Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Temmuz 1931 YBirinci sahifeden mabait) Millet meclisinde matbuat münakaşası söylesinler sesleri). Memleketi istirahate, huzura, calışmağa, ilme, fazilete sevkeden mat buatın hürriyetini isterim. Benim yarım asra yaklaşan matbuat hayatım bu vadide geçmiştir. Biz büyük bir bâdireden, büyük bir harpten çok uzun seneler devam eden mahru miyetten yeni çıktık, bizim huzur ve sükuna ihtiyacımız vardır, bu millet çalışmağa muhtaçtır, bu millet tahrik olunmağa lâyık değildir. Rahat. rahat işile gücile meşgul olmahdır. Eski tâbir ile irade çıkardı, herkes gücü ile meşgul olsun denirdi. Bizimki böyle değil. İçimizde sebatkâr, çalışkan bir zümre vardır, millete kanaat gel mesi için buradan söyliyeyim ki: Emin olsunlar, hükumetimiz işlere dört elle sarılmış ve hayatlarını millet uğruna vakfetmişlerdir. Fakat matbuatın bu gibi neşriyatına mâni olmağa maatteessüf kanunlarımız müsait değildir. Ben bu takrir altına imzamı korkerj en büyük istediğim şey, matbuat şakilerinin önüne geçmek için mevcut kanunun icap ettiği şekilde tadilidir. (Bravo sesleri). Milletin çahşmasına mâni olmı • yacaklar, rahat ve huzurunu ihlâl etmiyecekler, millete heyecan vermi yecekler, bedbinlik saçmıyacaklar, devletin ve milletin hariçteki ve dahildeki kredisini bozacak surette yazı yazmıyacaklardır. Namuslu adamlara, aile hayat • larına karışmıyacaklardır. Bunlar hep hissettiğimiz şeylerdir. Bunların hepsi demokratik memleketlerde mevcuttur. O memleketlerde bu gibi gazeteleri ellerine bîle almazlar. Halk kendi mesleğine ait gazeteleri okur. Bizde öyle değil, bir arkadaşımızın dediği gibi bunu ga • zete yazdı dedi mi, her şeye inanılıyor. Mademki halk gazetelerin yazdığı her şeye inanıyor. Bizim için de milletin saadet ve selâmeti namına bu gibi neşriyatın önüne geçmek zarureti hasıl oluyor. Size 1908 şeyinden bahsediyorum: Anarşi, bunların maksatları a • narşi yapmaktır. Mukaddesata hücum, ondan sonra kabilse yağmagerlik. 31 mart hâdisesi bunun güzel bir nümunesidir, o zaman bazı notlar almıştım, bir kaç parçasım okuya • cağım. (Medisi meb'usan çoktan açıl mıştı. tstanbul meb'uslarının intihap olunduğu gün Derviş Vahdeti adlı bir serserinin çıkardığı Volkan unvanlı bir gazete ortalığı karıştır mıştı ve o gazete o zamana kadar hakkında hürmet gösterilen Cemi yete müthiş surette hücum ediyor • du, artık matbuatta nezahet kal • mamıştı, külhanbeylik, serserilik, hafiyelik ve ecnebi ellerine hizmet edenlerin düşmanlığı gazetecilik hayatına intikal etmişti.) (Aynen bugünkü gibi sesleri). O vakitki hatıramı okuyorum.. (O esnada «Edep yahu> diye bir gazete daha çıkmıştı zannederim ki en mânidar unvanlı meşrutiyet gazetesi bu idi. Ne faide ki «Edep yahu» «Namus yahu» sözlerini duyacak kulak kalmamıştı, edepli olan lar başlannı yorganlarraın altına çekmeğe mecbur olmuşlardı. Bu böyle olup giderken bir takım vak'alar oldu. Yaşları müsait olanlar hatırlar, bunların bir kısmı İttihat ve Terakki cemiyetinin hataları idi. Fena yollara gittiler, gizli gizli adam öldürdüler. Biz ne gizli gizli adam öldüreceğiz, buna o kadar iman etmişim ki ne de matbuatın hürriyetini tahdit edeceğiz. Yalnız matbuat şakilerinin ve serserilerinin matbuat ve millet aleyhinde bulunan düşmanların ellerini bağlıya cak bir kanun yapılmasını istiyoruz. Şimdi efendim sıra ile geliyorum. Bir de ahlâk ve fazilet aleyhinde olan açık, saçık neşriyat mes'elesi vardır. Pekâlâ bilirim ki; bu neşriyat iki kısımdır. Birisi ârdır, san'attır, diğeri behimiyet kısmıdır. Bizde âr kelimesini arsızlıkla karıştırarak behimiyetle birbirine kattılar. Evet Venüs'ün statüsü de ârdır, fakat nihayet bir aile hayatı vardır, aile içinde babaya, anaya hürmet ve faziletli bir kocaya düşmek hissini kendilerine telkin.. kızlar vardır. Yoksa durup dururken benim eve getirdî ğim gazete; efendim bana nişanlım istediğim mantoyu alamadığından dolayı ben nişanlımı değiştireceğim diye telkin ederse mutlaka f aziletin ne demek olduğunu anlatamadığı mız gibi ayni zamanda faziletsizliği de telkin etmiş oluruz. O zaman bu yin içinde olduğu gibi matbuatta lime ile temas etmek isterim. Bu vadahi zaman zaman, tıpkı güzel bir rakparede o müseccel vatan haininin çiçek tarlasına karışan yabani, muzır sekiz on gün musırran tekrar ettiğihatta zehirli otlar kabilinden fena ne göre ben milyonlar sahibi bir ka unsurlar da bulunabilir. Bu fena un runum. Milyonları da galiba gaysurların mazarratlarını izale eder rimesru elçabukluklarile toplamı • ken alelıtlak iyi olan matbuatın çok şundır. Delil olarak sayıyor: kıymetli faydalarında her hangi bir 1 Beyoğlu'ndaki Türkuvaz ge noksana meydan vermemek birinci zinosu binası benimdir, ya 250 ya derecede nazarı dikkate alınacak bir 400 bin iiraya almışım. vazifedir. Bunu yalnız mesleğinin 2 Bomonti fabrikası benimdii menfaatini düşünen bir gazeteci ola3 Zingal ormanlarını ben al • rak değil, belki gazetecilikteki rümışım ve ben işletiyor muşum ve suh ve tecrübesini milletin yüksek saire ve saire... menfaatlerine hâdim kılmak isti Şeref ve namusun zerrelerinden yen bir meb'us olarak Heyeti celi mahrum olan bu herifler benim millenize arzediyorum. yonlara malik bir karun olduğumun Bu sözlerime bakılarak çok sev bu suretle delillerini vererek efkirı diğim matbuat mesieğimde yüz kaumumiyeye şunu demek isterler. rası olan bazı mahluklara karşı mü Hatta isterleri fazla diyolrar: fş samahakâr hareket etmek istediğite C. H. Fırkasından bir adam ki me hükmedilmemesini irca ederim. on sene evvel beş parası yoktu. Matbuatın faydalarından memleketi Şimdi milyonlara malik. Tabiî diğer mümkün olduğu kadar fazla mü teneim kılabilmek için bu medenî ! leri de hep böyle. Halbuki öte ta • rafta millet açlıktan kırılıyor. tesisin feyzini ve safasını ihlâl e Şimdi bu efsaneler üzerinde biraz debileceklere karşı amansız hasım tevakkuf pf1»'' ohnakta beni belki ön safta bulacakEf. io Türkuvar sınız. Hakikaten bu yüzden memle k ;. .niz bilirsiniz. ketin çektiği ıztıraplar ve ziyanlarla binası oldug^u^ Sizi namus ve şerefimle temin ede geçirdiği tehlikeler artık yeter olrim ki ben bu dakikada dahi bu bimuştur. nanın sahibi kim olduğunu bilmi Matbuatı hiç sıkmaksızın bu güyorum. O kadar yazdıkları ve söyle zel neticeyi temin etmeninse daima dikleri halde hatta tekzip etmek i elde bulunduğuna kaniim. çin bile tahkika lüzum görmedim. Efendiler; otuz bu kadar senelik Bana elin binası beni alâkadar ede matbuat hayatımda gazetecilik ta cek bir şey görünmedi ve hâlâ da rikile memlekete yapılabilen iyilikgörünmemektedir. Bomonti fabri lerin ve fenalıkların pek çok mi kasının Isviçre'li bir şirkete ait ol sallerini görmüşümdür. Iyilik na duğunu bilirim. Sermayesi tahvi mına bizzat kendi kalemimle istlâtla temin olunan ve galiba ekseri tihsal ettiğimi zanettiğim bazı neeshamı muayyen bir ailenin malı oticeler derece derece hayatımın halan bir şirkettir. Aransa Borsada sakikaten pürüzsüz iftihar vesilele tılan aksiyo ları bulunur belki. Bu ridir. Bunlardan bir tanesini zik fabrikanm bir tek aksiyonuna dahi retmekliğime müsaadelerinizi isti malik olmadığımı söylersem şaşar ham edeceğim. Umumî harp baş sınız tabiî. Zingal orman şirketine lamıştı, bilâhare galibiyetle biten gelince; bu, sermayesinin pek büyük müdafaasile kendi başına dünya taekseriyeti Belcika'lılar tarafından rihini taklip etmiş olan Çanakkale çok sıkışık vaizyette idi, orada ata konulan bir Türk Anonim Şirketidir. Ormanlar Sinop Vilâyetimizin A cağımız fişeklerin kapsollarını Almanya'dan kaçak olarak getirebili yancık kazasındadır, o taraflı aryorduk, henüz Romanya harbe gir ka daşlar veya gelip geçerken uğra mış görmüş olanlar bilirler ki bu memişti. şirketle ilk defa olarak Türkiye'de Fakat Sırbistan Merkezî Avrupa büyük bir orman fennin en son teile irtibatımızı kesen bir hail ola sisatı ile işletilmeğe çalışıyor ve pek rak ortada duruyordu. Sırbistan cepyakın bir atide senevî 100,000 m=trehesi yarılarak Merkezî Avrupa ile yi geçen en büyük randümanile is • ittisalimizin temini elzem görünülemeğe de başlıyacaktır. Şirket şimyordu. Bu açık hakikati o zamanın diye kadar 5 milyon liradan fazla merkezi umumisine söylediğim ve masraf ihtiyar eylemiştir. Ancak isin Sırbistan cephesi yarılmak üzere azameti ilk tahminlere mutabık çıknriittefiklerimizin tazyikını teklif etmadıg! cihetle simdiye kadar yalnız tiğim zaman (böyle bir hareket Türk masraf yapılmakta devam edilmiş mertliğile nasıl telif olunabilecek) te ve sermayedarlara ve bilhassa his reddütleriie karşılamıştım. Arka sedarlara bir santim bile temettü daşlarımı ikna edemiyen sözlere beverilmemistir. Ve bu hal bizzarure del bu vadide şiddetli makalelerimin bir müddet daha böyle devam e • müttefiklerimizi icbar ettiğini gör decektir. mekle bahtiya roldum. Bu şirkette meclisi idare azasıyım. 1520 gün gibi kısa bir fasıla zarfında Sırbistan cephesi yarılmış, Av Olanca alâka ve tekayyüdüm her rupa ile doğru muvasalamız temin o meclisi idarenin vazifesi öyle olmak lâzım geldiği üzere memleketimizde lunmuş, Çanakkale'ye ceplerde ve böyle büyük bir iş vücude getirmek bavullarda kaçak eşya olarak de için emniyetle simdiye kadar beş milğil, belki vagonlarla ve trenlerle yardım yetiştirmeğe imkân hasıl ol yonu döken alâkadarların, hakla rının ve menfaatlerinin ve binaenamuştu. Küçük büyük böyle misalleri ta j leyh emniyetlerinin mahfuziyetine itina etmekten ibaret olmuştur. Cumaddüt ettirebilecek ayni zamanda huriyet hükumeti dahi şirkete ism yirmi senelik meb'us olan otuz bu ciddiyet ve azameti nisbetinde her kadar senelik bir gazeteci vatan türlü teshilâtı göstermekten hali daşınızım, ve bütün bu gazetecilik hayatımda Türkiye'de namuslu bir kalmamıştır ve kalmıyor. Bütün mü masil vaziyetlerde olduğu gibi bu matbuat esası bulunduğunu daima şirket muvacehesinde gösterdiği pek gördüm. Bütün bu müddet zarfınciddî, pek samimî hayırhahlık Is • da mesleğim içine karışan fenalar met Pş. hükumetinin ebedî binbir ve fenahklar da zaman zaman her sağlam bünyeye arız olmağa çalışan şerefinden birini teşkil eder. Gerek veya nükseden hastalıklar mahiyeti meclisi idarenin, gerek hükumetin ni haiz olmuştur. Matbuat bünyemiz gösterdiği itina ve ihtimam işin sermayedarlardan daha çok evvel ve esasen sağlamdır, ve bu sağlamlıksa esasen gayet temiz özlü hamur o daha fazla esasen memleketimize lan Türk milletinin sağlamlığına da temin etmekte olduğu ciddî ve yükyanır. Bu esaslar elde iken fenalık sek menfaatten ileri geliyor. ları hatta kolaylıkla bertaraf etmeEfendiler; düne kadar bir köy ğe imkân bulunacağını kabul et halinde bulunan Ayancık kasabamız mekliğimizde hatta yoktur diyobu orman işletme şirketinin en asrî rum. Efkârı umumiyenin hakkile tesisatı yüzünden bugün Karade tenviri mes'elesi yalnız matbuatın niz'in kuytu bir köşesinde bir Av uhdesine terettüp eden bir vazife rupa'lı mamure halini almış ve eğeı değildir. Matbuat kadar bu kürsü haıkımız çalışmasını bilirse nesillerce dahi, belki daha ziyade bu kürsü ef devam edecek refah ve servetin bükârı umumiyeyi tenvir edecek bir tün esbabını şimdiden kazanmış buyüce tepedir. Buradan millete hitap lunuyor. Ve arkadaşlarıma haber veolunur, ve yalnız burada değil her reyim ki benim bu şirkette dahi bu vesile ile her yerde sık sık tekrar olu güne kadar hatta bir tek aksiyonluk nacak bu hitaplarla millet daima übile alâkam yoktur. Olsa ne cürüm zerinde yürünülmekte olan yolların olurdu ne cinayet. Fakat işte millet en doğrusu hakkında irşat edilmiş kürsüsünden alenen söylüyorum k! olur. Biz de yanlışlıkla muhalif un yoktur efendiler, yok. vanı verilen ve hakikatte müzevir Çarpık kafaların, mülevves se den başka bir şey olmıyan bazı gaciyelerin ve mel'un vatan hainle zetelerin son zamanlarda herkesi si rinin ebediyen anlıyamıyacakları bu nirlendiren taşkınlıkları bugünkü is işler C. H. Fırkasına mensup her tizah ile şu heyecanlı içtimaa saik ferdin fahrile, şerefle, büyük zevkle olmuş bulunuyor. İnkılâbın ve in seve seve yapacağı ve nihayet mukılâp fırkasının müdafii bir gaze vaffakiyetle basaracağı memleket teci olarak hiyanet matbuatının he hizmetleridir. zeyanlarile mücadeleye girişmiş buPek iyi efendiler, benim servetim lunduğumu muhterem arkadaşlarım yok mudur? Bu sözlerimle fakrımı mı la bütün millet biliyor. Naçiz şah ilân ediyorum? Hayır efendiler, besımdan bahsetmek için değil, belki nim servetim vardır, ve âciz muarız»pfîne silâhları tezvir ve ifsat olan larımın havsalalarına sığmıyacak kabu gazetelerin neşriyatındaki ma dar büyük hazineler halinde. Ben hiyeti anlatmak için onlardan bir deki büyük servet hazineleri evvelâ gazetenin başındaki müseccel va C. H. Fırkası erkân ve efradının heptan haininin guya ağır itham olmak sinde bulunan ideal hazinesidir ki üzere bana tevcih ettiği isnatların biz onun üstüne kurularak memleket en bellibaşlılanna huzurunuzda ve ve milleti daima yeni, nurlu ufuklara Büyük Millet aumurunda bir iki keLutfen Sayfeyl çeviriniz Jmmfutrîyet kîlâbı milletin her tabakasına nüfuz etti ve bunun içindîr ki matbuatın ehemmiyeti artmıştır ve muzır neşriyatm, terakki ve inkılâp düşmanlarının idare ettiği neşriyatın tehlikesi çoğalmıştır. Beyef endiler; köylüler bu muzır neşriyatı okudular ve fena haberlerle karşılaştılar. Mes'ele bundan dolayı vahimdir. Çünkü milletimizin otoritesi büsbütün başkadır. Çünkü efendiler, bir köy kahvesînde bir çapkın köy ağasınm aleyhinde isnadatta bulunur ona dil uzatırsa derhal susturulur. Bu mil • letin an'anesi göstermiştir ki büyüklere dil uzatanlar, onların nüfuzuna halel getirmek istiyenler bir gün bu teşebbüslerinde muvaffak olabilir ler. Bu bir haleti ruhiyedir. Böyle bir haleti ruhiye mevcut iken, hü kumet otoritesi aleyhinde neşriyata müsaade etmek ve halkı zehirlemek hakikaten pek mühlik bir şeydir. Abdülhamid'm istibdadı altında matbuatta tatbik edilen sansöre rağmen yazı yazmış bir şeyhülmuharririm. Matbuatta yaptığım bu kadar hizmetlerime, 50 senelik mesaime rağmen beni matbuat düşmanı telâkki edenlere hakikî bir matbuat edebi ve matbuat medeniyeti dersi ver mek istiyorum. Yoksa ya düşman ellerine alet olarak, yahut milletin cabil kütlesinî istismara kalkışarak kitaplar, gazeteler satmak ve dolayısile kendilerini göstermek istiyenlere fırsat ve imkân vermçk milleti matbuat aleyhine sevkeden bu «özlerimle hürriyeti matbuat aleyhinde bulunduğum anlaşılmasın. Fakat hürriyeti matbuat rautlaka mukad desata, büyüklere bu büyük Meclise hürmet, inkılâbı yapana hürmetle kaimdir (alkışlar). Efendiler, bakınız bir misal arzedeyim: Geçen gün bir gazete (ismini söylemiyeceğim) şöyle diyor. Kıhç Ali B. (Gazi Antep) Sövliyiniz. Ahmet İhsan B. (devamla) Ararsanız bulursunuz. O gazete diyor ki Taksim abidesi için para var da verem hastanesi için para yoktur. Bunu yazan mııhakkak ya delidir ve Ali Saip B. (Urfa), Misyoner terbiyesi almıştır. Ahmet İhsan B. (devamla) Ef endiler düşünmiyor ki bu abide bütün milletin istiklâlinin, bütün mil letin gayretinin timsalidir. Bu ya • zıları yazanlar düşünmelidirler ki, altı yedi sene evvel bu meydanda altı yedi devletin, düşman askerleri geziyordu. Ali Saip B. (Urfa) Onlar misyoner terbiyesi almışlardır yazabi lirler. Ahmet İhsan B. (devamla) İşte beyef endiler; matbuatın en eski bir müntesibi olarak bu cereyanı çok fena görüyorum. Şimdi size biraz tarihî mîsaller vereceğim: 1908 inkılâbı olduğu zaman ki 10 temmuzdu. şimdi 23 temmuzdur. Senei devriyesi yaklaşıyor. Babıali'nin karşısında bulunan matbaamda evvelâ isyan ha reketini matbuat namına kaldıran benim. Çünkü Selânik'te İttihat ve Te rakki cemiyetine o hareketi yapmak için yemin etmiştim. Biz o vakit Mahmut Sadık merhumla iki mu harrirdik ve çalıştık. Bunların ehemmiyeti yok. Fakat bizim nezahetle başladığımız o iş topu topu 13 gün devam etmiştîr. 13 günden sonra bugün tstanbul'da gördüğümüz bu neşriyata benzer şeyler başladı. Abdülhamit hükumetini tezyif ettirmek ten çekinmezdi. Çünkü onun naza • rında Babıali başka saray başka idi. Babıali bütün matbuatın merkezi ve irfan ocağıdır. (Yaşimdi sesleri). Bazan da böyle matbuat şakileri ocağıdır. Matbuat bir arkadaşımızın söylediği gibi bir silâhtır. Bu silâhı düşmana karşı kullanırsanız vazt fesini görür fakat düşmana karşı kullanılmazsa o vakit kullanan a • damın elinde bir şekavet aleti olur. O vakit Baba Tahir vardı. O da Babıali'de bir Çamlıbel eşkiyası kesildi. Kanun haricine çıktığı vakit kaparlar, fakat tekrar açıhrdı. Bir gün BaLa Tahir'in matbaası bairadei âHye müebbeden kapatıldı diye bir ilân cıktı. Baba Tahir'in matbaası şimdi kapanan Yılmaz'ın bulunduğu bina idi (handeler). Akşam üstü baktık ki matbaanm kapısında şöyle bir levha var. Bairadei âliye kapatılan matbea bairadei seniye açılmıştır. Orad« ı geçen Sadrazam Rifat Pş. bu ilânı yan gözle okuyarak kös kös gitti. Abdülhamid'in bir siyaseti vardı. O sarayı yükseltmek ve Babıali'yi çürütmek için böyle şeyler yapardı. Fakat bunlar kimi çürütüp kimi yük Beyanannın tamamını aynen dercettığtmız Urfa meo'usu Ali Saıp Bey dimizi kesmek lâzımdır. Evet lâ zımdır. Ben gazeteme 1917 sene • sinde muharebe zamanında, Hilâ • liahmere hizmet eden hemşirelerin resmini basmıştım. Yoksa herkesin açık saçık olarak resmini hiç bir zaman basmadım ve basamazdım. Arkadaşlarım büyük âlimlerin bir sözü vardır. İfrat. tefrit, müptedi akva mın alâmeti farikasıdır ve bu beyefendilerin gazete satmalarile para kazanmalarına yardım edecek olursak bu iptidailiği kabul etmiş olu ruz. Yoksa efendiler; böyle B. M. Meclisini kuran, inkılâbı yapan hiç bir zaman iptidaî bir millet olamaz, ne zaman olur? Ne zaman ki; münevverleri ortadan kaldırırlar, o zaman iptidailik meydana çıkar. Halbuki münevverler burada bulundukça hiç bir zaman ben bu tehlikeden korkmuyorum. Kadınlar şimdi açıldı diye bana muttasıl Avrupa'nın bar hayatın dan bahsederler. Efendiler, giden lermiz bilir. Ben gazeteleri okuyo • rum. Şimdi burada en mühim kanun ların müzakeresi var. Onların lehinde ve aleyhinde gazetelerde bir mütalealar okumadım. Bunlarla meşgul olacakken dedikodu ile meşgul oluruz. Yahut çıplak resimlere geçe riz. Yahut ahlâkı ifsat edecek ro manlar neşrederiz. Halbuki Avrupa öyle değildir. Avrupa'nın bir borjuvazi kısmı vardı. Orada kadınlar a çıktır. Bir kadının evinde 15, 20 havlusu, çarşafı vardır. Fakat onların küflü mantosu yoktur. ı Bize öyle bir sınıf lâzımdır. Biz kadınları açtık. Evlerde bize arka daş olsun diye. Bundan sonra bir babanın (patriyarkal) aile yapmasına imkân yoktur. Çünkü kırk odalı konaklar yıkılıp gidiyor. İşte muh terem arkadaşlarım sizin en eski gazeteciniz böyle düşünüyor. Benim istediğim budur. Matbuat hürriyetinin en eski bir âşıkıyım. Hem de çocukluğumdan beri. Hayatımda başka bir işe gir medim. Yalnız on bir ay belediye reisliğim vardır. Bir de burada ara • nıza girmek bahtıyarlığını kazanmışımdır. Matbuat hürdür fakat, kimsenin faziletine dokunmamak ve en mukaddes olan devlet rejimine, devlet otoritesine zarar getirmemek şartile. Artık hiç şüphem yok ki; muhterem hükumetimizin başında bulunan zat ve arkadaşları ve bütün Meclis ne yapıp yapacağız matbuatı fazilete irca için icap eden kanunu yapa • cağız. (Alkıslar). miyet derecesini haiz medenî bir te•is olmak mevkiini bihakkin işgal ve muhafaza ediyor ve zannolunur ki za manla bu kıymet ve ehemmiyetini kaybetmek şöyle dursun, bilâkis arttırıp gidecektir. Hal böyle iken şimdi bizde olduğu gibi bazı memleketlerde zaman zaman matbuattan çok acı şikâyetler yapıldığı da görülmüştür, medeniyetin bir çok faydalı yüksek müessesesi, demek ki zaman zaman cemiyete ve insaniyete zarar lar da getirebilir, ıztıraplar da ve rebilh*. Maatteessüf bu da bir ha kikattir. Çünkü insanlığın daima mütekâmil bu en kuvvetli müessesesi bazı milletler için, daha doğrusu bazı milletlerîn bazı hayat devreleri için iki tarafı da keskin bir kılıç mahiyetini haizdir. Böyle bir kılıç onu kullanmağı bilmiyen naehil ellerde kazalar ika ederek cemiyetin ıztırabını mucîp olabilir. Meselâ 31 mart hâdisesinde çok yakın bir tarih ol mak üzere kendi memleketimizi göz önüne alarak hatırlıyabiliriz ki, Şeyh Sait isyamnda, Menemen irticaında matbuatın oynadığı meş'um rolleri pek iyi fark eden vatandaşların çok haklı bir iğbirar ve inf ial ile matbuat aleyhtarlığında çok ileri gittikleri görüjebjlmiştir. 31 mart hâdisocini Hareket Ordusu b'attırdı. Bastırmıyabilirdi. O zaman Türk tarihi başka cereyanlar içinde yürüyerek belki bambaşka safha • larda biterdi. Mürettep, umumî ve irticaî Şeyh Sait isyanını TUrk milletinin daima akli selim ile beraber giden kahramanlığı bertaraf etti. Aksi takdirde şimdi bu memlekette yalnız cum huriyetin değil; hatta müstakil Türk'lüğün yerinde yeller esebilir, şanlı bir varlığın sefil bir zillet ve esarete inkılâp ettiği görülürdü. Menemen hâdisesi behemehal yüksel mek azminde bulunan aziz Türk milletinin