Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhariyet '• SON TELĞRAFLAÖ Bana kalırsa Müsabakanın ikinci manası Her millet için srüzellik müsabakalarınm bir tdc manası var: Kendi kızlan arasında bediî teşrihin en güzel örneğini bulmak. Bizim için dava bu kadar basit değil. Beynelmilel müsabakaya girişimizin hikmeti, yalnız Avrupa'ya bir kaç tutam «ırma saç, bir çift ahu göz, bir çift keman kaç, bir çekme burun, bir elma yanak, bir kiraz dudak, bir «ıkma bel, bir fidan boy göndermekten ibaret kalmıyor; fazla olarak, Tfirk kadinile medenî kız kar desleri arasında fark bulunma • dıgını mücessem bir tarzda isbat eden canlı bir delil arzediyonız. Nitekim, dünkü Cumhuriyet'te büyük bir Amerika gazetesinden iktibas edilen makalede de okuduğunuz gibi, garp âlemi de bizkn bu müsabakalara girişimizi ikinci manada alıyor. Buna rağmen aramızda güzelHk müsabakalarının bu içtimaî kıymetine gözlerini kapıyan köroğlu körler, davayı bir beyaz esir ticareti halinde gÖsiermek istiyn ve ahlâk hocalığı yapmağa özenen yobazoğlu yobazlar çıktı. Bunlar, Amerika'da milyonlarca dolarla yapaonıyacağımız bir propagandayı temin eden Keriman Halis, daha Avrupa'ya hareket etmeden evvel, ona: «cSakın gitme!» demislerdi; geçenlerde de Anadolu belediye reislerimizin başmda bulundukları ve tstanbulda en büyük Türk san'atkârlarının hakem olduklan bu müsa bakalarla en sefil ihtiraslar arasında bir münasebet bulunduğunu imaya kadar vardılar. Bunlar • dan biri, Türk kızlannın müsa* bakada eteğini kaldırdığını ileri sürerek benim şahsıma da taarruza yeltendi, fakat kendisini açık bir konuşmağa çağırdığımı görünce, benim aleyhinde yazabileceğim şeylerden çok daha beliğ bir sükutla münakafadan kaçtı ve sushı. Avrupa ve Ame rika gazetelerinin bu müsabakadan bahsederken Türk kadınhğına verdiği kıymetin yanında bir Türk gazetesine geçen küfürler ve iftiralar ne acıklı bir tezat manzarası gösteriyor. Hem de o Türk gazetesinin başmda Ame* rika'da okumuş bir meslektaş vardı ve Türk kızlannın serefine ait mes'elelerde bir gazete polemiğinin hudutiirım bilmesi lâzım gelirdi. PEYAMİ SAFA Zehirli gaz afetiL Yarınki harplerde ordular değil. milletler boğuşacaktır! Ankara Orduevinde bu müthiş silâha dair mühim bir konferans verildi ve bir filim gösterildi Büyük Erkânı Harbiye Ankara Orduevinde faydalı konferanslar tertip et • mistir. Bunlarda tabiatile askerî mevzolar ele ahnmakta ve tahsisen zehirli gazler gibi asrî harp afetlerinin yalnız siperlerde değfl, hacuma maruz biitun vatan topraklan Szerinde nasıl ani ve amumî felâketler doğurttuğa, koran mak ve karşı koymak için neler yapmak icap ettiği izaîı olunmaktadır. Geçenlerde verilen birinci konfe • rans çok alâka uyandırmıs, Basvekil Pasa Oe Mfflî Mudafaa, Sıhhiye. Maarif Veküleri ve askerî Smera, zabitan haaar bulunmuştur. Konferansçı soze şoyle baslanusbr: « Zehirli gazler, bütün beseriyeti tehdit eden ba katil süah tamamen anlaşılmıstır kî UtikbaKn en möhHk, en korkunç bir kuvvetidir. Müstakbel harp cephelerî orduların karsılaşhğı mmta kalarda degü, toplann, tüfeklerin menzillerinde değil, fakat muhakkak karşılasan mflletlerin bütün memleketleri imtidadmca tekevvün etmis hudutsuz bir sahnedir. Görülüyor ki bu kadar vâsi bir sahnei harpte yafaıız ordular değil, yalnız donanmalar değil; fakat kadınlar da, hastalar da, besiklerdeki çocuklar da muhakkak isbat vucut edecek ve mutlak yaralılardan ziyade ölüler olacaktır. Dunku tarihi harp, harpte yaralananlann adedini ölenlerin mikta • nndan çok daha fazla kaydediyordo. Fakat yannki tarihi harp, bunun tamamen aksini zaptedecek, korkunç ra • kamlarla ölenleri kaydedecektir. De • nüebuır ki arbk devletler değil, mîl Ietler karşılasacak, ordular çarpısacak değil, fakat muhakkak milletler boga sacaktn*. Gaz süâhı Sç kısma aynlabilh: Birincisi muvakkat tesirli gazler. tkincisi bogucu gazler. Uçüncüsü yakıcı gaz lerdir. Birin^ smrf gazler: Kuvvetli gozyası akıtan ve movakkaten bayıltan gazlerdir. Gözyaşı akıtan gazlerle bulaşık olan hava tabakası gözlerimize çarptıgı zaman gözlerimiz o kadar ya? döker kî kendOiğhnizden gözlerimizi kapamak, hiç bir tarafa bakmamak mecburiyetinde kafanz. Fazla açık kalan ve bu gazle dolan gözler nihayet muvakkaten kör oTur, îleriyi göremez. Ancak gazlerin dağıldıgı ve terirleri kalmadıgı zaman ve yahut gazlenmemis bir hava tabakalı mahalle kaçüabildiği vakit gözler yavas yavas açJır ve göriir. Bayıltıcı gazler de tehlikesiz bir silâhtır. tnsanı bayıltır ve düsmanm hücum zamamnda esir dfismeyi temin eder. Gaz tesiri her hangi bir vesile ile azahnca, ve yahut defolunca bayılan musaplar yavas yavas kendflerine gelirler. Ancak bihneliyiz ki düşman bu zayıf «Qâhı kuüanmıyacakbr. Her ordu hasmmt en seri, en can alıa yerinden vurmak istediğine göre ba gazler o bedefleri isrihsale kâfi değüdir. Bu nevi gazleri bazı hâkumetler polis teşkilâhnda kullanmaktadırlar ve bu gazler daha ziyade bir polis süâhı olabilir. tkincisi boğucu gazlerdir. Işte bu «Fosken» denüen seanmi kabl bütün beşeriyeti tehdit eden en büyük tehlike dir. Fosken gazi hava ile beraber cihazı teneffüsimizden geçerek çiğerlerimizin en son hava kabarcıklarile dolu olan derinliklerine girer ve orada hava yerîne geçep. Pek az zaman zarfuıda zehirlenen insan yavas yavaş nefes darlıgı, hissetmeğe baslar. Ciğerler gazle dolduğu için kan derhal zehirlenir. Bas donmesmi mucîp olan beyin şimşekleri kafamızm içinde çakmağa baslar. Birden gözlerimîz karanr ve müthiş evca basgösterir. Bu suretle zehirlenmiş olanIar kendilermi yerlerden yerlere atarak Slümün bukülmez pençesinde kıvranırlar ve nihayet inkıtai teneffusle mevt erişır. Yakıcı ve kavurucu «klor» gazi: Bu da beseriyeti imha eden kuvvetli bir Borçlular, gözlerini dianis, bana bakıyorlar? Sütçü para istiyecek... Ev Idrasından yarun aylık işliyor .. Aile mutfaguun besabuıı tamam vermedik.. Hesap başına gecmek *ena... Rakamdan korkuyorum... BorçNn temi*:Uyecegiz... Yeni evin kirasım vereceğiz... Taşınacağız!... Bu, rakam işi değil... Akıl, manhk işi degü... Müzehher'i hasta hasta yurütemem ya!... Otomobile binecegi îçu» ne kadar sevmmişti? Tasmacağumz ev, hangi semtte? Otomobil, oraya kaç kuru«a gider? Ah! Bu, daha almmadan. ele geçmeden, eve giımeden sarfolunan paralar!. silâhtır. Bu gazle bulaştınlmıs havayî teneffüs edenler cihazı teneffusilerinin kuruduğunu, bu suretle daraldıgmı hissederler. Ba gazle nmsap olanlar d • ğerlerinden ve dimagından gelen