Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gençleri cezbeden tabure kafeler Günel Cantak @gunelcantak Bizi ismiyle tavlayan Sokak Kahvehanesi Tünel Meydanı'ndan Galata yönüne inerken ilk sağda, üç sokağın birleştiği yerde. Tabureleri sağa ve sola doğru duvar dibinden uzuyor. Bir yandan da sanki sokağı içerisine çekmiş. Arnavut kaldırımı kafenin kapalı alanında devam ediyor. İnsanlar sohbete dalmış. Tost uzun servis tabağıyla geliyor. O küçük masanın üzerini iyi organize etmen gerek yoksa sığamazsın. Yunus Albayrak 34 yaşında. Aktör. Eğer izlediyseniz Galip Derviş dizisinden hatırlarsınız. Tabureli kahvehanesini ondan dinliyoruz: "1,5 sene önce açtık. İnsanlar çok bunaldı artık büyük alışveriş merkezlerindeki o kasıntı yerlerden. Böyle salaş, insanların daha rahat edeceği bir konsept düşündük. Bu muhite bir estetik var. Sokağı içeriye doğru devam etirdik. Ben esasında Diyarbakırlıyım, bizim orada yaygın böyle yerler. Zaten hani çok gördüğümüz, bildiğimiz konsept bizim için. Burada olunca bir farklı geliyor." Yunus Albayrak taburelerini Tahtakale'de yaptırıyormuş. Söylediğine göre tabureler çok marifetli. Hem çok insan aynı anda oturabiliyor mekanda, hem de sirkülasyon sağlıyormuş. "İşin esprisi bu" diyor, "ama işte pozisyon değiştire değiştire oturuyorlar." Taburede oturmak koltuklarda yayılmaya benzemiyor ama iş iyat politikasına gelince tabure keyif olup çıkıyor. Albayrak’ın tespitleri de isabetli: "İnsanlar bir kere şunu düşünüyorlar; biz burada bir çay içip, oturup gidebiliriz. Hani zorla birileri bize bir şey satmaya çalışmaz. Ya da bir çaya 510 lira ödemeyiz. Böyle olduğu için her kesimden insan, burası benim bütçeme illa ki uygundur, diye düşünüyor." En çok çay tüketiliyor. Yazın bir günde ortalama bin bardak çay satarken, kışın bu 200250'ye düşüyor. Albayrak "Tabii yaz dediğin, üçdört ay değil. Havanın yağışlı, çok soğuk olmadığı günler. Yani sekiz ay ilan" diye açıklamayı da ihmal etmiyor. Saat sabah 8'den gece 23’e kadar açık. Gece müşterisi tamamen değişiyor. Akşam 8’den sonra gelenlerin yüzde 85'i Avrupalı turist. Fotoğraf Can Eskier İstanbul'un en popüler merkezlerinde, küçük kapalı alanlardan kaldırımlara, geçitlere, sokaklara, meydanlara doğru yayılıyorlar. Tıklım tıklım dolu. Gençlerle. Sabahın erken saatlerinden ertesi günün ilk saatlerine kadar açıklar. Yüzlerce bardak çay tüketiliyor alçak masalarında. İşletmecilerine ya ismiyle, ya abi ya da amca diye sesleniliyor. Kapı komşuları aili kafelerle aralarında iyat uçurumu var. 12 liraya çay, 3–4 liraya kahve içiliyor. Gelenler samimi buluyor bu mekanları. Hasırlı, ahşap alçak taburelerinde gençlerin saatler, hata gün geçirdikleri oluyor. Galiba sihirleri burada. Küçük alçak tabureler. İnsanları birbirine yaklaştıran, birbirlerinin gözlerinin içine bakarak yapılan sohbetler, tatlı şakalarla geçen anlar. Gösterişsiz ama sahici. Tabure kafeler adını yakıştırdığımız bu güzel mekanlar, aslında Türkiye'nin birçok kentinde eski zamanlardan beri var olan çay ocakları, esnaf kahveleri. Kapısının önüne, güneşe üçbeş tabure atıp lafa dalınan, tavla oynanan geleneksel bir yaşamdan bugünün büyük şehir gençlerine miras. Tabii onların katığı havayla, enerjiyle başkalaşarak. Kızlı erkekli, kadın kahkahalarının da yükseldiği yerler olarak. Melisa Gürdal 20, mimarlık öğrencisi Neredeyse hayatım burada geçiyor. Ortam sıcak çünkü. Daha içten geliyor diğer yerlere göre. Onun dışında Galata’nın, İstiklal Caddesi’nin dokusunu seviyorum. Her türlü insan bulabiliyorsun. Evet, tabureler rahatsız. Ama arkadaşlarla geldiğinde o kadar önemli olmuyor ki. Önemli olan oradaki sohbet muhabbet. Yunus Albayrak Can Ekşioğlu 21, inşaat mühendisliği öğrencisi Aslında ben daha rahat oturabileceğim yerleri seviyorum. Melisa'nın ısrarıyla geliyorum. Ama ortam sıcak, o konuda haklı. 10 Bak burada daha yakınız. Kocaman iki koltuk düşün, arada masa. Aramızdaki mesafeyi açar... 14 HAZİRAN 2015