29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumfntrivei' 15 Mart Hikâye Dönüş Kardeşim Doğana hocalık teklif edüdi. Bunun altmda «memleket seni bunun için yetistirdi!» ihtarı da vardı. Hakikaten yurd irfa nina hizmet lâzımdı. Hayir ce miyetlerinde çalişmamak hamiyete yaraşmazdı. Derslerime gelemiyenlere kitablanmı okuyamiyanlara konferan» • lar veriyor, o cemiyetin toplantismdan beriki cemiyetin kongresine, şu tesek külün ziyafetinden bu birliğin balorana kosuyordum. Bütiin bunlarm iyi if> ler, şerefli hizmetler oldugunu kim inkâr edebilir? Fakat arada benim hayatim güme gitmiş, beylik bir kamyon • dan farkim kalmamistl. Akşamin altısinda sana kavuşmağa can atan ben, gündüzün işlerinden geceyansl bile kurtulamiyor, eve döndügüm zaman seni ya çoktan uyumus, yahud gideceğimiz bir balo için hazirlanmis bulu yordum. Ah bu balolar, ziyafetler, çaylar!.. Sen bütün bu topIantUarm kraliçesi idin. Biz hangi salonun kapisında görünürsek içeride konuşmalar kesilir, gözler bîze çevrilirdi. Ve sonra adeta, sevkitabiî ile, ikiye bölünürdük; sen genderin yanina, ben büyüklerin partisine.. Bir tarafta herkes danseder, içer ve eğlenir, bir tarafta ben bir sürii pinpon ulema ile âli siyasetten, yüksek ikbsad işlerinden konuşmağa mecbur olurdum. Seni benim herseyimi uzak ufuklardan bir mehtab seyreder gibi, başkalartnm kollarmda danseder gö • riirken Fransanm para esasmdan, Ruzveltin flrtısadî tecrübelerinden göriis meğe zorlanmam ne adnacak, ne ağlanacak şeydi, bilir misin? Bazan ben de başkasüe dansa kalkmak zaruretine düserdim. Çiftler arasmda dönerken gözlerim hep sana takıhrdı. Biz birbiri içinde dönen iki ayrı daireye dütmüf zavallılardık. Yanyana, hep beraber, fakat hiçbir zaman birbirine kavuşnu • yan yollarda iki savallı... Bazan bir • birimize sürünerek geçerken gözlerine dalardim. Senin bakislarmda da ta uraklardan, baskasinm kollarmdan boynunu bükerek bakislarmda da ayni acmm sanciya benzer pariltılarım görür gibi olurdum. Ama neye yarar ki, biz irademizin haricinde sürükleniyor > duk; kendi kendimize rağmen, bütün aşknniza, bütün birbirimizin olmak ihtiyacimiza rağmen... Balo dönüşleri seni odana birakip çekilmeğe mecburdum. Saba&leyin erken kalkmam, notlarımı hazirlanuun, ve dokuzda fakültede bulunmam \it • zımdı. öğleyin sirkete, saat beste ve altıda iki cemiyetin toplantısina gidecek, yedide radyo konfcransi verip sekizde bir birliğin ziyafetinde bulunacaktim. Kendi kendime «surt cemiye tin sütçü beygiri surt!» diyordum. Uzun aylar böyle geçti, içimdeki yara büyüdü. Cinsini ayird edemediğim bir ruh byani da beraber. Benim diisünü gördüğüm mes'ud hayat bu mu idi? Seninle evlendiğimdenberî kaç ak^am eve erken gelebilmişb'm ve kaç defa basbaşa oturabümiştik ? Boğazı toklu • ğuna cennet yapmak için bu kadar yüke niçin katlaniyor ve hâlâ hayattan ne tımuyordum? Fakat berfeye rağmen çark dönüyordu... Sen benim, ben senin. Biz cemiyet ve dişaridan gören • ler için ne mes'udduk, ne mes'ud! Nihayet bunaldim ve bir balo gecesi bütün tahammülüm birden çöktü. Sen bir gencle dansediyordun; ben gene ulemalar meclbinde Uras oluyordum. Bir aralık gözlerimiz karşilaştL Korkulu bakıçlarla, firtinanm dinmesini bekliyen çocuklar gibiydin. Damlalaşmis okyanuslara benziyen yeşil gözlerin kara bulutlarla dolmuştu, ilk rasgeldiği omuza ba;mı bırakiverecek bitkin bir halin vardı. Fani didinmelere ömrfim gitmiş, yuvam suyu savulmus değirmene dönnuiştü. Şimdi sen de elden gidiyordun; farkmda ohnadan ve mâni olamadan. Bu kervan böyle yürüdükçe mutlaka gidecektin. Birden içime da • yanümaz bir bıkkralık, bir iğrenme doldu. Gönlümün işiklan birer birer söndü. Lâkin çildirmadim, duruşumu bozmadım ve o akşam da aktörlüğü mü yaphm. Salondan herkesin hayran bakişları arasmda mütebessim ve mes'ud, çiktık. Eve döndüğümüz zaman safak söküyordu. tkimizde de konuşacak takat kalmamifU; Bense büyük karanmı çoktan vermiştim. Bu muhitte, bu evde geçen her fazla dakika bulantı mı artiriyordu. Seni odana birakirken o kadar harabdim ki son defa öpmeğe gücüm yetmedi. Bir saat sonra evden, öğleye doğru tstanbuldan ayrıldun. Ondan ötesini sorma. Şimdi tabiatin bağrina serilmiş üç evli bir köydeyim. Artık ne fakül telerde kürsüm, ne cemiyetlerde «an dalyelerim, ne de Süveydam var. Fa kat hürrüm, kendi kendiminim. Nan körlük sayilmamasi için birakamadı ğim yüksek mevkiim, cemiyete neza ketsizlik olmasm diye bir türlü evde tutup yüzünu göremediğhn sevgili kanm yok; hiç, hiçbir seyim yok. Kalbimi sana, kafami Babıâli kitabcilarina birakarak kendi kendime, hürriyetime döndüm. O iki derdden kurtulduktan sonra, simdi, öyle rahat, öyle rahatim ki!..» Şılc9 sağlam ve üstelik ucuz kostüm giymek îstersenir Haberi faer duyan saşiriyor, sankî devrilen bir dünyadan bahsedüıyor muş gibi: Nasil olur? îmkân yok? Hem niçin? diye zincirleme suallerle guya hâ» disenin aksini ispat edecek sebeblerin mantıkmı kuvvetlendirmeğe üzeniyor du. Fakat heyecana manükinın riiçin ve nasillari nasil ve niçin olursa olsun hakikat haberdeydi işte: Profesör tnal kaçmıştı! Niçin? Bu istifhamin simseği flk zeh» rini, kansi Süveydanin beyoine akıttU Bu bahtiyar adam, bütiin bir neslin imrendiği roevkilerini, kazanclarini, daha bir yil evvel kurduğu yuvasini tekmeleyip «gelmemek üzere gidiyorum» Allah seni mes'od etsin!» diye bir kâ • ğıd birakarak neden gitmisti? Süveyda sabahin beşinden akşama kadar bir koltuğa gömülerek hep bunu düşündü. Müşterek hayatlarıni baştan asağı di • dikledi. Sebeb bulamiyor, bütiin hatı • ralar sonsuz bir meçhul gecesinin zifiri duvarlarma dayanip kaliyordu. Genc kadm derin derin içini çekrek yerin den kaJktı. Hâlâ çikarmadığı penüvarmin »avrulan etekleri aynadan akse • dince gözü kristaldeki nefis hayale kaydı. tnce geceliğinin koketliğinden taşan bu taze ve diri vücud ihtişamina aciyarak baktL. Güzel, çok güzeldi; Dizinin dibinden ayrdmamak için dünya varlıklarimn tekmilini birden göz • den silecek kadar.... Ne yazık ki böyle birisi onu da, o varlıklari da bir tekmede firlatip gitmisti. Demek benzeri az yaratıligina rağmen o büe atılabiliyormus! Fakat Siiveyda kadmlığinta bu mağlubiyetine değil, a»«l kocasini kaybedişine yandı. O adam, herşeye değerdi, diye düşündü. tnal temiz bir Toros çocuğnydu. Hukuk tahsilini Istanbulda ve Avrupada hep birincilikle yapmi;, memlekete dönüşünden kisa bir zaraan sonra iki fakülteye profesör, birçok yüksek mek teblere muallim, büyük bir sirkete de umum müdür olmuştu. Yazilan ve kitabları kapişiliyor, derslerinde salon lar talebeye dar geliyordu. Sanki yurd, cemiyet islerinin her şubesinde ona kol raatmısU. tnal kendisine verilen islere yetisemiyor, yirmi dört taatinin dörtte üçünü fakülte ve mekteblerde, sirkette, hayir cemiyetlerinde, Halke • vtnde ve radyoda verdiği konferans > larda; gecelerinîn bir kummı da git • mesi adeta zamrileşen balo ve ziyafet* lerde hardyordu. Bîr aralık bir gönül bastalığı geçirdi. Fazla hususî konus • tuğu bir ailenin kızmı sevdi. Süveydanin duyguları da ona uzak değflmis; evlendiler. mes'uddular. Fakat, iste ne oldugunu Süveydanm bile bümediği bir firtma esmis ve tnal herşeyi teperek ortadan kaybolmuştu. Giinlerce şehirde dedikodusu çalkandı, zabıta uzun uzun araştirmalar yaptı, ve yavaş ya • vaş hersey unutuldu. Sanki bu şehirde böyle bir adam hiç yasamamıs imis gibL.. Süveyda zarfm fistünde kocasmm yazismı gördügü vakit güîmekle ağlamak arasında anlatılmaz bir tsbrab dakikası yaşadı. Mekîub küçük bir Anadolu kasabasmdan postaya verilmişÜ. Genc kadm kendini tutmağa uğras • Uğı halde gözyaşlari onu dinlemiyor • du. Bir müddet bu damla damla bu • ğunun önünden kalkmasmi bekledi, conra yavaş yava; okudu: «Sevgüi çocuk, diyordu tnal; beni affetmemekte haklı olacaksin. Zaten ben de bunu istiyecek değilim. Artık herşey bittikten sonra ne lüzumu, ne de faydası var. Sana bu satirlari Toros eteklerinde çamlı bir sırttan yaziyonım. Tepeler den kopan rüzgâr top gibi göksümde patliyor. Ama ne zarar, içimdeki hrtına dindikten sonra!.. Hayatimizdan bahsetmek istiyorum. Onu firtma diye tarif edİşime belki çasacak ve ne demek istediğimi anlıya miyacaksm. Doğru. Sen, hiç değilse evinin sahibi olmak gibi öyle bir siper arkasmda yatadm ki aramizda her • şeyi yıkan kasirganm farkinda büe olmadin. Ayni çatı altmda yaşadığimiz halde seni; bütiin kudretime rağmen bu ünlü mecbunyetler seli içinde kendimi kaybettiğimi nereden bilecektin? Hayata ne şevkle ahlmiş, ilk yükselişlerimden aldığim hizla ileriyi ne parIak görmüştüm? Umudlarim umdu ğumdan evvel hakikat oldu. Hayalimde en büyük kiymet olarak sen vardın. Bu mazhariyete de iriştim. Çok müte • vazı düşünüyordum, kafamda geniş projeler yoktu. Memleketin irfanina, ve cemiyet işlerine verdiğim emeğin maddî karşilığı yuvamizm masrafina yetecektL Ben bütün bir günün kafada, kollarda, ayaklarda külçeleşen ağirh ğını, senin yanmda gidermeğe ko;an bahth bir koca olacaktim. Sakin ve saadetle dolu yillar geçecek, yavruları • miz ola.... Neyse bunlari birakalım simdi Süveyda... Hayat bütün projelerimi öyle müt • hiş alSist etti ki! Bir fakültede profe 'Hrlükle şirket mudürlügü kâfi iken t.r yeni fakülteyle iki mektebd* Jaha Siimer Bank Hereke ve Fesane Fabrikalarının mevsimlik son ntoda kumaşlarını tercih edinîz | Her tarafta yün ve iplik I pahalanmış, fakat ; tffimer Bank Fabrikalarınln kutnaşları yapılırken bfittin iplikler mukavemet ölçfi aletlerindcn geçirilerek sağlamlıkları resimde gördOğttnuz gibi muayene edllir. SÜMER BANK Fabrikaları perakende fiatlerini ucuzlatmışlardır Yerli Istanbulf Ankara •• Istanbul wm Beyoğlu H Izmir •• Samsun allar Pazarları 1 Adapazart asliye hukuk mahkeme • stnden: Müddeaaleyhat Ankarada Bankalar caddesinde benzind Şerirnı soförü E • min nezdinde Şaban kizi Fahriye tarafına: Adapazaruıin akyazı nahiyesinde Tahir usta oğlu Mahmud tarafmdan aleyhinize açılan bosanma davasmm nammiza yazilan davetiye fle arzuhal sureti gösterüen oturduğunuz yerde bu • Iunmadığinizdan tebliğ edilmemif ve davaci da tebligatm Oânen yapılmasini söylemesinden tebligatm Dânen yapil masma ve tahkikaUn 25/3/935 tarih pazarteiu' gunü saat 10' cehesinde ya pıhnasina mahkemece Icarar verilmiş ve Bu hususa dair davetiye üe arzuhal sureti mahkeme salonuna yapıçtınl • mişbr. llânı günün den itibaren o da va arzuhaline karşi on günde cevab vermediğiniz ve o gün ve saatte mu • hakemede hazir bulunmadığmiz vev» kanun' bir vekü dabi p^îJ^nıediğiniz takdîrcle gıyaoen muamelei kanuniye yapüacağı ilânen tebliğ olunur. Ankaro, Beyoğlu H A S A N depoları umum H A S A N müstahzaratı sahibi ECZ ACI HASAN Başaran Saygılı müşterilerinin ve müslüman kardeşlerinin bayrdmını kutlular. her hangt bır »eöepfe sinirleri 4yi ^alı$aaıtyanJar« Bromural dır. 6u mustahzarçoctıklara bile verılntelteıı çekın i lmı>ecek derececfc rararstz olup sınır lıallenııı gıderır, rahat bir u>ku getınr ve uzun zaıııan alınsa da alışıklık vermez. Bromural sınıl ılerın, teheyyçlulerın vc u>ujaıiia)an« ların ılacıdır. tU ve M komprımcyı havl tfip* 1crde ecıınelerdc rtçcıc ıle uıılır. Fikir Hareketleri Hfiscyin Cahkl Yalçın farcrfuıdan pkanlmakta olan "Kkir Harclcetlcri., •tcnuatının 73 üncii cayts. çıiuniftar. Bu >ayıdaı Karl Mark*a gör* C*miye> lln iktuadı temeii, Hayat fels*f*si, M*frutiye« hatıralcn, Pctral için gizli harb, Kühür mcselcleri baf!ıkJı yazılar vardır. Kııoll A.O., kimyevi maddeler fabrikaları, Ltıdvvigsfiafen s/Rhin. (9320) VAKİTSİZ İHTİYARLIYANLARI st. Levazım Amirlıgi Satın Alma Kom syonu ilân'an 30 ton pilâvlık pirinç 30 mart 935 cumartesi günü saat 15 te kapalı zarfla alınacaktır. Tah • min bedeti 7050 liradır. lstekli lerin çartn?.me ve nümunesini görmek üzere hergün ve kapalı zarfa gireceklerin 528 lira 75 kuruç ilk teminatlarile belli saat ten bir saat evvel teklif mektublarını Tophanede Satınalma Komisyonuna vermeferi. (1373) *** Bir sıyırgı, bir muhat, bir zımba makinesile dört beygirlik bir aded pires 19 mart 935 salı gü nü saat 15 te açık eksiltmesi yapılacaktır. Tahmin bedeli 2450 liradır. Istekliferln 183 lira 75 kurus teminatlarile Tophanede Satınalma Komisyonuna gelme leri. (1374) PORTESTİN Gençleetirir. Uzviyete yeniden hayat verir. Ademi iktidar ve bel gevşekliğine emsalsiz bir ilâçtır. Muhayyer HASAN ŞEVKI Saym alıcılannın ve dostlannın mübarek bayramım kutluîar. Beşeriyete belâ olan fareleri imha ediniz. Hilâliahmer Gazetesi BAYRAMDA HER GÜN 20 Sayfa Her sıtııf okuyucuyu memnun edecek ve alâkalandııacaktır OLARAK ÇIKACAKT1R HASAN Fare Zehîri Macunu Bir parça ekmek veya pasbrma veya yağlı gıdalara sü rerek farelerin bulundukları yere bırakınız. 25 kuruştur. Fare zehîri buğdayları Farelerin bulundukları yerserpinİ7. ?.S kuruçtur. En tanınmış Muharrirlerin En güzel yazilan Sinema Spor Çocuk sayfafarı GR İPE KARŞİ MACUN ve BUĞDAY ikîsi bir arada Bazı fareler busday zehi rinden hoşlanır ve bazıları macun yemek ist^r. Bunun içindir ki her ikisini isümal eylemek çok muvafıktır ve bu suretle farelerin ana* baba ve silsilesi muhakkak ve kat'î surette ölür'er ve kokmazlar. Ikisi bir aada 40 kurusîur. Hasan deposu: /.NI'ARA. lstarbu! B^YOĞlU T&N rtĞRILtfRfl VE SOÛUU MHRŞ Yegâne i Gelen Uâc >&&&afe^u*j.*ı*fi^^ FERİDUN OaSfAN KATAGRİP KATAGRiP KAT.'GR;P İİİİIHİM
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear