25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
c 11 Birinciteşrin 193S CUMHURfYET HADİSELER KARŞISINDA Bir doktorla konuşuyordum. Son se nelerde, açlıktan ölenlerin gittikçe arttığını gösteren bir statistikten bahsediyorabeş ttalyan harbi başladi duk. Rakamlar, inanılmıyacak kadar Yazan: Ahmed Ağaoğlu başlıyalı acayib adlar, türlü korkuncdu. Bunda bir mubalâğa olmatürlü sözler işite işite, okuya gittikçe şiddetlenen bir husumet ve ada sından şüphelendim. Bu gibi sosyal hâ Bir sual: okuya kafam kazana döndü. Neden Italya yanıbaşmdaki aha vet havası içinde yaşar. Şarkta ise hatıra diseleri takib ettiğini bildiğim doktordan İlk zamanlarda biri yanıbaşımda yüklisi nisbeten az olan ve lâkin servet iti çok kısadır. Pek az bir zaman sonra fikrini sordum. sek sesle gazete okurken: Mubalâğa yokmuş. Doktor heyecanla barile Habeşistandan yüzlerce defa üs herşeye alışır ve her vaziyete uyar. Aksum! Hiç unutmam: Son savaş esnasında anlattı: tün olan lsviçreye saldırmıyor da gidip Dedi mi, boş bulunarak: « Ne diyorsun dostum, rakamlar üç bin kilometroluk mesafede bulunan a Avrupaya gitmiş ve ezcümle Almanld' Şifalar olsun! u yapıştînyordum. halisi çok ve serveti hiç olaa iptidaî bir tarafından işgal edılmiş olan Brükseli eksiktir. Hem çok eksiktir. Bugün ölüm Adiğrat! (Bruxelle) ziyaret etmiştik. Bütün şe lerin en mühim kısmı açlıktan oluyor. ulusa saldınyor? Diyene, gırtlağını tırmalıyaraktan gen* hir Alman mitralyözleri altındaydı, «o Bahsettiğin statistik yalnız işsiz ve paraCevabınız elbette ki şu olacaktır: zini temizliyor zannederek, ters ters ba Çünkü îsviçreyi yutmak kolay iş kaklarda ancak Alman askerleri gb'zükü sız sınıfa aiddir. Ya rahat yaşıyan sınıfı kıyordum. değildir. Çünkü tsviçre mağlub olsa bile yordu. Bir mağazadan bazı şeyler aldık, ne yapacağız? Isviçredeki, hususî sana Adua! her Isviçreli insanın boğazma takanır ve hesab istedik. Mağazada hizmet eden kız toryomlann statistikleri, oralardaki hasBana bir fino köpeğinin haviamasî hesabı bize Belçika frangı üzerine yaplı. taların yüzde otuz beşinin açlık yüzünden öldürünciye kadar onu hırpalar. gibi geliyordu. yakalandıkları veremden öldüklerini bilCevab hiç şüphe yoktur ki doğrudur. Halbuki tedavülde ancak Alman mar kıydı. Biz hayret ettik ve kıza hesabı diriyor. Bütün Avrupadaki sanatoryomŞimdi ben de herkesle beraber bu ad1870 senesindenberi bütün Avrupayı mark üzerine yapmasını rica ettik. Kız larda yüz binlerce hasta olduğunu he lara alışmağa başladım. Başladım amma, rahatsız eden, Avrupa devletlerini bir sablarsan mubalâğalı bulduğun raka artık bunlar kabaktadı da veriyor, harü birine karşıkoyan ve bütün kanşıkhkları yüzümüze hiddetle bakarak: mm bir hayli daha kabardığını görürsün. ya bazı ucuz lokantalann yemek liste « Biz mark filân tanımayız!» dedi. doğuran başlıca âmıl AlsasLoren meseFakat senin statistik bunlardan bahset leri gibi, gazetelerde bunlar, sokakta bunYanımızdaki Alman zabitine çevril lesiydi; Fransızlarm Alman galebesıne Uar, evde, konuda, komşuda gene bunlar, dik. Zabit gülümsedi ve omuzunu kal mez. Çünkü bunlar açlıktan ölen paralı tahammül edemiyerek intikam etrafında adamlardır.» daima bunlar! Başka lâf yok.. dırdı. besledikleri ihtıraslardı. Birden kavrıyamadım. Hususî sana Bizde frank yoktur! dedik. Yolda, dostlardan birisine rasladığmız Fransızlar kırk sekiz yıl sonra amac Kız «Siz kendiniz o mark dediğiniz toryoma gidebilen bir adam nasıl olur da vakit, selâmı sabahı hasbi geçtikten sonlarına kavuştular; fakat Avrupa daha açlıktan vereme tutulmuş olabilir? ra, ilk suali şunlardan biri oluyor: ziyade karışh. îhtıras ve intikam hissi her şeye çeviriniz.» dedikten sonra bizi yuDoktor izah etti. kandan aşağıya kadar süzerek sordu: j Aduayı Habeşler geri almış, dog» tarafı sardı, bütün Avrupa ülkesini içıne « Bunlar, modaya uymak, enSam Siz Alman mısınız? ru mu? aldı. lannı güzelleştirmek için yemek yemi Yok dedik. Türküz. Romada Adua için yapılan gösterilerden... Adiğrat düşmemiş diyorlar. Aslı Çünkü Versay ve anı takib eden sulhKız hemen: «Cest le meme Boche» yenlerdir. Zayıflıyabilmek gayretile mulu bir kamyon şehrin bir başından öbür var mı? namelerle Avrupa Balkanlaştı yanı ev ayyen bir dereceyi aştılar mı hastalanıdedi. başına dolaşıp duruyor. Aksumu hâlâ Italyanlar alama velce azçok etnografik hududlan içıne Roma 6 Basın ve Propaganda yorlar. Bunların çoğunu kadınlar teşkil Bir aralık, bütün gösteri kafileleri Ve mış, değil mi? «Boche» o zaman Almanlan tahkir isıkışmış olan uluslardan birçoklarının Müsteşan M. Olfieri, dün, 14 numaralı nedik meydanında birikip Duçeyi alkışeder.» Serde gazetecilik olduğu gibi, eski parçalan o hududun haricine atüdılar ve çin verilmiş bir isimdi. bildiriğin ofcunmasını takib eden çok kısa ladılar ve sonra muhtelif istikametlere mesleğe de ilişikliğim dolayısile günün Yanımızdaki zabit güldü ve biz de Doktor, kendisine bahsettiğim statis başkalarının ellerinde kaldılar. ve şayanı dikkat bir beyanname ile, bu dağıldılar. tiği eksik buluyordu. hayret ettik. meselesine lâkayd görünmek işime gel «Ekalliyetler» meselesi bu kere de « Tıbbm nazarında açlıktan ölen zaferin, Italya için nekadar önemli ol îtalyanın bütün şehirlerinde ayni şe miyor. Bildiğimi, duyduğumu ben de Tabiî Almanlar böyle bir memlekeüe Avrupa hayatıni zehirliyen bir toksin rahat kalamazlardı; galebe çalsalardı bi ler birdir. Bunların bir kısmını yazıp di duğunu izah etmiş, kıt'alarile beraber kilde tezahürler yapıldığı haber veril söylüyorum. Lâkin çok defa da aklımdan oldu. tyi dikkat olunursa görülecktir ki ğerini bırakmak doğru olmaz.» dedi. Ve kahramanca ölen zabitlerin isimlerini mektedir. Her îtalyan şehri donanmış, Nasreddin Hocanın meşhur hikâyesi geçBüyük Harbden sonra arsıulusal siyasa le. yad etmiş, nekadar fena şartlar içinde tır. Temps miyor değil.. Halbuki Avrupahlar nice Afrika ve sanki ben statistik direktörüymü§üm gibi ve Uluslar Kurumunun başlıca faaliyeti savaşmı; olduklannı anlatmış ve Menesordu: Hocaya bir gün birisi acele ile gelip: Asya ülkelerine yerleşmişlerdir, oralarda bu mihver etrafında dolaşıyor. « Sanatoryom köşelerinde can ve liğe karşı yaptıklan çetin mukabeleyi ha Hocam! Sokakta bir tepsi baklaHer Avrupa ulusu nekadar küçük kendilerine taraftarlar, dostlar ve hatta renleri neden hesaba katmıyorlar?» tırlatmıştır. O zamanki hükumet, taar Adisababa 7 Hâlâ îtalya ile Ha va gördüm.. demiş. olsa da bıraktığı parçanın geri gelme • halis bendeler bulmuşlardır. ruza geçerek başlanan hamleye devam beşistan arasında, harb ilân edılmiş de Nasreddin omuzlannı silkip: Ne cevab verebilirdim. sini taleb ediyor. Burada milliyet duy « Adam sen de. Beni zorla dinim Öyle amma onlar açlığın amalörü edecek kadar metanet gösterseydi, boz ğildir. Asmaradaki Habeş konsolosu hâ Bana ne? cevabını vermiş. gusu o kadar ilerilemiş ve derinleşmiş ve den ayırmıyor ya. lbadetim serbest ya. sayılmazlar mı doktorcuğum. gunluğun neticesi o derece vahim ve o lâ yerinde oturuyor. Îtalyan elçisi Kont Öteki: bu duygunun verdiği heyecan o kadar Daha ne isterim?» îşte Avrupalılann derece şümullü olmıyacakh. Vinci ise, el'an, geri çağınlma mektu Dedim. Evet amma, sizin eve götürüyor kuvvetli ve önüne geçilemez bir hal al şarkta ve Afrikada bulduğu, ruhî haletl M. Olfieri, bu hatırayı anmak sureti bunu takdim niyetinde değil. Önüne ge dı.. N. Amma birisi ağadır, âmirdir, hâkimmıştır ki en zayıf ulus bile bu yoldaki le, 1896 tarihindeki hükumetin zihniye lene «mevsim çok güzel de...» diyip Diyince, bu sefer de Hoca: iddiasını terketmekliği kendisi için şeref dir, öteki de bendedir, mahkumdur. BuPOL1STE tile bugünkü hükumeti yaşatan ruh araduruyor.. nun hiç ehemmiyeti yoktur. Çünkü o dün sizlik ve haysiyetsizlik sanır. Sana ne? diye çıkışmış. sında ve o zamanki muharebenin hazırlaHabeş împaratoru, Adisababadaki îşte bunun içindir ki Avnıpahlar bir de bendeydi, mahkumdu, bu kere ancak YARAMAZLIGIN SONU Samatya nış tarzile 1935 seferinin hazırlıkları a yabancı gazetelere gönderdiği bir tebiiğBu ardı arası kesilmiyen alâkaya, subirinden korkarlar ve birbirine saldırmak ağa değişmiş, âmir yenileşmiş oluyor. allere ve mübahaselere karşı insanın Hoda Hacıhamza mahallesinde Hacıpiri so rasmda mukayeseler yapmıştır. de, Uluslar Sosyetesinin ve sosyete kontan mümkün olduğu kadar çekinirler. Sonra öteki yiyiyor, içiyor, bolluk i kağmda oturan Piro çocukla ayni yerde Italyan silâhlannın kazandığı bu za seyinin, anlaşmazlığı banş yohle kotarma caya ağız uyduracağı gelmiyor mu? Ne Bunların saldırmak için tercıh ettikle çinde yasıyor. Bunun da ehemmiyeti oturan Belediye polislerinden Tevfığin fer, muazzam bir manevî muvaffakiyet imkânına malik bulunduğuna dair olan dersiniz?. ri yerler şarktır ve bunun da iki sebebi yoktur. Çünkü beriki de yavan ekmeği oğlu 8 yaşında Turgod ve 9 yaşlannda olmakla beraber, ayni zamanda ulusai inancını muhafaza ettiğini söylemekte Ercömtnd Ekrem TALÜ ne katık yapacak tevekkül, teslim, rıza, Şehab dün sokakta buluşmuşlar ve Şevardır. bir tecanüs unsurudur. ve Habeşistanın banş hususunda besle Birisi sırf maddidir, şark uluslannm kanaat ve otekı dünyada huriler gibi ni habm evinden getirdiği karpitleri bir Eski Başbakan M. Orlandonun 3 teş diği "derin isteği bir defa daha zikret t§ kanunu üzerinde zavıf olmalandır. Ikincisi de manevidir, mtlere sahibdir! Ustelık olarak bteki ça konserve kjrtusuna doldurarak yere rinievvelde Duçeye yazdığı mektubda, mektedir. şark uluslanndaki millî şuurun ve milli lışmak, durmaksızm ilerlemek, gaz ve gömmüşler, sonra bir kibrit çakarak aaraştırmalar Debre Markostaki îtalyan viskonsoalelâde bir nefer olarak orduya alınmahissin açılmamış olmasıdır. Vakıâ bu ikitayyarler icad etmek mecburiyetindedir. teşlemişler. sını istediği bütün Italyanlann Adua et losu doktor Dagnin, kansı ve üç memu Ulusal Endüstri Birliği iş kanunu prohâdıse daıma birlikte yürürler, fakat te Beriki ise hazır nimetler sayesinde çalış Karpitler ateş alınca büyük bir pa ru, dün Entotoya geldiler. Keryanla on jesinin gazetemizde neşri üzerine endüsmağa bile lüzum hissetmez. Bu fani dün tırdı ile patlamış, bunun sonunda Şe rafında mukaddes bir bağla bağlanmış sırleri ayrı ayrıdır. olduklan ve bu mektubun, Adua ismi ü dört gün seyahat etmişler ve taşkmlık tricilere bir yayma (tamim) yaparak Avrupah biliyor ki her nasılsa bir ke ya değmez fazla telâşa! hab elinden, Turgud da gözlerinden zerindeki mukaddes rabıtanın bir sem devresinde bulunan Mavi Nilden geç «Cumhuriyet» te çıkan kanun projesı Bundan takriben yüz sene evvel Av yaralanmışlardır. re bir şark ülkesinde yerleşti mi artık onmişlerdir. Kervan, otuz «askarî» ile Ras üzerinde istek ve itirazlarını tesbit ederek bolü olduğu söylenmektedir. dan itaat ve tebaiyyet görecektir, kendi rupalılann ilk defa memleketlerine el u ÇOK İŞ YAPMA DAVASI Sütlü. Aduanın zaptını, halk büyük bir se Kasa tarafından verilen kırk muhafız bildirmelerini istemiştir. Bu istek ve iti si! e uzun ve çetin mücadelelere girişilecek zatmağa başladıklarını gören Habeşler cede cıvata fabrikasında çalışan Şevki vincle karşıladı. Bütün Roma, baştanba ve yetmiş katırdan mürekebdir. Heyetın razlara göre birlik bir rapor hazırlıya ve Habeş imparatorları akıllannı baş ile ayni yerde çalışan Süleyman çok iş karakterler bulmıyacaktır. pasaportları, şarbaylık tarafından vize caktır. Ekonomi Bakanlığına gönderile lanna toplıyarak lâzım olduğu gibi ça yapmak yüzünden birbirlerile kavga et şa bayraklarla süslenmiş ve donanmıstır. Uluslar Kurumunda Hindistanı A O günü, deniz kenannda yahud bağ edılmesi lâzımgeldiğınden, kervan beş cek olan bu rapor yapılacak heyeti umugahan temsil ediyor, ayni kurumda bir de lışmış olsaydılar zannediliyor muydu mişlerdır. Kavga sonunda Süleyman bozumu şenliklerinde geçirmek üzere gi saat Entotoda beklemeğe mecbur olmuş miye içtimaında tetkik edilecektir. ki Italyanlar bugün o memlekete hücum yerden aldığı bir demırle Şevkiyi baMacar mümessili vardır. den Roma ahalisi, bu havadisi duyunca tur. Yolcular, seyahatleri esnasında gör Çikolatacılar kakaosuz kaldılar şından yaralamıştır. Berikisi Macar ekalliyetleri üzerine etmek cesaretini bulsun? dükleri iyi muamelelerden dolayı memşehre dönmüştür. Yeni tecim anlaşmalarile kakao ithali îşte iki dünya arasındaki bu zihniyet 5 KUBUŞ İÇİN Tahtakalede Bahçelidikkat celbetmek ve dünyada bir Macar Arabalann, otobüslerin üstüne «Adua nuniyetlerini bildirmişlerdir. handa oturan üzümcü Ahmed, dün saat imkânı olmadığından çikolata fabrikalan meselesi olduğunu hatırlatmak için bir farkı mevcud kaldıkça mukadderatlan Adua ile Gerlagubinin zaptını dün akbizimdir!» ibaresi yazılı koca levhalar tek fırsat kaçınnaz. Ağahanın ise bunlar da kendi kendine tayın edilmiş olacak 13 te Hüdavendigâr caddesinde kebah takılmıştır. Duvarlara el yazısile yazılmış şam haber aldım. Habeşlerin 6,000 ne kakaosuz kalmışlardır. Bunun neticesi ocı Süleymana gitmiş ve alacağı olan larak iki çikolata fabrikası işlerini dur umurunda bile değildir, dünyada bir tır. fer zayıat verdıkleri, İtalyan zayiatının yaftalar yapıştınlmıştır. beş kuruşu istemiştır. Para istemesine durmuşlardır. Çikolatacılar bir çikokta Hindistan olduğunu asla hatırına getir 1852 senesinde ilk defa Amerika harb da 800 kişi olduğu söyleniyor. kızan kebabcı Süleyman hemen tez Başlarında madalyalarla süslü sapkafabrikası direktörünü bu hususta teşebbümez. O, Hindistanda sakin ve kendisine gemisini gören Japonlar yegâne şark milBütün bu haberleri bir Avrupa telsi lar bulunan delikanlı ve talebe kafıleleri, «Allahın tecellisi» diye tapan milyonlar letidir ki ilk günden bu hakikati anladı gâhta duran bıçağını almış ve üzüm üzerlerinde Aduanın zaptedildiğine dair zinden aldım, çünkü burada o hale gel satta bulunarak hükumetten kakao çe kirdeği ithaline müsaade edilmesi için ca Ismailî bendelerinden aldığı mılyon ve durmaksızm çalıştı. îşte bugün ken cünün üstüne hücum ederek elinden yazılar bulunan bayraklarla sokakları dık ki, ancak yabancı mevcelerden haber Ankaraya göndermişlerdir. larca liraları, haşmetlu îngiliz Kralından disi için temin etmiş olduğu şerefli mev vurmuştur. Süleymam polisler yakala dolaşıyorlar, kahvelerdeki orkstralar ulu alabiliyoruz. mıştır. aldığı unvanlara ve tahsisata karıştırarak ki! Vazife başında yakalandığı sıtma pen Mahkemeye verilen yumurtacı sal marş çalıyorlar. Londra ile Paris arasında mekik dokur, Türk milleti belki vaktile maalesef geçesinde ölen Daily Herald ve Chicagn Meşaleli ve bayraklı bir kafile, 1896 Türkofisin bir yumurta tecimenini «yüksek mahfillere» örnek olur. Öteki ciktiyse de bugün yürüdüğü hızla kay Romanyadan transit ihracatı da Habeş harbinde ölen\askerler namma Tribune gazeteleri aytan zavallı arkadamahkemeye verdiğini dün yazmıştık. Öğdurmaksızm vesikalar toplar, raporlar bettiğini elde etmiştir ve etmektedir. Bu başlıyor dikilmiş olan «Dogabi ölüleri abide şımız îngiliz gazetesini bugün öğleden rendiğimize göre bu tecimen Bodos Dehazırlar ve Macar parçalarını ellerind< ikisi müstesna diğer şark milletleri hiç Romanya ile aramızda yeni yapılan si» ne gitti. Diğer bir kafile de Farnere sonra medfetine götüreceğiz. Ismi Barber velyadis adındadır. Bodos Develyadis tutanlan durmaksızm iz'ac eder. olmazsa Habeşistanın başına gelenlerden transit anlasmasının tatbikatına 19 birin meydanında gösteri yaptı. olan bu arkadaşımız, henüz evlennnişti. Yunanistana sevketmek için muayene etSonra Avrupah zorla girmiş olduğu ders alasalar!.. citeşrinden itibaren geçileceği dün Tür Içi faşistler, bayraklar, yaftalar ve Imparator cenazeye bir mümessil gönde tirdiği yumurtaları Almanyaya gönder • bir Avrupalı çevTede arkası kesilmez ve AHMED AĞAOGLU kofise bildirilmiştir. Habeş Imparatorunun karikatürlerile do rscektir. Paris Soir miş ve yumurtalar yolda bozulmuştur. İki zihniyet j Biz bize Yanlış bir istatistik A d i s a b a b a ve Rom mektubları IBUGUN DEBUJ Adua, Adiğrat, Aksum! Aduanın zaptı duyulunca Roma halkı birbirine girdi Bütün arabalara «Adua bizimdir!» yazılı Ievhalar asılmıştı. Halk ellerinde bayraklarla sokakları dolaşıyor, mızıkalar millî marşları çalıyordu Roma mektubu Adisababa mektubu HİÇ Edebî Roman: 13 Yazan: Suad Derviş Harbden sonra kalabilecek miydi?.. teker sayıyor. Sezanın o tesadüflerde giyO ne zamanlardı o harb seneleri.. Yal diği çarşaflan, kullandığı iskarpinleri, tanız askerler değil, siviller bile beş saatlik şıdığı çantaları teker teker tarif edıyorbir proj'e, bir plân veya program yapa du. mıyorlardı. Tehlike artık onlar için tabiî oluverVe ölüm karşısında kalan insanlann mişti. gayritabiî olan şey. üzerinde 5ayegâne konuştuklan şey yaşanılan andı. atlerce düşünülmek icab eden heyecanlı Dakikayı düşünüyorlardı. Bir dak'kadın şey böyle tesadüflerdi. Evet, hoşa giden sonra ne olacakb... Meçhul değil mi?.. genc bir kıza raslamak ne umulmaz ve Yusuf Viyanaya gidiyordu. Oradan ne kayde değer şeylerdi. Garib bir haleGaliçyaya gidecekti. Ateşin, tehlikenin, ti ruhiye içerisinde yaşıyan erkekler için ölümün karşısına... bu böyle idi, şüphesiz. Böyle olmasayVe belki oradan bir daha hiç dönmi dı, yirmi sekîz yaşında güzel erkek, kayecekti... Seza tanıdıklan içinde gifmiş dınlann pek hoşuna gideceği muhakkak olanlan ve bir daha kendilerinden bir ha bir erkek tıpkı evinde kafesler altında ve ber alınmamış bulunanlan hatırlıyordu. kontrol içinde tutulan genc bir kız gibi Bu o kadar çoktu ki... Seza gidenlerın bu kadar ehemmiyetsiz tesadüflere bu kaarkasından ağlıyan insanlan matem tu dar ehemmiyet verir miydi?. Ve pesinde tan evleri ne çok görüyordu. biraz dolaştığı bir genc kızı böyle dü*üVe işte ölüme giden bu adam gittiği nür, onunla adeta marazî denilecek bir yerin korkuncluğunu hiç bilmiyormuş gi şekilde mesEjul olur muydu?.. Onun, kenbi ve asıl mühim olan bu gidiş değilmiş disini, kendinin onu düşündüğü kadar dügibi onunla yapüklan tesadüfleri teker jünmüş olduğunu görünce Seza tarifi ka bil olmıyan bir saadetle mes'ud olınuş le müthişti ki diğer yolcular da uyuya ta yakınında görmüştü. Ve sıcak bir nefe Gjdyiorsunuz öyle mi?. tU mıyorlardı. sin alnına, saçlanna doğru yaklaştığını Diye mınldanıyordu. ' Ve o da yeniden koridora gelmişti. hissetmişti. Uçuruma düşen bir insan Bu aynhğın sonsuz olduğunu müdrikFakat Seza ayni zamanda çok kederli idi de... Çünkü bir gün sonra, evet ya Yeniden koridorun bir kenannda konuş korkusile titremişti ve gayriihtiyarî şid ti. Aynlıyorlar... Bir daha buluşmamak rın akşam güneşin kaybolduğu saatlerde mağa baslamışlardı. O fırtınadan korkan detle içeri çekilmisti. Içeri çekilirken o üzere ayrılıyorlardı... Seza bunu hissebirbirlerinden ayrılıyorlardı. Belki her •bu cocuğun titriyen ellerini avuclarından kuvvetli kollarile Sezanın omuzlannı tut diyordu. Bunu anlamamak mümkün mü zaman... Hayır muhakkak... Muhakkak hiç bırakmıyordu. Saçlannı okşuvordu. mustu ve sonra Seza ateş gibi yanan du idi?.. Bana yazmız, adres yollaymız... birbirlerini görmemek üzere birbirlcin Seza başını onun avuclannın şefkatine dakların alnına yaklaştığını hissederek yasonsuz bir teslimiyetle bırakmıştı. Ve va| yavaş gözlerini kapamıştı. Ve eline küçük bir kart vermişti. Adden ayrılıyorlardı. *** resini bildiren bir kart. Seza bu kartı yaBu kıyamette, biri dünyanın bir tara genc adam Sezanın ancak masallarda fında, diğeri öbür tarafında kalan iki :n bulunan bir aşkla kendisine merbut ol Tren yavaşlıyordu. Muhakkak bir nan avuclarında sıkıyordu ve onun gözsan birbirlerine bir daha nasıl tesadüf e duğunu görünce ona karşı olan alâkası istasyona giriyorlardı. Seza nereye gır lerine bakıyordu. Bir tek isteği vardı. Odaha ziyadeleşmişti. diklerini anlamak için pencereden tekrar nun hayalini ebediyyen hafızasına hâkdebilirlerdi. ketmek ve kendi hayalini Onun beyKıyamet kopuyor, obüsler değil !n Sezanın aşkının heyecanı bir sari has baktığı zaman o: ninin höcrelerine işlemek. Ondan artık sanlan; beldelerin topografyasını d?ğlş talık gibi bütün kuvvetile ona geçmisti. Nis dedi, Nişe geldik. O otuzuna yakın bir erkekti. Ve o Niş!...Bu karanlıkta evleri küçük ve hiçbir şey bekliyemezdi. Beklediği şey tiriyordu. Harb vardı... Umumî bir harbgece henüz on beş yaşında olan bir genc beyaz görünen belde Nişti öyle mi?.. uuutulmamakn. de aynlmak ne demektir.. Seza bunu insanlann bir daha idrak kız kadar temiz, lekesiz, ve günahsız Coğrafya kitablannda Atlas üzerinde Bu istek onda öyle mukavemet edil etmemelerini temenni ediyor... Bütün SÎ sevmenin ne olduğunu anlamışü. mez bir kuvvet olmuştu ki ne yaptığını gördüğü minimini bir nokta... Tren bir müddet soluya soluya yıladet hulyalannm bir hakikat olduğunu Nişten tren kalktığı zaman birbirlerin bilmez bir halde elıni ona uzatmıştı ve bu gördüğü bu anda onun sesini duydu^u, dırımların iki tarafta ağacdan me<s'alc!er den ayrılmışlardı.. eli dudaklârına götürüp öperken yalva onun ellerinin saçlannı okşadığı bu saat yaktığı bu koruluktan geçmisti... Bir buran, küçülen insanın bütün büyüklüğile: *** : lerden sonra ondan ayrılmak şüphesiz ki çuk iki saat süren bu fırtınayı bir sağnak ^i gün akşamüstü o kendi kompar «Beni unutmayınız, diye inlemişti, beni çok acı birşey olacaktı. dağıtmıştı... Ve sağnak bitmek üzere iken tımanına gelmişti... Bu ayrılık saati idi.. hiçbir zaman unutmıyacağınızı vadedi lkinci mevki kompartımamn kanaDe yağmurun durup durmadığını görmek niz.» İniyor musunuz? lerinden o fırtına çıkmadan evvel doğrul için pencereden baslarını çıkarmıslardı. Şaşıran Yusuf: Bir dakika sonra Viyanadayız.. muştu. Kompartıman kapısından çıkmış Yağmur daha iri damlalarla yağıyordu. Fakat ne yapıyorsunuz yavrum, Seza lâkırdı söylememisti. Gözleri biraz evvel onunla konuştuğu bu kori Seza başını yana doğru çevirdiği zaman büyümüstü. Vücudü titriyordu. Avuc , demişti, ne yapıyorsunuz?.. dorda dolaşmağa başlamıştı. Fırtına öy bu alaca karanlıkta onun başını yanında lan yanıyordu. (Arhan var)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear