19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TAN ORAL Kibarlık. İnsanın dert edinince iyikötü öğrenebildiği, öyle içinden tamamıyla gelmese bile, öğrendiğinde yerine getirebildiği bir kişilik hali. Centilmenlik. İşte o öyle değil. Ya var, ya yok denilen cinsten. Yoksa, istediğiniz kadar öğrenmeye çalışın o ceket bir türlü oturmuyor üstünüze. Kimisindeyse doğuştan var. Elinizi sıkışı, hitap şekli, vücut dili… İnsanın her anına sinen bir hayat duruşu. İşte Tan Oral o insanlardan. Evet, başka bir kuşağın, başka bir terbiyenin temsilcisi. Fakat sadece 60 kuşağının bir ferdi olmasıyla açıklanamaz bir asaleti var. Tepeden bir asaleten söz etmiyorum. Lafını söylerken, derdini anlatırken samimiyeten uzaklaşmasını gerektiren bir hal değil onunkisi. Muzip bir centilmen ile çok farklı yaşamları görüp geçirmiş bir entelektüeli aynı potada eritin, işte karşınızda Tan Oral. Mizah şu sıralar ne kadar çok hayatımızda değil mi? Tan abiye göre, böyle durumlarda hiç değişmeyen bir kural var: Baskı ne kadar çok artarsa, mizah o kadar çok güçleniyor. Düşünce kendisini ifade edecek bir yolu mutlaka buluyor. Darbe günleri örneğin… Akıl kendisini güldürecek bir yol bularak, şamata yaparak, dalga geçerek, alay ederek sağlığını korumaya çalışıyor. "Yoksa insan niye çizsin?" diyor, Tan abi. Sahiden o kadar mı? Evet, o kadar. Gezmek tozmak, şaka yapmak, eğlenmek, uzanıp kitap okumak, tatlı tatlı tembellik etmek varken insan neden siyasetle ilgilensin ki? Laf da, çizgi de artık kaçınılmaz olarak çıkıveriyor insanın kaleminden, dilinden. Tak ediyor bir yerde. Sussan olmuyor. Arkadaşlara yılbaşlarında, özel günlerde sevimli bir şeyler çizmek yetiyor aslında Tan Oral’a. Ama işte, öyle şeyler oluveriyor ki memlekete, o da çizmeden duramıyor. Çizme macerası öyle çocukluktan değil. Lisenin sonu, üniversitenin ilk yılları gibi başlıyor hikaye. Önce mektupların kenarına desenler, sonra âşık olunan kızın portresi derkençizilenler arkadaşlar, eşdost tarafından beğenilince İzmir’de açılan bir sergiye varıyor işin sonu. Hakareten uzak, nezakete bir o kadar yakın CUMHURİYET’İ SAHİDEN ÇOK SEVMİŞ Tan Oral’ın Cumhuriyet’ten ayrılma hikayesi malum, biraz buruk. Taralar medeni bir şekilde konuşarak, mümkün olan en az kırgınlıkla 30 yıllık iş ilişkisini sonlandırmış olsa da Tan abinin başörtüsü ile ilgili bir röportajı sonrası ayrılığa giden yola girildiği bir gerçek. Fakat konuşurken anlıyorsunuz, Cumhuriyet’in ondaki yeri apayrı. "Bir gün tek bir işime karışılmadı" diye anlatıyor, çok sevdiğini belli ederek Cumhuriyet’i. Eskilere gidiyor. "Tek bir büyük salonda çalışırdık hepimiz. Herkes herkesin görüşmesini, konuşmasını duyardı. Bir şeyler öğrenirdi. Tam kapının orada, düzeltmenlerin masası vardı. Dönemin bütün büyük şairleri, yazarları Cumhuriyet’te düzeltmen olarak çalışırdı. Yazıişleri kapıdan çıkmak için o masanın önünden geçerken masadan atılan lalardan yüzleri kıpkırmızı olurdu. Yazım hataları şaka konusu edildiği için…" Muzip bir centilmen ile çok farklı yaşamları görüp geçirmiş bir entelektüeli aynı potada eritin, işte karşınızda Tan Oral. 55 yıldan fazla süredir çiziyor. Çizmeyi hem çok önemsiyor hem de hayatın çizmekten çok daha fazlası olduğunu biliyor. Karikatürün bu büyük ustası yıllardır, hakaretten uzak, nezakete bir o kadar yakın bir üslubun dersini veriyor. BU YIL KİTAP FUARININ ONUR KONUĞU Bu yıl kasım ayında düzenlenecek kitap fuarının onur konuğu olacak. Fuarın ana teması, Mizah: Hayata Gülümseyerek Bakmak olarak belirlendi. Fuar süresince Oral’ın katılmıyla pek çok etkinlik ve panel düzenlenecek. PORTRE Sonrası bir ömür. Cumhuriyet gazetesinde geçen tam 30 yıl. O esnada çeşitli dergiler, kitaplar, televizyon dahil envai çeşit mecralar… Cumhuriyet’ten buruk bir kopuşun ardından Taraf ve şimdi t24 haber sitesi… AZİZ NESİN ÇADIRINDA ÇOK MUTLUYDU Aziz Nesin’in yeni açılan sergisinde Tan Oral’ın çektiği bir belgesel var. Vakfın Çatalca’daki yerinin inşaat aşaması anlatılıyor. Vakıf kurulurken Oral, Aziz Nesin’e gitmiş ve bu işe ben nasıl yardımcı olabilirim, demiş. Aziz Nesin de ona, madem bu işlere merakın var, sen bunun ilmini çek, yanıtını vermiş. O da tam iki yıl boyunca elinde 8 milimetre vakfın kuruluş aşamalarını görüntülemiş. Tan Oral, Aziz Nesin ve inşaatı yapan Hüseyin Usta. Bu üçlü Çatalca’daki arazide iki yıl geçirmiş. "Aziz Nesin’e bir çadır hediye edilmişti. Turist çadırı. Turuncu renkte. Onu kurdu, orada yatar kalkardı. Çok mutluydu o çadırda. Bir de üçgen çadır vardı, daktilosu o çadırdaydı. Orada çalışırdı. Bir çadırdan diğerine çalışma hattı kurmuştu" diye anlatıyor o günleri. Aziz Nesin, vakfın projesini yapan kişiyle anlaşamayınca mimarlık eğitiminden dolayı projeyi bitirmek de Tan Oral’a düşmüş. 6 BİZİM YAPTIĞIMIZ İŞİN KURALI KANUNU YOK Çizmeyi çok ciddiye alan, lakin bir o kadar da "olmasa da olur" diye yaşayan başka bir çizer var mıdır, bilinmez. Hem o dünyada neler olup bitiğini en ince ayrıntısına kadar takip ediyor, hata biriktiriyor. Hem de yukarıda da yazdığım gibi arka Eray Özer @erayozer daşlarla tatlı bir sohbeti her şeye yeğliyor. O zaman bir meslek olarak mı yaptı her şeyi, diye soracak oluyorum, itiraz ediyor. "Meslek belirli bir usulü, kuralı, icra edilme şekli olan işe denir" diyor. "Şu kapının kilidini örneğin, tek bir şekilde söker, yerine yenisini takarsın. Nasıl yapılacağını öğrenir, icra edersin. Bizim yaptığımız işin hiçbir kuralı, kanunu yok." Sanat yani… Öyle olduğu için de bir gazete binasında herkesle birlikte oturuyor olsanız da, aslında tek başınasınız. Kendi bildiğinizden başkasını yapmanız mümkün değil. O yüzden çizerin hayatı gitmelerle malul. İstifalarla. Ve daha çok gururla dillendirilen kovulmalarla… 55 yıldan fazladır kalem oynatınca insan yorulur mu? Kalem oynatmaktan değil de, kalem oynatmaya neden olanlardan yoruluyor anladığım kadarıyla. Yoksa çizmek Tan Oral için işin en kısa süren kısmı. Bir anda geliyor, kağıda dökülüyor. Karikatür gazetedeki yerini aldığında da aynısı. Daha sayfayı çevirirken yakalıyor insanı, çarpıyor ve mesajını sayfayı çevirme işi bitmeden vermiş oluyor. Bu yüzden Tan Oral, mizah dergilerinde yapılan işi kendi işinden bir miktar ayrı tutuyor. "Orada sabahlanıyor örneğin. Demek ki, 14 HAZİRAN 2015
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle