Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet SON TELGRAFLAR Cemiyeti T apu sı c i l l erı.. i mmammt ANKARA MEKTUPLARI Kongreden sonra... Tarih Kongresi gerek ilmî, gerek millî noktai nazardan mühim neticelere vasıl oldu Ankara 12 (Hususî) Tarih müderrts ve muallimleri kongresî dün müzakerelerine nihayet verildi. Kongrede elde edilen neticeler, ona atfe* dUen büylik ehemmiytle mütena • siptir. Bu netice'er ikî noktai nazardan mtitalea edilebilir* 1 TUrk tarihini kendi aramızda anlayış tarzımızın değiftnesi. 2 TUrk ırknın tarihfcki rolü hakkında, irkJarın medpniyetler ü • zerindsk! tcsirine fllt mevcut naza riyeleri alfüst edec«*k ycni nazarî • yenin, bir TUrk nnzariyesinin ku • rulusu. Konçre. Türk »ffrîhinii bakış tftf*!. mızm değİMnesi hususunda hayırl» ve ümitli bir ba>!.ınqrıç oldu. Büyük Reisîn dâhiyane gorüşîerînden ve rehberliğinden mülhem ola • rak onun hünayeai altmda çaiişan Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti yazdıgı ilk tecrübp^nüshasinda ve onu takip eden dört ciltlik lise ve orta mekteplere mnhsus tarih kitabında tarihten evvelki devirlerin ve tarihî devirlerde ilk, orta ve son zamanların hâditelerini yazarken bütün bu hâdî selere ilk defa olcnak üzere kendi gözümüzle bakmıştır, Türk milletinin inkar «dilen meıiyetlerini ve mede niyet eserlerini onları örten garezkarlık ve ilınıal perdeWini birer bier yırtarak Türk kavminin tarmte ha. kikî mevk/ini meydaıa çıkarmış ve Türk milleti hesabına, kelttnenin bütün manasile tam ve kâm'l tarihi bir terkip ve inşa yapmıştır. 1u terkibin mihveri TUrk milleti ye büyük Türk ırkıdır. Kongre, bu görüş tarzinı kuvvetle benimsedi ve bizde yeni re faydalı bir tarih an'anesinin temellerini attı. Tarih millî terbiyenin temeli ol duğuna göre ona beheınehal kendi gÖzlerimjzle ve kendi menfaptler! miz zaviyîaip.den bakmftğa me^b'ur idik. Türk tarihinin böyle millî bir görü?Ie mütalea edilmetnosi inkılâbımızm fikr'yatında çok derin bir boaluk b»rika>*ak cumhuriyet nestllerinin terbiyeı'nde, onlartı telkin edilecek idaallerin canlandırilmasında biri çok feyiıll va kudretli bir membadan mahrutı edetilirdi. Bu itibaria taribin tni'lî telâkkisinde bovle bir inkılnba, bîr zihn'yet tcbeddülüno siddetle ihtiyacım»r vardı. Türk milletinin her ihtîyacını, her tema yÜlünü ie*e.ck onu tahakkuk ettirmegi bilcn dehanm işaretiledir ki bu yol açılmiş bulunvyor. B?r çok muasjirmilletlerir, nesillerin terbiyesînde müessir ol mak, onîu>n muayyen bir miîlî he defe erdirmek için k^ndi tarrhlerini mübalâgah tah>'f1erl<? senîyetten çıkararak idealire ettik'erini bîliyoniz. Türk çocukUrına medenivet ve insanhk yolunda ilerlemek fikrim telkin için bizim böyle tahriflere asla ih tiyacımız yoktur. Türk milletinin baslıbaşına bir medeniyet tarihi olan oz tarihini karan'ıktan kurtarmak ta rihten bekliyebileceğimiz terbiyevî f aydalaıı ziyadesile vermeğe kâf i gelecektir. Bunun içmdir ki tarih bakış tar zimızm bu şek'lde değişmiş olmaK kongrenîn en büyük ve en müshet neticesi addetmek hata olmaz. Fakat, tarih, ayni zamanda bir milletin diıçer milletler arasındakî şeref mevkiini tayin eder. Kongre bu noktadan da milletimiae yeni ve çok büyük şerefler kazandıracak neti celer vermistir. Türk milletinin mede. niyettekî b\ivük hissesi, daha doğ rusu insanl'.Şın ilk medeniyetlerin kurtuhv;o«n tamamen Türk'lere medvun oltî;ı§u ilmen isbat edilmia tir. Böyîe bir ilmî hâdisenin ilim dünyasmdak! tesirleri ne olacağı kolay lıkla tahmin edilebilir. Bu büyük dava, müteaddit ve en kat'î delillere istinaden, maddeleri şını buldu ve okudu: * ** «Bir iki defa yarim uyanmıştı. Cilâlı bir derinliğin içinde, karanhklara doğru çakıp sönerek yuvar lanan bir parıltı görüyor, ne oldu ğunu bilmiyordu. Yalnız, bir defasında, bunun pencereden gelen ve elbise dolabınm karanlık aynasında boğulan gün ışığı olduğunu anla mıştı. Fakat bu karanhkların ve parıltıların tesiri, dolabı ve pencereyi seçecek bir idrak haline gelir gel mez bayılıyor, kendinden geçiyordu. Bir kaç defa, böyle, yarım uyanışlar içinde kendini kaybetti. «Nihayet gözlerini iyice açmıştı. Bu sefer tam uyanış. Renkleri ve çizgileri iyice sallandıktan sonra yerli yerine oturarak biçimlerinin ka bartmaları meydana çıkan büyük eşyayı tanımış, isimlerini hatırlamış ve uyandığını anlamıştı. Fakat, henüz nerede olduğunu bilmiyordu. tçinde bir hatırlama korkusu var. Bütün mazi, bir tehlikeden uzaklaAvrupa'lı âlimlerden alınarak yapı lan bir ilmî terkibin mahsulüdür. Bununla Türk ırkının tarihten evvelki devir lerde bütün diğer ırklara on binlerce sene takaddüm ederek me • deniyet kurmağa balşadığı, ve bu me. deniyeti oradan dünyanın her tara fına götürdüğü isbat edilerek yeni bir ırk nazariyesi ortaya atılmış oluyor. Eski ve yeni ırk nazariyeleri arasında hiç şüphesiz Türk nazariyesi diye yer alacak olan bu nazariyeye göre insanların derilerinin rengine veya lisanlarına göre tefriki ilmen hataIıdır. Medeniyet ancak antrepolojik ve kraniyopolojik evsafı dlğerlerinden bariz bir surette ayrı]an ve kökU Orta Asya'da olan Brakicefal insaniyetinin, Alplı adam denilen tipin e • seridir. Bu tipi Arî veya Turaî ve saire şeklinde parçaiara ayıran naıa riyeier tamamen hayalidir. Her eski medeniyetin eserleri yaninda kafaları ve kecnikleri bulunan bu insanların müşterek menşei Orta Asya olduğuna yani bu muhtelif medeniyetler sin cirinin ucu Türk ana yurduna baf landığına göre medeniyet yaratan bu ırkın hakikî adı da «Türk» tür. Medeniyet tarihi kakkındaki bu millî tez hayal mahsulü değildir; Avnıpa'lı âlimlerin, tarihin yardımcısı olan arkeoloji, antrepoloji, lisa niyat ve saire gibi ilimler ianesile yaptılkarı tetkiklere müstenittir. Bu âlimler îçerisinfîe imperyalizmin sadık tercümanı olan Hindu Avrupaî ırk nazariyecilerinin ilim âleminde hâkim oldukları «ırada, kendi tetkik ettikleri medeniyetlerin menşeini Tu ranî gösteren tnunsıf ve fakat eski âlimler bulunduğu gibi son kırk elli senenin keşfiyatını yapan yeni âlim ler de vaıdır. Ve bu sonuncular ekseriyet teşkil etmektedir. Eski medeniyetleri, eski Orta Asya Türk'lerine bağlıyan Türk tezi ise bu Avrupa âIimlerinin münf erit tetkiklerinin usulî bir terkibinden ibarettir. Irk nazariyesi de bu terkibe müstenittir. TUrk ırk nazariyesinîn ilmî kıy meti kadar, ahlâkî bir kıymeti de vardır. Tarih Cemiyeti reisi Yusuf Akçora Beyefendinin de işaret ettiği veçhile bu tez ayırıcı değil, birleştirici; zalim değil. adil, düşmanlık telkin edicî değil, barıştmcn bir tezdir. Göriilüyor ki tarih kongresinin neticelerî gerek ilmî noktai nazardan ve gerek millî şeref ve haysiyet noktai nazarından cidden büyük mem nuniyete ve iftihara lâvıktır. ALİ SÜREYYA [HEM NALINA MIHINA Kıymetini kaybeden kayıtlara dair nizamnamede tadilât yapıldı Ankara 14 (Telefonla) Tapu kayıtlarından hukukî kıymetlerini kaybetmiş olanların vaziyetine dair olan kanunun tapu idarelerince su • reti tatbiki hakkındaki nizamnamenin bazı maddeleri tadil ediltniştir. Madde 1 Nizamnamenin ikinci maddesi şu şekilde tadil edilmiştir. (Bu tahkikat ve tetkikat neticesin de 1115 numaralı kanunun birinci madde»! mucibince malin »ıfatile niıatız ve hiitnü niyetle musakkaf ve emsalinde 15, ve diğer afaıide 10 sene tasarruf şartı tahakkuk etme2 veya mübrez başkaca bir mukaveleye hacet kalmaksızin talebi vaki rerfdolunur. t$bu ret keyfiyeti alâka * darlar tarafından vuku bulacak müracaat üzerîne komisyonlar tarafından tetkik olunur.) Beşinci madde şu şekilde tadil edilmiştiç: (Tapu memuru ilk tetkikat: ifa ve icabı halind'e mahallen tahkîkat yaptlktan sonra keyfiyet karara raptolunmak üzere evfakı müteallîkasını gayrimenkul kazada ise kaza, vilâyet merkezinde ise vilâyet tapu komisyonuna tevdi eder.) Altıncı madjje su şekilde tadil olunmuştur: (Tapu komisyonları, vilâyet defterd'arları, tapu müdürü ve başkâtibinden ve vilâyet idare heyetinin i\yin edeceği bir zattan ve merkez tapu memurlarından teşekkül eder. Komîsyonun îçtimaında defterdar bu. lunmadığı zamanlard'a tapu mudürü riyaset eder ve defterdarın göstereceği maliye memurlarından bir zat ta komisyonda aza sıfatile bulunur. Komisyonda kararlar ekseriyetle verilir. Kaza tapu komisyonları kay makamın riyasetinde toplanır.ı On birinci maddenin tadilinde kaza komisyonlarının verecekleri ka rarlardan bahsedilmektedir. Bu nizamnameye bir madde de tezyil edilerek varisler olduğu halde tapu sicillîne geçmemiş olan gayrimenkul malların teacilinde de bu nizamnamenin altıncı ve on birinci maddeleri tatbik olunur, denilmektedir. Akvam Heyetimiz Heyet seçildi, Harieıye Vekili eylulde gidecek Ankara Î4 (A.A.) Milletler cemiyeti umunıi heyetîne Türkiye'nin kat'î kabiiîlinü müt»nkıp iştirak et mek üzere Türk îieyotinin Hariciye Vekili Tevfik Rüştü, Dahiliye Vekili ŞUkrU Kaya Beyefendilerle, Tür idye'nin Bern Elçisî ve B. M. M*rlisi azasmdan Necmeltin Sadık Beyden teşekkülü lcra Vokilleri Heyetince karar alttna ahnmıştır. Mütemmim malurriata gÖre Hafici ye VekiH Beyefendi biraz rahatsız olduklarından ve Yalova'da bulunan Şükrü Kaya BeyefT.dinin de bu defaki içtimaa yetişmeleri meşkuk oldu. ğundan 18 temmuz ictimaında Tür kiye'nin Bern Elçitmzle Necmettin Sadık Bey tarafından temsil edilece?i kuvvetle tahmin ediîcnektedir. Eylul içtimamn Hariciye Vekilinin iştirak edeceğine muhakkak naaarile bakılmaktadır. Kontenjan haricî Kıymetlî evrak Alişar hafriyatı Ve tarih hocaları ngiltere ve "ransa elele! îtilâfname Amerika'da asabiyet uyandırıyor Bunlardan bir kısrnı için Maarif Vekili seyahat intibalarını anlatıyor müsaade verildi Ankara 14 (Telefonla) Heyeti Vekilede memleketin malî muamelâtı için ithali zarurî olan battal ve hlikmU cari tahvilât, kupon ve emsaHnin kontenjan harici olarak memlekete ithalleri hakkında hazırlanan kararnamenin mevkiî mer'iyete konulması hakkında karar verilmiştir. GUmrük tarife kanununun 360 mcı maddesinde muharrer bankalarla ticarethanelerde doldurulmuş veya kullamlmış veya iptal edilmiş defter ler. cekler, tahviller, kuponlar ve sair . bu kabîl evrak île bunlardan hükümleri cari olaniar Maliye Vekâletince tasnif edilmek şartile kontenjan harici olarak A listesine ithalleri Heyeti Vekilece kararlaştırılmıştır. Ev naklinde kullanılan hususî tertibatı haiz araba ve sairenin azamî bir sene müddetle kontenjandan is tisnası da kararlaşmıştır. Deniz nakliyatı kanunu Ankara 14 (Telefonla) Ttirkiye iskele ve limanlan arasmda posta hizmetinin devlet idaresine alınacağına dair kanun 17 temmuz pazar günü resmî gazete ile intişar edecektir, intişar tarihinden 61 gün sonra mer'iyete gire ceğinden 18 eylulde postalar devlete geçecektir. Tarih muallimleri Ankara 14 (Telefonla) Tetkikat için Maarif Vekilile beraber Alişar'a gitmiş olan muallimler bu akşam An kara'ya döndüler. Bursa yolundaki soygunculuk Ankara 14 (Telefonla) Kara köy Bursa yolundaki soygunculuk hâdiseii hakkında alâkadar makamlara heniîz bir malumat gelmemistiı1. Yalnız icap eden yerlere şiddetli takibat emri verilmiftir. Kâzım ve Ali Hikmet Paşalar Bursa 14 (Hususî) İtmir Valisi Kâzım ve Kolordu kumandanı Ali Hikmet Paşalar Balıkesir'e hareket etmişlerdir. Nevyork 14 (A.A.) Baltimore Sun gazetesinin Vaşington'da buluYozgat 14 (A.A.) Refakatinde nan ve ekseriya iyi malumat alan mutarih kongresi azalarmdan bazıları habiri mahsusuna göre <do»tane itibulunduğu halde Al!ş«>r'daki hafrilâf» m mevcudiyetine ait ifşaat, Ceyatı tetkik etmek üzere buraya ge mahiri Müttehidenin borçlar hak • len Maarif Vekili Esat Bey Anadolu kındaki siyasetinde her hangi tadilât Ajansına su beyanatta biilunmustur: icrasını çok müşkül bir hale ifrağ « Mühim bir alâka uyandırmış edecektir. Hariciye Nezareti memurları M. olan tarîh kong'/esîni müteakıp bu kongre i!e alâkadar olan Arkeoloji Ihamberlain' M. Herriot ve M. Makdotetkikatı arzu eden bazı muall'm ar nald'ın beyanatının müttefikler na kadaşlarla birlikte eserleri mahallin mma yapılmış bir gaf teşkil ettiği ka. de »örmek üzere salı günü Alişar'a naatinde bulunmaktadır. gitmiştik. AHşar'da hafriyat hevpti Her tüılü tekzibe rağmen, beyax reisi Von der Osien delâletîle b.u~ar sarayın gizli itilâfa iştirak etmiş olzumuz pek istifadeli bir şekilde hu duğu hususundaki suizan kongre mesul bulmustur. Hafri>at netîcesînde hafilinde gittikçe kuvvet buhnaktaTaş devıinden Selçuk devrine kadar dır. olan msdeniyet devirlerinî gösterir, tabakatjve o tabakatm aralarında Paris 14 (A.A.) Fransa ile Inbulunan çanak, çömick kırıntılarının tetkiki suretile nc tarzda tesbit edil giltere arasındaki ititnat itilâf namesidiğini ve sureti umumiyede hafriyat nin en mühim fıkraları şunlardır: sistemlerile bu sistemlenn her birinin 1 Cemiyeti Akvam misakının mahallinde tatbik nuretini mütehas ruhuna tevfikan Fransa ile tngiltere sısların verçjikleri ayrı ayrı izaheh malumatları dairesine giren ve mendinledik ve gördiik. şei Lausanne'da mes'ut bir neticeye iktiran eden mesaile ait menşein ayAlişar hafriyatile vnkından pîâ • kadar bulunuyoruz. Bu hafriyattn va ni olan ve Avrupa'nın rejimine müracağı netice Türk tarihinin geri hat teallik bütün mes'eleler hakkında huluı ve satnimiyetle mütekabil fikir ları üzer>nde bizi tenvire medar o lacaktır. Bu tetkik scyahatim esnasın ve noktAi nazarlarmı teatiye girişmek da Yozgat halkının gerek şahsıtna, tasavvurunda bulunduklarını beyan gerek ilmî bir hâdiseye karşı izhar ederler. ettikleri samimî alâkayı şükranla 2 Fransa ile tngiltere beraberce zikrederim.> ve Cenevre'deki diğer heyetlerle müştereken tahdidi teslihat mes'elesini bütün alâkadar devletler için faydalı olacak ve nısfet esasına müstenit bu lunacak bir hal suretine iktiran etAnkara 14 (Telefonla) Bugün tirmeğe çalıamak tasavvurunda olHisar civarında bir yangın olmuş, üç duklarını teyit ederler. baraka yanmıştır. Yangın sebebi yemek 3 Fransa ile tngiltere diğer alâyaparken tavanın parlamasıdır. Etra • kadar hükumetlerle birlikte cihan ik fın stk ve ahşap olmasına rağmen itfatisat konf eransını ihtimamla ve umuiyenin gayretile hemen söndürülmüş mî bir surette hazırlamak hususunda tür. itilâf edeceklerdir. Dür. gece de saat 10 buçukta Yeni 4 tki memleket arasmda muah sinerranın filim dairesinde bir iştial olhar bir tarihte aktedilecek ticaret muş \e halk heyecana düşerek dışarı muahedenamesinin aktine intizaren fırlamıştır. İtfaiye hemen yetişmiş ve bu iki memleket yekdiğerinin menaninemayı kurtarmıstır. Yalnız operatör fiini ihlâl edecek mahiyette her nevi dairesinin bir kumile filimlerin bazılan harekâttan içtinap edeceklerdir. yanmıştır. itilâfnamenin esasları Giirültülü bur içtima ( Btrinci sahlfeden mabait ) Ankara'da iki yangın tehlikesi atlatıldı İçtimada idare heyetinin raporundaki malî kısım bir parti tarafından tasvip edildiği halde diğer parti tarafından kabul ohmmamış, bu yüz den de bir çok ihtilâflar çrkmıştır. Cemiyet umumî kâtibi İsmail Hakkı Bey rapor hakkında izahat vermistir. Bundan sonra murakabe heyeti raporunun okunması lâzım geliyordu. Fakat ınurakıplar böyle bir rapor hazırlamadıklarını söylemişlerdir. Neticede raporun tetkiki için bir ko misyon seçilmesi etrafında fikir birliği lıâsıl olmuş ve idare heyeti intihabatı yapılmıştır. Bilmiyorum, haagi muharrir, «şinı. di beşeriyet tarihinin eriştiği en yüfcsek medeniyet asrında yaşıyoruz» demiş, VâNu bu sözü beğenmemiş, bugünkü medeniyet müthiş bir haile neticesinde toprak altında kalsa, istikbaldeki insanlar bu medeniyetten hiç bir şey bulamıyacaklardır. Çünkü, demir ve çelikten yapılmış olan makinelerimîz topıağın altmda paslanıp mahvolacaktır, kitaplarımız, filim lerimiz de paydar şeyler değildir; cevabını vermiş. Seîâml tzzet Bey de VâNu' nin bu cevabını beğenmemiş, demir ve çeliğin, toprağın altında ne kadar za manda mahvolacağını bilmediğim için ona eyvallah diyorum ama eserlerimiz paydar olacaktır, öyle bhhaile, bugünkü medeniyeti toprak ların altma gömerse gelecek insanlar, kitaplanmızı okurlar ve bizim medeniyetimizi takip ederler, diyor. Evet, doğru ama bakalım, böyle semavî bir af ete eserler, kitaplar dayanacak mı? Deri ve kâğıda yazılmı* olan eski el yazısı kitaplar ve vesikaların, bugüne kadar kaltşı, onlann kâğıtlarının ve mürekkeplerinin iyiliğinden ileri geliyordu. Meselâ eski TUrk mürekkepleri, yazildığl laman, kurumadan yala nınca çıkar; fakat bir kere kurudu mu eskidtkçe «abitliğini, parlaklığını muhafaia ederlerdi. Bir sabit değil diye TUrk mürekkeplerini beğenmez olduk. Fakat bugün Avrupa'dan gelen kimyevî mürekkeplerin bir kısmı o kadar tapondur ki bunlarla yazılan kitap ve vesikaların bir kaç yüz sene sonra yerinde yeller eseceği muhakkaktır. Bilmem o zaman tapular, ev senetleri ve diğer mühim vesaik ne olacak? Bauna kİtaplara gelince, bunların da mühim bir kısmının e*ki kitaplar kadar ömürlü ve paydar olmadıkları muhakkaktır. Bir gazetede okumuştum. Fransız'lar, her sene, 50,000 matbuayı okunmaz bir hale geldiği için, umumî kütüphanelerinden atmağa mecbur oluyorlarmış. Bilhassa papier couche denilen parlak kâğıtlar, aradan muayyen bir müddet geçince toz gibi dağılıyormuş... Tutankamon'un mezanndan çıkan ve tuvalet kremine varıncıya kadar hepsi taravetini muhafaza eden eserlerin böyle dört bin sene yaşamalannın bir hikmet i de Mısır'm rütubetsiz iklimi ve kurak kumlarıdır. Garp memleketlerinde ise bu şeraiti bulmak imkânsız olduğuna göre, bugünkü kitapların ve vesikaların, eski eserler gibi, bir afete uğrayıp toprağa gömüldükleri takdirde asırlaca mahvolmadan kalmaları, pek te mümkün gibi görünmüyor. Meğer ki medeniyetimiz bunun da bir çaresini bula... Meselâ, böyle bir ihtimale karşı, kitap ve makinelerden birer nümuneyi muhafaza etmek için Mısır'da, hatta Sahrayı Kebir'in ortasında şimdiden yeni ehramlar yaptıra... Paydar mî, değü mi ? ı Kraliçeden haber... Dün sabah Ostende şchrine vâsıl olan 1932 Güzellik Kraliçesinden tel. sizle şu açık mektubu aldık: İsmimi unutmuş görünen muharrir beyefendiye zAvrupa'ya gitmekten Vaz geç memi emreden diinkii makalenizi, Ostende'in meşhur rıhtımında yapt' lan otomobil zarafet yarışım seyre derken okudum. İsmimi, hendi isminiz kadar bildiğiniz muhakkak ol • duğtt halde, yazımzda üç dört defa «ismini unuttuğum Kraliço deyişini Intihap neticesi gibi, Avrupa'ya gitmemi istemeyişiCemiyetin yeni idare heyetine şu niz de bir lâtifeden ibaret olsa ge zevat intihap edilmişlerdir: rektir. Öyle olmasaydt, makaleniz Ostende'e vardığım giin neşretmez Fahri reis: Maraş meb'usu Mehdiniz. Onun için emrinizi 2serine ge' met Nuri Bey, asli reis: Pendik baktiremiyerek bugün Avrupa'da bulun teriyoloji en*titüsü müdürü Şefik, umumî kâtip: Muallim kimyaker Ham. duğumdan dolayı pek müteessir de ğilim. di, veznedar: Muallim baytar Aziz, aza bakteriyolog Raif, aza: Baytar Yalnız sekiz kişi arastndan intihaı muallim Zühtü, aza: Müderris Salih edildiğime gelince, bazı müsabakaZeki, aza: Muallim baytar Salâhatlara bir tek kişinin girdiğini ve birâb tin, murakabe heyeti azaları: Yuksek çıktığını da pekâlâ bilirıtiniz. baytar mektebi müdürü Hamdi, müİsmimi unutmuş görünmekten zet derris baytar Halit, müderris baytar duyduğunuzu anladığım için imzam Ahmet Beyler. atmıyorum beyefendi.» şır gibi halin şuurundan kaçıyor. 1 geçişini hafifçe duyuyordu. Biraz «Gözlerini etrafa çevirdi. Pencekımıldamağa çalıştı. Bu güç değil renin yanında gördüğü bir musluk, Yastık örtüsile yorgan çarşafmıı ona, birdenbire nerede olduğunu bul. dokunuşunu hissetmeden kolaylıklı durmuştu: Otel. Fakat o kadar. Budönebilmişti. Vücudü yeni soğumuş raya niçin geldiğini düşünmesine bir sıcak su içinde yüzüyor gibi. Ge müsaade etmiyen, korku ile karışık ne arka üstü yattı. O vakit, bir su ağır bir his, içinden dışarı çıkarak içinde bulunduğu hissi kaybolmağj havada ağırlaşıyor, göze görünmi başlamıştı. Bu su yavaş yavaş çckiyen büyük bir madde tazyikile göğliyor ve yatağın içî kuruyordu. Fa sünün üstüne yükleniyor, soluğunu kesiyordu. Vücudü, yatakla yorgan kat bu sefer de, şiltede ve örtülerde, arasındaki boşlukta, ince bir çizgi bir yapışkanlık. halinde, hiç bir yere değmeden sal«Çok terlediğini anlıyordu. Hâli lanıyormuş gibi hafif. Bir yerini kıda. Ve bütün vücudünde, hatta ke mıldatmak istiyor, fakat muvaffak miklerinin ve karnının içinde gari] olup olamadığını anlamıyor. Bütün bir titreme, karıncalanma, buruk İ vücudü kendisinden kaçıyor gibi. E1lerinin yorgan üstünde olduğunu ürperme var. Ve ter, ter, ter. Nefe âdeta biraz dHişünerek buluyor. Ken alırken içinin titrediğini âdeta ku disine nüzül inmediğinden şüphe elağile duyuyor. Geceyi müphem ol decek kadar zihninde fikir uzanışrak hatırlamağa başladı. Otelin bÜ ları yok; yalnız, derin bir korku içinde yuğurularak teşekkül eden za. yük kapısında üç gölge. Sonra tn dörde çıkıyor ve ikiye iniyordu. l yıf bir irade ile, ellerinin parmak (Mabadi larını sıkıyor, tırnaklarınm avucuna CUMHURİYETİn edebî tefrikast: 1 Bir Tereddüdün Romanı Peyami Safa Muallâ kendisine çok tavsiye edilen bu kitabı okumakta hâlâ tereddüt ediyodu. Yapraklarını çevirdi. «Beni yalnız bırakmıyınız!» Diye başlıyan bir sahifenin yukarısından ortalarına doğru, gözleri, satırların basamaklarını ikişer Uçer atlıyarak aşağıya kadar inmişti. Bir kaç yerde hep ayni cümle: «Beni yalnız bırakmıyınız !•>, «Beni yalnız bırakmıyınız l» Gene o sahifelerrfe can çekişme sine benziyen bulantılarla karışık baş dönmeleri, titremeler ve baygınIıklar; yarı karanlıklarda avuçlarını yanaklarına kapamış ve dehşete diifmttf kadınlar, başı diılerinln ara 1 sına doğru sarkmış bir adam gölgesi, boğulmalar ve çırpınmalar, beyaz bir savruluş içinde lâpalaşan insan kalabalıkları, çanlar, haykırışlar... Sahifeleri çevirdi. Gözlerine ilişen satırların uyandırdığı parça parça hayalleri birbirine ekliyor ve kitapla kendisi arasındaki yabancılığı azaltmak için mevzuu biraz kavramağa müsait, umumî bir fikir edinmeğe çalışıyordu. Fakat, cüzlerden külle doğru ilk hamlede gitmek istiyen tecessüs birdenbire hızını alama mıştı. Gözleri başka bir sahifenin ortalarına takıldı: « Bak! Şu ışıklar birdenbire sönüverse . tşte ölüm! «Parlak bir günes ortalığı kesi yordu; ve düşündü ki ölüm güneşin negatifidir, onun için geceye ben zetiliyor.» Başka bir sahife açti: «...ölüme ve güneşe, diyor, sabit bir gözle bakılamaz.» Hep ölüm. Gözlerini kapadı. Kenrfi içine çevrilince simsiyah ve çok parlak bir maddeye bakıyor da kamaşıyormuş gibi sıkılan ruhunda, bu kitabı okumak için duyduğu ilk arzunun buruştuğunu hissediyordu. Gözlerini açtı ve kitabı kapadı. Fakat parmağı yaprakların arasmda kalmıştı. Biraz durdu ve kitabı tekrar açtı. Sahifeleri karıştırırken, belki forma başında olduğu için sık sık ayni yerinden açılan kitabın o cümlesine tesadüf etti: «Beni yalnız bırakmıyınız!» Bu üç kelimeden yükselen imdat çığlığı, Muallâ'nın küçük ve müp • hem parçalara bölünen dikkatini artık iyice kendisine çekmişti. Satırları geriye doğru çabucak atlıyarak, bir vak'a hikâye eden safhanın ba