27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KÜLTÜR 11 yontma taş devrinden beri insanların yaşamış olduğunu bize ispatlar. Adıyaman ve çevresi son derece bereketli topraklara sahip olmasa, bölgenin bu kadar eski insanlık tarihi olmazdı. Bu kadar bereketli bölge tabi ki pek çok kültürün egemenliği altında kalmıştır. Böyle bir geçmişe sahip bölgenin pek çok eseri olması gerekir. Ancak, müzeye girdiğinizde küçük vitrinlerde daha çok tarih öncesi dönemlerin kap kacakları, figürinler, süs eşyaları, mühürler madeni para (sikke) gibi küçük ve fazla göz doldurmayan eserlerin sergilenebildiğini görüyorsunuz. Aslında 22 binden fazla eseri olan müzenin iki küçük salondan oluşan yetersiz binası sadece küçük boyutlu eserleri sergilemeye olanak tanıyor. Büyük çoğunluğu müze bahçesinde sergilenen taş eserler ise mecburen doğanın insafına terk edilmiş durumda. Adıyaman kent çıkışında, müze müdürü Fehmi Eraslan başkanlığında bir süredir yürütülen Perre kenti kazıları sayesinde, müzenin görsel zenginliğini artıracak heykeller, kabartmalı eserler ve mozaikli villalar ortaya çıkmaya başladı. Perre kenti Komagene Krallığı’nın beş kentinden birisiydi ve antik dönemde Melitene (Malatya) ile başkent Samosata arasındaki yol güzergahında, hareketli bir konumdaydı. Sahip olduğu lezzetli suyu ile ayrı bir önemi vardı. Kent Roma döneminde de İznik (Nikaeia) konsülüne temsilci gönderecek kadar dinsel ağırlığa sahipti. Nemrut Dağı’ndaki tümülüs ve heykelleri görmek için Adıyaman’a giderseniz kent merkezindeki müzeyi de ziyaret etmeyi unutmayın. En azından bölgedeki kazılardan müzeye kazandırılan yeni eserleri görmüş olursunuz. sengulaydıngun@kocaeli.edu.tr FOTOĞRAFIN DİLİ Lütfi Özgünaydın lutfi?lutfiozgunaydın.com ÇOBANLAR Fotoğraf gezilerinde en çok onlara rastlarız, çoğu kez uzun uzun fotoğraflarını çekeriz. Dağların, yaylaların, üzerine pek de yakışırlar. Çoban, sürünün önünde ya da ardında bir komutan gibidir. Çıkardığı seslerle onları yönlendirir, yürütür… Bu fotoğrafı Diyarbakır Mardin yolu üzerinde çekmiştim. Uzun uzun da sohbet etmiştik yolun kıyısında. Kış gelince, sürüleriyle güneye sıcak yerlere iniyorlarmış, yaz gelince dağlara yükseğe dönüyorlarmış. Şanlıurfa’dan Van’a gidiyordu fotoğrafını çektiğim sürü. Yollarda bir sürü dert var. Konaklama ve geçiş konusunda, güçlüklerle karşılaşıyorlarmış. Koyunlar arkasında o önde yürüyordu fotoğrafını çekmek için davrananınca hemen bir kuzu kucaklayıp karşımda durdu. Sevgisini böyle ifade etmek istiyordu. Belli ki koyunlarını çok seviyordu. Bu fotoğrafı neden seçtiğimi anlatmak istiyorum. Analog makine, 19 milimetre objektifle çekim yapmıştım. Bu objektif geniş açıdır. Geniş açıyla bu tür fotoğraflara yaklaşırsanız, fotoğrafın değişik bir tadı olur. Bunun adı diagonal… Diagonalı tam oranında yapmak gerek. Ayrıca bu fotoğrafta çobanın sopasının duruşu da dikkat çekici. Alt köşeye doğru duruşu fotoğrafı güçlendiriyor. Birçoğunuzun elindeki kompakt makinelerde, hem geniş hem normal hem de zoom var. Anlattığım, kadrajı modelinize çok yaklaşarak geniş açıda sağlayabilirsiniz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle