Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20fylul1934 Cumhuriyet '• Yabancıya para verrne! £ski diplomatlardan bir Şadi Bey vardır. Vaktile hariciye memurlukla • nnda dünyayı gozmiş, dolaşmıştır. Şimdi zavallr, ihtiyarlamıs olduğu için Boğazfçindeki yahsına çekilmiş oturuyor. Geçen gfin ziyaretine gittim. Elini öp türa, duasını aldım. Beyaz sakalını *ı« vazlıyarak, gözlerini kırpıshrarak ba na yer gosterdikt~n sonra kucağında ki sSt gibi beyaz Ankara kedisini kovdu: Haydi, dedi, git biraz da gez dolaş, ben bir baskasile konuşurken âdeta kıskanıyor, yuvarlak gözl«rmle iizebî iyi, ruhu sefkatle dolu ise gene fa kirin, yoksulun bafinden anlar. Fakat bu Kontes Kerbra gibi fıtraten fona ve buysuz doğarsa tabiî açlık, çıplakhk, ihtiyaç nedir, bunu aklına gelirmez. Boyle insanalr da yanlannda azçok kendilerine benziyenlori kuDantrlar. Kâhyası, sişman gobekli vurdam duymaz Giyon da ta? kalplilikte hanımından asağı kalmazmıs. Zaten srvri srvri gözleri, boldok kopffinin ağzmı andıran çfaesi omm fena bir adam olduğunu flk görüste anlahrmıs. Evet hariçten gSrunüsu gibi bu rit daima herkesin felâkette, ıztırapta ol • masını istiyen bir hammis. Kontesin çiftliginde'oturan ve ça • lısan köylüleri, rençperleri kasıp ka • vnrnyor, onlara etmediği eziyeti bırak • mıyormuş. Evlerinde, ellerinde mahsul nanmu ne rarsa vergi diye alıyor, bep» sini aç yatınyor, aç kaldınyormaf. KöyHi «areta btma boyrai eğer gibi davra • nıyorsa da için için kızmaktan, bomurdanmaktan kendrnî alamryor, bir inti • fcam, bir ihtflâl bareketine tesebb&s i • çm nrsat beklıyormuş. rime athyacakraif gibi bain hain bakıyorsun, bu halin sinirime dokonuyor. Çık odadan dısan, bakayun! Hoş beşten sonra: Aman, dedi, yeni olcudum, tana bir bikiye anlatayım.. v Fatma Hanım yerli masal ve hîkâ • yelerde ns«ıl birinci ise Şadi Beyin de yabancı memlekctlere ait vak'alar anlatmakta esi yoktur. Tabü menunmi yetle kabnl ettim. ' I Hâlâ kollanroakta olduğu eski ter • ftip çabnguna yakmasına yardun ettiktrn sonra baştan asağı kulak kesilerek ibtiyar diplomatı, dinlemeğe koyuldum. • Evvel zaman içinde, kalbur sa fenan içinde, d«ve tellâlken, b m baba ımn besiğini sallarken Fransada Kon tes Kerbra isminde yaslı bir kadm varmas. Ba kadın çok zengin, fakat len • feinKgine mağrur, suratsız, aksi bir mahtnKnras. ' Hergân susienir, pâslenir, en pahah kumaslardan elbiseler giyer, en kıy • rrrttar mficevberleri ustune başma takar, sokaga oyle çıkanras. Fakat ma lum ya, kıyafet insara n« fazla guzelles» tirebflîr, ne de cevberini arbnr. Ba <i • fciseler, ba elmaslar ona hiç yakısmaz, üzenin bez*nmesine rzspnen jfnne kaknemlikten, kakavanlıktan kurtulamaz • rmş. Orordugu cfvann nalkım o nekadar hakir goruyorsa, ahali de onu o derece sevmezmiş. Konağı böyük bir bahçenin içinde etrafa dehset saçan bir bina imis. Bin bir renkte yapıhnış camlanndan gfine» şhı tîyası koridorlara kırmızı, mavi, •an, veşil, bütün ronklerde yayılır nus. Davarlardaki tablolarm resimlerine balnldığı vakit bakikat zannedilir, m sanlan temsîl edenlerie konusulmaga b&Ikıhr, tabiati gödtorenlerin rtdıirle • rinden sa aİHimağa, ağaçlarmdan meyv» kopanlmağa kalkısılırran. Yere se • rfli hahlarm yumşaklıtı kuştüyü yatakların yumusaklığnn geçiyormus. ' Hele hizmetçi, uşagın sayısmı kunse bOmezznis. Hergân onar, yirmiser sıra De hizmet ederkmriş. Ahırlannda at • (an, arabadan geçilmıezmîş. Ba kadnr rahah yerinde olan bir adam, eğrr kal, Hele Kontesin kocası Kont Korbra, rozlerini, bir daha •çmamak ozere e • bodiyen ynmdaktan sonra vaziyet büsbütün fenalafmıs. Vakıâ kont ta, pek mernametK, sefkatli, eli açık btr zat degilmiy ama, hiç olmazsa kansı ve k&hyası gibi zolâm etmiyor, biçare koy•ö ve rençnerlrri inhn inim inletmiyornras. Vergiyi az alıyor, hastalan, alilleri olursa onlara yiyeceklerini, içeceklerini bedava veriyormas. Halbuki Konte» Kerbra, kitabm yazdığına göre, banlann hiçbirismi dü • [merakh Acaip bir sigorta İngilizlerin meşhur bir şöhreti vardır. Oîur olmaz şey için iddia ederler. Para kazanmak hevesine düşerler, yahut kaybetmeği göze alırlar. Işte onların bu huyu neticesi olacak ki Londradaki sigorta sirketleri gayet garip si?ortalar yapmağa başlamışlar. Meselâ, bu cuma gezmeğe gideceksiniz değil mi, sirkete giderek cumayı sigorta ettiriyorsunuz, vani orava verdiğiniz çok kücük bir meblâğ mukabilinde cuma günü hava yağmurlu olup ta gezmeğe gidemediğiniz takdtrde k'n dinize mühimce bir tazminat VPrümesini temin ediyor, gezmeğe gidememekten doğan neş'esizli ğinizi kazandığınız para ile te lâfiye çahşıyorsunuz. Keza, mezuniyet ve tatil zr • manlarınızda da hergününüzü s;ortaya koyabiliyorsunuz. Mezuniyet veya tatile banladığınız gün Çocuk!.. Çarşıya gidip birşey aldığın zamar Alış veriş yaptığın han&i millettir öğren! Eğer o Türk değilse, dön çeriye durmadan, Alçaktır parasını yabancılara veren!.. Sonra fakir olur.tun, onlar rahatı bulur: Eller senin paranla yoksulluktan kurtu'at ! Birgün, yabancılara verdiğin para ofur Süngü şekline girip seni toprağa seren!.. En küçük yaştakiler arasında bile kadm eı kek mücadeleti: Ktz Hain, ödumü patlatttn? Çocuk Sen benim az kaldı katami patla • tacaktın ya' Alman karikatürü V Selâmlarından bile onlartn zarar gelir, Bir bardak *u da içme yabancı elden, devh! . Bakkal, kasap... Sahibi Türk olan dükkâna gir, Hatta Türk olmalıdır evde işini gb'ren!.. ıHr FAYDALI BÎLG.LER Kahve ticareti fenalaşıyor Brezilyalılar, hususile SaoPau< lo hükumeti dahilinde bulu • nanlar ekseriya kahve zirati ve kahve ticaretile geçinirler. Bu zavallılar, simdi memleketleri nin bir kahve memleketi olma tına memnun mu, yoksa mütees • sir mi olacaklannı bilmiyorlar. Onu memleketlerine getirenlere dua mı edeceklerini yoksa lânetmi okuyacaklanm kesdiremiyorlar. Çünkü bugün o kadar fazla kahve yetişmekted^r ki hepsini satmak imkânı olmuyor ve başlarında bir belâ gibi kalıyor. " ' Brezüyaya kahve gelfrileli tam iki asır oluyor. Bunu Por tekiz Kralı besinci Joaonun emir zabiti yüzbaşı Fransesko de Mello getirmişti. Uzun zaman bu zat memleketi ihya edenlerden biri olarak tanındı. Çünkü Brezilyaya kahve müthis bir servet te • min etti. Birçok adamlar zengin oldular. Fakat simdi madalyanm tersi dönünce bu adamlar kahve ekmeğe alışmıyaydık, yün yahut şekerkamışı ve saire yetiştirir dik, diyorlar ama bugün onların da para ettiği yok ki... Bilmeceyi halledenler muayyen parayı tediye etmis ol mak şartile fena havah hergün için muayyen bir tazminat alabiliyorsunuz. Fena değil, at yarıslannda yapılan iddialar ve saire g ı b ı KAKcıreıx> l/îı kuınnı ! . . Fıkralar Bir hesap meselesi! Geçende muallim haaım cuma günü halletmeleri için talebeye »öyle bir mesele vermisti: «Saatte üç kilometro yol yürüyebilen bir adam dört saatte kaç kilometro mesafe kateder?» Küçük Mithat cumartesi günü muallim hanıma vazife kâğıdı ile birlikte bir de mektup verdi. Altında Mithatın annesînin imzası bu* lunan mektup şu mealde idi: «Muhteretn muallim hanım; Rica ederim Mithata bir daha böyle vazifeler vermeyiniz. Dün bir parça dinlenecek olan beyin canı çıktı. Oğlan babasını tam dckt saat yürütüp ıneseleyi böyle amelî bir surette hallettikten sonra ancak, vazifesini doğru yaptığına kanaat eetirdi. Hürmetler.> ş&nmuyor, ist gScS yakm sehirlere inip, kendisine kürkler, elbiselik kumaslar, mücevnerler, elmaslar, eve gümöf ta • knnlan, kıymetli vazolar ve saire al • maktan ibaret kahyormus. Banlar için tabiî Iracak dolusu para lâzun.. Lakin kontes hazretlerinin amuru nra? Kendisi zahmet edip kazanm» yor ya... Biçare koylu gâneş aftmda kavrala kavrula ekip biçiyor, zavaDı kadmlar ortalac agarmadan yataklanndan rırlayıp mekleri seğmaga savaşı yorlar, çoluk çocuk bile bir dakika nefes almıyor, mektop, tabsü, okumak nedir bflmiyor, gfinde on bea, on altı saat çapa çapalıyorlar, belle toprak beDiyorlar, orakla mahsul biçiyorlar • du Ne için ? Hep bu ihtiyar kadımn süsknmesi, yaşanaası, zevk ve safa sur mesi içhıl..i Bari kadhleri, laymetkri bflinse, kendilerine ofaak bir tesfUdir edüse, Allah razı olson denilte.. Ne münase • Sonu gelccek defa v.. Garip vdk'alar) Burna yapışan istakoz Portekiz gazetelerinde gayet tuhaf bir vak'a okuduk. Koim Bilmeceyi dogru halledenlerden lotoğraf gönderenlerln reslmlerlnl derce devam edlyoruz. Burada resmi çıkmak mutlafca mukâfat kazanmış olmağa de lâlet etmez. Hediye kazananlann lslm. leri, her ayın llk haftasındaki sahlfemızdeki buyuk llstededır. Soldan sağa dogru: 1 Salihlide Mithat Oğuz. 2 Fıncancılar yokuşunda No 10 da İzak Franko 3 Trabzon Kemeraltmda Kara Hasan zade Mehmet Efendi kızı Mujgân 4 Gelenbevi ortamektebi 580 Fuat 5 Taksım Ceylân apartımanı Cezmi Akif. 6 Dıvanyolu Klot Farer caddesı 19 Suleyman 7 Istanbul 4 uncu ilkmektepten Cengız Burhan. 8 Bırincl ferlk Yakup Şevki Paşanm torunu Melâhat 9 Bulgaristan, Rusçuk sekercl'Meh. met Ali Efendi oglu Ali. 10 Vefa lisesi 5 Reşat. 11 Irak, Bağdat Dara Sekban12 Cumhuriyet ortamektebi Nermm 13 Eskişehir Tayyare fabrikasmda 337 AU Reşat. 14 Bitlıste topçu yüzbaşısı Refik Bey oğlu Sabahattin. 15 Kayseri lisesınde 410 Demir 16 Bulgarlstan Islimyede Salih Mehmet 17 Erzurum Muallim mektebı tale besınden 495 Yalçm 18 Beyoğlu Sıraserviler 253 Yasar Şermin 19 Gumuşane avukat Hıkmet Bey oğlu Şması Enver 20 Vefa lısesı 343 Nedım Beyler ve Hanımlar Ç bra sehrinde balıkçılardan biri camekânına yarı canlı taze taze balıklar ve istakozlar koymuş. M. Oskar isminde istakoza me • raklı bir müşteri gelmiş, istakozlardan birini beğenmiş, fakat iyice muayene edebilmek için gözüne yaklaştırmış. Tam o sırada hayvan kuvvetli ayaklarından i kisile M. Oskarın burnuna öy le yapışmış ki kimsenin istakozu oradan çekip kurtarması kabil olamamış ve bir cerrah getirme ğe ihtiyaç hasıl olmuş. Şimdi M. Oskar balıkçıyı mahkemeye vermiş, zarar ve ziyan istiyormuş. Halbuki balık • çı da müşterinin kendi ihtiyat •ızlığma kurban alduğunu iddia ediyormuş. Bakalım, mahkeme ne karar verecek? Çocuk portreleri Eylul bulmacası . ^. * . . . . dokuzunda aldık. ) Şayokanki boş yerlere, noktalar kadar harfler koyarak cumleyi tamamIaymız. Meydana çıkaracağınız söz çok buyuk ve mes'ut bir hâdiseyi son derece sade bir sekflde ifade edecektir. Doğru halledenlerden birindye 5 lira, ikinciye bir murekkepU kalem, u • çüncüye Foto Etemde resim çücarmak hakkı takditn olunacaktır. DorduncSden yüzüncuye kadar muhtelif hediyeler. Bilmeceyi doğru halle • dip te bize fotoğraf gönderenlerm re • stmleri d e gueteye basıhr. Cevaplar eylulön sonuncu giinü • ne kadar cCumhuriyet Çocuk Sahifesı» •dresine gonderflmelidtr. Bu sarta r»ayet etmiyenler ve geç kalanlar müki « Makinist Tevfik Bey oğla Erdem de avlarur. Süngerler denizin 1840 metro derinliğinde bulu nur. Eskiden süngeri bu derin liklere kadar dalan insanlar çı karırlardı. Denizin altında bazan üç dört dakika gibi uzun bir müddet kahrlardı. Bu işte çahşanlar uzun 1» müddet yaşayamazlar, gençken ya kalp, yahut ta sinir hastalığından ölürlerdi. Fakat böyle bir Ticarî bir ihtiyaç neticesi büillete tutulmadan sünger çıkarayük bir değişikliğe uğratılıp meyyım derken köpek balıklanna dana o şekilde çıkartılan süngeyem olanlar da vardı. rin esasını bilmiyenler tabiî va Şimdi ise. iş oldukca basitleşziyetteki süngeri görseler kat'iymistir. Bazı yerlerde ucunda cara yen tanıyamazlar. bulunan uzun bir demir boru deUzun müddet bazı tabiiyat ü nize daldınlarak icinden bakılleması da süngerin nebatat sınımakta, bir nevi dürbün vazifesi fına mensup olduğunu zannet ni ifa eden bu âletle denizin dibi mislerdir. Fakat tetkikat ilerle • Tabii halinde derisile b'rtülü sün mükemmel surette görülmekte dikçe onun şeklinin nebata bengerin iki çeşidinden birer nümune dir. Sünger bulunan yerlere ga zemesine rağmen kendisinin bir yet uzun saplı orak seklinde alet< hayvan olduğuna karar vermiş tiği takdirde oraya tutunup kaller uzatılarak bu hayvanlar kö • makta, orada büyüyüp inkişaf et künden kesilip çekilmektedir. lerdir. mektedir. Bizim yumusak bir kumaş gibi Fakat bu usul 20 metrocîan Süngerin tabiî büyüklüğünü kullandığımız kısım o hayvanın fazla derinliklerde muvaffaki iskeletidir. Uzerindeki eti çjka bulabilmesi için aşağı yukan üç yetli neticeler vermemektedir. sene lâzımdır. Şekilleri muhtelifrılmıştır. Bu et süngerin beher En iyi usul dalgıç aletlerine ben tir. Bir kısmı yuvarlak başlı si • deliğini jelâtinli gibi kapatmakziyen mahfazala>*la 3540 met ta, suda mevcut gıda maddeleri yah mantarlara benzerler, diğer ro derinliklere kadar inmek ve ni toplıyarak hayvanın hayatı kısmı da açılmış büyük çiçek süneri bu suretle toplamak • leri andmrlar. Fakat her ikisi de nm uzamasını temin etmektedir. tır. Görüyorsunuz ya, evimizde delikli siyah bir deri ile örtü kolayca kullandığımız bu hay • Bu deliklerden bazan küçük yumurtalar fırlayıp denize karış • lüdür. van ne müskül sekillerde tutu • makta ve bir kayaya tesadüf et Sünger gayet garip bir sekil • luyor... • 1 labiat ve eşyanın esrarı Sünger bir nebat değil bir hayvandır