Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
13 Nisan Cumhur iyet ' S ÖN tEtĞRAFLAQ İ Bana kalırsa Edebiyat ne olmalıdır? Ankara Halkevmde yapılan bir toplantı, edebiyatın istikamıetini aramış ve sonunda üç esas üstünde fikirler ku • caklasmış: 1 Dil öz türkçe olmalıdır. 2 Teknik garpli olmalıdır. 3 Hedef milliyetçi olmalıdır. İkisi vasıtayı, biri de tezi tayin eden bu üç fikir, bir anda kabul edilecek kadar sade hakikatlerden olduğu gibi, her biri ayn ayn estetik davalan hatırla tacak ve münakaşa sahasına koyacak derecede esaslı ve çapraşık meselelerin hulâsalandır. Zira, bu düsturlar, yalnız «niçin?» deg.il, «nasıl?» suali karşuında da vaziyetlerini tayin için uzun tefsirlere ve izahlara muhtaç olabilir ler. Bu dar sütunda ben ilk sıkkı hemen kabul edeceğim: ö z türkçe, garp tek niği ve miUiyetçiKk... lyi. Münkaşaya lüzum yok. Fakat bu üç fikir, edebiyat ne olmalıdır? Edebiyatın hedefi, gayesi, tsti • kameti ne olmalıdır? Suallerinin ce vabı değüdir: Dil, ifadeye ait bir me seledir; teknik insaya ait bir mesele dir; milliyetçilik veya insaniyetçilik teze ait bir meseledir. Koyu milliyetper ver bir Türkiye veya bir Halkevi, dilin öz türkçe, tekniğin garpli ve tezin milliyetçi olmasmı istemekte çok haklı dır. Yalnız bu, edebiyatın mücerret ve estetik gayesini tayin eden bir özleyiş değildir. Kırmızı Rus'lara göre edebi • yatın tezi müstahsil sınıfın suuru ve müdafaasıdır; Fas»tlere ve Nazüere göre de sadece millî şuur ve müdafaadır. Fakat, milletlerin istiyaklan fevkinde, müstakil ve şeni bir edebiyat ne olmalıdır? Diye sorulacak olursa, ben derim ki böyle bir edebiyat, her şeyden evvel, edebiyat olmalıdır. Bu en büyuk esasa hürmet eden, meselâ Barres gibi bir san'atkânn miHiyetçiliğine de herkes hürmet eder. tşte bn fark çok mühimdfr ve üstünde çok durulmağa değer. Seyfi Pş. İstanbula geldi Muhafaza kumandanı eroin tahkikatile bizzat meşgul olacak Dün 4 maznun tahliye edildi Zabıta tarafmdan eroin kaçakçılığı tahkikatına devatn edilmektedir. Bu meseleden dolayı dün yeniden kimse isticvap edilmemiştir. Nezaret altında bulunan dokuz kisiden dördü dün serbest bırakılmışlardır. Elyevm isticvaplarına devam edilen beş maznun vardır. NALINA MIH1NA Reklâm! Geçenlerde, propaganda işinde bn? hayli yaya olduğumuzu yazmışhnu Reklâmcıhkta da öyleyiz. Reklamın kıymetmi daha pek azımız anlamışbr. Bir işe konulan sermayenm beşte bi rini reklâma tahsis eden Amerika'h « lar şöyle dursun, nisbeten daha az reklâm yapan Avrupa'lılara nazaran da, reklâma hiç ehemmiyet vermiyonız, denebilir. Reklâm, bizde henüz IBks bir iş addedilirken Avrupa ve Ameri ka'da bir üim, bir fen haüne gehniştir. Orada, reklâmcılığa ait koca koca ki* taplar, mecmualar neşredih'r. Reklâ • mın, artık kat'ileşmiş usulleri ve kai deleri vardır. Onun içindir ki garbia reklâmlan arasmda, son günlerde îstanbul'un duvarlarmı bastan başa kaplamış olan dahilî istikraz afişine benzer çirkin ve faydasız ucubeler görülmez. Bizde reklamın kıymet ve ehemmi yeti henüz pek yeni anlaşıknağa baş lamıştır ve dediğim gibi bunun luzu muna ve faydauna inananlar da pek mahduttur. öyle mallar vardır ki yiizlerce yapanı ve bmlerce satanı vardır. Bunun en çok sablanı, belki en ryki değil; fakat muhakkak en çok reklâm yapanıdır. Mamulâtmıza reklâm yap miyorsunuz dediğim meşhur bir rtri yatçımızuı bana verdiği şu cevabı hiç unutamıyorum: Bayilere sattığun mallarm para • sını alamıyorum; bu buhran zamanm • da reklâm yapıp ta ne olacak? Bu söz ortaya şu meseleyi atıyor: Buhran zamanında reklâm yapma • lı mı, yapmamalı mı? Avrupa'da ve Amerika'da pek çok tetkik ve münakaşa edilmiş olan ba me«ele hakkmda bir Fransız reklâm mecmuası, buhran esnasında da rek • lâma devam fâmnin galip geldiğini y » zıyor. Evveli, buhran dolayısile satış ve 1| azaldı, diye reklâm yapmıyanlar, buh • rana rağmen ilâna devam edenlerÎB karşısında mağlup olmağa mahkum durlar. Çünkü, alıcılar, yavaş yavaş onlan unutacak'ardır. Fakat buhran, her ticarethanenm biitçesini daraltmıştır. Bu darlık, tabiatile reklâm tahsîsahnı da azaltmıştır. Bu vaziyette ne yap m?'ı? Reklâmiar çeşit çesittir. Hangi sini azakmalı? Fransız reklâm mec • muası bu suale şu cevabı veriyor: «Bilhassa, buhran zamanında, hiç bir nevi reklâm, gazçte ilânlarile mukayese edilemez. Binaenaleyh gazete reklâmlannı ipka etmek ve diğerlerin den tenzilât yapmak lâzımdır. Vaziyeti ve i^Ierinin azalması dolayısile reklâ ma verdigi parayı kısmak mecburiye » tinde olan tacir veya fabrikacı, hiç bir zaman gazete ilâniannı ilga etmeme • lidir. Matbuat reklâmlannı da biraz a • zaltmak kabildir; fakat büsbütün hazfetmek, asla dü«ilmemesi lâzım gelen bir hatadır. Matbuatla yapılan ilânla nn tesiri, öteki reklâmlarinki gibi, za manla değil seri ve anidir. Bundan başka hemen şayi olan bir şöhret te temin eder. Buhran zamanında yapılan ilftnm diğer bir faydası da firmamn tesir ve nüfuzunu yasatması, müessesenin işlerl yolunda gittiği, buhran karşısında gevşemediği, zayıflamadığı kanaatini vermesidir. O zaman reklâm, etrafma herkesi toplıyan bir bayrak olur. Para parayı çektiği gibi, emniyet te emniyeti ceker; Mhassa buhran zamanlannda... Tehlike arttıkça, bütün başlar her şeye ve her şeye rağmen, metin ve nikbin olanlara doğru döner. Açıkgoz iş adamlan için ticaret ve sanayide mu vaffak olacak en münasip fırsat, buhrandır; fakat makul ve müessir şekil de ilân yapmak şartile...» Fransız mecmuasmm bu söylediği • ne bizde bir misal ister misiniz? tş Ban> kasmm kumbaralan. Buhrana ve pa rasızlığa rağmen, yapdan müessir i lânlar, kumbaralara azamî muvaffa • kivet temin etmintir. Bizim is adamlanmıza, garpten gelen bu mutehassıs sesi dmlemelerini ve ma« vaffakiyetm mühim sırlanndan biri de rekî?m oldt??ıina manmalarmı tavsiye ed«r?m. P » " ; ^ , , , 'Uf feunnm vustad* yapıhrdı; biz ise 20 mci asırdayız. Vaşington mükâlemeleri Rus'Iarı telâşlandırdı Rus'lar «Mademki bizsiz hareket ediliyor, demek bizim aleyhimizde hareket ediliyor» diyorlar Moskova 12 (A.A.) T « M ajan • nndan: Ağır sanayi komtserliğinin na • tiri efkân olan Z. tndoustria Lizatsiu gazetesi, başmakalesini yakmda yapılacak olan Vaşington mükâlemelerine tahus etmiştir. Bu gazete diyor Idt «Davetnameler Hrtesi, Vasngton hukumetinm yalnrz borclar meselesi hak • kmda değil belki ayni zamanda cihana att b6tün iktnadt meseleler hakkmda tetkikatta bolunmak, müstakbel Londra