17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Toronto’ya Baskın var Kanın gövdeyi götürdüğü dehşetli kısa korku filmlerinin yönetmeni Can Evrenol’u ilk uzun metraj Baskın’la Toronto Film Festivali’ne çağrıldı. Can’la korku sinemasını, Baskın’ı ve gelecek hayallerini konuştuk. SİNEMA Eli Roth Hostel filmiyle uluslararası üne kavuşan, Quentin Tarantino’nun Soysuzlar Çetesi (Inglorious Bastards) filminde oyunculuk da yapan Eli Roth başından bu yana Baskın’a destek vermiş. Can, Roth’la İspanya’da Sitges Film Festivali’nde tanışmış. Baskın’ın kısa versiyonunu izleyip beğenen Roth’a uzun metrajın senaryosunu göndermişler. Roth bir ara uzun metrajın yapımcılığını üstlenecek gibi olmuş ama sonra diğer projelerine ağırlık verince o plan rafa kalkmış. Şimdi twitter’dan Baskın’la ilgili haberleri retweet ederek destek oluyormuş. Hollywood Anlaşılan bu yıl Toronto Film Festivali, Türkiye’den epey kalabalık bir sinemacı grubunu ağırlayacak. Geçen hafta Derya Durmaz’ın 20 yetenekli yönetmenin davet edildiği festival kapsamındaki Talent Lab atölyesine katılacağını yazmıştık. Bu kez Türkiye’den bir başka yönetmen filminin dünya galasını Toronto’da yapacak. Yönetmenin ismi Can Evrenol. İlk uzun metraj filmi Baskın, festival programına dahil Midnight Madness kuşağında gösterilecek. Baskın, Türkiye’de son dönemdeki denemelere rağmen pek başarılı olunamayan korku türünde bir film. Zaten yönetmen Can’ın Baskın’a gelene dek çektiği kısa filmler de yüksek şiddet içeren "gore" filmlerdi. Can bu türe çocukluğundan bu yana hayranmış. Çocukluğu karanlık fantastik edebiyat eserlerini hatmetmekle geçmiş. Mimar annebabanın aksine o az kalsın bir iktisatçı olma yoluna girmiş ki, köprüden önce son çıkışta bu mesleğin kendisine göre olmadığına karar verip, son anda direksiyonu İngiltere’de sinema eğitimi almaya kırmış. Kent Üniversitesi’nde Film Studies eğitimi almaya başlamış. Bu bölümde film çekmekten çok filmleri okumak öğretildiğinden, işin pratik kısmını New York Film Academy’nin sekiz haftalık kursunda öğrenmiş. Sonra kısa filmler başlamış. İlk kısa filmi Sulhi Dölek’in hikayesinden uyarladığı Vidalar olmuş. Arkasından Sandık, My Grandmother, Kurban Bayramı ile Anneme ve Babama gelmiş. Ve sonrasında uzun metraja giden Baskın’ın kısa versiyonu. 14 Hollywood’da yönetmenlik yapmak başından beri gönlünden geçiyormuş. Baskın’ın Toronto Film Festivali’ne seçilmesiyle birlikte hemen teklif gelmiş. Uluslararası ünlü yetenek ajansı WME’den bir menajerle anlaşma yapmışlar. İçeriğini açıklamak için çok erken olduğunu düşünse de şimdiden ikiüç senaryonun hazır olduğunu söylüyor. Yurt dışından da teklifler varmış. Bundan sonra sadece korku çekerim, diğer türlerle işim olmaz da demiyor üstelik. Kısa filmlerle pek çok ödül almış, onlarca uluslararası festivale katılmış. İlk uzun metrajına gelmeden önce bir de reklam yönetmenliği macerasına atılmış. Reklam sektörüne girmesi İspanya’da bir festivalde yönetmen Reha Erdem’le tanışmasıyla olmuş. Ödüllü bağımsız filmlerinin yanında reklam yönetmenliği yapan Erdem, Can’a da Türkiye’de reklam filmi çekmesini önermiş. Can artık pek çok tanıdığımız reklam filminin altında imzası olan bir reklam yönetmeni. Depo Film’le çalışıyor. Maddi getirisinin yanı sıra reklam çekmenin çok keyifli bir iş olduğunu söylüyor. Baskın’ın bütçesini bulmak için çok uğraşmışlar. Birkaç kez yurtdışından kaynak bulur gibi olmuşlar ama her defasında son dakikada bir terslik çıkmış. Nihayetinde Can’ın yakın çevresinden özel bir yatırımla bütçeyi denkleştirmeyi başarmışlar. Kısa mı, uzun mu? Korku türünde kısa ile uzun arasında çok fark olmadığını söylüyor Can. Birini yüz metre, ötekini de maraton koşusuna benzetiyor. "Önemli olan iyi bir film yapabilmek" diyor. "Üstelik bundan sonra ileride sadece uzun çekeceğim diye bir şey yok. Yeniden kısa film çekmeyi çok isterim." film gösterime seçilse bu çok özel bir durumdur ama bu kez durum daha da farklı. Bu gerçekten cehenneme doğru adım adım kayan sert bir film. Seyirci nasıl gerilir, nasıl yavaşça korkunç bir atmosfere doğru ustaca taşınır diye ders almak istiyorsanız bu filmin son 10 dakikasına bekleriz.” Geddes’in açıklamasını okuyunca son on dakikada neler olduğunu merak ediyorum. TÜRKIYE GALASI 9 EKIM’DE Baskın, 5 polis arkadaşın bir gece gizemli bir kabus ağının içine düşmesini anlatıyor. Gece devriyesi esnasında gelen yardım çağrısı üzerine destek için gittikleri yerde, kendilerini dış dünyayla iletişimleri kesilmiş bir şekilde eski bir Osmanlı karakolu harabesinin karşısında buluyorlar. Can, son on dakikada gerilimin en üst düzeye çıktığını ve dehşetli sahnelerin başladığını söylüyor. Baskın’ın Türkiye’deki ilk gösterimi FilmEkimi kapsamında 9 Ekim geceyarısı gerçekleşecek. 13 Kasım’da da vizyona girmesi planlanıyor. 23 AĞUSTOS 2015 SON 10 DAKIKAYA BEKLERIZ Film, Toronto’ya satış ajansı XYZ Films sayesinde kabul edilmiş. Berlinale zamanında filmin kaba kurgusunu izleyen ajans, Baskın’ı Toronto’ya önermiş. Filmin kabul edildiğine dair resmi açıklama üç ay sonra gelmiş. Midnight Madness kuşağının direktörü Colin Geddes, Baskın’ı şöyle anlatıyor: “Özellikle Türkiye’den gelen bu filmden bahsetmek istiyorum; Baskın. Bizde ne zaman bir ülkeden ilk defa bir Eray Özer @erayozer
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle