14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 Mayı» 193<> CmnEtmyeİ 5 Adolf Hitlerin Hayatı Hitler daha ilk okulda iken küçük bir şef ve hatibdi Mektebden kaçıp ormana gittneği ve hiç kimse bulamazsa kurda, kuşa nutuk söylemeği seviyordu 2 Kongre hazırhğı Dün Basın kurumunda bir toplantı yapıldı Lüzitanya nasıl batmıştı? Yüzbaşı Şvigerin kumanda ettiği U 20 denizaltı gemisi koca Lüzitanyayı 7,188 kişi ile beraber batırıvermişti M Türkİyede neşri hakkı Cumhuriyet,, e aiddir. U 20 işaretli Alman denizaltı gemisinin, İngiliz bandıralı «Lüzitanya» yolcu gemisini, İrlanda sahillerinden ancak birkaç mil ötede Kinsale, açıklarında torpillediği bahar günlerinin üstünden yirmi yıl geçti. Umumî Harb tarihinin en kara sahifelerinden birini teşkil eden bu facia ile aramızda yirmi yıllık bir zaman olmasına rağmen, bugün «Lüzitanya» nın akıbeti, hâlâ hiçbir suretle aydınlatılamıyan bir sır olarak kalmıştır. Ne tarihî eserler, ne bütün dünyada bu meseleye tahsis edilen sayısız makaleler bu büyük muammayı kat'î bir şekilde halledememiştir. 32,000 tonluk bir yolcu gemisi olan «Lüzitanya» Nevyorktan 1 mayıs 1915 tarihinde ayrılmıştı. Bir hafta sonra, mayısın yedinci günü, gemi süt liman bir deniz üstünde rahat rahat yol aldığı bir sırada, saat 3.10 da bir torpıl isabetile sarsıldı. On sekiz dakika i çinde herşey bitmişti; koca gemi, si nesinde, 124 ü Amerikalı ve 103 ü küçük yaşta çocuktan mürekkeb 1188 kişilik bir yolcu kafılesini beraber sürüklüyerek denizin dibıne inmişti. Dün yapılan toplantıda bulunanlardan bir kısmı Dün İstanbul Basın kurumunda gazeteciler, muharrirler, tabiler, muhabirler ve saire bir toplantı yapmıştır. Bu toplantıda kuruma dahil arkadaşların seçtikleri murahhaslar kendilelerinden Ankara Matbuat kongresinde konuşulmasını istedikleri işler hakkında konuşmalar yapmışlardır. Dün konuşulan bu işler arasında şunlar vardı: Bugünün atefin hatibi daha çocukken de yol gösterici bir hatibdi!... Yeni matbuat kanunu, intihar ha edildiği vakit, o, anoak altı yaşında bu berleri, müstehcen neşriyat, neşri Hitlerin Alman ırkından olduğunu lunuyordu. Aloys Hitler, Dambachta înkâr eden yoktur. Hatta o, daha ceyat mudürleri işi, istihbarat ile meşdört sene kaldıktan sonra, Linz civanubda bile doğmuş olsa, gene Alman gul arkadaşların temasları, vasiti olacaktı; çünkü, cenuba doğru Gratz rına çekildi ve bir daha da oradan aynakliye, Gazeteciler Birliği, tabı muve Klagenfurte kadar zaferlerle ilerlinlmadı. Hitler ve arkadaşları, yukan ameleleri, gazete sahifelerinin azal yen Alman cengâverlerinin neslinden Avusturyanın merkezi olan Linz: Atılması veya çoğaltılması işi, haric dir. vusturyah gümrükçünün geçirdiği serden gelecek ecnebi gazete ve mec seri ömrün son merhalesi olarak gös muaların burada yabancı lisanlarla Adolf Hitler pek küçük yaşta iken terirler. Hakikatte Aloys, tekaüd olintişar eden gazetelere yaptığı tesirbile, gözlerinde, gene şimdiki hem dalduğu zaman Leontingde bulunuyordu. lerin izalesi, gazetecilik mesleğinin gın, hem delici; hem keskin, hem müp3 kânunusani 1903 te orada ölmüş, inkişafı ve meslek mensublarının terhem bakış vardı. Başı gene şimdiki fıhi ve muhtac vaziyetlere düşmemekendinden dört sene sonra da karısı gibi dik ve mütehakkim duruşlu idi. leri çarelerile gazetelerin Matbuat Ortadan bir parça daha kısa olan boonu takib etmiştir. Umum Müdürlüğü ile olan temaslayunu yüksek göstermek için göğsünü Hitler, Lambach mektebine devam rındaki kolaylık meseleleri. Bu işler ileri çıkartarak yürürdü. Bazan çok ettiği sıralarda, henüz kemale ermemiş etrafmda uzun hasbıhaller yapılmış«olgunlaşan bu alelâde çehre, kısa kebir küçük şef, bir hatib kendınin de tır. silmiş bıyıkların, uzunluğunu örttüğü kullandığı bir tabirle «gene bir yol bu sivri burun, Alman şeflerini büsbüMurahhasların çoğu cuma akşamı gösterici» idi. Haşin ve sinirli, çok çatün başka şekillerde görmeğe alışık oAnkaraya gıdeceklerdir. buk öfkelenen, olduğu yerde duramılanlan umumiyetle şaşırtıyor. Buna yan bir çocuktu. Sert şakalardan hoşSuviç Yevtiç konuşması mukabil, Hitlere benziyen tipler yı«kalanır, sokaklarda koşmağı, dağlarda, n Avusturyada pek çok bulunur ve kırlarda dolaşmağı severdi. Çocukla Roma 21 (A.A.) S u y i ç Y e v fnn kıyılannda oturan dağhlarm içınnna karşı büyük bir zâfı olduğu anlatiç konuşmasının geri bırakıldığına dair, de, bazı cihetlerden diktatörü andırmışılan anası ve babası eve çok geç gelyabancı gazeteler tarafından verilen yan yok gibidir. Hitler, Bavyera Alpdiği zamanlar bazan onu paylar, mekhaberler; kesin olarak tekzib edilmek ları halkından bir Almandır. Yurddaşteb kaçakhğmdan, kendinden daha bü tedir. Bu konuşmanın sonraya bırakıl larından hiçbiri bu hususta aldanmaz. masınm doğru sebebi, M. Yevtiçin hayük ve daha kuvvetli çocuklarla düşüp yalnız, sesi, Avusturyalı sesidir! zır bulunması lâzım gelen Skupçina kukalkmasmdan şikâyet ederlerdi. rultayının yakında yapacağı toplantı Hitlerin annesi hastalıkh ve çok Hakikatte bu sakin ve durgun anne dır. dindar bir kadmdı. Hayat onun nazaile bu intizamı seven baba, kendilerirında iki şeyden ibaretti: Dürüst ve ne, şiir ve roman merakhsı bir çocuk devamlı bir memur olan kocasına hüryerine, böyle atılgan ve müteşebbis bir met göstermek ve ondan olan iki erevlâd verdiğinden dolayı Tannya şükkek çocuğile ondan evvelki kocasından rediyorlardı. olan küçük kızmı dindar birer evlâd oArkadaşlarından daha fakir ve dalarak yetiştirmek. Madam Klaranm ha küçük yaşta fakat daha canlı olan fotoğrafları ve bilhassa Hitlerin harbHitler, onları mektebden kaçırıp de gögsünde taşıdığı fotoğraf bu kadıormana götürmeği pek severdi. Orada nın munis ve hüzne meyyal bir kadm bu mekteb kaçağı kafilesi, nefeslerini olduğunu gösteriyor. Gözleri, oğlunun tutarak ağacların arkasına gizlenir, gözleri gibi çekici bir hassa taşıyor. kuşların nasıl yuva yaptıklarmı seyreHitler, Mein Kampf isimli kita derdi. Hiçbir şeyden yorulmıyan bu bında, Avusturya Bavyera hududungene serkeş, çocuklara, hayvanlara ve da geçen hayatını pek az hatırladığını bütün tabiata karşı nutuklar söylerdi. yazmıştır. Bunda hakkı vardır. Zira, Kendi fikrince, halk kütlelerini idare babası Braunaudan Passaua gittiği etaıeğe, bu nutuklarla başlamışbr. zaman Hitler daha okumak bilmiyor ve gene babası Lambach şehrine tayin (Arkan var) şür>r"ck icab eder. 32,000 tonluk Lüzitanya b8ylec* denizin dibine mirlerin makul olup olmadığını düAmerikalıların hiddeti Denizaltt muharebesi neden muvaffak olamadı? Amerıkalüar, vatandaşlarından birçoğunun ölümüne sebeb olan bu torpillenme hâdisesini haber alır almaz büyük bir nefret duydular. İki sene sonra, gene birçok Amerikalı yol cuları taşıyan İngiliz bandıralı Arabik vapuru da, tam Lüzitanyanın torpillendiği noktada batınca,bu nefret hissi büsbütün arttı. Aradan birkaç ay daha geçtikten sonra Sussex (Süseks) vapurunun da denizin dibine birçok Amerikalıları sürükleyip götürmesi üzerine iş çı ğırından çıktı. Henüz kapanmıyan eski yaralar tekrar açıldı. Lüzitanyanın hâlâ sızhyan hatırası, bütün zihinler de tekrar canlandı. Amerika, psiko lojık bakımdan, harbe hazırdı. Batıran ne diyor? U 20 denizaltı gemısinin kumandanı yüzbaşı Schwieger (Şviger) bu faciayı, gemi defterine şu soğukkanlı sözlerle geçiriyor: « .... 700 metro mesafeden, 3 metro derinlikte, 90 derece zavıye ile bir torpil attık. Tahmin edilen sürat: Saatte 22 mil. Torpil geminın iskele tarafına isabet etti. Bu sırada şiddetli bir patlama, arkasından müthış bir iştial oldu. Kuvvetle zannedildığine göre bu iki infilâkten birisi torpilin, diğeri de başka birşeyin (kazanın, yahud barutun?) infilâkidir. Torpilin gemiye isabet ettiği noktanın üstüne tesadüf eden kısım yıkıldı, gemi tu tuştu, üst güverteyi kalın bir duraan kapladı. Gemi durdu. Yavaş yavaş yana yatmağa başladı. Güvertenin üstünde büyük bir telâş var. Tahlisiye sandallarım çözüyorlar. Tayfalar ve yolcular, akıllarını kaybetmişcesine hareket ediyorlar, kurtarma manev ralan tarif edilemez bir kargaşalık içinde yapılıyor. Haddinden fazla doldurulmuş birkaç flıka, tepeüstü denecek derecede dıkliğine denıze indirildi, bunlar denize değer değmez içine dolan suyun ağırlığile dımdık dibe daldı. Vapurun istimi boşalıyor. Baş tarafta şimdi yalnız, gemınin yaldızh harflerle yazılmış ismi okunuyor: Lusitania.» Alman ümerasından Spindler bu acıklı yıldönümü münasebetile kendisine Cumhuriyet namına sorulan yakarıki suale verdiği cevabda, o zaman seleflerinin aldıkları bu tedbirleri bugün de tasvib ettiğini söylemiş ve ezcümle demiştir ki: « Ordu ve donanma umum ku mandanlığı, İngiltereyi denizaltı ge milerile ablukaya karar verdiği za man, yani 4 şubat 1915 tarihinde elimizde ancak 21 denizaltı gemisi vardı. Duşmana karşı kâfi bir kuvvetle hücum edebilmemiz için daha ehemmiyetli bir miktarda,, en aşağı yüz tane denizaltı gemimiz olmasım beklemek lâzımdı. İdare adamlarımızın bu mevsimsiz kararıdır ki, biz denizaltı filomuzu artırdıkça müttefiklerin de müdafaa metodlarım tekemmül ettirmelerine sebeb olmuştur. Bence, katar sistemini düşünen ve tatbik eden Loyd Corc îngiliz donanmasımn kazandığı zaferin asıl âmilidir. îngiliz fılosu, bu çok güzeî düşünülmüş sistem sayesinde, 1917 ve 1918 sen«»lerinde her ay muntazaman bizim 78 denizaltı gemimizi mahvetmeğe muvaffak olmuştur. Kuvvetlerimiz gayrikâfi olduktan başka, büyük bir sefere çıkabilecek bir denizaltı gemisinin inşası için bir seneden fazla zamana ihtıyac bulunması bu zararın tesirini