Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Camharîyet 1 Ağustos 1932 "".K. Canım sıkılıyor! nun bu sükutundaki ahmakça taasNecati altı aydır Bursa'da idi ve suba tahammül edemiyerek dışarı çı iki iiç giinde bir İstanbul'daki nişanlısından mektup ahyordu. Bu, kimi kıyordu, bakkal arkasından seslendi on sahifelik, kimi de en aşağı dört Makbule H. hergün nerede ise sahifelik mektuplardaki yüzlerce saoradadır. tır, kolayca, iki kelime ile ifade ediNecati başını geriye çevirdi ve lebilir: «Canım sıkılıyor!» bakkalın yüzüne bakışlarını bir avuı Necati'siz Makbule'nin İstanbul'da su gibi serperek sordu: canı sıkılıyor, canı, çıkacak kadar sı Nerededir hergün? kılıyor. Her mektubunda: Süadiye'de bir plâj mı varmış, «Sensiz patlıyorum, diyor, sensiz ne karna kartısı, oraya gidiyorlar. ölüyorum, canım sıkılıyor, canım sıGidiyor«lar». Bu «lar» nedir? Kiri' kılıyor. Bu ayrılık dehşet. Hep seni ler gidiyorlar? Ne diyor bu îbrahim düşünüyorum. Hiç bir yere çıktığım Efendi? yok. Mesire yerleri, plâjlar, sayf iyeler Anlamadım? Dedi Necati, fabaşladı. Halk akın akın oraya buraya kat bakkalın sustuğunu görünce dı taşınıyor. Mavi deniz, güneş, hava... şarı fırladı, bir otomobile atladı ve Fakat ben burada, Kadıköy'ünün Süadiye plâjına gitti. enha bir evinde, hanımninemle başKendini göstermiyerek denizdeki başa oturuyorum ve hep seni düşüve gazinodaki insanları birer birer nüyorum. gözden geçirmişti; nihayet, Makbu«Arkadaşlanm beni eğlencelere, ge le'nin mavi bir mayyö ile ve yanında zintilere çağırıyorlar. Fakat sensiz bir gençle, gülerek, oynıyarak denİ7 kabil mi? Hayır, sensiz şu karşıki çaden çıktığım gördü. Necati, gazinoda yıra çıkmağı bile gönlüm istemiyor. da kendini gizliyerek Makbule'nin Ne kadar göreceğim geldi seni bil • o gençle bir masaya oturuşunu, üstüsfcen... Resimlerini yastığımın altında, te ve sarhoş olacak kadar bira içişini, koynumda, kalbimin üstünde taşıyosonra kahkahalar atarak dansedişin rum ve senin o küçük mukavva parseyretti. Kendi kendine: «Bizim niçaları üstündeki izlerini hayalimde şanlının canı sıkılıyor!! dedi. Vay bir kaç misli büyüterek canlandırıyor mel'un vay!.. Demek hergün buraHra ve hasretini söndürmeğe çalışıyorum. geliyor, hergün denize giriyor, de Kabil mi? Kabil mi?s> nizden çıkarak buzlu biraları çekiyor, dansediyor... Yanında bir de arkaNecati bu mektupları üçer beşer 'defa okurken, onar on beşer defa ödaş, ve ikisinin de etleri pişmiş ayva püyor ve içinden: «Ah canım Makbu renginde kızarmış. Canı sıkılıyor ha?» le'ciğim, hele biraz daha sabret, şu Ve nişanhsının mektubundan bazı üç bin kilo kozayı da getirteyim, tez parçalar hatırladı: «Sensiz ölüyorum gâha vereyim, ondan sonra İstanbul' canım sıkılıyor, canım sıkılıyor. Bu dayım, artık buluşur, gezer tozarız» ayrılık dehşet, hiç bir yere çıktığım diyordu. Yazdığı mektuplarda da yok. Mavi deniz, güneş, hava... Fahep bunları tekrar ediyordu. kat ben burada, Kadıköy'ünün tenMakbule de verdiği cevaplarda: ha bir evinde, hanımninemle başba«Canım sıkılıyor, patlıyorum, fa • şa oturuyorum ve hep seni düşünü • kat benim için işlerini bırakayım deyorum.s. ne, ben sabrederim» diyordu. Necati zihninde bu yazılarla ve Necati, bir gün, kendi kendine mıgözlerinin önünde Makbule'nin neş'e. rıldandı: li dansile, afallaştı, kaldı. Dur' dedi, haber vermeden birKız dansı bitirdikten sonra, arkadenbire İstanbul'a gideyim, biziır daşile beraber masasına oturmuştu. Makbule'ye bir sürpriz yapayım. ikî Necati yerinden fırladı, dosdojru niüc gün sonra Bursa'ya dönerim, zaten şanhsının masasına gitti, bir kelime kozalar da buraya on günden evvel söylemeden karşısma dikildi, durdu. gelemez. Hem ben hava almış olurunı, Makbule, Necati'yi görür gormez, hem de kızcağızı biraz gezdiriritn. neş'eli bir kahkahasının tam ortisınVe Necati, iki gün sonra, bir çün da adeta birdenbire taş kesilnnzşti. ikindi vakti nişanhsının Kadıköy'ün Bir çatal tutan ve biraz evvel kahkadeki evinin kapısını büyük Sir heyehayı basarken sallanan eli havada can ve sevinç içinde çaldı. «Beni gökaldı. Ağzı da açıktı ve gözleri kırrürse çıldıracakN diye düşünüyor ve pılmadan, büyüyordu. pencerelerden görülmemek için kaKekelemeğe başladı: pıya daha yakın daımayordu. Sen... Sen misin?... Sen ha?... Bir kaç defa zili çevirdi, çevirdi; Necati... bak... dur... sana arkadafakat, kapı açılmıyordu ve Necati, şım Hüsnü'yü takdim... fakat .. sen.. evde kimse olmadığına karar verinci ne vakit geldin?.. Nasıl?.. Bi'iyor ye kadar üstüste kapıyı çaldı. «Soltamıydın burada olduğumuzu, olduğuğa çıkmışlar!» diye düşünerek sevinmu... tesadüf... tesadüf raü yoksa? cinin büyük ateşini söndürmiyen, faNecati, yüzünde korkunç bir rnakat külleyen hafif bir can sıkıntisile nasızlıkla, Makbule'ye doğru tiraz köşedeki bakkala uğradı: iğildi: Merhaba, İbrahim Ef., dedi, Canım sıkılıyor, dedi, anlrdın Makbule Hanımlar evde yoklar rrı? mı? Canım sıkılıyor, canım sıkılıyor, Neredeler acaba, haberin var mı? anladın mı? Canım sıkılıyor, canım Bilmiyorum, fakat yoklardır. sıkılıyor, canım sıkılıyor, canım sıkı Naredeler acaba? lıyor... Büyük annesi komşudadır, ya ıtmh. Ve Makbule'nin yüzüne bir d<>.ha tarın evinde, yahut ta Kasım Efendibakmamak üzere arkasını dönüp gi ler de. derken, onun ne renk aldığını gör Anladım, ya Makbule Hanım? meğe bile tenezzül etmedi. Bakkal cevap vermedi. Necati oSERVER BEDİ Eli Bıçakh kadın! Bir erkeği yaralıyan Gülizar H. muhakeme ediliyor Gülizar isminde genç bir kadın, Ağırceza mahkemesinde mevkufen muhakeme edilmektedir. Kadının davacısı, Rıza isminde bir şofördür. Gülizar Hanım, şoför Rıza'nm ustura ile yüzünü kesmekten maznundur. Davacının ifadesine nazaran, Gü lizar Hanım, Galata köprüsünde müş. teri beklemekte olan Rıza'nın yanına sokulmuş ve bir hayli küfür ettikten sonra elindeki ustura ile yüzünü yaralamıştır. Bu yara yüzde daimî bir iz bırakmıştır. Gülizar Hanım, davacının bu iddiasma karşı, «benim avukatım var, bu celseye gelemedi, beni o müdafaa edecektir» demiş, muhakeme talik oIunmuştur. neler bilhassa maden taharriyatı ve denizcilik işlerile çok yakından alâkadar bir müessese halini almışlardır. Kandilli Rasatanesinin de bu inkişaftan hissedar olmak yolunda bazı tasavvurları vardır. Maarif Vekâleti yakmda Fatin Beyi Ankara'ya çağı1'. vapılacak işlere dair kendisine bir program hazırlatacaktır. Darül fünun mezunlarmdan bir kaç efendi müesseseye verilecek, bunlar oıada bir müddet kaldıktan sonra tetkikat icrası için Avrupa'ya gönderilecek • lerdir. Maarif Vekili Esat Bey dün kendisile görüşen bir muharririmizin suallerine şu cevabı vermiştir: « Şarka tetkik seyahatine gideceğim hakkındaki haberler doğrudur. Bunu esasen evvelce de söylemiştim. Bir kaç gün burada kaldıktan sonra Ankara'ya gideceğim. Müteakıben Samsun, Sıvas, Trabzon, Erzurum bilâhare de Edirne mıntakalarmı gezeceğim. Tetkikatım muallim mek • teplerinin bulundukları yerlere ait olacaktır. Bütün muallim mekteple rini gezeceğim. Bu hususta hükumete bir rapor vereceğim. Vekâlete geldiğim zamandanberi en ziyade ehemmiyet verdiğim mes'e. le muallim yetiştirmektir. ÇUnkü beklediğimiz bütün neticeleri muallim mektepleri vasıtasile istihsal edece ğiz. Gazetelerde görüyorum. «Liseler iyi talebe yetiştirmiyor, Darülfünun onun için iyi talebe bulamıyor» di yorlar. Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar mes'elesidir. Darülfünun iyi muallim yetiştirmelidir ki liseler de iyi talebe yetiştirsin. Bunlar birbirinin mütemmimHir. Kaldı ki ben liselerin de fena talebe yetiştirdiklerine kani değilim. Son tetkik ve teftişim neticesinde liselermizin çok iyi talebe yetiştirdiklerini gördüm. Binaenaleyh ben merhum Emrullah Ef. gibi tuba ağacı taraftarı değilim. Evvelâ muallim mektepleri, sonra diğerleri...» Maarif Vekili Bey Darülfünun mes'elesi hakkında da şunları söy lemiştir: « Üç üniversite vücude getirilmesi bir arzu ve emelden ibarettir. Bu şüphesiz ki zamanla olacaktır. Ankara'da bir Hukuk Fakültesî var dır. Bir, iki sene sonra buna Tıp, bilâ. hare de Edebiyat Fakülteleri ilâve edilecektir. Profesör Malş'ın raporu Heyeti Vekilede tetkik ediliyor. Henüz ikmal edilmiş değüdir. Heyeti Vekile raporu tetkîk ettikten sonra kendi mütaleasile bîrlikte B. M. Meclisine arzedecektir. Bu iş bir kanun mes'elesidir. B. M. Meclisî Darülfünunun ıslahı ve noksanlarının ikmali için tetkikat yaptırılmasma karar vermiş, bu da bir kanun halinde çıkmıştır. Binaenaleyh bunun etrafında ınünakaşa bile caiz değildir. Çünkü iş kanun mes'elesidir. Profesör Malş'ın raporu B. M. Meclisinde müzakere ve tetkik edilecek, lâyiha teşrinisanide kat'iyyet kesbedecektir. Vekâlet bununla fazla meşgul değildir. Profesör Malş kendi raporu hakkında gazetelere kâfi miktarda izahat verdi. Rapor da mumaileyhin söyledikleridir. Profesör bilhassa şahislardan hürmetle bahsetmiş, kimse hakkında bir şey söylememiştir.» « İlk mekteplerimizde 500,000, orta mekteplerde de 30,000 talebe vardır. Bu miktar çok azdır. Bütün emel ve gayemiz bilhassa ilk tahsili tamim ve her Türk çocuğunu okut maktır. Ankara'da biri almanca, diğeri ingilizce okutacak iki lise açılacağı haberleri asılsızdır. Şimdiki halde 24 Iisemiz vardır. Ankara'da Gazi Enstitüsü binasmda belki bu sene, belki de gelecek sene leylî bir lise açacağız, yalnız bu liselerde ecnebi lisanlan ecnebi muallimler tarafından okutulacaktiRv. „ İ^VIIYO Türk tütününün revacını Bu akşamki program nasıl temin etmeli? Bir kariimizin f ikirlerî [ Başmuharririmiz Yunus Nadi Be vin Türk tütüncülüğü hakkında yazdığı yazılar tütün işi ile uğraşanlar ve uğraşmıyanlar arasında büyük bir alâka uyandırmıştır. Bunu Yunus Nadi Beyin tütün işinde müdafaa ettiği son tez münasebetile karilerimiz tarafından bize bir çok mek tuplar gönderilmesinden anlıyoruz. Bunlar arasında Beşiktaş'ta mukim Salâhattin Beyin mektubu itiraz yolunda bazı ehemmiyetli düşünceleri ihtiva etmektedir. Mektubu aşağıya aynen dercediyoruz. Başmuharririmizin bu husustaki mütaleasmı başmakale sütununda bulacaksınız.] Yunus Nadi Beyefendiye Muhterem efendim, Türk tütüncülüğünü kurtaracak tedbirler hakkındaki yazılarımzı muntazaman ve ketnali dikkatle o kuyorum. Bu mevzuun memleket için iktisadî ehemmiyeti büyük olduğun • dan makalelerinizle mühim bir *nünakaşa sahası açacağmızı ve salâ hiyettar kalemleri harekete getirerek tütüncülüğü yeniden ve mümkün mertebe canlandıracak olan siyasetin esaslı ve fer'î hatlarının çizilmeiine hizmet edecezinizi ümit ederim. Ben bu satırlarla düşündüğünüz tedbiri, yani fnhisar Idaresinin yap rak tütün ihracat ticaretini eline al tnasını, velev inhUar şeklinde olmasa bile, ne terviç, ne de reddedeceğim. Siz inhisar idaresini en mütehassıs ve en salâhiyettar bir müessese addediyorsunuz. Başkaları ise bu idareyi kabiliyetsizliğin ve vukufsuzluğun timsali zannediyorlar. Hatta ikinci makalenizin intişar ettiği gün üç dört tütüncünün tesadüfen birleştikleri bir yazıhanede makaleniz mevzuu bahseltnuştu da içlerinden birisi «canım Yunus Nadi Bey sigara da mı Içmiyor. İnhisar İdaresinin kabiliyetini anla mak için bir sigara içmek kâfidir.Güzelim Türk tütünlerinden bu kadar pis sigaraların nasıl yapılabildiği ve idarenin başında bulunanlann ve hatta yeni teşkil olunan Vekâletin buna nasıl tahammül ettiği şayani hayrettir!» demişti. Ben mübahaseye iştirak etmedim. Çünkü tütüncülük hakkında beyanı mütalea edecek salâhiyeti haiz olmadığım gibî inhisar idaresinin iç ve dış yüzüne de vâkıf değilim. Fakat bu vadide umumî surette söyliyebilecek bazı sözlerim vardır. Tütüncülük muhakkaktır ki te denni etmiştir. Ortada tütüncü de kalmamış gibi bir şeydir. Bu tedenninin esbabını erbabı elbette anlamış lardır. Eğer tütüncülüğü kurtartnak için cezrî bir tedbir ittihaz edilecek ise buna en ziyade alâkadar olan İnhisar müdürü umumisi İstanbul'da mevcut tütün tüccarlarile banka direktorlarından mürekkep bir kongre teşkil edip hemen içtimaa davet et meli. Bu kongrede esbabı tedenni araştırıl«nalı, birer birer ortaya kon malı. Sonra tütün ticaretinin yeniden canlandırılması için teatii efkâr etmeli. Tacirlerin ve bankacıların ayrı ayn müalealan dinlendikten sonra yeni bir teskilât vücude getirmek lürumu tahakkuk ederse bu teskilâtın da plânı kongreye hazırlandırılma lıdır. Tütün tüccarlarile bankacılardan terekküp edecek kongrenin cizeceği tütün siyasetî programınm, her gün başka bir tnevzua temas etmek mecburiyetinde olan bir gazetecinin ne tecrübeye, ne de ihtisasa istinat et • miyeceği şüphesiz olan üç beş maka \ lesindeki fikirlerden memleket için \ daha müfit olacağını zannediyorum. Pek gergin bir hal alan tütün mes'elesi alâkadar ve salâhiyettar olanlara hallettirilirse elbette en iyi suret bu olur. Bilvesile teyidi hürmet eylerim efendim. Beşiktaş: SALÂHATTİN İSTANBUL: 18.19 gramofon 19,3020,30 BelJtis Ha nım ve Cajeri Hazım Bey tarafından alaturka konser. 20,3021 Koreviç (.alafranga). 2122 orkestra. VİYANA : 16 hava raporu, borsa haberleri . 16,20 gençlığe konferans 17,05 Haydn'ın ha yatı hakkında konferans 17,50 konser . 19,35 Viyana hakkında konferans 20,25 hava raporu ve saire 20,35 avama mahsua hafif konser 21,30 büyük kilise konseri (.Mozafın eselrerinden parçalar) 23,05 • gece konseri. LONDRA: 22 orkestra 23 dans musikisi 24,35 dans musikisi. HAMBURG: 20.20 gramofon konseri 20,30 Ahnanya ve Alman'lar hakkında konferans 21,30 konser 23,10 akşam haberleri 23,30 konferans. BÜKREŞ : 16 Romen musikisi . 18,40 gramofon 19 oda musikisi 19,30 konferans 19,45 oda musikisinin mabadi 20,05 dans muziki. BELGRAT: 20,25 konferans 21 teganni 21,30 piyano konseri 22,10 radyo ile bir per delik komedi 23,55 gece konseri {radyo orkestrası tarafından). ROMA: 20,15 iktisat hakkında konferans 21 gramofon 21,30 kitaplar ve muharnrler hakkında konferans 21,45 hafif musiki. 20 M'ahr Ostran'dan nakil 21 alkolizm aleyhinde bir konferans . 21.15 teganni konseri (Verdi, Bize, Ofen Bah'ın eserlerinden) 21,40 Harmonika ile Duo . 22,20 gramofon konseri. BERLtN: 18,30 Alman kadınının tabiate merbu tiyeti hakkında konferans 20 yeni haberler 20,30 Hamburg'dakl konferansın nakli 21,30 Viyana'dan büyük kilise konse rinın nakli (Mozar'm eserleri) 22,50 spor haberleri . 23,35 konser. Maarif Vekilinin beyanatı Petrol fiatını Yükseltenler Yerli mallar sergisi Sergi bugün öğleden sonra açılıyor Ticaret Müdürlügü mü sebbipleri dava edecek Bundan bir müddet evvel şehirde petrol fiatları yükselmiş, Ticaret Mü. dürlüğü fiatı yükseltenler hakkında kanunî takibatta bulunabilmek için hariç piyasalarda da fialtarın tereffü edip etmediğini Ticaret Odasından sormuştu. Oda bu hususta tetkikat yapmış, hariç piyasalarm petrol fiatlarmda hissedilecek kadar bir tereffü olmadığı neticesine varmıştır. Ticaret müdürlüğü kanunun ken • disine verdiği salâhiyeti kullanarak müsebbipleri dava edecektir. Fiatlar artacak Maarif Vekili B. Kandilli Rasatanesini gezdi Esat B. Darülfünun mes'elesi ve diğer maarif işleri için beyanatta bulundu Darülfünun mes'elesi tstanbul Ticaret Odasına gelen malutnata göre Avrupa'daki petrol kumpanyalan teşrinievvelden iti baren petrol fiatlarını yüzde 20 nisbetinde arttırmağa karar vermişlerdi. Bu tereffüün piyasamızda tesir yapması alâkadarlarca tabiî adde diİTiektedir. Geçen senekt yerli mallar sergisinde madalyeleri tevzi Dördüncü yerli mallar sergisi bu • gün saat 16 da merasimle açılacak tır. Bu merasime, B. M. Meclisi Reis Kâzıtn Paşa Hz. le, Başvekil Pasa Hz., İktisat Vekili, şehrimizde bulu nan meb'uslar, askerî ve mülkî erkân fırka rüesası, matbuat mümessilleri, şehrimizdeki sanayi müesseseleri sahip ve müdürleri davet edilmişlerdir. Dün, sergide son hazırlıklar da ikmal edilmiştir. Sergiye iştirak eden müesseseler, kendi paviyonlarınm de. korasyonunu ikmal etmiş ve eşya larını yerleştirmişlerdir. Galata saray lisesinin bahçesinde bir çok yeni paviyonlar yapılmıştır. diploma ve madalye âlanlara diploma ve edüirken Her Türk çocuğunu okutacağız ^ Maarif Vekili Esat Bey refaka tinde yüksek tedrisat müdürü Nadir, müfettişi umumî Hasan Ali, kalemi mahsus müdürü Nihat Beyler olduğu fialde dün Kandilli Rasatanesini ziyaret etmiştir. Esat Bey Rasatanede Müdür Fatîn Beyle Rasatane nenrnrînî tarafından istîkbal olunmuş, bîr müddet istlrahatten sonra mevcut t* Maartf Veküi Esat Bey Kandilli Rasatane sinde Rasatane müdürü ve memurlan ile bir arada .. sisatı tetkîk etmiştir. Fatin B. Vekil Beye Rasatanenin bugünkü vaziyeti ile yapılacak işler hakkında izahat vermiştir. Rasatane müdürü 100,000 liralık tahsisat ile Rasatanenin asrî bir şekle konulabilecefîni sSylemiştir. Rasat işleri bugün medenî memleketlerde çok terakk! etmis, rasata Merasimde Halk Fırkası erkânı, sanayi mümessilleri ve matbuat men supları hazır bulunmuşlardır. Ma dalyalar, Cevdet Kerim Bey tara fından tevzi edilmiştir. Dün madalya alan müesseseler şunlar dır: Cumhuriyet Gençler Mahfeli, Yohan çorap f abrikası Necip ve Cemil Beyler radyo lin. Şark çukulâta, Elit çukulâta. Melba çukulâta, Enver gazcz, Hayık karyola fabrikalan, Kadmları Çaiıştırma Yurdu, Şark işlemeleri imalâtanesi, Haçik kuyumculuk atelyesi, kuyumcu Hâmit ve Salih Seniha Hanım badem ezmesi fabrikası, Hasan ecza deposu, küçük fabrika, kehriBasvekilin telgraft barcı Bürhanettin Bey, Aris sabun fabriSergi tertip heyeti riyasetine dün kası, Mazon meyva tozu, Rasim çorap İsmet Paşa Hz. le, İktisat Vekilinden fabrikası, İbrahimzade biraderler çorap fabrikası, Bep kıravat fabrikası, Kara . aşağıdaki telgraflar gelmiştir: mürsel fabrikası, bıçak imalâtanesl, ku . Dördüncü yerli mallar sergirine yumcu Enis All Bey, Adapazan bez fabmuvaffakiyet dilerim. rikası, Lion çukulatası, Mehmet Nuri Bey İSMET çapa unu, lüsyon Kemal, Loryan şekerle . Her defannda inhişaf ve terakkisi me ve pasta, Hasan Avni şekerleme fab ile yeni eserlerini ibraz eden millî sanayiin bir ağustosta mukarrer »er rikalan, Fenerli boya fabrikası, Elmas gisine davetinizden dolayt tesekkür fcundura fabrikası, Macar marangoz fabederim. lrkası, Tan kundura fabrikası, Turan neO günlerde Ankara'dan ayrılmam baü yağ fabrikası, Ömer Lutfi ıtriyat fabrikası, Argiri asfalt fabrikası, Hilâliahmer mümkün olamıyacağından mazur görülmemi rica ve birliği teşkil eden San'at Evi, Nestele çukulâta, İsmail Kâzım çorap fabrikaları, Puat Bey çorap fabri sanayicilere büyük muvaffakiyet ler temenni ederim. kası, Şulm yazı rnakinesi şeridi fabrikası, Mustafa Hakkı Bey lâboratuvan, Beykoz MUSTAFA ŞEREF kundura fabrikası, Feshane, Bakırköy, HeDün dağıttlan madalyalar reke, Şükufe ıtriyat, Bomonti, Bakırköy Geçen sene 11 ağustosta açılan 3 yağ, Settar ayakkapı fabrikaları. üncü yerli mallar sergisine iştirak Madalyalar verüâakten sonra daveüiler edip te bunlann arasından diploma ve madalya altnağa liyakat kazanan büfede izaz olunmuşlardır. sanayi erbabmm diploma ve madalMeb'uslan davet yaları dün sergi mahallmde mera • Yerli mallar sergisi komiserliğinden: W M B M Modiıİ Tütün kanunu hakkında tetkikat 1701 numaralı tütün kanununuh tadilâtını tesbit ve tütün kongresi ne arzettneğe memur olan encümen dün toplanarak tetkjkatına devam etmiştir. Encümen Avrupa hükuruetlerile tütün ziraat ve ticaretile meşgul olan diğer memleketlerdeki kanunları da tercüme ettirerek tetkike başlamıştır. Encümen, hazırlıyacağı 'adilât projesini ancak bir ayda ikmal edebilecektir. Bir Macar neşriyat müessesesinin talebi Budapeşte'de bulunan Konkor dia isimli bir neşriyat müessesesi tstanbul Ticaret Odasına müracaat etmiş, odanın Türkiye . Macaristan ticareti hakkındaki haberlerini bildirmesini istemiştir. Müessese bu haberleri dört lisan üzerine çıkardığı risalelerle bilâbedel neşredeceğini söylemektedir. ingiliz amele fırkası mensuplan Bradford 31 (A.A.) Müstakil 241 rey ile amele arasından aynlmağa karar vermiştir. İstanbul'daki adresleri bizce malum olmadığından kendilerine ayrı ayn davetıye göndermek imkânı bulunamamış hr. Muhterem meb'us Beylerin 1 ağus tos 932 pazartesi günu saat 16 da Ga latasaray lisesinde millî sanayî birliği dördüncü yerli mallar sergîsinîn küsat merasiminde lutfen tesriflerinl rlca *deriz.