24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 Akademi 10 Mayıs 2017 Çarşamba İtaatin doğurguları Adnan Erkuş dekan, bölüm başkanı; bir ülkede diktatör; bir evde anababa da olabilir. Her anababa, patron, müdür, vb. itaat türü uymaya yol açar mı? Açmaz elbette... iş de durur, dersçalışma da durur, uyma da ortadan kalkar. Hatta çevreye zarar verme davranışları bile görülür. (Bu bir anlamda “yer değiştirmiş dolaylı saldırganlık”tır.) İtaat türü uyma, otoriter yöne İnsanlar önünü ilikler ama için Yakın zamanda yitirdiğimiz Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı ile üniversitelerden atılan ve henüz atılmayıp sırasını bekleyen onurlu akademisyenlere saygıyla... tim biçiminin uygulandığı koşulları gerektirir: Kuralları kendi belirleyen, her şeyi kendisinin bildiğini iddia eden, başkalarına söz hakkı tanımayan, elindeki yetkiyle kuralların dışına çıkanı cezalandıran, uyanları ödüllendiren vb. bir yönetim biçimi. den küfür eder. Otorite gelecek diye yerler gül suyuyla yıkanır, o gidince ortalığı pislik götürür vb. Ancak otoriteye biat etmeleri durumunda bireyler bazı avantajlar da elde ederler: Grup tarafından kabul edilmenin getirdiği barınma, giydiril İnsanlar içinde yaşadıkları kurum, kuruluş ve toplumun kurallarına temelde üç biçimde uyarlar. “Benimseme”, kural ve davranışları içselleştirmiş bireylerin; “özdeşleşme”, değer verilensevilen kişiye benzemeye çalışan bireylerin; “itaat” de cezalandırılmamak veya ödüllendirilmek isteyen bireylerin uyma davranışlarıdır.1 Bunlardan biri olan “itaat” biçiminde “uyma”, otoriter yönetimlere en uygun olanıdır ve 16 Nisan 2017 referandumunda da aslında bir anlamda itaat edipetmeme oylandı. İtaat türü uymada ayırt edici özellik bu yönetim biçimidir. Bu tür bir yönetim biçiminde, bireyler otorite tarafından konulan kurallara uymadığı zaman cezalandırılacağını, alay edileceğini, hor görüleceğini, işten atılacağını, gruptan dışlanacağını (korkma); bunlara uyması, yani uysal olması, boyun eğmesi ve hatta otoritenin gözüne girmek için onu övmesi (“yağ çekme”si) durumunda ise işinde, kurumunda yükseleceğini, prim alacağını (ödüllendirileceğini) gayet iyi bilir. Çünkü acı deneyimlerle (öğrenilmiş çaresizlik) ya da başkalarını gözleyerek tüm me, korunma, farklı düşünereksorgulayarak enerji harcamama, yükselme, prim alma, vb. Kişi yeter ki karşı çıkmasın, boyun eğsin. Getirileri (karşı çıkarsa, boyun eğmezse götürüleri) fazla olacaktır. Tam bir ödüle yaklaşmacezadan kaçınma tavrı... Ama böyle birey, bağımsız birey olma gömleğini çıkarmayı ve grubun (sürünün) içinde erimeyi, yok olmayı, bağımlı olmayı da göze alıyor demektir. İşte tam da bu nedenle, bu tür yönetimler “cahil” bireyler ister. Okumuş (bu diploma sahibi olmakla aynı şey değildir!) bireylerden hoşlanmazlar. l İtaat türü uyma İtaat türü uymada, dışsal bir otorite ve onun koyduğu kurallar vardır. Bu dışsal otorite, bir fikir, sanat vb. otoritesi olmaktan çok, kişi ya da kişileri yasal, ekonomik, fiziksel vb. güçlere (zora) dayanarak yönetenlerdir. Bu otorite bir işyerinde patron veya müdür; bir devlet kurumunda şef veya müdür; bir üniversitede rektör, bunları öğrenmiştir. lOtoriter yönetim biçiminin nitelikleri Böyle bir yönetimde, yapılan iş miktarı yüksektir ama niteliği düşüktür (çürüktür). Zira “isteksiz yapılan işten maraz doğar!” Otorite olduğu sürece insanlar suspustur, her şey tıkır tıkır işler görünür. Ama otorite ortamdan uzaklaşır uzaklaşmaz l Megalomani denizi Bu süreç devam ettikçe otoriter bir yöneticide de bazı değişiklikler olmaya başlar. (Laf aramızda, aslında çoook öncesinden de “bazı şeyler” vardır ya...) Otorite olmanın tadını almıştır bir kere. Oh ne güzel, her şey “istediği gibi” gitmektedir. Bu hep böyle sürsün ister. Üstelik bunları egemenlik alanını da gittikçe genişlete rek yapar... Otoriter yönetici “Efendim, iyi ki varsın, sen en büyüksün, sen her şeyi bilirsin...” yağ ve övgüleri ile gittik çe “Vay ben neymişim” demeye, narsizmin gö lüne girmeye, mega lomaninin denizlerin de yüzmeye başlar. Öte yandan, aslında içten içe de korkusu giderek büyür. “Şu benim yeri me göz dikiyor, bu ba na rakip olacak, bir gevşetsem hemen fır satını bulup...” vb. en dişelerle en yakınlarını bile gözünü kırpmadan tasfiye etmeye, kendisi ne en çok itaat edecek olanları altına getirme ye girişir. Bu korku ve endişe zamanla öyle boyutlara varır ki muk tedir gittikçe parano ya çamuruna batmaya South Park’ın dehşetli karakteri Eric Theodore Cartman otoritesine saygı bekliyor. Beklentisinin, başlar. Ödülbedel iliş buyurgan tavrının, gerginliğinin, hırçınlığının altında paranoya düzeyinde bir korku ve endişe var. kisi ne de olsa... ?KİMDİR Adnan Erkuş, psikometrist. Memuriyetten emekli, akademisyenlikten değil. Hacettepe ve Mersin üniversiteleri ile “bir zamanların ÖSYM’si”nde çalıştı. Yayımlanmış çalışmalarından bazıları şunlardır: Neden Nedensellik ve Olasılık (2015), Davranış Bilimleri İçin Bilimsel Araştırma Süreci (2013), Psikolojide Ölçme ve Ölçek Geliştirme I: Temel Kavramlar ve İşlemler (2012), Sınıf Öğretmenleri İçin Ölçme ve Değerlendirme: Kavramlar ve Uygulamalar (2006), Bilimsel Araştırma Sarmalı (2005), Psikometri Üzerine Yazılar (2003), Psikoloji Terimleri Sözlüğü (1994). lBenimseme türü uymayı seçenler “Benimseme” biçimini seçenler, gerçekten gerekli olduğunu düşündükleri için uyma davranışı gösterirler. Bildikleri şekilde davranmaları için bir ceza ve ödül vericiye gerek duymazlar çünkü davranışlarını içselleştirmişlerdir. Onların saygısı kendilerinedir. Doğru bildiklerini söylerler ve yaparlar. Bu nedenle de otoriter yönetimlerde başlarına gelmedik kalmaz. Ama bilirler ki bir gün “güzellik kurtaracaktır dünyayı” ve insanlık tarihinden öğrenmişlerdir ki haklı, doğru, tutarlı azınlık er geç çoğunluğu uyandıracak ve zorbayı yenecek; zorbalar tarihin çöp sepetindeki yerlerini alacaklardır. Ha, boyun eğenlere ne mi olacak? Ya okuyup sorgulamayı, bağımsız birey olmayı öğrenecekler ve onurlu bir şekilde yaşayacaklar ya da yeni bir zorba gelsin diye bekleyecek ve asalaklıklarını sürdürecekler. Yeni bir müdür vb. gelince “Aman efendim biz de sizi bekliyorduk, bir önceki müdür yok mu o müdür...” diyecekler ama sonunda onlar da efendileri gibi onursuzca tarihin çöplüğünde yerlerini alacaklar. Güzel şeylerin bedeli ağır olur. Ancak o bedeli göze alanlar güzelliklere ulaşır. n 1 Ayrıntılı bilgi için bkz. Çiğdem Kağıtçıbaşı, Zeynep Cemalcılar, Dünden Bugüne İnsan ve İnsanlar: Sosyal Psikolojiye Giriş, 16. baskı (İstanbul: Evrim Kitabevi, 2004).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle