Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 Mayıs 2017 Çarşamba Akademi 3 >>anlamını da irdeleme olanağı doğar. “Hayır” ve “Evet” kampanyaları arasındaki (adeta resmi kampanyaya dönüştürülen “Evet” lehine) dengesizlik ile yüzdelerin birbirine yakınlığı, “Hayır” lehine sonuç olarak demokrasi mücadelesi bakımından kayda değer. C) Hukuk ve demokrasi ayrışması Sonuçlar bakımından hukuk ve demokrasi ayrışması, aslında OHAL olmaksızın, böyle bir değişikliğin kotarılamayacağını gösterir. OHAL, iktidara olağan yönetim sırasında kullandığı yetkilerden çok daha fazlasını vermesi karşılığında hak ve özgürlükleri de sınırlama olanağı tanır. Külliye ve hükümet çevreleri ise, “daha çok iktidar ve daha az özgürlük” denklemine dayanan ortam ve koşulları, 15 Temmuz darbe girişiminin bozduğu kamu düzenini sağlamak yerine, benzerine pek rastlanmayan bir “anayasa operasyonu” için kullandı. Bu süreç, 7 Haziran 2015 yasama seçimlerinde oylarını düşüren iktidar partisi lehine Cumhurbaşkanı güdümünde yürütülen operasyona benzetilebilir. 1 Kasım 2015 seçimlerine kadar yapılan müdahaleler, AK Parti lehine yaklaşık yüzde 10’luk bir oy artışını sağladı. Anayasa değişikliğinde ise daha büyük artış kaydedildi: Yaklaşık yüzde 50’lik bir artış. Çünkü, taban, “anayasa ve rejim dışı” bir çözüme mesafeli idi. Zira AK Parti’ye yakın sivil toplum örgütlerince hazırlatılan anayasa metin ve raporları da ilke olarak “rejim içi” öneri IIIleri öne çıkarmakta idi. DEMOKRASİ VE ANAYASA DİYALEKTİĞİ İÇİN... Anayasal ve demokratik kazanımları sahiplenmek, bir yandan anayasal düzeltim ve yenilikler için asgari eşiğin ne olduğunu ortaya koyar; öte yandan, demokratik mücadele için hukuki altyapıyı pekiştirici bir işlev görür. A) Kazanımlar ve geriye götürülmezlik ilkesi Yasal düzenlemeler, anayasanın, uygulamalar ise, her ikisinin ve genel olarak insan hakları kazanımlarının gerisinde... Bu nedenle, birikimleri fark etmek önemli. İnsan hakları hukuku ilkeleri, anayasa metnini aşan bir yelpazeyi kapsamına alır. Bunlar, tarihsel boyutuyla, ulusal ve uluslararası insan hakları belgeleri ışığında, mahkeme kararları bütününde, fikri tartışma ve eylemsel mücadele birikimiyle değerlendirilmeli; kazanımlar bakımından “geriye götürülmezlik ilkesi” öne çıkarılmalı. Bu ilke, anayasayı yenileme veya düzeltme çalışmasında, gerisine düşülemeyecek başlangıç eşiğini belirler. B) Anayasa tasarımı için çifte sivil emek Anayasa çalışması, öncelikle, “sivil anayasa emeği” olarak adlandırdığım anayasa metin ve raporlarının ortak paydalarını belirleme üzerinde yoğunlaşmalı. Geçen yıllarda çok sayıda sivil toplum ve demokratik kitle örgütü, kapsamlı anayasa metinleri ve ra Vedat ARIK porları yazdı: Dernekler, sendikalar, vakıflar, barolar ve odalar. Söz konusu emeklerin ortak paydalarını belirleme çalışmaları bile yapıldı.2 Bunlar değerlendirilmeli. Sonra, 16 Nisan’a giden yolda, ülke geneline tam yayılmamış olsa da ortaya çıkan sivil girişimler ağı üzerinde çalışılmalı. Bu sivil emeğin bileşenleri de çalışma paydaşları olarak görülmeli. Nihayet, geçmişte yapılan anayasa çalışmaları ile 16 Nisan öncesi yeşeren anayasa duyarlılığı arasında “buluşma zeminleri” yaratılmalı. Ülkesel alan olarak elden geldiğince geniş mekâna yayılması gereken bu arayış, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu metni de dahil olmak üzere, siyasal eklemlenmelere açık olmalı. Kuşkusuz, toplumsal temele dayanan bir anayasa çalışması, sadece genel çerçeveyi ya da ilkeleri ortaya koymakla yetinmemeli. Aynı zamanda güncel sorunlara veya zaaf içinde bulunan anayasal kurumlara da çözüm üretmeli. Örneğin, Yüksek Seçim Kurulu gibi kurumların da yeniden yapılanma modellerini ortaya koymalı. C) Siyasal münavebe yolunu açmak için... “Çifte sivil emek” örgüsünde somutlaşan anayasal girişim, “demokratik mücadele için itici güç, çerçeve ve hedef belirleme” olarak görülebilir. 2019 hedefi, siyasal çoğunluğu elde ederek demokratik anayasal düzene dönüş olarak belirlenmeli. Başka bir deyişle, iktidar mücadelesi, “geçiş döneminde anayasal ve siyasal kaosa izin vermemek ve 2019 sonrasında demokratik anayasa hazırlamak” çifte hedefinde yürütülmeli. Demokrasiye yabancı şu politika, hiçbir zaman gözden uzak tutulmamalı: AK Parti ne pahasına olursa olsun, sayısal çoğunluğunu kaybetmek istemiyor. Son on (hatta on beş) yıla yayılan bütün politikaları, düzenleme ve uygulamaları bunu teyit etti. Bu amaçla, büyük ve bedeli ağır operasyonları göze alabiliyor. Bunların, l İlki, 7 Haziran 20151 Kasım 2015 operasyonu oldu. l İkincisi, “15 Temmuz Anayasası” için gerçekleştirdiği operasyon oldu. l Üçüncü ve sonuncusu ise 16 Nisan 20173 Kasım 2019, yani “geçiş dönemi” operasyonu olacak. Bu yönde muhtemel bir operasyon, (1982 Anayasası ve müstakbel anayasal düzen arasında zorlama ve çatışmalara açık geçiş dönemi hükümleri) “anayasal ve siyasal kaos” tehlikesini beraberinde getirecek. Kaosu (hatta olası ciddi iç kargaşayı) önlemenin başlıca yolu, “demokrasianayasa diyalektiği”nden geçmekte. Bunun için, şu üç aşamalı çalışma yapılmalı: l Yürürlükteki anayasal kazanımları sahiplenmek ve bunlardan yararlanmak: Bütün toplumu ilgilendiren husus. l Yürürlüğe girecek olan metni, çelişkilerini ve olası sakıncalarını sistematik ve sürekli bir biçimde halka anlatmak: 16 Nisan’da “Evet” oyunun bir kısmı kişi için (plebisiter halkoylaması) kullanıldıysa dahi bir kısmı da değişiklik içeriği konusunda bilgilenme eksikliğinden kullanıldı.3 l Siyasal münavebe (el değiştirme) için alternatif hareket ve örgütleri oluşturma faaliyetleri ile anayasa tasarımı, tümüyle birbirinden kopuk olmayan ayrı girişim ve düzlemlerde yürütülmeli. Ortak hedef şu olmalı: “İktidarı, demokratik bir anayasa için talep ediyoruz.” Bütün bunlar, bilgi temelinde yapılmalı: l Önce, yakın geçmişin olumsuzlukları ve bunların “toplum mühendisliği” hedefinde kullanılan araçlar olduğu tuzağına düşülmemeli: Anayasanın iktidar eylemleri için araçsallaştırılması, anayasasızlaştırma, istismarcı anayasa girişimi ve yöntemi, anayasa fetişizmi (tapınması); halkoylama Seçim sonuçlarının ortaya çıkardığı “hassas denge” “Hayır” lehine. sında “Hayır”ı kriminalize eden söylem ve uygulamalar... l Sonra, ikna edici ve gerçekçi, paylaşımcı ve katılımcı seçenekler üzerinde çalışılmalı: Bu konularda, eklemlenme yol ve yöntemleri geliştirilerek, anayasa sorununun bir kişiye indirgenemeyecek bir toplumsal proje olduğu gerçeği, sürekli işlenmeli. l Nihayet, “insan haklarına dayanan demokratik hukuk devleti”, hem bir kazanım eşiği hem de bir hedef olarak anayasa tasarımının ekseni olarak kabul edilmeli. Sonuç olarak, olağanüstü ortam ve koşullarda, anayasal zorlamalar eşliğinde oylatılan 6771 sayılı kanun için yürütülen devlet destekli ve “Hayırcılar”ı ötekileştiren “Evet” kampanyası, bir eksiği ve fazlasıyla yüzde 50 “hassas dengesi” ile sonuçlanmış bulunuyor. Bu denge, demokratik açıdan “Hayır” lehine. Toplumsal ve siyasal arayışlar, “hukuk ve liyakat” ekseninde ve birbirine eklemlenmiş etkinlikler şeklinde yürütülebildiği ölçüde, anayasal demokrasi ereğinde siyasal el değiştirme yolunu açma olasılığı yükselir. n 1 Yüksek Seçim Kurulu kesin sonuçlarına göre “Evet” oyları yüzde 51,41, “Hayır” oyları ise yüzde 48,59. Buna göre 25 milyon 157 bin 463 seçmen “Evet”, 23 milyon 779 bin 141 seçmen “Hayır” oyu kullandı (27 Nisan 2017). 2 Örnek olarak bkz. Anayasa Kurultayı, Prof. Dr. Yılmaz Aliefendioğlu’na Armağan, (Ankara: Ankara Barosu Yayınları, 2010), http://www.ankarabarosu.org.tr/Siteler/2012yayin/ 2011sonrasikitap/AnayasaKurultayiic.pdf, erişim tarihi 4 Mayıs 2016. Ayrıca bkz. Anayasa Hukuku Dergisi’nin anayasanın yenilenmesi konusunda sunulan bildirilere özgülenen 2012 tarihli ilk sayısı. 3 Birçok çalışma arasında örnek olarak bkz. Önce Demokrasi/AnayasaDer, “16 Nisan’da Halkoyuna Sunulacak Olan ‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ (Üzerine TeknikBilimsel Rapor)”, 20 Mart 2017.