Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ADIM ADIM İSTANBUL Turgay Tuna tunaturgay?yahoo.fr 14 KÜLTÜR ‘İNEK GEÇİDİ’ Hadi bakalım, alın size dört dörtlük İstanbullu bir bilmece sorusu: İstanbul’umuzda “İnek Geçidi” olarak adlandırılan yer neresidir? Ne bizlerden, ne de batılılardan; pek çok insan bilmez İstanbul Boğazı’nın, batı dillerindeki adı Bosphoros’un “İnek Geçidi” anlamına geldiğini. Yaa! Şimdi diyeceksiniz ki, ineğin denizde, bizim Boğaz’da ne işi var? Anlatalım: Yüzde elliden fazlası bizim Anadolu topraklarında geçen Yunan mitolojisinin birbirinden ilginç masalımsı öyküleri arasında, tanrılar tanrısı Zeus’un çapkınlık maceraları önemli bir yer kaplar. Güzel bir kadın gördü mü vay haline. Bütün bunlara karşılık, eşi Hera kıskançlıktan yanıp tutuşan, intikam hisleriyle dolu bir tanrıçadır. Zeus’un ağına düşürdüğü zavallı kadınları ne yapıp yapar yakıp öldürerek cezalandırır. İşte, yine günlerden bir gün, Zeus çok güzel bir prenses olan Argolis kralı İnakhos’un sarı saçlı, mavi gözlü kızı İo’ya kancayı takar; eşi Hera’dan gizli saklı Olimpos Dağı eteklerinde sık sık buluşup işi pişirirler. Ama, kıskanç tanrıça kokuyu almıştır. Zeus, büyük bir kurnazlık ve ilahi kudretiyle, zarar görmesin diye güzeller güzeli İo’yu beyaz bir ineğe dönüştürür. Olimpos Dağı eteklerinde dolaşan, Zeus’a ait bu esrarengiz hayvan Hera’yı şüphelendirir ve ineği kocasından kendisine armağan etmesini ister. Zeus da, şüphelerini ört bas etmek için karısının bu isteğini yerine getirir. Kıskanç Hera, ineği devamlı göz altında bulundurmak için, bir sığır çobanı olan Argos’u gözcü olarak ineğin başına nöbetçi diker. Argos, aslında başının üzerinde yüz tane gözü olan garip bir yaratıktır. Gece gündüz, nöbetleşe başındaki gözlerin yarısı kapanır, öteki yarısı da açık kalıp her bir şeyi görür. Zeus, bu durumdan hoşnutsuz olur ve Olimpos Dağı’nın haberci tanrısı Hermes’i çağırıp kendisinden güzel İo’yu bu yüz gözlü çoban yaratıktan kurtarmasını emreder. Argos’u saf dışı bırakabilmek için de, Hermes,uykunun tanrısı Hipnoz’a gider, ondan çok güçlü, büyülü bir uyku tütsüsü alır. Uyku veren bu tütsüyü de Argos’a koklatır. Hermes, derin bir uykuya dalan Argos’un başını güçlü bir kılıç darbesiyle kopartır ve hemen ardından İo’nun ipini çözüp salar. Ne var ki, Hera durumun farkına varıp inek şeklindeki İo’nun arkasından büyük bir sığır sineği gönderir. Bu sinek İo’nun böğründen ısırdığında, zavallı inekkız acı ve korkudan dehşete kapılıp hiç durmadan koşar. Günler, aylar süren bu kaçış sırasında Yunanistan’ın batısından geçip Trakya’ya gelir.Yunanistan’da geçtiği yerlere ve denize İyonya adı verilir. Trakya’dan sonra da bizim İstanbul Boğazı’na gelip uzun bir atlayışla Asya tarafına geçer. Bu geçiş sonrasında durmadan koşup gider. Fenike ülkesine, yani bugünkü Suriye, Lübnan topraklarına, oradan da Nil Vadisi’ne gelir. Zeus, sevgilisinin peşinden giderek sığır sineğini yakalayıp öldürür, ardından da İo’yu yeni baştan güzeller güzeli kadınlığına dönüştürür. Hera’ya gelince, hıncını Argus’tan alır. Tanrıça, çoban yaratığın gözlerini yerlerinden söküp çıkartır ve Tavus Kuşu adını verdiğimiz güzel kuşun kuyruğunu bu gözlerle süsler. İşte bundan sonra da bizim İstanbul Boğazı’na İnek Geçidi anlamına gelen “Bosphoros” adı verilir. Yaa! İşte, batılıların Bosphoros adını verdikleri İstanbul Boğazı’nın böylesine ilginç bir öyküsü vardır. Eski Şark Eserleri Müzesi Şengül Aydıngün Fotoğraflar: Haldun Aydıngün ergimizin yayın danışD manı Abdülkadir Yücelman ile Eski Şark Eserleri Müzesi’nde cam vitrin içinde duran kırık dökük bir tablet önündeyiz. Öyle sıradan bir eser değil bu tablet, dünyanın ilk yazılı “savaş” anlaşması. Savaş, Kadeş’te oldu. Milattan önce 1275’te o zaman dünyanın en büyük iki devleti çarpıştılar ve binlerce insan öldü. Hitit Kra lı Muvatalli ile Mısır Firavunu II. Ramses arasında Asi Irmağı kıyısındaki Kadeş yakınlarında gelişti. Savaşın çıkış nedeni bugünkü Suriye’de yer alan Amurru ve Amka toprakları üzerindeki egemenlik iddialarıydı. Savaştan on dört yıl sonra yapılan anlaşma ile Hititler ile Eski Mısır Devleti dostluk anlaşması imzaladılar ve Hititler bir prenseslerini Mısır’ın en güçlü firavunlarından II. Ramses’e eş olarak gönderdi. İşte bu kırık dökük tab ? Kadeş Antlaşması