Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÇEVRE 11 Ağrı Dağı’nda kirlilik dizboyu Yazı ve Fotoğraflar Murat Ercan ğrı Dağı’nın 4 bin 200. A metresindeki kampta, bir yandan nefesimi düzeltmeye çalışırken bir yandan da ünlü dağcı Voytek Kurtyka’nın “Dağcılık katlanma sanatıdır” sözünü aklımdan geçiriyordum. Polonyalı dağcı, bu sözü dağa çıkarken çekilen çileyi anlatmak için söylemişti, ben ise o sırada yaşlı Avrupa kıtasının en yüksek ikinci dağının zirvesinin gölgesinde etrafımı saran çöp yığınlarına katlanmaya çalışıyordum. Ülkemizin en yüksek dağı Ağrı, yılda ortalama 8 bin dağcının geldiği ve çıkmayı denediği “turistik” bir dağımız. Aslında Ağrı Dağı çok önemli bir gelir kapısı. Sadece “Dağ Turizmi” açısından değil, Nuh Tufanı efsanesindeki dini rolüyle “Ararat” adıyla İncil’de yer almasıyla da, önemli bir “İnanç Turizmi” kaynağı. Gelin görün ki bu denli önemli bir turizm varlığımız olan ulusal Ağrımıza tırmandığınızda, devasa volkanik kütlesinin üzerindeki nadir düzlüklerinin en yüksekteki ve sonuncusu olan 4 bin 200 metre kampında, çöplerin çeşitliliği şaşırtıcı, boş hazır yemek kapları, pet şişeler, mey ve suyu kutuları, bira kutuları, metal veya plastik tabakçanak, şekerleme kapları, sigara kutuları, boş ocak kar dağda çöplerini zirveye taşıma hevesine kapılmış gibiler. Ancak bu problemin teşhisini yapıp reçetesini kesmek tuşları.... Gördüğünüz çöplerin üzerinde Arapça’dan, Kiril alfabesine, Yunan harflerinden, İngilizce’ye tüm dilleri görmek mümkün. Ülkesinde yere çöp atmayanlar her nedense bu o kadar kolay değil. Senelerdir profesyonel şekilde hizmet vererek kendini kanıtlamış olan tur şirketlerinden Explorer’ın rehberi ve mihmandar Onur Bolsu bu konuda şunları söylüyor; “Problem şu; buraya bireysel olarak ve turlarla bin murat.ercan@getron.com.tr BU BİR TANITIMDIR lerce dağcı geliyor ancak bu dağcıların çöplerini atabileceği bir yer yok. Alplerdeki dağ evlerinin yanında duran ve haftada bir helikopter ile alınan devasa çöp konteynerlerinden burada bulamazsınız. Burada sorumluluk sahibi tur şirketleri, kendi müşterilerinin çöplerini katırcılara verip aşağı indirmelerini istediğinde, 100 metre bile gitmeden katırcılar ilk uçurumda torbaları atarlar. Dağcılık Federasyonu’ndan ya da Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nden getirilen bir görevli burada barınamaz. Çünkü dağın gelirleri aşiretler tarafından paylaşılmıştır. Buraya yerel birisini koymak gerekir, ama o kişi de kendi aşiretinden birilerine ceza yazamaz, yazarsa burada yaşayamaz. Kısaca çöp sorunu çözülemez. Biz çözümü katırcılara torbaları sayıyla verip aşağıdakilere bu sayıyı telsizle bildirmekte ve ancak sayı tamsa paralarını ödemekte bulduk. Ne yazık ki bu duyarlılığı gösteren şirket sayısı da bir elin parmağını geçmez.” Bize de coğrafya ezberimizi “ülkemizin en yüksek çöplüğü 5 bin 165 metrededir” olarak yeniden terennüm etmek başka bir şey düşmez...