Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman yhacisuleyman?xanaduresort.com.tr Xanadu Resort Genel Müdürü 20 RÖPORTAJ TEMATİK OTELLER YENİ BİR PAZARLAMA MODELİ Mİ UCUZ İMİTASYON MU? Türkiye turizminde yeni bir oluşum dikkatinizi çekmiştir. Bir kaç yıldır turizmimize kazandırılan yeni tesislerimizin adları ve ‘‘mimarisi’’ belli bir temaya dayandırılmaya çalışılmakta. Dünyada bu konuda çok başarılı modeller var. Bu otellerin proje maliyetlerine baktığımızda istenilen temayı, yani örnek yapıyı ve atmosferi gerçekleştirmek için 150200 milyon dolarlardan başlayan maliyetlerden hareket edildiğini görmekteyiz. Ancak son zamanlarda ülkemizde yapılan ‘‘tematik’’ otellerin adlarına uygun örnek yapıyı ve atmosferi yaratmak için normal otel maliyetinin dışında bir şeyler harcamadan temayı hatırlatacak bazı mimari çizgiler koyarak ve bu çizgilere uygun yanına bir de tematik bir isim ile turizm piyasasında yerlerini aldıklarını görüyoruz. Aslında yatak başına 3035 bin dolar civarında bir yatırım maliyeti ile bu atmosferin sağlanması da mümkün değil zaten. O halde neden böyle bir iddia ile yola çıkıyoruz? Yoksa otel mimarına ‘‘bir şeyler çiz şuna benzesin, çünkü adını böyle koymak istiyoruz’’ mu diyoruz? Ya da mimarın çizdiğini sağından solundan kırparak, projeden geriye yalnızca birkaç anımsatıcı çizgi ve adını mı bırakıyoruz, çünkü tematik otelin adını ‘‘kırpmak’’ mümkün olmuyor! Sanırım yatırımcılarımızın bu konuya artık daha ciddi bakmalarının zamanı geldi. Tematik otellerin yapılmaya çalışılması bir ülke, bir bölge veya şehir için çok önemli bir cazibe unsuru yaratabilmeli. O şehre giden herkes bu oteli gezip görmek ve orada konaklayabilmek için can atmalı. Şehrin müzesi kadar rağbet görmeli. İnsanlar birbirlerine oraya gidersen bu oteli görmeden dönmemelisin demeli. İşte öyle bir tematik otel yapabiliyorsak o zaman da adını o temaya uygun bir isim ile otelimize bir kişilik kazandırabiliriz, aksi takdirde ucuz bir ‘‘imitasyon’’ ile insanları hayal kırıklığına uğratırız. Unutmayalım ki yoğun iş yaşamından yorgun düşen insanlar için tatilleri, hayal güçlerinin doruk noktasında canlandırdıkları beklentilerden oluşur. Tematik otel yapma arzumuz acaba bu yapılara olan sevgimizden mi kaynaklanıyor yoksa bunları yapabiliyor olmanın bize verdiği hazdan mı yoksa sahip olduğumuz gücü sergilemek için mi yoksa pazarlamada kullanılabilecek bir avantaj olarak gördüğümüzden mi yoksa birimiz bir şeyi denedikçe ben ondan daha iyisini yaparım duygusundan mı kaynaklanıyor? Ben yanıtı bulamadım, bilmiyorum. Gerçek anlamda ve tam hakkıyla tematik otel ve kompleksler yapmaya niyetli girişimcilere tavsiyemiz temayı ya tam işleyin ya da hiç dokunmayın. Ülkemizde gerçekten, ama gerçekten sıra dışı olabilecek yatırımlara ihtiyaç var, rakip destinasyonlardan farklı olabilmek adına. Genellikle kuş gribi, papaz cinayeti, karikatür krizi gibi nedenlere bağlanan sıkıntının başka nedenleri de var. Genel Müdür’e göre: Gelecekten endişe duymaya başlayan Almanlar para biriktirmeye başlamışlar. Hala gelmeye devam edenlerin olmasının nedeni ise, bizim otellerde yapılan tatilin, Almanya’da insanların evinde yiyip içmesinden daha ucuza gelmesi. Antalya’ya içki içmeye mahsus ‘kırmızı sokaklar’ yapılacağının duyulması. Bundan vazgeçildi ama galiba Almanların kulağına kar suyu kaçmış bir kere... Düşünsenize; ya otelde bira bulunmazsa. Aspendos ve Belkıs Buralara kadar gelmişken; yakın çevreyi gezmeli... Aspendos tiyatrosu hala bütün görkemiyle ayakta... Buna şaşırmamın nedeni şu: Gazetelerin yerel eklerinde ‘‘aşırı kullanım yüzünden’’ yıkılacağının ileri sürülmesi... İster misiniz depremlerin bile yıkamadığı 2 bin 200 yıllık taş yapıyı hor kullanım yüzünden biz yıkabilelim. Belkıs köyü son yapılaşmalar ile kendisini tiyatroya iyice adapte etmiş gibi görünüyor. Bazaar 54’ün çağdaş binasını saymazsanız, tüm turistik tesisler dermeçatma gecekondular, hatta karton veya naylonlarla üstü örtülmüş bir tiyatro dekoru gibi.