Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10 Nisan 1 C 3Î w Camhurîvet MÎLLÎ KÜLTÜR SAHİFESİ Şimalişarkî Bulgaristan'da Türk dilinden örnekler Türk'ler ve Türk dili Şimalişarkî Bulgaristan'daki Türk I zümrelerinin menşeleri meselesi, yalnız Deliorman Türk'leri ve Gagavuz'lar için, henüz oldukça karışıktır. Tatar'Iara gelince, Kmm'ın Rus'lar tarafmdan istilâsmdan sonra buraya hicret etmişlerdir. Mahallî an'aneye göre Gerlovo Türk'leri, Türk'leşmif Bulgar'lardır; fakat bu rivayetin tarih ve etnoloji noktasından ne kadar doğru olduğu, daha uzun tetkike muhtaçnr. Gaçanof isminde bir müdakkik, Tozluk Türk'lerini Kastamo nu'dan buraya hicret etmiş addediyor; yerli rivayetîere ve lehçe tetkiklerine dayanan bu fikir, Romanski tarafmdan da kabul edilmiştir. Deliorman Türk'Ierine gelince, bunlarle uğraşan âlimler, umumiyetle, bunlann Osman'hlardan evvel buraya gel miş olduklarını kabul etmekle beraber, bu hususta türlü türlü fikirler ileri sü • rüyorlar. Şkorpü kardeşlere göre, bunlar eski Bulgar Türk'lerinin bakiyesidir ki, Slav'laşmamışlar ve Türk'lüklerini saklamıslardnr. Onlann delil olarak kullandıklan başlıca yerli rivayet şudur: Osmanlı'lar Balkanlara geldikleri zaman, orada Tuna yukansından gelen başka bir Türk zümresine rasgelmişler. Moşkov bunlann menşei meselesini Gagavuz'lann nereden geldiği muammasile birlikte halletmek istemiştir: Ona göre, bu iki zümre de Karadeniz yukansmdaki bozknlardan geçip gelmislerdir; Ga j gavuz'lar 1064 ten sonra Balkanlara hicret etmiş bir Oğuz zümresinin bakiyesi olduğu halde, Deliorman Türk'leri 105S te gelip Bizans devletinm iznile Dobruca'da Silistre civarlannda yerleşmis Peçenek'lerin torunlandır. O&man • b'lan bir Peçenek zümresinin nesli sayan Moskov'a göre, Deliorman Türk'lerile Osmanlı'lar yakın akrabadırlar. Moşkov, De liorman Türk'lerinin daha Osmanlı'lar Balkaniara Kelmedtn evvel müslü man oldukları fikrmdedir. Bu düvincelere iştkak eden Romanski, Deliorman Türk'lerinin, hele 17 inci asır basm clanberi, Anadolu'dan gelen Türk'ler ve Türk'leşmiş yerli Slav'larla karıştıklanm söylüyor ki, Kowalski de bunu doğru bulmaktadır. Yukanda nazariyelerinden bahsettiğimiz müelliflerden bazılan, arasıra, dil bilgisine müracaat etmişlerse de, bun lara isnat edilebilecek kıymet çok az ve mahduttur. Şimalisarkî Bulgaristan Türk'lerinin diUeri hakkuıdaki malu matın şimdiye kadar adeta yok denecek kadar az olduğu düşünülürse, bu cihet daha iyi anlaşılır. Bugün elde bulunan malzeme, biri küçük diğeri daha büyük iki atalar sözü mecmuasından ibarettir ki, biri Mladenov tarafmdan 1914 te (Z. D. M. G, L XVIII, P. 687694) diğeri ise Çilingirov tarafmdan 1922 • 1923 te (Sofiya millî Etnoğrafya Mü zesi Bülteni) nesredilmiştir. Diyalektoloji noktasından bu makalelerin en büyük kusuru, Türk'lerin ağzından değil de türkçe konuşan Bulgar'lann ağzından zaptolunmuş obnasıdır. Bundan başka, bu darbımeseller Bulgaristan'm muhtelif yerlerinde hatta Makedonya'da kul lanılan darbımesellerdir. Esasen darbı meseller, şekillerinin sabit olması iti barüe, lehçe aynlıklarını lâyiküe göstermezler. Dimitrief, Çilingirof mecmuasuun lehçe aynlıklarmı dikkatli surette tesbit etmişse de, bizim bahsettiğimiz lehçeler hakkında bundan bir fikir edi Malazgirt harbi [Aşağıki parça, on altıncı asır Anadolu türkçesinin güzel orneklerinden biridir. Büyük klâsik sairi tniz BakPnin cihadtn faziletleri hakkmda arapçadan tercüme etmiş olduğu büyük eserden alınmıştır. Türk nesrinde Tanzimattan evvel kesik ve ktsa eümleler kullanılmadığı ve umumiyetle çok ağtr bir dille yaztldığt hakkında mektep kitaplarımı za kadar girmiş çok yanlış bir fikir vardtr. Bu asağıki parça, Baki gibi büyük bir edibin kaleminden çık • tığı halde, oldukça sadedir; hele eümleler gayet kısa, kesiktir. Bu astrda dilimizde Arap ve Acem sözleri çoğaldığı halde, Türk sözleri büsbütün bırakılmış değildir. Her halde Baki'nin bu parçası, tam te miz bir türkçe ile yazılmamakla beraber, meselâ Namtk Kemal'in ya • hut Süleyman Nazif'in kullandık lart dilden daha temiz, daha yeni ve daha türkçedir. Aldığımız parça, Selçuk hükumdan meshur Alp Arslan'ın Bizans İmparatoru Romen Diyojen'e karşı kazandığt Malazgirt meydan muharebesine aittir. Ba cenk, Selçuk Türk'lerinin Anado lu'yu Bizan''slıların elinden almasi " le neticelendiği için, mlltî tarihimizin büyük dönüm noktalanndan birini teşkil eder. Fakat, buradaki tafsilâtın tarihi bir ktymeti olmaytp daha ziyade bir menkıbe mahiye • tindedir.] Eğer fursat senin olaydı neylerdin, dedi. Armanyos eyitti: Fursat benim olaydı seni öldüreceğimde şiiphe var mıydı, dedi. Alp Arslan eyitti: İmdi ben sencileyin kâfâi öldürmeğe âr ederim, dedi; ve adamlarma: Varun, orduda gezdürün, haceti olana bir kaç akçeye satun, dedi.Andan boynuna ip takup aldılar. gittrler. Cemi asker içre gezdürdüler. Kimse beş akçeye müsteri çıkmadu Âhır bir kimse eyitti: Şunda bir köpeğim var, anunla değisürseniz ben alayın, dedi. Andan kâfiri ve köpeği Alp Arslan hizmetine getürüp kıssayı arzettiler. Eyitti: Kelp andan yeytir, zira maslahata yarar, bu maslahata yaramaz, o kelbi alun, dahi bu kelbi verün, varsun gitsün deyü buyurduktan sonra emir eyledi, bendini aldılar ve ikism köpekle bir yere karin ettiler. Ve bir kimesneye teslkn idüp umarladı ki ala gide, vara memleketine salıvire. Pes bir miktar götürüp. mem • leketine salıvirdiler. Kendü kavmi arasına geldüğü zamanda saltanata kabul etmeyüp tuttular, gözlerin* mil çekti ler. 6 ıncı asırda Türk'lerıe Bizans arasmda ve muhadenet misakı » İlk yapılan ittifak 3 [Bu yaztntn bas tarafı 27 mart ve 3 nisan tarihli nüshalartmızdadtr.] Bu Türk'lerden bir kısmını murah • has olarak gelen Anansast getirilmiş, bir kısmı Eftihiyos ile beraber gelmiş, bir kısmı Valentin'in ilk elçiliğinde bîrlikte gelmiş, bazılan da trodiyomos ve Kilikiyali Pavlos ile gelmişlerdir. İşte Türk tesmiye olunan bu kavmin erkânından 106 kişi toplamıştı. Bu bapta en seri yük sefinelerinî istimal ederek güneşin ilk ziyalarını isal eylediği yerin karşısına tesadüf eden Hersona ve Sinop tarikile yola revan olmuşlardır. Hatta Tairiki dağlannın cenuba doğru olan ve sathi mailine tesadüf eden yolun kumsal tarafını gecerek, ovalar ve b.V çok ormanlar içinden yürüyerek nitler'in güzergâhı ve oradan geçe rek Bizans'a gittikleri Mariça neh « rini de iyi bilirim. Hatta sizin kuvvetlerinizi de bilirim. Şarktan garbı imtidat eden tekmil o yerler tama mile menim ülkemdir. Ey zavalhlar.. Alanya kavimleri ve Utigur kabilelerile birleştiniz. Bunlar şecaatlerine itimat ederek Türk'lere karşı harekâta içtisar et mişler ise de neticede ümitlerini katettiklerinden gerçi hukuk tabiiyet* lerini zayi etmemişler ise de köle derecesine tenezül etmişlerdir.» Haddi zatında pek mağrur ve mü tekebbir olan Türksant bu tarzda sözler söylemiş. Valentin bu sözlere karşı şöyle idarei kelâm etmiş: «Ey Türk hükümdarı.. Eğer bize karşı sizin elinizle ölmekten daha feci bir ölüm mukadder değilse, eğer sizin için âleme karşı bu ithamı taşımak mümkünse, ve eğer kavil fiile tahavvül etmezse, şimdiy» kadar misli görülmiyen bu sözlerin tahakkuku pek fena bir şey değilse, yanî elçileri öldürmek sözü fiilinden korkunç değilse, kılıcınızın bugün va* zifesini ifaya şitaban olmasını dua edeceğim. Zira bir taraftan Padişahın buna inanmıyacak ve vukuati elçilerine atfedecektir. Onun için rica ederiz hakkımızda biraz daha mülâyimane davranınız; ve hiddetinize kapılmay:; ve her halde elçiler hakkında cari olan kanunların ahkâmına riayet ettiğinizi gösteriniz; zira biz elçiler sulh ve müsalemetin âmilleri ve mukaddesatın muha • fızlarıyız. Bir de ecdatfından teva rüs ettiğin mülk ve servet ve ona merbut olan talih, devlet ve mem leket gibi, pederdett'kfelan dostlan da aile servetinden addederek onları da manen tevarüs etmiş olmahsınız. Pederiniz Dilzibul kendi arzusile Bizans'a geldi ve İraniler'e tercihen Bizantinler'le dost olmayı istedi. Bizim size taalluk ve hissi mü veddet ve muhadenetimiz olduğu gibi lâyetegayyer kalmıştır; sizi hâlâ ayni hoşnudile seviyoruz. Buna mukabil sizin de hakkımızda besledi ğiniz hissiyatm samimiyetine pek eminiz. Zira bir komşuya bilâgarez arzedilen desti muhadenetin peyda etiği dostluk faydadan hali değildir demiş. Valentin'in bu sözlerine Türksant tekrar cevap vererek: «Ey Bizantinler! Görüyorsunuz ki buraya muvasaletinizde büyük bir matem içinde idim. Çünkü biraz evvel pederim Dilzibul vefat etmiş. Bizim ırk ve âdetimiz icabı: ölmüşlere hürmeten yüzlerimizi bıçaklarla dileriz. Buruı için siz de yüzlerinizi bıçakla dil melisîniz» der demez, Valentin m r yetile beraber bu teklifi kabul ederek yanaklannı kıhçlarile dilmislerdir. Bunu müteakıp «ölülere ait olan bu merasime «dohiya» tabir Idcr lerdi.» Pederi defnedildikten sonra elleri bağlı dört köle celp ve pede rinin hatları ile ortaya getirterek, yabancı bir lisanla «gitsinler ve pederim Dilzibul'a, yâdi hüznüne ne derecede hürmet ve riayet edildiğini arz ve tepşir etsinler» dedi. Pederinin cenaze merasimine mütedair her ne lâzımsa kâffesini ifa v« bu hususta Valentin'le bir hayli konuştuktan sonra, dahilde bulunan diğer beylerle görüşmesini tavsiye v< bu suretie seyahatine müsaade et mişlerdir. Hatta Ektel < 'ExtâX » dağınm eteklerinde ikamet eden öz kardeşi Tardu beyi de ziyaret etmesini tenbih etmiştir. Ektel demek, aJtın demektir. Valentin Ektel dağına vardığm da Türksant hakikaten muhasara al tına alındığmı işaa etmiş ve bunu teyit eden Vahanosu « B«X«veg » göndererek Bosfor'u muhasara et mesini emretmiştir. Bu arada Anageyos «'Avayjtaîo;' ta başkaca Türk kuvvetleri ile Bosfor'un etrafında karargâh kurmuş lardı. Bosfoe'la şehrin tahtı muhasa raya alındığı günlerde, Bizantinler'in murahhasları Türk'lerin nezdinde idiler. Bizans'ta da Türk'lerle hali harp te bulunduklan ilân edilmişti. Hatta Türksant'ın elçi Valentin ile rüfekasım tevkif ettiği ve bunlara küfür v« istihza ile muamele edildiği ve bir çok eziyetlerden sonra serbest bırakıldığı isaa edilmişiL Yeni kitaplar Jos. Schrijnen, umumî dil coğrafyası hakkında bibliyoğrafya tecrübesi (Essai de bibliographie de geographie linguistique generale) Nimegue. 1933 nilemez. Viyana Akademismin himayesi altınEvvel zamanda Kostantaniye padi • sahı Armanyos dedükleri kâfir bi hadda 1910 ve 1911 de Şimalisarkî Bul dü payan askerle çıkb. Kal'alar ve me garistan Türk'lerinin lehçelerini ve et malik fethi için ol denlu yarak ve ol kanoğrafyalannı tetkik eden Gadzanov'un dar at ve esbap uydurdu ki vasfmda diliki küçük raporu, bu saha hakkında eliler âcz olurdu. Niyeti bu idü ki tamam mizde bulunan biricik tetkiktir. Bu hudünyayı kabzai tasarrufuna getüre. Dasusta elhnizde hiç bir metin bulunmu hi askerinde olan adamdan her yüz bin yor. Gadzanov bu lehçelerin başlıca kişiye bir serdar nasbedip anı bir nclim3d hususiyetini kaydediyor: Konsonlar de koya. Irak ve Acem memleketlerm önündeki R harffle hal sıgalarmdaki birine vere, ve Diyan Rabiayı ve Diyan (yor) hakkındaki bu mütalealar, epey Muzan birine vere, ve Mısır ile Mağribi sathidir. Bunlara istinaden onun kurmak birine vere, ve Hicaz'la Yemen'i birine istediği sisteme şüphesrz bir ehemmiyet ve Hindustan'la Çin vilâyetini birine isnat olunamaz. Moşkov, Pamukça köyü vere, ve Rum vilâyetmde kendü otura. ağzı hakkında bir tetkik yaparak, bununBu hesap uzere tekmil âlemi taksim eyla, Besarabya'da Beşalma aÛı bir Ga ledi. Pes mel'unun bu niyet ile hurucu gavuz köyünün lehçesi arasındaki ya haberleri etrafı âleme gidip ehK islâm kınlığı kaydetmiştir. Son zamanlarda arasma külli havf ve ıstırap düştü. KorBudapeste üniversitesi Türk filolojisi kularından nice memleketleri hâli bıraprofesörü J. Nemeth buralara seyahat gup kaçtılar. Ve ol tarihte Alp Arslan etmişse de, bir şey neşretmemistir. Komemaliki Irak ve Acem padisahı idL walski 1929 da yaphğı seyahatta olduk Memleket ululannı cem eyledi ve eyitti ça zengin malzeme toplamış ve bu roaki: Cömlenüz bildünöz ki şkndt ehli islâ kalesinde onlara istinat etmiştir. Gagamm üstünde ne asıl belâ vardn*. Pes imdi Gagavuz'lara gelince, büyük bir ktsvuz'lara gelince, Moşkov'un nesrettiği rey ve tedbirünüz nedür, nice eyliyelüm mının Besarabya'ya hicretten sonra, bun metinler sayesinde bunlar hakkında epey dedi. Eyittiler: Tedbir senündür, her ne lar Bulgaristan'da epey azalmışlardır. buyurursan btz sana tabiüz dediler; ammalzeme elde bulunuyor. Bunlar, Be Karadeniz kıyılanndaki Gagavuz'lar üma bu kesretle küffar askerine karşu dursarabya Gagavuz'lanna ait olmakla bezerinde Rum'lann, içerdekiler üzerinde raber, onlann Bulgaristan'dan oraya hic mağa mecâl yoktur dediler. Alp Arslan ise Bulgar'lann tesiri daha göze çarpar. eyitti: İmdi kaçmağa da mecâl yoktur. ret ettikleri düşünülürse, Moşkov'un eJireçek bunlan Moğol istilâsmdan son serinin bu hususta faydalı bir meroba ol Hemen kılıcunız üzre eyü adla kınlmakra kalabalık bir surette Bulgaristan'da tan gayri nesneye derman kalmadı deduğu kendiliğinden anlaşılır. yerlesen Koman'lann torunlan olarak di. Kavmi eyittiler: Sen kendü nefsine İşte kısmen bu mahdut malzemeye telâkki etmisti. Moşkov'un bu husustaki sehavet ettükten sonra bizim de bası ve en ziyade 1929 daki şahsî toplayışdüşüncesi biraz kanşıktır: Ona göre, muz canımuz zenin yoluna feda o!sun lanna ve görüslerine dayanan Kowalski, dediler. Pes azimet eylediler ki küffar Gagavuz'lar, Deliorman Türk'leri gibi, ile duruşalar. Alp Arslan eyitti: Kendü 1064 te Balkanlara gelip yerlesen Oğuz' Deliorman Türk'lerini, Osmanh'ların Balkan'lara yerlesmesinden evvel bu memleketimizin serhaddine askerle çılardandır. Bunlann bir Insmı, sonradan, raya gelip yerleşmiş bir Türk zümresı kup oturalun, dahi geldiği zaman da Tuna'nm yukansına, Rus topraklanna addetmesinin sebeplerini şoylece hulâsa duruşalım, deyu mukarrer eyledL An çekilip orada başka Türk zümrelerile ediyor: dan yirmi bin nefs askerile çıkb. Evvel karısmışlar, Kara Kalpak ismile meşhur konakta beş bin nefs kimesne girü dön1 Daha Osmanlılar gelmeden evzümreyi teşkil etmişîer, ve ortodoks hıdü. İkinci konakU yoklama eyledi. On vel Deliorman'da bir Türk zümresi oturistiyanlığuıı kabul etmişlerdir. îste bu iki bin güzide asker bulundu. Ertesi saruyordu. Milâdî on ikinci asırda Deli • Kara Kalpaklarm bir kısmı Moğol istilâsı bah vaktinde küffar askeri dahi karsuya orman isminin bulunduğunu o devre ait zamanında tekrar şimalî Bulgaristan'a geldiler. Şöyle kesretle ki görenlerin akbir Bizans vesikasından öğreniyoruz. gelmişler ve Deliorman Türk'lerinin tehn hayret alurdu. Anlara nisbet müslüTomaschek ve Jireçek gibi âlimler, Bisiri altında bugünkü Gagavuz'Ian vü man askeri bir kara sığınn derisinde ak zans muharriri Kinnamos'ta Deliorman cude getirmişlerdir. ben gibi görünürdü. ismini kat*î surette tesbit etmişlerdir. Bütün bu'nazariyeler, çok müphem Cuma günü idü. Alp Arslan eyitti: GüGerçi bu isim o zaman Tıma'nın sol save kanşık olan yerli an'anelerle, Türk nes öğle yerin geçtükten sonra cenk edehilindeki bir mmtakaya verih'yorsa da, akınlan hakkındaki tarihî bâlgilerm lüm dedi. Müslümanlar: Niçin böyle bunun ehemmiyeti yoktur; demek daha bıdî bir surette birbirine kanştırılma edersin dediler. Eyitti: Cçmi meOsmanlılar'dan iki asır evvel Deliorman smdan dofmaktadtr. Balkan Türk'leri malikte ehli islâm cuma na Türk'leri o sahada yerleşmiş bulunu nin tarihi hakkındaki bilgflerin azhğı mazında ve hatip hutbede iken yorlardı. karşısında, yerli rivayetîere müracaat dua zamanında edelüm. Bolay ki 2 Kovralski, Deliorman, Şumnu, az çok zanırî olmakla beraber, bu, hiç Hak ceüe alâ muin olup fursat ve nusEskicuma, Osmanpazar, Popovo Türk bir zaman sağlam bir esas sayılamaz. ratlar müyesser kıla, dedi. Andan öğle Balkanlara olan Türk akınlannm ve yer ağtzlarının esas itibarile ayni olduğu zamanı geçtikte eyitti: imdi biribirinüze nu, ve buralarda mektep ve gazete vaieşmelerinin sağlam vesikalara dayanaveda eylen, vasiyetlerünüz idiin, hemen sıtasıle Osmanlı yazı dilinin bu, ağızlar ben yürüdüğüm gibi bir yerden ittifakla cak kuvvetli bir tarihi, bütün bu mese üzerinde tesiri göriildüğünü kaydedi yürün, ben neylersem siz de öyle eylen, lelerin halli ıçm ilk anahtar olacaktır. yor. Yazı dili vasıtasüe olan Osmanlı dedi. Esefle söylemeli ki, henüz böyle bir ta tesirinden tamamile uzak kalmış Ga rihî tetkik için lâzım gelen vesikalar kâKüffar askeri dahi yirmi kat saf bağ gavuz'lar, ortodoksluk sebebile de, kofi derecede işlenmemiş, hazırlanma • lamışlardı. Her safm r.ihayetine gözler layca Bulgar'laşmaktadırlar. Deliorman mıjtır; bazı devirler hakkında vesikalayetişmezdi. Andan Alp Arslan bir kere türkçesinin hususiyetlerini ayrı ayn 17 nn adeta yokluğu, vak'alann teselsülübismillâh ve alâ bereketullah diyüp kemaddede hulâsa ve tesbit eden Kowalsnü anlamak tmkânını ortadan kaldır nara doğru saldı. Nice vardise Allahüki, Bulgaristan üe Tuna şimalindeki samif gibidir. Bu ve daha bu gibi bir ta tealânm fazlü inayetile uğraduğu yeri halar müstesna olarak, ne Anadolu, ne kım sebeplerden dolayı, yalnız eldeki söktü attı, birbir saflan öte geçüp Ar maniyos durduğu yere geldi. Ve kâfir tarihî vesikalara dayanarak, son zaman de Rumeli türkçesinde bu hususiyetle rin bulunmadığını söylüyor. Bu,husu şöyle mağrur idi ki aslâ kendüye ki lardaki muhtelif Türk zümrelerinin eski siyetlerin Besarabya Gagavuz'lannm mesne zafer bulmak ihthnali hatırına gel devirlerdeki Türk zümrelerinden han lehçesinde tamamile bulunduğunu söy mezdL Andan tuttular, bağladılar. Ve gisinin çocuklan olduğunu kestirip at mak imkânsız bulunuyor. Bu boşluğu ta liyen Kowalski'ye göre, Deliorman türk. bir kâftrün başuı kesüp kÖndere sapladılar. Dahi Armaniyos'un başıdır diyu çesile Gagavuz türkçesi, bir tek lehçe mamlamak ve tarihî bilgileri başka bir yukaru kaldırup bir miktar gezdirdük grupu sayılmak icap eder. Moşkov'un yolfa kontrol etmek için linguistique hâleri gibi küffar askeri biribirin basarak metinlerine istinaden Gagavuz lehçe diselerm tahülinden doğacak neticelere sinm hususiyetlerini de 19 maddede hu firara yuz tuttular. Bir nice gün ehli isdayanmak mecburiyeti kendini gösterlâm artlanna düşüp kıra kıra âciz kaldılâsa ve tesbit eden müellif, bu çok mümektedir. lar. Bi haddü kıyas esir aldılar. Andan nim mukayeseden çıkan neticeleri de Alp Arslan kârifün otağında tahh üze[•] Bundan evvelki makale geçen hafşu suretle anlahyor: rine çıkup oturdu. Dahi kaydü bent ile Köprülüzade ta pazartesi nüshamızdaki kültür sabi Armanyos'u karsuma getirdiler. Eyitti: MEHMET FUAT fesinde çıkmıştır nihayet Akaga c 'A»«^Y«5 > toprağına vâsıl olmuslar. «Akaga», Utugur kavminin ser gerdesi olan Anageyos tarafmdan tesmiye edilmiş ve Skitler'in teisi bulunan bir kaduı ismidir.» Oradan bir çok güç geçilir yerler Avrupa dil âlimlerinin beynelmilel asarak nihayet Türk hükümdarh daimî^lil komiteleri ve bu