artırıyordu. Bu yerlerin nereleri olduğunu tahmin edebilir misiniz? Denizden kartulanlar birşey bilmiyorlar Bu kısacık hikâyeye, denizden kurtarılanlar pek az şey ilâve edebilmişlerdir. O korkunç infılâkın dehşeti bütün beyinleri sarmıştı. Bazıları, gemiye iki torpil birden çarptığını zannetmişlerdi. Olümden kurtulan ların içinde birkaçı, o esnada uğradıkları sinir illetinden bir daha kurtulamadılar. înfilâk olduğu sırada, Lüzitanya yolcularından bir kısmı yemek salo nunda yemek yiyor, bir kısmı kama ralarında uzanmış yatıyor, bazıları da güvertede güneşleniyordu. Char les Frohman isminde bir Amerikalı yolcu, ölmeden birkaç dakika evvel şu sözleri söylemiştir: « Ölümden korkacak ne var? Ölüm, hayatta tesadüf edilen en azametli maceradır.» İngilterede kar ve fırtınalar §u gördüğünüz futbol toplan, hokey değnekleri, tenis raketlerile dolu yer insana ilk nazarda bir spor kulübünün gardrobu hissini veriyor. Fakat hiç te böyle değildir. Bu, Londra sokakla nnda nakliye vasıtalarında, park ve sair yerlerde unutulmuş sahibsiz ^şyayi muhafazaya mahsus müesses"n'P Alfred Zimmermanın Almanya ile Meksika arasında, Amerikanın harbe iştiraki halinde tatbik edilecek bir ittifak plânı mevcud bulunduğuna dair olan mahud telgrafı üzerine iş tamam oldu. Fransa ile İngiltere, yeni bir müttefik kazanmışlardı. Yirmi sene sonra Lüzitanya facia sı, hâlâ ilk günkü sırruu meydana vermiş değildir. Acaba yüzbaşı Schvieger, Lüzitanyayı torpillemk için hususî bir emir mi almıştı? Böyle bir emir varsa, acaba Almanya, geminin teslih edilmiş olduğuna dair aldığı yanlış bir haberle mi hareket etmiştir; yoksa bu iş bile bile mi yapıl mıştır? Lüzitanyamn deniz altmdaki me zarını araştırmağa hazırlanan heyet, yalnız gemide yüklü bulunan 6 mil « Alman amiralliği emrine sıra ile yon altın doları bulmak değil, ayni tahsis edilen denizaltı gemilerinin sazamanda yirmi senelik neşriyatın hâyısı 343 tü. Hakikî denizaltı harbi . lâ aydınlanamadığı esrarı da keşfet başladığı zaman, yani 1917 de, elimizmek ümidile işe gırişmektediıde ancak 120 130 gemi kalmıştı. BunŞviger ne oldu? larla, 18 milyon tonluk tutan düşman Şviger, 1916 senesi teşrmıevvelingemisi veya düşmana hizmet eden bide U20 ile Danımarka sahıllerinde taraf gemi imha edilmiş, yahud batıkaraya düşmüş ve bir türlü yüzdürılmıştır. Almanyanm da 166 denizalremedıği gemisini berhava etmiştir. tı gemisi batmış ve denizaltı filomu Bundan sonra Şviger, U88 numarah zun mürettebatını teşkil eden 13,000 büyük bir denizaltı gemisine kumanzabit ve efraddan 5087 si, bu vahşi dan tayin edildi. 1917 eylulünde İs harbde ölüme kavuşmuşlardır.» koçya ile İrlanda arasında bir İngiliz Almanlar Lüzitanyayt torpiltuzak gemisi tarafından batırıldu lemekte haklı idiler Şvigerle arkadaşlarından tek bir aGerek Spindler, gerek Alman bahdam kurtulamadı. İngilizler Lüzitanriyesinin diğer yüksek rütbeli zabityanın intikamım almışlardı. leri, Lüzitanyanın akıbeti teessüfle karşılanmağa değer bir hâdise olmakla beraber, torpıllenmesinin, vaziyet icabı ve tamamen meşru bir hareket olduğunu söylüyorlar. Bacanak katili Lüzitanya müsellâh mıydt? Hâdisenin hemen ertesi gunü, Lüzitanyanın teslih edilmiş olduğu hakkındaki iddialar üzerinde İngilters ile Almanya arasında şiddetli müna kaşa başladı. Bu münakaşa bugün bile hâlâ kapanmak istidadında değ'l dir. Almanlar, Lüzitanyanın, hakikatte bir yardımcı kruvazör olduğunu, bitaraf bir sancak altında seyahat etmesinin, hiç kimsenin kanmıyaca ğı bir harb hilesinden ibaret bulunduğunu ileri sürerek, hareketlerini haklı göstermeğe çalıştılar. Esasen harbde bulunuluyordu ve bütun Al man denizaltı gemileri, tesadüf ett.kleri her düşman gemisini torpillemek emrini almışlardı. Körükörüne ifası, içlerinde birçok bitaraf tebaanın da bulunduğu bin şu kadar yolcunun, Amerikanın müttefiklerle bir safta harbe iştirak etmesine sebeb olan, Al manyanm ölümünü intac eden bu e İngilterenin, bu izahatı, kat'iyyen kabul etmediği malumdur. (İyi ama İngiliz denizaltı gemileri de 1915 yazmda Marmarada Tür'k gemilerini torpillemişler ve bu hareketlerile Almanlara örnek olmuşlardır. Cumhuriyet) . Cezası on besten üç seneye indirildi Lüzitanyanın süvarisi ne diyor? Faciadan sonra, ömrünün on sekiz senelik bakiyesini, manen ve maddeten bıtkin bir halde yaşıyan Lüzitanyanın süvarisi Turner şimdi hayatta değil; bu acıklı hâdiseyi aydınlatacak en ufak bir ışık bile ele geçırilmeden öldü. Fakat yalnız bir noktada, son nefesine kadar ısrar etmiş: «Lüzitanya teslih edilmiş değildi. Bundan dolayı torpillenmemesi icab ederdi» demiştir. Vakıâ, vapurun mensub olduğu kumpanya, geminin bir miktar mühimmat yüklü olduğunu, ezcümle 4200 sandık mermi ile 1250 tane şa rapnel kovanı götürdüğünü inkâr etmemiştir. Fakat ayni zamanda, Lüzitanyanın kendini, Hudson nehrı üzerindeki bir istimbot kadar bile müdafaadan âciz olduğunu gene bu kumpanyanın direktörü söylemekte dir. 18 mayısta ingilterede şîmdiye kadar 1841 denberi görülmemiş bir kar fırtınası başlamış ve soğukluk 28 fahrenhayta düşmüştür. Trenler devrilmiş, otobüs ve otomobiller metruk bir halde bıra kılmıştır. Yukarıki resmimiz devrilmiş bir otobüsün halini açağıdaki kar fırtınası nı gösteriyor. spor alât ve edevatına tahsis edilmiş şubesidir. Keza ikinci resim de her hangi kitab merakhsı bir âlimin kütübhanesi zannedilmemelidir. Burası da ayni müessesenin kitablara tahsis edilmiş. olan kısmıdır. Silivride Çanta köyünde bacanağı Kâmili bıcakla birçok yerlerinden yaralıyarak öldürmekle suçlu rençper Sadığın bir müddettenberi Ağırceza mahkemesinde devam eden muhakemesi dün bitmiş; on beş sene hapsine ka rar verilmiştir. Fakat; sahidlerin ifadesine göre bu cinayet tahrik eseri olaTak şu tarzda işlenmiştir. Kâmil bir akşam sarhoş olarak Sa dığın evine gelmis; kapmın bir kana dını kırarak içeri girmiş; kaynanasını dövmeğe başlamıştır. Gürültüyü isi ten Sadık ta odasmdan çıkarak sofa ya gelmis; Kâmil bu aralık Sadığm da üzerine hücum etmek istemiştir. Esasen daha evvel de ayni eve taarruz eden Kâmilin kötü ahlâkh ve Sadığm ka nsında gözü olması Sadığı çileden çı kartarak bu cinayeti işlemeğe sebeb olmuştur. Mahkeme bu ciheti nazan itibara alarak suçta tahrik gördüğünden Sadığın on beş sene hapis cezasını üç sene dokuz aya indirmiştir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear