Katalog

14 EDİRNE Uzunköprü’den bakınca ERGENE Yazı ve fotoğraflar: Ali Çıtak rakya’ya hayat veren T Ergene Nehri, yüzyıllarca bölgenin topraklarında bereket, sofrasında aş olmuş. 1970’li yıllarda kana kana suyu içilen nehir, bugün etrafına zehir saçıyor. Trakya’ya yaşam kaynağı olan Ergene Nehri; Kırklareli’ndeki Istıranca (Yıldız) Dağları’ndan doğup, Vize, Pınarhisar, Çorlu, Lüleburgaz, Babaeski, Pehlivanköy, Saray, Çerkezköy, Muratlı, Malkara Meriç, İpsala ve Uzunköprü ilçelerinin topraklarını sular. 281 kilometre uzunluğundaki Ergene’nin Yıldız Dağları’ndan başlayan yolculuğu Meriç ile İpsala ilçeleri arasından Meriç Nehri’ne katılması ile Enez’de Saroz Körfezi’ne dökülerek son bulur. Ergene, çağlar boyunca coşmuş, taşmış çevresindeki toprakları sular altında bırakmıştır. Felaket gibi görünen bu taşkınlığı bile sonu erince yayıldığı alanlarda bıraktığı verimli topraklar ile çevre insanının yüzünü güldürmüştür. Osmanlı Devleti döneminde Ergene Nehri üzerinde inşaatı 1427’de başlayıp 1443’te biten bir köprü yapılmıştır. Köprünün başına da Uzunköprü kenti kurulmuştur. Uzunköprü, padişah II. Murat’ın emri ile mimar Musluhiddin’e yaptırılmış. Taştan yapılan bu yapı döneminin ve günümüzün şaheserlerinden olup Edirne’nin de sembollerindendir. Köprü başına kurulan kent, Osmanlı’nın Trakya ve Balkanlar’da kurduğu ilk yerleşimdir. 1873 yılında Avrupaİstanbul tren yolunun Uzunköprü’den geçmesi kente büyük bir önem kazandırmıştır. 1908 yılında Osmanlı, II. Meşrutiyet adına Uzunköprü’nün hemen yanına Özgürlük Anıtı’nı yaptırmıştır. Bu anıt bir çeşmedir. Çeşmenin dört bir yanına Fransız Devrimi’nin dört ilkesi yazılmıştır. Bu anıtçeşme, demokrasi adına Osmanlı döneminde yapılan tek anıttır. 1980’li yıllardan sonra Trakya’da çarpık ve palansız sanayileşme