Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
sabaha kadar devam eden bir süreç var. Uzun bir süreç. Oysa bizim yaptığımızda böyle bir sürece gerek yok. Mizah dergilerinde okuyucuyu sayfada tutmak, espriye, hikayeye, çizime dikkatini çekmek gibi bir dert var" diyor. Karikatür ile komedi çizmeyi işte bu noktada birbirinden ayırıyor. Laf oradan politik mizaha geliyor. 60 öncesine gidiyoruz. Menderes’in o dönem tıpkı bugün yaşanana benzer şekilde çok sert eleştirildiğini söylüyor. Sonra 27 Mayıs ihtilali ve Menderes’lerin asılmasına giden süreç. O süreçte mizah dergilerinin Menderes ve arkadaşlarını eleştirmeye devam etiklerini anlatıyor. Ve bu yapılanın yanlış olduğunu. 27 Mayıs’tan sonra, iktidarı kaybetmiş insanları aynı acımasızlıkla eleştirmemek gerektiğini. Sözü bugüne getiriyor: "Şimdi yine kaybetmiş bir iktidarla karşı karşıyayız. Bundan sonra nasıl eleştirileceklerini hep birlikte göreceğiz. Ama eleştiriyi, dün olduğu gibi bir tonda sürdürmek yanlış olur." Aslında bu söyledikleri bir bakıma da, Tan abinin kendisinden genç olanlara bir tavsiyesi. Zira kendisi için çizgide hakaret hiç söz konusu olmamış. Çünkü geldiği gelenekte hakaretamiz eleştirye yer yok. Sadece çizgisinde değil, bir süredir devam etiği köşe yazılarında da bu böyle. Buradan hareketle, söz kendisinin de kıyasıya eleştirdiği AKP iktidarına gelince tavrı aynı. Saygı duyulması gereken makamların kendilerini saygı duyulmayacak hallere düşürmesine kızmaktan çok üzülüyor. ONA KALSA TATİLE BİLE GİTMEZ Babası asker. O nedenle bütün çocukluğu tayinlerle, yer değiştirmekle geçmiş. Ama öyle böyle değil. Orta öğretimini sınıfta kalmalarla birlikte, 13 yılda 13 farklı okulda tamamlayabildiğini söylemek durumu anlatmaya yeterli olur sanırım. Bu yer değiştirme durumu sonrasında da hep devam etmiş. Şimdi yaşadığı eve kadar durmadan taşınmış, hep taşınmış. O ise çocukluktaki baş döndürücü tempodan olsa gerek hep durmayı yeğlemiş. Ona kalsa seyahate bile çıkmayacak. Ama işte işi gereği bir yerlere davet ediliyor, o da davete icabet ediyor. BİR HDP’Lİ Mİ OLDUN, DEMEDİLER. HENÜZ… Komünist mi oldun?.. dedilerdi. Altmışsekiz'lerde, Güzel Sanatlar Akademisi'nde, öğrenci ve asistanların okul yönetimine katılmaları konusunda toplantı, işgal ve meclisten yasa çıkartılması çalışmalarına katıldığım için... Dinci mi oldun?.. dediler. Gazetemden atılmama da neden olan, başörtüsü serbestliğini savunan bir röportaj verdiğim için... Cemaatçi mi oldun?.. dediler. Taraf gazetesinde çalışmaya başladığım için... Hipi mi oldun?.. dediler sonra. Yetmişli yıllarda, Bülent Ecevit'in çıkardığı "Özgür İnsan" dergisinde "Umut" u çizgilememiz istendiğinde, çiçeklerden oluşan mektup biçiminde bir çizim yayımladığım için... AKP'li mi oldun?.. dediler. Ulaşım, sağlık ve vesayet rejiminin geriletilmesi konularındaki politikaları doğru bulduğum için. Ve…… Kapitalist mi oldun?.. dediler. Tüsiad'ın aylık dergisinde, kendi bildiğimce bazı çizimlerim yer aldığı için... HDP’li mi oldun?.. demediler henüz. AKP’yi ve RTE’yi eleştirip çizgiledik, HDP de barajı geçti diye… TEKNOLOJİ ONA GÖRE AMA SOSYAL MEDYADA PES DEMİŞ Zamanın ötesinde olma gibi bir durumu var. Teknolojiye bir yatkınlığı da. Bilgisayarın ilk tutkunlarından biri örneğin. BASIC kursuna gitmiş. Fakat sosyal medyaya gelince işler biraz karışmış. "Her yerden bir 14 HAZİRAN 2015 şey fışkıran o sayfaları" çok karışık buluyor. O yüzden facebook’ta da, twitter’da da yok. Fakat bilgisayarı sık kullanıyor. Zira hâlâ elle çizse de, bazı çizimlerini bilgisayarla renklendiriyor, eposta ile gönderiyor. Askerci mi oldun?.. dediler. Cumhuriyet gazetesinde çizdiğim için... Özalcı mı oldun?.. dediler. Başbakan Özal'ın yararlı sonuçlar veren politikalarını yermediğim için... * Tan Oral’ın t24.com.tr’de 6 Mart’ta yayımlanan yazısına yine kendi kaleminden Sokak için son bir ilave ile.. 7