Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 Köyden itibaren yaklaşık yedi kilometre yürüdükten sonra üç bin metre yükseklikte, Yedigöller’in bulunduğu muhteşem çanağa ulaşıyorum. Çanak içerisinde birbirinden farklı boy ve özelliklerde yedi tane buzul gölü yer almakta. Bunlardan en büyüğünün alt kısmında yer alan şelale, özellikle bu dönemde buzların arasından çağlamasıyla şaşırtıcı bir manzara sunuyor. Büyük gölün güneyinde yer alan küçük, ama renginden oldukça derin olduğu belli olan gölün lacivert suları kıyısında yer alan buzun farklılaşan rengiyle daha da güzelleşiyor. Çanağın güneyindeki göllerden biri, güneşten korunduğu için henüz erimemiş; kıyısından ERZİNCAN Dağları ve karları aşıp Yedi Göllere ulaşan şelale çizgi çizgi incelen bir buz tabakası ile örtülü. Her taraftan, taşların çimenlerin arasından çağlayan suyun sesi yükseliyor. Göllerin bulunduğu vadinin çevresinde, yükseklikleri birbirine yakın ona yakın doruk var. Teknik malzeme kullanmadan çanağı çevreleyen zirvelerden en yükseğine, doğudaki Keşiş Dağı’na (3549 metre) iki saat süren bir tırmanışla vardığımda, arasıra bulutlar engel olsa da muhteşem bir manzarayla ödüllendiriliyorum. Dönüşte aniden bastıran sağanak yağmur ve dolu keyfimi hiç bozmuyor. Gökyüzünün bir kararıp bir açmasıyla oluşan ışık oyunları vadiyi daha da güzelleştiriyor. Köye döndüğümde dost sohbetleri eşliğinde Hamza Ağabeyin tereyağlı pidesi ve mantarlı yumurtası, Mazlum’un akşam getirdiği sıcacık süt, bütün günün yorgunluğunu üzerimden alıyor. Gece köpekler çadırın hemen yanıbaşında nöbette; dağa adını veren ve zamanında zirvede yaşadığı rivayet edilen Keşiş’i düşünerek uykuya dalıyorum. osmansoysal@yahoo.fr