh sevgisi vardı mişlerdir. Ne Füzulî, Ne Nef'î, ne Ne lan kimseler tanımasın diye saklasak bile hid Ermis şirketlerine derin teşekkür • Sanatkâr Naşid, Halide birlikte bu eski gönüllerde!. dim, ne Hâmid, ne Tevfik Fikret için gene buna muvaffak olamazdık. Ve onlerimizi sunarız. İki büyük oyun bir arada Yok Fadime, yok!. bir tasfiye kanunu çıkarmağa lüzum lar gene beynelmilel olurlardı. Merhumun kızlan ve damadlan Bu akşam Fadime abla, aşağı yola doğru bir göz yoktur. Bir aralık böyle bir moda çıkar Taylan ve Güregün SUAD DERVÎŞ saat 20,30 da attı. Derin bir sesle; gibi olmuştu. Şöhretlerini yaymış olan Zozo Dalmas S. ATiLLA REVüSü Oğlum bugün çıkagelseydi, ne oeski üstadlan kürsülerinden indirerek ve Kofinyotisle i ^ m K ç k yıldız ^ " ^ ^ UU lurdu?. yerlerine başkalannı oturtmak istiyenler Diye sayıkladı. Kocası cevab verdi: oldu. Fakat onlarm boş bıraktığı yerleri Büyük Operet Bugün değilse, yarın!.. Herhalde dolduracak kimse bujunmadı. Nasılsa PEK YAKINDA Her hafta iki operet. Son muvaffakiyeti gelecek ya, ona bak!. Belki de bademmazide unutulmuş, bir dâha addedebilep Senenin son Sah akşamı: HALİME Jer çiçek açarken çıkar, gelir. Herkesin ceğimiz meçhul şairler yoktur. Eski devL o büyük Gişe gündüz açıktır. Telefon: 41819 oğullan, birer birer dönüyorlar.. İnan u rin üstadlan her zamanki gibi isimlerini Fiatlar: 35, 50, 60, 75, 100, 125, locs R Opereti mıyorsan beye sor! 300, 400, 500. tanıdıklarımızdır. Yazan; Y m. Ve Sarı Mehmed, bunu söyler söyleYenilere gelince; bizim neslimiz için tsez, yavaşça masanm altmdan ayağıma NEZİHE MUHİDDÎN belki bu tâbir biraz ağır geliyor. Edebî bastı.. teşrifata pek uymuyor. Üstad deyince Değil mi bey oğlum! MUzik : mensub olduğu devir tarihe mal olmuş Kendimi toparladım: SEZAİ ve SEYFEDDİN ASAL isimler hatırlanıyor. Bizim devrimiz he Evet, dedim, uzun yıllardanberi Shirley Temple Orhan Seyfi ((Eskileri yeniden tasnife lüzum yok!)) diyor «Beynelmilel kıymette bir eserimîz olsaydı biz saklasak bile elbet bulurlar ve alırlardı!» Edebiyatımız ne halde? RADYO Bu akşamki program J Ölü um Nöbetci eczaneler BARKAROL Teşekkür YAVRUNUN GECESI Halk Opereti Denizkızı EFTALYA SADi Konseri HALK OPERETİ BAYADER SHİRLEY T E M P L E ' ın Üsküdar Hâle Sineması Güldüren Gözler r KUÇUK ALBAY! ASKELi BALO GUSTAV FROEHL1CH LİDA BAAROVA Yeni zabıta romanımız : 66 le aşağıya inmiş, hayretle onu seyrediyorKadıncağız, kocasını görünce afalladı. Tab, onun yanında, daha az hayretini mucib oluyordu. Stottu görünce, Elini bile unutmuştu. Stott, memnun: Ağlamah bir sesle: Yangın var, dedi, gelin bir kadeh Nedir bu hal Allahaaşkına? dedi. viski içelim. Yangın var! Tabın viskiden daha başka şeye ihtiyaSonra Eline baktı ve: cı vardı. O sırada, orada bir polis memu Yeter, budala! diye bağrdı, git ru gördü, yanma yaklaşarak: yat, seni kovuyorum. Şu kelepçeleri açabilir misiniz? deBir itfaiye arabasınm daha geldiğini di, ben Megafon gazetesinden Holland. işitince, tekrar dışan fırladı. Madam Polis memuru, kelepçeyi açtı. Tab uStott titrek bir sesle: yuşan kollannı kımıldattı. Stott bir yan Galiba Stott pek kendinde değil, dan: dedi. Ben... Suns Elin! Bu saatte ilâhi Gelin bir kadeh viski içelim, diye okunur mu? lsrar edip duruyordu. Tam o esnada, Stott, arkasında KarTab, bu teklifin pek te mantıksız ol ver olduğu halde bürtelâş içeri girdi. pıadığını diişündü. Karver, şu sözden başka söyliyecek Birlikte, Mösyö Stottun yemek odasına birşey bulamadı, o kadar heyecan içingîrdiler. Elin, orada avazı çıktığı kadar bağırarak şarkı söylemekle meşguldü. O deydi: Allaha çok şükür! Artık ümidimi kadar bağırmıştı ki, nihayet Madam Ptott, uykudan uyanmış, gecelik kıyafeti kesmiştim. Kanlı Bilmece Yazan: Edgar Wallace du. Stott yüksek sesle: Onu ben kurtardım, dedi. Stottun yüzü simsiyahtı, robdöşambrının yanmamış taraflan sırsıklamdı. Kazması elindeydi. Onu ben kurtardım, diye tekrarladı, biz Stott ailesi, pehlivan bir nesilden geliyoruz.. Babam itfaiyedeydi... Binlerce kişinin hayatını, bir cehennem ateşinden kurtardı. Stott, bu noktada hakikate yaklaşıyordu. Çünkü babası, yukarıda da söylediğimiz gibi papaz olduğu için, birçok kimseleri, belki de günah işlemekten kurtarmıştı. 36 Karver dedi ki: Mis Ardferne derhal haber vermeli. Bu akşam kendisine telefon ettim. Senin nerede bulunduğunu sordum, belki lüzumundan fazla telâşa düşmüştür, uykusu kaçmıştır. İnşallah uyanıktır. Akşamdan 906 Hertfordu bulmak kolay olmuştu, fakat şimdi buna imkân yoktu. Hertford merkezinin telefon me muru, ikinci bir defa daha uğraştıktan edip bir çare anyacağım. O zaman zar sonra, hattm bozuk olduğunu haber ver fında da bir araba bulalım, çabuk Tab. Tabın araştırmalan fevkalâde semereli di. oldu. Bitişik evde bir delikanh oturuyorKarver, Mösyö Stottun yemek odâsına, asık bir suratla girdi. Şimdi Madam du. En büyük zevki, yanş otomobiline biStott ve Elin çekilip gitmiş olduklan için, nip her türlü sürat hududunu aşmaktı. artık konuşmak kabildi. Stott kollannı Tab, bizzat polisin muvafakatile bütün karnının üstünde kavuşturmuş, dudakla nizamat haricinde bir süratle otomobilini nnda hafif bir tetebssüm, derin derin u sürdüreceği vadinde bulununca, teklifi yuyordu. Ihtimal ki rüyada kahraman ec memnuniyetle kabul etti. dadını görüyordu. Tab avdet ettiği zaman Karver onu Karver: / parmaklığın önünde bekliyordu. Tab, dedi, Stone Cottegın içini iyi Otomobil bu mu? diye sordu, bu biliyor musun? Telefon tesisatının şeklini zat yolu biliyor mu? hatırlıyor musun? Hat toprak altından mı Amatör şoför: yoksa yol üstündeki bir direkten mi ana Yolu gözü kapalı bulurum, dedi. hatta bağlıdır? Yıldırım gibi hızla koşmağa başladılar. Tab: Sürat nizamatmı ihlâl etmeğe alışık olan Zannederim, yol üstündeki direk Tab bile bu şoförün biraz fazla ihtiyatten bağlıdır, dedi. Evet hatırlıyorum, sız hareket ettiğini tasdika mecbur oldu. hat bahçeden geçiyor. Ursula, bu telin Binlerce iğne vücudlerine saplanıyor çirkinliğini söylemişti. muş gibi yağan şiddetli yağmurun altında Karver başını iğdi: uçuyorlardı. Yağmur öyle bardaktan bo O halde, orada olacak, tel de kesil şanırcasına yağıyordu ki, otomobilin iki miş. En yakın polis merkezine telefon feneri, gecenin karanlığı içinde adeta biı sis yapıyordu. Bir aralık Tab, yoldaki ağaclardan birinin arkasında siyah bir otomobil dur < • duğunu görür gibi oldu, fakat o kadar hızla geçip gittiler ki, kat'î bir hüküm veremedi. ,Tab, otomobilden yere indiği zaman bahçenin parmaklıklı kapısı açıktı. Bahçeden geçtiği sırada yüzüne bir demir tel çarpö. Eve haricden bir kimsenin girip girmediğini araştırmağ lüzum yoktu, kapı ar* dına kadar açıktı. Tab, methalin, karanlığı ve sessizliği içinde durup etrafı dinlediği zaman kalbi çatlıyacak gibi atıyordu. Duvar saatinin tiktakından başka ses yoktu. Bir kibrit çaktı ve Ursulanın her zaman oraya bir masanın üstüne bırakmağı âdet edindıği mumu yaktı. Bu zayıf ışık sayesinde, Tab, yerde devrilmiş bir iskemle gördü. Halı, üzerinde bir döğüş olmuş gibi buruşmuştu. Tab, bir saniye duvara yaslandı, kaldı. Boğuk bir sesle: (Arhan var)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear