Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumlıuriyet a 2Mayısl93 l Kfiçttk ! Hikâye Bana ne verebilirsiniz? Suad Dervîş POMSTE Tîrede tarihî eserier Gene bir kaza harab oluyor Bir gencin, tramvayla Bir miize yapılırsa bunları kurtarmak kabil olacak otomobil arasında ayağı kırıldı Dün saat 15 te Beyoğlunda Perapa!as civannda bir tramvayla bir otomobil çırpışmış, bu yüzden 2 0 yaç larnda bir gencin ayağı kmlmışnr. Kaza yerinde yantığımız tahk'kata pöre, hâdise şu şekilde cereyan etmiştir. Esad Fuadın zevcesi Konservatuar sırasında bulunan Kız San'a't mektebine gitmek üzere Bebekten 1932 numaralı taksi otomo'oiline binmiştir. Otomobil mektebin önünde dururken, Perapalas cihetinden Fatih Harbiye hatbrda işliyen ikinci mevki 154 nu • rnaralı tramvay da yoluna devam ederek otomobile doğru ilerlerken, müşter'sini çıkarmak için yere inmiş olan şoför tehlikeyi görmüş ve ellerile vatmana işaret etmeğe başlamışbr. Fakat tam bu sırada 1920 yaşlannaa bir delikanh tramvayın ön basamaklanna atladığı için vatman bu delikanlıyı yere indirmekle meşgul ol muş, birkaç metro ileride önünde bir otomobilin durduğunu ve şoföriin yaphğı işaretleri görememiştir. Delikanh basamaklarda asıh oldu^u halde tramvay yoîuna devam ettiğinden, biraz sonra Kız San'a't mektebinin kapısmda duran otomobile çarpmıştır. Bu musademe esnasında gencin ayağı tram vayla otomobil arasında kalarak ezil miştir. Kaza yerine yetişen polisler ad;nın Andon oğlu Yorgi olduğu anlasılan genci hastaneye ka'dırmıslar, 387 numaralı vatmanı da altıncı şube müdürlüğüne göndermişlerdir. Otomobilde bulunan yolcu kadınla şoför kazadan evvel indikleri için onlara birşey olmamış, yalnız otomobil birçok yer'?rinden zedelenmiştir. Venizeîosun Yaphkları Yazan: Sablk lntellice» Servia Şefi Sir Bazıl Tomson Saat ikiyi gec miş olacak.. Cac' deler kimsesiz.. Hava soğuk fa kat rüzgâr esmi yor.. Gök bulutsuz yüksek binalardan birinin çarpık darmnın ucına takıhnış ay ha k'kî bir aya değ>' bir ışık reklâmı na benziyor. Büyük şehı; caddesince şu ro mantik aydan gü lü>c birşey yok. Sokağm içind' bir oto"iobilde iir genc adam var.. E "•. bir gümitii *> il» makineyi beyhude işletmeğe gayret ed vorlar. Motör donmuş olacak. Motör donmuş.. Bu sözü volanda oturan söylüyor, fakat yanında adeta yatar gibi otur mus o'an diğeri: Cok şey, diyor, neden donmuş acaba? Hava da o kadar soğuk değil.. Öteki gülüyor. Sen bu akşam viskiyi çok kaçırdın Said.. Baksana her taraf nkır bkır bu' içinde... Öteki birdenbire arkadaşının kolunu tutuyor: Bak... Bak gene o kadm.~ öteki buzlu camm arkasmdan onu görmeğe gayret ediyor: N e güzel baş.. N e acayib ve esrarengiz kadın.. Tam besinci defadır buradan geçti. Gecenin bu saatinde, Beyoğlu caddesinde dolaşan bir kadının esrarengizlikle alâkası ne?. Ben dikkat ediyorum... O ötekilere benzemiyor. Onda harikulâde birsey var... Bak... Bak! Kadının üzerinde ince ve önü açık bir manto var ve sıfırdan dört beş derece aşağıda olan soğuğa rağmen hiç üsümüyormuş, soğuktan hiç müteessir olmuyormş gibi ağır adımlarla i'erliyor. V e doğrusunu söylemek icab ederse uzun boynunun üzerindeki mağrur başı, boyasız yüzü, açık paltosunun içinde görünen beyaz yakalı sade. ucuz, fakat temiz bir zevkle diki'miş elbisesi i!e bu kadm hiç te gecenin bu saatinde, bu sokaklarda dolaşan biçarelere benzemiyor. Said: Ben onunla konuşacağım, diyor. Bırak Allahaşkma. Canım alay olur güleriz.. Baksana o bir prenses gibi mağrur.. Biran sonra Said kaldırımın ustünde mubalâğalı bir ihtiramla şapkasuu çıkanyor: Sizi hürmetle lelâmlanm bayanım! Genc kadm ağır, ağır başını ona çeviriyor. Acaba bu istihzadan çekin miyecek kadar bu gibi hitablara alışık mı? Çünkü yüzünde ne hayret, ne hiddet, ne de memnuniyet ifade eden bir mana var: Benden birşey mi istiyorsunuz? Said sarhoşluğunun verdiği curete rağmen kendini biran rahatsız hisse diyor. Yüzüne manası anlaşılmaz bakiflarla bakan bu kadında öyle uzak ve lâkayd bir konuşuş var ki... Ma amafih gene eski lâübalilikle gülmeğe çalışarak: Evet, diyor, otomobilin motörü donmuş. Kaldınma çivilendik kaldık.• Canım snkıldı... Sizden bana arkadaşIık etmenizi istiyorum... Haydi canım şu köşedeki küçük kahveye beninıle geliniz. Ben mi?.. Sizinle kahveye gideceğim? Bunu soylerken Said onun koluna dokunuyor. V e o zaman kadının bütün vücudünün btremekte oldufunu hissediyor, ve gitgide kalbinde bü yüyen hoşa gitmez bir hisle.. (Sabahın saat ikisinde eğlenmek istiyen bir «arhoşun kalbine gelebilecek en hoşa gitmez duygu merhamettir.) Mantonuzun önünü kapaymız. Hava pek soğuk, hasta olacaksınız. Diyor ve elini daha büyük bir teklifsizlikle onun koluna geçirerek adeta «ürüklüyor. Yabancı kadm itiraz et meden adımlannı bu adamın adımlanna uyduruyor. *** Kahvenin sıcak havası deriden ete, etten iliğe kadar kıvrak bir^yılan gibi süzülüyor. V e kadın Saidin karşısında oturu yor... Saat ikiyi çeyrek geçiyor... Bir çay içmez misiniz? Hi»yır içmem... Kahve.. Filân birşey... • • Hayır.. Hayır birşey is^emem. Kadın kollannı masaya dayıyor. 32 Yunan Eaşvekili Skuludis, İstanbulda bankerlik ederek milyonlar kazanmış ve biriktirmişti! Bu suretle 600,000 Bulgar, 150,000 fun fevkalâde himayesi sayesinde Va zanmıştı. Skuludis, mgilizce ve fran sızcayı kendi lisam gibi kunuşurdu. Başvekilin istifasından iki sene son< ra, 21 haziranda, îngiliz, Fransız, Ruı mayısmda Selânikteki itilâf sefirleri Başvekâlet müsteşanna bir ültimatom vermişlerdi. Bu ültimatomda bir haylı yanlış ve uydurma şeyleı ( vardı ki îngiltere Hariciye Nezareti d; bunlan doğru sanmıştı. ; Türk ve 300,000 Alman ve Avusturya Macardan mürekkeb bir milyon dan fazla bir kuvvetle taamıza geçebilirlerdi. 1916 ordusunun, 400,000 kişi olduğu söy lendiği halde hakikati halde bu ordu şu kadardı: 50,000 Fransız, 42,000 In giliz, iaşe mevcudu 128,000 olan Sırb ordusunda ancak 51,000 muharib vardı. Ağustosa doğru da 5000 kişilik bir Rus kuvveti gelmişti. Italyanlar da ağustos nihayetinde 10,000 kişi gön dermişlerdi. Mayısta Ruslarla îtalyanlann henüz mevcud olmadıklanna göre itilâf ordusu 143,000 mürekkebdi. Yunan ordusunu bol bol 300,000 sayalım (ha*kikatte Yunanlılar 200,000 kişiyi 450,000 zor techiz kişilik edebiliyorlardı) itilâf ve Yunan ormuharibden V e alnını avucu içine alryor, sarhoş mu?.. Yoksa uyuşturucu zehirler müptelâsı mı?.. Said kızıl dudaklan kilidlenmiş siyah gözleri bomboş ve yüzü balmumudan yapılmış bir bebek gibi san kadma bakıyor. O sanki buraya bir yabancile geldiğinin farkında de • O zaman, îngiliz istihbarat zabitlerin n de tamamile Rokföyün nüfuz va tesiri altında bulunduklan anlaşılryor. Bu yalancı adam, onlan, Yunan Em niyet müdürlüğünde bir suikasd hazır • landığına inandırmıştı. Sözde, îngiliz sı fareti erkânından iki kişinin evvelce Bul^ar sefarethasinde yapılan bir sıri kadde medhaldar olduklan iddia edilecek ve Îngiliz tebaasından bazı kimseler Yunanlılar tarafmdan tevkif edilecekti. 14 haziranda Lord Grey Londradaki Yunan elrisini kendis ne demişti ki: Îngiliz hükumeti şimdi ; Tirede Aydın eğuttan devrîne aid Yahfibey camisi Tire (Hususî) Şirin ve yeşü Tirenin sinesinde kıymetli eski islâmTürk eserleri doludur. Aydın ve Osman oğullan devirlerinin orijinal Türk mimarisinin güzelliklerile süslü bulu • nan yinni küsur cami ve pek eski mezar taşlan, çeşmeler, kitabeler, han • lar, hamamlar, bostanlann bir kısmı harab halde kalmış, inhitat devirleri • nin ihmaline uğramış acmacak bir haldedir. Evkaf ve Maarif idaresi bu eserlerin muhafazasına çalışıyorsa da şim diye kadar müspet birşey yapılama • mıştır. Bilhassa Aydmoğullan devri • nin mimarî tarzı Anadolumuzda hiçbir eşi bulunmadığı söylenilen Yahşi bey (Yeşilimaret) camisi harab bir hale gelmiştir. Bu cami. mülhak va • kıflardandır. Dış ve iç kapılan yüksek kıymcti haiz ve fevkalâde nakışhdır. Harab bulunan son cemaat yerinin ve havuzunun tamiri suretile eski haline getirilmesi ve bir müze yapılarak eski eserlerin de bunun bahçesinde topla nılması Tirenin bu suretle güzel bir Türk • islâm müzesine kavuşması kararlaşbnlmıştı. Bu tamir işi Kültür Bakanhğı A bideleri Koruraa heyetinin i; progra mına iki sene evvel girmişti. N e oldu bilemiyoruz? Şimdiye kadar bu tasavvurlann kuvveden file çıktığını bir türlü göremiyoruz. Yalnız gördüğümüz birşey varsa o da ne Evkaf mütevel lisi ne de Kültür Bakanlığı tarafmdan tamiratm yapılamadığı ve bu yüzden bu kıymetli caminin bilhassa ahşab bu* lunan çok işlemeli ve kıymetli kapısınm kışın yağan yağmurlardan, yazın güneşin şiddetli tesiratmdan harab olmakta bulunduğunu yürek acısile görmemek imkânsızdır. Yalnız caminin mülhak zeler dairesinin bu tamiri Evkaftan yapmasma «ü. Saat üçe çeyrek var. Birşey içmediniz bari birşey söyleyiniz.. Arkadaslığım ho«unuza gitanedi gaÜSa. Haibuki ben iyi bir çocu ğum... V e arkadaşİTim benim yanımda hep eğlenirler... îyi vakit geçirirîer.. Görüyorum sizin bir derdiniz var... Bırakınız derdi şimdi! Hayat çok güzel • dir... Hayat çok tatlıdır... Eğlenelim bu gece... tsterseniz başka yere gide lim... Sevgilinizle mi aranız açıldı?.. Paranız mı yok?... Maddi sıkmtıda mısınız? Kocanız mı sizi evinizden koğdu?.. Bu ak<am gidecek yeriniz yok mu?.. Haydi güzel kadın bırakınız bu çehreyi... Annız fena düşünceleri başınızdan... Siz harikulâde güzelsiniz... Benim arkadaşım olunuz.. Bana arkadaş olmak istemez misiniz?. A h şu viski ona neler söy!tiyor!.. Sizin arkadaşınız mı olayun... B;n mi? Bir uykudan uyanır gibi başmı kaldınyor, sanki birinci defa onun »esini işitmiş. öteki sözüne devam ediyor: İstemez misiniz?.. Ben çirkin bir delikanlı da değilim... Ahlâkım da uysaldır. Sizin güzel yüzünüzü güler görmek için ne isterscniz vereyim size?.. Bana ne verebilirsiniz delikanh?. Eğer sizi aldatan olduysa.. Size samimî ve devamlı bir dostluk vere yim... Bu dostluk ve aşk size... Görüyorum, görüyorum, bu hissî başlangıc hoşunuza gitmedi. Size istediğiniz kadar para vereyim.. Zenginim. bunu yapabilirim. Tuvalet, elmas, güzel evler, eğlenceli bir h?yat. Viskinin verdiği sarhojlukla neler de vadediyor. Susuyorstmuz... GorOyorum bunlann hiçbiri hoşunuza gitmedi.. O halde size söz veriyorum. N e istereeniz size vereceğim. Boj yere soz veriyorsunuz deli kanlı... Size yemin ederim. Kendinizi çok kudretli zanne diyorsunuz!.. Şerefimle, namusumla sizi temin ederim benden ne isterseniz size vereceeim. Siz gülmeği bana vadediniz. Kadın birdenbire onun elini tutu yor: Budala, diyor.. Gel... Gel o halde beni takib et... dulan karşılannda bir milyon kişi buiacaklardı. Bu vaziyette Yunan Kra • lınm harbe girmemekte ısrar edişi Yunanistan içm de, itilâfcılar için de, büyük bir nimet olmuştur. Çünkü bir ay bile sürmeden Yunan ve itilâf or dulan ortadan kalkar, bütün Yuna nistan işgal edilir ve 1916 eylulün de Balkanlardaki itilâf ordusunun yardımma güvenerek harbe giren Romanya da onlara aldanıp başını belâya sokmazdı. • Cumhuriyet) Rüpel istihkâmının terki, Yunanis tam iti'if devletlerile yeni derdlere Briand, en yola soktu. İtilâf matbuab, yeniden şiddetli hücumlara başladılar. şiddetli tedbirlerle Yunanistanı davet ederet I Atina polisinin bir ecnebi nüfuz ve tesiri al hnda hareket ettiğine kanaat getirmiştir. Bu Yunan zabiti, alenen. Îngiliz sefareti erkânnı yalancıhkla itham etmi;tir. Atinada Îngiltere aleyhinde biı nümayiş yapılmışür. Halk, Ingiltereye karş» düşmanlık göstermiş, hakaretlerde bulunmuş, polis müdahale etmemiştir. Yüksek mevki sahibi bir takım Yunanlılar, düş manın teşvik ve tahrikine kapılarak Almanlarla Bulgarlara Yunan istih > kâmlanm işgale müsaade etmektedir • ler. Eğer Yunan hükumeti, Atinadaki Îngiliz sefarehni himaye etmek kuvveb'ni veya isteğfni haiz dcğilsç, Îngiliz . c *i gerf çafnlacaknf.' " " ^ *"»» Bunun üzerine v e zatnan tayinile Skuludis tabiî, yer vak'alar ve sariK Kadma çarptı Beyoğlunda oturan Izel Vezne cilerde tramvaydan inerken 1 6 2 4 sayıh şoför Niyazinin otomobili çarpmış, başından yaralamışbr. Şoför Niyazi vakalanmı«tır. Karpit deposu patladı Evvelki gün Vaniköyünde H a y • reddinin feker fabrikasında bulunan karpit deposu, karpitlerin gaz yapmasından patlamış ve orada çalışan tes • viyeci Hasköylü Kâmilin kolundan yaralanmasına sebebiyet vermiştir. Kâmil tedavi için Ortaköy Şifa Yurdu n« kaldınlmışhr. getirmeği tavsiye ediyor, öteki müttefikJer, tereddüd ediyorlardı. Kabine nin İstifasını isteteeierma olnuTanlorj fakat, Yunan bir hükumetine Rüpel verdiklen istihkâmının protestoda. Almanlarla Bulgarlara teslimi, Selâ nikdeki kuvvetlerinin emniyet ve se lâmeti için bir tehdid teşkil ettiğini söy» lediler ve Yunan polis, memur ve âmirlerinden bir kısmımn azlini istediler. Skuludis onlann arzulannı yerine getirdi ve ayni zamanda umumî seferbsrliğin ilgası için hazırlık emrini verdl Bu tedbir, itilâf devlerini mem nun etmekle beraber, Fransız matbuabnda bir fırtına daha kopmasma se bebiyet verdi. Fransız gazeteleri, Y u nanistanı mutlaka harbe iştirake icbar etmek istiyorlardı. Rus Beyaz kita • bındaki telgraflardan biliyoruz ki Ingiliz hükumeti, Fransızlann şoveniz mini hafifletmeğe çalışıyordu. 14 ha haziran 1916 da Skuludis Amerika iJe beraber bütün bitaraf devletlere, itilâfçıların deniz ticaretinde Fakat Rokföy, boş Rokföyden aldığı yaptıklan tazyikleri protesto ettiğini bildirdi. durmuyordu. polia «Yunan deliller zikrini istemiş, hiçbir cevab alams^'^ti. Hakikat şudur ki Rokföy, para ile bir «nümayiş kıt'ası» teşkil etmişti. Bu adamlar, onun emrile umumî mahallerde, hasseten itilâf sefaret • haneleri önünde uydurma nümayiş ler yapıyorlardı ve bunun için de en ziyade Yunan hükumetile iyi geçinmek ist'ven sefaretleri tercih ediyorlardı. | ltilâfcılar, ültimatomlannda, aefer • berliğin kâmilen ilgasmu kabinenin değişmesini, Meb'usan Meclisinin feshi ni ve umumî btihabat yapılmasmı is tiyorlardı. B u ültimatomun ana hat • lannı bizzat Venizelos çizerek Fran siz sefiri vasıtasile Rus Parise yollamışü. Bu işte, Skuludise şahsen düşman olan sefiri Prens Demidofun da mu • Sir Edvard Grey ve vafakati vardı. lki şüpheli adam yakalandı Dün şehrimizde iki şüpheli kimse görülmüş, poîisçe yakalanmışlardır. Cumhuriyet meydanında başmda armah bh* kalpak bulunan Aii lhsan ismindeki bir şahısla Şehidmuhtar caddesinde göksünde kırmın çiçek takıh olduğu halde dolaşmakta olan Ismail adındaki şahıs yakalanmış, her ikisi • nin üstünde de birer çelik ustra bulunnrı«tur. bulunması Kültür Bakanlığının M ü belki mâni teşkil etmektedir. N e şe kilde ve kimin tarafmdan olursa ol • sun bu tamirin yapılması mutlak su rette ve eski eserleri koruma mından herhalde lizımdır. bakı Birbirinl vuran çingeneler Dün saat 11 de Zeyrek camisi karştsmdaki arsada oturan çingeneler den Hasanla Şükrü arasında eski bir meseleden kavga çıkmış, bıçaklannı çekerek birbirlerini bacak ve kollann * dan yaralamış, ikisi de Cerrahpa * şa ^astane«ine kaldınlmışlardır. Kendi bıçağile yaralandı Beyoelunda Balıkpazannda 2 3 numaralı Ohanesin tavukçu dükkânmJa çırak Behcet hindi keserken kanlar dan ayağı kaymış, ve sağ elinden ya ralanmıştır. Konya köylerinde tifo vak'ası Konya (Hususî muhabirimizden) Sille nahiyesinin Kirligiret köyünde tifo vak'ası zuhur etmiş ve vilâyetten gönderüen doktorlarla sıhhiye me • murları hastalığın başkalanna geçmemesi için tertibat alarak köyü karan tine altına almışlardır. hatta Briand bile, bu notayı vennekle uzun müddet tereddüd etmişlerdi Bu ültimatomu hakikatin ışığı ve sulh havası içinde okuyunca yazılmış olduğunu pek utanmazca kabul etmemek ve Rusyanm Paris sefiri lzvolskinin 15 haziran tarihli bir telgrafı, Briandın, bizzat Atinada itilâf devletleri aley hinde nümayişler hazırlryor» şeklmde hicab duymamak kabil değildir. 30 mayısta, Fransız sefiri Parise çektiği bir telgrafta demişti ki Veni * zelosa göre, Kral Almanya ve Bulgaristanla uyuşuyor; seri ve kat'î bir harekette bulunmak elzemdir. Venizelos Selâniğe giderek orada Yunan ordu « sunda bir isyan çıkarmağa ve muvak kat bir hükumet ilânına hazırdır. ( Bir ay sonra General Saray da şunu yazıyordu: (Ârkast var) *** Dar bir sokağa, bir ba<kasma, daha bir başkasına tapıyorlar. Nihayet küçük bir evin önünde duruyorlar. Yalnız üst kahnm bir penceresinde ışık olan bir ev, kadın kapıyı itiyor. Y a n arahk karanhk bir taşlıktalar, sonra, gıcırblı bir merdivenden çıkıyorlar. Bu esrarengiz kadın, buraya kadar onunla hiç konusmamış olan bu kadm ondan ne istiyor? Yukan sofaya arahk bir kapıdan ışık süzülüyor. Kadm o kapıya doğru ilerliyor. Bu oda fakir dösenmiş temiz bir oda, kenarda bir yatak var, yatağın başında uzun bir şamdanda bir mırm yanıyor ve Said bu mum ışığında yatakta yatan bir cocuk görüyor. San saçlan dağmık, başcaŞızı sağa do?ru biraz iğilmiş ve a^zı bir parça aralanmış gözleri sımsıkı kapab bir yavru.. U yuyor galiba!.. Kadm yatağa doğru adeta sallanarak yaklaşıyor. Mumu alıyor, yatağa doğru iğiyor: Gel... Gel bak... diyor... Bak ne güzel... Küçük bir meiek gibi... Said de onu takib ediyor. Kadın: Benim oğlumdur. Diyor ve daha boğuk bir sesle ilâ Hamallann kavgası Dünkü sayunızda Sirkeci hamaTIannın kısmen grev yaptıklan hakkın « da polisten verilmiş bir haber vardı. Alâkadar makamlardan yaptığmuz tahkikatta hâdisenin grev mahiyetin de olmayıp, adi bir kavga olduğunu özrendik. ve ediyor: Bugün öldü. V e sonra kadın adeta kükriyerek: Budala, diye bağınyor budala!. Bana onu iade edebilir misin? Ben onu istiyorum... Bana onu verebilir misin ?.. V e sonra şamdanı başı üzerinde kaldırarak: Defol buradan diye bağınyor.. Defol paran, aşkın, elmaslann, zen ginliğin hepsi senin olsun... ••• ki rapora inandığmı gösteriyor. Yalan Hastalığın sebebi köylüler tarafın . dolan ve iftira ile mücadeleden bitkin dan sokaklara atılan süprüntü ve gübbir hale gelen Skuludis 19 haziranda relerdir. K5y temizlenmis, gübreler yaktınlmıştır. Hastalar doktor teda istifa etti. 8 0 yaşmda bir ihtiyardı. visi ve nezareti altındadır. Sıhhiye Çok müterazı bir hayattan sonra îs Müdürlüğü köye bir yardım olmak tanbulda, bankerlik ederek milyonlar üzere icab eden ilâclan da gönder kazanmış ve biriktirmişti. Rivayete gömiştir. re, bu azim serveti, Sir Bazil Zaharo•" "••••"•••••«••.«....»......««„..„ !•«•!•••••••••••!••! inönü şehidlerî abidesi büyük merasimle ziyaret edüecek ••••••••".......•"..........,.».,.....,.M,.,..,,...,,.,.,,tt>lıtııtıtttmıtııM Said karanhk merdivenlerden aşağı ioşarak inerken, kadın şamdan elinde yavaş, yavaş yatağm başucunda yere çöküyor... V e o müthiş andanberi kurumuş olan gözierinden birdenbire akan yaşlarla yüzü ıslanırken kıkıra, bağıra ağlıyor. bağıra, bkana hıçkıra bkana Birinci v e ikinci Inönü savaşım temsil eden Akpmar şüheda abidesi, mayıam onuncu curaa günü büyük merasimle ziyaret edilecektir. Inönü Şüheda Mezarlığı mar Kom.syonu bugün için bir program hazırlamışt.r. Bilumum malul v e müteKaid 10 mayıs cuma günü abideye gelmeleri rica olunmakta dır. .Yukanki reaim Inönü Şüheda mezarlıklannı v e Inö nü abidesini göstennektedir. »suyenierut SUAD DERVİŞ