Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ERZİNCAN 7 GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr STEPLERDE AKŞAM Geziye çıkma duygusu insanda ilk yerleşim yerlerini çağrıştırır; Paris’i görmek, Sen Irmağı’nda bir şehir turu atmak... Londra’da yüzlerce yıllık kent birikiminin tadını çıkarmak... Moskova’nın gecesine gündüzüne tanık olmak... Bunlar güzel, ama bir de coğrafya var... Amazonların içinde kaybolmak... Afrika’nın insan girmemiş ormanlarında ürküntüyle dolaşmak... Asya steplerinin göz alabildiğine uzanan düzlüklerinde güneşin ışıklarıyla oynaşa oynaşa yolculuk etmek... Bugünü böyle bir yolcuğuna ayıralım... Moğolistan’ın başkenti Ulanbatur’la Orhun Anıtları’nın bulunduğu bölge 300 kilometre kadar. Yolun kısa bir bölümü asfalt, kalanı step... Evet step, tep tep step! Öyle bildiğiniz Anadolu bozkırları gibi de değil. Arada yolunuzu kaybedip bir çobana sorduğunuzda tarifi şöyle yapıyor: “Karşıdaki iki tepenin ortasından git... Önüne bir bataklık gelecek. Kıyısından geç, doğru git... İleride karşına çıkacak tepenin üzerinden geç, sor...” Yol mu? Ee düzlük dedik ya, yetmiyor mu? Aman abarttığımı düşünmeyin... Arada sağlam yollardan da geçiyoruz. Onlar nasıl mı? Bizden önce geçen bir arazi aracının izleri! İz sürmenin bundan güzeli olur mu? Böyle bir yolun sonunda nerede kaldığımı daha sonra anlatırım. Yolda gün batımının tadını anlatamam. Gün batımının güzeli, hoşu olur da tadı mı olur demeyin... Moğol steplerinde güneşin dağların tavanına inmesiyle birlikte tatlı sert bir rüzgar başlıyor. Rüzgar, otların kokusunu karıştıra karıştıra uçsuz bucaksız düzlükte geziniyor. Uğradığı her engebe, yeni kokuya gebe. Yaşamımda kaç kez havayı içercesine içimi çektim, anımsamıyorum. Ama en güzellerinden biri Moğol steplerindekiydi. Karşıda sıra sıra dağlar... Bir ara iş edindim, art arta 810 dağ sırası saydım. Her biri arasında bir tül perde farklılığında renk tonu var. Güneşin ışıklarını kısmaya başlamasıyla birlikte bütün renkler de kabuğunu değiştiriyor... İnce bir çizgi halindeki bulutlar, ışıkların fırçasıyla paleti arasında gidip gelirken gökyüzünü desen desen resme dönüştürüyor. Rus yapımı arazi aracımız bu bölgenin en lüks ulaşım unsuru. Her yere istediğimiz gibi girip çıkıyoruz, Ruslar gibi mübarek! Bir ara dayanamayıp aracı durdurdum, gün batımındaki renk doğumlarını izlemeye koyuldum. Şoförümüz Ihrbatır uyardı: İleride, Orhun Irmağı kıyısında daha güzel manzaralar var! Gezekalın... lere uzaktan bakıldığında sac çatılar hemen göze çarpıyor. Ancak bunların güzel geleneksel görünüşü bozduğunu söylemek güç… Hatta bu yolla yaratılan ilginç bir güzellik söz konusu. Yeni yapılarsa, ülkenin her yanındakilerden farklı değil. Neyse ki bunların sayısı genel görünümü bozacak kadar değil. Yamaçlardaki yerleşmelerde toprak azlığından dolayı taban alanı dar, üst katlar daha geniş; bu nedenle yapılar üçdört katlı olarak düşeyde gelişmiş. Çoğu kez her kattan sokağa ya da bir bahçeye ulaşmak olanaklı. Merkezdeki ve köylerdeki konakların görkemi bu yapılaşmanın ardındaki zenginliği sorgulatmaktan geri kalmıyor. Eğin, eskinin önemli ticaret yolları üzerinde bulunuyor: Bir yandan ta rihi İpek yolu, öte yandan GiresunBağdat bağlantısında bir transfer merkezi. Giresun’a gemilerle gelen mallar kervanlarla önce Eğin’e ulaşırmış; oradan da su yoluyla kelekler üzerinden Bağdat’a. Kelek, şişirilmiş tulumlar üzerine kurulan bir çeşit sal… Merkezde ve çevrede gördüğümüz bütün yerleşmeler, o dönemin görkemini ortaya koyan üçdört katlı, mimari değeri yüksek yapılarla dolu. Yerleşmelerden birkaçını hemen sıralayalım: Apçağa, Yeşilyurt, Kozlupınar… Bunlardan merkeze 5,5 kilometre uzaklıktaki Apçağa (çağlayan su), ünlü şair Ahmet Kutsi Tecer’in baba yurdu, ana yurdu. Kemaliyelilerin değerbilirlikleri, şimdi hemşerileri Ahmet Kutsi Tecer anısına yaptıkları bir kültür merkeziyle somutlaşıyor. Kemaliye, yaşadığı toprağa bağlı; şiiri, müziği, halkoyunlarını seven barışçıl bir topluluğun, dağlarla çevrili bir huzur adası, bir saklı cennet…