25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KISA [merakh şeyler] Amerika vahşilerinin musiki aletleri Vahşileri iptidaî insanlar di * ye beyenmeyiz amma musikiye karşı müthiş bir incizaplan var • dır. Gerek Afrika zencileri ge rekse Amerikanın kırmızı ırka mensup yerlileri çalgı ve şarkıyı çok severler. Meselâ Meksikanm şimal erazisi dahilinde oturan ve Navajo ismini taşıyan yerlilerin piyano ve saksafon kadar müterakki olmamakla beraber çok incelmiş musiki aletleri vardır. Kaplumbğa kabuğundan dümbelekler, deniz hayvanatı kabu • ğundan düdükler, kuş gagalarından telli aletler. Fakat büsbütün iptidaî bazı Bilmeceyi doğru halletmiş oianiar HİKAY Umumî Harpten evveldi. Arabistan ve diğer birçok yerler bizdeydi. Kızıldenizin cenubunda Aden denilen kıt'a da bize tâbidi. lş te bu kıt'anm burunlanndan birinin ucunda vapurlan taşlara, kayalara çarpmaktan korumak için kurulmuş bir deniz feneri •ardı. ' Deniz fenerinin tabi! ne işe yaradığını bilirsiniz. Muntazam fasılalarla açıhp kapanan ziyayı goren kaptanlar takip ettiklerifaarita üzerinde nereye geldiklerini frörürler ve tehlikeli bir mıntaka(dan geçtiklerini anlarlar. ™ Işte bu deniz fenerinin Ahmet Ve Mehmet isminde iki Türk gen'ci idare ediyorlardı. Ahmetle IVTehmedin her ikisinin de babalarî Arabistajıda memurkçn ol müşler, gehc'a'ul kalan anineleri bnlara ancak iptidaî bir tahsil verdirebilmiş, on sekizer on do kuzar ya*.!arırida iken bu fenere fcekci yazılmışlardı. Ahmet çok neş'eli. hareketli ve cesur bir çocuktu. Mehmet da ha durgun gibi gorünüyordu. Fakat onun bu sükuneti miskinlik • len değil, fazla ciddilikten ileri gelivordu. Âhmet bugün her zamankin • » den daha fazla gülüp oynıyordu. Çünkü gündüz balığa çıkmış, zıpkmla birçok deniz hayvanatı vu •rup getirmişti. Şimdi güneş ba • fcarken hâlâ kayığin tamirile mesguldü. Mehmet yukanda fenerin saÜanhğmdan bağırıyordu: Ahmet malum ya, bu gece nöbet senin.. Biraz dinlen, yok sa uyuya kalırsın! Ahmet gülerek cevap verdi: Uyumak mı, ilk akşam nS • bete çıkan acemi mi zannettin beni! Peki Mehmet neredeydi? Mehmet ileride iki dakika ötede ka raya çekilmiş kayiğmın içinde yatıyordu. Çünkü hava çok sıcak tı. O da fenerin taş odası yerine yıldız altını tercih etmişti. Bu gürültü patırtı olurken u yanmamış mıydı? Uyanmıştı a ma yirmiye karşı iki kişinin karşı koyamıyacağını bildiği, ve gerek arkadaşınm hayahnı kurtarmak için susmuş, saklarunış ve beklemişti. Nitekim korsanlar uzaklaşın ca evvelâ arkadaşının imdadına koşup onu çözmüş, sonra ikisi birden fenere tırmanmışlardı. Heyhat feneri işletmek müm kün değildi. Zira haydutlar bozmuşlar, kırmışlardı. Eyvah o sırada da ufuktan kırmızı yeşil bir ziya görünmüş, sonra düdükler öttneğe başlamıştı. Şüphesiz muayyen yerde fenerin ışığını göremiyen vapur nereye gideceğini şaşırmıştı. Şimdi kayaların üstüne, sonra da korsan ların eline düşeceklerdi. O zaanan iki arkadaş kayığa atladılar. Mütemadiyen kırmızı yeşil ziyaya yaklaşmağa çalış tilar. Kolları kürek çekmekten, kopmus, boğazlan bağırmaktan yirtılmıştı. Fakat karanhkta ve boslukta kime meram alatırsı nız» ı U*fldar 31 inel fflt mekfep MeKmet Metln. 2 Kills Şehlt Saklp Bey İlk mektebl 95 Zeö. 3 Elâzlz ceza hâklminln oğlu Sıtkı. 4 8amsun Adliye clvarında 10 nu • marada yaşar Lutfl. 5 Erenköy birinci Uk mektep 32 8tih«ylâ. 6 Kaatamonn Sıhhat eemS'en raatasüe VecdL 7 Karadeniz Eregllsi orta mektep Faruk. 8 Vlranşehir Sakarya mektebi 99 Suleyman. 9 Istanbul Fatih Gelenbevı orta mektebl 503 Huseyln 10 Mersin Camlışerif mahallesı No. 110 11 Karacabey tahsfidHR Ismall Bey kızı Vlcdan 12 Beyolu 18 ind ilk mektep 82 Puat. Bunlar mükftfat kazannu^ değülerdir. Pakat bilmeceyi dofnı hallettlklerl re fotoğraî gonderdlklerl clhetle küçuk karl lerimlzl birbirlne tamtmak için resim • lerlni basıyoruz. BTAHATIBM Eşyaya tapan vahşiler [FAYDAU B;LGÎLER j Sinek kuşu Sinek kuşu yüz muhtelif çetidt mevcut bir cinse mensuptur. Kuflann en küçüğü olduğu için kendisine bu isim verihniftir. En xiyade Amerikada Meksika, Pern, Kolombiya, Bolivya memleketlerinde, Antil adalannda bulunur. Bir kahve kasığının içinde, bir başparmağın ucunda pekâlâ dttrabilir. Tüyleri al&imisema renginde ve çok parlaktır. GafMi v« knyn»» kabileler musiki diye içi taş do lu torbaların yahut içine fıstık konmuş su kabaklannın şıkır • dısını dinlerler. Navajolar öküz derisini ağaç tan kasnaklar uzerinde gerdirerek davul yapmasını da bilirler. Diğer taraftan Navajoların ke mikten veya pişmiş topraktan yapılmış düdükleri de vardur. Kamıştan perdeli flütleri de meshurdur. Navajolar muharebelerde kullandıklan düdüklerin seslerine çok ehemmiyet verirler ve onların ötmesinden âdeta cesaret alırlar. Bunlann sesi iki türlü çıkar. Biri hücuma, diğeri geri çekilmeğe mahsustur. Fakat genç Navajolar bütün bu eski musiki aletlerine hakaret gözüyle bakıyorlar ve radyoyu. gramofonu tercih ediyorlar. Ey, her yerde 'dünya değişti. Asrilik moda! •** Ahmet ve Mehmet gözîerini açtıklan vakit kendilerini koca man bir vapurun lüks kamara sında buldular. Ne olduklarım düsünmege hacet srörmeden mese leyi anlattılar. Hemen vapur durdu. Diğer gelen vapurlara da düdükle işaret vererek tehlikeyi mıntakada oluklannı anlattı. Bütün dvapurlann efraı elle rinde silâh sabaha kadar korsan**• lara karsı nöbet beklediler. Gece epeyce ilerlemişti. Ahmet, Ya Ahmetle Mehmedin basınhakikaten kendisine bir ağırlık 'dan neler geçmişti. En nihayet çöktüğünü hissediyor, Mehme seslerini duyan vapur üzerlerine din gündüzkü sözlerine hak ve gelmiş, proiektör tutup yerleri tariyordu. Fakat bütün kuvve yin edilmişti. Fakat kaptan ge tini üstüne toplayınca gözleri amisini üzerlerine götürmek ve çıldı, vücudü tendürüsleşti. Gözlerini ufka dikmis düşünüyor • aşağıya filika indirip onları kurtarmak îsterken vapurun başı 'du. Birden asağıda bir hısırtı, îzmir gürbüzlerinîn resîmlermi basmağa sandala çarpıp ikiye bölmüştü. sonra merdivende bir patırtı i devam ediyoruz: Sevimli iki kardeş. şitti. Bunlar kim olabilirdi. 01 • Zavallıları bayea olsa korsanlar. Hakikaten bir gın bir halde iki dakika gecmeden yirmi tane güçlükle kur fellâh birden üzerine çullanmıştarılmıslardı. lar, ağzını tıkamışlar, ellerini kolÇocuğum!.. Erişince sen de gençlik çağına, larını bağlamişlardı. BağırmasıGerek va Askere yazdacak, taşıyacaksm tüfek! na Mehmedi imdadına çağırmapur idareleri Savaşlara koşacaksın yurdun dört bucağına, sına imkân yoktu. gerekse o za Ayağtm bastıkça topraklar titriyecekî.. Korsanların yapacaklan işi manın hüku biliyordu. Feneri durdutacaklar, meti Ahmetle Ozaman senin herkes kadrini bilecektir: geçen gemilerden biri taşlara