Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı yhacisuleyman@yahoo.com 12 İNGİLTERE YÜZÜKLERİN EFENDİSİ Yıllar önce rahmetli Turizm Bakanımız Mustafa Taşar ile birlikte Londra’da bir yemeğe davetliydik. Davet sahibi Westminster (bizdeki Beyoğlu gibi şehir merkezi) Belediye Başkanı, 10’u Türk, 10’u İngiliz olmak üzere 20 turizm otoritesini bir öğle yemeğinde bir araya getirmişti. Kendisi ve eşi Türkiye dostu bir çift, eşi Türkçe özel ders alıyordu, o kadar bize yakındı. Belediye binasına girdiğimde duvarda bir pano üzerinde bu belediyeyi anlatan ferman gibi bir yazı dikkatimi çekmişti, okudum. Diyordu ki, “Bu belediye sınırları içersinde yaşayanların yüzde sekseni “İngiliz olmayan” insanlardan oluşmaktadır.” Londra’ya defalarca gitmeme rağmen bunu hiç algılamamıştım. Şimdi bu olguyu anımsayarak etrafınıza baktığınızda gerçekten öyle olduğunu görüyorsunuz. Asya, Afrika, Güney Amerika, Avrupa ülkelerinden insanlar hepsi bir arada yaşıyor ve çalışıyorlar. O kadar çok farklı dil duyuyorsunuz ki dolaşırken belki de Londra’nın hiç farkına varmadığınız bu özelliğini normal karşılıyorsunuz, farkına vardığınızda ise herkesin aslında yabancı olduğunu anlıyorsunuz. Londra’nın bu yönünü çok seviyorum, kendimi “yabancı” hissetmiyorum. Turist sayısı bakımından İngiltere, 32 milyon kişi ile bizden yaklaşık 10 milyon kişi daha fazla ağırlıyor yılda, Amerikalılar 3.9 ile birinci sırada bulunurken, Fransızlar 3.7, Almanlar ise 3.4 milyon kişi ile onları takip etmekteler. İngiltere’ye gelen turistlerin çok büyük bir bölümünün Londra’ya geldiğini tahmin etmek zor olmasa gerek. Gelenlerin gezecekleri çok yerler var Londra’da. Ancak Londra’yı, Londra yapan özelliklerden birisi de görülecek çok şeyin olması. O da dünyanın başka bir kentinde bu kadar bir arada olmayan onlarca tiyatro sahnesinin bulunmasıdır. Her akşam bu sahneler Londra’ya gelmiş olan on binlerce kişiye aynı saatlerde kapılarını açmaktadır, eserlerin çoğu da müzikal, hem ses hem de oyunculuk sanatı. Bazı müzikaller 20 yılı aşkın bir süre oynayabiliyor aynı tiyatroda. Yeni sahneye konulmuş Tolkien’nin “Yüzüklerin Efendisi” müzikalini seyrettim son gidişimde. Müthiş bir dekor ve sahne tekniği kullanılmış, etkileyici bir oyun. Ancak müzikal severleri biraz hayal kırıklığına uğratacak bir oyun olmuş çünkü müziklerin Andrew Lloyd Webber gibi bir ustanın elinden çıkmadığını hemen anlıyorsunuz. Oysa ki kitabı bu kadar etkileyici bir eserin, teatral anlatım yerine tam bir müzikal olarak sahneye konulması kuşkusuz belki de ‘’Cats’’(Kediler) müzikalinin rekorunu dahi kırabilirdi. Cats müzikali New London Tiyatrosu’nda tam 21 yıl boyunca 8 bin 949 kez sahnelendiğini ve 9 milyon 861 bin kişi tarafından izlendiğini biliyor muydunuz? İşte size turizm ve kültürün nasıl da iç içe olduğunu gösteren bir örnek Londra. Söyler misiniz iki kıtayı birbirine bağlayan İstanbul’da kaç sahne var, kaç müzikal var, kaç tiyatro oynanıyor akşamları? Gelen turistler balık lokantalarına gitmenin dışında İstanbul akşamlarında ne yapıyorlar acaba? İstanbul 2010 yılı için Avrupa Kültür Başkenti olarak seçilmiş, herhalde gezilecek yerler bakımından olsa gerek. niz. Adres: South Bank, SE1. Biletler 9 27 sterlin arasında değişiyor. Her ne kadar ucuz bir şehir olmasa da Londra’da alışveriş yapmak her alışveriş sever turistin ilk tutkusu. İngilizlerin deyimi ile beşikten mezara dek bir insanın her ihtiyacını karşılayan Harrods ‘ın üzerinde bulunduğu Knightsbridge caddesi daha çok zenginlerin tercih ettiği dünya markalarının butikleri ile dolu. Sokaktaki İngiliz’in alış veriş tercihi ise iki kilometrelik uzunluğu ile Avrupa’nın en uzun caddesi Oxford ve bunun üzerinde yer alan Selfridges ve Mark’sSpencer mağazaları. Her türden ikinci el alışverişi içinse cuma, cumartesi ve pazar günleri açık olan Portobello ve Camden Town sokak marketlerini ziyaret etmeyi unutmayın. İşte en ünlü beş alışveriş caddesi; Oxford Street, Regent Street, Bond Street, Kings Road, Knightsbridge. cem@baracuda.com.tr