Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
•24 TeşrİnievV«l SON TELGRAFLAR M.MusoliniTorinoda çok «Günlerini parklarda gemühim bir nutuk söyledi çîrenler arttı» diyor «Hasta Cemiyeti Akvamı terketmiyeceğîz Almanya müsavat talebinde haklıdır, fakat silâhlanamaz!) Torîno 23 (A".A.) M. Mutolmi, faşizm siyasetinden bahseden mühim bîr nutak irat etmistir. Duçe, eıciimle föyle demiftir: « ttalya, bir sulh siyaMti takip ve tatbüc ediyor. Uzun zamandanberi terkedümif olan bir takım prensipler na mma keudisine kartı akide harbi açmıs olanlara ltalya musafferane mukabele edecektir. Torino, ey ttalya'ıun muzaffer serhadi, korkmal ttalya, hasta olan Milletler Cemiye tini terketmiyecektir. Ztra bir hastanın bası ncımu bnrakmak doğru olmadığı gibi, müessesatı ihtimal uzak memle ketler için müessh olmıyan ve fakat Avrupa için müessir olabilecek olan Milletler Cemiyeuni hiç bir memleketin bnrakmaması icap eder. 4 büyük garp devletinin tetriki mesaisi, mukaddes haklan tanımak esasına istmat ederek, Avrupa'da asayisi tesis etmeli ve iktîtadî buhranın önüne geçmelidir. Almanya'mn hukuk mBsavatina ait olan talebi doğrudur, fakat Almanya teslihahn tahdidi konferansı içtima edip dururken yeniden sil&hlanmağı istiye mez. Konferans akamete uğradıktan sonra Almanya artık teslihatın tahdidi kon feransında kalamıyacaktnr.» Duçe, netice olarak, «ttalya, Avrupa'da her türlü Hekemonya'ya ve bilhassa gayriâdilâne bir vaziyet ihdas eden, tebellür ettirecek olan her türlü hekemonyay» karşı koyacaktır.» demiftir. Mütteakıben, harp borçlari mes'ele • tine telmih eden M. Musolini, şöyle demıştır: « Bir sene evvel söyledim, bu ism üzerine bir sünger çekmek zamani gelmiftir. O tarihten sonra Lausanne konferansı töplandı. Acaba Amerika bu konferansın vâsıl olmus oldugu neticeleri inkâr mı edecek?» 20 senelik Park bekçisi SAN'AT VE EDEBİYAT «Avrupa medeniyeti yıkılabilir mi?)) PEYAMİ Bashktaki cümleyi brn&k içine alrnamın sebebi, evvelki gün, bu sualin Cumhuriyet basmakalesinde Yunus Nadi Bey tarafmdan sorulmuş olmasıdır. Kendisi mes'eleye daha ziyade içtimaî ve iktisadî cephesinden bakıyor; büyük harp sarsıntısuun «şekil ve zaman sartlan mahfuz kalmak şartile» geçeceğine inanıyor ve Avrupa'da henüz hayatını tamamlamamif olan kapitalist rejim, tekâmül devresini bitirdiği takdirde «bir halden diğer bir hale, kim bilir belki de daha iyi bir hale geçilmiş olacağmı» yazıyor. Fakat Yunus Nadi Beye göre bugtin her hangi bir «yıkılıs» tan bahsedilemez. Avrupa medeniyetinin mukadderatı, yalnız içtimaî ve iktisadî sahada değil, san'at, edebiyat ve umumî kültür vadflerinde de münakasa edildiği için, ben bu sütunlarla alâkası dolayısile, mes'elenin umumî manzarasına kısa bir göz atmak istiyorum. «Avrupa medeniyeti yıkdacak mı?» suali, «harpten sonra», «harp sonv» adı verilen devrenin en büyük davasıdır. Çünkü, bütün içtimaî, siyasî, ikti sadî, Umî ve bediî kıytnetlerin yeniden tetkikini icap ettîriyor ve asnmızın bütün medeniyet, kültür mes'elelerini gözlerimizin önüne yığıyor. Çok «sağ» ve çok «sol» zihniyette olanlar, Avrupa medeniyetinin yıkdacağına ayni derecede inanıyorlar: Bu davayı ilkönce ortaya atanlardan biri, mistik Tagore, müsbet ve maddî ilimlerin salguundan doğan bugünkü ruhsuz, kuru, mekanik ve aptallaştmcı garp medeniyetinin son nefesini duymaktadar. Canavar makine bu medeniyeti yalayıp yntacaktır. Fennî icatlar, adeta bu medeniyetin kendi kendini tahrip için bulduğu intihar aletleridir. Derunî hayatı gittikçe koflasan ve sersemce bir sür'at içinde fuuru sathilesen garp kafası, sarktan manevî imdatlar istemeğe muhtaçhr. Hint sairinin bu fikirleri Avrupa'da ve Amerika'da kendtsine oldukça taraftarlar buldu: Fransa'da Romain Roland tarafmdan terviç edilen ve bütün Avrupa'ya kısa bir zamanda yayüan bu iddiaya dair bir çok eserler çıktı ve anketler yapıldı (Id bu sütunlarda evvelce o nesriyattan bahsetmiso'm.) Tamamile «sol» zihniyette olanlar da, bambaskft bir raviyeden ve siyasî ikn'sat cephesinden, bugünkü Avrupa kultiir&nUn ve içütnaî nisamuıın yıkılacağı iddiasuıdadırlar: Bütün mark • sistler ve büyük dünya inkffâbunn yalntz komünist ve kapitalist rejimlerin itnfakile mümkün olabueceğini sanan, Avrupa medeniyetine ait her şey için Spor inhisarı Bütün futbol meraklıiarımn ezberinde şöyle bir takım vardır: Hüsamettin Bürhan Yaşar Suphi Nihat Cevat Fikret Zeki Muzaffer SAFA Istanbül parldannın îhtiyar i» enitktai bekçilerinden biri: Ali Efendi (Birînci sahifeden mabait) Bir kanapede park bekçilerinm en yaslıst ile yanyanayız. Ihtiyar otuz senelik Belediye memuru... Daha evvel Belediye çavuşu ioaiş. Yirmi sene evvel Gülhane parkı açılınca buraya bekçi tayin etmişler. Yirmi senedir bekçilik yapıyormuf. tş eh şüyle böyle rahatmış... Karı . sı da yanında olsa imis daha rahat edeeek imis ama kadın tstanbul'a bh* türlü ısınamamış. Dört beş sene evvel bir kere gelmis, iki üç ay oturmus, oturmamif, «Hle Kayseri de Kayseri...» diye tutturmuş ve gitmif. Yaş yetmiş beş. . Fakat vucırt dimdik... Yalnız kulakları biraz afır ifitiyor, o kadar... Anlattıklarma bakilirsa ihtiyar sehrin göbeğinde yaşıyan bir nevi Robenson... Sokağa haftada bîr, on bes günde bir çıkarmıs. ö m r ü bu ağaçlıklı yerde geçiyormuş. Gaze . te okumazmıs. Kahveye gitmezmiş. Kinue ile konusmazmış... Fakat seksenlik bekçi bütün bunlara rağ men ahvali âlem dedigimiz yılan hikâyesini bir çok kimselerden iyi biliyor, iyi anlatıyor. Onu dinliyelim: « Park son bir iki settedrr çok kalabalık... Gelenler hemen bir mişli arttı. Sabahları yedi buçukta hyoriar, artık akşama kadar hep geliyorlar. Bir gelen bir daha git . mek bilmiyor. Yemek yiyor, uyu yor, düfünüyor, konuşuyor, akfamı ediyor. Hem hepsi erkek, hepsi, genç, hepsi çahsacak çtfğda... Yerleri, yurtları yok mu, boş oturmak . tan sıkılmıyorlar mı bunlar, brlmi yorum. Hele 6 başı kasketli çocuklar, mektepliler.. Her Allahın günii buradalar. İşte biz atıl onlardan bık. tık usandık. Mektepte okumazlar mı? Dersleri yok mu? Anyan so ran bulunmaz mı?. Yoksa