Katalog

4 KAPAK Yazı ve fotoğraflar Aynur Özbek Uluç ollarda göreceğimizi düY şündüğümüz ayçiçeği tarlalarının dolgun silüeti, mevsim itibariyle rengini yitirmişti; ama belli ki bu çiçekler, haziran temmuz aylarında bir tarla dolusu güneş gibi gökyüzüne uzanıyorlardı. Küçük bir köy görünümündeki Enez’den çıkıp Altınkum mevkiine doğru gittikçe uzun sahil boyunca inşa edilmiş ve edilmekte olan iki katlı villaların denize mesafe bıraktığını gördük. 2004’te imara açılmış olan bu yerler, yine de Ege’nin en dokunulmamış bölümlerini oluşturuyor. Villaların arka kısımda kalması ve az katlı olma Trakya’nın kültür ve deniz turizmi merkezi ENEZ sından kaynaklanan bu yatay yerleşim plânı, denizin sakin kalacağının garantisi olacak gibi görünüyor. İstanbul’dan yola çıkacaksanız; Kınalı çıkışından sonra, Tekirdağ, Keşan yönünü izleyip, son olarak Enez oklarına sapmanız yeterli. Yerleşim alanına göre akropol denilebilecek yüksek bir yerde yapılmış çok büyük bir kalesi var Enez’in. Anıtsal giriş kapısı yanındaki duvarda beyaz mermerden bir Trak süvarisinin tasviri bulunan, küçük boşluklarından içine girebileceğiniz tünelleri, kilise kalıntıları olan, içindeki sivri Osmanlı kemerinden de Osmanlılarca da kullanıldığı anlaşılan, dört ya nından Enez’in farklı yüzlerini görmenize olanak tanıyan etkileyici bir kale. Enez Kalesi’ne gittiğinizde büyük olasılıkla tanışacağınız birisi var: Mit Orhan, gençliğinde Bulgaristan’da yıllarca Türk casusluğu yapmış. Günün birinde bir gümrük memurunun haber vermesiyle yakalanmış. Bulgar hapishanelerinden üstünü başını yırtıp deli numarası yaparken hastaneye götürülüş esnasında kaçmayı başarabilmiş. Şimdilerdeyse kendisini, kaleye gezmeye gelenlere “Sizi gezdirmemi ister misiniz? “derken bulmak mümkün.