bu tekâmül ve itilâsına karşı yapılmış, fakat uyanık Türk'ün yılmaz himmeti ile olduğu yerde bas tırılmış mezbuhane bir savlet oldu. Ancak bütün milletçe bütün elem lerile hep hatırlarız ki milletin haysiyet ve menfaatine mutabık mu • vaffakiyetlerle bertaraf edilmiş olan bu hâdiselerin her biri Türk mille tine maddî ve manevî büyük zi • yanlara mal olmuştur. Yok yere masum bir tek millet f erdinin ve bir kuruş millet parasının ziyanını çek miyecek kadar temiz fıtratlı olan vatandaşlar bahsettiğimiz hâdiseler deki ziyanın insanca yüzlere, bin lere ve servetçe milyonlara malol duğunu gördükten sonra matbua tın o işlerde oynadığı meş'um rol lere lânet ederken şüphesiz bilhassa o an için pek mazur ve çünkü gay riihtiyarî ve gayrikabili içtinap mubalâğalara düşmekten kendilerini alamamışlardır. Bu pek mazur ve çünkü gayriihtiyarî ve gayrikabili içtinap olan mübalâğalara göre matbuatı öyle alabildiğine bir serbest likle hareket edemiyecek surette çeIik çembere koymalıdır. Bugün gene ıztırap verici bazı hâdiseler önünde aziz ve muhterem arkadaşlarımı bu türlü mübalâğalara düşmekten tahzh* etmek hissiyatına zebun bulu nuyorum. Tedbirlerîn uluorta böyle şiddetlileri bana çocukluğuma ait küçük bir maceracığı hatırlatır. Bahçemizdeki ağaçlardan birinde henüz uçmağa başlamış bir kuş yavrusu görerek takip etmiştim. Nihayet bir dalın üstünde onu yakaladım. Kor kudan çırpınmalarile ben çocuğu da helecanlara uğratan kuş yavrusu elimde iken ağaçtan inemiyecektim. Onu usul ile kuşağımın bir kenarına yerleştirerek ağaçtan indim ve iner inmez hemen yavruyu çıkardım ama, heyhat ki zavallıcık kuşağın ara sında şöyle böyle bir tazyikten ve belki biraz da havasızlıktan ölüp gitmişti. Efendiler; matbuat alelıtlak fena değildir, bilâkis hatasız kaide olarak ifade olunabilir ki matbuat alelıtlak ijttir. Mutlak wırett« iyi «lan hmr «*• i Ynnus Nadi Beyin nutku Yunus Nadi Bey (Muğla) Muhterem arkadaşlarım; matbuat mes'elesi mevzuu bahsolduğu zaman hayatımın otuz bu kadar senelik müd detini, yani hayatım onun uğruna vakfetmiş bir arkadaşınızın da bir iki söz söylemesini fazla saymazsınız diye ümit ettim ve bu ümitten secaret ve kuvvet alarak bu kürsüye gelmeği bir vazife bildim. Matbuatın ehemmiyetini cümleniz takdir ediyorsunuz. Bunda şüphem yoktur. Buna sarih ifadelerle ve kat'î delillere vâkıf bulunuyoruz. Filha kika matbuatın çok büyük olan kıymet ve ehemmiyetini anlamak için onun bir an yok olduğunu farzetmek kâfidir, o zaman etrafınızı karanlık bir muhitin, adeta bir adem deryasının kapladığını hissedeceksiniz. Bu kadar alıştıktan sonra dünyada neler olup bittiğini bilmemek ve insanların neler düşünmekte olduğundan habersiz kalmak bu nihayetsiz kâinat içinde dehşet verici bir sükutun katlanılmaz ağırlıkları altında bulunmak, ezilmek ve boğulmak demek olur. Bu itibarla matbuat bugün her milletin hayatında ve insanlığın terakki ve tekânralöBde Wrnwi «Ise • İÖeUra tormalı. mîlUtin îal^aîînien, âtisindee fraİ