komite et ğmdan Türksantin mevakii müstahrafında da ayn ayn komisyonlan var kemesini ihtrva eden mahalle gel dır. Bu komisyonlardan biri de dil anmişler. Burada sekiz furka ile onun ketile uğraşır. Îşte bu komisyonun kâtekmil kuvvetlerini ihata etmişîer. tibi Jos. Schrijnen yukanki isim altında Türk'lerin en kadim hükümdarı doksan altı sahifelik küçük bir eser nesda Arsila idi. retmiştir. Valentin Türksant hükümdarm 1928 de Lâhi'de toplanan birinci nezdine vüsulünde, orada bulunan beynelmilel dilciler kongresi, dünyanm daha bir çok hükümdarlardan, kenher kösesine şamil umumî bir dil anketi disi misafirinin istikbaünc ç:Vn:ş ve nin lüzumunu teabit etmisti. Çünkü buBizantm'Ier Kayserini tebrik etmeği gün yer yüzünün her tarafındaki diller, arzu eylediğini söylemiştir. lehçeler, ağızlar henüz tamamile öğ Bu arzu Türk rüesasına da ev renilmiş değildir. Bu birinci derecedeki velce bildirilmişti. Zira o esnada eksik tamamlanmadan, diller hakkında Bizans'ta Tiveriyos Kayser olmuş ve umumî nazariyeler kurmak sağlam bir mukaddema bükümdar Dilzibul iş olmaz. Bundan başka, dünyanın but Al^.;ipeuXe; > ile Justin Padisah günkü icHmaî sartları, iktısadî zaruretarasında teetsü» eden misakı muhaleri, diller üzerinde de şiddetle teair etdenet mahsulü olmak üzere en evvel mektedir. Bazı lehçelerin yavas yava« Zimark oraya kadar gelmiş ve Bi kaybolduğu, büyük medeniyet ve edezantin'lerin meyli mevedet ve mubiyat dillerinin küçük lehçeleri, ağızlan hadenetlerini temin etmiş ve bunlaortadan kaldırdığı görülmektedir. Mekrı hâlâ lâyetegayyer bir halde bul tep, gazete, kitap bu işte büyük bir âmil mu* ve: «Valentin selâmmı verdikoluyor. İşte bu sebeple hemen şimdi ten sonra İraniler'e karşı beslediğî den umumî ve geniş bİT dil anketile hissi husumeti saklamıyarak kendi " bugünkü dil vaziyeti ve lehçe husuaiyetlerinin de Iraniler aleyhine münasip leri tesbit edilmezse, bir kaç zaman son bir vakitte hücum edeceklerini söy ra bunu yapmak hnkânı kalnuyacaktır. lemiştir» demis. Kongre, bu düşünceleri göz önünde O zaman murahhas Türksant buntutarak, metotlu bir anket için evvelâ lara cevaben: «Siz bir hileyi on lifonetik işaretleri, sonra dil coğrafyası sanla Utimal eden Bizantinler değil için en iyi usulleri, şimdiye kadar iyi misiniz» demiş ve bu sözleri söyler öğrenilememiş dillerin tetkiki için takip ken on parmağile ağzını kapatmış edilecek usulleri tesbit etti ve devletlere ve sözlerinin cereyanını kesmi müracaat ederek bu hususta yardımlanyerek «şimdi ağzımı kapadığım nı diledL Fransa'nın tanınmış dincile parmaklarımın on olduğu gibi, siz Birinden MaTcel Kohen, bu iş için küçük zantin'ler de çok lisan kullanırsınız bir rehbcı hazırlayıp neşTetti. Bu reh ve bunlardan birisile beni, bir diğeberde gösterilen muayyen usu'.lerle toprile de kölelerim olan Vorhionit'leri lanan malzemenin tetkikinden sonra, aldatırsanız, ve pek basit bir tarzda dünyanın umumî bir dil coğrafyasını vütürlü türlü sözler ve hileli dünincecude getirmek mümkün olacaktır. Dil lerle kâh istihza, kâh iltifat ederek, ciler, bugün artık kaybolmak üzere bu her nevi menfaati kendinize hasrile, lunan bazı