Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik?cumhuriyet.com.tr 6 KAPAK İLKLERİN KENTİ BERGAMA Doğası, tarihi ve kültürüyle Anadolu’nun baş döndüren değerlerinin görkemine tanık olurken, bu zenginliğin korunmadığını, bırakın talan edilip, yağmalandığı gerçeği insanın içini acıtıyor. Gidin Bergama’ya... Pergamon’un, Akrepol’un, Asklepion, Kızıl Avlu’nun görkemi başınızı döndürürken, bir terk edilmişliği, yalnızlığı hissedecek misiniz bakalım? Eminin içinizden geçecektir, ‘‘birileri el atsa da tarihin bu değerler daha derli toplu bugünü kucaklasa’’ diyeceksiniz. Yıllar önce, anayurdundan sökülerek parça parça Almanya’ya kaçırılan, Berlin’de Pergamon Müzesi’ndeki o eşsiz Zeus Tapınağı’nı, kabartmalarını, heykellerini görünce içimde fırtınalar kopmuştu. Benzer duyguyu Londra’da British Müzesi’nde da yaşamıştım ne yazık! İnsanlığın ortak miraslarının kendi topraklarından sökülüp, bir fanusun içinde sergilenen yalnızlığına isyan etmemek mümkün değildi. Denilebilir ki, ‘‘ Canım, kaçırılan Karun Hazinesi, Uşak Müzesi’ne geri getirildi de ne oldu? Gereken önemi verebildik mi, koruyabildik mi?’’ Bu, ayrı bir konudur. Asıl olan kültür varlıklarımızın kendi topraklarında yaşamasıdır. Yeniden Bergama’ya dönersek, neolitik çağdan buyana pek çok krallık ve imparatorluğun, kültür ve uygarlığın kalbi Bergama. Sadece bizim değil, çocuklarımıza emanet edeceğimiz, insanlığın çok değerli hazinesi. Çünkü bu topraklar, ilk parşömen kağıdının, Asya kütüphanesinin, ilk psikoterapinin, doğal tedavinin, mühendisliğin, eczacılığın, çarşı pazar ve imar yasalarının, grev ve toplu sözleşmenin, sendika ve konfederasyonun, ilk ve en büyük sunağın, kazı müzesinin, ahşap sahneli tiyatronun, ilk Hıristiyan kilisesinin yapıldığı, ortaya çıkarıldığı yerdir... Bu ‘‘ilkler’’, Anadolu kültürünün gücünü, görkemini yansıtır. Bu coğrafyanın mirasçıları bizler ve bizden sonrakiler için büyük övünç kaynadığıdır. Gelin yüz yıl önce Zeus’u yabancılara verenler, en azından seyirci kalanlar gibi yapmayalım. Örneğin bu toprakların değerli hazinelerinden biri, dünyanın ilk sağlık merkezi Allianoi’yi Yortanlı Barajı’nın sularına gömmeyelim... Bergama’yı, onun değerlerini en azından çocuklarımıza, torunlarımıza tanıtalım, ne dersiniz? alınarak yapılmalı. Talebin doğurduğu ‘‘doğal’’ yapılaşma kıpırtıları, burada da kendini gösterme gayretinde. Ancak yerel yönetim, gelişmeyi ‘‘Turunç standartları’’ doğrultusunda kontrol altında tutmaya uğraşıyor. Emlakçilerin ‘‘İngiliz aşkı’’ Turunç’ta da alevlenmiş, ama henüz ateş, diğer yörelerdeki kadar bacayı sarmamış! Turist profilinde küçük değişimler yaşanıyor, ancak ülkenin diğer yörelerindeki kadar ‘‘keskin’’ değil. Tüm bunlara rağmen, Turunç’un ‘‘köy’’ havası ve bakir doğası beldenin kimliğini tanımlarken daha denk düşüyor. Havuz gibi deniz Böylesi ‘‘olumsuz övgü’’ düzdüğüm MarmarisTurunç yolu, aman ha, gözünüzü korkutmasın. Yol, geçmiş yıllara oranla daha derli toplu. Keskin virajlara ilişkin önlemler artırılmış, genişletilmiş, kenarları daha iyi düzenlenmiş durumda. Şimdi nispeten daha düzgün, ama bu kadarı karardır. Ayrıca Turunç’a yalnızca karadan ulaşılmıyor. Marmaris’ten deniz yoluyla da buraya gelebilirsiniz. Zaten eski yıllarda buraya gelmenin tek yolu buydu. İster denizden, ister karadan gelin ama ne yapın edin yolunuzu Turunç’a düşürmeye gayret edin. Burada bulacaklarınız başında bakir bir doğa ve masmavi deniz geliyor. ‘‘Havuzu güzel bir otel’’ diye tutturanlardansanız, Turunç’ta fikrinizi değiştirebilirsiniz. Turunç koyu, öylesine bir görünüm sergiliyor ki, ‘‘çarşaf’’ üzerinde para zıplatılan askerlik hikayeleri geliyor insanın ?