Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 Akademi 29 Mart 2017 Çarşamba Suriyeli sığınmacıların toplumsal etkileri Okan Şeker Mart 2015 itibarı ile Türkiye’de 1.8 milyon kayıtlı Suriyeli yaşamaktadır. Bu sığınmacıların sadece yüzde 1213’ü kamplarda yaşıyor. Geriye kalan büyük kesim başta Güneydoğu Anadolu illeri olmak üzere ülkenin geneline yayılmıştır. Şanlıurfa 500 bin mülteci ile başı çekmektedir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2016 sonunda kabul ettiği şiddeti sonlandırma kararına rağmen Suriye sınırında bir hareketlilik saptanmamıştır. Bunun en büyük nedenleri sığınmacıların Türkiye’de yeni bir hayat kuracak kadar vakit geçirmiş olmaları ve geri döndüklerinde kendilerini sadece yıkılmış şehirler ve bölgede faal bir şekilde varlıklarını koruyan, hatta beş yıl öncesine göre daha da güçlenmiş olan terör örgütlerinin bekliyor olmasıdır. Zor şartlara rağmen Türkiye cazibesini korumaktadır. Birçok Suriyeli sığınmacıyla yapılan yüz yüze görüşmede neredeyse hemen hepsi durumlarından memnun olduklarını dile getirmişlerdir. İç savaştan kaçan bu topluluğun büyük bir kesimi ülkelerindeki güncel durumu takip etmemekte ya da edememektedir. Çok büyük bir sayıda Suriyeli Şanlıurfa, Kilis, Hatay ve İstanbul’a yerleşmiştir. Kilis’e yerleşen mültecilerin sayısı yerel halkın sayısını geçmiştir. Ülkemize sığınan Suriyelilerin yüzde 8085’inin kalıcı olması beklenmelidir. Suriyelilere akraba ya da komşu ilişkisiyle yaklaşılsa dahi geçimini zor sağlayan yerel halkın hatırı sayılır bir çoğunluğu Suriyelilerin kalıcı olmasını istememektedir. Vatandaşlık elde etseler dahi mültecilerin kalıcı olmasının yerel halk tarafından olumlu karşılanmayacağı varsayılmaktadır. İlerleyen dönemde olası kötü gidişattan Suriyelilerin sorumlu tutulması sürpriz olmayacaktır. Yerel halkın kitlesel protesto hareketleri dahi beklenebilir. Bunun en büyük örneğini Kilis’te görmekteyiz. Güneydoğu Anadolu’nun bölgesel ekonomisinde Ülkelerindeki savaştan kaçan Suriyelileri Türkiye’de kötü barınma koşulları bekliyor. Sadece Suriyeli olmak, çalıştıklarında düşük yevmiye, ev aradıklarında daha yüksek kira anlamına geliyor. enflasyon meydana gelmiştir. Yerel halk yeni gelen Suriyelilerin diğer güney illerini tercih etmelerini istemektedir. Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (ORSAM) Ocak 2015 raporunda değinildiği gibi Kilis halkı sürekli artan sığınmacı sayısından rahatsız olmaya başlamıştır. Yaşamlarına Türkiye’de devam edecek Suriyeli nüfus iktisadi, siyasi ve güvenlik alanında sorunların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Esas sorun toplumsal alanda ortaya çıkacak olan sorunlardır. Çünkü mültecilerle yerel halkın başta dil olmak üzere kültür ve yaşam biçimleri oldukça zıttır. Bu durum yerel halk ile sığınmacıların kaynaşmasını zorlaştırmaktadır. Güney illerinde önceden de ticaret aracılığıyla irtibatta olan Arap halkları ve yerel halk iletişim konusunda çok fazla sıkıntı çekmese de sorun dil uyuşmazlığının ötesindedir. lKadın mültecilerin durumu Toplumsal sorunları ekonomiden bağımsız düşünmek neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Suriyeli kadın mülteciler en çok etkilenen gruptur. Sınırı geçerken yanlarına değerli mallarını alabilen mülteciler bir süre ihtiyaçlarını karşılayabiliyor ancak daha sonra alternatif yollar aramak ?KİMDİR Okan Şeker, Marmara Üniversitesi, Sosyoloji ve Radyo, Televizyon ve Sinema bölümlerinde lisans öğrencisi. zorunda kalıyorlar. Mültecilerin özellikle Güneydoğu Anadolu’da aktif olarak başvurdukları yol, evin bekâr kadınlarını para ya da çeşitli ihtiyaçlarının giderilmesi karşılığında yerel halktan erkeklerle evlendirmeleridir. Suriyeli kadınlar yaşamlarını sürdürebilmek için bu evliliklere boyun eğiyor. Ancak durum bölgede yaşayan yerel halkın kadınlarını rahatsız etmektedir. Örneğin Kilis’te boşanmaların yaklaşık yüzde 20’sinin Suriyeliler nedeniyle gerçekleştiği belirtilmektedir. ORSAM’ın raporunda değinildiği üzere yerel halka mensup kadınlar kocalarını kaybetme korkusunun üzerlerinde baskı yarattığını ifade etmekte ve Suriyeli kadınları kocalarının aklını çelmekle suçlamaktadır. Batı illerinde, özellikle İstanbul’da ise rahat para kazanma yolunu seçen birçok mülteci kadın maalesef fuhuş bataklığına sürüklenmektedir. Suriyeli çocuklar da istismara maruz kalmaktadır. Suriyeli erkek ve bazı kız çocukları ufak fabrikalara ve atölyelere ucuz işgücü sağlarken, bazı kız çocukları ise dini nikâh ile çocuk yaşta gelin olmaktadır. Türkiye’de benzer sorunlarla uğraşırken sığınmacı çocukların istismarı bu sorunun artmasına neden olmaktadır. Suriyeli erkek mültecilerin bir kısmı Doğu’da kaçakçılık yapmaktadır. Çoğunluğu ucuz işgücü sağlamaktadırlar. Bu durum özellikle Güney’deki mevsimlik işçileri ve günlük yevmiyeli çalışan işçileri derinden etkilemektedir. Yerel halka göre, yaşamları pahasına yok paralara çalışan mülteciler zaten zor geçinen yerli halkı bir anlamda “yerli mülteciler”e çevirmiştir. Bu durumun yaratacağı sorunları kestirmek zor olmasa gerek. Göz ardı edilen bir diğer husus mültecilerin uyuşturucu ticaretinde rol oynayabilmeleridir. >>