Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 KÜLTÜR Çengelhan artık bir müze Yazı ve fotoğraflar Yrd. Doç. Dr. Şengül Aydıngün ziyaretim aslında bir öğle Ç engelhanı yemeği amacıyla olmuştu. Kültür Bakanlığı müze uzmanlarından eski çalışma arkadaşlarım arkeolog Sema Dayan ve desinatör Müge Üke Ankara’yı özlemiş olmam sebebiyle tarihi Ankara Kalesi yakınlarında bir mekana yemeğe davet etmişlerdi. Müzeden içeri girerken arkadaşlarımın meslek aşkıyla bana öncelikle bu yeni müzeyi göstereceklerini, sonrada başka bir yere yemeğe götüreceklerini düşünüyordum. Dikdörtgen planlı Çengelhan’ın ortasındaki avluda açılmış şık masalar, eski arabalar ve piyano müziği eşlinde yemeğe gelen Ankaralıları görünce bir taşla iki kuş vurulduğunu anlamam pek gecikmedi. Özel bir cam tasarımı ile üstü kapatılan avluda, masaya oturup siparişleri verir vermez yerimizden kalkıp müzeyi dolaşmaya başladık.Ülkemizin sanat ve kültür hayatında önemli katkıları olan Koç ailesi, geçen yılın sonlarına doğru başkente bir müze daha armağan etmişti. Müzeyi dolaşırken tarihi Çengelhan’ın, İstanbul’daki Rahmi Koç Müzesi’nin bir minyatürü olarak tasarlandığını fark etmem zor değildi. Elime aldığım müze katalogunda okuduğum giriş yazısını kaleme alan Rahmi Koç da bu durumu ve han ile olan özel bağını şöyle anlatıyordu: ‘‘Muhterem efendim, tarihi Çengelhan beni iki konudan ilgilendirdi. Bir tanesi babam rahmetli Vehbi Koç’un, babasının dükkanında çırak olarak işe atıldığı bir yer olması, ikincisi de İstanbul’da kurduğum Rahmi M. Koç Müzesi’ni doğum yerim olan Ankara’nın müstesna bir yerinde Ankaralıların hizmetine sunmak. Ankara’ya her geldiğimde vakit bulursam kaleye çıkar saat kulesine bakar oradan aşağıya yürüyerek, esnafla hal hatır sorar İstanbul’a dönerdim. Gerek Çengelhan gerek bitişiğindeki Çukurhan her zaman alakamı çekmiştir. Dostum Murat Karayalçın’ın Belediye Başkanlığı döneminde bu hanların restorasyon girişimi başlandı, projeleri çizildi,kendisi başkanlıktan ayrılınca çalışmalar askıya alınmıştı. Vakıflar ile temas ettik; hanı 20 seneliğine kiraladı, kanunen daha fazlası mümkün değildi. Daha işin çok başındayız, gerek çevre düzenlemesi gerekse daha fazla eserin görüşünüze sunulması çalışmalarını yürütüyoruz. Amacımız Ankara’ya bir eser kazandırmak bu konuda öncü olmak ve de Ankaralıların İstanbul’a gitmeden Rahmi M. Koç Müzesi’ni bir nebze de olsa tadını almalarını sağlamaktır. Bu mekanı beğeneceğiniz ümidi ile sevgi ve saygılarımı sunarım.’’ Çengelhan içinde Rahmi Koç’un özel bağının olduğu nokta ise avlunun ortasında yer alan küçük bağımsız dükkandı. Bu dükkan, Koç topluluğunun kurucusu Vehbi Koç’un babasının dükkanıydı ve mekan içindeki her türlü alet ve hırdavat yeniden canlandırılmıştı. Ülkemizin en büyük sanayi kuruluşlarından Koç topluluğunun temeli işte bu küçük mekanda atılmıştı. Hanın alt katlarında Koç ailesinin sanayi hamleleri verilirken bir odada Rahmi M. Koç’un balmumundan heykeli yer almıştı. Burada ‘‘Rahmi Bey’’le bir hatıra fotoğrafı çekilmemesi yazık olurdu! Müzede sergilenen koleksiyonun büyük bölümü Rahmi Koç’un sanayiye duyduğu ilgi ile oluşan kendi koleksiyonları ile bağış ve ödünç eserlerden oluşmuş. Sergilenen objeler konularına göre gruplandırılmış, küçücük oyuncaklardan, buhar motorları, tıp aletleri, havacılık giysileri, traktör ve triportöre kadar pek çok şey yer almış. Benim en çok sevdiğim objeler ise özel olarak seramikten üretilmiş berber, kasap, süpürgeci, şerbetçi gibi seyyar satıcıları anlatan biblolar oldu. sengulaydingun@kou.edu.tr