çar Mehmede ha Dünyada en şerefli bir metlektir askerlik! pıp kazaya uğnyacak. Onlar da yatlannı tehli Denizler yol verecek, dağlar iğilecektir, bu hareketsiz ve müdafaasız gekeye koyup Göğsünü siper yapıp, göstereceksin erlik! miyi soyacklardı. lş hakikaten Ahbinlerce adamı * medin tahmini gibi çıktı. Ken ve milyonlarca . disini aşağı kata sürüklediler. FeTürk ordusu savaşta kimseye vermez aman: neri söndürdüler. Kendileri ka " »erveti kurtar «Türk iyi bir askerdir!» diyor düsmanlar bile! dıkları için pa yiklanna binip tuzaklarına dü Kıltctnın hakkile iilke aldığtn zaman ra mükâfatı şecek avı yakalamak için öbür Adın nice asırlar gezecek dilden dilef.. verdi. «ahîie doğru gittiler. Airikada birçok yerli ehali vardır ki bunlann ihtiyaçlannm ve sanayilerinin geriliği nisbetinde dinleri de geridir. Dinlerinin iptidailiği dolayı sile alelâde eşyaya fevkalâde e • hemmiyet verir, onları bazan uğurlu veya uğursuz sayar, bazan da mabut mevldine koyup onlara taparlar. Faraza kâğıdı kendilerini her fenalıktan koruyan bir şey gibi tanırlar. Bazan da mukaddesli • ğine inandıkları eşya bizzat kendi yaptıkları seylerdir. Bunlar tahtadan yapılmış ve üzerleri boyanmış birtakım oyuncaklardır. Kabile reisleri onları büyük bir ihtimamla saklarlar. Tabiî aralannda doktor filân mevcut olmadığı için hastahk ları okumakla ve bu mukaddes eşyadan gelecegini umdukları yardımla iyi etmek isterler. O okuyuculann gülünç hali görülecek şeydir. Bazı hastalan köylerinin meydanına yatırırlar. Okuyucular sırtlarında kaplan postu, ellerinde fil hortumu, bo* yunlarında inci gerdanlık, kollarında bilezikler, bellerinde de niz hayvanları kabuğundan kemerler bağırıp çağınp dururlar. Mukaddes eşyadan bazısını da hastanın yüzüne yahut vücudünun muhtelif noktasına korlar. Bu müddet zarfında da hastanın akrabası etrafta halka olup tamtam çalar ve dans ederler. Eğer hasta kurtulursa o mukaddes eşyaya olan hürmet artar. Yok eğer ölürse bir şeye yaramadığına kani olarak kaldırıp atar ve yerine bir başkasını vücude ge tirirler. Temmuz bulmacası Ask 1 Daire mu» hitindeki boş hanelere muh • ÇOCUKLACL' telif harfler konacak. 2 Daire merkezindeki A harfi her hanenin muhitten merkeze doğru teşkil edeceği kelime • lerin müşterek son harfi olacak. 3 Daire muhitindeki boş hanelere konacak harfler, her hanede muhitten merkeze doğru birer manalı kelime vücude getireceği gibi okla gösterilen yerden baslıyarak ve oBu bulmacayı Elâziz orta mekkun istikametini takip ederek otebinde 229 numarah M. Regaip kundukları zaman içinde yaşadıBey göndermiştir. Teşekkür e j Sıcak bir günde pencere onünde ğımız mes'ut devir gözümüzün ö[Foto muhabirimiı Namık Bejrin deriz. I kontrlümiyer güzel bir eseri]. nünde canlanacaktır. tuyla birlikte boyunun uzunluğu ancak on santimetredir. Gündüz güneşin ziyası altında tüylerini ve kanatlannı pınlda • tarak uçarlar. Bu şekilde tıpkı seyyar bir çiçek manzarasını alırlar. ötüşleri dinlenecek gibi güzel değildir. Otların arasında bul • dukları küçük böceklerle geçi > nirler. Yuvalannı tıpkı kırlan • giçlar gibi çamurdan ve ottan olmak üzere çok sağlam yaparlar. tşte görüyorsunuz ki sinekkuşu gibi minimini bir mahlukun bile bize birçok yardımı var. Böcekleri yiyip mahsüllerimizi ko* ruyorlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear