Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ORTA AMERİKA 21 GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı yhacisuleyman@yahoo.com NE OLURSAN OL, GEL! Oturduğum yerden gökyüzüne bakıyorum. Önce hızlı bir şekilde geleni gördüm, derken iki oldular, derken üç, dört, birden beş tane oldular. Yavaşlamaya ve ayna anda denize doğru süzülmeye başladılar. Kanatlarındaki kırmızı ışığın ve sessizliğin verdiği huzuru arada bir çakan beyaz ışıklar bozar gibi oluyor ama gecenin sükuneti buna vermiyordu. İlerliyorlardı usulca, hedeflerine doğru. Artık 5 dakika kalmış mutluluğa ulaşmak üzere, deniz üstünde son bir fiyonk ve gözden kayboluyorlar. Onları artık göremiyorum. Ancak Antalya’ya 5 uçak dolusu turistin daha gelmiş olduğunu biliyorum. Derken bir uçak daha görünüyor. Ardından bir tane daha ve öylece bütün gece devam ediyor. Gelen insanlar mutlu. Karşılayan insanlar mutlu. Peş peşe gelen uçakları havada görenler mutlu. 15. kuruluş yıldönümünü kutlayan Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği yemeğinde işte bu manzara vardı. Türk turizminin bugünkü rakamlara gelmesinde belki de en büyük rolü oynayan, misafir memnuniyetini en üst çıtalara yükselten ve durmadan, yorulmadan gençlerimiz eğitimi bu mesleğe kazandıran, eline çantasını alıp, yurt dışında kapı kapı dolaşıp, tur operatörlerinin kapısını bir turist daha getirebilmek için çalan otel müdürleri buluşmuşlardı. Kimisi 1955’lerde İstanbul’da başlamıştı otelciliğe, kimisi 60’lar, 70’ler, kimisi de 80’lerde. Hepsinin bugünkü çorbada tuzu var. Bazıları emekli olmuş ama gözleri hala havada. Biliyorum ki uçakları sayıyor ve saydıkça yüzünde hafif bir tebessüm, başarmış olmanın mutluluğu yüzünü aydınlatıyor. Göz göze geliyoruz. “Evet başardık” dercesine, başımızı hafifçe eğerek onaylıyoruz birbirimizi. Gökyüzündeki uçağın nereden geldiğini, hangi ülkenin insanlarını taşıdığını görmemiz mümkün değil. Acaba nereden geliyor derken, aklıma Mevlana’nın hepimizin zihnine kazınmış o güzel sözü geliyor: “Ne olursan ol, gel, ister kafir, ister Mecusi, ister puta tapan ol…” diye başlayan o engin hoşgörünün ifadesinin yer aldığı dizeler. Mevlana bunu turizm için söylememişti elbette ama felsefesinin derinliklerinde yatan insan sevgisi bugünkü turizmin de ana beslenme kaynağıdır. Mevlana’nın 800. doğum yıldönümünü kutluyoruz bu yıl. Kısa adı UNESCO olan Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür örgütü de bu nedenle içinde bulunduğumuz yılı “Dünya Mevlana Yılı” olarak ilan etmişti. Düşünüyorum da tıpkı bugünkü gibi bundan 750 yıl önce bile insan davranışlarındaki ve söylemlerindeki ikiyüzlülük Mevlana’ya o ünlü sözünü söyletmek zorunda bırakmış: “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol”. Olduğundan farklı görünmek veya görünmeye çalışmak ne kadar zor bir iş olsa gerek. Üstelik her gün meydanlarda, inanmadığı halde Cumhuriyet ve Atatürk’ten bahsetmek zorunda kalmak. Onları 22 Temmuz günü bu dertten kurtarmak sanırım biraz da turizmcilere düşüyor. Çünkü turizm ancak laik ve demokratik cumhuriyetlerde yeşerip, gelişebilir. Gelen turistler kendilerini güven içinde hissederler. Bu nedenle 1 milyon 200 bin turizm emekçisinin oyları, laik ve demokratik cumhuriyetten yana olacaktır. Olmalıdır da. Dünya Mevlana Yılı’mız kutlu olsun. küstü karidesşiş yemek için dahi uğramaya değer. Caye Caulker açıkları insan boyunu geçmeyen derinlikte, kaptanımız Roy, teknemizi dubaya bağlı diğer teknelere bağlayarak sabitledikten sonra yardımcısı Roma bu amaçla cebinde getirdiği sardunyaları elleri ile parçalayarak denize atıyor ve köpek balıklarını beklemeye başlıyoruz. “Hemşire” tabir edilen ve dişleri olmayan köpek balıklarının bu cinsi ile beraber yüzmek sakıncalı kabul edilmiyor, zaten her zaman denk gelmiyor. Biz sadece bir tane hemşire görebildik, buna karşılık vatozlar ise çok fazla. İnsanlarla yüzmeye alışkın vatozların sırtına dokunmak serbest, rehberimiz vatozların altına ve kuyruğuna dokunulmaması için sık sık uyarıda bulunurken bir pet şişeye doldurduğu deniz suyunun ne kadar temiz olduğunu gösteriyor. Böyle bir geziyi yapmak için tekne kiralamanın maliyeti 400 Belize doları. Burada ko nuşulan fiyatlar Belize doları, ancak dikkatli olmak gerek, bazen yabancılardan aynı rakam Amerikan doları olarak talep edilebiliyor. Belize’e genellikle A.B.D. üzerinden uçakla geliniyor ancak Guatemala’dan karayolu ile gelmek de mümkün. Sınırdan Belize City taksi ile 90 dolar (pazarlıkla 70) ayrıca en yakın Guatemala kenti Flores ile karşılıklı uçak seferleri yapılıyor. 2 bin 600 metre yükseklikte yapılan alçak uçuş bir saat kadar sürüyor. Tek motorlu ve bir pilottan başka personeli olmayan 12 kişilik küçük bir uçakla yolculuk ilginç bir deneyim. Tropik bir iklime sahip Belize her mevsim gezilebilir, ayrıca Türklere vize uygulanmıyor. ozkantimur@yahoo.com