kan neticesi terki hayat ederler. Klor gazi hava tarikile ciğerlere girdiği zaman oralarda derhal ynralar vücude getirir ve ba yaralar sfir atle böyür. Keza dimağa da ayni tesiri yapaeağından felci dimağî ve binnetice ölurn husnle gelir. Bir de kaşmtı veren gaz vardır. Bu da zerre halinde havaya dağıhr. Gerek teneffüs tarikile cihazı teneffosimize girerken ve gerekse vücudümüzün hava ile doğrudan doğruya temas eden kısımlarma ve yahut bogon tasidığımız elbiselerden nSfuz ederek ortulü bulanan yerlerme dokunduğu zaman ora • larda bir kaç saat içinde bir kaşmtı hasıl eder. Dahüde süVatle yaralar hasıl ettiği gibî haricimizi teşkfl eden cilt uzerinde de gittikçe artan ve az za • manda azan ba kaşınayı kendi ellerimizle tırmalamağa, hrmaladıkça yırtmağa başlanz. Vücudün her tarafmı bir kaç saat zarfmda istilâ eden bu yara • larla musap olanlar azim bir yeis ve fütura düşerler, hayattan nevmit ohırlar, doktora kendilermi bakhrtmak ktemezler. Maalesef soyliyeceghn ki bagünkü tababet ba nevi yaralan tedavîden âcizdir. Bu terkipteki gazlerle telvis edilmis eşyayı tutmak, veya ba gibi eşyaya, mahallere basmak veya sfirunmek te ayni akibeti mtaç eder. Ba raahiyetteki gaz elbiselerden, ayakkaplartndan vücude geçer. Boraya kadar verdiğkn muhtasar izahattan da anlaşılıyor ki bir ntücbal harbi bütün milletçe hazırlanmakla karsilanabHir. Kimya sanayünin meydana getirdiği bu son sflâhlara karsı da gene kimya sanayii hazırlanmak tarznu ögretiyor. tşte ba maske muvakkat testrler balkeden gazlere ve Mor gazile fosken gazlerine karşı koymağa kâfidir. Gaz tehlikesi başgösterince teneffüs cihazlarnmzı ve gözlerimizi tahb emniyette bulonduran bu maskeyi derhal başnnıza takar ve tehlikelere göğüs vererek düamanm taarruzuna intizar ederiz. Bu maskenin tarzı terkibi hayatıraızı zehhii gazlerden rauhafazaya en kuvvetli bir vasıtadur. Ordumuzu ba maskeleri kullanmağa hazırlarken halkmuzı da bu bflgilerle teçhiz etmeğe mecburuz.» Konferansçı arkada hazırlanmış olan beş neferi yanına gelmek Szere işaret etti. Kürsünün önüne gelen ba askerler akıl ve hayalimizden bile geçmiyen bir tarzda giyinmişler ve maskelerini de takmışlardı. Konferansçı devam etti: « tşet vücudün açık yerlerme temas neticesinde feci yaralar hasıl edeıj ga'v'den sakmmak için de bu tarzda nnal edihniş olan elbiseler gıymek lâzımdır. Bir istikbal harbinde şehirlerde yaşıyanlar ve devlet devahinde vazife görenler bu elbiseleri kullanmağa ve tehlike işareti verüdiği zaman derhal bü elbiseleri giymeğe mecburdurlar. Başlarma takıh olan maskeler her cins gazlerden, elbise ise bu son gazden emm bir surette hayatı masun bulundurmağa kâfidir. Ancak ba tarzda azan müddet durmak çok zor bir iş olaca • ğından bunlarm kullanıhnası tehlike zamanlanna inhisar ettiriknek icap eder. Düsman tayyareleri bir taraftan yangın bombalan atar ve şehri taraf taraf yakarken, diğer taraftan bu nevi gazlar de atacağından kanşıklığm, şaşkınlığm derecesini anlamak guç değildir. tste şehirlerde yapılması iktiza eden teskilât, yardımcı kuvvetler o zaman şehirden aynlamıyacak olduklanndan bu gibi hidemab ifa edecek olanların tamamile mücehhez ounası lâzımdır. Dünya milletleri şehirlerinin tarzinı, evlerinin teşküatmı da bugunku tehlike zamanlanna göre hazırlamaktadırlar. Evlerde gazlerin giremiyeceği, hiç (Mabadi 7 inci sahifede) '©ÜNÜN AKİSLERİ Bir doktorumuza cevap 3 K.onusmamıza devam edellm. Diyorsunuz ki: Doktoriuğun diğer mesleklerle mukayese kabul etmiyen bir tarafı daha vardır: Bir hekim, tedavİ ettiği sevgili vücudü bütün gayretine rağmen kurtaramazsa, gözlerini hayata yusnan bu bahtsızın ateşli nazarları en çok bizi yakar... Bu acılanmız bazan o kadar siddetlidir ki, evde çocuklanmızla konusamayız, haksız yere onları haslarız, yatakta gözlerimize uyku girmez... Cevap: Dünyada ıstırabı olmıyan meslek yoktur. Eserindeki sahıslann göz yaşlanm, hıçkırıklarını kendi içinde yaşatmıyan biı romancı, kahramanlarını yakın dan tanıonıyan, hikâye ettiği vakanın havasını teneffüs etmiyen bir san'atkâr da tasavvur edile mez. Size göz yaslan döktüren bir eser, imkân var mi ki muharririne mes'ut kahkahalara mal olsun! ömrünü, kitaba, kaleme, fırçaya vermiş insanlarm yuvası, saadetin en az uğradığı yer dir. Mektepten dönen yorgun ilfcn adamı, dimağını kâğıtlara dök • mekten gelen yazı adamr, atelyeden dönen nasipsiz «an'at adamı, yan sıcak ve yarı aydınhk bir odada yolunu bekliyen çocukIarına yalnız bir yey getirir: Neşeden uzak, cansız, çatık, posalaşmif bir yüz! Halbuki, sizin elemlerinizi avutacak, dudaklannızdaki acı kıvnnbyı tatlı tebessüme çevirecek bir teselliniz var: Hayatını kurtaramadığınız hastalara mukabil hayatını kurtardığmız hastalar... Aziz üstat... Eğer hayatını kurtardıklarınız, ellerinlzde can verenlerin yüreklerinize çöken a * cısmı unutturamıyacak kadar az* sa, ben ne yapayım?. Allah günahlannızı affeUin! Hem, mesleğinizin acılannı saymakla neyi isbat etmek istiyorsunuz?. Büyük kazancınızın büyük ıstıraplara malolduğunu mu?... Şayet, refahı, saadeti, serveti, yalnız ıstırap ağacından topla nan bir meyva diye kabul edersek, tstanbul'un en güzel sesntlerinde muhterem doktorlarımızın değil, şu yirmi otuz lira aylıklı zavalh hastabakıcılann birer apartıman yaptınnalan îrap et • mez mi? Cevaplarım henüz bitınedi e • rendim. Hitler cezrî sahada! (Comünist hareketleri menedildi Küçük fırkalar intihap harici, bırakıhyor Berîîn 3 ( A . A . ) Wolf Ajansı bfl I düeo ahvaKn hududu genişletilecegine diriyor: Imparatorluk meclisinin dan dair öğle Szeri çıkan Berlin gazetelerinyapbgı îçtimaa riyaset eden Başvekfl den birinin neşrettigi heyecan uyandıHitler, bilhassa şu beyanatta bulun na haberin ash yoktur. muşturs Böyle bir emirname çıkanlması hiç Bugfinkü hal ve vaziyetin son derebir veçhfle duşunSImüş değfldir. cede vahhn olmasına rağmen istikbale Salâhiyettar makamlar zabıta ted • şu 3 sebepten dolayı emniyet ve itimatla brrlerinin kâfi olduğu kanaatmdedir. jbakıyorum. Bununla beraber, komunistlerin gi1 Alman milletnun azmi ve çalışrişfaideri yeni tethiş hareketlermin vama sevgisi, hhn netieeler hasıl etmesi tabüdir. 2 Alman milletinin tarihin her devKomünist toplantt ve alaylan Hnde hayatî ihoyaçlarmı yerîne getirtaıek için yeni yollar bulmağa tabîî sumenedildi rette kabiliyet ve istidadı olması, Berlin 3 ( A . A . ) VVolf Ajansin • dan: Braunschweig, Oldenburg ve Moc3 Her türlü buhranlara ve felâketklemburg, Schwerin hükumetleri kom3!ere rağmen hâlâ bir Alman toprağı ve nistlerin SstS açık yerde toplantılar ve bir Alman havası mevcut balımması. alaylar yapmalarmı menetmişlerdir. Ba sözlerden sonra Başvekfl, AJmanya'yı yeni bastan kurmak için sarfedeintihap şeklinde tadilât ceği emeklerde Abnan tarihmin harsî, Berlin 3 ( A . A . ) Yakmda yapılaikbsadî ve siyasî an'anelerine istinat eak mtihabat münasebetile intihap kaarzusanda olduğunu da kaydetmistir. nununda bir değişiklik ohmyacakfar. 'fiitler, her yerden meb'a» namzedi Ancak Reisicumhuran bir emirnamesinî Berlin 3 (A.A.) Başvekfl M. Hîtler de teknflc mahiyette bazı tadilât derpiş mflliyetçi sosyalist mahalli teşkflât reisedilmiştir. leri karşısında söylediği losa bir nutukta Ba tadflâta göre, dağrâlan Rayiştag Rayiştag medisi için yakmda vapılacak meclisinde meb'usu bulunraıyan bir fırfntihabatta bütün intihap dairelerinde kanın J>a sefer namzet gösterebflmesi mflliyetçi sosyalist fırkası tarafmdan haiçin haznuyacagı nstenin en az bir inti»rlanacak listelerin baş tarafmdan kenhap dairesindeki montehiplerden 6 0 bin disini r|>mzet olarak gosterecegini beyan kimsenm imzasmı taşıması lâznn gel • dmıştır» mektedir. Halbuki şimdiye kadar 5 0 0 Tethiş giyaseti mi? imza kâfi görulmekte idi. Berlin 3 ( A . A . ) Wolf Aiansm Ba tadflden maksat daguuk bir haldan: Ahnanya'da yer yer gÖrülen tetde bulunan bazı fırkalan mtihabat hahiş hareketi aleyhinde guya pek yakmricmde bırakmakfar. Ecnebi memleketda bir emirname neşredflecegfaıe, ba Ierde yasıyan Ahnan tebaası yakmda emimamede fevkalâde mahkemelerin yapılacak nıtihabatta rey vermek hakçoğakılacagına ve idam cezan tatbik e . kmı haiz olacaklardır. Silâhları azaltma Konferansı Konferars açıldı, tatlı tatlı konuşuldu Cenevre 3 (A. A.) SilâUari a «•'tma konferamı, M. Henderson tarafmdftn dÜB laçthniftv. M. Henderson, süâhlan azaltma hakItındala rnnumî mukaveleyi konferansm îki aya kadar kabul etmesi te • mennistnde buhmmustur. Frannz mihnessfli M. Massigli alâ lcadar hukumetlerm iki aydan beri uzan nzadıya tetknce valdt bulduklan Fransız plâm hakkında deUDere müstenit mütalealar, yahut isabetli ve açık tenkffler yurutulmesmi rica e b n ş ve de . mistir kî: «Müzakere esnasmda ortaya çıka bilecek eksikleri tamamlamıyan ve anlaamafnazhklan dağitmağa M. Paol Boncoar pek yakmda tmk&n balacalc hr. Ba î?i bir neticeye bağUmak zamam gelmiştir. Frensa plâm tse bu mes'eleyi neticelendirmek maksadmı gör mektedîr. Bu «ozlerden sonra M. Massigli, Frann s plânmm bashca noktalanra hatır fatmıs, her devletin hususî serait altınHa «ilâh kuvvetlermde yaptığı tenzüâta temuiyet ve selametm sulhii yeni te tnefler SatSne korulman suretile artıp kovvetlenmesi arasuıda çözülmez bir baghlık bulunduğuno ısrarla beyan etmiftir. M. Masogli, sözlerine ^a suretle devam etmıştır: cFranoz plâm hokakî vaziyetçe • bSton devletlerin selâmetini temin edeieefc bir rejân dabüinde olmak ^artile beraberfl esasma muvaf& naette vüjcude getjrilmiftir.» ' M. MasstgE Fransa'nm alâkadar tnemleketleri büyük gayret ve cehdî göstermege davet ettigini de ehemmiyetle kaydetmiştir. Yenî Fransız Kabinesı M. Daladiye hükumeti beyannamesini hazırladı Parit 3 (A.A.) Havas Ajansı bfldiriyor: Nanrlar nMchsi dan Bavekil M. Daladiye'nm reisligi akmda toplanmış ve bötün vaktmi hükumet beyan namesmi hazırlama hasretmiftir. Alman malumata göre ba beyanname kua olacak, gerek metni ve gerek bavi olduga raarler itibanle ruhlu, te«irleri ve cmaredi bir mahiyette bula Mcaktır. M. Daladiyer, beyannameye bazî şahsî düşiincelermi de üâve edecektir. Bu fnorler bafvekSm mesai arka • daşlan üzerinde mBsak bir tesir yap Butçe açığî nasü kapatüacak? Paris 3 (A.A.) Havas Ajana büdiriyor: Ayan mcdiundeld nrabtefif fvkalardan bir çok aza ayn ayn vazifefelerin birden iftm dolaytsile bir kaç taraftsn maaş almması hosusonda göruien «oi istimallere karşı mficadele etmek ve botçe açtğım kapabnağa ba •aretle genif macyasta yardımda ba • hmırmk maJuadile bir grup teçkil et • nnşlerdır* Posta memurları Meclıse istida verdiler Ankara 3 Posta ve telgraf memurları tarafmdan Meclise bir istida verilmiştir. Bu istida ile kefaleti müteselsile ile va arkadaslarmm ih* tilâsı yüzünden borçlanan memurların borçlannın affi istenilmektedir. Meblis İstida encümeni bu hususta Posta ve Telgraf idaresinin mutaleasını sprmustu. Posta ve Telgraf idaresi mütaleasım encümene göndermistir. Bu mütaleaya nazaran posta irsal ilmiihaberlerinde yapısık battal pullar vardır. Bunlar hnha edilmektedir. Bunlar imha edilecegi yerde pul kolleksiyoncularına satı Iırsa elde edilecek para ile bu borçları vermek kabildir. Meclis bu mes'eleyi tetkik ede cektîr. Denizi geçip te çayda boğuimıyalım.. Yannı unutayım. Yarmın, bena, ne lüzumu var? Yarma khn ç.kacak? Ev velâ bugünü kurtarmah! Fakat hangi bugünu ?.. Hs»ng; bugunu?... Gunler eliraden k&çıyor... "abah olmadan, akşam oluyor... Günler, elimden kaçıyor... ^^^ Pekj, sabahlar aksam, aktamlar da sabah olmasa, ne yapac^kiın, Macit? Yasl} eteğini sürüyüp giden bu karagünden bıkmadm, usanmadın mı? Cozün, gönlun kararmadı mı? Lâkin önumüzdeki yann, bugonden de karanlık... AHunızda ikişer şilteden, iki uç iskemle, kınk koltuk, bir konsuldan başka bir şey kalmıyacak gibi... Artık kohukçular, eşya isimlerini sayarak hatırlata hatırlata evîmi.in ön<lr den geçmiyecekler! Başımız dara gelince, gözden çıkaracak malımız kal mıyor... Kohukçunun gösterdigi sam.miyet ten biraz Smitlenir gibi oluyoram... Elimize biraz para geçerse, bir müddet îdare ederiz. YUSUF Z1YA Teleton Gcretlerinin tenzili kararı Ankara 2 Devlet Şura'sımn teIefon fiatlarram tenzili hakkındaki karan bugünlerde Dahiliye Vekâletine verilecektir. Bu hususta Posta ve Telgraf Müdiriyeti Umumisi ile görüşmek üzere tstanbul Telefon şirketi müdurü M. Vatsoo buraya gelmistir. Ankara'da bir hanım çiğnenerek öldö Ankara 2 Alman sefaretbanesine ah çoför Rişar'ın îdare ettigi otomobil saat 14 te Çankaya caddesinden geçerken hukuk müsaviri Necmi Beym anaesi 60 yaşlannda Aliye Hanım a çarparak ağir surette yaralamıstır. Aliye Hanım kaldunldıgi hastanede az sonra vefat et mistir. Neyi görmek, neyi anlamak ıstiyo rum? Sablacak eşyalan mı ayracağun? Onlara bir kıymet mi biçeçeğim? MŞzehher'in, Niyazi'nm karyolala • nndan, esyalarmdan başka, neler; be genirlerse, neleri gözlerine kestrrirlerse onlan alacaklar... Odama girdiğim zaman k«ns«U, bir yabancıya aitmiş gibi bakıyoruro... Tiksiniyorum... Tiksiniyomm... Kendhnden, hayattan, her seyden tîksiniyorum! Ağlamaktan da, gıilmekten de!... Gönüllerinden ne koparsa, onu verecekler!... Evet, bizi karatahtaya oturttcaklar ve sonra da dilenciye sadaka veıir gibi, gönüllerinden ne koparsa onu vere cekler... Haydi, acısınlar, bol keteden ihsan etsinler; sonra?... Sonu ne?.. Bu para bizi kaç gün yaşatacak?... Beş gün... On gün... Bir ay... îki ay... Sonra?... tnsanlann yaşıyacaklar müddet, malum olsa, ona göre hazulanmal ko lay... Mühim ilân BEYOGLU HAVAGAZİ ŞtRKETİ muhterem musterilerine Dolmabahçe kokunu en iyi ecnebi koklarile muka yese edebilmeleri için subat nâıayetine kadar tonu 2 0 liradan bir ton kok takdim eder. lunduğu eşyalardan, gideceğtmiz evia genişligini, ferahbğmı anlamftun!... Teneke mahallesindeki evlerden farkı, kara tahta kaplama olması, n kadar. Biz de, teneke mahallesinJe otaranlardan pek üstün değüiz! Onhrdan pek müreffeh sayılmayız. Bir gömlek farkmuz var, yok! Bahçe tarafı, Iodos alıyormuş! Fakat bahçe üzerindeki odanm ne frorkuuç manzarası var: Engin bir yangm yeri... Şerefesi uçmus bodur mmareyle kubbesi çökmüş bir mesçit... Eski konak hamamlarnun külhanlarma benîzyen yıkık oyuklar... Kül haline gelmiş yanık topraklar... Diş diş sıntan duvar çöküntülen... Havası, hiç sert değil... Mahallenin gürültüsü de yok... Evet, o kadar korkunç bir yer ki, râzgâr da siniyor, sesler de! Ruzgâr, uğuldamıyor; çocuklann çı^lıklan çın çın ötmüyorl Vttabadt « a n CUMHURtYET'in tefrikai: 66 Tipi Dindi! Yazan: MAHMUT YESARİ Ev, büyük, kuçük demiyelım... Hatta semtine, mahallesine bakmıyalao. Poyraz almaz, kuytu bir yerde sıguup, feısı geçirelim! Pek te kuytu bir yer olmasm. .. Havasızhktan bunaluız... tlkbahar soğuklannı da hesaha katarsak onumazde şoyle bo> le uç, dört ay var... Kışı geçirelim, Müzehher!... Yatagında, kim bilir nasıl tatb çocuk rüyalan görerek mışı) mml uyu • yan Niyazfnin yorganmı sıkıca örHfiru; Müzehher'in karyoladan kayuı batta oiyesini düzelter^k odad^t ç'Mnr.' Dar sofa, hiç bu geceki kadar bana ıgtmf, açık, ferah görünmemişti... İçin oyle yorgun, oyle uzgfindu ki... Ayaklanm, gayriihtiyarî misafîr odasına doğru gitmek istiyor; kendimi güç tatuyorum. ... [Macid'in defteri burada bitiyor. Defterin aon iki yaprağt, içtnden çıkılmaz, anla ftlmaz heaaplar, biribirine karışmış rakamlarla dolu. Bir çok adetleri, cemetmiş, tar hetmif, zarbetmit, taksim et • mif. Tekrar ayni adetleri taksîm etmif, zarbetmif, tarhet miş... Fakat hesaplarm hepsi yanltş; yekunlar, biribbrini tutmuyor!'] [İkinci defteri defter de ğil, bir kâğtt »epetinden dokülmâfte, cebe konmaf hissini veren kâğıt parçaları... Sart, beyaz, eizgili, çizgimz defter kâğttlart, mektap kâğıdt, ke • sekâğtdt, paket aartlan kâğttlar, bir taraf lan yazılı fatar a kâğttlart, tenzilâtlt tnağaza reklâmlan; ainema, tiyatro el ilânlart, kesik mukavvalar, cıgara paketleri kapaklart, eaki zarftar... Sonra, nereden kopanldığt, toplandığı pek belli olnuyan ytrtık, yağlt, 6uruşuk kâğtt parçalart... ] [Birinin uzerinde de tarih, numara gibi, tek rakam yok... Ben, vak'alara göer tahminle straya koyuyorum. M. Y.] Artık benzedik... Koltukçunun, kendisi için seçip ayır» dığı, sonra bize bırakmak lutfvnda bu