22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr 6 KAPAK ANITLAR ÜLKESİ: POLONYA! Moskova’dan öğle saatlerinde trene binip Urallar üzerinden ertesi gün Varşova’ya ulaşmak güzel oldu. Bir kıtadan bir kıtaya, bir ovadan bir ovaya... Öyle ya Moskova’dan Varşova’ya... Polonyalılar ülkelerinin değerlerine düşkündür. Herkes düşkündür ama, tarihte çok acılar çektikleri için olsa gerek, sanki onlar daha düşkün gibi geldi bana...Varşova’da sabah kent turuna başlarken, Polonyalı rehberin ilk tümcesi şu oldu: Şu anda Avrupa’nın tam ortasındasınız! Polonyalılar ülkelerini Avrupa kıtasının tam ortasında görüyorlar, Varşova’yı da onun ortasında! Kentin neresini dolaşsanız mutlaka tarihten bir yaprak ya da bu yaprağa ilişkin bir anıt görüyorsunuz. Özellikle İkinci Dünya Savaşı’na ilişkin olanlar birinci sırada. Elbet sarayları da unutmamak gerek. Zira içinde yaşananları dinledikten sonra koca sarayı başlı başına bir anıt olarak görmemek elde değil! Nazi Almanya’sı ile Stalin Rusya’sı arasında kalan Polonya’nın nasıl bir pestile döndüğünü görmek için dik duran anıtların öyküsü fena rehber değil... Polonyalılar, İkinci Dünya Savaşı sırasında yüzde 80’i zarar gören Varşova’yı bir kuşak içinde yeniden ayağa kaldırdıklarını övünerek anlatıyorlar. Varşova dışına çıktığınızda da tarihin rehberliğinden kurtulamıyorsunuz. Krakov’da, Polonya’nın Varşova öncesi yüzlerce yıllık eski başkentinde mola verirseniz, Osmanlı eserlerinin de bulunduğu müzelersaraylar eteğinizden çeker. Yola devam ettiğinizde karşınıza Auschwitz çıkar! O ünlü Nazi kamplarının bulunduğu yer. Buraya en az iki gününüzü ayırmalısınız. Birinci gün kampları dolaşmak için ikinci gün kampların etkisinden kurtulup bugüne dönmek için! Haa anıtlar dedikse hep savaş, hüzün, gözyaşı değil elbet... Chopin de var... Polonyalılar ünlü müzisyenleri için Varşova’da güzel mi güzel, çiçeklerle, heykellerle, akan sularla bezeli anıtsal bir park inşa etmişler... Parkı gezerken kendi kendime haykırmaz mıyım: Hoş bir şova dönmüş Varşova... Koş Balbay, sen de var şova! Gezekalın... eserlerin yanında çay bahçeleri var. Çepeçevre dolaşıp kentin değerleri buradan izleniyor… Tepenin iki yanında iki ünlü medrese daha var. Karatay medresesi ve İnce Minare müzesi… Karatay Medresesi Çini eserler müzesi olarak açılmıştır. Selçuklu devrinin çok değerli çinileri yer almaktadır bu müzede. Karatay müzesi şu anda, restore edilmektedir, ziyarete kapalıdır. İnce Minare müzesi Selçuklu mimarisinin tipik örneklerindendir. İçerisi özellikle kubbesi çok ilginç. Medrese, Taş ve Ahşap eserler Müzesi olarak ziyarete açıktır. Konya da Osmanlı döneminde yapılan önemli eserler var. Kentin dört bir yanındaki bu eserlerin içinde en çok dikkatimi Aziziye Camisi çekti. Sultan Abdulazizin katkıları ile 1891 yılında tamamlanan cami Barok usulde yapılmış. Konya’da, Arkeoloji müzesi, Atatürk müzesi, Etnoğrafya müzesi, Koyunoğlu müzesi, Yusuf ağa kütüphanesi, Sahip Ata Külliyesi, sırçalı medrese gezilecek önemli kültürel değerler. Gezmek gerek, ancak müzelere de gereken önemi vermek gerekiyor. Kentlerdeki müzeleri gezince, kent tarihi ve geçmişi ile bilgi dağarcığı artar insanın. Çatalhöyük dünyanın en önemli arkeolojik alanlarından birisidir. İlk ev mimarisinin özgün buluntularına burada rastlanmıştır. Mevlana ve Konya Mevlana’nın 800. doğum yıldönümü nedeniyle UNESCO 2007 yılını, Mevlana yılı olarak ilan etti. Bu yıl 117 Aralık tarihleri arasında, Konya Kültür Merkezi’nde her gün iki kez olmak üzere sema gösterileri yapıldı. Mevlana’nın, “ Gel, gel ne olursan ol yine gel” dizesinin çağrısını tüm dünya insanı önemsemiş, yoğun biçimde gelip gösterileri izliyorlar. Özellikle Uzakdoğu ülkelerinin yoğun ilgisi oldu bu yıl. Mevla’nın öğütleri Türkçe ve İngilizce olarak, Konya’nın çeşitli mekanlarına yazılmış. Konya Mevlana ile bütünleşmiş. Her yerde o var. Onun için benimsenen müzik kulaklarınızda sözler dilinizde, dolaşıp duruyorsunuz kenti. Konya turizmini Mevlana’ya göre düzenlemiş. Kültür müdürlüğü tanıtım için yoğun çaba veriyor. Her geçen gün de bu sayede kent gelişiyor. Site Kule 42. kattan fotoğraf çekerken kentin gelişmesini daha iyi gördüm. Konya’ya giderseniz, kültürel ve doğal değerlerini gezmeye gayret edin. Bir kültür başkentini gezdiğinizi anlayacaksınız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle