Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KONYA 11 yakın bir yere götürür. Güz seçimi yapılır. Herkes kendi koyununu ayırır sürüden. Koçlar, sağmallar birbirinden ayrılır. Arık mallar daha iyi bakılmak üzere ayrılır ve köye götürülür. İlkin bulgur ocaklarının dumanları tütmeye başlar köylerimizde. Bulgurluk buğday koca kazanlarda kaynatılır, sonra damlara çul serilip, kaynatılan bulgur çulların üzerine dökülür ve kurutulur. Yakılan bu ateşler, yaz boyu büyüklerine yardım eden ve yorulan çocuklar için bir şenliktir. Patates, patlıcan közlerler ateşte. Gece, büyükler ateşin başında ter dökerken onlar, ocakların aydınlattığı sokaklarda saklambaç oynarlar. Kimi zaman kendilerini oyuna öylesine kaptırırlar ki gecenin bittiğinin farkına bile varmazlar. Sonra pekmez ocaklarının dumanı tütmeye başlar. Üzümler çaraşlarda güzelce çiğnenir, şıralar kazanlara konur ve koca kütükler ateşlenir. Kaynar şırayı dut yaprağı ile içmeye doyum olmaz. Bir de ocaktan yeni indirilmiş pekmez ile incecik düğü ile karılan kavıtın tadına doyulmaz. Kimi köylerimizde dut kutsal bir ağaçtır. Herkes gönül rahatlığı ile yesin diye dut ağaçları vakfedilir. Olgunlaşan dutlar heba olup gitse bile toplanıp satılmaz, başkalarının yemesine kızılmaz. Sille bağlarının içinde böyle vakfedilmiş onlarca dut ağacı var. Bozkır Dereiçi beldesinde onlarca dut ağacı var ve ağaçların hepsi vakıf. Güz yağmurlarının ardından toprağa yeni bir canlılık gelir. Erken ekilen buğdaylar yemyeşil çıkar toprağın üzerine. Harımlarda güz çiğdemleri boy verir. Buna, “güzle” der köylüler. Hele yağmur hasattan hemen sonra yağmış ve gönen ekilmişse çiftçinin sevincine bakın siz. “güzle iyi geldi, baharı da böyle olsa” ? FOTOĞRAFIN DİLİ Lütfi Özgünaydın [email protected] MARDİN PENCERESİ Geçen ay Mardin’e yaptığım gezi sırasında, bolca pencere fotoğrafı çektim. Artuklu Kervansarayı Mardin’de çok sevdiğim mekanlardan birisidir. Sahibi Sabahattin Bey kültür ve sanat insanlarına özel ilgi gösterir. Mardin’e giderseniz mutlaka Artuklu Kervansarayı‘nın terasında güvercinleri, Mezopotamya Ovası‘nı ve yıldızları izleyin. Kervansarayın pencerelerini çekerken karşıma birden Funda Arar çıktı. Bir konser için Mardin’e gelmişler. Funda ile karşılaşınca pencerem güzelleşti. Onunla Mardin penceresini çektim. Artuklu Kervansarayı‘nda oturduk sonra Cercis Murat Han’da Mardin yemekleri yedik. Mardin Ovası gece karanlığında denize dönüşür. Mezopotamya’nın geçmişi gecenin sunduğu giz dolu görüntülerin içindedir. Dilediğiniz kadarını alır içinize atarsınız. Fotoğrafta böyle sürprizler olur. Funda ve pencereyi böyle yorumlayıp çektim. Bu tür fotoğraflarda sizde kadrajınıza yorumunuzu katarak, doğru fotoğraf çekmeye gayret edin. Kurumaya bırakılmış üzümler