Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ADIM ADIM İSTANBUL Turgay Tuna tunaturgay?yahoo.fr 10 KÜLTÜR HAYDARPAŞA Rant uğruna bizlerden koparılıp, yok edilmeye çalışılan Haydarpaşa’da ilk tren garı, İstanbulAnadolu tren hattı projesinin başlangıç istasyonu olarak 1872 yılının eylül ayında açılır. Açıldığı zaman, Almanya’dan satın alınan, saatte 40 kilometre hız yapabilen Krauss marka lokomotiflerin çektikleri vagonlar ancak Pendik’e kadar gidebilirler. Çünkü, henüz daha hattın geri kalan kısmı tamamlanmamıştır. Bir zamanlar III. Selim’in kumandanlarından Haydar Paşa’nın mülkü olan topraklar üzerinde inşa edildiği için, küçük basit bir yapı olan ilk istasyon binasına “Haydarpaşa Garı” adı verilir. Ancak, geçen zaman içinde tren hattının Anadolu’nun iç kesimlerine kadar ulaşmasının ardından, büyük bir gara gereksinim duyulur. Bu işin uzmanları çağırılır Almanya’dan. Almanya’nın ünlü iki mimarı soyunur bu işe; Otto Ritter ve Helmuth Cuno. Sultan Abdülhamit’in emriyle 1906 yılında başlayan inşaat, 1908 yılında bitirilir. Alman neo Modern kentin modern müzesi Miro Yrd. Doç. Şengül Aydıngün Fotoğraflar: Haldun Aydıngün aldun’la Barselona sokaklarında dolaştıkça bu H kentin, modern sanatı besleyen pek çok değerinin olduğunu görüyorduk. İspanya’nın Katalan bölgesinin başkenti Barselona’da her adımda modern sanat, baskın bir biçimde hissettiriyordu kendini. Gaudi, Gali, Dali, Picasso hep bu kentin yetiştirdiği sanatçılardı. Onlara ait ilginç mimari örnekleri, katedraller, parklar bahçeler, müzeler, seçkin yapıtlar kent merkezinde sık sık karşımıza çıkmaktaydı. Barselona’nın ünlü tepesi Mont Juic’de olimpiyat stadını görmeyi de gezi planımıza koymuştuk. Karşımıza birden bire dışında acayip ve çok sevimli heykellerin sergilendiği bir müze çıktı. Gözlerime inanamadım. Bunlar ünlü Miro’nun imzalarını taşıyorlardı. Ve müzenin tamamı Miro’nun eserlerini sergiliyordu. Miro, modern sanatın sıra dışı isimle klasiği adı verilen Bavyera tarzı muhteşem bir gar binası çıkar ortaya. Eski adı değiştirilmez, “Haydarpaşa Garı” olarak kalır. Hizmete girdiği günden Cumhuriyet döneminin ilk yıllarına dek, İstanbul’dan Anadolu’ya henüz düzenli, modern yollar olmadığından; yolcu, posta taşımacılığından asker sevkıyatına uzun yıllar demiryolundan yararlanılır ve Haydarpaşa Garı’nın trafiği hiçbir zaman durmaz. Bilhassa, çiçeği burnunda başkent Ankara ile İstanbul arasında mekik dokuyan devlet adamları, iş adamları her zaman bu gardan gelip giderler. Başka seçenekleri pek yoktur zaten. Kırtasiyeden makineye, başkent bürokrasisinin acil ihtiyaçları da, Haydarpaşa Garı’ndan yapılan ekspres gönderilerle giderilir. İnşasında, Lefke’nin ünlü kum taşının kullanıldığı; çatısı Avrupa’nın gar, şato gibi yapılarında görülen arduaz taşlarıyla kaplı Haydarpaşa’da Alman ve Türk işçiler gibi İtalyan taş ustaları da çalışır. Garın tarihinin unutulmayan günleri arasında, Kurtuluş Savaşı sonrası Türk ordusunun İstanbul’a gelişinde yaşanan heyecan; uçağa binme fobisi olan Atatürk’ümüzün Ankaraİstanbul arasındaki yolculukları yer alır. Garın tarihine geçmiş acılı günler ise: Ata’nın 27 Mayıs 1938’de İstanbul’a son gelişi ve de Birinci Dünya Savaşı’nda İstanbul’dan Anadolu’ya gönderilen asker, mühimmat sevkıyatı sırasında bir sabotaj sonucu meydana gelen patlamayla çok sayıda askerin hayatını kaybettiği, binanın büyük hasar görüp çatısının çöktüğü, özgün vitraylarını yitirdiği 5 Eylül 1917 tarihidir. rinden birisi olarak sanat tarihinde önemli bir yere sahipti. Müzesinin önünden geçerken içerisine girmemek bir sanat sever için kaçınılmazdı. Sanatçısı her kim olursa olsun tüm eserlerinin sergilendiği müzede olmak gerçekten büyük bir lüks. Doğrusu Miro’nun gerçeği ile bir tepede tanışacağım hiç aklıma gelmemişti. Modernizmin başkenti, her köşesinde hiç esirgemeden tüm sanatçılarını sunuyordu. Miro’ya yakışan modern binanın içindeki geniş ve ferah salonlar onun resim, halı, seramik, heykel tarzındaki tüm yapıtlarından örnekler sunuyordu. Miro’nun; dünyaya, mekana, nesnelere ve biçimlere farklı bir bakışı vardır. Onun eserlerine bakan bir kişi, dünyayı; mercekleri mizah ve hayal gücü olan Miro mikroskobundan seyretmiş olur. Resimlerinde ve her tür sanatsal üretiminde böylesine farklı bir dünya yaratmayı başaran Miro, 20 Nisan 1893’de Barselona’da dünyaya gelmiş ve 1983 yılında yine orada ölene kadar süren 90