dillerle henüz pek az bili hep milletleri tenfir edersiniz. Ta nen bazı dillerin her şeyden evvel tet biidir ki, siz murahhaslar da bu tarzkikini karar altına aldılar. da bir çok dâmi tezvirle mücehhez oBu yazırruzda bahsettiğimiz eser, şim Iarak yanıma geldiniz ve sizi gönderen de, emin olunuz ki sizden aşağı dıye kadar dil coğrafyasına ait bütün kâzip değildir. Türk eri yalan söy dünyada yazılmış olan eserle lemez. Çünkü yalancıhk Türk'e yarin bibliyoğrafyasile elde mevkışmaz bir şeydir. Onun için sizi cut veya hazırlanmakta olan muhmuhakkak idam ettireceğim. Paditelif dil atlaslanndan bahsetmekte şahınız vakti münasip hululünde bordir. Kitap, on sahifelik bir girişten sonra cunu ödeyecektir. Zira bir taraftan dil cogTafyası hakkında mevcut eserlerin bana karşı söylediği sözler dostluk mükemmel bir fihristini, sonra da dil perdesi altında bürünmüş kölelerim atlaslannın listesini ihtiva ediyor. Mü Varhonitler'e karşı ise «bunlardan teakıben, Almanya'da, ttalya'da, İsviçmaksat Avarlardir» veli gibi göriire'de şimdiye kadar çıkmış atlaslarla, Arnavutluk'ta, Cezayer'de, Almanya'da, nüyor. Hollanda'da, Amerika'da, Belçika'da, Bu Varhonhler tebaamızdan ve Korsika'da, Estonya'da, Fenlandiya'da, Türk olduklarından, istediğimiz zaMacaristan'da, Italya'da, Lituvanya'da, man tarafımıza ilticaya «gelmeğe» Romanya'da, Slav memleketlerinde, hazırdırlar. Aleyhlerine sevkedeceSlovakya'da, Kanada'da ve şimalî Ameğim süvarilerime karşı dururlarsa rika'da hazırlanmakta olan atlaslardan onları yerin dibine geçireceğim; zira ve lehçeleT, ağızlar hakkında yapılmakbunlar, bize karşı gelmek cür'etinde ta olan tetkiklerden bahsediliyor. Başbulunurlarsa biz asileri kılıçtan geka başka mütehassıslar tarafmdan françirmiyeceğiz, karınca kümesi gibi sızca, ingilizce, almanca, italyanca o'a atlarımızm nalları altında çiğneyerak yazılmış olan bu raporlaı, bütün dün ceğiz. Varhonitler hakkındaki fik yada dil coğrafyası meselelerine ne karim bu merkezdedir. dar ehemmiyet verildiğini ve neler yaSize gelince: Ey Bizantinler... pıldığını göstermek itibarile çok mühim Madem ki Birans'a gidiyorsunuz, dir. Dil islerile uğraşanlar, dil coğrafyası murahhaslanmı niçin Kafkas tari Geographie linguitiquenin son sene kile sürüklüyorsunuz ? Bana da başlerde ne büyük ehemmiyet kazandığını ka yol yoktur, diiyorsunuz. Bize Bipek iyi bilİTİer. Bu küçük kitap, bu mezans'a doğru giden yolların zor ge seleler hatkında mükemmel bfr bibli çilir olduğunu gösteriyorsunuz kî yoğrafya verdiği gibi bu hususta bugünBizans aleyhine tecavüzden sarfı kü hazırhkları da anlatmaktadır. Türk nazar edelim. dilinin, Türk lehçelerinin ve ağızlarının Siz korkmayınız. Danapris «Tuna» en son metotlara göre mükemmel bİT nehrinin nereden çıkıp nereye git atlasını, hatta yalnız bugünkü vaziyeti tiğini pek iyi bilirim. Bizim Varhodeğil, geçmiş asıılar zarfmda Türk lehçelerinin yayıhş tarzlarını da gösterecek istiyen dilcilerimize bu küçük kitabın tarihî kartlan ihtiva edecek bİT atlasını faydalı bir yardımcı olacağı ümidindehazırlamak, millî kültürümüz için bir za yiz. rurettir. Bu işlerle uğraşan ve uğraşmak m. F .