konferaiM ruznamesinin kadrosn haridnde kalan siyasf bir takım meseleleri de tetkik eylemek ta*awurunda bıdunduö'iınu göstermektedîr. Bir Avrtma direktırvan ibdajı projecmm Amerika'da hanl etmiş olduğu en* dişe, hiç şuphesiz Vasington mükâlemelerinm flızarmda rol oynaımştv. Çünkü Amerîka efkân uıınmuyesi, btı direktu» •an müsterek bir Avrupa eephesi te • titkki edebilir.» Bu grazete, Sovyet Rusya'mn bu mökâlemelere davet ed3memjs olmastnm dikkate sayan olduğunu yazmaktadtr. Bu hal Rusya'da efkâri unrnmnyeyi bayrete düsörecektir. Zira, cthana ait Srtisad? meJele'erm Rusva bulunmak nzm muvaffakiyetle tetfcikme tevessül ediiebîlmesi anlasilmaz bir seydir. Meselâ: Baslıca buğday müstahsfli olan bir memleketin iştiraki ohnaksızm bugday hakkmda beynelmflel bir kâaf yapılabiiir mi? tki şeyden bhi, ya iştirak eden memleketler, bn muzakereleri dddî telâkki etmiyorlar, ve yahut Rnsya 3e birlikte tetkîki mtrvafık oimıyacak bir takım gayeler takip ediyoriar. Bizim görmfis olduğumuz böynk tec* rffib* Vaşington içtimaı teyebbüsönfin, Rusya zaranna, kapitalizm âlemjnde gö rülmus olan tenakuslan halietmek te şebbüsunden ibarettir. Zira efkâri umumiye şunu sormakta haklidır: «Mademki bizsiz hareket ediliyor. Demek bizim aleyhimize hareket ediliyor.» Seyfi Paşa geldi Gümrükler Muhafaza umum ku mandanı Seyfi Paşa bu tahkikatla bizzat meşgul oltnak üzere dün şehrimize gelmiş ve Muhafaza başmü dürii Hasan Beyden kaçakçılık mücadelesinin son safhası etrafında izahat almıştır. Seyfi Paşa şehrimizde bir kaç gün kalarak, uyuşturucu maddeler kaçakçılarına karşı açılan şiddetli mücadele etrafında alınacak tedbir lerle meşgul olacaktır. Kendisile görüşen bir muharriri mize, eroin kaçakçıhğı hakkında: «Çok meş'utn şey... Milletm zekâsını katlediyorlar!» demiştir. tki gün evvel Trabzon'dan şehrimize gelen ve tevkif edilen sabık seyrüsefer mühendisi Kadri Bey Baycıköy'de yakalanan eşyanın kendisine ait oldugunu itiraf etmistir. Bu zat vazifesini iyi yapmadığından iki sene evvel isten çıkanlmıştı. Zabıta kaçakçılara ait henüz meydana çıkarılmamış diğer hnalâthaneler bulunması ihtimali üzerinde tahkikatını derinleştirmektedir. Akşam gazeteleri, tahkikat e»na sında Fıtnat Hanım isminde kibar muhite meruup bir Türk kadınının da kaçakçılarla alâkadar oldugunun anlaşıldığını yazmışlardı. SaJâhiyettar bir makam tarafın dan bu haberin doğru olmadığı, şicndiye kadar yapılan tahkikat neti cesinde kaçakçı şebekesine hiç bir Neler gb'rüşülecek? Vaşington 12 (A.A.) M. Roz velt'm Vaşington'a davet edilmis olan ecnebi mümessüleri 3e yapacağı mükâlemelerin baslıca gayesi, vâsi mikyasta ve iktısat sahasında silâhlan bırakma programı vucude gretirmek için müzakerelerde bulunmaktır. Bunu sövliyen M. Hull. Amerika'nın cihan ikh*' Uonferansının toplanmasından evve! bazı devletlerle ticaret maahedeleri akti için mfizakerata girişmesinm mümkün ol duğunu fakat kongrenm bu gibi mua hedeierin akti için mezuniyet vermesi lâznn geldiğini beyanatına ilâve eyle • miştir. Dıin şehrlmlze gelen Gümrük Muhafaza kumandanı Seyfi Pa$a Türk hanımının dahil oldugunun anlaşılmadığı beyan edilmiştir. Kaçakçılann en faal ellerinden biri olan Yani henüz yakalanma tnıştır. Yani'nin Yunanistan'a kaç tığı sabit olmadığı için, teslimi için Yunan zabıtasına telgrafla müracaat edildiği hakkmdaki haberler de doğru değildir. Kaçakçı şebekesine dahil olan ecnebi bir kaç zengin, bu meseleden dolayı adlî alâkaları bittikten sonra hudut haricine çıkarılacaklardır. Gümrük Muhafaza kumandanhğı istihbarat teşkilâtı, uyuşturucu maddeler kaçakçıhğı yaptığı anlaşılan büyük ve zengin diğer bir şebe kenin vücudü üzerinde de tahkikata devam etmektedir. Bu şebekeye zengin musevilerden mürekkep bir grupun dahil olduğu anlasılmıstır. Küçük itilâf ta davet ediliyor Par» 12 (A.A.) Vasington'dan bildiriliyor: Hükumet, Miçük itilâf hükumetleri ttalya'mn rey ve mütaleası almdığı halde kendilerine müracaat edil memesinden dolayı memnuniyetsizlik lerini izhar efanis olduklaruıdan dolayı, ba hükumetleri Vaşington mükâlemelerine iştirak etmek üzere mümessiller göndermeğe davet etmek teklifini nazan itibara almıstır. Japonya daveti kabul etti Tokio 12 (A.A.) Kabine, cihan ikhsat konferansınm toplanmasından ev vel Vaşington'da yapılacak müzakere lere iştirak için vuku bulan daveti resmea kabul etmistir. Roma'daki mülâkatlar Moskovadaki rr.uhakeme [Birtnct sahifeden mdbaiU lini'nin küçük itilâf hakkmda yaphğı ve Mornrng Post gazetesmm neşı ettiği beyanatm yeni hiç bir sey öğretmedigme, baş yaznında dikkati çekmektedir. Bu gazete diyor ki: «Kücük itilâf hakkmdaki yeni teş • kilât misakı yapılmadan önce ve ya pıldıktan sonra da ttalyan gazetelerinde buna benzer beyanat sık stk göze çarpmışhr. Bu sefer, M. Musolini, küçük itilâfta hiç bir değer görmemeğe ve or^ hakaret etmeğe kalkışmakla daha çok ileri gitmek ütemişür. Bu bir ktzgmlık izi dir. Avrupa için bir direktuvar vücude gethilmesi ve merkezî Avrupa topraklanmn yeni bastan ve yeni bir biçimde dağıfaunan plânlanmn suya düşmesinden M. Musolini'nin cantnın sdnlmasına şasmamalıdır. Çunkü bu kombmezonlarm hepd Lehistan'm da kabhnak iatediği küçük itilâhn aldtğı vaziyet ve goster • diği birlik sayesinde akamete uğramış br.» NovosH gazete», Avrupa mületleri arasmda, hürriyetleri ve tstiklalleri aley hindel cebir ve şiddete dayanan her türlö yeni hareketlere karsı koyan ve Avrupa'nm Milletler Cemiyeti de dahil olduğu halde bugünkü teşküâtmı ve düzenini muhafaza etmek istiyen demir kadar kuvvetli bir azim belirmekte oldu ğunu söyUyerek yazısını bitirmistir. (Birinci sahifeden mabait) miyeti olan bir takrm gizli malumat topIamak ve btmlardan devlet zaranna olarak istifade etmek, 3 Devlet elektrik istasyonlarmda çalışan memurlan ve isçileri, mukabil ihtilâl çıkarmak maksadile alet yapmak ve makineleri kendilerine tahrip ettir mek icin, rüsvetle bastan çıkarmak. Moskova 12 (A.A.) Mahkemeye gelen Ingiliz mühendislermden Mak • donald kendismm ve zan altına alman Rus'Iarm hepsinm suçlu olduklarmı söylemistir. öteki tngilizler suçlu oimadıklarjnı iddia etmislerdir. Londra 12 (A.A.) Mosk>«a miihendisleri davasmm arifesinde Sovyet'ler hakkmda kullanı'gn siyasî lisan, bilhassa pek şiddetlidir. îngiltere hükömeti, davanm safaha tmdan saati saatine malumat alacak ve davanm neticesi fngiliz Rus münase • batnun akıbetini tayin edecektir. Ticaret muahedesinin tecdit edibnesi, haühazırda Rus satıs mümessiHerinin istifade etmekte olduklan diplomatik muafiyetin ilgasını intaç eyliyecektir. Bu müesseseler ise hukuku umumiye reji mi altmda muamelelerine devam etmek istemiyeceklerdir. PEYAM1 SAFA «••anmMioıllHIUIUIUİIIIİIIIIIİlllllllUlllllllUUIIİlilUlllluıııuıııımıım Rusya harbe Hazırlanıyormuş Goering Prusya Başvekili oldu Yunan'lı işçiler Ankara'da müzakerata başlandıgı söyleniyor Atina 12 (Hususî)Yunan hfikumeti Türkiyede yakında tatbik edilecek olan küçük san'atlar kanunu dola yısile isten çıkacak Yunan tebaası hakrenmek için Ankara'da dostane mü • kında Türkive'n'n noktai nazarmı ög kâlemelere başlamıstır. Bu meselede de iki hiikumetin arasmdaki dost'uk rabı talarını takviye edecek bir anlaşmaya varacaklan ümit edilmektedir. Harbin'de çıkan bir Ja Von Papen bir valilige pon gazetesinin iddialar? tayin edildi Harbin 12 (A.A.) Reuter ajan • tmdan: Japoniarm The Harbine Time» gazetesi, Sovyet Rusya'yı harbe haznrlanmakla eçıkça itham etmektedir. Hn gazete, bu itham içm sebep ve delil oIarak MançurTye ak möhim miktardp demiryollan malzemesinin Rus topraklarma nak'edOmiş olmaann göstermaJ tedir. BerKn 12 (A.A.) ReUicummır, Von Paoen'i Bavyera valiligme tayin etmiştir. Basvekil, M. Goermgr'i Pnısya BasvekilIicHne tavin etmistir. Berlin 12 (A.A.) Alman devletlerinde umumî valilikler ihdası kanunu Reich başvekiline mezkur devletlerin hükumet reîsilerini tayin etmek salâ hiyetmi verdiğinden Prusya komseri bohman Basvekil muavini M. Von Papen komiserlikten çekilmek istediginin Rei sieumhurura bilrürmesira Başvekilden rica etmistir. M. Hkler Reisicumhura bir mektup sröndererek M. Papen'in bu arzusunu arzetmis ve Reisicumhur da mumaileyhir üzerrndeki Reich komiserliği vazifesini kaîdırmıshr. Basvekil Reisi • cumhura yazdıği bu mektırota çok müşkül sarllar içmde Prusya komiserliğmi ele alan Von Papen'in Alman devlet lerinin sivasetini Reich'in siyasetine uydurmak fikn'nin tahakkukunda fevkalâde takdir edilecek hizmetlerde bulunduğunu yazarak diyor ki: «cBundan sonra Von Papen bütün mesaisini Reichtşg kabinesine vakfedecektir. Bu mesai fevkalâde kıymetlidir. Benim kendisile olan münasebetlerim o derece samimî dostluktan mülhem olmaktadn ki, bu suretle bana yapacagı bü « yük yardımdan dolayı derin bir sevinç duyuyorum. » Reisicumhur M. Von Papen'e bir telgraf çekerek Reich ile Prusya arasmdaki ikiliğin kaldmlmasınm ve Alman memleketlerinde birlik sîyaset ve idaresi kullani'maiınm t»h»lckukunda ?österdiği tstanbuVda ne kadar Yunanlı işçi var? Saracoğlu Şükrü Bey Ankara'da bekleniyor Ankara 12 (Telefonla) Saracoğlu Şükrü Beyin bu günlerde Paris'te* buraya gelmesi beklenmektedir. Sa ( • racoğlu Sükrü Bey sah çekilen borçlar itilâfnamesinin metnini getrrmek • tedir. Itflâfname Meclise sevkedilecektir. Küçük san'atlann kanunla tamamile Türk tebaasma hasredibnesi bu san'at larla ugrasan bir çok ecnebileri tabHyet değiştirmek karanna sevketmtstir. Di ğer taraflan buna ımkân olmadıgım görenler de memleketimizi terketmek üzere pasaport almaktadrrlar. Yapılan tetkikler şehrimizde bu san'atlarla uğ rasan 10 bin kadar Yunan tebaası ol • duğunu gÖstetmistir. Simdiye kadar bunlardan 6 bini Yunani^an'a gitmek kararmı vermisler, ve pasaport çdcarmak üzere konsolosluğa müracaat etmislerdir. gayretinden dolayı kendisine heuaretle teşekkür etmistir. Ayni zamanda Prusya umum vaKsi olan Reich Başvekili M. Hitler, Goe ring'e bir telgraf çekerek kendismi Pru«ya Başvekili tayin etmekte oldugunu bildirmiştir. Basvekil bu telgrafmda diyor ki: «Bu tayin mücadeleci Goering'e on senedenberi milliyetperver sosyalist hareketine yaphğı büyük hizmetlerde ve millî ihtilâlin muvaffakiyetinde büyük bir âmîl olan Prusya dahf'ive koTiiserliğindeki gayretlerinden dolayı duyduğum minrettarlığımm ve kendisine olan itı'madımın bir delilidir.» nin Hicran'a şu kadar muhabbetin yok mu? O sırada Hicran içeri girdi. Beni görünce, meraklı bir sual yerine geçen öyle bir bakışla bana baktı ki ona da mes'eleyi anlattım. Gariptir ki halam kadar telâş göstermedi, belki de korkusunu gizledi, yalnız, can sıkıntısı içinde: Ne fena adam! Ne fena adam! dedi. Biraz sonra kalfa içeri girmiş ve halarria misafir geldiğini haber vermişti. Hicran'la yalnız kaldık. Bana söylemek istediği ne idi? Demin, aşağıda, niçin benimle hususî konuşmak arzusunu göstermişti? Bu nu kendisine hatırlatmama meydan kalmadan yanıma geldi: Bilmezsın, dedi, son günlerde ne kadar fenayım, adeta hastayıtn. Adeta değil, iyice hastayım. Doktora gittim. Fakat... Annemin haberi yok! Ah, bu sözleri duyar duymaz ne haricî mustacel telgrafların ücretı tndi Ankara 12 (A.A.) Harice çe kilmekte olan mustacel işaretli telffrailard'an »imdiye kadar almmakta olan 3 miali ücre*. beynelmilel posta ve telgrrai konferan«ının son Madrk kongresi mukarreratı neticesi ola raJc ndaandan rtibaren mdirilerek iki misli almacakhr. Bütçe Enciimeninin dünkü mesa.si Ankara 12 (Telefonla) Bütçe encümeni bugün Maliye ve Müdafaa vekillerinin huzurlarile Müda faai Milliye kara, hava, deniz bütçelerini, askerî fabHkalar biitçesini, hazine umum müdürlüğü, Dahiliye, jandarma, Emniyeti umumiye bütçelerini müzakere etmistir. Yeni bir askerî lâyiha Ankara 12 (Telefonla) Seferde askerî ihtiyaçlann temini hak kındaki kanun lâyihası Meclise geldi. Lâyihanm başlıca esasları şun lardrr: SeferbeırlOcte müdafaa bütçesi ile ve mevcut vasıtalarla temin erfile miyen askerî ihtiyaçlara ait şeyleri ve ifleri bu kanun hükümleri dairesinde vermeğe ve yapmağa herkes mecburdurlar. Mükellefe tahmil edilecek mükellefiyetler salâhiyetli komisyonlar tarafmdan vatandaş lara birer varaka ile bildirilecektir. hale geldiğimi Allahla ben bilirim! Aman, aman, aman yarabbi!.. ttiraf ediyor, itiraf, itiraf!.. Sabahat'in söyledikleri doğru ha?.. Annesm den gizli doktora gitmiş! Bir kızın annesinden gizli hastabğı ne olabi lir? Aman yarabbi!.. Nasıl ayakta durabiliyordum ben?.. Ansızın ba şım döndüğü halde, etrafımda her şey zift gibi karardığı halde nasıl yere düşmüyordum? Kim bilir ne renge girdim, kim bilir halimde ne büyük bir değişiklik oldu ki, Hicran: Ne oldun birdenbire?.. de<fi. Hiç!.. Birdenbire başım döndü. Kız hayretler içinde kalmıştı. Zihnimden geçenleri anladı mı acaba? Hayıw! Hayır! Sabahat'in bana «öylediklerini o ne bilecek? Nasıl ken • dimi topladım, nasıl kazık kesilen kolumu cebime götürerek paketimi çıkardım ve sigara yaktım? Nedir hastalığın? diye sorabilmiştim. Bu sualim karşısında Hicran'ın fevkalâde büyük bir nkıntıya, utan Adana Fevzi Paşa hattı Ankara 12 (Telefonla) Ada na Fevzi Paşa hattı 27 nisanda Fransız'lar tarafmdan hükumeti mize teslim edilecektir. Bu hattın 1 ay üç günlük işletme masraf ve çıkarılacak memurlara verilecek tazminat itası için Meclisten 65,000 liralık tahsisat istenmektedir. mak gibi bir hale düştüğünü de görmiyeyim mi? Adeta kabaca: Nedir? diye tekrar ettim. Her şeyi açıkça söyliyecek, vücudünde başka bir hayat taşıdığıni itiraf edecek, bundan da çekinmiyecek diye ödüm patlıyordu. Ah, kız, sus! Sus! Böyle bir şey varsa benden sakla, yalan söyle, uydur, bir şey uydur, fakat, sakm, sakın itiraf edeyim deme! Fakat, itirafa yakın bir cevap verdi: Sana söyliyemem, dedi. Niçin? diye bağırmışım. Sus! Ne bağırıyorsun öyle? Söyliyemem. Kadınca bir hastalık. Ne söylüyor bu kız yahu?.. Bunu bana nasıl itiraf edebiliyor? Belki çok müşkül vaziyettedtr; büyük bir rezalet yakındır; benim kendisine karşı hissiyatıma güvenerek ve sessiz bir adam olduğuma hükmederek derdini bana açmağa kalkıyor. Aman yarabbi! Ben çıldurnayayım da kim çıldırwl Mabadi par Şevki Bey itımatnamesini verdi Madrtt 12 (A.A.) Yeni Türkiye eiçUi AIİ Şevki Bey dün Reisi cumhur M. Zamora'ya ttimatname»ini vexmi}.tir. Mill'ı tefrihamız : 31 Yazan: SERVER BED1 Hep Senin İçin! A... dedi, yalan mı söylüyo I cer'i öldüren uşak ta deli değil miymm, Hicran'ın başına yemin ederim j di?.. ki buraya geldi ve... Evet, fakat ne kadar olsa bu Müsaade ediniz, biiirmedim münevver bir adam! aözümü daha... Sus, sus, delilik cahile, malu* Sonra avukatla beraber yazıha matlıya bakar mı? Bu çılgın az daneye döndüğümüzü ve bana yap ha kaynanasını boğuyordu, kad'ın tıklarını anlathm. Fakat o rol mesecağızı elinden zor kurtardılar. l««ini hiç söylemiyordum. Bu deliliSustum. Teselli edecek bir »öz İin bizi korkutmak için uydurma bir bulamıyordum. Sonra, halamın birhal olması ihtimalini gizledim. az telâş etmesi işime de geliyordu. Haiam bir elini ölteki avcumun Ne kadar korkarlarsa evin içinde içine vurarak: kıymetim o kadar artacaktı. Eyvahlar olsun, dedi, görrfün Cilve olsun diye dedim ki: » ü basımıza geleni... Herif yeniden Meı>ak etmeyiniz, ben sizi yalçUdırdı... Eyvahlar olsun!.. Ya banız bırakmam. Arada bir uğrarım. şımıxA bir felâket getirirse... Halam batrırdı: Telâs etmeyîniz... Arada bir mi? Sen bizi bıra Nasıl lelâş etmem oğlum? Ben kıp gidecek misin? Kat'iyyen ol deliden pek korkanm. Rahmetli Ham«z. Bir daha yüzüne bakmam. Se Don Joze Mojika (Bninci %ahifeden mabait) yapsın, hayret! Evet, Don Joze Mojika narin ayni zamanda oldukça mahçup ve çekm gen görünüyor. Nihayet etrafmdaki halka biras g«rşeyince miizik çalmağa başlatnifb. Ken> disile ilk dansı kim edecekti? Içimiı • den biri kimsenin hatın kahnamasına şöyle bir çare buldu. Don Joze'nm gözlerini bağladı. San'atkâr «Körebe» oynar gibi el yordamfle tuttuğu bir matmazelle ilk defa dansetti. Çay böyle neş'eli şekilde devam etti. Don Joze Mojika'nın dün gece verdiği konser de kalabahk ve muvaffa • kiyetli ohnustur. San'atkâr şeorimkd* bir kaç ftta I » lac*kür.