Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı yhacisuleyman@yahoo.com 20 ANTALYA KÖPÜK DEYİP GEÇMEYİN Okumuşsunuzdur, geçen hafta otel ve tatil köylerinde son yıllarda yeni bir eğlence aracı olan ve adına “köpük partisi” denilen danslımüzikli eğlence sırasında meydana gelen kazada, üç kişi hayatını kaybetti. İnsan boyunu geçen bir yükseklikte bulunan makineden, dans eden kalabalığın üzerine akıtılan köpük, genç yaşlı demeden herkesin hoşuna giden bir çılgınlık. Bu tip eğlenceler açık havada düzenlenebileceği gibi kapalı alanlarda da düzenlenmektedir. Meydana gelen kazadaki ölümler, hiç kimsenin aklına dahi gelmeyecek şekilde, makinenin, konulduğu platformdan köpüğün içine düşmesi neticesinde meydana gelen elektrik kaçağından kaynaklanmış. Başka bir haberde, iskeleyi tamir ederken bir teknisyen, elindeki çalışan matkap ile suya girmiş. Yine bir haber, şezlong kavgası karakolda bitmiş, kafa göz yarılmış. Başka bir haberde ağzından alev püskürten barmen, bu gösteriyi yapabilmek için ağzını doldurduğu benzinin bidonunu yanından uzaklaştırmadığı için benzin bidonu alev almış, birçok turist yaralanmış. Yani kaza, kavga, ölüm “tatil” dinlemiyor. İnsanlar bazen üç bin kişiye kadar aynı mekanda, aynı otelde tatil yapıyorlar. Üç bin insana hizmet veren personel sayısı da en azından 700800 kişi desek neredeyse dört bin kişi eder, yani tek başına bir belde gibi. Evli, bekar, çoluk çocuk, fiziken veya ruhen sağlıklı veya özürlü, ekonomik yönden farklı standartlara sahip, farklı din ve kültürlerden, farklı yaşam alışkanlıklarından veya geleneklerden, farklı dünya görüşlerinden, eski hükümlü veya hükümsüz, savcılıkça veya interpol tarafından aranan, uyuşturucu kullanan, balayında veya boşanmakta olan veya sevgilisi ile birlikte tatil yapan, beyaz, sarı veya siyah ırktan olanların hepsinin aynı havuzda yüzdüğü, mutlu veya mutsuz, kendiyle ve etrafıyla barışık veya kavgalı, daha nice birbirimizi birbirimizden ayırt eden özellikte insanların birlikte yaşadığı bir belde düşünün. İşte bu beldenin kısa adı: Otel. Sözcüğün kaynağı Fransızca’dan “hôte”, yani Türkçe anlamı “ev sahibi” demek. Peki bu kadar insanın ortak bir alanda aynı anda bulunduğu bir “beldeyi”, bu beldede yaşayanların ve çalışanların her türlü can ve mal güvenliğini koruyup, üstelik bir de tatillerinden keyif almalarını sağlayacak Belde Başkanı yani “Otel Müdürü’’ olabilmek için insanın ne gibi şartları taşıması gerek dersiniz? Bu konuda yasalarımız son derece cömert davranmış; herhangi bir şart, eğitim seviyesi, bilgi, bilim aranmamaktadır, okuma yazma bilmeyenler için en ideal meslek de diyebiliriz, hiç bir belge ibraz etmenize gerek olmayan tek meslek dalı...! Yazdıklarım kazaları önlemez, adı üstünde “kaza”, her yerde olabilir, otellerde de olacaktır. Ancak yıllardır mecliste bekleyen “Otelcilik Meslek Birliği Yasası“ orada bekledikçe, her kaza haberinde acaba önlenebilir miydi duygusuna kapılmamak da elde değil… yon’da buluşuyor. Sabah gelip akşam dönmek yetmiyor diyorsanız konaklanacak sessiz sakin “Sıfır noktasında doğa” istiyorsanız Köprülü Kanyon’da pansiyonlar da bulmak olası. 1973 yılında Milli Park ilan edilen kanyon, rafting literatüründe uluslararası bir üne sahip. Sadece rafting için gelen çok sayıda gezginci var. Nisan ekim arasında yoğun ilgi gören kanyon yüksek sezonda ortalama günlük altı ya da yedi bin kişiye hizmet veriyor. Ne denizde ne de bir otelde bulacağınız bu serin suların macerası hafızanızdan hiçbir zaman silinmeyecek. Alışkanlık yaptığını da unutmamak gerekli. Küresel ısınmadan ne yazık ki Köprülü Kanyon’da nasibini almakta. O nedenle bana sadece “acele edin!” demek kalıyor… Haydi raftinge… rokudur@hotmail.com