mektepli degillerdir de mektepli kasketi mi giyiyorlar? Ağaçlan kurarlar, çi çekleri koparırlar, çimenleri yolar. lar. ttisirler, kakısırlar, dövUşürler. Yapma dersin oltnaz, bağırırcın barr'rlar, azarlarsın küfür ederler. Bizi en fazla uğastıracak kimseIer hamallar, bakkal, çakkal gürıî. hu zannedilir.. Efendi adamlar onlar vallahi... Bunlann yantnda çok efendi adamlar . Parka uslu uslu girivorlar, gene uslu uslu çıkıyorlar. Son senelerde hiç gormediğimîz şeyler gordük. Çimenlere yatıp es. rar içenler, kuytn yerlerde bir çok münasebetsizlikler yapanlar yakalandı. Yankesicilikler, karmanyolacılıklar oldu. Bazı yollar tenha... Adamın ö nüne çıkıp iistüne çullanıveriyor lar. Ağaçlık dolu... Bulmak ne mümkün? Esrarkefler de arttıkça arttı. Nihayet baktık ki bunlarla baş edemiyeceğiz, idare polis iste di. Şimd'i parkta muhafızlarla be • raber polis te geziyor. Eskiden ne iyi idi, burası... Böy zevcesi olarak bu evden çıkacağım, sizi de !ahat bırakacağim. Anlaşılacak şey bu değil m i ? Anladım ca nım, anladım ef endim, anladım valde hanım, anladım peder bey, anladım birader bey. Fakat merak et. meyiniz. İk.i günden sonra ben hiç birinize yiik olmıyacağım, alıp başımı gidecegim, belki bu memleketten de çıkacağım, talihimi baska yerlerde arıyscağım, çünkü ben sizin başmızda belâyım, değil mi, belâ yım!» Ve ağlamıya başlamaz mıyım? Peki ama ne oluyoruz? Bu göz yasl a n nedir? Mademki ben de zaten bu evde oturmak istemiyorum, And. r e ' y e P'tmek için bahane arıyorum; fırsot, bu fırsat; çıkar, giderim. Bunda müteessir olacak ne var? Niçin ağlıvorum? Bu göz yaşları fena alâmet. Ya cumartesi günü elim ayağım bağlanır da evden çıkamaz sam, korkarsam, onlara acırsam, tereddüt edersem, beceremezsem? Hemen yerimden kalktım, ışığı Berlin ile Londra Rus ticaretine Ârasmda ip koptu! Vurulan darbe Alman gazeteleri intizar Rus gazeteleri tngiltere'ye hücum ediyorlar siyasetine aieyhtar Berfin 2 3 (A.A.) Frankfurtor Zeitung'un Londra muhabiri, teslihatm tahdidi mes'elesinde Alman Hariciye Nezaretmİn kabul etmis oldugu intizar •tyasetini tenkit eden bir makalesinde '«Berlin ile Londra arasuıda, manrf tabiri ile, tp kopmuştur.» demektedir. M. Herriot fle M. Mac Donald arasindaki şahsî dostlugun oyniyacağı e hsmmivotl rolü t»*»#İ4td«»» tnffîiîc f(m «Tout est fontu» diyen Drieu la Rochelle gibi müellifler de bunlardandır. «Harp sonu» devresi, adeta bu dünya inkılâbının tam baslangıcı sayılmıstır ve 19181930 nesillerine «yeni in sanlar» diyenler bulunmustur. Bu fikirlerin san'attaki tesirleri de malumdur: Fütürizm, dadaizm gibi yıkıcı estetik nazariyeleri, şarktan, yahut primitif devirlerden motiflerini alan türlü türlü musiki ve resim örnekleri, harp sonunun fikir ve san'at piyasasını kapladüar. Fakat bu cereyan aksülâmelsiz kalmadı. <Garbino müdafaası» ismindeki eserin sahibi Henri Massis ve Andre Suares, hatta Valery gibi mütefekkirler bu taskın fikir akıntısuun önüne set çekmek için ya açık, yahut ta mutavassıt cepheler aldılar. Bütün bu mücadelenin tarihini her hangi bir makaleye sığdırmak mümkün değildir; fakat büyük Avrupa memleketlerinde ilân edilen neticeye de bir göz atabiliriz. O netice sudur, ki «harp sonu» devresi kapanmıstır. Her türlü yıkıcı ve kökünden değiştirici iddialara paydos. En sol rejimler bile, harp ve ihtilâl sarhoşluklaruıdan ayılarak, muvazeneyi bulmak için iddialarınm kaba ve aşırı taraflanm feda ediyor, sağa doğru iğiliyorlar. «Yeni insan» sözü iflâs etmiştir ve «makineden adam» gibi ham bir hayaldir. Benjamin Cremieux ile beraber diyebiliriz ki: «Tarihte yeni bir dünya keşfinden sonra daima büyük bir klâsik devreye girilmistir.» Ve simdi böyle bir devre içindeyiz. Yunus Nadi Beyin dediği gibi yıkılan, eden yoktur. Fakat, harpten sonra büyük bir sarsıntı geçtren dünya, şuurlu bir «revision des Valeurs» le yeni bir inşa devresine giriyor. Yalnız bu devrin büyük ve nihayetsiz iştiyaklarını sathî, statik ve basit plânlarımızın, kadrolarımıztn dar hududu içine sokamayız. Tiyatro sahnelerine yakısan, hatta ona bile yakısmıyan palavracı hatip tavirlarile her şeyin yıkıldığ'.ndan, yeni bir plân ve kadro içinde insa edilecej^nden bahsedenler, bütün dünyada sustular. Fakat onları taklit ederek bizde mmldananlar yok değil. Büyük inkılapları birer atlayış sanmamız, müşahedemizden kaçan gizli, ağır, dereceli bir seyri göremiyecek kadar acze düfmemizdendir. Tabiat, her seyde olduğu gibi, cemiyetlerin haya • hnda da mübalâğayı affetmiyor ve kendi ahengine bakmamu için bizi ya bir dağın eteğine, .yahut ta bir hüceyre'nin başucuna çağınyor, diyor ki: «Bakmız! Ben böyle için için ve sessiz değisirim!» PEYAMİ SAFA Rebii Leblebî Millî takımımız, budur. îstanbul muhteliti, budur. GalatasarayFener muhteliti, gene budur. TürkRus maçında hayretle gördük ki, Halkevi takımı da bu imif! Bu takım, tıpkı, kızartması, dolması, silkmesi, bayıldısı, beyendisi, hasılı her yemeği olan pathcan gibi bir »ey. Ne isterıen oluyor! Hatta, mağlup oluyor, münhe zim oluyor, gülünç oluyor da, hikmeti hiida, gene millî takım oluyor, gene İstanbul muhteliti oluyor, gene Halkevi takımı olu • yor! tfte dün de, sıfıra karşı dört golle Rus'lara mağlup oldu. Fakat, yarın Bulgar takımına, öbür gün Yunan takımına, daha öbür gün Macar takımına karşı gene bu takım çıkacaktır. Oldu olacak, bari Tutün inhisarı, Tuz inhisarı, İçki inhicarı gi> bi bir de spor inhUarı yapsak! Ha.. Galiba böyle bir inhisar da var. Ancak, adı inhisar değil de Federasyon! Evvelki gün, gazetelerde şu güzel müjdeyi okumuştuk: [Cuma günü, Çukurbostan'da, Selinik muhteliti ile karşılaşan Karagiimrük takımı, Yanan takımını ikiye karsı üç golle mağlup etmiştir.] kâri umumiyesrain Alman plânîna düsman olduğunu söyliym muharrir, şöyle demektedir: «tngflb devlet adamlari, emnü setâmet mes'elesinde Franau noktai na • zarî hesaba kahlmadıkça, beynelmilel tahdidi teslihat sahasmda terakki husuMnfin imkansîz olduğunu gHgide na zari dikkate almaktadırlar.» Moakov* 23 (A.A.) Tas A jansı bildiriyor: tzvestiya gazetesi «Rus ticaretine karşı bir darbe ve fngiliz sanayiinin menfaati» başltkh bir yazısında diyor ki: ctngiltere bükumeti Rusya ile o lan mavakkat ticaret muahedesini feshetmeyi Ottavra konferanunda kabul etti. tngiltere hükumeti Ka nada'nın bilâbare Cemahiri Mütte rııdeye yaKiafmacma manı oimaK ıçin bu tavizde bulundu. Bu v&kiâ tngikere emperyalizminin vttnden giine vahimlefen diinya kapitalizm v«kabetinin karfunndaki acsini gö« terir. FranMctmn yeni plâni Paris 2 3 (A.A.) M. Herriot'ntm riyaseti alhnda toplanmış olan miflî müdafaa yüksek meclümin tetkik ko • misyonu, teslihatın tahdidi komisyonuna edilecek plânın tanumîne d«vam efmektedir. Bemlik'te memurlar aleyhine asılan beyanname Borsa 2 2 (Hu. Mtı.) GemuVte nükumet memnrlarînt tahldr eden mahiyette olarak anlan beyannameyi yazanlar hakkmda takibat yapılmakudtr. Beyannameyi yaMn henüz mejhaldör. Bir Amerikan hapisanesinde arbede Böyle bir tryaset tngiltere sanayiinm ve amele smıfmın menfaati aleyhinde dir. Sovyet'lcre tngfltere ihracatımn artmakta olduğunu rakamlar isbat etmektedir. 1929 daki üç milyon 700 bin steriinlik ihracata mukabü geçen sene tngütere'nin Rusya'ya yaphgt ihracat 7,100,000 sterline çikmısbr. Hayalî siyatî menfaatler mukabilinde iktisadî menfaatierini feda edip edememeğe karar vermek tngiltere hfikumetinin bflecegı bir t>th. Sovyet'ler hükumetinin vanferi ise, Sovyetner tkaretmin dünya siymseti için bir mübadele akçesi olarak koUamlamıyacagını ve 170 milyon nüfuslu büyük bir memleket ile olan ticarî münasebetlerm inkifafmın ehemmiyet atfedilmeğe lâyık bir kayfiy^t olduğunu İngiltere hükumetinin anhyabfl • mesi için ne gibi tedbirler ittihazı lâzun geldigine karar vermektir.» MUAZZEZ HANIM Paris'ten getirdiği modellerlni bugünden itibaren 3 gün milddetle saat 15 ten 17 ye kadar teşhir edecektir. Bu ilântn daveliye makamında kabulü rica olunur. Osmanbey, Afitap sokak, Kömilrdia^ Apartıman. Tahran'dan şehrimize bugün bir heyet geliyor IBirinct sahifeden mabait] Nur zattan mürekkep bir heyet gele cektir. tran Hariciye Nazırı, çarşamba günü aksamı maiyetindeki zevat ve Tahran'dan gelecek olan heyetle birlikte hususî bir trenle Ankara'ya gidecektir. Bir de ne görelim?.. Dünkü gazetelerde spor inhisarının bir tebliği: Gayrimüttefik bir kulüple yapılan bu maçı Federasyonumuz tanımıyor! Ey muhterem Federasyon!.. Ey mağlubiyetler müteahhidi!.. Keşke kara talihimizi akeden Karagümrük'HHerin maçını tanısan da, şu sıfıra karşı dört golle mağlup olan meşhur inhsiar takımının maçını tanımasan!.. YUSUF ZtYA EMLÂK SAHiPLERiNE ve MiMARLARA Beyoğlu Havagazi Şirketi bütön mes'uliyeti tahnnda ettniyecek derecede gaz tesisaonızı rekabet kabul ehven fiatia yapar. le şeyleri hiç bilmezdik, ille bu bir kaç senedir rahatımız kaçtı.» İhtiyar bekçi bir kaç cümle içinde bana işsizlerm çoğaldığını, keyif verici zebirler tptil&stnm arttığmı, ahlâksızlığin fazlalaçtığinı anlat . mif, fehrin mektepli kasketi giyen genç •erseriler me*'elesi gibi muhhn bir derdine de temas etmişti. Bütün bunlardan sonra vergiier mes'elesind'en de bahsederek sözünü tekmilledi. Polisler geldikten sonra vu . kuat eksildi mi? diye sordum. Ağır işitiyordu. Yalnız «eksildi mi» kelimesini anlamış olacak ki: Maaşlar mı? dedi... Eskiden 45 alırdık, şimdî 37 oldu. CEVAT FEHMl yaktım, gözierimi kuruladım, jim nastik yapar gibi kollarrmı yukan kaldırıp indirerek canlanmağa, kendime gelmeğe çahstım ve içimden dedim ki: cÇık! Karar karardır. eTreddüt yok. Andre'n seni bekli • yor, islikbal seni bekliyor, sinema stüJyeJarı soni bekliyor!» 2 Cumartesi gecesi, şafak sökünciye kadar, uykumdan bh kaç kere uvandtr?. «Sabah oldu mu?» diye pencerciere b&kıyor, sonra gene dahyordum. Böyle, belki altı yedi de. fa uyandım ve tekrar uyudum. Buna pek uyudum de denemez. Uy kumun içinde en küçttk sesleri du. yuyordum. Nihayet horoz seslerini işittim ve sıç~adım. Saatime bak tım: Altı. İfte hayat/mın en mühim günü doğuyor. Haydi bakalım, Sabiha, kalk, yatağın içinde otur, gözlerini u$, gününün programını yap, sonra karyoladan atla ve ileriye atıl! Bü 29 teşrinievvel kumbara nızı doldurma giinüdür Kumbara Sahipleri: Ankarada yapılacak müzakere Fürugı Han Hazretleri Ankara'da teşrinisaninin ikisine kadar kalacak ve bu müddet zarfında Ankara Palas otelinde hükumetimiıin misafiri olacaklardır. Fürugı Han Hazretlerinin Ankara seyahati, Hariciye Vekilünizin geçen sene Tahran'a vuku bulan ziyaretine bir mukabele mahiyetindedir. Fakat alâ kadar rical, komsu devletle aramızda henüz halline fırsat bulunamamış olan bazı mesailin halli için resmî temas ve mülâkatların faideli olacağmda* mutabık kaldıklan için, Ankara'da Hariciye Vekühnizle Fürugı Han Hazretleri arasında bazı müzakerelerin de cereyan edeceği muhakkak gibidir. Tahran'dan bugün şehrimize gelecek olan siyasî ve askerî heyet te bu maksatla tran Hariciye Nazırına refakat edecektir. Ankara'da tran ricalile yapılacak mütün hayatında bugünü hiç unutmıyacaksm. Bunun yanında Joğduğun günün ne ehemmiyeti var? O za mandan bu zamana kadar manasız b«r et parçasssm. Bizim Tekir'in biraz iricesi. Fpkat bundan sonra ha. yatınm bir manası olacak. Bir meslekte yükselmeğe çalısacaksın. Daima kazanacaksın, scvileceksin, ya. şıyacaksın. Bütün bunları kendi kenâime söyHyordum ama içimde bir sıkıntı, bir sıkıntı. Ne o^duğunu bir türlü anlamıyorum. Düşünmeğe başladım: Peki. odamdan alacağımı aldım, pa ketimi yaptım, evden nasıl çıka c^ğım? Anneme, babama görim meden 'ni? Yoksa bir bahane ile mi? Hern de ne vakit? Bir türlü bunlara karar veremiyordum. Acaba hiç kimsc uyanmaJan çıkıp gitsem nasıl olur? Eve bı. rakacağım mektuplar da hazırdı. Yataktan kalktım ve elimi yü zijmü yıkamadan evvel paketimi hazırladım. Fakat arada bir başımı Kumbarası olmıyanlar: Bu hafta içinde tş Bankasından alacağınız kumbaraya, ilk arttıracağınız parayı 29 teşrinievvelde atınız. Türkiye îş Bankasi zakerelerin en ziyade hudutların vaziye tine, hudutlarda asayiş ve inzibann teminine, dolayısile iki taraftan kaçakçıhğtn men'ine, İran ve Türk tebaalaruun her iki memleketteki iktisadî vaziyetlerile tasarrufî hukukları üzerinde birer formül tesbitine ve hudutlardaki bazı aşiretlerin vaziyetinin tayinine temas edeceği söylenmektedir. Bu arada İran ile aramızdaki iktisadî münasebetlerin genis mikyasta kuvvetlendirilmesi için iki memleket arasmda bir ticaret mukavelesi akti için de mükâlemeler cereyan edecektir. kapıdan çıkarıyor, evin içini dinliyordum: Tıs yok. Hizmetçiler saat yediden evvel kalkmazlar. Eğer ses çıkarmazsam ve acele edersem on lar uyanmadan evden ayrılabüirim, bir tecrübe edeyim dedim, acele yıkandım ve tuvaletimi yapmağa başladım. Bir taraftan da sık sık kol saatime bakıyordum: Yediye çey . rek var. Hizmetçiler nerede ise uyanacaklar. Annemle babam sekizden evvel kalkmazlar. Eaşırra beremi koydum, paketî aldım oJadan çıktım, tam annemle babamın oda kapısı önünden, ayakIrrımın ucuna basarak, acele geçi. yordum, birdenbire kapı açıldı. Merdivenin ilk basamaklarım înmistim, ayak seslerim duyulmasm diye hemen durdum, arkamı dnvare. yasladım ve müthiş bir kalp çar. p'ntısı îçinde bekledim. Felâket! Artnem yahut babam uyanmış. Onlar bu vakit kalkmazlar ama ne oldu? Mabadı var Nevyork 23 (AJL) Ca*Ri yer'de Walfertslaad hapisa»e*rade bir arbede vukua gelmis, mahpus • lardan biri bıcakla ©IdüriUımiştür. BntGn pelis kuvvetleri, vak'a mafialline gonderilmiştir. Nevyork 23 (A.A.) Welfarîs land hapisanesindeki kargaşahklar bastmbmşttr. Arbedenin sebebi raahpns trlaada'hlarU Amerika'hkur arasmda çıkan bir nizadrr. ^ Başveldlimizin dünkü mesaisi Ankara 23 (Telefonla) Bas • vekil tsmet Pasa Hz. bugün öğleden sonra Başvekâlet daire»ine gelerek geç vakte kadar meşgnl oldular. Bu arada Vekil Beylerden gaybubetleri esnasındaki işler hakkmda izahat aldılar. Uludağa kar yağdi Bursa 2 2 Dün Uludağ'la civanna mebzul miktarda kar yağmıştır. BOYÜK HIKAYE: 29 Sinema Delisi Kız SERVER BEDl • Demek razı olmıya mecburum. Hayır, değilsin. Fakat evlen . mezsen çalısmağa mecbur olacaksın. Birinden biri kabul. Anladın mı? Baska yolu yok! Ağabeyim bu sözleri âmirane söyledi ve aya$a kalktı. Fakat bu sertliğin beni incitmesmden korkarak, parmağ;nı çeneme dokundurdu: Anladm mı canım? Dedi ve o^adan çıktı. Onim sualine içimden cevap verditn: «Anladım, canım. Ben size, bütçenize fazla gelmeğe ba»ladım. Y« bfr pansiyaner gibi yediğim ek. meğin, oturduğum odanm kirasını vereıîli aranızda bulunacağım; yahut ta kim oluria olsun bir erkeğin Âğab'eylm kastârını çattı. Bu ceyabımı beğenmediğini anlamıştım. Kalmlaşan aenle dedi ki: Seni Pertev'le evlenmeğe icbar eden yok. Daha münasip bir talip çıksaydı onunla evlentrdin; yahut bir kaç kisi seni isteseydi içlermden birini tercibte serbest olurdun. Fa kat şimdilik yalnız Pertev var. Bu da senin pek iyi tamdığın bir genç. Kız kardesi arkadaşın. Onları biz ailece de tanıyoruz. Bu izdivaç olursa fierkes memnun olacak. Saaa cebirden, zordan bahsen Ktm? Mademki icbar atmîyoraunuz biraz düsüneyim. Fakat «svin vaziyetini aklın d«n çıkarma